Bok, kendisine yönelttiğin soruyu duyunca gülümsüyor ve "Aşkım, Dünyalıların yanında kavga mı edelim şimdi?" diyor. Sözlerin üzerine Şapkalı gülümseyerek omuz silkiyor. "Planların en güzelleri zaten sarhoşken yapılır. Hem belki şarkı söylerken ilham gelir?" diyor yarı alaycı bir sesle. Ulaş ise cebinden çıkardığı paketten bir sigara uzatırken gülüyor. "Çek çek, bana da bu iyi geliyor bazen. İki fırt iyidir." Bok sigarayı reddedip sana paslarken "Valla bilmiyorum, şu an için eğlenme fikri bana biraz garip geliyor. Ama Gengzjots birasını da kaçırmam." diyor ciddiyetle. "İçince anılar canlanıyor." Şapkalı da bunu duyunca başıyla onaylıyor. "O zaman, bar kısmına geçelim. Belki bir iki bardak içki bizim gerilimimizi de alır, sonra ciddi meseleleri konuşuruz."

Tam bu esnada uzaklardan hızlı ve gittikçe yaklaşan ayak sesleri duyuyorsun. İlk anda, çevredeki konuşmalardan veya mekanın genel gürültüsünden bir parça sanıyorsun bu sesleri. Ancak sesler giderek belirginleşiyor, hızla yaklaşan ayakkabıların kaldırıma vurdukça yankılanan sesi bir kalp atışı gibi ritmik hale geliyor. Gözlerini hafifçe kısarak, başını hızla o tarafa çeviriyorsun. Loş sokak ışıklarının altında, önce bulanık bir gölge beliriyor. Hafif sisli havanın içinden sana doğru aceleyle gelen bir silüet var. Gözlerini iyice odaklamaya çalışıyorsun, sokak lambalarının zayıf ışıkları altında gölge sürekli şekil değiştirir gibi görünüyor, ama koşuşun ritmi sana garip bir biçimde tanıdık geliyor. Adımlarındaki enerji, hareketlerindeki telaş sanki geçmişten bir anıyı çağrıştırıyor sana. Kalbin hafifçe hızlanıyor, zihnin anıların içinde hızla gezinmeye başlıyor.

Koşan kişinin silüeti her adımda daha belirgin hale gelirken kıyafetlerini seçmeye başlıyorsun: Tanıdık bir tarzda giyinmiş, saçları koşarken hafifçe sallanan bir adam. Hareketleri telaşlı, sanki sana bir şey söylemeye geliyor, sanki sana söyleyecekleri var ve bunu çok acil bir şekilde yapmak zorundaymış gibi hissediyorsun. Bir an için kim olabileceğini tahmin etmek istesen de zihnindeki seçenekler arasında kayboluyorsun. Sokaktaki ışık titriyor, figürün yüzü hâlâ tam anlamıyla netleşmiyor. Ancak sonunda, figürün hatları ışığın altında tam anlamıyla netleştiğinde, o tanıdık yüzü tüm netliğiyle seçiyorsun. Şaşkınlıkla dolu bir sevinç tüm bedenini kaplıyor.

Bu kişi Kudretli Ayı'nın ta kendisi.