"Himota kültürünün en önem arz eden parçası şüphesiz yürek felsefesidir. Bu felsefeye göre kişinin yüreği onun asıl kişiliğini barındıran özüdür ve bu asıl kişilik/öz ile bir olmak gerekir. Sayılı yazılı eseri olan Himota'da ne hikmettir ki yürek felsefesine dair sadece bir yazılı kaynak bulunmaktadır ki o da fazla eski bir eser olduğundan sadece bir kısmı pakt diline çevrilebilmiştir. Araştırmalarım bana bu felsefenin yazılı yoldan çok sözel yoldan öğretilen bir yaşam biçimi olduğu gerçeğini gösterdi. Anladığım kadarı ile amaç kişinin kendisine çeşitli sebeplerden ötürü vurduğu soyut zincirlerden kurtulması ve bir bakıma vahşi şekilde yaşaması. Zor da olsa çevrilebilmiş anıtlar incelendiğinde kahramanların hep yüreğine göre hareket ettiği yazmaktadır. Özellikle kurucu ile ilgili bir anıtta kurucunun yüreği arzuladığı için Himotalı boyları tek çatı altında toplayıp Himota devletini kurduğu yazmaktadır. Peki, bu yüreğin arzusu ne demek? Yüzeysel olarak canı çekmek deyimini çağrıştırıyor. Kişinin canı çektiği için bir tatlıyı yemesi veya bir çocuğun canı istediği için arkadaşları ile oyun oynaması gibi. Derinine indiğimizde olay zihin bilimsel bir boyut almakta. Zihin bilime göre kişiler bilinçsizce kendi kişilklerini bulundukları çevreye göre şekillendirirler. Eğer kişi toplumun yanlış gördüğü veya hoş bulmadığı herhangi bir özelliğe sahip ise onu saklar. Bu tür gerçekler kişinin toplumsal içgüdüden ötürü sergilediği davranışlardır. Benim çıkarımım doğru ise yüreğin arzusu kişinin kendisini topluma göre şekillendirmesine karşı çıkıyor. Hatta sakladığı özellikleri dışa vurması için onu teşvik ediyor. Bu bilinen toplum düzenine aykırı bir görüş olmuyor mu? Bu bir yana Himotalılar kadar toplumcu bir millet nasıl böyle bir bakış açısına sahip olabiliyor? Yoksa ben tamamen yanlış mı anlıyorum? Belki de anlatılmak istenen kişinin her geçen gün kendisinden uzaklaşması ve olmadığı birisine dönüşme çabasına karşı durulması gerektiğidir. Belki de yürek felsefesi kişilik bağımsızlığını destekliyordur. Kişileri birbirlerini olduğu gibi kabûl etmeleri gerektiğini ve bu şekilde daha sağlıklı ve başarılı bir bütün olabileceklerini savunuyordur. Düşündüğümden daha çok ilgimi çekmeyi başardı. Çalışmalarıma devam edeceğim."