Re: [Mutlak Son - Ana Kurgu] Kayan Yıldız

#11
Mitga olduğunu söyleyen Mabi kopyası onlara zarar vermek gibi bir niyeti olmadığını yeniden vurgulamıştı. Amacının Mabi'nin yarım bıraktığı işlerini tamamlamak ve onun hatırasını yaşatmak olduğunu söylemişti. Livei'nin tüm sorularını gözlerini bir an olsun kaçırmadan, dürüstlükle cevaplamıştı. Dünyalıların manipülasyonlarından iradesi sayesinde kurtulduğunu anlatmıştı. Gerçekten de Dünyalıların manipülasyonlarından kurtulabilecek birisi vardıysa o da Mabi'ydi. Snapshotunu yapmak için çok yanlış bir hedef seçmişlerdi kendilerine. Hae de bunu anlamış olacaktı ki Mitga'ya güvenmeleri gerektiğini söylemişti. Livei derin bir soluk alarak göğsünde kavuşturduğu kollarını pes edermişçesine havaya kaldırdı. "Umarım sana güvenmenin bedelini ödemeyiz Mitga. Aramıza hoş geldin." Ekiplerinde Mabi'ye tıpatıp benzeyen ancak Mabi olmayan birisine sahip olmak oldukça tuhaf bir durum olacaktı. Özellikle de Frip'in bu durumu nasıl karşılayacağını merak ediyordu.

Mitga kaçan Mavi Yıldız elemanını bulmaları gerektiği konusunda ısrarcıydı. Onun yönlendirmesi ile yola koyuldular. Gedhilfe'nin ara sokaklarında çocuğun nereye kaçmış olabileceğini tahmin ederek ilerlemeye başladılar. Bir süre sonra yerde bir mendil buldular. Mendilin üzerindeki işaret Mavi Yıldız simgesine benziyordu. Livei şaşkınlıkla başını kaşıdı. Mavi Yıldız üyelerine ne zamandan beridir üzerinde nişaneleri olan bir mendil dağıtıyordu? Bok zamanında böyle şeylerin yaşanmadığı kesindi. Mendilin düşürülmüş olduğunu düşündükleri istikamete doğru yönlerini çevirdiler. Şehrin oldukça izbe ve bakımsız bir bölgesine geldiler. O kadar kötüydü ki sokakta çöpler duruyordu, duvarlar zevksiz grafitiler ile doldurulmuştu ve üflenilse yıkılacak gibi duran binalar vardı. Tam bir getto bölgesiydi. Livei uzun zamandır burada yaşıyor olmasına rağmen şehrin bu kadar kötü bir bölgesi olduğundan habersizdi. Duvarların birisinde Mavi Yıldız posteri vardı. Bu örgüt duvarlara poster atacak kadar cesurlaştıysa işleri kolay olmayacaktı.

Çocuğun bölgede olabileceği şüphesiyle etrafı tararken aralık bir kapıya denk geldiler. Rutubetli eski bir odaya açılıyordu. İçeri girdiklerinde Gedhilfe'nin işaretlenmiş bölgelerinin olduğu haritalar ve çeşitli belgelerle karşılaştılar. Mitga bunlardan birisinin Mavi Yıldız'ın önemli bir toplantı alanı olduğunu söyledi. Bu bilgiyi lehlerine kullanabilirlerdi. Arkalarından gelen patırtı sesiyle irkilerek derhal döndüler ve karşılarında Himotalı çocuğu gördüler. O kadar şeyden sonra saklanmaya Mavi Yıldız üyelerinin cirit attığı bir bölgeye gelmeyi mi seçmişti? Çocuk oldukça korkmuş görünüyordu. Ellerini kaldırarak zarar vermek istemediğini, ne bildiklerini öğrenmek istediğini söylemişti. Ne komiktir ki kendi amaçları da aynıydı. Çocuk tereddüt ediyordu. Bir şeyden korkuyor gibiydi. Mitga zarar vermeyeceğini kanıtlayacak bir şekilde ellerini havaya kaldırmıştı. Hae ise bir eli cebinde hazır bekliyordu. Livei iki adım öne çıkarak Mitga gibi ellerini havaya kaldırdı. "Mavi Yıldız tüm kıta, hatta tüm gezegen için tehlike arz ediyor. İnsanlıklarını kaybetmişler. Kanla, ölümle, nefretle yazılacak bir gelecek inşa etmeye çalışıyorlar. Sadece bizi değil, gelecek nesillerimizi de tehlikeye atıyorlar. Yozlaşmışlar. Durdurulmak zorundalar." Bir adım daha öne çıktı. "Yaptığın şeyden sonra seni aralarına kabul etmezler. İlk gördükleri yerde seni yok etmeye çalışacaklardır. Tıpkı dostumuz Mabi'ye yaptıkları gibi. Bizimle gel. Seni koruruz. Bize yardım edeceğine söz ver ve o hastalıklı örgüte sırtını çevir."
Image
► Show Spoiler

Re: [Mutlak Son - Ana Kurgu] Kayan Yıldız

#12
Planım karşısında Thomas'ın fikirlerini beklemeye başlamıştım. Deith ile işbirliği yapmanın ben de riskli bir hamle olacağını düşünüyordum, ancak Mavi Yıldız'ı yok etmek istiyorsak gerçekten bu gerekli bir hamleydi. Sonrasında Thomas, Elion hakkında söylediklerimi tekrarlayarak bu durumun mantıklı bir hamle olabileceğini öngörüyordu. O da benim söylediğim ve düşündüğüm gibi, Deith'in mantıklı bir adam olduğunu ve bu konuda ikna edebilirsek yardım edebileceğini düşünüyordu. Ayrıca eklediği gibi, bu işbirliği sadece bu olayla sınırlı kalacaktı ve ileriye gitmeyecekti. Mavi Yıldız'ı can damarından vurduktan ve hatta yok ettikten sonra, tekrardan azılı düşmanlar olacaktık. Thomas bir süre daha düşündükten sonra bu planı uygulayacağımızı söylüyordu, muhtemelen daha mantıklı bir plan aklına gelmemişti. Aynı şekilde benim de aklıma daha mantıklı bir plan gelmiyordu. Her ne kadar ekibimden ayrı hareket edip karar versem de, bu hepimizin iyiliği için olacaktı.

Thomas bu işin başımıza gelebilecek kötü yanlarından da bahsettiğinde derince düşünmeye başladım. Dediği gibi her an tetikte olmak zorundaydık, kendimizi koruyacak önlemleri almak zorundaydık. Kendimizi koruduğumuz kadar, ekibimizi de korumamız gerekiyordu. Thomas işin detaylarını söylememi beklerken, ben sadece düşünmekle yetiniyordum. Henüz konuşmak için ağzımı açmamıştım, kafamda kurduğum önlemlere sürekli bir yenisini eklemeye ve detaylandırmaya çalışıyordum. Ancak bir yandan, alınabilecek pek fazla önlem olmadığını da anlıyordum. Thomas böylesine bir konuşmanın burada devam etmemesi gerektiğini söylediğinde kafamla onayladım, ardından bardan çıktık. Karanlık sokakta bizi bekleyen polisleri görene dek konuşmaya devam ettim.

"Alınabilecek pek fazla önlem yok, aslında gerekli tüm önlemleri de bir yandan almış olduk. Bu planda sadece ikimizin olması aslında büyük bir önlem. Eğer bir şey olacaksa bile ekibimizi sonuna kadar korumuş olacağız. Öleceksek bile, ekibimizi koruyarak öleceğiz. Ayrıca Deith'e yeterli bilgileri vermeyeceğim, sadece iki tarafında işine yarayacak bilgileri aktaracağım."

Kraliyet polislerinden sonra Deith'in kapısının önünde beklemeye başlamıştık. Şato oldukça sessizdi. Kraliyet polislerinden biri kapıyı açıp bizi içeri davet ettikten sonra Deith'in yüzünü görmek yüzümdeki tüm kasların gerilmesine sebep olsa da sakinliğimi koruyordum. Deith bizi sürekli takip ettiğini söylüyordu. Bizi takip edeceği kadar Mavi Yıldız'ı etmeliydi belki de. Gerçi, ediyor da olabilirdi. Bize Mavi Yıldız hakkında ne anlatacağımızı sorduğunda, baştan belirlediğim gibi çok fazla bilgi vermeyi düşünmüyordum ancak aynı zamanda gözdağı vermeye çalışabilirdim. Hatta, öyle yapmalıydım.

"Yofær'deki merkezinizden haberdarım. Nasıl haberdar olduğumu anlatmayacağım, bilmen gereken tek şey bir şekilde haberdar olduğum. Ancak, neden haberdar olduğum konusunda bilgi vermem gerekiyor." Dedikten sonra birkaç saniye sessiz kaldım. "Mavi Yıldız Dünya ile iletişim kurduğunuz bu merkeze saldırı düzenleyecekler. Bunu çok organize ve dikkatli bir şekilde yapıyorlar, bu plana dair hiçbir yazılı kaynak bulma ihtimalin yok ve bilgili kişileri de sorgulaman mümkün olmayacak." Dedim. Bu sözleri sindirmesini bekledikten sonra devam ettim. "Mavi Yıldız ortak düşmanımız. Onlar sizi ve bizi ortadan kaldırmak istiyor, bizler de Mavi Yıldız'ı. Merkezini korumama ve onları pusuya düşürmeme izin vermen gerek. Bu konuda beraber çalışabilir ve işbirliği yaparsak, sonrasında tekrardan düşmanlar olabiliriz. Aramızdaki mikropları kaldıralım derim. Ne dersin?" Diyerek konuşmamı sonlandırdım.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mutlak Son - Ana Kurgu] Kayan Yıldız

#13

Livei: Çocuk, sözlerini dikkatle dinlerken yüzündeki tereddüt ve korku giderek daha belirgin hale geliyor. Gözlerini yere indirip düşünüyor. Bir an için sessizlik hakim oluyor. Ardından, derin bir nefes alarak kararını verdiğini gösteren bir şekilde başını kaldırıyor. "Tamam." diyor, sesi hala biraz titrek ama kararlı. "Size katılacağım. Mavi Yıldız'ın ne kadar tehlikeli olduğunu gördüm ve onların planlarının bir parçası olmak istemiyorum. Benim adım Etenis." Etenis, ellerini yavaşça indirirken, sizinle göz teması kurmaya çalışıyor. "Himotalıyım ve buraya kaçmak zorunda kaldım. Mavi Yıldız beni yakalayıp kullanmak istedi, ama onların gerçek niyetlerini fark ettiğimde kaçtım. Beni bulup cezalandıracaklarından korkuyordum, bu yüzden bu izbe yerlere saklandım." Mitga, Etenis'in kararından memnun olduğunu gösteren bir şekilde başını sallıyor. "Etenis, seninle çalışmak bizim için de bir avantaj olacaktır. Mavi Yıldız hakkında ne biliyorsan bizimle paylaşman çok önemli." Etenis, cebinden buruşmuş bir kağıt çıkarıyor ve onu Mitga'ya uzatıyor. "Bu harita, Mavi Yıldız'ın Gedhilfe'deki bazı gizli üslerinin yerlerini gösteriyor. Ayrıca, onların planlarına dair bazı notlar var. Beni zorla çalıştırdıkları laboratuvarın bir krokisi. Orada ne yaptıklarını biliyorum ve onların bu planlarını bozmak için elimden geleni yapacağım." Hae, haritayı dikkatle inceledikten sonra sana dönerek konuşuyor. "Bu bilgiler bizim için çok değerli. Etenis'i koruyup birlikte çalışarak Mavi Yıldız'ın planlarını bozabiliriz." Etenis, bir süreliğine başını eğiyor, sonra tekrar gözlerinin içine bakarak devam ediyor. "Eğer gerçekten beni koruyabileceğinize inanıyorsanız, size tüm bildiklerimi anlatacağım. Mavi Yıldız'ın planlarını bozmak için sizinle birlikte çalışacağım." Mitga, Hae ve sen, Etenis'in yanınıza katılmasıyla birlikte yeni bir plan yapmaya başlıyorsunuz. Şimdi, Mavi Yıldız'ın planlarını bozmak ve onları durdurmak için bir adım daha ileri gitmiş durumdasınız. Gelecek nesillerin kaderini değiştirmek için bu savaşta birlikte mücadele edeceksiniz.

Etenis, derin bir nefes alarak devam ediyor. "Laboratuvarda zorla tutulduğum süre boyunca çeşitli deneyler yaptılar. Zihinsel yeteneklerimi artırmaya çalıştılar, ancak bu deneyler genellikle acı verici ve tehlikeliydi. Zihinsel kapasitelerimi aşırı derecede zorlayarak kontrol etmeyi hedeflediler. Diğer mahkumlar da aynı acıyı paylaştı. Birçoğu bu deneyler sırasında hayatını kaybetti veya aklını yitirdi. Ben de onlardan biri olabilirdim, ama kaçmayı başardım." Mitga, Etenis'in sözlerini dinlerken yüzündeki ifade ciddileşiyor. Ona doğru bir adım atarak yumuşak bir ses tonuyla konuşuyor. "Ben de tıpkı senin gibi bir deneydim, ama Dünya'nın elinde. Onlar, Mabi'nin anılarını ve yeteneklerini kullanarak beni yarattılar. Amaçları beni kontrol etmek ve kendi çıkarları için kullanmaktı. Ancak, ben Mabi'nin anılarına sahibim. Onların planlarını bozmaya kararlıyım." Etenis, Mitga'nın gözlerine bakarak hafifçe başını sallıyor. "O zaman, birlikte hareket edersek onları durdurma şansımız var. Birbirimize destek olmalıyız." Mitga, Etenis'e doğru elini uzatıyor. "Evet, birlikte çalışarak bu mücadelede başarılı olabiliriz. Mavi Yıldız'ın planlarını bozmak ve onların zulmünü sona erdirmek için elimizden geleni yapacağız."

Aradan birkaç saat geçtikten sonra, Etenis'in sağladığı bilgiler doğrultusunda, dördünüz Mavi Yıldız'ın başkentteki gizli laboratuvarının bulunduğu yere ulaşmış durumdasınız. Başkentin arka sokaklarında, eski ve terk edilmiş gibi görünen bir binanın önünde duruyorsunuz. Bina dışarıdan bakıldığında yıkılmak üzere gibi görünüyor; duvarları çatlamış, pencereleri kırık ve kapısı paslanmış. Ancak, Etenis'in haritasındaki işaretler ve notlar buranın aslında Mavi Yıldız'ın en önemli üslerinden biri olduğunu gösteriyor. Binanın etrafında dikkatlice dolaşırken, dışarıdan sıradan bir terk edilmiş yapı gibi görünen bu yerin aslında yüksek güvenlik önlemleriyle korunduğunu fark ediyorsunuz. Binanın arkasında, gizlenmiş bir giriş bulunuyor. Giriş, büyük bir çöp konteynerinin arkasına saklanmış durumda. Etenis, size bu girişin laboratuvara açılan gizli bir geçit olduğunu anlatıyor. Etenis, duvara monte edilmiş eski bir kapıyı işaret ederek "Burası, laboratuvara giden geçit. Kapı eski görünüyor, ama aslında biyometrik bir kilitle korunuyor. Parmak izi ve retina taraması gerekiyor." diyor. Mitga, Etenis'in gösterdiği yere yaklaşarak gözlerini kısmış bir şekilde kapıyı inceliyor. "Bu kilidi aşmanın bir yolunu bulmalıyız. İçeri girmek için başka bir seçeneğimiz yok." diye mırıldanıyor. Hae, ceketinin cebinden küçük bir elektronik cihaz çıkararak size dönüyor. "Bu, biyometrik kilitleri aşmak için tasarlanmış bir hack cihazı. Onu kullanarak kapıyı açmayı deneyebiliriz." diyor. Cihazı kapıya yerleştiriyor ve birkaç tuşa basarak cihazı çalıştırıyor. Birkaç saniye içinde, kapıdan hafif bir tık sesi duyuluyor ve kilidin açıldığı anlaşılıyor.

Kapı yavaşça açılırken, içeriden gelen soğuk ve metalik bir hava sizi karşılıyor. Geçit dar ve karanlık, duvarlar paslanmış metal levhalarla kaplı. İçeri adım attığınızda, ayak sesleriniz yankılanıyor. Geçidin sonunda, büyük bir laboratuvarın kapısı görülüyor. Laboratuvarın içi parlak beyaz ışıklarla aydınlatılmış ve çeşitli bilimsel ekipmanlarla dolu. Etenis, dikkatlice çevresini gözlemleyerek fısıldıyor. "Burada dikkatli olmalıyız. Güvenlik kameraları ve devriye gezen nöbetçiler olabilir. İçeri girip plan yapmaya başlamalıyız." Mitga, ekibe dönerek sessizce konuşuyor. "Öncelikle, laboratuvarın içindeki güvenlik sistemlerini devre dışı bırakmalıyız. Etenis, senin bu konuda bilgin var mı?" Etenis, başını sallayarak yanıtlıyor. "Evet, laboratuvarın güvenlik sistemi hakkında bazı bilgilerim var. Ana kontrol odası laboratuvarın batı kanadında. Oraya ulaşabilirsek, güvenlik kameralarını ve alarm sistemlerini kapatabiliriz." Hae, haritayı dikkatlice incelerken bir plan oluşturmaya başlıyor. "Etenis ve ben kontrol odasına gideceğiz. Mitga ve sen de laboratuvarın ana bölümüne girip orada ne tür deneyler yapıldığını öğrenmeye çalışacaksınız. Eğer bir şey ters giderse, birbirimize haber vermek için bu telsizleri kullanacağız. Sizin için de uygun mu?" Hae, planda bir değişiklik yapmak isteyip istemediğini anlamak için sana dönüyor ve beklemeye başlıyor.

Mabi: Deith Ozæf, söylediklerini dikkatle dinlerken yüzünde alaycı ve sinsice bir gülümseme beliriyor. Elleriyle masanın üzerinde yavaşça ritim tutuyor ve gözlerini sana dikerek konuşmaya başlıyor. "Yofær'deki merkezimizden haberdar olman beni şaşırtmıyor, Mabi. Senin zekanın ve cesaretinin sınırlarını her zaman takdir etmişimdir." diyor. Deith'in sesi, kibirli ve kendinden emin bir tonla yankılanıyor. "Ama Mavi Yıldız'ın gerçek niyetlerini anlamış olman, senin sandığından daha derin bir anlayış gerektirir. Bu, seni diğerlerinden ayıran şey." Deith, yerinden kalkarak odanın ortasında yavaşça yürümeye başlıyor. "Mavi Yıldız, her zaman iki adım önde olmayı başaran bir örgüt. Onlarla başa çıkmak için büyük riskler almam gerektiğinin farkındayım. Ancak, sizinle iş birliği yapmak... Bu, en tehlikeli oyunlardan biri olabilir, ama aynı zamanda en büyük fırsat da." diyor, yüzünde hafif bir tebessümle. Deith, tekrar masasına dönerek sana bakıyor. "Seninle çalışmak, Mavi Yıldız'ın planlarını bozmak için güçlü bir adım olabilir. Ama şunu unutma, Mabi, ben gücü elinde tutmayı seven bir adamım. Ortak düşmanımıza karşı birlikte hareket edebiliriz, ancak bu iş birliği kısa süreli olmalı ve benim kurallarıma göre yapılmalı." diyor. Deith'in yüzündeki gülümseme daha da belirginleşiyor. "Senin zekan ve stratejik dehan, bu iş birliğini benzersiz kılacak. Ama unutma, Mabi, her adımın bir bedeli var ve bu oyunun kurallarını ben belirlerim. İhanet en ufak bir işaretinde, seni ve ekibini yok etmekten çekinmem." Deith, konuşmasını tamamladıktan sonra sana sinsice bakarak devam ediyor. "Ama eğer bu şartları kabul edersen, Mavi Yıldız'a karşı savaşımızda yanında olacağım. Ve şunu bil ki, bu iş birliği bizim için büyük kazançlar getirecek. Senin zekan ve benim gücüm, Mavi Yıldız'ın sonunu getirecek." diyor, gözlerinde parlayan bir sinsilikle.

Bir anda odada hafif bir sis yayılmaya başlıyor. Önce fark edemeyeceğiniz kadar ince olan bu sis, giderek yoğunlaşarak odayı kaplıyor. Deith'in ifadesi bir anlığına bile bozulmazken, sen ve Thomas dikkat kesiliyorsunuz. Sis odayı tamamen sardığında, kapı hızla açılıyor ve içeri panikle giren gardiyanlar, sizi görünce ellerini silahlarına götürüyorlar. "Kimliklerinizi gösterin!" diye bağırıyor bir gardiyan, gözlerini sizden ayırmadan. Gardiyanlar kelepçeleri çıkardığında, Deith soğukkanlılığını koruyarak yüksek bir sesle durmalarını emrediyor. "Durun! Onlar değil." diyor, gardiyanlara sert bir bakış atarak. Gardiyanlar bir an duraksayıp geri çekiliyorlar. Sis iyice yoğunlaştığında, odanın ortasında bir figür belirmeye başlıyor. Sis dağılırken, karşınızda Vezir Elion'un silueti beliriyor. Uzun cüppesi ve etkileyici duruşuyla odayı dolduran bir otorite havası var. Gözlerinde kararlılık ve öfke var. Elion, derin ve etkileyici bir sesle konuşmaya başlıyor. "Ne büyük bir sürpriz. Mavi Yıldız'ın başı olarak, burada ne işiniz olduğunu merak ediyorum. Mabi, Deith... İkiniz de kendi benliğinize ihanet ederek güç kazanmaya çalışıyorsunuz. Ama anlamalısınız ki, gerçek güç bizde, Mavi Yıldız'da." Elion, odayı ağır adımlarla dolaşarak konuşmasına devam ediyor. "Sizler, kendi aranızda savaşırken, biz büyük planımızı uygulamaya devam ediyoruz. Şu küçük anlaşmanız beyhude bir çabadır. Biz, her zaman iki adım öndeyiz ve sizin gibi küçük oyuncuların hamlelerini önceden görüp planlarımızı yapıyoruz." Elion, Mabi'ye dönerek gözlerini onun gözlerine dikiyor. "Mabi, senin zekanı ve yeteneklerini takdir ediyorum. Ama bizimle uğraşmak, kendi sonunu getirmek demektir. Deith ile iş birliği yaparak bir şey kazanacağını düşünüyorsan yanılıyorsun. Deith'in gücünü ve nüfuzunu kullanarak bizi alt edebileceğinizi sanıyorsanız, büyük bir yanılgı içindesiniz." Sonra Deith'e dönerek alaycı bir gülümsemeyle konuşuyor. "Deith, senin de burada olman gerçekten eğlenceli. Güçlü olabilirsin, ama Mavi Yıldız'ın gerçek gücüyle başa çıkabileceğini mi sanıyorsun? Sizin gibi hırslı ama temelsiz insanlarla uğraşmak bizim için sadece zaman kaybı." Elion, sesini daha da yükselterek devam ediyor. "Bu gezegen üzerinde gerçek değişimi biz getireceğiz. Sizin gibi köhne yöntemlerle değil, gerçek vizyon ve kararlılıkla. Savaşınızı ne kadar büyütürseniz büyütün, biz her zaman bir adım önde olacağız. Mavi Yıldız, sadece bir örgüt değil, bir idealdir. Ve bu idealin önünde hiçbir güç duramaz." Elion, sözlerini bitirdiğinde odadaki hava daha da ağırlaşıyor. Gözlerini Mabi ve Deith'in üzerinden çekmeden, sessizce bekliyor. Gardiyanlar hala tetikte, ama Elion'un otoritesi altında hareket etmiyorlar. Deith Ozæf sesini çıkarmıyor, olanları izlemeye devam ediyor.

Re: [Mutlak Son - Ana Kurgu] Kayan Yıldız

#14
Adının Etenis olduğunu öğrendikleri Himotalı çocuk ikna olmuştu. Mavi Yıldız tarafından zorla kullanıldığını, onların amaçlarını desteklemediğini ve tehlikeli olduklarını düşündüğünü söylemişti. Livei ona güvenmeli miydi bilmiyordu ama şimdilik güvenmeyi seçecekti. Çocuğun elinde bir kağıt vardı ve Mavi Yıldız'ın Gedhilfe'deki gizli üslerinin yeri işaretliydi. Bu bilgiye bu kadar kolay erişebilmelerinde bir bokluk vardı... Kendisini bir laboratuvarda zorla çalıştırdıklarını ve bunu durdurmak istediğini söylüyordu Etenis. Böylece Etenis'in onlara işaret ettiği bölgeye sızıp Mavi Yıldız'ın planlarını bozmak üzerine bir plan geliştirilmesine karar verildi. Himotalı çocuk onlara Mavi Yıldız'ın üzerlerinde yaptığı deneylerden bahsetmişti. "Bunlar Dünya'nın yaptıklarına benziyor. Ne kadar da ironik. Dünya'yı düşman bellemişler ancak yöntemleri birebir aynı." dedi kendi kendine sarkastik bir şekilde kıkırdarken. Üstelik işin en acıklı tarafı başka mahkumlar hayatlarını kaybetmişti. Kim bilir ne kadar yetenekli insanlar vardı o can verenler arasında?

Böylece haritada işaretlenen bölgeye varmışlardı. Kullanılmayan, terk edilmiş bir bina görüntüsünde, dikkat çekmeyen ara sokakların birisindeydi. Oraya ulaşmaları pek de zor olmamıştı. Binanın arkasında biyometrik kilitle kapatılmış gizli bir giriş bulunuyordu. Parmak izi ve retina taraması gerekiyordu içeriye girebilmek için. Her ne hikmetse bu kilit türünü açmak için Hae'de gerekli ekipmanlar vardı ve böylece yine hiç zorlanmadan içeriye girmişlerdi. İçerisi paslanmış metal döşemelerle kaplıydı. Ayak seslerinden başka bir ses duyulmuyordu. Dar geçitten ilerlediklerinde önlerine büyük bir kapı çıktı. Burası laboratuvara açılıyordu. İçerisi ışıklandırılmıştı ve laboratuvar ekipmanlarıyla doluydu. Etenis etrafta güvenlik kameraları ve devriyeler olabileceğinden söz etmişti. Girişte yok muydu yani? Mitga güvenlik sistemini devre dışı bırakmaları gerektiği fikrini ortaya atmıştı. Etenis bunu nasıl yapacaklarını biliyordu. Plan yapan kişi Hae olmuştu. Etenis ve Hae kontrol odasına gideceklerdi. Mitga ve kendisi de laboratuvarın ana bölümüne gidip yapılan deneyleri öğreneceklerdi. Bir şeyler ters gidecek olursa da birbirlerine telsiz ile haber vereceklerdi. Livei, Hae'yi hiç tanımadığı Etenis ile tek bırakmak konusunda pek emin değildi. Etenis doğruyu da söylüyor olabilirdi, Mavi Yıldız'ın planlarının bir parçası da olabilirdi. O örgütün içerisinde çok fazla yetenekli insan vardı ve geleceği görebiliyor olsalar pek şaşırmazdı. Partnerleri ve görevleri değiştirmeyi düşündü ancak vazgeçti. "Daha önce telsiz üzerinden ses taklidi yapmayı başardılar, eğer şüpheli bir durum görürseniz bunu bile sorgulayın." dedi. Hae ile ayrılmadan önce ona özellikle döndü. "Dikkatli ol."
Image
► Show Spoiler

Re: [Mutlak Son - Ana Kurgu] Kayan Yıldız

#15
Deith, söylediklerime karşılık olarak kendi otoritesini korumaya çalışıyor gibi bir tavırla konuşmaya başlıyordu. Zekamın ve cesaretimin sınırlarını hep takdir ettiğini söylediğinde Thomas'a bakıp göz kırptım, çünkü merkezi bulan kişi ben değildim. Göz kırpmamdan sonra Deith'e geri dönerek dinlemeye başladım. Beni diğerlerinden ayıran şeyin Mavi Yıldız'ın gerçek niyetlerini anlamış olmam olduğunu söylüyordu. Bu örgütün her zaman iki adım önde olduğunu, onlarla başa çıkmak için büyük riskler alması gerektiğini söylüyordu, en büyük riskin ise bizimle iş birliği olabileceğini söylüyordu. Doğruydu, Deith'le biz düşmandık ve neler yapabileceğimizi ön görmesi mümkün değildi. Onu anlayabiliyordum ancak ben de büyük bir risk alıyordum. Bunu da göz önünde tutmak gerekiyordu. Yine de sessiz bir şekilde dinlemeye devam ettim kralın anlattıklarını.

Gücü elinde tutmayı seven bir adam olduğu için, bu iş birliğinin kısa süreli olacağını ve onun kurallarına göre yapılacağını söylüyordu. Şimdilik bir problem yoktu, iş birliği kısa olduğu sürece onun kurallarına uyabilirdim. Bu iş birliğini benzersiz kılacak şeyin zekam ve stratejik deham olduğunu belirttikten sonra, bu oyunun kurallarını onun belirlediğini ve en ufak ihanet işaretinde ekibimi ve beni yok edeceğini söylüyordu. Bu şartları kabul etmem dahilinde Mavi Yıldız'a karşı olan savaşta yanımda olacağını ve bu iş birliğinin büyük kazançlar getireceğini söylüyordu. Mavi Yıldız'ın sonunu beraber getirecektik ve bu gerçekten iyi bir sondu, sonrasında tekrardan düşmanlığımıza döneceksek ben buna tamamdım.

Tam ağzımı açmak üzereyken, odaya yayılan hafif bir sis sözümü kesti. Önce fark edilmeyecek kadar inceydi bu sis, ancak sonra yoğunlaşarak odayı kaplamaya başladı. Deith'in ifadesi hiç bozulmazken, ben merakla ne olacağını düşünüyordum. Bunu yapan Deith miydi, anlamıyordum. İçeriye panikle giren gardiyanlar ellerini silahlarına götürüp kimliklerimizi istemişti, ancak bunu yapan biz olmadığımız için Deith olaya müdahale ederek onları durdurmuştu. Sis dağılırken, Vezir Elion'un silüeti bir anda belirmişti, gözlerindeki kararlılık ve öfkeyi görebiliyor, hatta hissedebiliyordum. Elion'un konuşmaya başlamasıyla gözlerim bayık bir hal almaya başladı. Bu elemandan oldukça sıkılmıştım. Bizim burada ne aradığımızı merak ettiğini söylüyordu, hatta benliğimize ihanet ederek güç kazanmaya çalıştığımızı belirtiyordu. Onun kelimelerine cevap verecek gücü kendimde bulamıyordum zira boş konuşuyordu.

Kendisinin büyük planını uygulamaya devam ettiğini falan anlatıyordu. Artık o kadar sıkılmıştım ki, konuşmanın ortasında esnemeye ve serçe parmağımla kulağımı karıştırmaya başladım. Bizim gibi hırslı insanlarla uğraşmanın sadece zaman kaybı olduğunu söylüyordu, sonrasında ise gerçek değişimi getireceğini, gerçek vizyon ve kararlılıkla yapacaklarını söylüyordu. Bu kadar konuşmanın üzerine Deith'in bir şey söylememesi garip gelmiş ve istemsizce güldürmüştü. "Sana laf atıyor, hani gücü elinde tutuyordun? Laf etmeyecek misin adama?" Birkaç saniye sessizce Deith'in suratına baktıktan sonra Elion'un konuşmasının verdiği bıkkınlıkla derin bir nefes alıp sisin içine verdim. Sağ elimin baş parmağıyla Elion'u gösterirken, Deith'e bakmaya devam ettim. "Boş konuşuyor. Şunu kov da sohbetimize devam edelim. Bu adamın değişik zart zurt laflarını çekemem. Ben anlaşmamıza tamamım, ancak senin de belirttiğin şeyi belirtmek isterim, bir ihanet kokusu alırsam işte o zaman senin için de iyi olmaz." Elion'u tamamen siktir etmiş, sadece krala odaklanmıştım. Elion bana saldıracak olursa, Thomas'ın hızlı bir müdahaleye geçeceği konusunda özgüvenim tavandı.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mutlak Son - Ana Kurgu] Kayan Yıldız

#16
Livei: Planın son detaylarını gözden geçirip Hae ve Etenis'ten ayrıldıktan sonra Mitga ile birlikte karanlık geçitten ilerliyorsunuz. Paslanmış metal levhalarla kaplı duvarlar, ayak seslerinizin yankılanmasına neden oluyor. Her adımda dikkat kesiliyorsunuz; en ufak bir ses bile alarm durumuna geçmenize yetiyor. Geçidin sonunda, laboratuvarın ana bölümüne ulaşan büyük bir kapı görüyorsunuz. Kapıyı sessizce açtığınızda, sizi parlak beyaz ışıklarla aydınlatılmış geniş bir laboratuvar karşılıyor. Çeşitli bilimsel ekipmanlar ve deney cihazları her yerde. İçeri adım attığınızda, laboratuvarın ne kadar büyük ve karmaşık olduğunu fark ediyorsunuz. Duvarlar, çeşitli deneylerin yapıldığı bölmelerle dolu. Bir bölmede, zihin kontrol deneyleri için kullanılan cihazlar ve odalar var. Diğer bir bölmede ise biyolojik deneyler yapıldığına dair izler görüyorsunuz; masaların üzerinde kimyasal maddeler ve biyolojik örnekler bulunuyor. Mitga, gözlerini etrafında dolaştırarak dikkatlice incelemeler yapıyor. "Burada yapılan deneylerin çoğu oldukça tehlikeli görünüyor." diye fısıldıyor. "Bu tür deneyler, insan zihnini ve bedenini aşırı derecede zorlayabilir. Bu kadar acımasız olduklarını tahmin etmiştim, ama görmek başka bir şey." Bir süre daha ilerledikten sonra, başka bir bölmeye giriyorsunuz. Burada, genetik mühendislik deneylerine dair izler görüyorsunuz. Büyük cam tüplerin içinde çeşitli organizmalar ve insan hücreleri bulunuyor. Bu tüpler, gelişmiş laboratuvar cihazlarıyla çevrili. Mitga, bir tüpün önünde durarak içindeki organizmayı inceliyor. "Bunlar genetik olarak değiştirilmiş organizmalar."

Tam bu sırada, laboratuvarın diğer ucundan ayak sesleri duyuyorsunuz. Mitga hemen bir işaretle seni uyarıyor ve ikiniz de hızlıca gizleniyorsunuz. Sesler yaklaşırken, üç Mavi Yıldız üyesi laboratuvarın kapısında beliriyor. Üzerlerinde ağır zırhlar ve silahlar var. "Kim var orada?" diye bağırıyor biri, etrafı tarayarak. Nefesinizi tutarak, saklandığınız yerden izliyorsunuz. Mitga, sessizce bir plan yapmaya çalışıyor. Ancak, tam o sırada, Mavi Yıldız üyelerinden biri sizi fark ediyor ve silahını doğrultuyor. "Buradalar!" diye bağırıyor ve diğerleri de hemen size yöneliyor. Kaçacak yeriniz kalmadığında, tam anlamıyla kapana kısılmış durumda kalıyorsunuz. Ancak tam o anda, laboratuvarın başka bir köşesinden bir ışık patlaması oluyor ve Bok beliriyor. Elinde gerçek bir tabancayla hızlı bir şekilde hareket ediyor, Mavi Yıldız üyelerini birer birer etkisiz hale getiriyor. Birkaç saniye içinde, düşmanlar yere seriliyor. Bok, size doğru gelerek hafifçe gülümsüyor. "Tam zamanında geldim sanırım." diyor. "Yine geldik lanet örgütün yerine. Şimdi ne yapacağız?" Mitga, derin bir nefes alarak Bok'a teşekkür ediyor. "Deneylerin yapıldığı bu yerleri belgelememiz ve daha fazla bilgi toplamamız gerekiyor. Ayrıca Hae ve Etenis'in kontrol odasında başarılı olup olmadığını da öğrenmeliyiz." Harekete geçmeden önce tekrar Bok'a dönüyor ve "Bok, ben Mabi değilim. Bunu bilmen gerekiyor-" derken Bok lafını kesiyor. "Bir kısmını biliyorum, kalanını da daha sonra konuşuruz, acele etmemiz gerektiğinin farkındayım." diyor.

Bok ile birlikte laboratuvarın geri kalanını incelerken, Mitga telsizi eline alıyor ve Hae’ye ulaşmak için birkaç düğmeye basıyor. "Hae, durumunuz nedir? Kontrol odasına ulaştınız mı?" diye soruyor. Telsizden cızırtılı bir ses geliyor ve ardından Hae'nin sesi duyuluyor. "Mitga, burada işler yolunda gitmiyor. Kontrol odasına ulaştık ama çok sayıda nöbetçi var. Etenis'i yakaladılar ve ben de sıkıştım. Yardımınıza ihtiyacımız var, hemen!" Mitga'nın yüzü ciddileşiyor ve sana dönerek konuşuyor. "Hemen Hae ve Etenis'in yanına gitmeliyiz. Zor durumdalar." Bok da aynı şekilde kararlı bir ifade takınıyor. Üçünüz, Hae ve Etenis'in bulunduğu kontrol odasına doğru koşmaya başlıyorsunuz. Dar geçitlerden hızla ilerlerken, her adımda dikkatli olmanız gerekiyor. Laboratuvarın karmaşık koridorlarında hızla ilerlerken, kapıların ve odaların arkasından gelen seslere kulak kesiliyorsunuz. Birkaç dakika sonra, Hae’nin tarif ettiği yere ulaşıyorsunuz. Kontrol odasının kapısı önünde birkaç nöbetçi var. Bok hemen harekete geçerek elindeki tabancayla nöbetçilere ateş ediyor. Mitga da hızlıca hareket ederek nöbetçilerden birini etkisiz hale getiriyor. Kısa sürede nöbetçileri etkisiz hale getirip kontrol odasının kapısını açıyorsunuz. İçeri girdiğinizde, Hae'nin köşede saklandığını ve Etenis'in bir köşede bağlı olduğunu görüyorsunuz. Hae, sizi gördüğünde derin bir nefes alıyor ve "Tam zamanında geldiniz. Beni sıkıştırdılar ama Etenis'i koruyamadım." diyor. Mitga hemen Etenis’in yanına giderek bağlarını çözüyor. "Merak etme, buradayız." diyor yumuşak bir sesle. Etenis, gözlerinde korku ve minnetle size bakıyor. "Teşekkür ederim." diye fısıldıyor. Hae, hızla kontrol odasındaki panelleri inceleyerek güvenlik sistemlerini devre dışı bırakmaya çalışıyor. "Güvenlik sistemlerini kapatmamız gerekiyor. Mitga, el at." diyor. Mitga hemen yanına geçerek Hae’ye yardım etmeye başlıyor. Bok, dışarıyı kontrol etmek için kapıda nöbet tutuyor. "Beyler hızlı olun, dahası gelebilir çünkü." diye uyarıyor. Sen de Hae ve Mitga'ya yardım ediyorsun, çeşitli panelleri kontrol ederek güvenlik sistemlerini kapatma işlemini hızlandırıyorsunuz. Birkaç dakika sonra, Hae nihayet güvenlik sistemlerini devre dışı bırakıyor. "Tamam, artık laboratuvarın içindeki güvenlik kameraları ve alarm sistemleri devre dışı." diyor. "Şimdi buradan çıkmamız gerekiyor." Etenis, hala hafifçe titreyerek ayağa kalkıyor. "Laboratuvardan kaçmamız gerektiğini biliyorum ama onların planlarını durdurmak için daha fazla bilgi toplamamız gerekiyor." Ekip nasıl ilerleyeceğine karar vermeye çalışırken Bok sana dönüyor ve "Friks çekip gitmiş, nereye gittiğini bilen yok. Ne yapalım?" diye fısıldıyor. Bir anda bunu neden yapmış olabileceğine dair derin düşüncelere dalıyorsun.

Mabi: Elion, senin tepkine karşı gözlerini kısarak zekice bir gülümseme takınıyor. "Mabi, seni küçümsemek gibi bir niyetim yok." diyor alaycı bir tonla. "Ama senin gibi zeki biri, bu kadar basit bir tuzağa düşmemeli. Büyük planlar büyük düşünceler gerektirir. O kadar emin olma, her adımının sonuçlarını düşünmen gerek." Elion, odada dolanırken gözlerini sana dikiyor. "Mavi Yıldız, sadece bir güç gösterisi değil, aynı zamanda bir vizyondur. Bizim amacımız sadece kaos yaratmak değil, aynı zamanda yeni bir düzen kurmaktır. Bu düzeni anlamayanlar, sadece yıkımı görürler. Senin gibi yetenekli birinin bunu anlaması gerekmez mi?" Deith, Elion'un sözlerini dinlerken sessizce başını sallıyor. Ardından sana dönerek "Mabi, Elion'un söylediklerinde haklılık payı var." diyor. "Ancak unutma ki bizim amacımız ortak düşmanımızı yenmek. Elion'un büyük planlarının arasında kaybolmadan kendi hedeflerimize odaklanmalıyız. Mavi Yıldız'ın gücü büyük olabilir, ama biz de onların zayıf noktalarını biliyoruz." Deith, Elion'a dönerek "Elion, senin gücünü ve vizyonunu küçümsemiyorum. Ancak unutma ki her büyük planın bir zayıf noktası vardır. Bizim iş birliğimiz, Mavi Yıldız'ı alt etmek için gerekli olan stratejik adımları atmamızı sağlayacak. Senin vizyonun ve bizim stratejimizle bu savaşı kazanabiliriz." Elion, Deith'in sözlerine karşılık olarak duraksıyor ve ardından alaycı bir şekilde gülümseyerek, "Deith, senin stratejik dehanı takdir ediyorum. Ancak, Mavi Yıldız'ın gerçek gücünü ve vizyonunu anlamadan bu savaşı kazanamazsınız. Her hamleniz bizim tarafımızdan öngörülmüş ve karşı hamlelerimiz hazırdır. Bizimle başa çıkmak, düşündüğünüzden daha zor olacaktır." Elion, sana dönerek "Mabi, senin zekanı ve yeteneklerini kullanarak bu iş birliğini benzersiz kılabilirsin. Ancak, unutma ki biz her zaman bir adım öndeyiz. Sizin gibi küçük oyuncuların hamlelerini önceden görüp planlarımızı yapıyoruz. Gerçek güç ve vizyon bizde. Bunu kabul edip bizimle iş birliği yaparsanız, kazanabilirsiniz. Aksi takdirde, sadece yıkımı göreceksiniz." Deith, Elion'un bu sözlerine karşılık olarak ciddi bir ifadeyle "Bizi küçümsememelisin. Bizim stratejik dehamız Mavi Yıldız'ı alt edebilir. Bu iş birliği, her iki taraf için de büyük kazançlar getirecek." diyor.

Elion, Deith'in bu sözlerine karşılık olarak hafifçe başını sallayarak "Göreceğiz, Deith. Ancak unutma ki her adımınızın bir bedeli var. Bu oyunun kurallarını biz belirleriz. Eğer iş birliği yapacaksanız, bu kurallara uymanız gerekecek." diyor ve gözlerini sana dikiyor. Odada ağır bir sessizlik oluşuyor. Gardiyanlar hala tetikte beklerken, Elion ve Deith arasındaki bu stratejik konuşma seni düşündürüyor. Bu iş birliği gerçekten Mavi Yıldız'ı alt etmek için gerekli mi? Yoksa bu sadece geçici bir anlaşma mı olacak? Elion, gözlerini sana ve Deith'e dikerek hafifçe gülümsüyor. "Aslında..." diyor alaycı bir tonda. "Mavi Yıldız'ı yok etme konusunda size yardımcı olabilirim." Deith'in yüzündeki şaşkınlık ifadesi hemen beliriyor. Elion, şaşkınlıktan faydalanarak konuşmasına devam ediyor. "Evet, doğru duydunuz. Mavi Yıldız içindeki bazı unsurlar kontrolden çıkmaya başladı. Bu unsurların ortadan kaldırılması, hem sizin hem de benim için faydalı olabilir." Deith, şaşkınlığını toparlamaya çalışarak "Elion, bu söylediklerin gerçekten ciddiyse, bu büyük bir dönüm noktası olabilir. Ama neden böyle bir yardım teklifinde bulunuyorsun? Mavi Yıldız'ı koruyan, hatta yöneten biri olarak bunu yapmanın sebebi ne olabilir?" diye soruyor. Elion, Deith'in sorusuna karşılık sinsi bir gülümsemeyle cevap veriyor. "Mavi Yıldız'ın idealleri ve hedefleri konusunda hepimiz aynı fikirde değiliz. İçerideki bazı fraksiyonlar, kontrolsüz güç kullanımı ve aşırıya kaçan yöntemlerle hareket ediyor. Bu durum, bizim vizyonumuza zarar veriyor ve uzun vadede başarılı olmamızı engelliyor. Bu fraksiyonları temizlemek, hem Mavi Yıldız'ı güçlendirir hem de sizinle geçici bir iş birliği yapmamızı sağlar." Elion, seni ve Deith'i gözlemleyerek konuşmasına devam ediyor. "Eğer bu teklifimi kabul ederseniz, size Mavi Yıldız'ın zayıf noktalarını ve bu fraksiyonları nasıl ortadan kaldırabileceğinizi göstereceğim. Bu, sadece benim değil, sizin de kazanacağınız bir durum olacak." Deith, sana dönüyor ve beklenmedik bir şekilde "Sen ne düşünüyorsun Mabi?" diye soruyor.

Re: [Mutlak Son - Ana Kurgu] Kayan Yıldız

#17
Elion, söylediklerime karşılık olarak beni küçümsemek istemediğini belirtmiş, sonrasında benim gibi zeki birinin bu kadar basit bir tuzağa düşmemesi gerektiğini söylemişti. Şuan da tuzağa düşenin ben olduğumu düşünmüyordum bile. Büyük planların büyük düşünceler gerektireceğini söylüyordu. Bence yine boş konuşmaya devam ediyordu. Mavi Yıldız'ın bir vizyon olduğunu, amacının yeni bir düzen kurmak olduğunu söylüyordu. Bunu görmeyenler ise sadece yıkımı göreceklerdi. Yine şiirsel bir anlatım, yine bir takım konuşmalar. Elion tam bir orospuydu. Elion'a hiçbir cevap vermeden kralın konuşmasını dinlemeye başladım. Elion'a haklılık payı veriyor olması, işlerin pekte iyiye gitmeyeceğinin küçük bir sinyalcisi gibi gözüküyordu. Yine de sessiz bir şekilde neler yaşanacağını görmek için beklemeye başladım.

Elion'un büyük planlarının arasında kaybolmadan hedefimize odaklanmamız gerektiğini söyleyen kral, gücünü ve vizyonunu küçümsemese de her büyük planın zayıf bir noktası olduğunu, benimle kuracağı iş birliğinin Mavi Yıldız'ı alt etmek için her türlü adımı atmış olacağından bahsediyordu. Bu savaşı kazanabileceğimiz ihtimalini kendince doğruladıktan sonra, sözü Elion'a bırakmıştı. Bense bu ikilinin konuşmalarını sessizlikle ve dikkatle takip ediyordum. Birbirlerini alttan alttan övüyorlar, aynı zamanda güç göstgerisi de yapıyorlardı. İkisi de önce karşı tarafın güçlü yönlerini övüyor, sonrasında bu güçlü yönleri nasıl ezebileceklerini anlatıyorlardı. İlginç bir çatışmaya seyirci oluyordum. Elion her ne olursa olsun karşı hamleleri olduklarından bahsederken, Deith ise iki farklı gücün birleşiminin bir örgütten daha güçlü olacağını söylüyordu.

Deith, bizim iş birliğimizin büyük sonuçlar doğuracağını söylerken, Elion ise bu oyunun kurallarını kendilerinin belirlediği gibi saçma sözlerinden bahsediyordu. Sessizliğim devam ediyor, sadece izliyordum. Ne yapılması gerektiği konusunda fikirlerim yavaş yavaş canlanırken, Elion bu sefer Mavi Yıldız'ı alt etmek konusunda bize yardımcı olabileceğini söylüyordu. Başta bunun basit bir yalan olduğunu düşünmüştüm, ancak Mavi Yıldız içerisinde bazı unsurların kontrolden çıkmaya başladığını ve bu unsurların ortadan kaldırılmasının herkese faydalı olacağını söylüyordu. Deith, tam bir sazan gibi ortaya atlayıp bunun çok iyi olacağını düşünürken, alttan bir sorgulama yapıyordu. Yine de kralın her türlü bu teklife atlayacağından emindim. Elion ise buna cevap olarak örgüt içerisinde fraksiyonlar, kontrolsüz güç kullanımı ve aşırıya kaçan yöntemlerle hareket etmeler olduğunu söylüyordu. Bu durumların vizyonuna zarar verdiğini ve uzun vadede başarısızlık getirdiğini ekliyordu. Onun amacı Mavi Yıldız'ı yok etmek değildi, sadece örgüt içerisinde ki potansiyel düşmanlarını yok etmeye çalışıyordu.

Kral fikrimi sorduktan sonra, kahkaha attım. İstemsizce, bütün öfkemle çıkan basit bir kahkahadan ibaretti. "Bir dönüm noktası mı? Deith, zekasını kullanamayan bir adam değilsin, kendine gel." diyerek uyarıda bulundum. Kral gerçekten salak bir adam değildi ancak güç gözünü kör etmiş olmalıydı. Başka bir bahane göremiyordum. "Elion'un amacını anlamak bu kadar mı zor? Mavi Yıldız içerisinde tek güç olabilmek adına diğer güçleri bize yok ettirecek. Sonrasında tekrardan düşmanın olacak ve bu sefer emin ol, her şeyi yöneten sadece kendisi olacak. Bu ona yapacağın büyük bir iyilik olacak, kendin içinse en büyük kötülük." Gözlerimi Elion'un üzerinde tuttum bir süre. Sonrasında Deith'e geri döndüm. "Bugün buraya gelme sebebimi anlamadın heralde kral? Dünya ile iletişimde kalmak isteyen tek örgüt olmak istiyorlar ve senin bir merkezine saldıracaklar! Tek amacım, bu merkeze saldıran her bir örgüt üyesini indirmek ve sorgulamak! Sense, bu adamın tek güç olma fikrini destekleyip desteklemeyeceğimizi mi düşünüyorsun? Sana bir şey söyleyeyim Deith." Bacaklarıma Kalsiyum - Kas stilini gizliden gizliye eklerken, gözlerimi yavaş yavaş Elion'a doğru çevirdim. "Eğer ki Mavi Yıldız'ı gücünden etmek istiyorsan, buna Elion'un ölümünü de eklersin." dedikten sonra hızla Elion'un üstüne fırlayacağım. Fırlarken, Kemik bıçakları stilimi aktive edip, Elion'un hayati organları öncelikli olmak üzere iki bıçağı da saplamaya çalışacağım. Hayati organlarına denk gelmezse, denk gelebilecek ve gözüme çarpan iki yere saplayacağım.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mutlak Son - Ana Kurgu] Kayan Yıldız

#18
Hae ve Etenis ile ayrılıp laboratuvara doğru ilerlemişlerdi. Kapıdan geçtiklerinde parlak beyaz ışıklarla kaplı büyükçe bir alanla karşılaştılar. Laboratuvar, zihinsel ve biyolojik yapılan deneylere göre farklı bölmelere ayrılmıştı. Livei gözlerini deney tüplerinin ve örneklemlerin üzerinde gezdirirken Mitga da bu deneylerin ne kadar korkunç olduğuna dair düşüncelerini dile getirmişti. Girdikleri bir başka bölmede genetiği değiştirilmiş organizmalar bile bulmuşlardı. Laboratuvarı incelemeye devam ettikleri esnada kendilerine doğru yaklaşmakta olan ayak seslerini işittiler. Buraya sızıldığını çok hızlı bir şekilde keşfetmişlerdi. Üzerinde ağır zırhlar olan üç Mavi Yıldız üyesi silahlarla içeriye daldığı esnada Mitga ve Livei birer köşeye saklanmıştı bile. Mitga ile birlikte kendilerini kurtarmak için bir plan düşündükleri esnada maalesef yerleri tespit edilmişti. Buraya kadar mıydı? Onca mücadele kıçı kırık Mavi Yıldız tarafından öldürülmek için miydi? Tam işlerinin artık bittiğini düşündükleri esnada laboratuvarın diğer ucundan bir ışık belirdi.

Livei ışık kaynağı sona ererken gördüğü tanıdık sima karşısında coşkuya kapılmadan edemedi. "Bok!" Onu gördüğüne hiç bu kadar sevinmemişti... ya da belki de sevinmişti, yalan söylememek lazım. Bok'un elinde Dünyalı silahlarından vardı. Onlar daha ne olduğunu anlayamadan Mavi Yıldız üyelerini susturmuştu bile. "Tam zamanında. Aslında aklımdan da seni geçiriyordum az önce, Bok nerede acaba diye. İyi ki geldin." dedi adama doğru gülümseyerek. Gerçekten de cenazede yolları ayrıldığından beridir onu görmemişti ve ne yapıyor olduğunu merak etmişti. Bu esnada da Bok ve Mitga bir kez daha ayak üstü tanışmışlardı. Ardından Mitga, Hae'den haber alabilmek için telsizi kullanmıştı. Hae oldukça endişeli bir ses tonuyla işlerin yolunda gitmediğini ve yardıma ihtiyacı olduğunu söylemişti. Böylece hızla Hae'leri kurtarmak için onların olduğu odaya doğru harekete geçtiler.

Kontrol odasının önünde nöbetçiler vardı. Bok onları tabancasıyla hızla yere serdi. Kaç tane kurşunu vardı o lanet şeyin? Hiç atom enerjisi harcamadan kurşun sıkabiliyor olmak ilginç bir deneyim olsa gerekti. Acaba Dünyalıların elinde atom enerjisi harcamadan ateş atan silahlar da var mıydı? Nöbetçilerin hepsi etkisiz hale getirildikten sonra kontrol odasına sızdılar. Bok'un onları kurtardığı gibi onlar da Hae ile Etenis'i kurtarmak için tam zamanında odaya girmişlerdi. Etenis bir köşede bağlı duruyordu. Mitga onun bağlarını çözüp kurtardıktan sonra Hae ile birlikte güvenlik sistemlerini devre dışı bırakmaya başladılar. "Güvenlik sistemini devre dışı bırakmak yardımcı olacak mı? Buraya sızıldığını çoktan öğrendiler." İkiliye sistemleri kapatma konusunda yardım ederken aklında oluşan soruyu da dile getirmişti. İşlemler tamamlandığında kameralar ve alarmlar devre dışı bırakılmıştı. Hae kaçmaları gerektiğini söylüyordu ama bu tam tersi mükemmel bir fırsat değil miydi? Etenis de bunu dile getirmişti. "Etenis haklı. Elimizde hiçbir belge yok. Tam olarak ne yaptıklarını bile bilmiyoruz. Hazır güvenlik sistemi de yokken biraz daha kanıt ve bilgi toplayalım. Onlara karşı ne kadar avantajımız olsa o kadar iyidir." Bu esnada Bok yanına gelerek Friks'in çekip gitmiş olduğunu söylemişti. Livei şaşkınlıkla gözlerini pörtletti. "Çekip mi gitmiş? Ne demek çekip gitmiş? Yine mi? Bu herif niye böyle ya? Şu anı mı seçti çekip gitmek için?" Bir anlık gerginlikten sonra düşünceyle saçını kaşıdı. "Bizi öğrenmiş olma ihtimali var mı ki? Onunla konuşma fırsatı da bulamadım her şey üst üste geldi anasını satayım. Of!" Omuzlarını silkti. "Bir amacı ya da planı olduğuna güvenmek zorundayız. Friks aptal ya da güçsüz değil, bir bildiği vardır. Önce buradaki işimizi bitirelim, sonra da onu arayalım istersen?"
Image
► Show Spoiler

Re: [Mutlak Son - Ana Kurgu] Kayan Yıldız

#19
Mabi: Elion'un alaycı sözlerine ve Deith'in sorularına sabırla katlanırken, içinde büyüyen öfkeyi zorlukla bastırıyorsun. Elion'un, Mavi Yıldız'ın içindeki fraksiyonları ortadan kaldırarak yardımcı olabileceği teklifi seni iyice sinirlendiriyor. Deith'in bu teklife şaşırması ve hatta değerlendirmeyi düşünmesi ise sabrını taşıran son damla oluyor. Kahkaha atıyorsun, öfkenin patlamasıyla çıkan bir kahkaha. Elion'un gerçek amacını açıklarken gözlerini Deith'e dikiyorsun. Gözlerin Elion'un üzerinde sabitlenirken, Deith'e dönerek amacını açıkça belirtiyorsun. Kalsiyum - Kas stilini bacaklarına gizlice uygularken, gözlerini yavaş yavaş Elion'a doğru çeviriyorsun. Hızla Elion'un üstüne fırlıyorsun, kemik bıçaklarını hayati organlarına saplamak amacıyla hedefliyorsun. Ancak tam o anda, odanın içi tekrar sisle kaplanıyor. Görüşün bulanıklaşırken, Elion'un silueti ortadan kayboluyor. Fırladığın hızla boşluğa doğru savruluyorsun ve Deith'in koltuğuna isabet ediyorsun. Deith, son anda koltuğun üzerinden kalkıp çekilmiş, olan biteni şaşkınlık ve öfkeyle izliyor. Ortalıkta sis yavaşça dağılırken, Deith'in yüzündeki ifade sertleşiyor. "Bu görüşme burada bitmiştir, Mabi." diyor, sesi kontrol altına alınmış bir öfkeyle titreşiyor. "Odayı derhal terk etmeni istiyorum." Deith'in bu sert talimatı, odanın içindeki gerginliği iyice artırıyor. Gardiyanlar tekrar tetikte beklerken, sen Deith'in koltuğundan doğruluyor ve ona son bir bakış atıyorsun. İçinde hala kaynayan öfkeyi zorlukla bastırarak, odadan çıkmaya hazırlanıyorsun.

Thomas, Deith'in talimatını duyduğunda yüzündeki ifade değişiyor. Gözlerinde öfkenin alevlendiğini görebiliyorsun. Deith'e doğru bir adım atarak sesini yükseltiyor, kelimeleri keskin ve acımasız. "Deith, seninle iş birliği yapmayı seçerken karşımıza bu kadar zayıf bir lider çıkacağını düşünmemiştim. Elion'un söylediklerine inanmak ve onu dinlemek senin büyük bir hatan olacak. Mavi Yıldız'ın içerisindeki unsurların yok edilmesi gerektiğini söylemesi sadece bizi kullanarak kendi amaçlarını gerçekleştirmek istediğinin bir göstergesi. Bu kadar basit bir oyuna gelmen ve onun entrikalarına kapılman, senin liderlik yeteneklerinin sorgulanması gerektiğini gösteriyor." Thomas, öfkesini kontrol edemeden devam ediyor. "Elion'un amacı net, Kral. O sadece kendi güç oyunlarını oynuyor ve bizleri piyon olarak kullanmayı planlıyor. Sen ise bu oyunda ona destek veriyorsun. Bu iş birliği, başından beri yanlış bir fikirdi ve şimdi bunu daha net görebiliyorum. Seninle savaşmak ve Mavi Yıldız'ı yok etmek için bu yola çıktık, ama senin zayıf kararların ve Elion'un yalanlarına inanman yüzünden her şey tehlikeye giriyor. Sen, bizimle birlikte gerçek bir lider olmayı başaramazsın." Deith, Thomas'ın bu ağır sözlerine karşı gözlerini kısarak derin bir nefes alıyor. Yüzünde kararlılık ve soğukkanlılık ifadesi beliriyor. "Evlat, söylediklerin tamamen duygusal ve öfke dolu. Elion'un teklifini değerlendirmek zorundaydım çünkü bu stratejik bir hamle olabilir. Onun güç oyunlarını biliyorum, ama unutma ki bizim amacımız Mavi Yıldız'ı yenmek. Eğer bu iş birliği, onun fraksiyonlarını ortadan kaldırmak ve gücünü zayıflatmak için bir fırsat sunuyorsa, bunu değerlendirmek zorundayım. Liderlik sadece güç göstermekle olmaz. Strateji, zeka ve doğru zamanda doğru hamleleri yapmayı gerektirir. Senin bu öfke dolu yaklaşımın ise sadece bizi zayıflatır. Bu görüşme burada bitmiştir. Şimdi git ve düşüncelerini kendine sakla." Hemen ardından Mabi'ye dönüyor ve "İkiniz de profesyonellikten uzak, duygusal çocuklarsınız. Hala gelmiş tüm gücü Elion'un toplamasını konuşuyorsun. Bunu engelleyecektik herhalde, değil mi? Şu an sadece bizim için işi zorlaştırmış oldun, tebrik ederim." diyor.

Livei: Bok, senin sözlerine başını sallayarak katılıyor. "Haklısın. Şimdi buradayken olabildiğince bilgi toplamalıyız. Güvenlik sistemleri devre dışı kaldı ve bu bizim için büyük bir avantaj, burada olduğumuzu bildikleri için eninde sonunda gelecek olsalar bile." diyor. Ekip olarak laboratuvarın diğer bölümlerini araştırmaya devam ediyorsunuz. Mitga, Hae, Etenis ve sen, laboratuvarın derinliklerine doğru ilerliyorsunuz. Her adımda daha fazla bilgi ve kanıt toplamayı hedefliyorsunuz. Dar koridorlarda ilerlerken, kapıların arkasından gelen seslere dikkat kesiliyorsunuz. Birkaç dakika sonra, gizli bir odanın kapısını buluyorsunuz. Bok, kapıyı açarak içeri girmenize yardım ediyor.

Odaya girdiğinizde, dağınık bir masa ve raflar dolusu belge ve dosya ile karşılaşıyorsunuz. Hae hemen belgelere göz atmaya başlıyor. Mitga ve sen de diğer belgeleri inceliyorsunuz. Belgelerin arasında çok sayıda farklı bilgi var. Hae, bir dosyayı açarak yüksek sesle okumaya başlıyor.
► Show Spoiler
Bu belgeler sizi şaşkına çeviriyor. Hae, Mitga ve Etenis de belgeleri okudukça yüzlerinde dehşet ve şaşkınlık ifadeleri beliriyor. Etenis, Hae'nin okuduğu belgelerde kendi adını ve yaşadığı deneyleri duyduğunda, yüzü bir anda soluyor. Panik, gözlerinde açıkça okunuyor. "Bu... bu imkansız..." diye mırıldanıyor, gözleri hızla belgelerden sana, Hae'ye ve Mitga'ya kayıyor. Nefes alışverişi hızlanıyor, gözleri doluyor. Hae "Etenis, sakin ol." diyor ona doğru bir adım atarak. Ancak, sözleri ona ulaşmıyor gibi görünüyor. Panikle, elindeki belgeleri yere düşürüyor ve geri çekiliyor. Nefesi hızlanıyor, gözleri korkuyla büyüyor. "Bu... bu doğru olamaz! Buradan çıkmalıyım!" diyerek aniden odadan fırlıyor ve koridora doğru koşmaya başlıyor. Paniklemiş haliyle nereye gittiğini bilmiyor gibi görünüyor. Mitga, şaşkınlıkla durumu izlerken, Bok hemen harekete geçiyor. "Abicim durdursanıza çocuğu!" diyor, peşinden koşmaya hazırlanarak. Hae, yere düşen belgeleri hızla toparlamaya çalışırken "Gidin peşinden!" diye ekliyor. Bok ve Mitga ile birlikte Etenis'in peşine düşüyorsun. Koridorlarda yankılanan ayak sesleri ve hızla atan kalbinizin sesi arasında, Etenis'in nereye gittiğini bulmak için dikkatle ilerliyorsunuz. Onu güvenli bir yere getirip sakinleştirmek ve durumu yeniden kontrol altına almak zorundasınız.

Etenis'in paniği ve hızla kaçışı, ekibi anında harekete geçiriyor. Onun peşinden koşarak laboratuvarın karanlık koridorlarında ilerliyorsunuz. Etenis'i bu durumda bırakmak istemiyorsun, çünkü onun güvenliği ve zihinsel sağlığı şu an çok önemli. Koridorun köşesini döndüğünde, Etenis'i ileride bir köşeye sıkışmış halde buluyorsunuz. Nefesi hala düzensiz, gözlerinde korku ve panik var. Mitga ona yaklaşarak "Etenis, burada güvendesin. Sana zarar vermeyeceğiz. Sadece sakin ol ve bize güven." diyor. Etenis ise karşılık olarak "Lütfen beni buradan çıkarın. O adam gelirse..." diyor ve öksürmeye başlıyor. Ter içinde kalmış durumda. Bok size dönüyor ve "Ben Etenis'i karargaha ışınlayacağım. Bu çocuğu burada tutmamız mümkün değil bence şu an." diyor. Hemen ardından Etenis'i ışınlıyor. Bok'un olmadığı sırada Mitga düşünmeye devam ediyor. Sana dönüyor ve "Laboratuvarda zorla tutulduğunu biliyordu, bize anlattı. Belgeyi duyunca niye bu kadar korktu? Acaba duyduğu bir şey mi tetikledi?"

Tam bu sırada, laboratuvarın başka bir köşesinden garip bir ses duyuluyor. Mitga ile birlikte hızlıca sesin geldiği yöne doğru ilerliyorsunuz. Bir odaya girdiğinizde, karşınızda başka bir sürprizle karşılaşıyorsunuz. Odanın ortasında, Etenis'in bahsettiği deneylerin ayrıntılı raporlarını içeren bir dosya buluyorsunuz. Ancak bu dosyada sadece Etenis'in değil, başka isimlerin de yer aldığını fark ediyorsunuz. İsimler arasında tanıdık bir isim dikkatini çekiyor: Friks. Mitga dosyayı eline alıp hızlıca incelemeye başlıyor. "Bu imkansız... Friks'in de bu deneylerde yer aldığı yazıyor." diyor şaşkınlıkla. Bu bilginin ne anlama geldiğini çözmeye çalışırken "Friks'in bu örgütle nasıl bir bağı olabilir? Yoksa o da mı bir deney ürünü?" diye soruyor. Bu sırada odanın arkasındaki gizli bir panelin açıldığını fark ediyorsunuz. Panelin ardında bir ses kaydı cihazı var. Cihaz otomatik olarak çalışmaya başlıyor ve bir ses duyuluyor: "Etenis ve Friks, bu projedeki en önemli iki denek. Kontrol altına alındıklarında, Mavi Yıldız'ın en güçlü silahları olacaklar. Deneklerin her biri özel yeteneklere sahip ve bu yetenekleri kullanarak hedeflerimize ulaşacağız."

Re: [Mutlak Son - Ana Kurgu] Kayan Yıldız

#20
Elion. Sen gerçek bir kurnazsın, zekanı takdir ediyorum, tam da bu yüzden seni durdurmam gerekiyor. Yanımda olmasını beklediğim salak kralı bile kandırmış olman, bu zekanın varlığını gerçekten kanıtlıyor. Elion'un işini burada, tek başıma bitirmeye karar verdiğimde kralın en azından arkamda durabileceğini düşünüyordum, belki harekete geçmemle birlikte harekete geçebilirdi. Bunu yapmadı, Elion ise tekrardan odanın içini sisle doldurmuş ve ortadan kaybolmayı başarmıştı. İnsanların bu şekilde elimden kaçması gerçekten sinirimi oynatıyordu artık. Önce birkaç defa Max'i bu şekilde elimden kaçırıyordum, şimdi ise Elion. Bir anda ortadan kaybolan insanların sürekli bana denk geliyor olması da şansımdan kaynaklıydı herhalde. Elion'un elimden kaçmasıyla birlikte Kemik Bıçakları stilimi deaktive etmeye başlamış, sisin dağılmasıyla birlikte Deith'in sözleirne kulak vermiştim. Bu görüşmenin burada bittiğini söylüyordu, odayı terk etmemi söylüyordu. Ne demek istediğini başta idrak edemediğim için, ses çıkarmadan suratına bakmıştım. Bir süre daha bir şey demeden, sadece gözlerinin içine bakıyordum, ta ki Thomas konuşmaya başlayana kadar.

Thomas kralın zayıf bir lider olduğunu, en büyük hatanın ise Elion'a inanmak olacağını söylüyordu. Bu kadar basit bir oyuna gelmesiyle birlikte, liderlik yeteneklerinin sorgulanması gerektiğini söylüyordu. Elion'un bizi piyon olarak kullanacağı gibi kralın anlayamadığı planları teker teker aktarmaya devam ederken, gururlu bir şekilde gülümsemiştim dostuma doğru. Kralın suratına doğruları tükürüyor olması aşırı hoşuma gitmişti. Deith tekrardan söze girdiğinde, gözlerimi Thomas'ın üzerinden çekip kralın üzerine götürüyordum. Tabi bu sefer, ne gururlu bir gülümsemem vardı ne de öfkem. Kralın her bir kelimesi ona karşı nötrleşmemi sağlayan boktan döküntülerdi. Elion'un teklifinin stratejik bir hamle olabileceğini, Mavi Yıldız'ı yenmenin amaç olduğunu söylüyordu. Bu iş birliği sayesinde Mavi Yıldız'ın fraksiyonlarını ortadan kaldırabilecek ve gücünü zayıflatabilecekse, değerlendirmek zorunda olduğunu söylüyordu. Anlamadığı şeyse, muhtemelen Mavi Yıldız'ın gücü zayıflamayacaktı. Deith'in tüm konuşacakları bittiğinde, hafifçe gülümsedim.

"Senin mantıklı ve zeki bir adam olduğunu düşünüyordum." Kısa bir es verdim. "Zekanı köreltmiş olacağını hiç düşünmemiştim." Diyerek ekledim. Bir süre gözlerinin içine baktım. "Sen, Mavi Yıldız'ın fraksiyonlarının yok edilmesinin gerçekten gücünü zayıflatacağını düşündün mü? Sence Elion'un gücünü zayıflatacak herhangi bir hamle bulunsaydı, böyle bir iş birliğine girer miydi?" Dedikten sonra susmaya karar verdim. Hayal kırıklığı gülümseme olarak suratıma vurdu. "Neyi anlatıyorum ki?" Dedikten sonra Thomas'a döndüm. Gitmemiz gerektiği konusunda kafamla talimat verdim, saatlerimizden konumlarımızı ayarlayarak gitmek en mantıklı seçenek olacaktı. Bu gardiyanların yanından geçip gitme niyetim yoktu. Saatim üzerinden konumumu ayarladıktan sonra, krala döndüm son bir defa. "Bırak biz duygusal çocuklar olarak kalalım. Salak bir kral olmaktan çok daha iyidir." Dedikten sonra göz kırptım ve Thomas'a işaretimi verip hızlıca ışınlandım.

Thomas'la ışınlanma meselesinden sonra, derin bir nefes aldım ve Thomas'a döndüm. "Bu mesele artık bizim meselemiz değil. İki tarafta düşmanımızdı, şimdilik bir tarafın bir tarafı zayıflatmasını beklemekten başka şansımız yok." Cümlem bittikten sonra, kısa bir süre düşündüm. "Acaba Mitga ne yapıyor şuan, merak ediyorum. Ekiple buluşup, tekrardan plan yapmanın vakti olabilir. Ölü olmam çok bir işe yaramadı, biraz daha iş görür sanmıştım. Gidelim, önce Frip'i göreyim. Sonrasında diğer üyeleri görmem lazım. Planlarımızın üstünden geçelim." Dedikten sonra Thomas'tan Frip'in nerede olduğunu öğenip, ona doğru gideceğim. Yolda kolumu büyük bir sevinç ve heyecanla, kardeşim Thomas'ın omzuna attım. Onu yıkılmaktan kurtarıp kendime doğru çekip, "Monsieur! Sen gördün mü Mitga'yı? Benden bir tane daha var artık, ama yine de kardeşin ben olayım, onu daha çok sevmeye kalkma! Benim iki gözlü halim, eski ben yani o! Hahahahahahahaha!" Bir ayı gibi ortalığı inleterek gülmeye devam ederken, tek gözümle de yolu kesmeye çalışıyordum. Malum, artık iki gözle görmeyince biraz daha dikkatli olmak gerekiyor.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image
Locked

Return to “Şehir Mezarlığı”

cron