Lüke Jekot, sakin bir nefes aldıktan sonra yüzündeki ifadeyi ciddileştiriyor. Bakışları bir an için boşluğa dalarken, kafasının içindeki karmaşayı toparlar gibi birkaç kez gözlerini kırpıştırıyor. Ardından bakışlarını tekrar size çevirerek anlatmaya başlıyor. "Size olan biteni anlatayım. Balkon konuşmasında vurulduğumu net hatırlıyorum. Silah sesi, bağırışlar, sonra her şey simsiyah oldu. Uyandığımda ise, kendimi tanımadığım bir odada, beyaz ışıkların altında yatarken buldum. İlk önce hastanede olduğumu sandım, ama odadaki cihazlar, yanıp sönen ekranlar ve duvarlardaki garip yazılar çok farklıydı. Korkmuştum ama hareket edemiyordum, sanki felç olmuş gibiydim." Yavaşça kafasını sallayarak devam ediyor. "Kısa süre sonra yanıma insanlar geldi. Hepsi Dünyalıydı. Bana çok nazik ve sevecen davranıyorlardı. İyileşmem için tüm imkanları sunuyor, sürekli benimle ilgileniyor, istediğim her şeyi getiriyorlardı. Ama kısa süre sonra asıl amaçlarını anladım. Bir süre sonra hafızamla oynadıklarını fark ettim, geçmişimi bulanıklaştırıyor, kendi istedikleri gibi şekillendirmeye çalışıyorlardı. Benden ne istediklerini anlamam çok uzun sürmedi. Ingenium hakkında bilgiler, Djurat’ın siyasi durumu, Ae Libjetütcha ve diğerleri... Her şeyi öğrenmek istiyorlardı."
Burada duraklıyor, yüzü kararıyor ve gözlerindeki ifade değişiyor. Karanlık bir anıyı hatırlıyor gibi derin bir nefes alıyor. "Beni manipüle etmeye çalıştılar. Kafamın içinde sürekli fısıltılar vardı. Ülkemi terk etmemi, Dünya için çalışmamı söylüyorlardı. Direnmeyi denediğimde zihnimi daha da karıştırdılar. Kendi benliğimi yitirmek üzereydim. Kim olduğumu bile hatırlamakta zorlanıyordum." Birden ifadesi yumuşuyor ve minnet dolu bir gülümseme yüzüne yerleşiyor. "Sonra o adam geldi. Bir geceydi, odama sessizce girdi ve beni oradan çıkardı. Kimseye görünmeden, nasıl yaptığını hala bilmediğim bir şekilde beni kurtardı ve direkt buraya, İkinci Kıta’ya, bu Dağ’ın kalbine getirdi. Burası onun bize öğrettiği, Dünya’nın asla ulaşamayacağı bir nokta. İşte o adam sayesinde buradayım. Onun sayesinde gerçeklerle yeniden buluştum."
Gözleri parlıyor, ses tonu umut dolu ve kararlı bir hale geliyor. "O adam bizim kurtarıcımız. Onunla birlikte Ingenium gerçek geleceğine adım atacak. Dünya’nın zincirlerini kıracağız. Buna tüm kalbimle inanıyorum. Bize umut verdi, bizi kurtardı, ve o bizi geleceğe taşıyacak tek kişi." Bir an duraksadıktan sonra size doğru bir adım atıyor, elini nazikçe sana uzatıyor. "Göstermeme izin ver." Tam o anda Thomas hızla önüne geçerek, ellerini hafifçe kaldırıp araya giriyor. "Önce bize şu kılık değiştirmene sebep olan teçhizatı göster Lüke. Bu biraz fazla mucizevi değil mi?" Lüke hafifçe tebessüm ederek "Her şeyin bir sırası var genç adam." diyor yumuşak ama kesin bir ses tonuyla. Thomas ise hafifçe sana dönüyor, kaşlarını kaldırarak imalı bir şekilde bakıyor. Karar sana ait. Bu gizemli adamın sırrını öğrenmek ve onun gösterdiği şeyi görmek mi istiyorsun, yoksa önce Thomas'ın haklı şüphelerine kulak mı vereceksin? Sonraki adım, senin kararın olacak.
Burada duraklıyor, yüzü kararıyor ve gözlerindeki ifade değişiyor. Karanlık bir anıyı hatırlıyor gibi derin bir nefes alıyor. "Beni manipüle etmeye çalıştılar. Kafamın içinde sürekli fısıltılar vardı. Ülkemi terk etmemi, Dünya için çalışmamı söylüyorlardı. Direnmeyi denediğimde zihnimi daha da karıştırdılar. Kendi benliğimi yitirmek üzereydim. Kim olduğumu bile hatırlamakta zorlanıyordum." Birden ifadesi yumuşuyor ve minnet dolu bir gülümseme yüzüne yerleşiyor. "Sonra o adam geldi. Bir geceydi, odama sessizce girdi ve beni oradan çıkardı. Kimseye görünmeden, nasıl yaptığını hala bilmediğim bir şekilde beni kurtardı ve direkt buraya, İkinci Kıta’ya, bu Dağ’ın kalbine getirdi. Burası onun bize öğrettiği, Dünya’nın asla ulaşamayacağı bir nokta. İşte o adam sayesinde buradayım. Onun sayesinde gerçeklerle yeniden buluştum."
Gözleri parlıyor, ses tonu umut dolu ve kararlı bir hale geliyor. "O adam bizim kurtarıcımız. Onunla birlikte Ingenium gerçek geleceğine adım atacak. Dünya’nın zincirlerini kıracağız. Buna tüm kalbimle inanıyorum. Bize umut verdi, bizi kurtardı, ve o bizi geleceğe taşıyacak tek kişi." Bir an duraksadıktan sonra size doğru bir adım atıyor, elini nazikçe sana uzatıyor. "Göstermeme izin ver." Tam o anda Thomas hızla önüne geçerek, ellerini hafifçe kaldırıp araya giriyor. "Önce bize şu kılık değiştirmene sebep olan teçhizatı göster Lüke. Bu biraz fazla mucizevi değil mi?" Lüke hafifçe tebessüm ederek "Her şeyin bir sırası var genç adam." diyor yumuşak ama kesin bir ses tonuyla. Thomas ise hafifçe sana dönüyor, kaşlarını kaldırarak imalı bir şekilde bakıyor. Karar sana ait. Bu gizemli adamın sırrını öğrenmek ve onun gösterdiği şeyi görmek mi istiyorsun, yoksa önce Thomas'ın haklı şüphelerine kulak mı vereceksin? Sonraki adım, senin kararın olacak.