Bulunduğunuz şehre tam olarak nasıl geldiğinizi prosedür sebebiyle hatırlamıyorsunuz. Hafızanızı tazelemeye çalıştığınızda aklınıza gelen tek şey size görevin hangi şehirde olduğunu söyleyemeyecekleri ve şehir yolculuğu boyunca sizi uyutmak zorunda kalacakları oluyor. Uyandığınızda ise kendinizi aynı otel odasında buluyorsunuz. Otel odasının camı kapalı olduğu için terlemiş olan vücutlarınızın terini siliyor ve çalan alarm ile kalkıyorsunuz. Alarmın nerede olduğunu ararken tam olarak bir alarm olmadığını, yanınızda bulunan ve açık olan bir telsizden gelen sinyal sesi olduğunu fark ediyorsunuz. Bir kurt uluması duyuyorsunuz ve bu içinizin ürpermesini sağlıyor. Duyduğunuz kurt uluması birkaç saniye içinde ikiye, ondan birkaç saniye içerisinde ise üçe, dörde ve beşe katlanıyor. Aranızdan biri camdan bakmaya karar veriyor ve baktığında tam olarak bir otelde değil, bungalov tarzı tek katlı bir binada ve ağaçların arasında olduğunuzu fark ediyor. Etrafta bulunan tek ışık kaynaklarının parlaklığıyla etrafı az da olsa aydınlatan ay ve odanın içindeki gazı neredeyse bitmiş olan lamba olduğunu fark edince endişeniz artıyor. 10 dakika bile olmadan kapı çalıyor ve sessizliğin içindeyken bir anda havaya zıplıyorsunuz. Kapı yavaşça açılıyor ve karşınıza tanıdık bir yüz çıkıyor.
“Sizinle tekrar görüşmek güzel kızlar.”
Karşınızda sizinle bir önceki görevinizde yer almış olan Komiser Yots’u buluyorsunuz. Önceki görevden bu yana kirli sakal bırakmış olan Yots, bungalovun içinde bulunan küçük, sağlam görünmeyen bir sandalyeye oturuyor. “Bu gizlilik prosedürü için kusurumuza bakmayın. Henüz yeni olduğunuz için bunu yapmamız emredildi. Bu görev biraz istisnai bir görev. Herhangi bir başpolis atanmadı ve sadece üçümüz yer alacağız. Elbette bizimle birlikte kapıda iki tane daha görevli olacak ancak onlarla konuşmanız yasak. Tek yapmanız gereken olduğunuz yerde durmak ve etrafı gözlemek. Anlaşıldı mı?” Komiser Yots’un telsizi siz cevap veremeden çalarak araya giriyor. Yots, telsizin çaldığını duyunca hızlıca odadan çıkıyor ve yaklaşık beş dakika boyunca dışarıda kalıyor. Bu beş dakika içerisinde biraz muhabbet etmeye şansınız oluyor. Komiser tekrardan içeri girdiğinde “Hadi toplanın, çıkıyoruz.” diyor ve yanınızda getirdiğiniz herhangi bir eşya bulunuyorsa onları yanınıza alıp çıkmanızı emrediyor. Hazırlandıktan sonra bungalovdan çıkıyorsunuz.
Komiser Yots cebinden bir el feneri çıkarıyor ve onu takip etmenizi söyleyip bungalovdan çıkıp dümdüz ilerliyor. Komiser Yots’un arkasından ilerlerken etraftaki ağaçların ne kadar devasa olduğu dikkatinizi çekiyor. Ağaçların genel olarak çam ağacı, nadiren ise kızılağaç olduğunu gözlemliyorsunuz. Bir süre düz yolda ilerledikten sonra daha engebeli bir yola geçiyorsunuz. Bu tehlikeli yolda birkaç kere düşme tehlikesi yaşadıktan sonra tekrar daha düz bir yola çıkıyor ve varmak istediğiniz noktaya varıyorsunuz. Dikkatinizi en fazla güvenlik kapısının yakınlarına doğru ağaçların bitmesine rağmen hiçbir binanın gözükmüyor oluşu çekiyor. Güvenlik kapısı sarı, geniş iki şeritten ve her iki tarafında dalgalanan Gedhilfe Krallığı bayraklarından oluşuyor. İki güvenliğin hareketsiz bir şekilde hazır ol duruşunda önlerine baktığını görüyorsunuz. Komiser Yots’un selamına cevap veriyorlar ancak siz yokmuşsunuz gibi davranıyorlar. Daha önce görmediğiniz, detaylı kızıl ve mavi işlemelere sahip üniformalar ve uzun siyah şapkalar giyiyorlar. Komiser Yots tekrar odağını size çeviriyor. “Ben başka bir bölgeye geçeceğim, var mı bir isteğiniz?”
Off Topic
Bu konunun GM'i Barisu olarak sizlerle birlikteyim. Pasiflik süresi 120 saattir. (5 gün)