Akıldışı Sevgilerimle

#1
"Hadi ama, cidden çok eğlenceli olacak."
Hepa yalvarır gözlerle Meinsu'ya bakıyordu.
"Daha dün yolda tanıştığın biri ile konuşmak için fazla hevesli gibisin sanki değil mi Hepa? Biliyorsun bir hırsız ya da katil olma ihtimalim var."
"İkimizin aynı anda olma ihtimali bile var."
Meinsu kişisel alanını geri ister şekilde düşünüyordu, Himota'ya geldiği uzun yolda yanına gelmiş birisinin kendisine bu kadar yapışacağını tahmin etmemişti. Otel odasının içinde Meinsu kendini yatağın üstüne bıraktı.
"Baloya benden başka çağıracak başka birini bulabilirsin, belki başka bir arkadaşın vardır, emin ol beni açık alanda dans etmeye göndermek istemezsin."
Hepa'nın gözleri üzülmüş şekilde yere döndü, ardından Meinsu'ya bir kart uzattı.
"Peki, zorlamayacağım daha fazla. İyi arkadaşlar olabileceğimizi düşünmüştüm. Buna rağmen gelmek istersen adres orada yazıyor, seni bekleyeceğim."
Peş peşe ve hızlı şekilde kurduğu cümleleri anlamakta zorluk çekmiş olsa bile anlamıştı. Hepa kapıdan çıkarken arkasından kapıyı kilitledi ve eşyalarını çıkarmaya başladı. Mavi saçlı kız gayet iyi birisiydi ama Meinsu yeni tanıştığı insanlarla fazla konuşmak konusunda berbattı. Kendini yalnızlığın tatlı kollarına bıraktı, yatakta uzanmaya devam etti bir süre. Elini kenara atınca başta bıraktığı kartı inceledi. Maskeli bir balo demek, aslında düşünebilirdi hatta eğlenceli bile olabilirdi. Ama oraya gidip insanların içinde Hepa'yı nasıl seçecekti bilmiyordu. Kendi maskesi bile yoktu üstelik.
"Hah, hayat bile gitmemi istem-"
Ayağının takılması ile yüz üstü yere düştü. Ayağı bir pakete takılmıştı. Üzerinde bir not kağıdı vardı.
"Geleceği görebiliyor değilim, hadi hazırlamaya şimdi başla akşama yetişmen gereken bir balo var.
-Hepa"

Kaşlarını çattı ve kapıya baktı, Hepa'nın ileri görüşlülüğüne sinirlenmek istiyordu ama aynı zamanda şaşırmıştı. Kutuyu açtı ve içinden çıkanları inceledi, elbise bile olduğunu görünce güldü. Meinsu'nun gelmesini bu kadar istediğini farkedince "Yapacak bir şey yok." diye düşündü ve maskesini hazırlamaya başladı. Pek fazla şey eklemeyecekti ama elinden geleni yapacaktı.

Akşam vakti yaklaşırken Meinsu elbisesini giymiş ve hazırlanmıştı, son birkaç rötuşunu attı. Makyaj yapmakla çok uğraşmamıştı ancak maskesini taktığında kendini tamamlanmış hissediyordu. Fikri bir anda çok insanın olduğu bir partiye başta tek başına katılacağına kaydı. Hepa'yı bulana kadar insanların arasında beklemek hayatta en son isteyeceği şeylerden biri olabilirdi. Buna rağmen ayağa kalktı ve derin bir nefes aldı.
"Hadi kızım, yapabilirsin."
Kendine verdiği motivasyon sonrası kapıyı kapattı ve balonun olacağı binaya varmak adına adımlarını attı. Hafiften uzun mavi binayı görene kadar maskesini yüzünde tutmaya çalışıyordu. Beyaz elbisesi, saçında kırmızı tokası ve gümüş renkte maskesi ile girişini yaptığında etrafta bir sürü insanın masaların etrafında loş bir mavi ışıkla beklediğini gördü. Bu ışık sistemini biliyordu, az sonra renklerin değişeceğini tahmin etmek onun için zor değildi. Ufak bir grup müzisyen ritimi hızlı bir müzikle etraftaki duygu değişimini etkiliyordu. Bir köşeye geçen Meinsu tek başına beklemeye başladı, Hepa gibi mavi saçlı birisini göremiyordu, birkaç saatte saçlarını boyamış olamayacağını düşündüğünden sadece şanslı olup ona çarpması gibi bir olayla buluşmayı dilemişti. Kendisine alkol ikram eden görevliden ufak bardağı aldı, içmeye alışkın değildi. İçen bir arkadaşı yoktu sonuçta değil mi? Yoksa o mu bilmiyordu emin değildi. Livei'nin içtiğini görmemişti ya da Bo- oh doğru orada içmişti. Elinde bardağı ile beklemeye devam etti, çalan müzik bir anda değişmeye can tutuyor gibiydi.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Akıldışı Sevgilerimle

#2
‘’Bakıyorum hala tembellik yapmakla meşgulsün.’’
Ses tanıdık gelmişti ve bana söylendiğini anlamıştım. Yattığım yerde pozisyonumu hiç bozmadan tek gözümü kafamı hafif kaldırdığımda gölgesi altında uzandığım ağacın yanında durduğunu fark ettim konuşan kişinin. BU üniversiteden arkadaşım Midomo idi.
‘’Bakıyorum sen de rahatımı bozmaktan vazgeçmiyorsun.’’
Kollarımı yukarı kaldırıp esnedikten sonra doğruldum ve sırtımı ağaca yasladım. Midomo da yanıma oturdu. Uzun zamandır görüşmüyorduk ama her zamanki gibi güler yüzlüydü. Burası üniversitedeyken çalışmak için geldiğimiz sakin bir yerdi. Hala ara ara gelip kafa dinlerdim.
‘’Hala buraya geliyorsun demek. Bunca zaman hiç karşılaşmadık.’’
‘’Çok nadiren, aşırı yorgun olduğum zamanlar geliyorum. Biliyorsun senin aksine benim bir sosyal hayatım var.’’
Bir kahkaha patlatmıştı bu sözlerin ardından. Yüzümde bir gülümsemeyle karşılık verdim. Gerçekten bu konuda tamamen zıt karakterlerdik. Her ortama girmek için en önden atılan kişi olmuştu her zaman. Buna rağmen üniversitede en iyi anlaştığım kişi olmuştu.
‘’Hiç değişmemişsin dostum. Sohbetine doyum olmuyor. Eminim benden başka arkadaşın yoktur hala.’’
‘’Aslında bir tane var. O da konuşmayı pek sevmiyor. Hatta hiç konuşmuyor bile diyebilirim. Gayet iyi anlaşıyoruz.’’
‘’Tabi ki anlaşıyorsunuz. Bak ne diyeceğim. Bu akşam bir balo var. Benim yerime sen gitsene. İnsan içine karış, biraz sosyalleş. Bu kadar çekingen olursan çok yaşamazsın sen.’’
‘’Birincisi çekingen değilim. İkincisi bu teklifi yapacağın son kişinin ben olduğumu bilmen lazım. Kalabalık ortamlardan nefret ettiğimi biliyorsun.’’
‘’Bunu bildiğim için söylüyorum zaten. Sana denk geldiğim iyi oldu. Yorgun olduğum için gitmeyi pek düşünmüyordum. Kostüm falan da hazırlamıştım. Benim yerime sen git de boşa gitmesin en azından. Sana olacağından şüphem yok zaten. Bunca zaman sonra senden bir şey istedim yapacaksın. İtiraz istemiyorum.’’
‘’Kabul etmeden yakamdan düşmeyeceksin değil mi? Pekala gider bir köşede dururum ne yapayım.’’
‘’Tamam öyle yaparsın. Hadi gidiyoruz.’’
Homurdanarak ayağa kalkıp peşine takıldım. Eve geldiğimizde kostümü çıkartıp hazırladı. Kostümün yanındaki maske dikkatimi çekmişti.
‘’Maske mi?’’
‘’Maskeli balo olduğunu söylememiş miydim? Al bu kartta adres, saat her şey yazıyor. En kısa zamanda tekrar görüşelim. İyi eğlenceler.’’
‘İyi eğlenceler’ mi? Ne demezsin. Beni yine zahmetli bir işin ortasına bırakıp ortadan kaybolmuştu. Üstelik balonun saatine de çok yoktu. Eve gidip hazırlanmaya başladım. Kostümü Midomo’nun verdiği gibi giydim. Baştan aşağı siyah uzun bir pardösü ve pantolon kırmızı eldivenler ve yalnızca gözleri kapatan klasik bir maske vardı. Adrese doğru giderken ayaklarım geri geri gidiyordu ama içimden bir ses de artık böyle ortamlara alışmam gerektiğini söylüyordu.

Biraz geç de olsa adresteki binaya varmıştım. Bir yerlere geç kalmayı alışkanlık haline getiriyordum yavaş yavaş ama beni çeken yerler olmadığında böyle oluyordu. İçeri girdiğimde bir köşeye geçip her zaman yaptığım gibi etrafı gözlemeye başladım. Gerçi herkes maskeli olduğu için bunu da pek bir önemi yoktu. Müzik olmasa kendimi bir tarikat toplantısındaymışım gibi hissedebilirdim. Şimdilik dikkatimi müzisyen grubu ve benim gibi tek başına bekleyen beyaz saçlı kız çekmişti. Şimdilik ben de öyle boş boş bekliyordum. Belki içkiyi biraz kaçırdıktan sonra pistte kendimi rezil edebilirdim. Bunun için sabırsızlanıyordum açıkçası.
Image
► Show Spoiler

Re: Akıldışı Sevgilerimle

#3
"Ah bakalım kimler buradaymış."
Hepa güler yüzle burada apaçık şekilde bekleyen Meinsu'ya bakıyordu. Sanki onu tanımak çok rahatmış gibi davranmıştı. Meinsu alayla cevap verdi.
"Sonuçta bu kadar insan içinde başka insanlar ile konuşmakta acayip şekilde zorluk çeken birini bırakmak çok mantıklı bir fikir tabii.
İğnelercesine bir gülümsemeye soktuğu yüzünü hızlıca eski haline çevirdi. Burada bulunmaktan pek mutluluk duyduğu söylenemezdi.
Işıkların rengi bir anda sarıya döndü, çalan müzik yavaşlamaya başlamıştı. Hepa maskesinin ardından tiz bir ses çıkardı. Meinsu sesten irkilince ona baktı.
"Dans vakti, umarım iyi bir dansçısındır."
"Hayır, ve hayır. Dans etmeyeceğim."
Hepa üzgün bir yüzle ona baktı.
"Hadi ama partner bulmak çok basit olur, birinin yanına git ve konuş sadec-"
Hepa dediklerinin farkına varınca göz devirdi.
"Doğru doğru, konuşmaya utanıyorsun falan falan."
Meinsu kaslarını çattı, bu konu ile dalga geçilmesinden hoşnut değildi. İki elini birleştirip köşede beklemeye hazırlanırken Hepa kolunu çekiştirmeye başladı.
"Seni bu partiye köşede beklemeye getirmedim."
Gözleri ile etrafı kontrol etmişti, pek tek başına oturan birini göremiyordu.
"KOLUMU BIRAK."
Meinsu dili çatallıymış gibi konuştuktan sonra Hepa'nın umursamadığını fark etti. Cidden yorulacağa benziyordu bu gece.
"İşte beyaz atlı prensimiz orada."
Köşede bulunan maskesi gereksiz şekilde düzenli ve hevesliymiş gibi bir görüntüye dahip olsa bile köşede sanki burada bulunmaktan kendisi gibi haz etmeyen birini gözüne kestirmişti.
"Beni reddedeceğine iddiasına bile girebilirim Hepa."
Hepa'nın bunu dedikten sonra bakışını kelimelerle açıklamak mümkün değildi. Meinsu'nun kolunu bıraktı.
"Peki ne yaparsan yap, sana yardım etmeye çalışıyorum ama inatla reddediyorsun. Partidende gidebilirsin, seni zorla getirmemeliydim."
Hayal kırıklığına uğramış şekilde partnerini bulmaya giden Hepa'ya baktı. Meinsu birilerinin kalbini kırmaktan nefret ediyordu.
"Hadi bakalım Mei, yapabilirsin kızım."
İlerlerken böyle adımlar attığında edindiği arkadaşlıklar aklına geldi. Bunu başaracaktı, tüm inancıyla yürüdü.

Ayağı tepsilerden birinin örtüsüne takılınca bu inancı sonlandı. Düşmemek adına sarsılır şekilde genç adamın yanındaki masaya tutunarak dengesini topladı. Az önceki olaylar yaşanmamış gibi adama dönüp konuştu, aynı zamanda hızlıca elbisesinin eteğini düzeltti.

"Slm, bn dns etmk içn prtnr aryrm, pek blmyrm ma. Ehüe."

Hassiktir
Last edited by Meinsu Selsei on Sat Oct 17, 2020 6:38 pm, edited 1 time in total.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Akıldışı Sevgilerimle

#4
Ortam giderek sıkıcı olmaya başlıyordu. Müziğin yavaşlamasıyla insanlar dans etmek için hareketlenmeye başlamışlardı. Bense böyle yerlerin insanı olmadığım düşüncesini doğrulamakla meşguldüm kafamın içinde. İnsanlarla iletişime geçmem için bazı konularda yetenekli olmak gerekiyordu. Dans etmek, bir balo salonunda gerekli yeteneklerden biriydi mesela. Peki bende mevcut muydu? Aslında birçok konuda yeteneksizdim. Bu yüzden de insanlarla tanışma konusunda ilk adımı atmaktan geri duruyordum belki de.

Gözüm bir anda az önceki kızın bulunduğu tarafa takılıverdi. Sanırım beklediği arkadaşı gelmiş fakat bir konuda tartışıyor gibiydiler. Açıkçası büyük bir olay çıkmadan müdahale etmek gibi bir niyetim yoktu. Hele ki iki kızın arasına girecek kadar kafayı yemedim henüz. Bir yandan da kafamı çevirip dan edenlere bakıyordum. Sapık gibi onları izliyormuş izlenimi vermek istemiyordum. Bir sorun varsa bile iki arkadaş kendi aralarında çözebilirlerdi. Zaten çok geçmeden konuşmaları sonlanmış ve ayrılmışlardı fakat… Bir saniye… Ban doğru yönelmiş olamazdı değil mi? Acaba onları izlediğimi mi fark etti? Sakin olmalıyım. Belki de sadece önümden geçip gidecek. Fark etmemiş gibi yapıp dans edenleri izlemeye devam ediyordum. Eğer bu konuda bir soruyla karşılaşırsam da doğruyu söylerdim. Tartıştıklarını düşünüyordum sonuçta.

"Slm, bn dns etmk içn prtnr aryrm, pek blmyrm ma. Ehüe."

‘’Da-Dans mı?’’

Sesimin titrediğini hissediyordum. Kızın dediğini tam anlamamış olsam da beynim söylediklerinin arasından ‘dans’ kelimesini seçmişti sanki ve bu gerilmeme yetmişti. Kızın gözlerinin içine bomboş bakarken yüzümde hiçbir ifade yoktu. Adeta buz kesmiştim sanki. Eğer kabul edersem elime yüzüme bulaştıracağımı da biliyordum. Rüzgarda sallanana bir korkuluk bile benden daha iyi dans edebilirdi. Bunu bilerek hareket etmeliydim. Birkaç saniye bu şekilde sessizlik olmuştu. Artık bir şey söylemem gerekiyordu. O anda kızın sendeleyerek masaya tutunduğu geldi aklıma. ‘’Ee.. İyi misiniz? Bir yerinizi incitmediniz değil mi?’’ diyerek yanına gidecektim. Bu şekilde belki konuyu değiştirebilirdim. Çünkü dans etme fikri bile kafamdan aşağıya buz gibi bir kova su boşalmış hissi vermeye yetiyordu.
Image
► Show Spoiler

Re: Akıldışı Sevgilerimle

#5
"Ha? Sorun yok iyiyim çok şey şey yapma sen hehe."

Utanmasını kapatmaya çalışıyordu, Meinsu sendeleyen kendini düzeltmiş olsa bile kibar çocuk yanına gelmişti. Ondan önce dans denilince sesinin titrediğini hatırladı. Sanırım istemiyordu ama Meinsu tahmin ettiği gibi terslenmemişti. Meinsu'dan daha çok utanmış gibi bir hali vardı.
Meinsu hızlıca konuyu değiştirmek adına konuştu.
"Dans etmek istemiyorsak etmemize gerek yok tabii, yani rahatsız etmiş bulunmak isteme- yani zorla- ah neyse. Batırdım bile değil mi? Büyük ihtimalle bir ucubeye benziyorumdur, pek insanlarla konuşabilen biri değilim."
Hayal kırıklığına bu sefer kendi uğramıştı, Hepa'nın isteği ile geldiği baloda onu rezil etmemek adına konuşmaya başladı. Maskesini düzeltiyordu.
"Buraya arkadaşım tarafından zorla getirildim, insanlarla pek diyalog kurabilen biri değilim genelde."
Konuşmasını bitirdikten sonra ikisininde acayip durumda utanmış olduğunu gördü, her birisi ile tanışmasında böyle bir şey yaşıyordu ama bu farklı olabilirdi, belki onunla konuşmak istemezdi. Belki başka bir şey isterdi. Mesela kendisinden uzaklaşmasını.
"Arkadaşımda şu an köşeden bizi izliyor galiba."
Bir anda Hepa'ya döndü, ikisini partnerini köşede tutup gizli gizli izliyordu. Meinsu gözlerini kısıp ona bakarken kızın ikisine partnerini alıp geldiğini gördü.
"Eş değişmeli dansa ne dersiniz? Ama eş değişmeden olana."
"Ama bu normal da-"
Meinsu sözünü bitiremeden Meinsu'nun konuştuğu kişinin ve Meinsu'nun ellerini ana sahneye çekti ve hızlı bir hareketle ellerini dans pozisyonunda birbirlerine yerleştirdi.
"Senden nefret ediyorum Hepa."
Bunu gülerek söylemişti, Hepa partnerini alıp başka bir yerde dans etmeye başlamıştı bile.
"O zaman, dans etmekten başka çaremiz yok sanırım. Bilirsin, istediğin zaman bırakabiliriz."
Maskesinin altında parıldayan gülümsemesi ile karşısında bulunan kişiye güven vermeye çalıştı, belki bu sefer çekinmemesi gerekiyordu.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Akıldışı Sevgilerimle

#6
Kızın utandığı her halinden belliydi. Bense… Yani ben işte… İnsanlarla iletişime geçerken ne hissettiğimi ben bile anlamıyordum. Bu hisler yüzünden ilk tanışmalar beni hep yormuştur. Buna rağmen hiç konuşmayan biriyle bile bir şekilde anlaşabilmiştim ama bu sanki konuşmak isteyip de kadar utanan bir insanla ilk defa karşılaşıyordum. Böyle durumlarda birinin konuşmayı yönlendirerek sohbeti ele alması gerekiyordu ama o kişinin ben olduğumdan şüpheliydim. Sohbet konusu açmakta iyi olmasam da yine de bir şeyler söylemeliydi. Yanına gittiğimde tekrar konuşmaya başlamayı düşünürken hızlıca o lafa atladı. Bu durumda sözünü kesmeden konuşması bitene kadar onu dinledim.

Dans konusunda ısrarcı olmaması gerginliğimi biraz olsun almıştı. Bu benim işime gelirdi. Ben bir miktar rahatlamış olsam da kızın konuşurken hala kendini kasıyor gibiydi. Üstelik her cümlesinin sonunda batırdığından ve konuşmada iyi olmadığından bahsediyordu. Benim asıl takıldığım konu ise kendisinden ucube olarak söz etmesiydi. Sırf bu cümleden bile bu kızın geçmişinde dış görünüşü yüzünden ya da iletişim tarzından dolayı dışlanmış olduğu çıkarımını yapmak zor değildi. İnsanların kendisine hakaret edebilecek seviyede psikolojik baskı uygulayan bu bencil topluma olan nefretime bir tuğla daha eklemiş oldum böylece. Normalde yanılıyor olma ihtimalime karşı bir polis olarak kafamdaki düşünceleri onaylamak için karşı tarafa sorsam da kızın geçmişini kurcalayarak onu üzmeye niyetim yoktu. Bu yüzden yüzümde sıcak bir gülümseme oluşturarak “Hayır, hayır… Tabi ki rahatsız etmedin. Ayrıca neden öyle söyledin bilmiyorum. Kesinlikle ucubeye benzemiyorsun. Aksine…” biraz daha konuşursam saçmalayacağımı düşünerek birden sustum. Kızı rahatlatmak adına konuşma yapayım derken ona yürüdüğümü düşünmesini istemiyordum. Bir yanlış anlaşılma yüzünden eve yanağımda tokat iziyle de dönmeye niyetim yoktu açıkçası. İki saniyelik bir duraksamanın ardından yüzümdeki gülümsemeyi biraz daha artırarak “Israrcı arkadaşlara sahibiz demek ki. Ben de aynı şekilde zorla gönderildim. Partilerden hiç hoşlanmam normalde.”

Arkadaşının bizi izlediğini söyledikten sonra durumu anlamaya çalışırken arkadaşı bizim yanımıza gelip danstan bahsetmişti. “Eş derke-“ lafımı bile bitiremeden sahneye fırlatılmıştık kelimenin tam anlamıyla. Tam da dans kısmını hallettiğimi düşünürken. Tabi ki bir günü başıma bir şey gelmeden bitirmek nasip olmayacağı için bugünü de rezil olmadan kapatmayacaktık anlaşılan. Kız tüm iyi niyetiyle istediğim zaman bırakabileceğimi söylese de birini böyle bir durumda ortada bırakmanın doğru olmadığını bilmeyecek kadar salak değildim. Derin bir nefes aldıktan sonra “Sanırım bugün akışına bırakacağım.” Dans etmeyi hiç bilmediğim için kızın bildiğini umarak sadece onun hareketlerine ayak uydurmayı düşünüyordum. Elime yüzüme bulaştırmamayı ummaktan başka çarem kalmamıştı artık. Ayrıca dans pozisyonuna geldiğimiz için yaşadığım heyecandan ve adrenalinden olacak ki o kadar boş konuşmama rağmen kızın adını hala sormadığımı fark ettim. Bir yandan dans etmeye çalışırken bir yandan da kendimi tanıtmaya başladım.
“Kusura bakma kendimi tanıtmayı unuttum bu arada. Adım Sai.”
Image
► Show Spoiler

Re: Akıldışı Sevgilerimle

#7
"Benim adım Mei, tanıştığıma çok sevindim."
Nedensizce tam ismini vermemişti, arkada çalan müzikle beraber dans etmeye başlamışlardı. Sai akışına bırakacağını söylediğinde hafiften kıkırdayası gelmişti ama yapmamıştı. Yanlış anlaşılmak en çok korktuğu şeylerden biriydi. Ayak hareketlerini düzelterek ettikleri dans mükemmel değildi, ancak bu dansın aynısını daha önce yapmıştı. Bok aklına gelince gülümsedi, bir ara Djurat'a yeniden gitmeliydi ve onunla görüşmeliydi. Bunu aklında bir köşeye yazdı, daha önce tecrübeli olduğundan dansın içinde Sai'yi yönlendirmek için elinden geleni yapmıştı. Tek tek dans eden çiftlerin üzerine gösterilen spot ışıkları sırayla yaklaştığını fark edince hızlanmış olsalar bile yakalanmışlardı. Meinsu ışık çekilene kadar bir şey olmamış şekilde gülümsedi, ardından ise derin bir nefes verdi. Sai'ye baktı.
"Buraya ilk defa geliyorum, daha doğrusu Himota'ya ilk defa geliyorum diyebilirim. Sandığımdan daha iyi gidiyor diyebilirim aslında dolaşmam, Hepa ile yolda karşılaşmış olsak bile bana en yakın arkadaşı gibi davrandığından beri dolaşmak eskisi gibi korkutucu gelmiyor. Gedhilfe'den buraya gelirken onun gibi biri ile karşılaşacağım başta söylense inanmazdım."
Güldü, Sai ile dansları sonlanırken son hareketi yapamadan elini kaldırdı ve kendini Sai sayesinde döndürdü. Ardından saygı anlamında partnerine eğilerek selam verip köşelerine geri çekildi, Hepa ona uzaktan bağırdı.
"YÜRÜ BE KIZIM, KİM TUTACAK SENİ."
Meinsu elini yüzüne vurdu, ardından Sai'ye döndü.
"Partiden çıkıp biraz dolaşabiliriz istersen, fazla kalmayacağım için etrafta biraz dolaşmak iyi gelebilir."
Gece sonlanırken biraz daha konuşmak için şansları olması fikri Meinsu'nun hoşuna gitmişti, Sai'nin buna hayır dememesini umdu.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Akıldışı Sevgilerimle

#8
Mei’nin ayak hareketlerine odaklı halde ona uymaya çalışıyordum. O da bunu fark etmiş olacak ki beni yönlendirmeye çalışıyordu. O sırada kendimi biraz kötü hissettim açıkçası. Buraya geldiğinde benim gibi beceriksiz biriyle dans etmeyi ummuyordu büyük ihtimalle. Bu yüzden ben de en azından bir hata yapmamak için elimden geleni yapıyordu. O kadar odaklanmıştım ki üzerimize gelen spot ışığını bile o an fark ettim. Işıklar, odağımı danstan alıp Mei’ye döndürmüştü bir anlığına. Gülümsediği dikkatimi çekti. Kendimi tanıttığımdan beri tek kelime etmemiş hatta ona cevap bile vermemiştim. Sanırım bir şeyler söylememi beklemiş fakat ben sessiz kalınca kendisi konuşmaya karar vermişti. Derin bir nefes verdikten sonra bana baktı ve konuşmaya başladı.

Konuşması boyunca gözlerimi ondan ayırmadım. Gedhilfeli olduğunu duyduğumda açıkçası biraz şaşırsam da bunu yüz ifademe yansıtmamaya çalıştım. Genelde kızıl saçlı olduklarını biliyordum. Belki de az önce kendisi hakkında söyledikleri bu yüzdendi. Tabi Gedhilfelilerin bu tarz durumdaki düşüncelerini de pek bilmediğim için üzerinde durmadım. Zaten yeni tanıştığım kişilerle de böyle konular konuşmak istemezdim. Dans kısmını da neredeyse atlattığımı varsayarsak bugünü kötü bitirmek gibi bir niyetim yoktu bundan sonra. Mei’nin moralini bozmaktansa güzel konulardan sohbet açmalıydım. Tabi bu dans performansımdan sonra benimle takılmaya devam etmek isterse.

Güldü ve elini kaldırarak son hareketini yaptı. Ne yapmak istediğini anlamıştım. Hiç dans etmesem de bu figürleri daha önce görmüştüm. Zaten burada yapacağım pek bir şey de yoktu. Elimi kaldırdım ve kendi etrafında dönüşünü izledim. Bu hareketin ardından eğilerek selamını verdi. Ben de aynı şekilde selam verdikten sonra dansı sonlandırdık. Köşeye geçtiğimiz sırada arkadaşı uzaktan bağırmıştı. Mei’ye baktım. Aslında bu ortamdan biraz uzaklaşmak istiyordum. Kendi rekorumu kırmış bile olabilirdim. Bu kadar uzun süre bir partide kalmak bana göre değildi. “Mei, arkadaşı buradayken dışarı çıkmak ister miydi?” diye içimden geçirirken teklif ondan gelmişti. “Aslında ben de sana bunu soracaktım. Biraz yürüme fikri kulağa güzel geliyor.”

Dışarı çıkar çıkmaz öncelikle yüzümdeki maskeden kurtulmuştum. Maskeyi çıkardıktan sonra Mei’ye baktım ve gülümseyerek “Sahnede beni idare ettiğin için teşekkür ederim. Zaten anlamışsındır ama dans etmekten hiç anlamam. Umarım sana sorun çıkarmamışımdır?” İki saniye kadar duraksadıktan sonra “Bu arada sahil tarafında yürümeye ne dersin?” diyecektim. Kalabalık, dans falan derken biraz sıcak basmıştı açıkçası. Deniz havası iyi gelebilirdi. Hava da güzel görünüyordu. Sabaha nazaran biraz serinlemiş olsa da beynime oksijen gitmesi beni rahatlatırdı. Tabi Mei’nin başka bir planı varsa ısrar etmeyecek ve ona uyacaktım ve kararından sonra onunla birlikte yürümeye başlayacaktım.

“Himota’ya ilk defa geldiğini söylemiştin. Sana burayı sevdirecek birine denk geldiğine sevindim. Buranın içten ve samimidir. Benim tam aksime...” Ufak bir kahkaha attıktan sonra kendimi durdurdum. Tabi ki zevzeklik yapmasam olmazdı. Yeni biriyle tanıştığımda şu samimiyet çizgisini ayarlamayı öğrenmem gerekiyordu bir an önce. Öksürerek boğazımı temizledikten sonra “Yani, şey… Himota’ya seyahat için mi geldin?”
Image
► Show Spoiler

Re: Akıldışı Sevgilerimle

#9
"İdare etmek mi? Emin ol ben kendim çuvallamamak için ecel terleri döküyordum.Ayrıca gayet hoş bir fikir, seve seve."
Mei kabul ettiğini ifade ettikten sonra Sai'nin peşinden ilerledi, sahil havasının kendisini rahatlattığını düşünüyordu. Sai ile yürürken aklında binbir türlü şey dönüyordu, ancak konuşmayı iki taraflı ilerletmesi gerektiği aklına vurduğunda hızlıca konuya odaklandı.
"Kendi üstüne fazla gitmene gerek yok bence, bunu genelde ben yapıyorum ondan çok iyi bilirim."
Kahkahasına eşlik etmişti, oluşan atmosfer Mei'nin gözünde ikisinide yeterince mutlu etmiş gibi gözüküyordu.

"Evet, ziyaret için geldim. Olabildiğince düşük bütçeli şekilde Gedhilfe dışında yerlere seyahatler yapmaya çalışıyorum. Genelde tek başıma yaptığım ziyaretler mesleğimden dolayı çok süremiyor ama beni birkaç gün mutlu tutmaya yetiyor. Yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum, ancak pek uygulayacak zamanım olmuyor."
Kendisi hakkında açıklaması yine kendisine sert bir şekilde gelmişti, mesleğini seviyordu ama başka şeyler yapabilmek için zaman ayırmayı çok isterdi. Amcası aklına geldiğinde onun mutlu olmasının kendisi için yeterli olduğunu kendine hatırlattı. Kendi seçimlerinin kendisini mutlu etmesi önemli değildi, başkaları mutlu olsa onun için yeterdi.
"Boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanırsın gibi klişe bir soru soracağım için şimdiden özür dilerim."
Hafiften gülümsedi, maskesinin altında gülümsemesi görünüyordu. Sai ile geçirdiği zaman ne kadar sürecek bilmiyordu ama bunu olabildiğince verimli ve onun için iyi geçirmek istiyordu.
► Show Spoiler
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: Akıldışı Sevgilerimle

#10
Kendime fazla yüklendiğim konusunda haklıydı. Uzun zamandır da sadece işimin gereği insanlarla muhatap oluyordum. Bunların çoğu da suçlu olduğundan karşımdaki insanı düşünerek konuşmuyordum. Bu yüzden karşılaştığım iyi insanları kırmak istemiyordum sanırım. Mei’yi henüz tanımasam da gördüğüm kadarıyla o da kendine yüklenmeye meyilliydi. Ben de kelimelerimi daha hassasiyetle seçmeye çalışıyordum. Belki de uzun zaman sonra kabuğumdan çıkıp bir arkadaş edinecektim. Biraz daha rahat olup kendimi kasmadan konuşmalıydım artık.

Bir yandan sahilde yürümeye devam ederken bir yandan da Mei’nin söylediklerini dinliyordum. Söze girmek için konuşmasının bitmesini bekliyordum ki zaten o da bana bir soru sorarak topu bana atmıştı. “Aslında ben de senin gibi mesleğimden dolayı çok fırsat bulamıyorum. Genelde yalnız kalıp kafa dinlemeyi seviyorum aslında. Sessiz sakin mekanları tercih ediyorum. Öğrenme kısmını da okuyarak yapıyorum. Seyahat etmek pek bana göre değil. Onun dışında pek bir şey yaptığım söylenemez. Sıradan biriyim diyebiliriz. Doğruyu söylemem gerekirse eğer seninle tanışmış olmasaydım şu an bile evde olmayı tercih ediyor olacaktım. Uzun zaman sonra biriyle birlikte eğlenebileceğimi fark ettim sayende. Normalde hiçbir güç beni dans ettiremez ama bilmediğim bir şeyi denerken duyduğum heyecanı tekrar hatırladım diyebilirim. Belki de bu tip aktiviteleri daha sık yapmalıyım. Peki sen seyahat etmek dışında nelerden hoşlanırsın?” Bunları söylerken de bir yandan maskesine bakarak hafiften gülüyordum.

“Bu arada artık baloda değiliz. Maskeni çok sevdiğinin farkındayım ama çıkartabilirsin artık. Tabi eğer bir daha karşılaşırsak seni tanımamı istemiyorsan onu da anlayışla karşılarım.” Şakayla karışık konuştuğumu anlaması için daha samimi bir ses tonuyla söylemiştim bunu.
Image
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Uluslararası Free RP Bölgesi”

cron