Adam bir savaşçının asla üşümeyeceğini ancak kadınların soğuğa dayanıksızlığına saygı duyduğunu belirterek ince bir kürkü Livei'ye fırlatmıştı. Bu adam az önce Livei'yi kadın olduğu için aşağılamış mıydı yoksa Livei'ye mi öyle geliyordu? Onun ne gibi savaşlar ve mücadelelerden geçtiğinden haberi var mıydı bu adamın? Sezyum ateşinde onu cayır cayır kavurmadan önce adam cinsiyetçi olarak değil biyolojik olarak konuştuğunu söylemişti. Livei omuz silkerek verilen kürkü üzerine geçirdi. Resmen it gibi titremişti be!
O esnada Mabi de kürk istediğini söyleyince adam Mabi'ye uzun uzun bakmıştı sanki öpecekmiş gibi. Sonra da onunla güreşmek istediğini söylemişti. Yine bir deliye gidip çatmışlardı! Güreşip onu kabul etmeleri gerektiğini, güreşirse onun da onları kabul edeceğini falan filan demişti bir şey. Livei derin bir iç sıkıntısıyla ofladı. Bu lanet karlı dağlardan hemen gidemeyeceklerdi anlaşılan. El mahkum adamı takip etmek zorunda kaldılar güreş yapacakları mekana kadar. Oyulmuş bir kayadan yapılma enteresan bir tapınağa ulaşmışlardı o yüzü felç edici soğukta biraz ilerledikten sonra. Tapınağın içine girdiklerinde ise Livei yeniden cennetle buluştu. Sıcaklık! Ateş! İçerisi sıcaktı! Tapınağın içinde meşaleler yakılmıştı. Havası dışarıya kıyasla yumuşacıktı. Tapınağın içinde ilerleyerek yuvarlak bir odaya geldiler. Orta kısım boştu, etrafta minderler ve tahta oymalar göze çarpıyordu. Ton’on Anga’i kısa bir güç gösterisi yaparak buranın arena olduğunu, er meydanında "sarı adamın" onu yenmesi gerektiğini, yoksa onlara bilgi vermeyeceğini söylemişti.
Zavallı Bok son bir çabayla geliş amaçlarının başka olduğunu ifade etmeye çalışsa da otoriter kabile şefi tarafından susturulmuştu. Bulundukları durumun absürtlüğünün herkes farkındaydı. Faell, belki onların kültürüne alışkın olduğundan sessizdi ancak Friks arkada gülmemek için resmen dilini yutuyordu. Livei, Bok'u dürttü dirseğiyle. "Hiç uğraşma boşver. Bakalım ne olacak." Sonra üzerindeki kürkü kaldırarak onu da sardı etrafına. "Üşüyor musun?" Gözlerini Mabi'ye çevirerek ne tepki vereceğini izlemeye başladı. Mabi ortama hemen uyum sağlayarak güreş teklifini kabul etmiş, bunun onun için bir onur olacağını söylemişti. Hemen üzerini çıkartarak kaslarını göstermiş ve kabile şefine karşıt bir güç gösterisi yapmıştı. Livei teatral bir şekilde Mabi için alkış tuttu. "Haydi Mabiiii! Ona Kudretli Ayı'nın vahşetini göster!" Sonra elini ağzına borazan gibi yapıp aklına gelen rastgele bir tezahürat tutturdu. "Djurat'ta doğdu! Jitmii Kabilesi'ne geldi! Helal olsun sanaaaaa Mabi Kaptaaaaan Mabi Kaptaaaaan OoooOOOooooOOOOOO!"
O esnada Mabi de kürk istediğini söyleyince adam Mabi'ye uzun uzun bakmıştı sanki öpecekmiş gibi. Sonra da onunla güreşmek istediğini söylemişti. Yine bir deliye gidip çatmışlardı! Güreşip onu kabul etmeleri gerektiğini, güreşirse onun da onları kabul edeceğini falan filan demişti bir şey. Livei derin bir iç sıkıntısıyla ofladı. Bu lanet karlı dağlardan hemen gidemeyeceklerdi anlaşılan. El mahkum adamı takip etmek zorunda kaldılar güreş yapacakları mekana kadar. Oyulmuş bir kayadan yapılma enteresan bir tapınağa ulaşmışlardı o yüzü felç edici soğukta biraz ilerledikten sonra. Tapınağın içine girdiklerinde ise Livei yeniden cennetle buluştu. Sıcaklık! Ateş! İçerisi sıcaktı! Tapınağın içinde meşaleler yakılmıştı. Havası dışarıya kıyasla yumuşacıktı. Tapınağın içinde ilerleyerek yuvarlak bir odaya geldiler. Orta kısım boştu, etrafta minderler ve tahta oymalar göze çarpıyordu. Ton’on Anga’i kısa bir güç gösterisi yaparak buranın arena olduğunu, er meydanında "sarı adamın" onu yenmesi gerektiğini, yoksa onlara bilgi vermeyeceğini söylemişti.
Zavallı Bok son bir çabayla geliş amaçlarının başka olduğunu ifade etmeye çalışsa da otoriter kabile şefi tarafından susturulmuştu. Bulundukları durumun absürtlüğünün herkes farkındaydı. Faell, belki onların kültürüne alışkın olduğundan sessizdi ancak Friks arkada gülmemek için resmen dilini yutuyordu. Livei, Bok'u dürttü dirseğiyle. "Hiç uğraşma boşver. Bakalım ne olacak." Sonra üzerindeki kürkü kaldırarak onu da sardı etrafına. "Üşüyor musun?" Gözlerini Mabi'ye çevirerek ne tepki vereceğini izlemeye başladı. Mabi ortama hemen uyum sağlayarak güreş teklifini kabul etmiş, bunun onun için bir onur olacağını söylemişti. Hemen üzerini çıkartarak kaslarını göstermiş ve kabile şefine karşıt bir güç gösterisi yapmıştı. Livei teatral bir şekilde Mabi için alkış tuttu. "Haydi Mabiiii! Ona Kudretli Ayı'nın vahşetini göster!" Sonra elini ağzına borazan gibi yapıp aklına gelen rastgele bir tezahürat tutturdu. "Djurat'ta doğdu! Jitmii Kabilesi'ne geldi! Helal olsun sanaaaaa Mabi Kaptaaaaan Mabi Kaptaaaaan OoooOOOooooOOOOOO!"