[Mabi Chüimimuta] Sonsuz Mavi

#1
Geçen üç hafta boyunca, köydeki kardeşlerin ve yakınlarınla çokça vakit geçirdin. Frip'in yanında olması ise sana büyük bir huzur ve mutluluk verdi. İlk günlerden itibaren Ag ve Ae ile vakit geçirip onlara dövüş teknikleri öğretmeye devam ettin. Küçük yaşlarına rağmen, ikisi de öğrenmeye ve güçlerini geliştirmeye oldukça ilgiliydiler. Özellikle Ag, senin her hareketini dikkatle izleyerek kendini geliştirmeye çalışıyordu. Frip ise köyde geçirdiği bu süre zarfında aileni daha yakından tanıma fırsatı buldu. Kegu, çocukluğundan beri sana göz kulak olan eski dostların ve köyün yaşlıları ile birlikte zaman geçirdi. Köy halkının hikayelerini dinledi ve onların hayatlarına dokundu. Frip ile birlikte Jechi'nin etrafındaki köyleri ziyaret ettiniz; eski dostlarını ve tanıdıklarını gördün, geçmişin anılarını yeniden canlandırdın. Her ziyaret, hem senin hem de Frip’in kalplerinde sıcak ve huzur dolu anılar bıraktı.

Köyde hayat böyle huzurlu ve düzenli bir şekilde akarken, bir gece vakti evde Frip ile birlikte oturmuş, uzun bir günün ardından dinleniyorsunuz. Odada hafif bir ışık yanıyor ve dışarıdan gelen rüzgarın uğultusu camdan içeri doluyor. Frip yanında uyuklarken, kulaklarına hafif bir ses çalınıyor. İlk başta, rüzgarın çıkardığı sıradan bir ses gibi geliyor fakat zaman geçtikçe, bu sesin belirli bir ritimde ve düzenli bir şekilde tekrarladığını fark ediyorsun. Sanki birisi evin dışında, bir noktada ileri geri gidip geliyor. Kalbin hafifçe hızlanmaya başlıyor. İçine düşen bu garip huzursuzluk, seni yerinden kaldırmaya zorluyor. Ayaklarının ucunda yavaşça kapıya yöneliyorsun, adımlarını sessiz tutmaya dikkat ediyorsun. Frip’i rahatsız etmek istemiyorsun, onun huzurlu nefes alışverişleri odanın sessizliğinde yankılanıyor. Kapıya yaklaştığında, bu sesi daha net duymaya başlıyorsun. Çatırtılar ve hafif hışırtılar... Sanki bir şey ya da biri, evin etrafında dolaşıyor ve bazen de bir dala ya da yaprağa basıyor. Kapının koluna uzanırken, derin bir nefes alıyor ve kapıyı yavaşça açıyorsun.

Soğuk gece havası yüzüne çarparken, sessizlik ve karanlık seni karşılıyor. Gözlerin etrafı tararken, kulağına daha yakın gelen o sesin kaynağını bulmaya çalıştıyorsun. Ay ışığı, köyün etrafındaki ağaçların gölgelerini yere vuruyor, gölgeler, karanlığın içinde birer siluet gibi görünüyor. Bir an, hiçbir şey göremeyip, sadece gecenin sessizliğini ve rüzgarın hafif uğultusunu duyuyorsun. Ama sonra, tam da o an, bir yaprağın hışırtısı ve ağır bir adım sesi yankılanıyor. Kalbin güm güm atarken, gözlerini kısarak biraz daha ileriye bakıyorsun. Gölgeler arasında bir hareket fark ediyorsun. Gölgelerden bir tanesi, diğerlerinden biraz daha belirgin ve farklı. Gölgelerin içinden biri sana doğru yaklaşıyor ama sanki seni korkutmadan yaklaşmak istiyor gibi. İçindeki gerginlik arttıkça, ayaklarını yere daha sağlam basarak bekliyorsun. Yaklaşan figürün kim ya da ne olabileceğini tahmin etmeye çalışıyorsun ama gölgeler içinde seçmek zor oluyor.

Bir adım daha atıyor ve sonunda ay ışığına çıkıyor. Onu tanıdığın anda irkiliyorsun. Karşında duran kişi, Mavi Yıldız'ın lideri Elion. Gözleri doğrudan seninkilere kilitlenmiş durumda. Elion’un varlığı, karanlıkta bekleyen bir fırtına gibi hissettiriyor, ta ki o bekleyen fırtına bir sözüyle kesilene kadar.

"Beni özlemişsindir diye düşündüm."
Off Topic
Pasiflik süresi 3 gündür. İyi RP'ler!

Re: [Mabi Chüimimuta] Sonsuz Mavi

#2
Hayatımın neredeyse büyük bir çoğunluğunu bu köyde geçirmiş olsam da, Frip ile birlikte geldiğimde sanki her şey daha farklı gibiydi. Anlatılan hikayeler, ortamda dönen gırgır şamatalar, Detgo Dede'nin anlattığı ilginç savaş anıları, hepsi ayrı bir hava katıyordu ortama. Ag ile Ae'nin ben olmadığım vakitte de kendini geliştirmiş olması hoşuma gitmişti, imkan olursa bir gün onları yanıma almak isteyebilirdim bile. Şimdilik, eğitimlerini biraz daha tamamlamaları için onlara vakit vermeliydim tabii ki. Annem gibi gördüğüm Iyur Nine ile Frip'in iyi anlaşmış olması beni daha da mutlu ediyordu. Gerçi, buralara bir daha ne zaman dönerdik çok fikrim yok ama, bu güzel bir şeydi benim için. Köyde bir süre vakit geçirdikten sonra, biraz da çevreleri ziyaret ettik. Benim gibi Kudretli Ayı'nın tanınmama ihtimali olmadığından, beni tanıyan eş dosta selamları verip gezmek oldukça eğlenceliydi.

Köyde geçen uzun günlerin ardından, bir akşam vakti evde oturmuş dinleniyorduk. Frip yanımda uyukluyorken, bense camdan dışarıya bakıp gecenin bana yansıttığı güzelliği izlemeye çalışıyordum. Henüz uykum gelmemişti, bu yüzden bir süre daha böyle kalabileceğimden emindim. Ancak kulaklarıma gelen hafif bir sese dikkat etmeye başladım. Başta bunun bir rüzgar olabileceğini düşündüğümden umursamamıştım, fakat sonradan bu sesin ritmik ve düzenli bir şekilde geldiğini fark ettim. Evin dışında birisi varmış da, volta atıyormuş gibi bir sesti bu. Peşimde birinin olup olmadığını bilmiyordum, bu yüzden kalbim de adrenalinle birlikte çarpıntı yapmaya başladığında, içimdeki huzursuzluğun da etkisiyle birlikte kapıya doğru yöneldim. Frip'i rahatsız etmeden yerimden doğruldum, kapıya yaklaştıkça bu sesin daha düzenli gelmeye başladığını fark ettim. Bir şeyler vardı, en azından bize görünmek istemeden buralarda dolanan bir şeyler...

Gecenin soğuk havası yüzüme doğru çarptığında, sessizlik ve karanlıktan başka hiçbir misafirim olmadığını fark ettim. Yine de gözlerimle etrafı iyice izlemeye başladım, ay ışığının altında kalan ağaçların gölgesi haricinde hiçbir şey göremiyordum. Rüzgarın hafif uğultusu kulağıma çalınırken, bir yaprağın hışırtısı ve ağır bir adım sesi buraya hiç ait olmadığını kendine belli ediyordu. Kalbime pompalanan adrenalin daha da fazla artıyordu, bu adım sesinin kime ait olduğunu iyice merak ediyordum. Gölgelerin arasındaki hareketlenmeye gözlerimi kısarak bakmaya başladım, sanki birisi bana doğru yaklaşıyor gibi duruyordu. Sanırım davetsiz misafirim bu yaklaşan kişi olmalıydı. Sanki beni korkutmaktan çekiniyor gibi yaklaşıyordu, yine de içimdeki gerginliği hissedebiliyordum. En azından, burada olmaması gerektiğini düşünüyordum. Gölgeler içerisinde yaklaşan figürün kim olduğunu tahmin edemeden bakmaya devam ettim.

Ay ışığına doğru çıkan figürün Elion olduğunu görmek, bir anlığına da olsa beni germişti. Ancak sonrasında kurduğu cümleye derin bir nefes alıp vermiştim. "Aynı şeyi senin için ben düşünüyordum. Bana aşıksan söyle." diyerek göz kırptım. Sonrasında işaret parmağımla bir saniye beklemesi için işaret yaptım, içeriye girip elime bu soğukta muhteşem gidecek iki tane sopsoğuk bira aldım. Elion'un yanına gelip birini uzattıktan sonra tekrardan söze girdim. "Üşüyeceksen üstüne bir şeyler de getirebilirim. Ne için buradasın?" Dedikten sonra eline verdiğim biraya kendi biramı vurup bir yudum aldım. Bu huzurlu günlerde, onunla hiç aksiyona girmek istemediğim için, şimdilik bir dost gibi davranma fikri daha makul geliyordu.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta] Sonsuz Mavi

#3
Elion, eline verdiğin soğuk birayı kafasına dikercesine hızla içmeye başlıyor. Yüzündeki her bir kas geriliyor, boğazından aşağı akan buz gibi sıvı, boğazında buz kesmiş bir iz bırakıyor. Şişenin dibi göründüğünde, onu elinde bir süre sallayıp havada birkaç kez döndürüyor. Sonra, beklenmedik bir hızla yere fırlatıyor. Cam şişe, sert taş zeminde tuzla buz oluyor, parça parça etrafa saçılıyor. Elion'un gözleri, şişenin kırılışını izledikten sonra senin gözlerine dönüyor, yüzünde sinsi bir gülümseme beliriyor. "O koca kalbin beni ısıtıyor, merak etme." diyor alaycı bir tonla. Gözlerini seninkilere kilitlemişken, yüzündeki gülümseme bir anlığına kayboluyor. Ciddiyetini takınıyor ve derin bir nefes alarak konuşmaya başlıyor. "Ozæf’i öldürdüğünüz için teşekkür ederim, Mabi." diyor. "Onun ölümü, bizim için bir dönüm noktasıydı. Ama seninle konuşmamın sebebi bu değil. Gerçek mesele, yakında başımıza gelecek olan şeyler." Elion'un yüzü karanlık ve düşünceli bir hale bürünüyor. Gözleri bir anlık dalgınlıkla gökyüzüne kayıyor, sanki yukarıdaki yıldızları inceliyormuş gibi. Sonra tekrar sana dönüyor. "Dünya, Birinci Kıta’ya karşı büyük bir saldırı planlıyor." diyor alçak bir sesle. "Atom enerjisine sahip bir ordu hazırlıyorlar. Bu, sıradan bir savaş olmayacak. Bildiğimiz her şeyin ötesinde bir yıkımın başlangıcı olacak."

Bu kelimeler boğazında düğümleniyor gibi hissettiriyor. Elion, sözlerine devam ediyor. "Mavi Yıldız’ın varlığı, element kullanıcılarının bu evrende var olmaya devam etmesi için büyük bir öneme sahip." diyor, ses tonu giderek daha da kararlı bir hal alıyor. "Bizler, sadece sıradan savaşçılar değiliz. Bizler, elementlerin ve bu gezegenin enerjisinin koruyucularıyız. Eğer biz yok olursak, bu gezegen da yok olur. Tüm element kullanıcıları tarih olur." Elion'un sözleri seni düşüncelere sürüklüyor. Yüzündeki ifadenin değiştiğini fark edince, sesini biraz daha yumuşatarak ekliyor. "Mabi, senin bu dünyaya ve element kullanıcılarına olan bağlılığını biliyorum. Ama Mavi Yıldız’ın yok olmasına izin veremeyiz. Dünya’nın planlarına karşı durabilecek tek güç biziz. Eğer birlikte hareket etmezsek, hepimiz kaybederiz." Sözlerini bitirdiğinde, gözlerinde derin bir ciddiyet var. Biranın etkisiyle hafifçe sallanarak bir adım daha yaklaşıyor sana, yüzündeki ifade, sözlerinin ağırlığını yansıtıyor. "Sana düşman olarak gelmedim." diyor alçak bir sesle. "Ama sen bana düşman olmayı seçersen, bu senin kararın. Bizimle ya da bize karşı..." Elion’un söyledikleriyle derin bir gerilimin içinde buluyorsun kendini. Mavi Yıldız’ın geleceği, Dünya’nın planları ve element kullanıcılarının kaderi... Hepsi şimdi senin karşında duruyor. Elion’un seni böyle bir ikilemde bırakması, onun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Bu, sıradan bir konuşma değil, tüm gezegenin, hatta belki de evrenin geleceğini belirleyecek bir dönemin başlangıcı. "Şimdilik sadece konuşmak istiyorum. Yürüyelim mi iki dakika?" diyor, o da sana bir sigara uzatıyor.

Re: [Mabi Chüimimuta] Sonsuz Mavi

#4
Elion'un soğuk birayı hızla dikişini izlemek, gözlerimin aniden açılmasına sebep oldu. Neden bu kadar hızlı davrandığını bilmiyordum. Dibini bir süre sallayıp bir anda yere doğru fırlatmasına karşı kaşlarım çatılmış, ağzımdan 'cık cık cık' diye ses çıkarmıştım. "Oldu mu bu şimdi?" Dedikten sonra yüzündeki sinsi gülümseme ile koca kalbime yaptığı iltifatı dinlemiştim. "Ah şu koca kalbim, seni düğünüme de bekliyor." Diye tepki verdim. Gözleri benimkilere kitli kalmıştı, bense biramı yudumlamaya devam ediyordum yüzündeki gülümseme kaybolurken. Gülümsemesinin gitmesiyle birlikte tüm ciddiyetini takınmıştı, Deith'i öldürdüğümüz için teşekkür etmişti. Sakin bir şekilde onu dinlemeye başladım. Onun ölümünün Mavi Yıldız için bir dönüm noktası olacağını düşünmüyordum. Yakında başımıza gelecek şeyler hakkında konuşmak istediğini söylediğinde, daha dikkatli bir şekilde dinlemeye başladım. Dünya'nın Birinci Kıta'ya karşı büyük bir saldırı planladığını söylüyordu, Atom enerjisine sahip bir ordu oluşturduklarını ve sıradan bir savaş olmayacağını anlatıyordu.

Bahsettiği savaşın, bir yıkımın başlangıcı olacağını söylüyordu.

Mavi Yıldız'ın bu noktada var olmasının çok önemli olduğunu söylüyordu. Kendilerini elementlerin ve gezegen enerjisinin koruyucuları olarak tanımlıyordu. Bizler yok olursak, tüm element kullanıcılarının tarih olacağını söylüyordu ki, onu haksız bulmuyordum bu konuda. Dünyaya ve element kullanıcılarına olan bağlılığımı bildiğini söylüyordu, Mavi Yıldız'ın yok olmasına izin veremeyeceğini ekliyordu. Bana düşman olarak gelmediğini, ancak düşman olursam sonuna kadar düşman olacağımızı da ekliyordu. Şimdilik, herhangi bir düşmanlık beslemiyordum. Uzattığı sigarayı sol elimin iki parmağıyla almıştım. "Yürüyelim bakalım. Benden ne istediğini anlat Elion. İttifak mı olmak istiyorsun, dost mu olmak istiyorsun? Bana aklından geçen her şeyi anlatırsan, birbirimizi daha rahat bir şekilde anlayabiliriz ve ben de aynı şekilde, sana dürüst davranabilirim." Diyerek konuşması için fırsat yaratıyordum.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta] Sonsuz Mavi

#5
Yürümeye başladığınızda, ayak seslerinizin yankısı geceye karışıyor. Elion, başını hafifçe eğerek derin bir nefes alıyor ve konuşmaya başlıyor. "Biliyor musun, Mavi Yıldız'ın büyük bir kısmı, element kullanıcıları dışında kimsenin var olmaması gerektiğine inanıyor. Onların zihniyetinde, bu dünyada elementlerden başka hiçbir şeyin hükmetmemesi gerektiği var." diyor sakin ama karanlık bir tonla. Sözleri bir anda soğuk bir rüzgar gibi etrafını sarıyor, sanki gecenin sessizliği içinde bir başka tür fırtınanın başlangıcıymış gibi. Elion, yürüyüşünü ağırlaştırıyor ve duraksayarak sana dönüyor. "Ve bunda benim de katkım var, Mabi." diyor itiraf edercesine. "Mavi Yıldız'ı bir arada tutmak, böylesine büyük ve tutkulu bir grubu bir amaç uğruna organize edebilmek için… Başka bir yol yoktu. Bu kadar büyük bir güruhun planlı bir şekilde işleyebilmesi için bu beyin yıkama durumu gerekliydi." Onun gözlerine baktığında, gözlerinin derinliklerinde hem bir hüzün hem de bir kararlılık görüyorsun. "Mavi Yıldız’ın varlığının devam etmesi gerekiyor, ama bir orduyu yönetmek sadece manipülasyonla, beyin yıkamayla olmaz. Zeki stratejistler, soğukkanlı liderler, gerçek savaşçılar da gerekir. Ve bu noktada, senin ve Mutlak Son’un katkısına ihtiyacım var."

Yeniden yürümeye başlıyorsunuz, adımlarınız sessizce geceyi delip geçiyor. "Bak, Mavi Yıldız, Dünya'yı gerçekten alt edebilmek için her türlü stratejik zekaya ve güce sahip müttefiklere ihtiyaç duyuyor. Senin gibi, benim gibi… Mutlak Son gibi. Eğer birlikte çalışırsak, Dünya’ya karşı olan bu savaşı kazanabiliriz. Sadece fiziksel güçle değil, zekayla da. Onların adımını önceden tahmin edebilir, stratejik hamlelerle zayıf noktalarına saldırabiliriz." Sana bakarak duraksıyor. "Ama bu işbirliğinin gerçekleşebilmesi için bazı şeylerin gizli kalması gerekiyor. Örneğin, Bok Jemipech… Onun aslında sizden biri olduğunu, yani Mutlak Son’a bağlı olduğunu, Mavi Yıldız üyelerinin bilmemesi lazım. Bu, aramızda büyük sorunlar yaratır. Mavi Yıldız’ın üyelerinin çoğu, onlara inandırılmış bir gerçeğin peşinden gidiyor. Onlara bir gerçek sunuldu ve ona sıkıca sarıldılar. Bok'un aslında sizden biri olduğunu öğrenirlerse, onların gözünde bir hain olarak algılanabilir. Bu yüzden, Bok’un durumunu dikkatlice yönetmemiz gerekiyor."

Elion’un söylediklerini dikkatle dinlerken, söyledikleri zihninde yankılanıyor. "Mavi Yıldız ve Mutlak Son’un birlikte çalışmasının önünde hiçbir engel yok." diye yineliyor. "Ama bu işbirliği bir denge gerektiriyor. Güven gerektiriyor. Ve bu güvenin temeli, birbirimize ne kadar dürüst olacağımıza bağlı. Seninle açık konuşuyorum, çünkü senin gibi bir müttefike ihtiyacım var. Ama aynı şekilde, bu dengeyi korumamız lazım. Birbirimizin zaaflarını kullanmak yerine, güçlü yanlarımızı birleştirmeliyiz. Dünya’ya karşı vereceğimiz savaşta sadece bir kazanan olabilir, o da biz olmalıyız." Elion, derin bir nefes alarak yeniden konuşmaya başlıyor. "Dünya’nın nasıl bir saldırı planladığını bilmiyorsun, değil mi?" diye soruyor. Sözlerinde hem bir uyarı hem de bir ciddiyet var. "İkinci Kıta’ya, hem Mavi Yıldız’ı hem de Mutlak Son’u sürmek için yeterince büyük bir saldırı hazırlığındalar. Sadece birkaç günümüz var, belki de daha az. Bu plan, bizi köşeye sıkıştırıp hareket alanımızı tamamen kısıtlamak için yapılmış bir plan. Bunu bizzat yakaladığımız Observer’lardan öğrendik. Onların da her birine kendi görevleri verilmiş, bizim hareketlerimizi izleyip rapor ediyorlar. Ve öğrendik ki, bu saldırı sadece bizi zayıflatmak için değil, aynı zamanda İkinci Kıta’ya sürerek bir tür ölüm tuzağı kurmak için hazırlanıyor."

Gözleri daha da ciddileşiyor. "Bu bir uyarı değil, bir gerçek. Biz, burada, bir savaştan çok daha fazlasına hazırlanmak zorundayız. Dünya'nın asıl hedefi, bizi birbirimize düşürmek ve sonra da bizi orada yok etmek. Eğer onlara karşı birleşmezsek, ne Mavi Yıldız ne de Mutlak Son bu savaştan sağ çıkabilir." Sözlerini bitirdiğinde, karanlık gökyüzü altındaki bu gecede, gecenin soğuk havası biraz daha keskinleşiyor. Elion, sessizce senin tepkini beklerken, sen de bu teklifin olasılıklarını tartıyorsun. Mavi Yıldız’ın karanlık tarafını görüyorsun ama aynı zamanda Dünya'ya karşı olan savaşta bu güçle birleşmenin getirebileceği avantajları da düşünüyorsun. Elion’un bakışları seninkilere kenetlenmiş, sanki zihnini okur gibi seni izliyor.

Re: [Mabi Chüimimuta] Sonsuz Mavi

#6
Ayak seslerimizin yankısı gecenin içine karışmaya devam ederken, Elion'un ne anlatacağını merakla bekliyordum. Mavi Yıldız'ın büyük bir kısmının, bildiğim üzere element kullanıcıları dışında kimsenin var olmaması gerektiğine inandığını söylüyordu. Bunu zaten biliyordum, yine de sessizce konuşmasını dinlemeye devam ettim. Bu düşüncenin yayılmasında kendisinin de katkısının olduğunu söylemesi, beni pek fazla şaşırtmıyordu. Kendi bahanesine göre, böyle büyük bir örgütü organize ve bir arada tutabilmek için buna ihtiyaç duyuluyordu. Onun sözleriyle söylemem gerekirse, beyinlerini yıkaması gerekiyordu ve başarmıştı da. Bu gerçekten büyük bir başarı sayılırdı. En azından, ben öyle düşünüyordum. Bir orduyu sadece manipülasyonla yönetemeyeceğini, daha fazla insana sahip olması gerektiğini söylüyordu, bu insanlardan kastı ise önemli konumda olacak kişilerdi. Bunun içinde beni ve Mutlak Son'u görmek istiyordu.

Bu konuda, ihtiyaç duyduğu insanların bizler olduğunu söylemesinin ardından, hem fiziksel güç hem de zekayla bu savaşı kazanabileceğimizi söylüyordu. Onların adımlarını önceden tahmin edebileceğimizi, stratejik hamlelerle Dünya'yı çökertebileceğimizi söylüyordu. Ancak bu işbirliğinin en büyük sıkıntısı, bazı şeylerin gizli kalması olacaktı. Bok'un bizden biri olduğunu Mavi Yıldız üyelerinin bilmemesi gerekiyordu, zira üyelerin bir çoğu beyinleri yıkanmış ve kendilerine verilen bir gerçeğe sıkı sıkıya tutundukları için, bizden biri olduğunu öğrenmeleri durumunda hain olarak algılayabilirlerdi. Bu sebeple, bu durum gizli tutulmalıydı. Benim için bir problem yoktu, ancak yine de Bok'a sormakta fayda var diye düşünüyordum. Sonuçta, gizli tutulacak olan kendisiydi.

Birlikte çalışmamızın önünde bir engel olmadığını, ancak bu durumun denge gerektirdiğini söylemesiyle birlikte kafamı onaylarcasına aşağı yukarı salladım. Benimle açık konuştuğunu, benim gibi müttefiğe ihtiyacı olduğunu söylüyordu. Ancak benim de ona karşı dürüst olmam gerekirdi. Güçlü yanlarımızı birleştirmeliydik. Bu sözlerinden sonra Dünya'nın nasıl bir saldırı planladığını bilip bilmediğimi sorgulamıştı. Ses çıkarmadan kafamı iki yana sallayarak bilmediğimi göstermiştim. İkinci Kıta'ya, hem Mavi Yıldız'ı hem de Mutlak Son'u sürmek için büyük bir saldırı hazırlığında olduklarını söylüyorlardı. Sadece birkaç günümüz olduğunu söylüyordu, ancak bundan daha azı da çıkabilirdi. Yakaladıkları Observer'lardan bu planın hareket alanımızı kısıtlamak için yapıldığını öğrenmişlerdi. Bu saldırı sadece bizi zayıflatmayacak, aynı zamanda İkinci Kıta'ya sürerek ölüm tuzağına çekeceklerdi. Bu planı öğrenmek, gerçekten çok iyi olmuştu.

Bunun bir uyarı olmadığını, gerçek olduğunu söylüyor, savaştan daha fazlasına hazırlanmamız gerektiğini söylüyordu. Dünya'nın asıl hedefinin bizleri birbirimize düşürüp orada yok etmek olduğunu söylemesi, çok mantıklı bir plan gibi geliyordu. Böylelikle bizleri yok etmeleri gerçekten daha kolay olacaktı. Sözleri bittiğinde, gözlerinin gözlerime kenetlendiğini görmek, birkaç saniyelik duraksama yaşamama sebep olmuştu. Derin bir nefes aldıktan sonra ayağımla önce yerdeki toprağı hafifçe eşeledim. Sonrasında gözlerim önce gökyüzüne, sonra tekrardan Elion'un gözlerine kaydı. "Elion, seninle çalkantılı bir geçmişimiz var. Ancak şunu söylemek zorundayım." Dedim. Oldukça samimi bir şekilde konuşmaya devam ettim. "Ben dostum olmayanlarla iş yapmam. Dostum olanları ise yarı yolda asla bırakmam. Seninle sadece bir savaş için müttefiklik yapmam, bu benim tarzım değil." Dedikten sonra elimi dostça uzattım. "Dostum olursan, emin ol ki bu savaşın üstesinden beraber gelebiliriz. Benim güvenimi açışım, kendimi açışım bu şekilde." Bu teklifi kabul ederse, konuşmaya şu şekilde devam edeceğim.

"Benden ne yapmamı istediğini söylemen lazım. Nasıl bir hazırlık içerisine girmeliyiz? Ekibimle konuşmam vaktimi almaz, onların da bu konuyu tartması gerekir o ayrı konu. Bu noktada, ekibimle konuşmaya benimle birlikte gelmen çok daha iyi olur. Belki bana güvenmeyebilirsin, ancak şunu bil ki dostum olan birisini sırtından bıçaklayacak adam değilim. Herhangi bir durumda senin kendini koruyabileceğini bildiğim gibi, benim de seni koruyacağımı bil. Bu yüzden, benimle birlikte Mutlak Son ile konuşmaya gel. Hep birlikte bu konuyu tartalım, düşünelim ve harekete geçelim."
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta] Sonsuz Mavi

#7
Gözlerinin içine bakıyor ve senin elini sıkıyor. "Tamam, bundan sonra dostuz." diyor. Bu sözler seni biraz olsun rahatlatıyor. Elion’un artık hem müttefikin hem de bir dostun olduğunu hissetmek, içindeki baskıyı hafifletiyor. Ama bir yandan da, bu dostluğun geleceği neye bağlı olacak diye merak ediyorsun. Gerçekten güvenebilecek misin ona? Kendi içinde bu sorular dönmeye devam ederken, Elion’un sesi tekrar duyuluyor. "Peki, sevgilini uyandırmayacak mısın?" diye soruyor, bakışları evde uyuyan Frip’in olduğu odadaki cama kayıyor. Bu söz, seni tekrar gerçekliğe çekiyor. Elion’un bu kadar sakin konuşmasına rağmen gözlerinde bir endişe fark ediyorsun. Başını hafifçe sallıyorsun ve eve doğru ilerliyorsun. Evin içine adım attığında, her şeyin bir anda sessizleştiğini fark ediyorsun. Frip’in odasına doğru ilerlerken, onun derin nefes alış verişlerini duyabiliyorsun. Odanın kapısını yavaşça açıyorsun, içerisi karanlık ve sakin. Frip, yorganın altında huzur içinde uyuyor. Yanına yaklaşıp omzuna elini koyarak onu nazikçe sarsıyorsun. Gözlerini yavaşça açıyor, hala uykulu. Elion’un geldiğini, Dünya’nın büyük bir saldırı hazırlığında olduğunu ve acilen bir plan yapmanız gerektiğini anlatıyorsun.

Frip, ilk başta biraz şaşkın ve uykulu. "Elion mu burada?" diye soruyor, başını onaylayarak cevap veriyorsun. Bir an tereddüt eder gibi oluyor, ama senin ciddiyetini fark ettiğinde hızla toparlanıyor. "Eğer sen bu işbirliğine inanıyorsan, ben de inanıyorum." diyor ve hafif bir gülümsemeyle doğruluyor. Frip hızla giyinirken sen de derin bir nefes alıyorsun. Olayların ciddiyeti her geçen dakika daha fazla üzerine çöküyor. Ama Frip’in desteğini almak seni güçlendiriyor, kaygılarını biraz olsun yatıştırıyor. İkiniz de hazır olduktan sonra evden çıkıp Elion’un yanına geri dönüyorsunuz. Elion, sizi beklerken ifadesi ciddi. Saatine dokunarak kendini, Frip'i ve Elion'u Gedhilfe’ye ışınlıyorsun. Bir anda tanıdık şehrin sokaklarına varıyorsunuz. Etraf sessiz, gecenin derinliği Gedhilfe’nin sokaklarına yayılmış. Hemen saatinle iletişim kurmaya çalışıyorsun. Mitga, Bok, Hae... Hepsine mesajlar gönderiyorsun, durumu anlatıyorsun, ama hiçbirinden cevap gelmiyor. İçindeki tedirginlik büyüyor. Bu kadar önemli bir olayda nasıl olur da kimse geri dönmez?

Elion da senin yüzündeki ifadeyi fark etmiş olmalı ki, duraksıyor. Sonra sessizliği bozan yine o oluyor. "Mavi Yıldız’ın Gedhilfe karargahına gidelim isterseniz." diyor kararlı bir sesle. "Orada birkaç kişiyle tanışmanız gerek. Belki orada ne yapacağımız konusunda daha fazla bilgi bulabiliriz." Frip yavaşça sana doğru kayıyor ve "Bunu yapmak istediğimden emin değilim Mabi." diyor. Elion ise gülümsüyor ve senin cevabını bekliyor.

Re: [Mabi Chüimimuta] Sonsuz Mavi

#8
Elion'un dost olmamıza karşılık verdiği tepkiye gülümsemekten başka bir şansım olmamıştı. İçim rahatlasa da, bir yandan endişeliydim. Çok hızlı ilerlemiyor muyduk? Önce biraz yemek yer, sonrasında kahve içerdik. Belki ona güvenip güvenemeyeceğimi tartmak için daha fazla zamanım olabilirdi. Elion'un Frip'i hatırlatmasıyla birlikte gözlerim eve doğru dönüyordu. Her ne kadar sakin dursa da, gözlerinde bir endişe vardı. Başımı hafifçe sallayarak eve doğru ilerlemiştim. Evin içerisine girdikten sonra, odanın kapısını açmış ve uykuda olan güzelliği bir süre izledikten sonra elimi omzuna koymuş, onu nazikçe uyandırmıştım. Hala uykulu duran gözlerine karşılık tatlı bir gülümseme ile karşılık vermiş, sonrasında başımdan geçen her şeyi anlatmıştım. Dünya'nın büyük bir saldırıya hazırlandığını, Elion'un bana anlattığı planı, acilen bir plan yapılması gerektiğini, uykulu eşime her şeyi anlatıyordum. Uykunun verdiği etki olmalı ki, önce Elion'un burada olup olmadığını sorgulamıştı. Arada olan bir çok şeyi atlamıştı, sonrasında hızlıca toparlanmış ve benim inandığım olaya inandığını söylemişti.

Sevgili eşim hızlıca giyindikten sonra, Elion'un yanına geri dönmüştük. Saatimle birlikte kendimi, Frip'i ve Elion'u Gedhilfe'ye ışınlamıştım. Sessiz ve karanlık sokakların içerisinde herkese mesaj gönderiyordum acele ile. Ancak hiçbirinin geri dönmüyor oluşu, içimdeki tedirginliği kat kat arttırıyordu. Bir şey olmuş olabilir miydi? Veya sadece cevap vermiyorlardı. Ancak böylesine acil bir konuya, hızlı bir şekilde cevap vermeleri gerekmez miydi? Ne yapacağımı bilmiyordum, onlarla bir an önce konuşmak zorundaydım. Elion, sessizliği bozarak Mavi Yıldız'ın Gedhilfe karargahına gidebileceğimizi öneriyordu, orada olan birkaç kişiyle tanışıp ne yapacağımız konusunda daha fazla bilgi bulabileceğimizi söylüyordu. Frip ise, bunu yapmak istemediğini söylüyordu. Bunu ben de yapmak istemiyordum. Öncelikle ekibime ulaşmalı, durumu açıklamalı ve ekibimle birlikte hareket etmeliydim.

"Sevgili eşimin sözünden çıkamam." Dedikten sonra saati kurcalamaya başladım. Thomas'ın konumunu bulabilirsem, onun yanına ışınlanabilirdim. Oradan sonrasında ise, ekibimle iletişime geçmek için harekete geçebilirdim. "Öncelikle ekibimle görüşmem gerek. Onların şuan bana niye cevap vermediklerini bilmiyorum. Bir harekete geçmeden önce ekibimle seni de konuşturmam gerek. Saatin var değil mi? Ekibimi topladıktan sonra hızlıca sana mesaj atabilirim, böylelikle yanımıza gelip olayı anlatabilirsin. Sonrasında Mavi Yıldız'ın Gedhilfe karargahına, iki müttefik grup olarak gideriz." Diyerek durumu izah ettim. Anlayış göstereceğini düşünüyordum, ne de olsa öncelikle eşime, sonrasında ekibime saygım vardı ve hiçbirine danışmadan bu işe tek başıma kalkışamazdım.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Mabi Chüimimuta] Sonsuz Mavi

#9
Elion gülümsüyor ve seninle dostça bir tonla konuşuyor. "O zaman şöyle yapalım. Sen arkadaşlarını ayarla, ben de arkadaşlarımı ayarlayayım ve ortada bir yerde, sen birkaç arkadaşınla, ben birkaç arkadaşımla buluşalım. Eşit bir düzen olsun. Ne dersin?" Senin kabul edeceğini düşünerek hızlıca saatiyle ışınlanıyor ve bir anda gözden kayboluyor. İçindeki gerginlik yerini yavaş yavaş bir plana bırakıyor. Saatinle Thomas’a ulaşmaya çalışıyorsun ve sonunda ondan bir cevap geliyor. İçindeki rahatlama, hızlıca harekete geçmene vesile oluyor. Frip ile birlikte Thomas’ın Gedhilfe’de kaldığı otele ışınlanıyorsunuz. Ancak ışınlandığınız an, oldukça beklenmedik bir manzarayla karşılaşıyorsun. Odanın ışığı loş, ama yatakta çırılçıplak bir kadın yatıyor. Bir an için duraklıyor ve bakışlarını başka bir yere çevirmek için kendini zorluyorsun, ama bu ani manzara şaşırtıcı bir şekilde seni hazırlıksız yakalıyor.

Bu sırada tuvalet kapısı açılıyor ve Thomas, üzerinde sadece bir donla dışarı çıkıyor. Havluyu elinde tutarken sizi fark ediyor ve aniden dehşet içinde çığlık atıyor. Thomas’ın çığlığı, odadaki sessizliği anında bozuyor ve yataktaki kadın da aynı dehşetle uyanıp çığlık atıyor. Kadın, çıplak bir şekilde yataktan fırlıyor ve koşarak tuvalete doğru kaçıyor. Thomas’ın yüzündeki şaşkınlık ve utanma duygusu oldukça belirgin. "Monsieur, niye haber vermeden geliyorsun ya? Frip hanımı neden getirdin?" diye çığlık atıyor. Yüzü kıpkırmızı olmuş durumda ve ne yapacağını şaşırmış gibi görünüyor. Aniden Frip’e doğru eğiliyor ve özür dilemeye başlıyor. "Mademoiselle, çok özür dilerim. Çok özür dilerim. Gerçekten çok özür dilerim. Ben gerçekten..." Tam bu esnada Frip sakin bir tavırla Thomas’ın sözünü kesiyor ve gülümseyerek cevap veriyor. "Olur öyle Thomas, daha önce meme gördüm sonuçta. Bende de var." Sesi neşeli ve rahatlatıcı, sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Thomas, hala biraz utanmış bir şekilde yatağın kenarına oturuyor. "Hanımefendi giyiniyordur, ne yapıyoruz Monsieur? Harekete geçiyor muyuz?" diye soruyor, kafası karışık ama bir an önce meseleyi toparlamaya çalışıyor.

Thomas yatağın kenarında otururken sen, Elion ile olan olayları ona anlatmaya başlıyorsun. Ses tonun ciddi, fakat karşındaki manzara o kadar absürt ki, aradaki tezatlık kafandaki düşünceleri daha da yoğunlaştırıyor. Thomas seni dikkatle dinliyor, başta yüzündeki utanma ifadesi yavaş yavaş kayboluyor ve yerine derin bir düşünce yerleşiyor. Elion'un Dünya’nın büyük bir saldırı planladığını, Mavi Yıldız ile Mutlak Son arasında bir ittifakın konuşulduğunu duyunca, kaşlarını çatıyor. Sen anlatırken zaman zaman başını sallayarak onaylıyor, fakat gözlerinde belirgin bir tereddüt var. Anlattıkların bittiğinde, Thomas bir an sessizce kalıyor. Sonra elini çenesine götürüp düşünceli bir şekilde konuşuyor. "Elion, ha? Dünya’nın büyük bir saldırı planı... İttifak önerisi… Hmm." Gözlerini bir an tavana dikiyor, sanki bir çözüm ararcasına. Ardından bakışlarını tekrar sana çeviriyor ve derin bir nefes alıyor. "Peki ya ona güvenebilir miyiz?" diye soruyor, sesi biraz şüphe dolu, ama merak da var. "Sonuçta bu Elion, Mavi Yıldız’la ne kadar tehlikeli işler yaptığını biliyoruz. Bugüne kadar hep onlardan uzak durmamız gerektiğini düşündük, şimdi bir anda ittifak mı kuracağız?"

Bir süre daha sessizlik oluyor, sonra omuzlarını silkerek çaresiz bir gülümsemeyle başını sallıyor. "Ama sanırım başka çaremiz de yok, değil mi? Dünya bizi köşeye sıkıştırıyorsa ve Elion bize bu kadar yaklaştıysa, kaçmak ya da onu görmezden gelmek pek mantıklı olmayacak." Gözleri tekrar ciddileşiyor ve ayağa kalkarak odada ileri geri yürümeye başlıyor. "Tamam, o zaman diğerlerine de ulaşmamız gerek." diyor kararlı bir sesle. "Bu işi tek başımıza yapamayız. Eğer Elion doğruyu söylüyorsa ve bu gerçekten büyük bir saldırıysa, herkesin bir araya gelmesi lazım." Bir an durup sana bakıyor, sonra gözlerinde hafif bir endişe beliriyor. "Ama Mavi Yıldız'la ittifak… Bu düşündüğümden çok daha tehlikeli bir durum olabilir. Eğer işler ters giderse..." Bir an sustuktan sonra kaşlarını çatıp sözlerine devam ediyor. "O zaman hepimizi tehlikeye atmış oluruz."
Off Topic
Bu noktada Livei Nyawodz veya Wændz Neidthad arasından kime haber verdiğin konusunda bir seçim yapman gerekiyor. Yaptığın seçim ile birlikte ikisinden birinin konusu mevcut konun ile birleşecek.

Re: [Mabi Chüimimuta] Sonsuz Mavi

#10
Elion'un söylediklerime karşılık herhangi bir tartışma içerisine girmeden orta yolu bulması beni sevindiriyordu. Böylesi bir durumun içerisindeyken tekrardan aramızın bozulmasını istemezdim. Elion eşit bir düzene karşılık olan sorusuna cevap bile beklememişti, zaten böylesini kabul edeceğimi düşünüyor olmalıydı. Hızlı bir şekilde harekete geçmem ve diğerlerine haber vermem gerekiyordu, bu noktada aklıma ilk gelen kişi dostum Thomas oluyordu. Bunu önce onunla tartışmak, sonrasında ekibimin yanına gitmek çok daha mantıklı olur diye düşünüyordum. Bazı durumlarda fikirlerimi daha da ileriye noktaya taşıyan kişilerden birisiydi o. Üstelik, kendisi bir silah makinesiydi. Neresinden, nasıl yaptığını bilmediğim bir şekilde bir sürü silah çıkartabilen bir adamdan daha fazla güvenebileceğim kişi yoktu. Bu sebeple, onun kaldığı otele doğru aniden ışınlanmak gibi bir hata yapmıştım. Bunu, sanırsam yapmamam gerekiyordu.

Yatakta yatan çıplak hatuna doğru baktığımda gözlerim fal taşı gibi açıldı. Thomas hatunun birini götürüyordu. Kendisi de tuvalet kapısından donla çıktığında neredeyse gülecektim ancak zor durdum. Hatta üstüne patlattığı çığlığa karşılık, ben de bir çığlık patlattım. Bunu beklemiyordum. Yataktaki kadın da bize eşlik edip bir çığlık patlattıktan sonra hızlıca tuvalete doğru kaçmıştı. Utanmış bir şekilde saçımın arka taraflarıyla oynarken, Thomas'ın sitemini dinlemek zorunda kalıyordum. "Ya ne bileyim ben senin iş üstünde olduğunu..." Diye kaçamak bir cevap vermek zorunda kalıyordum. Dostumun özürlerini dinlemeye devam ederken Frip'te de meme olduğunu söylemesi gözümün onun memelerine kaymasına sebep oluyordu. Frip'in memeleri... Müthiş... Memelerine bakıp ağzımın suyunu akıtmaya devam ederken Thomas'ın sözü kulaklarımın içine dolmaya başladı. "He? Aynen, gel ama sana bir şeyler anlatmam lazım." Dedim hızlıca toparlanarak.

Yatağın kenarında otururken, donlu bir adama olayın ciddiyetini anlatmak çok garip duruyordu. Acaba ben de mi soyunsam diye düşünmüyor değildim. Dünya'nın büyük saldırısını böyle ilginç bir ortamda anlatmak, unutamayacağım anlardan birisi oldu herhalde. Mavi Yıldız'ın ittifaklığına karşılık çatılan kaşlarını görmek, bu konuya pek sıcak bakmadığını düşündürtüyordu bana. Gerçi bunu yargılayamazdım, oldukça normaldi. Thomas, kendince kısa bir düşünce maratonuna girdikten sonra konuşmaya başlamıştı. "Ona güvenebilir miyiz emin değilim. Bu yüzden tek başıma hareket etmekten sakındım." Diyerek cevap verdim. Onun şimdi mi ittifak kuracağız sorusu o kadar haklı bir soruydu ki, tek başıma cevap veremiyordum. Sonrasında Thomas tekrardan söze girerek ondan kaçmanın ya da görmezden gelmenin pek mantıklı olmayacağını söylüyordu. Tüm konuşmaları bittiğinde, kollarımı göğsümde kavuşturdum. "Biliyorum. Bu yüzden dediğim gibi, ekipçe gitmemiz gerekiyor. Herkesin düşüncelerini almak zorundayız. Senin de gelmeni istiyorum. Livei'ye haber vereceğim, sonrasında ortak bir yerde buluşacağız. Onlar arkadaşları ile gelecek, biz arkadaşlarımızla." Diyerek Livei'ye haber vermek için Thomas'ı beklemeye başladım.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image
Locked

Return to “Şehir Merkezi”

cron