Şapkalı ısrarlı bir şekilde Thomas'ı almaya çalışmadığını, istese bunu yapabileceğini, onların kendi dikkatsizlikleri yüzünden Thomas'ı düşmana kaptıracaklarını iddia ediyordu. Livei derin bir iç çekerek gözlerini devirdi. Aynı deneyimleri yaşamadıkları aşikardı çünkü bariz bir şekilde Thomas'ı almaya çalışmıştı. Davranışları konusunda hata ettiğini, aceleci davrandığını, onlara olayları direkt açıklamaktan çekindiği için yarım doğruları verdiğini ve bundan da pişman olduğunu söylemişti. Tuplo konusunda ise onların bir azınlık grup olmadığını, onların Ingenium'un ilk halkı olduğunu söylemişti. Üçüncü Kıta aslında İlk Kıta'ydı. Sistem başarısız olduğu için yok olmuştu. Bundan İkinci Kıta doğmuştu. Dağ ve Max'in karargahının olduğu yer. Kendi kıtaları ise aslında üçüncü ve son kıtaydı. Neden yok olduklarını ve nasıl kaçtıklarını ise en son anlatmak istediğini, öncesinde anlatmak istediği başka şeyler olduğunu söylemişti. Thomas'ın hain olduğuna dair delilleri olduğunu ancak toplayamadığını, ona da yalan söylenmiş olabileceğini, Thomas'ın hain olmadığını ancak dönen olayları geç gördüğünü açıklamıştı hayattan bezmiş bir tonda. Onun gibi profesyonel çalışan bir adam nasıl böyle büyük hatalar yapabiliyordu anlaşılır şey değildi. Üstelik elinde net deliller olduğunu kesin bir dille söylemesine rağmen şimdi bu delillerin olmadığını söylüyordu. Bu pek de inandırıcı değildi. Thomas'ın elindeki bilginin ise ne olduğunu bilmediğini söylemişti. O halde nereden biliyordu çok önemli bir şey sakladığını? Neden ısrarla düşmana gitmesinden korkuyordu?
Bok da bu durumdan rahatsız olarak sert bir şekilde çıkışmıştı ilk kez. Friks de alıp şapkasını götüne sokacağını söylemişti. Livei'nin de içinden bunu yapmak geçiyordu. Maalesef Pisan araya girdiği için bunu yapamamışlardı. Thomas kaldığı yerden devam ederek düşmüş teknolojisini kullanmadığını, o teknolojinin snapshot ile aynı şey olduğunu söylemişti. Ölenlerin kopyalarıydı hepsi. Meinsu ve diğerleri de... Lüke'ye de aynı şey yapılmıştı. Gerçek Lüke ölmüştü ancak Dünya onun bir yedeğini almıştı. Elion'u ise tanımadığını söylemişti. Tam Tuplolar ile ilgili anlatmak istediği şeyi anlatacaktı ki bir anda yer şiddetle sarsılmaya başlamıştı. Şapkalı deprem olduğunu söylemişti. Deprem mi? Sallantı o kadar şiddetliydi ki Livei ayakta kalamıyordu. Çökerek Bok'a tutundu. Thomas tam düşecek gibi olmuştu ki onu da Pisan tutmuştu. Tam sarsıntı durduğu anda ise gördüğü sahne karşısında donakaldı. Şapkalı'nın göğsünün ortasından girmiş bir kılıç... Şapkalı'nın kanı etrafa sıçrarken arkasında siyah bir figür belirmişti. İnsan cismindeydi ancak hiçbir uzvu görünür değildi. Simsiyah, akışkan bir madde gibiydi. Livei'ye bir yerden tanıdık gelmişti. Sanki böyle bir şeyi daha önce görmüştü.
Siyah figür hızla dönerek Şapkalı'nın arkasındaki laboratuvar önlüklü herkesi tek tek parçalamıştı. İnsan çığlıkları, kan ve dağılan uzuvlar kaplamıştı bulundukları adanın zeminini. Dünya... Dünya'nın işi olmalıydı bu. Şapkalı ile olan buluşmayı duymuşlardı. Onlara bir şey anlatamadan yok olmasını sağlamışlardı. Belki de birinin üzerinde bir takip cihazı vardı. Figür onlara saldırmamıştı. Işığa doğru yürümüştü ve ağzı görünür hale gelmişti. Livei'ye bir yerden tanıdık geliyordu. Sonra ağzını açtı ve yine tanıdık bir ses işitildi. Onun şapkasını çıkartmalarını, diğerinin ülkesini yıkmalarını, diğerinin kanatlarını koparmalarını yoksa hepsini kendisinin yok edeceğini söylemişti. Pis bir kahkaha attıktan sonra da bir ışık huzmesi içinde yok olmuştu. Şapkalı yerde can çekişiyordu. Bu can kaybı ve bu darbe ile hayatta kalması mümkün görünmüyordu. "Neydi bu şimdi? Dünya mı? Şu bahsettikleri Karanlık Zengin mi? Artık hiçbir şeye şaşıramıyoruz." Livei alnını sıvazladı. "Şapkalı'yı İkinci Kıta'ya götürüp iyileştirmeye çalışalım. Daha önce Friks'i iyileştirebilmişlerdi. Hayatta kalırsa sorguya çekelim. İçimizden bir grup da Dağ'a giderek öğrenebildikleri her şeyi öğrensinler. Ne dersiniz?" Gruba döndü. Başka planı olan yoksa Livei'nin aklına bundan başka bir şey gelmiyordu.
Bok da bu durumdan rahatsız olarak sert bir şekilde çıkışmıştı ilk kez. Friks de alıp şapkasını götüne sokacağını söylemişti. Livei'nin de içinden bunu yapmak geçiyordu. Maalesef Pisan araya girdiği için bunu yapamamışlardı. Thomas kaldığı yerden devam ederek düşmüş teknolojisini kullanmadığını, o teknolojinin snapshot ile aynı şey olduğunu söylemişti. Ölenlerin kopyalarıydı hepsi. Meinsu ve diğerleri de... Lüke'ye de aynı şey yapılmıştı. Gerçek Lüke ölmüştü ancak Dünya onun bir yedeğini almıştı. Elion'u ise tanımadığını söylemişti. Tam Tuplolar ile ilgili anlatmak istediği şeyi anlatacaktı ki bir anda yer şiddetle sarsılmaya başlamıştı. Şapkalı deprem olduğunu söylemişti. Deprem mi? Sallantı o kadar şiddetliydi ki Livei ayakta kalamıyordu. Çökerek Bok'a tutundu. Thomas tam düşecek gibi olmuştu ki onu da Pisan tutmuştu. Tam sarsıntı durduğu anda ise gördüğü sahne karşısında donakaldı. Şapkalı'nın göğsünün ortasından girmiş bir kılıç... Şapkalı'nın kanı etrafa sıçrarken arkasında siyah bir figür belirmişti. İnsan cismindeydi ancak hiçbir uzvu görünür değildi. Simsiyah, akışkan bir madde gibiydi. Livei'ye bir yerden tanıdık gelmişti. Sanki böyle bir şeyi daha önce görmüştü.
Siyah figür hızla dönerek Şapkalı'nın arkasındaki laboratuvar önlüklü herkesi tek tek parçalamıştı. İnsan çığlıkları, kan ve dağılan uzuvlar kaplamıştı bulundukları adanın zeminini. Dünya... Dünya'nın işi olmalıydı bu. Şapkalı ile olan buluşmayı duymuşlardı. Onlara bir şey anlatamadan yok olmasını sağlamışlardı. Belki de birinin üzerinde bir takip cihazı vardı. Figür onlara saldırmamıştı. Işığa doğru yürümüştü ve ağzı görünür hale gelmişti. Livei'ye bir yerden tanıdık geliyordu. Sonra ağzını açtı ve yine tanıdık bir ses işitildi. Onun şapkasını çıkartmalarını, diğerinin ülkesini yıkmalarını, diğerinin kanatlarını koparmalarını yoksa hepsini kendisinin yok edeceğini söylemişti. Pis bir kahkaha attıktan sonra da bir ışık huzmesi içinde yok olmuştu. Şapkalı yerde can çekişiyordu. Bu can kaybı ve bu darbe ile hayatta kalması mümkün görünmüyordu. "Neydi bu şimdi? Dünya mı? Şu bahsettikleri Karanlık Zengin mi? Artık hiçbir şeye şaşıramıyoruz." Livei alnını sıvazladı. "Şapkalı'yı İkinci Kıta'ya götürüp iyileştirmeye çalışalım. Daha önce Friks'i iyileştirebilmişlerdi. Hayatta kalırsa sorguya çekelim. İçimizden bir grup da Dağ'a giderek öğrenebildikleri her şeyi öğrensinler. Ne dersiniz?" Gruba döndü. Başka planı olan yoksa Livei'nin aklına bundan başka bir şey gelmiyordu.






