Tati gittiğinde, hafif gülümsedim ona doğru cevap nihayetinde. Önceliğim Dejülig olduğu ve eğitimim ile aşkımı karıştırmadığım için, hızlıca geri döndüm işime. Kankamı kontrol etmek için arkamı dönmemle beraber, az önce reddettiğim o saygısız adamı gördüm. Dejülig'i tutup bir kenara fırlatmıştı. Ben daha olayın şokunu atamamışken belimden tutup kaldırmış, ardından hareketi tamamlamıştı. Ciddi bir hasar almasam da boynumda büyük bir acı vardı ve sinirim gittikçe artıyordu. Bundan öte, Kudretli Ayı'nın arkadaşına dokunmuş olmak öfkemi daha da körüklüyordu. Dejülig' e baktım göz ucuyla. Sağ omzunu tutuyordu. İncinmiş olmalıydı. Bir ya da iki adım geri çekildim adamdan. Üstümdeki dojo üstünü çıkartırken, derin nefesler aldım. Öfkeleniyordum. Sinirim gittikçe artıyordu. Burası, disiplinli öğrencilerin olduğu bir yer değil miydi? Neden böyle bir adam buradaydı?
"Kimse..."
Derin bir nefes, sakin olmalıyım.
"Benim..."
Sakin olmalıyım, burundan nefes al, ağızdan ver..
"Arkadaşıma..."
Galiba sakin kalamayacağım..
"DOKUNAMAZ!"
Sakin kalamadım. Bu adamı döveceğim. Takviye stilini kullanarak döveceğim hemde. Önce dizine yandan sağlam bir tekme atacağım. Ardından yüzüne sağ kroşeyi çakıp arkasına geçeceğim. Bu adam iki katım da olsa, belinden tuttuğumda belime kas stilimi kullanırsam bir anda yere vurabilirim. Hadi Mabi, Dejülig için yap bunu...
Re: [Mabi Chüimimuta] Dojo Günü
#12Takviye stilini aktifleştiriyorsun ve adama doğru ilerlemeye başlıyorsun. Aklında ise güzel bir plan var ve işe yaracağına eminsin ancak o an beklemediğin bir şey başına geliyor. Sen daha adama vuramadan yandan bir başka adam geliyor ve yumruğu yapıştırıp yere yığılmanı sağlıyor. Daha varlığını yeni fark ettiğin adam sen yerdeyken üstüne çıkıyor ve sert yumruk darbeleriyle yüzünü oymayı hedefliyor. Az önce tartıştığın adam ise beline, karnına ve bacaklarına tekme atıyor. Bir anda bir başka adam daha geliyor. Bu adam ikisinden daha az kaslı olsa da üstünde hala bir adam varken sağ kolunu alıyor ve bükmeye başlıyor. Acı içinde kıvranıyorsun ancak takviye stilinin yardımıyla refleks ile üstünde duran adamı fırlatmayı başarıyorsun. Arkadaşı düştüğü anda en son gelen adam üstüne çıkıyor ve boynunu sıkmaya başlıyor. Dejülig, ayağa kalkıyor ve yanına doğru koşuyor ancak ilk tartıştığın adam Dejülig'e bir darbe daha indiriyor. Hemen ardından ise gözleri size kilitlenmiş olan öğrencilere teker teker bakıyor ve bağırarak konuşuyor. "Bu size ibret olsun orospu çocukları! Burada bana ve arkadaşlarıma karşı gelmeye çalışan olursa ananızı avradınızı götünden sikerim ulan! Amına kodumun cılız, sıska alagavatları! Sikerim hepinizin feriştahını!" Darbeleri yerken gözlerini diğer öğrencilere çeviriyorsun ve bir kısmının korku dolu gözlerle adama baktığını, bir diğer kısmının da belli etmemeye çalışarak ağladığını görebiliyorsun. Takviye stilin hala açık ancak üstünde bir adam sana sürekli olarak yumruk atmaya devam ediyor. Dejülig ise yere vurup ağlamaya başlıyor.
Off Topic
Mabi Chümimuta
Atom Enerjisi: %75
Atom Enerjisi: %75
Re: [Mabi Chüimimuta] Dojo Günü
#13Sinirliydim, her şey istediğim gibi gidecek sanıyordum. Planım, stilimle beraber çok daha garanti duruyordu zihnimde. Ancak beklemediğim engeller önüme çıktı. Yanıma gelen başka bir adam, yumruğu vurduğu gibi yere yapışmamı sağladı. Bu adam, üzerime çıkıp yüzüme yumrukları ardı ardına indirmeye başladığında, Dejülig'i fırlatan adam ise her yerimi tekmelemeye başladı. Gelen üçüncü bir kişi ise, sağ kolumu alıp bükmeye başladığında neredeyse çaresiz bir durumda kalıyordum. Çektiğim acıyla birlikte üstümdeki adamı fırlatmayı başarmıştım ancak bu köpeklerin sürüsünü savdığım anlamına gelmiyordu. Kolumu büken adam üstüme çıkıp, boynumu sıkmaya başlamıştı. Buradaki ilk arkadaşım Dejülig bana doğru koşturduğunda, kaslı adamdan yumruğu yemişti. Her şeyi geçtim, o anı gördüğümde daha da sinirlendim. Zihnimde şimşekler çakıyordu arkadaşımın benim yüzümden yumruk yediğini görünce. Adam bağırarak konuşmaya başlarken, gözlerim öğrencilere kaydı. Bazıları korku dolu gözlerle bakıyor, bazıları ise ağlıyordu. Bir şeyler yapmam gerekiyordu, ben bunlara biat edecek kişi değildim. Buradaki kimse korkuyla yaşamamalıydı. Kudretli Ayı, halkın koruyucusu olarak bu işe bir son vermeliydi. Hem Dejülig, hemde diğer arkadaşları için.
Atom enerjimin aniden bitmesi korkutucu bir durum. Ancak reflekslerim bu durumdayken çok ani hareketler yapabilirim. Bir insan, yakına girdiği zaman çok sert yumruk sıralayamaz. Burada yapılacak tek bir şey var, aniden ellerimi üstümdeki adamın kafasının arkasına atacağım. Gücümü kullanarak bir anda kendime doğru çekeceğim. Bana çok büyük bir direnç gösterirse, Kas stilimi kullanarak çekeceğim. Öyle bir hızla ve güçle çekeceğim ki, bir anda ne olduğunu anlamayacak. Bundan sonrası biraz daha garip olacak. Kulağını kaptığım gibi büyük bir güçle ve vahşilikle ısıracağım. Isırırken bir yandan soluma doğru yuvarlanacağım. Yukarda olduğumu anladığım anda, adamın burnuna sert bir yumruk patlatıp kendimi hızla kaslı adamın karşısında duracak şekilde konumlandıracağım. Gardımı aldıktan sonra, yapacağı hareketleri gözlemlemek mantıklı olacak. Ayağa kalktığımda, kaslı adamın gözlerine bakarak sert bir şekilde konuşacağım.
"Tanrı olsanız dahi size boyun eğmem. Buradaki kimsenin sizin korkunuzla yaşamaya ya da ağlamaya hakkı yok. Bunu yaşatmaya hakkınız yok. Masum bir çocuğa vurmaya hakkınız yok. Dejülig o yumruğu hak edecek bir şey yapmadı. Benimle bir problemin varsa, benimle çözersin. Benim arkadaşlarımı korkutamazsın, ağlatamazsın, vuramazsın. Ben burada olduğum sürece, burada herkes eşittir. Hepsi benim arkadaşımdır. Senin boktan bir kabadayı olman, benim bir polis memuru olmam birbirimizi üstün kılmaz. Onları canım pahasına koruyacağım. Sana bir fırsat veriyorum. Beni burada öldürmeyi başarırsan, her şeyi sonlandırmış olursun. Ancak öldüremezsen, sana her zaman baş kaldıracak birisi var."
Derin bir nefes aldıktan sonra, Dejülig'e bakıp korkusuzca gülümsedim. Kudretli Ayı her zaman gülümser. Diğer çocuklara baktım, onlara da gülümsedim. Sonrasında, kısa bir şeyler söylemek istedim onlara da. "Korkunuzu atın. Ağlamayı bırakın. Kudretli Ayı burada, Kudretli Ayı halkın silahıdır. Korkusuzca gülümseyin, asıl korkaklar karşımızda." Gülümsemem daha inançlı bir hal aldı bir anda. Ben halkın silahıyım, burada korkanların, ağlayanların, yumruk yiyenlerin silahıyım.
Atom enerjimin aniden bitmesi korkutucu bir durum. Ancak reflekslerim bu durumdayken çok ani hareketler yapabilirim. Bir insan, yakına girdiği zaman çok sert yumruk sıralayamaz. Burada yapılacak tek bir şey var, aniden ellerimi üstümdeki adamın kafasının arkasına atacağım. Gücümü kullanarak bir anda kendime doğru çekeceğim. Bana çok büyük bir direnç gösterirse, Kas stilimi kullanarak çekeceğim. Öyle bir hızla ve güçle çekeceğim ki, bir anda ne olduğunu anlamayacak. Bundan sonrası biraz daha garip olacak. Kulağını kaptığım gibi büyük bir güçle ve vahşilikle ısıracağım. Isırırken bir yandan soluma doğru yuvarlanacağım. Yukarda olduğumu anladığım anda, adamın burnuna sert bir yumruk patlatıp kendimi hızla kaslı adamın karşısında duracak şekilde konumlandıracağım. Gardımı aldıktan sonra, yapacağı hareketleri gözlemlemek mantıklı olacak. Ayağa kalktığımda, kaslı adamın gözlerine bakarak sert bir şekilde konuşacağım.
"Tanrı olsanız dahi size boyun eğmem. Buradaki kimsenin sizin korkunuzla yaşamaya ya da ağlamaya hakkı yok. Bunu yaşatmaya hakkınız yok. Masum bir çocuğa vurmaya hakkınız yok. Dejülig o yumruğu hak edecek bir şey yapmadı. Benimle bir problemin varsa, benimle çözersin. Benim arkadaşlarımı korkutamazsın, ağlatamazsın, vuramazsın. Ben burada olduğum sürece, burada herkes eşittir. Hepsi benim arkadaşımdır. Senin boktan bir kabadayı olman, benim bir polis memuru olmam birbirimizi üstün kılmaz. Onları canım pahasına koruyacağım. Sana bir fırsat veriyorum. Beni burada öldürmeyi başarırsan, her şeyi sonlandırmış olursun. Ancak öldüremezsen, sana her zaman baş kaldıracak birisi var."
Derin bir nefes aldıktan sonra, Dejülig'e bakıp korkusuzca gülümsedim. Kudretli Ayı her zaman gülümser. Diğer çocuklara baktım, onlara da gülümsedim. Sonrasında, kısa bir şeyler söylemek istedim onlara da. "Korkunuzu atın. Ağlamayı bırakın. Kudretli Ayı burada, Kudretli Ayı halkın silahıdır. Korkusuzca gülümseyin, asıl korkaklar karşımızda." Gülümsemem daha inançlı bir hal aldı bir anda. Ben halkın silahıyım, burada korkanların, ağlayanların, yumruk yiyenlerin silahıyım.
► Show Spoiler

GERIR BIREJ



Re: [Mabi Chüimimuta] Dojo Günü
#14Adamın kafasını kendine doğru hayvani bir güç yardımıyla çekmeye başlıyorsun. Adam ne yaşandığını fark edemiyor ve direnemiyor, böylelikle Kas stilini kullanmaya ihtiyacın olmuyor. Bir anda adamın kulağını ısırmaya başlıyorsun. Adam acı içinde haykırıyor ve herkes bir anda size kilitleniyor. Kaslı adam üstünde duran elemanına bağırarak emir veriyor. "Kolunu kır! Ne yapıyorsun amına koyayım?" Adamın kulağı kanamaya başlıyor ve o sırada burnuna yumruğu geçiriyorsun. Adam geriye doğru sıçrıyor ve yere yığılıyor. Ayağa kalkıp sözlerini söyledikten sonra tüm öğrencilerin parlayan gözlerle sana baktığını görebiliyorsun. Karşındaki adam ise gülümsüyor ve "Bu kavgada kazanmanın ne kadar imkansız olduğunu biliyor musun? Hem fiziksel olarak yetersiz kalırsın, hem de beni buradan atamazsın." diyor. Sana karşı gelmek yerine kapıya yöneliyor ve "Bugünlük bu kadar, sarışın çocuk. Bir sonraki derste iş daha da ciddileşecek. Seni düelloya davet ediyorum." diyor. Kapıyı açıyor ve tam çıkacakken bir anda içeri doğru koşuyor ve yerdeki elemanı kalkmaya çalışırken kafasına bir diz darbesi indiriyor. Kulağı ve burnu kanayan eleman tekrar yere yığılıyor. Kaslı adam ise en yüksek sesle "OROSPU ÇOCUĞU! SEN BİR HİÇSİN! HİÇ!" diye bağırıyor ve hızlıca kapıya yönelip dojodan çıkıyor. Yerde kan revan içinde kalan eleman ise ağlamaya başlıyor ve seni gördüğü anda geri çekilip özür dilemeye başlıyor. Tekrar tekrar "Özüğ diğevim." diye sayıklıyor ve önünde diz çöküyor. O sırada Tati dojonun kapısından giriş yapıyor ve olanları görünce hemen yanınıza koşuyor ve telaşlı bir ses tonuyla "Ne oldu burada? Kim yaptı bunu?" diye soruyor. Dizlerinin üstünde duran elemana bakıyor ve "Ah zavallı Igo..." diyerek elini çocuğun kanayan burnuna koyuyor. Kafasını hızlıca kaldırıp tek tek öğrencilerin gözlerinin içine bakıyor ve "Hemen birisi öne çıkıp neler olduğunu anlatacak!" diye bağırıyor.
Off Topic
Konunun pasiflik süresi 7 güne çıkarılmıştır.
Re: [Mabi Chüimimuta] Dojo Günü
#15Adamın kafasını çekme ve ısırma planım işe yaramıştı. Havalı konuşmamı bile yapmıştım! Kaslı adam elemana emir verip, kolumu kırmamı istemişti ancak başarısız oldu. Bu kolu kırsaydı oldukça üzülebilirdim. Bu kasları yapmak için çok uğraşmışken, kırılırsa kaslarımı kaybedebilirdim. Adam, bu kavgada kazanmanın imkansız olduğunu ve onu buradan atamayacağımı söylemişti. Sanırım bu adam torpilli veya önemli bir kişi olmalı. Bana göre basit bir kabadayı gibi geliyor. Bir sonraki derste beni düelloya davet ettiğini söylediğinde, arkasından bağırdım bileklerimi ovalarken. "Düellonu tek şartla kabul ederim. Ya ben nefes almayacağım, ya da sen buradan siktir olup gideceksin. Kimseye bela olmana izin vermem. Dejülig'e, diğerlerine dokunmana izin vermem. Ya nefesimi ebediyen kesersin, ya da siktir olup gidersin." Öyle bir bağırdım ki, öyle kuvvetli, öyle seksi, öyle hararetli, öyle güvenli... Gerçekten ölümüne bir düello atacağım ama öldürmeyeceğim. Ne birine boyun eğerim, ne de birine boyun eğdirtirim. Bunu yapmak istiyorsa beni öldürmesi gerekecek.
Adam bir anda içeri doğru koşup kendi adamına vurduğunda, feleğim şaştı. Bu adamın kendi adamlarına bile saygısı yok muydu? Dojodan çıktığında, yerde duran adam bana doğru baktı ve diz çöktü. Özür diliyordu durmadan, ancak böyle bir durumda olan birinden diz çökmesini istemem. Tam elimi uzatacaktım ki, karım içeri girmişti. Tati'm, sevdiceğim... Öne çıkıp birinin anlatmasını istemişti. Karıma yalan söyleyemezdim. Zaten buradaki kimsenin suçu yoktu. Bu yüzden önce çıkacak ve olması gerektiği gibi tüm suçu üstlenecektim. Belki beni atar, belki beni eşşek sudan gelene kadar döver. Bilmiyorum ancak hiç düşünmeden bir adım öne attım. Yüzümde ne gurur vardı ne başka bir şey. Sadece dürüst bir şekilde anlatacaktım olanları.
"Olanlar benim suçum. Başka kimsenin suçu yok. Burada sana aşık olduğum için değil, arkadaşlarım için tüm dürüstlüğümü ortaya koyacağım. İri yarı olan adamı Dejülig için reddettikten sonra, bunu kabullenmedi ve Dejülig'i fırlattıktan sonra hareketi üzerimde uyguladı. Boynum acıdı, ancak çektiğim acı umurumda değildi. Dejülig'in sağ omzunu tuttuğunu gördüğüm anda kan beynime sıçradı. Beni istediği kadar dövebilir, her yerimi kırabilir ancak masum birini dövemezdi. Benim arkadaşıma zarar veremezdi. Bu yüzden saldırmaya karar verdim. Ancak daha saldıramadan, başka birisinden yumruk yiyerek yere yığıldım. Üstümde bir kişi daha geldi. Beni durmadan dövmeye başladılar. Burada da bir problem yoktu, ancak Dejülig yanıma koşturmak istediğinde ona bir yumruk attı. Az önce söyledim, bana istedikleri gibi işkence yapabilirler. Ancak benim arkadaşıma, masum birine vuramazlar. Buradaki hiçbir öğrenciye vuramayacakları gibi. Bende üstümde beni yumruklayan bu arkadaşın kafasını tuttuğum gibi kendime çektim ve kulağını ısırdım. Sonrasında burnuna yumruğu patlattım. Onlara biat etmeyeceğimi, bu işin böyle sonlanmayacağını söyledim. İri yarı olan adam gelip kendi adamına tekmeyi attı. Bu arkadaşta benden özür diliyordu. Sen söze girmeden, ben ona bir şey söyleyeceğim. Benden özür dilemene gerek yok, kendine kötü davranan insanlardan uzak dur. Arkadaşım olmak istersen aramızdaki tüm buzları yıkabiliriz, ancak tek bir şartla. Dejülig'ten özür dilemeni istiyorum, benden değil. Korkuttuğunuz öğrencilerden özür dilemeni istiyorum, benden değil."
Ellerimi belime koyduktan sonra sakince derin bir nefes aldım. Ardından karıcığıma baktım, gözlerinin içine.
"Cezam neyse çekmeye hazırım. Tüm suç benimdir, başka birisi karışmadı."
Adam bir anda içeri doğru koşup kendi adamına vurduğunda, feleğim şaştı. Bu adamın kendi adamlarına bile saygısı yok muydu? Dojodan çıktığında, yerde duran adam bana doğru baktı ve diz çöktü. Özür diliyordu durmadan, ancak böyle bir durumda olan birinden diz çökmesini istemem. Tam elimi uzatacaktım ki, karım içeri girmişti. Tati'm, sevdiceğim... Öne çıkıp birinin anlatmasını istemişti. Karıma yalan söyleyemezdim. Zaten buradaki kimsenin suçu yoktu. Bu yüzden önce çıkacak ve olması gerektiği gibi tüm suçu üstlenecektim. Belki beni atar, belki beni eşşek sudan gelene kadar döver. Bilmiyorum ancak hiç düşünmeden bir adım öne attım. Yüzümde ne gurur vardı ne başka bir şey. Sadece dürüst bir şekilde anlatacaktım olanları.
"Olanlar benim suçum. Başka kimsenin suçu yok. Burada sana aşık olduğum için değil, arkadaşlarım için tüm dürüstlüğümü ortaya koyacağım. İri yarı olan adamı Dejülig için reddettikten sonra, bunu kabullenmedi ve Dejülig'i fırlattıktan sonra hareketi üzerimde uyguladı. Boynum acıdı, ancak çektiğim acı umurumda değildi. Dejülig'in sağ omzunu tuttuğunu gördüğüm anda kan beynime sıçradı. Beni istediği kadar dövebilir, her yerimi kırabilir ancak masum birini dövemezdi. Benim arkadaşıma zarar veremezdi. Bu yüzden saldırmaya karar verdim. Ancak daha saldıramadan, başka birisinden yumruk yiyerek yere yığıldım. Üstümde bir kişi daha geldi. Beni durmadan dövmeye başladılar. Burada da bir problem yoktu, ancak Dejülig yanıma koşturmak istediğinde ona bir yumruk attı. Az önce söyledim, bana istedikleri gibi işkence yapabilirler. Ancak benim arkadaşıma, masum birine vuramazlar. Buradaki hiçbir öğrenciye vuramayacakları gibi. Bende üstümde beni yumruklayan bu arkadaşın kafasını tuttuğum gibi kendime çektim ve kulağını ısırdım. Sonrasında burnuna yumruğu patlattım. Onlara biat etmeyeceğimi, bu işin böyle sonlanmayacağını söyledim. İri yarı olan adam gelip kendi adamına tekmeyi attı. Bu arkadaşta benden özür diliyordu. Sen söze girmeden, ben ona bir şey söyleyeceğim. Benden özür dilemene gerek yok, kendine kötü davranan insanlardan uzak dur. Arkadaşım olmak istersen aramızdaki tüm buzları yıkabiliriz, ancak tek bir şartla. Dejülig'ten özür dilemeni istiyorum, benden değil. Korkuttuğunuz öğrencilerden özür dilemeni istiyorum, benden değil."
Ellerimi belime koyduktan sonra sakince derin bir nefes aldım. Ardından karıcığıma baktım, gözlerinin içine.
"Cezam neyse çekmeye hazırım. Tüm suç benimdir, başka birisi karışmadı."
► Show Spoiler

GERIR BIREJ



Re: [Mabi Chüimimuta] Dojo Günü
#16Tati, şaşkınlık içerisinde tüm anlattıklarını dinliyor ve sonrasında "İri yarı ada-" derken Dejülig söze giriyor ve "Yeğeninizden bahsediyor hocam." diyor. Bir anda herkes korku dolu gözlerle Tati'ye bakıyor. Tati, duyduklarına inanamadığını belli etmemeye çalışarak geriye doğru gidiyor ve "Bugünlük dojo sona ermiştir, çıkın." diyor. Sen de herkesle birlikte çıkacakken "Sen bekle Mabi." diyor. Hemen ardından "Sen de arkadaşını hastaneye götür Dejülig." diyor. Tati ile baş başa kaldığında yere ayağını vuruyor ve "Mabi, o bahsettiğin çocuk benim yeğenim. Eğer buradan herhangi birinin tek teline bile zarar verdiyse, ki anlattığına göre çok daha fazlasını yaptı, onun tüm kemiklerini kırarım. Şimdi, seninle gideceğiz, onun nerede olduğunu bulacağız ve cezasını çektireceğiz." diyor. Hemen dışarı çıkıyorsunuz ve Tati sana dönüp "Hadi bakalım, dedektif yöntemlerini kullan kaslı polis çocuk. Nereye doğru gitmişti?" diye soruyor. Sizinle neredeyse aynı anda çıkan Dejülig ise sizi duyuyor ve "Şehir mezarlığına doğru gitti hocam!" diye bağırıyor. Şehir mezarlığına doğru yola çıkıyorsunuz. O sırada Tati, sana dönüyor ve soru soruyor. "Yeğenimin yanında kimler vardı?"
Re: [Mabi Chüimimuta] Dojo Günü
#17Tati anlattıklarımı dinlerken, tüm suçu üzerime almaya çalışıyordum bilerek. Sonuçta karşımdaki kişinin kim olduğunu bilmiyordum ve benim yüzümden başkalarının başına bir şeylerin bela olmasını istemiyordum. Ancak cümlelerim bittiğinde, Dejülig'ten öğrendiğim şey o adamın Tati'nin yeğeni olmasıydı. Bu yüzden ona bir şey olmayacağını düşünüyor olmalıydı. Tati, yani usta karım duyduklarına pek inanamamış gibiydi. Daha doğrusu inanmak istemiyor gibiydi. Dojo'dan çıkmamızı istemişti, bende çıkacakken durdurmuştu. Ceza alacağımı düşünüyordum, ancak karım bana düzgün bir açıklama yaptı. Bana onun cezasını çektireceğiz dediğinde düşündüm. Neden kendi problemime, annesini şikayet etmiş bir çocuk gibi ustamı çağırayım ki? Üstelik, onu belki de tamamen durdurabilecek tek kişi o iken. Bu benim kavgamdı, bu benim savaşımdı. O şekilde kalması gerekiyordu, karımın bu işe karışmaması gerekirdi.
Dejülig, bana yöneltilmiş soruya cevap verdiğinde bir anda ilerlemeye başladık şehir mezarlığına doğru. Tati bana dönüp yanında kimler olduğunu sorunca, kimseyi tanımadığımı fark ettim. Sonrasında, bir anda durdum. Derin bir nefes aldıktan sonra, aşık olduğum kadının elinden tuttum. Yüzümde ciddi bir ifade vardı. "Bu benim kavgam, hayatım. Onu bulduğumuzda bu işi noktalayacak kişi ben olacağım. Bana en son söylediği cümle, beni düelloya çağırmış olduğuydu. Nasıl dövüştüğüne bakarsak işi oldukça ileriye de taşıyabilecek birisi. Ben dayak yemekten gocunmam. Ancak dayak yesem de kavgamın peşini bırakmam. Arkadaşlarım benim için önemlidir, bu kavga benim arkadaşlarımı korumak için verdiğim bir kavga. Bu yüzden oraya gittiğimizde düellonun gerçekleşmesini isteyeceğim. Karışmayacağına söz vermelisin, işin sonunun nasıl bittiği önemli değil. Ancak benim kavgama sen karışırsan, bu sefer onları korumuş olmam. Bu yüzden gelmeyeceksen şimdiden gelme, geleceksen de sadece düelloyu izle. Ama benim kavgama, benim savaşıma karışma." Dedim. Oldukça seksi ve havalı bir konuşma olduğunu biliyorum, bu yüzden kendime güvenen bir gülümseme yapıştırdım suratıma. Acaba öpse miydim? Belki o beni öper. Benden çok etkilendiğini falan itiraf eder. Öperse bende geri öperim. Öpmezse de dövüşmeye giderim. Bir polis olarak sokak kavgalarını çok sevmesem de yapacak bir şey yok. Bazen böyle kavgalar verilmeli. Acaba öper mi beni?
Dejülig, bana yöneltilmiş soruya cevap verdiğinde bir anda ilerlemeye başladık şehir mezarlığına doğru. Tati bana dönüp yanında kimler olduğunu sorunca, kimseyi tanımadığımı fark ettim. Sonrasında, bir anda durdum. Derin bir nefes aldıktan sonra, aşık olduğum kadının elinden tuttum. Yüzümde ciddi bir ifade vardı. "Bu benim kavgam, hayatım. Onu bulduğumuzda bu işi noktalayacak kişi ben olacağım. Bana en son söylediği cümle, beni düelloya çağırmış olduğuydu. Nasıl dövüştüğüne bakarsak işi oldukça ileriye de taşıyabilecek birisi. Ben dayak yemekten gocunmam. Ancak dayak yesem de kavgamın peşini bırakmam. Arkadaşlarım benim için önemlidir, bu kavga benim arkadaşlarımı korumak için verdiğim bir kavga. Bu yüzden oraya gittiğimizde düellonun gerçekleşmesini isteyeceğim. Karışmayacağına söz vermelisin, işin sonunun nasıl bittiği önemli değil. Ancak benim kavgama sen karışırsan, bu sefer onları korumuş olmam. Bu yüzden gelmeyeceksen şimdiden gelme, geleceksen de sadece düelloyu izle. Ama benim kavgama, benim savaşıma karışma." Dedim. Oldukça seksi ve havalı bir konuşma olduğunu biliyorum, bu yüzden kendime güvenen bir gülümseme yapıştırdım suratıma. Acaba öpse miydim? Belki o beni öper. Benden çok etkilendiğini falan itiraf eder. Öperse bende geri öperim. Öpmezse de dövüşmeye giderim. Bir polis olarak sokak kavgalarını çok sevmesem de yapacak bir şey yok. Bazen böyle kavgalar verilmeli. Acaba öper mi beni?
► Show Spoiler

GERIR BIREJ



Re: [Mabi Chüimimuta] Dojo Günü
#18Bilmem, acaba öper mi seni?
Sözlerine karşılık olarak gülümsüyor ve "Peki." demekle yetiniyor. Hemen ardından şehir mezarlığına doğru ilerlemeye başlıyorsunuz. Seninle birlikte ilerlemeye karar veren Tati, geriye doğru bakıyor ve "Umarım Igo ciddi yaralanmamıştır. Igo'yu çok severdim, çok iyi bir çocuk." diyor. Hemen ardından "Teklifini kabul ettim ama düello bittikten sonra istediğimi yapabilirim, şimdiden belirteyim." diye tembihliyor. Dojoya çok da uzak olmayan şehir mezarlığına varıyorsunuz ve etrafı aramaya başlıyorsunuz. Mezar girişinde iri adamın yanında bulunan tiplerden biriyle karşılaşıyorsunuz. Sigara tüttüren çocuk, sizi görünce sigarasını yere atıyor ve ayağıyla söndürüyor. "Hojam, bu pezevenkle nabıyonuz yea?" diyor ve gülüyor. Tati, sana dönüyor ve "Düellon sadece Kütgi ile olduğu için burada beni tutamazsın, değil mi?" diyor ve hızlıca önünüzdeki çocuğa doğru koşmaya başlıyor. Feleği şaşan çocuk ise hızlıca geriye doğru kaçmaya başlıyor. Böylelikle 'iri yarı adam' olarak bildiğin Tati'nin yeğeninin adının Kütgi olduğunu da öğrenmiş oluyorsun. Çocuk, daireler çizerek bir süre Tati'den kaçmaya çalışırken bir süre sonra sana doğru koşmaya başlıyor ve koşarken sağ elini cebine atıyor. Son anda bir bıçak çıkardığını görebiliyorsun. Aranızda neredeyse 2 metre var. Tati, sana "Çabuk uzaklaş oradan!" diye bağırıyor. Çocuğun bıçağı tuttuğu açıya bakıyor ve karnına saplamayı amaçladığını tahmin ediyorsun.
Sözlerine karşılık olarak gülümsüyor ve "Peki." demekle yetiniyor. Hemen ardından şehir mezarlığına doğru ilerlemeye başlıyorsunuz. Seninle birlikte ilerlemeye karar veren Tati, geriye doğru bakıyor ve "Umarım Igo ciddi yaralanmamıştır. Igo'yu çok severdim, çok iyi bir çocuk." diyor. Hemen ardından "Teklifini kabul ettim ama düello bittikten sonra istediğimi yapabilirim, şimdiden belirteyim." diye tembihliyor. Dojoya çok da uzak olmayan şehir mezarlığına varıyorsunuz ve etrafı aramaya başlıyorsunuz. Mezar girişinde iri adamın yanında bulunan tiplerden biriyle karşılaşıyorsunuz. Sigara tüttüren çocuk, sizi görünce sigarasını yere atıyor ve ayağıyla söndürüyor. "Hojam, bu pezevenkle nabıyonuz yea?" diyor ve gülüyor. Tati, sana dönüyor ve "Düellon sadece Kütgi ile olduğu için burada beni tutamazsın, değil mi?" diyor ve hızlıca önünüzdeki çocuğa doğru koşmaya başlıyor. Feleği şaşan çocuk ise hızlıca geriye doğru kaçmaya başlıyor. Böylelikle 'iri yarı adam' olarak bildiğin Tati'nin yeğeninin adının Kütgi olduğunu da öğrenmiş oluyorsun. Çocuk, daireler çizerek bir süre Tati'den kaçmaya çalışırken bir süre sonra sana doğru koşmaya başlıyor ve koşarken sağ elini cebine atıyor. Son anda bir bıçak çıkardığını görebiliyorsun. Aranızda neredeyse 2 metre var. Tati, sana "Çabuk uzaklaş oradan!" diye bağırıyor. Çocuğun bıçağı tuttuğu açıya bakıyor ve karnına saplamayı amaçladığını tahmin ediyorsun.
Re: [Mabi Chüimimuta] Dojo Günü
#19Beni öpmedi. Usta karım, sadece gülümsemekle yetindi. Açıkçası biraz gücendiğimi söyleyebilirim, çünkü öpmesini bekliyordum. Ancak bunu ona çaktırmadım tabi, kendi içimde biraz burkuldum o kadar. Igo hakkında konuştuğunda, aklıma onun kulağını ısırdığım geldi. "Üstüme çıktıklarında kulağını ısırdım. Burnuna doğru da yumruğu patlattım. Üzerime birkaç kişi atlamasalar belki bu şekilde davranmazdım. Şiddet sevdiğim bir şey değil, bu şekilde olunca." dedim. Ama gerçekten sevdiğim bir şey değil, Tati'me yalan söylemiyorum. Igo'ya bunu yapmasaydım kim bilir ne halde olacaktım. Çocuklar daha fazla korkacaktı, onlar üstünlüğünü kanıtlamış olacaktı. En önemlisi de, o çocukların önünde bir lider gibi duran, baş kaldıran birisi olmayacaktı. Bunu istemediğim için, sevmediğim şiddete başvurmak zorunda kaldım.
Şehir mezarlığına yaklaştığımızda, elinde sigarasıyla bekleyen, iri adamın arkadaşlarından birini gördük. Yiğeninin adının tam orada Kütgi olduğunu öğrendim. Düellom sadece Kütgi ile olduğu için Tati sanırım sinirini bu çocuk üzerinde atmak istedi. Ben daha cevap veremeden, bir anda koşturmaya başladı. Dur yapma falan diyecektim ama diyemedim. Öyle bir depara kalktı ki ben bile şaşırdım aniden. Bu çocuğu tanrı korusun demekle yetindim sadece. Ancak işler burada ilginçleşmeye başladı. Hedef benim, niye bu kadar kafaya taktılar anlamadım. Çocuk Tati'den kaçarken bir anda bana doğru yöneldi ve üstüne üstlük bıçak çekti. Şimdi sana öyle bir hareket yapacağım ki kafayı yiyeceksin çocuk. Karnıma saplayacağı için büyük ihtimal işe yarayacak bu teknik.
Aramızda iki metre varken kas stilimi bacaklarımda kullanarak hızla yere doğru dizlerimi kırdım. Dizlerimi kırdığım gibi üst vücudumu da ileriye doğru verdim. Ellerim yerdeyken, bir anda bağırarak kas stilimden faydalanıp kendimi ileriye doğru fırlatacağım. Amacım şu, ben bu hareketi yaparken büyük ihtimal bıçak kafamın üzerinden geçecek. Ancak öyle bir ileri atılacağım ki, onun diz kapağına attığım güçlü bir kafayla birlikte saniyesinde yere yıkacağım. Muhtemelen sakat bile kalabilir. Emin değilim. Umarım işe yarayacak. Bunu yaparsam gerçekten çok havalı olacağım. Djurat'ın en güçlü dövüşçüsü bile olabilirim!
Şehir mezarlığına yaklaştığımızda, elinde sigarasıyla bekleyen, iri adamın arkadaşlarından birini gördük. Yiğeninin adının tam orada Kütgi olduğunu öğrendim. Düellom sadece Kütgi ile olduğu için Tati sanırım sinirini bu çocuk üzerinde atmak istedi. Ben daha cevap veremeden, bir anda koşturmaya başladı. Dur yapma falan diyecektim ama diyemedim. Öyle bir depara kalktı ki ben bile şaşırdım aniden. Bu çocuğu tanrı korusun demekle yetindim sadece. Ancak işler burada ilginçleşmeye başladı. Hedef benim, niye bu kadar kafaya taktılar anlamadım. Çocuk Tati'den kaçarken bir anda bana doğru yöneldi ve üstüne üstlük bıçak çekti. Şimdi sana öyle bir hareket yapacağım ki kafayı yiyeceksin çocuk. Karnıma saplayacağı için büyük ihtimal işe yarayacak bu teknik.
Aramızda iki metre varken kas stilimi bacaklarımda kullanarak hızla yere doğru dizlerimi kırdım. Dizlerimi kırdığım gibi üst vücudumu da ileriye doğru verdim. Ellerim yerdeyken, bir anda bağırarak kas stilimden faydalanıp kendimi ileriye doğru fırlatacağım. Amacım şu, ben bu hareketi yaparken büyük ihtimal bıçak kafamın üzerinden geçecek. Ancak öyle bir ileri atılacağım ki, onun diz kapağına attığım güçlü bir kafayla birlikte saniyesinde yere yıkacağım. Muhtemelen sakat bile kalabilir. Emin değilim. Umarım işe yarayacak. Bunu yaparsam gerçekten çok havalı olacağım. Djurat'ın en güçlü dövüşçüsü bile olabilirim!
► Show Spoiler

GERIR BIREJ



Re: [Mabi Chüimimuta] Dojo Günü
#20Planını başarıyla uyguluyor ve çok havalı oluyorsun. Çocuk, dizine aldığı darbe ile yere kapaklanıyor ve bağırmaya başlıyor. Sen de öbür tarafa doğru düşmeye başlıyorsun ancak dengeni son anda kurtarıp ayağa kalkıyorsun. Çocuk acı içinde kıvranıyor ve dizini tutuyor. Tati, çocuğun yanına gidiyor ve "Benim elime düşmediğin için şanslısın." diyor, çocuğun yüzüne tükürüyor ve "Bir daha dojoya girmen yasak!" dedikten sonra sana doğru yürüyor. Çocuk çok geçmeden acıdan ağlamaya başlıyor. Tati, sana dönüyor ve "Arkadaşları bunu eninde sonunda bulur. Biz işimize odaklanalım." diyor. Yerde yatan çocuğun yanından geçiyorsun ve çocuk bir anda bacağından yakalıyor. Elbette isteğe bağlı olarak bacağını çekebilecek güce sahipsin ama sana bakıyor ve "O şerefsiz ile bir daha konuşmayacağım. Lütfen beni dojodan atmayın." diyor. O sırada arkandan bir ses duyuyorsun. "Beni hemen sattın demek, orospu çocuğu." Arkana dönüyor ve Tati'nin yeğenini, yani Kütgi'yi görüyorsun. Tati, önce "SENİN AVRADINI SİKECEĞİM KÜTGİ!" diye bağırıyor ancak sonrasında sana bakıyor ve susup geri çekiliyor. Kendisinden istediğin gibi Kütgi ile teke tek karşılaşma şansı yakalıyorsun. Kütgi, Tati'ye bakıyor ve sırıtıyor. Hemen ardından hızlıca sana doğru koşmaya başlıyor ve tam karşılık verecekken yerde bacağını tutan çocuk bacağını çekiyor ve yere kapaklanmana sebep oluyor. Yerden Kütgi'ye bakıyor ve "Seni bırakır mıyım patron!" diyor. Kütgi, gülümsüyor ve sen yerde yatarken kafanı tekmelemeye başlıyor. Darbeler gittikçe daha çok acı veriyor ve acilen bir tepki vermen gerekiyor gibi görünüyor.
Off Topic
Mabi Chümimuta
Atom Enerjisi: %50
Atom Enerjisi: %50