[Vaka] Gizli Koru

#1
Saat gece 12.

Bulunduğunuz şehre tam olarak nasıl geldiğinizi prosedür sebebiyle hatırlamıyorsunuz. Hafızanızı tazelemeye çalıştığınızda aklınıza gelen tek şey size görevin hangi şehirde olduğunu söyleyemeyecekleri ve şehir yolculuğu boyunca sizi uyutmak zorunda kalacakları oluyor. Uyandığınızda ise kendinizi aynı otel odasında buluyorsunuz. Otel odasının camı kapalı olduğu için terlemiş olan vücutlarınızın terini siliyor ve çalan alarm ile kalkıyorsunuz. Alarmın nerede olduğunu ararken tam olarak bir alarm olmadığını, yanınızda bulunan ve açık olan bir telsizden gelen sinyal sesi olduğunu fark ediyorsunuz. Bir kurt uluması duyuyorsunuz ve bu içinizin ürpermesini sağlıyor. Duyduğunuz kurt uluması birkaç saniye içinde ikiye, ondan birkaç saniye içerisinde ise üçe, dörde ve beşe katlanıyor. Aranızdan biri camdan bakmaya karar veriyor ve baktığında tam olarak bir otelde değil, bungalov tarzı tek katlı bir binada ve ağaçların arasında olduğunuzu fark ediyor. Etrafta bulunan tek ışık kaynaklarının parlaklığıyla etrafı az da olsa aydınlatan ay ve odanın içindeki gazı neredeyse bitmiş olan lamba olduğunu fark edince endişeniz artıyor. 10 dakika bile olmadan kapı çalıyor ve sessizliğin içindeyken bir anda havaya zıplıyorsunuz. Kapı yavaşça açılıyor ve karşınıza tanıdık bir yüz çıkıyor.

“Sizinle tekrar görüşmek güzel kızlar.”

Karşınızda sizinle bir önceki görevinizde yer almış olan Komiser Yots’u buluyorsunuz. Önceki görevden bu yana kirli sakal bırakmış olan Yots, bungalovun içinde bulunan küçük, sağlam görünmeyen bir sandalyeye oturuyor. “Bu gizlilik prosedürü için kusurumuza bakmayın. Henüz yeni olduğunuz için bunu yapmamız emredildi. Bu görev biraz istisnai bir görev. Herhangi bir başpolis atanmadı ve sadece üçümüz yer alacağız. Elbette bizimle birlikte kapıda iki tane daha görevli olacak ancak onlarla konuşmanız yasak. Tek yapmanız gereken olduğunuz yerde durmak ve etrafı gözlemek. Anlaşıldı mı?” Komiser Yots’un telsizi siz cevap veremeden çalarak araya giriyor. Yots, telsizin çaldığını duyunca hızlıca odadan çıkıyor ve yaklaşık beş dakika boyunca dışarıda kalıyor. Bu beş dakika içerisinde biraz muhabbet etmeye şansınız oluyor. Komiser tekrardan içeri girdiğinde “Hadi toplanın, çıkıyoruz.” diyor ve yanınızda getirdiğiniz herhangi bir eşya bulunuyorsa onları yanınıza alıp çıkmanızı emrediyor. Hazırlandıktan sonra bungalovdan çıkıyorsunuz.

Komiser Yots cebinden bir el feneri çıkarıyor ve onu takip etmenizi söyleyip bungalovdan çıkıp dümdüz ilerliyor. Komiser Yots’un arkasından ilerlerken etraftaki ağaçların ne kadar devasa olduğu dikkatinizi çekiyor. Ağaçların genel olarak çam ağacı, nadiren ise kızılağaç olduğunu gözlemliyorsunuz. Bir süre düz yolda ilerledikten sonra daha engebeli bir yola geçiyorsunuz. Bu tehlikeli yolda birkaç kere düşme tehlikesi yaşadıktan sonra tekrar daha düz bir yola çıkıyor ve varmak istediğiniz noktaya varıyorsunuz. Dikkatinizi en fazla güvenlik kapısının yakınlarına doğru ağaçların bitmesine rağmen hiçbir binanın gözükmüyor oluşu çekiyor. Güvenlik kapısı sarı, geniş iki şeritten ve her iki tarafında dalgalanan Gedhilfe Krallığı bayraklarından oluşuyor. İki güvenliğin hareketsiz bir şekilde hazır ol duruşunda önlerine baktığını görüyorsunuz. Komiser Yots’un selamına cevap veriyorlar ancak siz yokmuşsunuz gibi davranıyorlar. Daha önce görmediğiniz, detaylı kızıl ve mavi işlemelere sahip üniformalar ve uzun siyah şapkalar giyiyorlar. Komiser Yots tekrar odağını size çeviriyor. “Ben başka bir bölgeye geçeceğim, var mı bir isteğiniz?”

Off Topic
Bu konunun GM'i Barisu olarak sizlerle birlikteyim. Pasiflik süresi 120 saattir. (5 gün)

Re: [Vaka] Gizli Koru

#2
Nasıl bir görevin içine düşmüştü böyle?

Hiçbir şey hatırlamıyordu. Güne nasıl başladığını dahi hatırlamıyordu. Tek hatırladığı şey karakola bir görev için çağrıldığıydı. Görev gizli olduğu için prosedür gereği nereye gittiklerini bilmemeleri gerekiyordu. Bu sebeple yol boyunca uyutulmuşlardı ve şimdi bilmediği bir mekanda gözlerini açıyordu. Bir polis memurunun etrafında olan biten her şeyi bilmesi gerekmez miydi? Böyle gereksiz prosedürlere gerek var mıydı? Kontrolünü kaybetmek Livei'nin canını sıkıyordu. Nerede olduğunu ve ne yapması gerektiğini bilmek istiyordu. Kendisini uyutmak için ona her ne verdilerse gerçekten yol boyu bebek gibi uyumasını sağlamıştı ve adeta hafızasını yok etmişti. Kendisini bütün gece alem yapmış da akşamdan kalmış gibi hissediyordu. Bir otel odasındaydı. Şanslıydı ki yanında Meinsu Selsei de vardı. Artık kendisini ona daha yakın hissettiği için ona ismiyle seslenecekti. Meinsu her zamanki gibi göz kamaştırıyordu. Uzun beyaz saçları terden ensesine yapışmıştı. Livei kendisinin de ter içinde olduğunu hissetti. Acaba Meinsu'ya kendi saçlarının da aslında bembeyaz olduğunu söylese ona inanır mıydı?

Dıt dıt dıt dıt...

Durmak bilmeyen alarm sesi, beyni daha yeni eski fonksiyonuna dönmeye başlamış olan Livei'nin sinirlerini bozmaya başlamıştı. El yordamıyla alarmı ararken ortada bir alarm olmadığını fark etti. Ses telsizden geliyordu. Dışarıda kurtlar uluyordu. "Neredeyiz biz böyle?" Genç kız endişe dolu gözlerini Meinsu'nun gözleri ile birleştirdi. Bulundukları mekan gittikçe daha absürt gelmeye başlıyordu kendisine. Bilgi edinme açlığı ile kendisini pencereye attı ve perdeyi aralayıp dışarıya baktı. Bir otelde değillerdi. Tahtadan yapılmış kulübe gibi bir evdeydiler. Etrafı ağaçlarla kaplı olan bu eve ay ışığı direkt olarak vuruyordu ve etrafı aydınlatıyordu. Muhtemelen bir ormanın içindeydiler. Livei tam ağzını açıp Meinsu'ya bir şey söyleyecekti ki kapının çalınma sesi ile birlikte yerinden sıçradı. Kapı açıldığında onları karşılayan Komiser Yots'a sarılıp kucaklamak istedi adeta genç kız. Şu anda tanıdık bir yüz görmeye o kadar çok ihtiyacı vardı ki!

Görevin prosedürünü açıklayan komiseri, Livei can kulağı ile dinledi. Neden bu kadar sıkı tedbir alındığını bir türlü anlayamıyordu ancak acemi görünmek istemediği için sormamaya karar verdi. Üstelik bu kadar sıkı önlem alınmış bir görevde iki acemi polis ve bir komiser yer alacaktı yalnızca. Genç kız bunları anlamsız buluyordu. "Görevlilerle konuşmamız yasak. Durup etrafı gözlemleyeceğiz. Tamamdır!" Geçen görevlerinde her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırdıkları için genç kız bu sefer kayda değer bir başarı elde etmek istiyordu. Kesinlikle kimsenin hayatını tehlikeye atmayacak ve görevini özenle sürdürecekti. Telsizi çalan komiser hızlıca odadan çıkmıştı. Meinsu ile baş başa kalan ve artık tamamen ayılmış olan Livei hemen söze atladı. "Seni yeniden gördüğüme çok sevindim! Az önce bir şey söyleyemediğim için affet kafam biraz güzel olmuştu." Komiser, odaya yeniden girmesi ile birlikte ikiliye çıkmalarını emretmişti ve hemen toparlanıp odadan dışarı çıkmışlardı.

Komiser Yots'un el fenerinin güçlü ışığı eşliğinde devasa ağaçları inceleyerek yürümeye başladılar. Gittikleri yok epey engebeliydi. Genç kız birkaç kere düşecek gibi olup dengesini son anda kurmuştu. Daha görev yerine varmadan canından olması çok komik bir durum olurdu gerçekten. Görev noktalarının bulunduğu bölge pek ağaçlık değildi ancak etrafta tek bir ev bile görmemesinden yola çıkarak sivillerin yaşadığı bir alan olmadığı kanısına varmıştı. Konuşmalarının yasak olduğu iki güvenlik görevlisi komisere selam vermişlerdi. Üstlerindeki üniformalar gerçekten ilginçti ve göz alıcıydı. Livei daha önce böyle bir üniformayı başkentte görmediğine emindi. Komiser Yots başka bir bölgeye gideceğini söyledi. Genç kızın sormak istedikleri vardı ancak emin olamıyordu. Tam olarak neden burada gözlem yapmaları gerektiğini ve bu alanın ne amaçla kullanıldığını merak ediyordu. Sessiz kalmaya karar verip komisere yalnızca teşekkür etti. Sorgulamadan görevine odaklanması gerekiyordu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Gizli Koru

#3
Gözlerini gece yarısı ayın içeri giren ışığı ile birlikte açtı. Etrafına bakmak için kafasını çevirecekti ancak buraya nasıl geldiğini pek hatırlamadığını fark etti. Görev öncesinde uyarılmışlardı, bundan dolayı fazla garipsemedi ve derin bir iç çekti. Neresi olduğunu bilmediği bu yerde bir odanın içindeydi. Yanında gördüğü kişiye hafifçe baktı, Livei ile denk geldiği için rahatlamıştı, önceki görevde biraz araları iyi olmuş gibiydi. Onu arkadaş olarak nitelendirebilir miydi bilmiyordu ancak normal iş arkadaşları değillerdi ona göre.
"Selam"
Ne kadarda başarılı bir girişti öyle, kesinlikle daha iyi bir giriş yapılamazdı.
Elini alnına götürdü ve hafiften terlediğini anladı. Cebinden çıkardığı ufak kumaş parçası ile yüzündeki teri sildi, oda çok şey gibiydi... Nemli? Kapalı olan cama doğru bakıyorken bir sinyal sesi ile ayağa kalktı. Dinlemeye başlayacağı an gelen kurt uluması seslerini duymazdan gelmeye çalıştı ama başarısızdı, sayıları artıyor gibi duruyordu. Hafiften sendelemiş olan ışık kaynağına bakınca ne kadar iyi (!) bir yerde olduklarını anladı. Gaz lambası biraz tarih öncesi gibiydi. Işığın sönmeye yakından başlayacak olması onu endişelendiriyordu ancak karanlıkta kalmaya alışıktı, her zaman faturalarını ödeyemiyordu sonuçta.
Tanıdık bir sesin bir süre sonra kapının açılması ile içeriye girdiğini fark etmişti, Komiser Yots eskisinden daha farklı görünüyordu ama davranışları aynı samimiyetteydi, sakalı yakışmış diye düşünmeden edemedi.Meinsu o konuşurken Livei'nin sağ çapraz arkasına geçti, hala çekingenlik ediyordu. Komiser Yots ise sanki uzun zamandır tanıdığı polis memurlarıymış konuşurken cebinden not defteri ve kalemini çıkardı. Komiser Yots'un dediklerini kalemle maddeleştirerek bir nota döktü. Telsizinin çalması ile odadan çıkmış komiserin bıraktığı bu kısa arada konuşmak için zaman bulabilmişti.
"Görüşmeyeli uzun zaman oldu, nasılsın? Önceki görevden beri seninle konuşmaya can atı-."
Dediği şeylerin farkına varınca yüzü kızarıp susmuş ve diğer tarafa ellerini yüzüne kapatarak dönmüştü
İkinci kopyasını yazmaya başlamışken çıkış emrini alınca hızlıca ilk yazdığı tam olan sayfayı yırtıp Livei'ye utanmış şekilde gülümseyerek uzattı.
"İşimize yarayabilir."
İstemeden yüzü daha çok kızarmıştı, kağıdı ona verdikten sonra hızlanarak Komiser Yots'un peşine düştü. Yanında halatı dışında tüm eşyaları vardı, taşımaya üşenmişti. Komiser Yots elinde açtığı fener ile ilerlerken bunları düşünüyordu. Etrafı incelemeye başladığında bulunan farklı türlerde olan ağaçları daha yakından görmek istedi ama böyle çocukça uğraşlara zamanları yoktu, hafiften üzülmüş şekilde yoluna devam etti. Girintili çıkıntılı yolda ölmeden (ve arada Livei'den destek alarak) sona vardıkları için yeniden mutlu olmuştu.
Ağaçların seyrekleşip en sonunda bittiği yere geldiklerinde önlerinde büyük bir kapı duruyordu. Kenarlarda bulunan Gedhilfe bayrakları ufak ufak dalgalanırken orada bulunan kişilerin Yots ile selamlaştıklarını ancak onlara herhangi bir tepki vermediklerini görünce rahatlıyor. İnsanlarla konuşmak zorunda kalmayacak olmasının verdiği enerji ile kenara çekiliyor. Dış görünüşleri ile fazla ilgilenmediği için direkt olarak Yots'un sorusuna odaklanıyor ama bir cevap vermektense kafasını geride durup sallamakla yetiniyor.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Gizli Koru

#4
Yots, kendisinden herhangi bir isteğiniz olmadığını anlayınca size teşekkür ediyor ve yanınızdan ayrılıyor. Yots'un nereye doğru ilerlediğini izlemeye başlıyorsunuz. Öncelikle gördüğünüz sarı güvenlik kapısının ardından geçiyor ve bir süre boyunca loş sokak lambalarıyla ışıklandırılmış olan düz bir yolda ilerliyor. Komiser Yots, etrafta sokak lambaları dışında herhangi bir ışık kaynağı olmadığı için çok geçmeden görüş alanınızdan çıkıyor ve karanlığa karışıyor. Böylelikle geriye sadece ikiniz ve yanınızda nöbet tutan iki güvenlik görevlisi kalıyor. Etrafınıza göz ucuyla göz atıyorsunuz ve hafif bir rüzgar sayesinde sallanan ağaç yapraklarını görüyorsunuz. Rüzgar kuvvetli olmasa da arada bir vücudunuzu titretecek kadar esiyor ve tekrar durgunlaşıyor. Yere bakıyorsunuz ve yerin sararmış yapraklarla dolu olduğunu görüyorsunuz. Sararmış yaprakların altında ise kare kare taşlardan oluşan bir zeminin yer aldığı görünüyor. Gözlerinizi sizinle birlikte nöbet tutan iki genç adama çeviriyorsunuz.

Bu boş vaktinizde nöbetçilerin kıyafetlerini daha detaylı inceleme şansınız oluyor. Silindir şeklinde kırmızı-mavi işlemeli şapkaları bulunduğunu ve bu şapkaların içbükey olduğunu gözlemliyorsunuz. Giydikleri siyah, bacaklarına kadar uzanan geniş paltoların üstünde günümüzde kullanılan alfabe ile yazılmış olan ancak ne yazıldığı anlaşılmayan yazıların mevcut olduğunu görüyorsunuz. Her bir yazı, kırmızı ve mavi işlemelerle süslenmiş gibi görünüyor. Paltonun içinde iki güvenliğin de beyaz gömlekleri olduğunu görüyorsunuz. Aşağıya baktığınızda ise her ikisinin de gri pantolonlar giydiğini, ancak pantolonların ceplerinin siyah olduğunu görüyorsunuz. Bugüne kadar gördüğünüz tüm yetkili üniformalarından farklı olan bu üniformaların tam olarak kime ve neye ait olduğu hakkında yeterli bilginiz bulunmadığından dolayı gözünüzle gördükleriniz oldukça ilginizi çekiyor.

Konuşmanızın yasak olduğu söylenen görevlilerden biri yavaşça yanınıza yürüyor ve sizinle konuşmaya başlıyor. "Bakın, olduğunda şaşırmayın diye söylüyorum. Burada devlet sırları yer aldığı için, gizlilik amacıyla, güvenlik kapısından geçmek isteyen herkesle Gedhilfçe konuşulur. Eğer dili bilmiyorsanız kimseyle muhatap olmayın ve sizinle konuşmak isteyenleri bize yönlendirin. Buraya gerçekten girme izni olanlar buraya girmek için Gedhilfçe konuşulduğunu bilir, başka da kimse bilmez. Gedhilfçe bilmeyenleri içeri almayın." Görevli, size yaptığı açıklamadan sonra nöbet tuttuğu yere geri dönüp hazır ol duruşuna geçiyor. Birkaç dakika içinde zifiri karanlığın içinden orta yaşlı, kel bir adamın size doğru yaklaştığını görebiliyorsunuz. Adam beyaz bir laboratuvar önlüğü giyiyor gibi görünüyor. Adam, size başıyla selam verdikten sonra görevlilerin yanına geçiyor ve konuşmaya başlıyor.

"Kwældrof, ahwukt."

"Kwældrof kwæo. Nyast fru brestælp brid?"

"Ko cho eidhæn dyo smineingk jobuei."

"Ko fæv. Æho, stuskt ponz sengz brestælp."

"Theinst fru, kyæsadei."


Konuşmaları bittikten sonra görevliler adama güvenlik kapısını açıyorlar ve geçmesine izin veriyorlar. Konuşmanın çoğunluğunu kavrayamasanız bile birkaç selamlaşma sözcüğünün anlamını biliyor ve konuşulurken anlıyorsunuz. Bir süre sonra orta yaşlı adam da görüşünüzden çıkıyor. Görevlilerden biri, diğerinin yanına gidiyor ve kulağına fısıldıyor. Kulağına fısıldanan görevli boğazını temizliyor ve size "Siz Gedhilfçe biliyor musunuz? Cevap verebilirsiniz." diyor. Görevlinin sorusuna cevap verip vermemek arasında karar almanız gerekiyor gibi görünüyor.

Re: [Vaka] Gizli Koru

#5
Komiser Yots teşekkür edip giderken Livei aklındakileri soramadığı için pişmanlık duymaya başlamıştı. Bir bilinmezin ortasında, iki yabancı ile yalnız kalmak onlar için güvenli olacak mıydı acaba? Komiser Yots'un onlarla birlikte kalmasını tercih ederdi. Gittiği için bir miktar hayal kırıklığı yaşadığını itiraf etmeliydi genç kız. Komiser gözden kaybolana dek gözleriyle onu takip etmişti. Karanlığın içinde kaybolup gittikten sonra ise derin bir iç çekti. Artık bir başlarına kalmışlardı. Yüzüne doğru esen soğuk rüzgar ile hafifçe titredi. Terli terli rüzgar yemesi pek iyi olmamıştı. Hasta olmayı gerçekten istemiyordu. Zaten kim hasta olmak isterdi ki?

Başını arkaya çevirdiğinde konuşmasının yasak olduğu iki nöbetçinin üniformalarını daha iyi inceleme şansına erişti. Silindir şeklindeki şapkaları mavi ve kırmızı renklerdeydi. Üzerlerine giydikleri siyah renk paltolarda ise yine kırmızı ve mavi renklerde, anlamadığı dilde bir şeyler yazıyordu. Livei bu dilin Gedhilfçe'nin günümüz alfabesi ile yazılmış bir versiyonu olduğunu tahmin ediyordu. Livei daha önce bu tarzda bir üniformayı ne kraliyet şatosunda ne de karakolda herhangi bir başka birimde görmediğine adı gibi emindi. Göreve ne kadar sıkı tedbirlerle getirildikleri düşünülünce bu iki askerin görevinin de kimsenin bilmediği gizli bir şey olması muhtemeldi. Ne üniforması olduğunu onlara sormak istiyordu ancak konuşmasının yasak olduğunu bildiği için susuyordu. Bu "yasak" bile aslında ona çok şey anlatıyordu zaten.

Aradan çok kısa bir zaman geçmişti ki "yasaklı" görevlilerden birisi iki kızın yanına gelmiş ve onlara prosedürü anlatmaya başlamıştı. Burada çok gizli devlet sırlarının olduğunu söyleyen görevli, genç kızın biraz önce aklına takılan soruyu da cevaplamış olmuştu. İçeriye sadece Gedhilfçe bilenlerin alınmasına izin vardı. Bu durum Livei'nin merak duygusunun kabarmasına sebep oluyordu. İçeriye girip o "çok gizli" devlet sırlarını görmek istiyordu. Bu isteğini gerçekleştirmeye fiziksel olarak bu kadar yakın olmasına rağmen kurallar açısından bir o kadar uzak olması çok ironik bir durumdu. Görevlinin yaptığı açıklamayı anladığını belirtir bir şekilde başıyla onaylayıp önüne döndü Livei. Birkaç dakika sonra ise kapının önünde bir insan figürü belirmişti. Orta yaşlı ve kel bir adamdı. Livei adamın selamına başıyla karşılık verdikten sonra arkadaki görevlilere yürüyüp onlarla Gedhilfçe konuşmasını izlemeye başladı. Biraz kıskanmıştı. O da Gedhilfçe öğrenmek istiyordu. Belki de bunun için bir kursa gitmeliydi.

Görevliler adamın güvenilir olduğuna kanaat getirip ona kapıyı açmışlardı. Adam içeri girdikten sonra da gözden uzaklaşmıştı. Livei kollarını havaya kaldırıp yavaşça gerindi. Ayakta durmaktan yorulmuştu. İki görevliden birinin diğerinin kulağına bir şey fısıldaması dikkatini çekti. Bu olayın hemen ardından da ikiliye Gedhilfçe bilip bilmediklerini sormuştu. Adam her ne kadar konuşmaları için onlara izin vermiş olsa da Komiser Yots konuşmalarının tamamen yasak olduğunu net olarak belirtmişti. Livei cevap vermemeye karar verdi ancak soruyu havada bırakması da mümkün değildi. Görevlilerle göz temasını kesip önüne döndü ve hayır anlamına gelecek şekilde başını iki yana salladı. Sonrasında ise ne yapacağını izlemek üzere gözlerini Meinsu'ya çevirdi.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Gizli Koru

#6
Komiser Yots'un gitmesini izlerken Livei'nin yüz ifadesinden ne hissettiğini az çok çözebilmişti. Aklında sorular var gibi duruyordu, sormadığı için sıkıntılı bir durumda olduğunu fark edince bir eli ile omzuna dokundu ve ufak bir gülümsemeyle rahatlatmaya çalıştı. Ne ironikti, kendisi büyük ihtimalle rahatlatmaya çalıştığı kişiden çok çok daha stresliydi. Komiserin gittiği yönü usul usul izliyordu, nereye varacağından emin olmayan bir şekilde izledikten bir süre sonra gözden ırak bir yere geçince önüne geri döndü. Görev içinde artık Livei ile beraber yapması gereken işi tamamlaması gerekiyordu. Hemen bir adım arkaya doğru adım attı, konuşma olursa öncelikte olmak istemiyordu. Etrafta bulunan cisim, obje, canlı ne varsa inceledi, garip bir durum görürse diye not defterine geçirmek için hazırlıktaydı.
Rüzgarın sert estiğini fark etse bile tepki vermemişti, evinde bu havadan daha zor koşullarda yaşadığını düşünüp içten içe kendine acınası bir gülümseme attı. Durumu pek iyi değildi. Ayaklarından birini yere topuğunu kaldırıp indirince gelen çıtırdama sesinden yere baktı, her yer sapsarı yapraklarla çevrelenmişti. Ayağı ile yaprakları kenara itince ise taştan bir yolun ona baktığını gördü.

Her ne kadar başkaları ile göz teması kurmaktan çekinse bile bu onun başkalarını incelemesine engel değildi. Yanlarında bulunan iki korumanın kıyafetleri nedensizce ona bir tukanı anımsatmıştı. Kıyafetlerin renk uyumundan dolayı yaptığı benzetme incelemesi ilerledikçe daha çok oturuyordu. Not defterini çıkardı ve eli ile kıyafetleri not almaya başladı, belki bir zaman işine yarardı. Böyle bir üniforma ile ilk kez karşılaşmıştı, hafiften gelmiş olan heyecanını saklamak için elinden geleni yapmıştı.
Yanına yaklaşan görevliyi fark edince biraz daha geriye doğru çekildi, onlarla konuşmaları yasak değil miydi?
Dediklerini dinledikten sonra cevap bile veremeden görevli yerine geri dönmüştü. Kurallar oldukça sertti, Gedhilfe devlet işleri ve sırlar ile ilgili bayağı saklı gibi gözüküyordu. Daha önce böyle işlerle bu kadar yakın olmadığından dolayı istemsizce ilgisini çekmeye başlamıştı. Bir gün bu bilgi açıldığından başı yanacaktı, ne şanslı ki içe kapanıklığı sayesinde böyle durumlardan genelde uzak duruyordu ve başı belaya girmiyordu.
Birkaç dakika sonra gelmiş olan orta yaşlı adamı rahatsız etmemek için hızlıca görmemiş gibi davranıp kafasını çevirdi. Gördüğü birkaç detaydan en önemlisi beyaz bir önlük giyiyor oluşuydu.
Birbirleri ile geçen diyaloglar sonrasında adam açılan kapıdan içeriye girmişti. Birkaç görevli kendi aralarında konuştuktan sonra Meinsu ve Livei'ye yönelik bir soru sormuştu. Aklına komiserin söyledikleri geldikçe konuşmamak için kendini tutuyordu. Buna Livei'nin tepkisinden sonra cevap verecekti ancak takım arkadaşının onun ne yapacağına baktığını görünce streslendi ve yüzü hafiften kızarmaya başladı. Cevap vermek yerine kafasını iki yana sallamakla yetindi. Çok fazla baskı altında hissediyordu.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Gizli Koru

#7
İkiniz de sessiz kalmaya karar veriyor ve yerlerinizde nöbet tutmaya devam ediyorsunuz. Ayın ışıltısı ile ağaçlar ışıklanıyor ve gözünüzün önündeki manzara içinizi huzurla kaplıyor. Manzaraya dalıp giderken bir anda önünüzde beliren silüet sizi ürkütüyor ve dikkatinizi silüete veriyorsunuz. Adam güvenlik geçidinin yanına kadar geliyor ve Gedhilfçe muhabbet bekleyeceğiniz anda beklenmedik bir şekilde Pakt dilinde konuşmaya başlıyor. "Merhabalar, geçidi açarsanız." Arkanızda bulunan güvenliklere eliyle geçidi gösteriyor. Güvenlikler şaşkınlık içinde adama bakıyorlar ve adamı uyarıyorlar. "Gedhilfçe biliyor musunuz? Bilmeniz gerekiyor." Sarı saçları ve ince kaşlarıyla Gedhilfeli olmadığını işin başından belli etmiş olan adam görevlilere şaşkın bir yüz ifadesiyle bakıyor ve "Niye bilmem gerekiyormuş? Anlamadım." diyor. Sözüne "Ölü dili bilip de ne yapacağım yahu?" diye devam ediyor ve kahkaha atıyor. Görevliler birbirlerine bakıyorlar ve tekrar adama dönüyorlar. "Bizimle bir dakika gelir misiniz?" dedikten sonra görevlilerden biri adamın kolundan tutuyor. Adam ise "Elbette gelirim." diyor ve direnmeden görevlilerle birlikte ilerliyor. Güvenlik şeridinden geçen görevlilerden biri size dönüyor ve "Biz gelene kadar burada kalın ve Gedhilfçe bilmeyen kimseyi içeri sokmayın." diyor. Böylelikle görev bölgesinde yalnız kalmış oluyorsunuz.

Birkaç dakika geçtikten sonra sarışın adamın geldiği yönden başka bir sarışın adam geliyor. Karanlık sebebiyle tam olarak nasıl bir kıyafet giydiğini göremeseniz de kıyafetinin dış hatlarından kendisinin bir devlet adamı olduğunu anlayabiliyorsunuz. Size yaklaştıkça giydiği kıyafet daha da anormal bir hal almaya başlıyor ve daha önce görmediğiniz askeri bir üniforma olduğunu fark ediyorsunuz. Üniformanın sol üst köşesinde ise yeşil-mavi, ortasında sarı-beyaz çizgili bir bayrak var. Uzun boylu adam size doğru yaklaşıyor ve selam veriyor. "Gedhilfeli arkadaşlarım, yanınıza önceden gelmiş olan kişi benim ahbabım olur. Size hükümetinizin nelerle uğraştığını göstermek istiyorum, bunu siz de ister misiniz?" Adam, gözlerini havaya doğrultuyor ve güvenlik şeridinin üstüne bakıyor. Adamın baktığı yere baktığınızda hiçbir şey göremiyorsunuz. "Hiçbiri aktif değil, zorlanacağımızı düşünmüyorum." Adam güvenlik şeridine doğru ilerlerken kulübeden duyduğunuz uluma seslerini bir anda tekrardan duymaya başlıyorsunuz.


Sarışın Adam
► Show Spoiler


Uluma sesleri saniyeler ilerledikçe daha da yakından gelmeye başlıyor. Adam ikinize de göz gezdiriyor ve "Umarım element kullanıyorsunuzdur. Başkomiser falan değilsiniz, değil mi?" Sarışın adam, güvenlik kapısına yaslanıyor ve şeridin arkasına geçiyor. "Ben kullanamıyorum, o yüzden sordum. Beni de koruyun lütfen." Etrafınızda bulunan çalıların içinden iki tane iri cüsseli kurt çıkıyor. Kurtların ağızlarının köpürdüğünü görebiliyor ve hırladıklarını duyabiliyorsunuz. Kurtlardan biri hızlıca Meinsu'ya doğru ilerliyor ve diğer kurt da arkasından ilerliyor. Meinsu ile öndeki kurt arasında yaklaşık olarak 5 metre var.

Re: [Vaka] Gizli Koru

#8
Meinsu da genç kız gibi kurallara uymaya karar vermiş ve sessizliği bozmamıştı. Livei içi rahatlamış bir şekilde nöbetine devam etmeye başladı. Meinsu ile sohbet etmek istiyordu ancak arkasındaki iki tuhaf nöbetçinin muhabbetlerini dinleyeceği gerçeği onu bu fikirden uzaklaştırıyordu. Şehir ışıklarının ulaşamadığı bu ıssız ormanda gökteki ay ışığının parlaklığı net bir şekilde görülebiliyordu. Bu gibi manzaralar genç kızın kendisini her daim huzurlu ve enerjik hissetmesin sebep olurdu. Çocukluğunda köyde geceleri çimenlere yatıp ay ışığını izleyerek uyuduğunda da aynı hislere kapılırdı. Çok nostaljikti onun için. Ay ışığının bir mucizesi olduğuna inanacaktı neredeyse.

Huzur dolu düşüncelerinden önünde beliren bir yabancı eşliğinde sıyrıldı Livei. Geçidin bu kadar popüler olmasını beklemiyordu. Adamın altın sarısı ipek gibi saçları vardı ve göz kamaştırıyordu. Livei belki de kendi ülkesinde sürekli kızıl ve turuncu saç gördüğü için farklı renkte saçlara sahip olan insanları fazlasıyla çekici buluyordu. Üniversitedeyken bir derste, insanların genetik açıdan kendisinden farklı gen dizilimindeki insanları çekici bulacak yönde evrildiğini ve bu şekilde gen çeşitliliğini çoğaltarak yeni doğan bebeklerin daha sağlıklı doğmalarını sağladığını öğrenmişti. Ülkelerin bu derece kendi içlerine kapalı olmaları ve birbirleriyle kaynaşıp evlenmeleri önünde bu derece ciddi bir baskı olması ona o dönemde dahi çok yanlış gelmişti. Sarı saçlı adamın Gedhilfçe bilmediği barizdi. Buna rağmen geçidin açılmasını talep ediyordu. Muhtemelen ciddi bir sorgulamadan geçecekti. Burada ülkeye dair gizli bilgilerin var olduğu düşünüldüğünde farklı ülkelerden gelen ajanlar tarafından rağbet görmesi kaçınılmazdı. Polisler de bunun için buradaydılar. Bu gibi durumlara alışmaları gerekiyordu.

Adamın tuhaf hal ve tavırlarından sonra görevliler onu alıp sorgulamaya götürmüşlerdi. "Sarhoş galiba." diye düşündü Livei. Fazla iyi niyetli düşündüğünü görevliler gittikten sonra karşılarında beliren bir başka sarışın adamla fark etti. Resmi bir üniforma giyiyordu ve üniformasının sol üst köşesinde sarı beyaz çizgili yeşil mavi bir bayrak sembolü mevcuttu. "Djurat?" Adam kesinlikle Djurat Cumhuriyeti'nden birisiydi. Livei o bayrağı nerede görse tanırdı. Zaten ezberlenecek hepi topu 5 bayrak vardı. Adam güvenlik kapısına doğru ilerliyordu. Livei gerilmeye başlamıştı. Bir Djurat vatandaşı burada ne arıyordu? Üstelik ajan bile olduğunu zannetmiyordu onun genç kız. Zira ajan olması takdirde üzerinde Djurat bayrağı olan bir üniformayı tercih etmemesi muhtemeldi. "Adam Djuratlı. Dikkat edelim." diye fısıldadı Meinsu'ya doğru. Adamın güvenlik kapısından geçmeye niyetli olduğunu fark edince gardını alma ihtiyacı hissetti. Artan uluma sesleri dikkatini dağıtıyordu. Kurtlar da onların işi miydi?

Adam element kullanmadığı için kendisini korumalarını istemişti. Başka bir ülkeden Gedhilfe'nin en gizli bilgilerini içeren bir mekana girip bu kadar rahat tavırlarla dolaşması ve kendilerine emirler yağdırması Livei'nin sinirlerini bozmuştu. Adamı bir güzel pataklamak ve ülkesine postalamak istiyordu. Adam güvenlik kapısına yaslanmış ve şeridin arkasına geçmişti. Onun kaçmasına izin veremezlerdi. Rahat tavırlarına bakılacak olursa kurtları da oraya o toplamıştı. İki kurt Meinsu'ya doğru saldırıya geçmişlerdi. Fazla vakit yoktu. Meinsu'yu korumak önceliğiydi. Atom enerjisinin ciddi bir miktarını harcamak pahasına da olsa kurtları durduracaktı. Önce en öndeki kurdu örümcek ağı stili ile yakaladıktan sonra arkadaki kurt yakınlaşmadan hemen patlama stili için gerekli tozları dökecek ve matarasından bir miktar suyu boşaltarak patlama oluşturacaktı. "Meinsu adamı yakala kurtları ben hallederim!" diye haykırdıktan sonra Meinsu'nun adamın peşine düşmesini bekleyecekti. Atom enerjisi kaybı yaşayacağı için takviye tüpünü hemen enjekte etmeyi planlıyordu. Kurtların patlamada ağır hasar almaları durumunda adamın peşine düşüp tekrar ağ atabilirdi ancak atom enerjisini bu kadar harcamak tehlikeli olacaktı. Belki de patlama sesi dikkat çekerdi ve Komiser de yanlarına ulaşıp yardım ederdi. Planını yürürlüğe koyarken her şeyin yolunda gitmesi için dua etti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Gizli Koru

#9
Sessiz bir şekilde nöbette durmayı tercih ettiği için mutluydu. Ayın içinden geçen güneş ışığı etrafa değişik bir hava katıyor gibi hissediyordu. Yavaş yavaş dikkati dağılmaya başlamışken önünde beliren adamla kendine geldi, adam biraz rahat birine benziyordu. Meinsu adamı biraz incelemişken girişe doğru yöneldiğini gördü. Adam ağzını açıp konuştuğunda şaşırmış durumdaydı, çünkü adam Pakt Dili kullanmıştı. Diğer korumalar ile tartışmaya başladığında gözlerini devirmeden edemedi, adamın ya akli dengesi yerinde değildi ya da sarhoştu diye düşünmüştü. Güvenlikler adamı götürürken içinden keşke birisi onlarla kalsaydı diyecekti ama onların işine karışmak, hatta konuşmak bile istemiyordu. Dikkat dağınıklığı yaratmaktan başka bir işe yaramamış adam götürülürken aldığı uyarıyla belkemeye devam etmişti. Birkaç dakika sonrası başka biri gelince dikkatini vererek o adamı incelemeye başlamıştı. Çok askeri ve ya diplomatik şekilde adlandırabileceği türden bir kıyafete sahip bu adam geldikçe tüyleri ürperiyordu, bu bayrağın Gedhilfe olmadığına emindi ama hatırlayamıyordu. Livei ona dikkatli olmasını söylerken Djurat bayrağı olduğunu söylemişti. Adam yaklaştıkça elini yayına daha fazla götürüyordu.

Adam selam verdikten sonra konuşmuştu, teklifi ilgi çekiciydi ama bu görevlerine mâl olabilecek bir şeydi. Adam konuşmaya devam ederken gelmiş olan uluma sesleri ile irkildi, adam onu koruyabilip koruyamayacaklarını sorduğunda sinirlenmeye başlamıştı. Kurtlar ortaya çıktığında adam ilerlemeye devam etmişti, Meinsu hem kurtlarla hem adamla nasıl ilgileneceğim diye düşünürken Livei kurtları halledeceğini söylediğinde kafasını salladı ve ilerleyen asama doğru yayını oku ile beraber bel kısmına doğrulttu. Sebebi ise esen rüzgarın büyük ihtimalle eğimden aşağıya çekecek oluşuydu. Derin bir nefesle eğim alınca konuştu.

"Bir adım daha atarsanız içeri girmekten daha büyük sorunlarınız olur, olduğunuz yerde kalın."
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Gizli Koru

#10
Livei: Örümcek Ağı ile bağlamaya çalıştığın kurdu başarıyla bağlıyorsun ve hızlıca mataranı eline alıp boşalttığın su ile Patlama stilini gerçekleştirip arkasındaki kurdun da yere yığılmasına sebep oluyorsun. Oluşturduğun patlamadan afallamış olan kurt yanınızdan hızlıca uzaklaşmaya başlıyor. Uzaklarken uluduğunu ve ulumaların gittikçe arttığını duyabiliyorsun. Anında yanında bulunan takviye tüplerinden birini kullanıyor ve atom enerjini dengeliyorsun. İkinci kurdun gitmesiyle başlamış olan ulumaları dikkatli bir şekilde dinlerken ilk kurdun oluşturduğun ağın tellerini ısırmaya başladığını görüyorsun. Sen herhangi bir tepki veremeden dişleriyle iki teli koparıyor ve yanınızdan uzaklaşmaya başlıyor. Görüş hizandan çıkmayacak bir mesafeye gittikten sonra uluyor ve onun ulumasıyla birlikte etrafta bulunan diğer kurtların da tekrardan ulumaya başladığını duyuyorsun. Atom enerjini hızlı bir şekilde yarıya indirgediğin ve yine çok geçmeden yükselttiğin için hafif bir baş dönmesi yaşadığını fark ediyorsun. Ulumaların nereden geldiğini kestiremediğin için bir süreliğine etrafını gözlemliyorsun ancak yine sana pek zaman bırakmadan sana doğru hızlıca koşmaya başlıyor. Aranızda sadece 5 metre kala tam anlamıyla kendine geliyor ve kendini bir hamle yapmak üzere hazır halde buluyorsun.

Meinsu: Yayını okuyla birlikte adamın beline doğrulttuğun pozisyonda kalıyor ve adamı hareket etmemesi için uyarıyorsun. Bunun üstüne adam bir kaşını kaldırıyor ve "Niye hareket edeyim, geri zekalı? Etraf kurtlarla dolu." diyor. Biraz bekledikten ve seni süzdükten sonra tekrardan konuşmaya başlıyor. "Sarı, dibi gelmiş saçlar, mavi gözler ve absürt bir giyim tarzı. Kızıllarla dolu bu ülkede seni bulmak çok zor olmaz. Burada şu an bizden 50 kişi olduğunu düşünürsek..." Havaya bakıp bir süre hesap yaparmış gibi davrandıktan sonra konuşmaya devam ediyor. "Bir de polissin, elimizde her ülkenin polis veritabanı zaten mevcut. Amatör değiliz, bir zahmet mevcut olsun." Adamın sözlerini kafanda tartarak kendisinin hükümetle bir alakası olmadığını fark ediyorsun, adam da bu düşünceler aklından geçerken "Bir hükümet için çalışmıyoruz anlayacağın." diyerek kafandaki düşünceyi doğrulamış oluyor. Sarışın adam istifini hiç bozmadan, hareketsiz bir şekilde olduğu yerde duruyor ve gözlerini adamdan ayırmamaya devam ediyorsun.
Off Topic
Livei Nyawodz; Atom enerjin %100'den %50'ye düştü ve kullandığın takviye tüpü ile tekrar %75'e çıktı. 3 takviye tüpün kaldı.
Locked

Return to “Gedhilfe Krallığı (Dünya Kontrolünde)”

cron