Thomas, yataktan kalkarken bir yandan pantolonunu çekiyor, bir yandan da düşüncelerini yüksek sesle dile getiriyor. Onun da zihninde birçok soru ve tereddüt olduğunu hissediyorsun, ama bu onun hızını kesmiyor. "Livei'ye ulaşmak en mantıklısı Monsieur. Onun gibi bir savaşçı olmadan, işler sarpa sarar. O güçlü, akıllı ve bu durumda bize liderlik edebilecek birisi. Bu ittifakı doğru kullanabilirsek, Dünya'ya karşı elimiz güçlenir." Kemerini takarken, bir an duraksayıp sana bakıyor. "Bok da var tabii... Ona ulaşmamız lazım. Bok'suz bu kadar büyük bir operasyonu yönetemeyiz. Onun taktik zekası ve savaş kabiliyeti olmadan işimiz çok zor." Thomas, hızlıca gömleğini düğmelerken yüzündeki ciddi ifadeyi fark ediyorsun. Yüz hatları sertleşmiş, gözlerinde kararlı bir ışıltı var. Ciddi bir savaşın eşiğinde olduğunuzun farkında ve buna göre davranıyor. Bir süre sessizlik hakim oluyor, sadece kıyafetlerin hışırtısı odada yankılanıyor. Thomas bir yandan hazırlanırken, bir yandan da zihnindeki düşünceleri dile getiriyor. "Bu ittifak... Eğer işe yararsa, Dünya'ya karşı gerçek bir direniş kurabiliriz. Ama... Ama bu çok büyük bir risk, biliyorsun değil mi? Elion’a güvenmek... Bu karar geri dönülemez bir noktaya getirebilir her şeyi."

Thomas, ceketini giyip düğmelerini iliklerken yüzündeki endişe belirginleşiyor. "Elion’un niyetlerinden emin değiliz... Ya planları sandığımızdan daha tehlikeliyse? Ya bu ittifak bize kazandırmaktan çok kaybettirirse?" Thomas’ın ses tonu artık eskisi kadar kesin değil. Sanki içinde dönen düşüncelerle boğuşuyormuş gibi. Elion’a olan güvensizliğini dile getirmekten çekinmiyor. Ceketini giyip tamamen hazır olduğunda, Thomas bir kez daha duraksıyor. Gözleri sende, yüzünde karışık duygularla dolu bir ifade var. "Ne olursa olsun, denemek zorundayız. O yüzden şimdi diğerlerine ulaşmamız gerek. Herkesle bir araya gelmeden bu işi başlatamayız. Livei’yi bulacağız, Bok’la da bağlantı kuralım bence. Ekip olmadan savaşa girmek intihar olur." Son hazırlıklarını yaparken gözlerinde hem bir savaşçı ruhu, hem de derin bir belirsizlik var. Ama sonunda, silahını kuşanıp, ceketini üzerine geçirerek sana hazır olduğunu belli ediyor. "Hadi. Işınlanmaya hazırız. Artık geri dönüş yok. Birlikte bu işi başaracağız, ya da hepimiz yok olacağız."