Thomas, Kutay'ın da söylediği gibi Barış'ın yakın bir dostu olduğunu ancak onunla kişisel bir yakınlığı olmadığını söylemişti. Kapüşonlu adamın söylemi üzerine kılık değiştirdiğini, saçını boyattığını, göz renklerini değiştiren bir lens taktığını söylemişti. Sonra da Mabi'ye dönerek onu kandırdığı için özür dilemişti. "O zaman ismin de Thomas filan değil. Belçikalı da olmadığına göre... Her şeyin baştan sona yalandı ve bunu hiç açıklamadın." Bok ona ne amaçladığını sorduğunda Kutay ile yakınlık kurduğunu, Barış onu tanımasına rağmen bunu gizli tuttuklarını, ilk başlarda Barış Kutay'ın planını desteklese de fikirlerinin zamanla değiştiğini, tüm bu süreçlere tanıklık ettiğini anlattı. Söylediğine göre Barış'ın kendi planını ise o desteklemiyordu. Kendisi için kötü bir durum yoktu planda ancak Ingenium halkına ne olacağının meçhul olduğu bir plandı. Barış elbette bunu onlara söylememişti. Thomas ne olursa olsun ikisini de durduracağına ancak onları öldüremeyeceğine dair sıkmaya başlamıştı bir şeyler. Livei can sıkkınlığıyla gözlerini devirdi. "Biz öldürürüz, merak etme sen."
Thomas tam Barış'ın planını anlatmak üzere lafa girmişti ki bir ışınlanma sesi işitildi. Livei sesin geldiği yöne başını çevirdiğinde Elion'u gördü. Cebinden bir silah çıkararak Thomas'a doğrulttu. Elion kendi fikrinin değerlendirilmesini talep ediyordu. Fikri ise bu Dünyalıların hiçbirisine güvenmeyip hepsini öldürmekti. Sürekli birbirlerini suçlayıp onları yollarından alıkoyuyor, hedef şaşırtıp dikkatlerini dağıtıyorlardı sonuçta. En güvenilir Dünyalı olan Max'in bile yalan söylediğini ve beceriksizliğini de göz önüne almalarını istemişti. Hiçbir Dünyalının Ingeniumluları önemseyerek hareket edeceğine inanmıyordu ve Livei de bu fikre her geçen dakika daha çok inanmaya başlamıştı. "Tek ayaklarının üzerinde aylarca hatta yıllarca bize binbir yalan sıkıp sonra da af dileniyorlar. Utanmaz arlanmaz şerefsiz bok parçaları." Bok'a döndü. "Sen üzerine alınma aşkım." Mabi, Elion'dan silahını indirmesini ve sakinleşmesini talep etmişti. Konuşulması gerektiğine inanıyordu. "Konuşmaktan ne fayda gördük ki? Her dakika yeni birisinin yalan söylediğini öğreniyoruz. Dostum diye bağrına bastığın adamın gerçek adını bile bilmiyorsun. Bu zamana kadar bir sebebi olmadan yalan söyleyen bir adamın bu dakikadan sonra söylediklerine mi inanacağız? Şimdiye dek onlarca fırsat çıkmışken ve biz çaresizce yardım dileniyorken neden gerçekleri anlatmadı? Çünkü dağa girmenin bir yolunu arıyordu. Ona o yolu biz açtık. Bizdenmiş gibi davranırsa çok sevdiği Barış'ını bulabilecekti kolayca. DOSTLUĞUMUZU KULLANIP KENDİNE ÇIKAR SAĞLADI."
Öfkesini dizginlemeye çalışarak omuz silkti ve Elion'un yanına geçti. "Ben Elion'un tarafındayım. Bu götler hiçbir zaman bizden yana olmayacaklar. Sadece kendilerini düşünüyorlar. Bir yavşak güç ve itibarını, bir yavşak kendi elleriyle geberttiği karısını, diğeri de dostunu önemsiyor sadece. Ettiği lafa bak. Odaya kapatırmışmış da kendini onu öldürmeye getiremezmiş. Siktir lan oradan. Amcık herif. Sen bizimle kafa mı buluyorsun? Birlik olup kaçma planınız suya düştü diye şimdi burada bize sıkarsan işe yarayacağını mı düşündün? Seni de, Barış'ını da, kahpe Kutay'ı da, kapüşonlu dediğiniz herifi de, Hiperyus'u da, karanlık Kutay'ı da hepsini tek tek sikeceğim. Yarrak kafalılar sizi. O DAĞI ALIP KOMPLE GÖTÜNÜZE SOKACAĞIM."
Thomas tam Barış'ın planını anlatmak üzere lafa girmişti ki bir ışınlanma sesi işitildi. Livei sesin geldiği yöne başını çevirdiğinde Elion'u gördü. Cebinden bir silah çıkararak Thomas'a doğrulttu. Elion kendi fikrinin değerlendirilmesini talep ediyordu. Fikri ise bu Dünyalıların hiçbirisine güvenmeyip hepsini öldürmekti. Sürekli birbirlerini suçlayıp onları yollarından alıkoyuyor, hedef şaşırtıp dikkatlerini dağıtıyorlardı sonuçta. En güvenilir Dünyalı olan Max'in bile yalan söylediğini ve beceriksizliğini de göz önüne almalarını istemişti. Hiçbir Dünyalının Ingeniumluları önemseyerek hareket edeceğine inanmıyordu ve Livei de bu fikre her geçen dakika daha çok inanmaya başlamıştı. "Tek ayaklarının üzerinde aylarca hatta yıllarca bize binbir yalan sıkıp sonra da af dileniyorlar. Utanmaz arlanmaz şerefsiz bok parçaları." Bok'a döndü. "Sen üzerine alınma aşkım." Mabi, Elion'dan silahını indirmesini ve sakinleşmesini talep etmişti. Konuşulması gerektiğine inanıyordu. "Konuşmaktan ne fayda gördük ki? Her dakika yeni birisinin yalan söylediğini öğreniyoruz. Dostum diye bağrına bastığın adamın gerçek adını bile bilmiyorsun. Bu zamana kadar bir sebebi olmadan yalan söyleyen bir adamın bu dakikadan sonra söylediklerine mi inanacağız? Şimdiye dek onlarca fırsat çıkmışken ve biz çaresizce yardım dileniyorken neden gerçekleri anlatmadı? Çünkü dağa girmenin bir yolunu arıyordu. Ona o yolu biz açtık. Bizdenmiş gibi davranırsa çok sevdiği Barış'ını bulabilecekti kolayca. DOSTLUĞUMUZU KULLANIP KENDİNE ÇIKAR SAĞLADI."
Öfkesini dizginlemeye çalışarak omuz silkti ve Elion'un yanına geçti. "Ben Elion'un tarafındayım. Bu götler hiçbir zaman bizden yana olmayacaklar. Sadece kendilerini düşünüyorlar. Bir yavşak güç ve itibarını, bir yavşak kendi elleriyle geberttiği karısını, diğeri de dostunu önemsiyor sadece. Ettiği lafa bak. Odaya kapatırmışmış da kendini onu öldürmeye getiremezmiş. Siktir lan oradan. Amcık herif. Sen bizimle kafa mı buluyorsun? Birlik olup kaçma planınız suya düştü diye şimdi burada bize sıkarsan işe yarayacağını mı düşündün? Seni de, Barış'ını da, kahpe Kutay'ı da, kapüşonlu dediğiniz herifi de, Hiperyus'u da, karanlık Kutay'ı da hepsini tek tek sikeceğim. Yarrak kafalılar sizi. O DAĞI ALIP KOMPLE GÖTÜNÜZE SOKACAĞIM."





