Re: [Ana Kurgu] Başlangıç

#21
Max, siktiriboktan konuşmasının ardından bir anda ortadan kaybolmuştu. Kardeş olduğumuzu falan fişman söylemiş, yeni yalanını sıktıktan sonra kendimizi odada bulmuştuk tekrardan. Bok hızla yanımıza gelip bize de aynı şeyin olup olmadığını sorgulamıştı. Ben de onu onaylamak için kafamı aşağı yukarı sallamıştım. Stefaw araya girerek ne olduğunu sorguluyordu, Max'in kim olduğunu bile bilmeyen bir kişiye olanları açıklamak oldukça zor olacaktı. Zaten sorusuna cevap bile alamadan içeriye Elion ve arkadaşları girmiş, Stefaw'a onları koruyacağına dair söz vermişti. Her şeyin çok ani ve hızlı yaşandığını düşünürken, Bok Max'in hayatta olduğunu Elion'a anlatmıştı. Elion, hala bir şansımız olduğunu, görüşme için hazırlıklara başlamamız gerektiğini söylüyordu. Kısıtlı zamanımız içerisinde her şey ayarlanmıştı, hızlı bir şekilde harekete geçilmiş ve Pakt Görüşmelerinin yapılacağı binanın önüne gelmiştik.

Çok değişik insanların arasında ilerliyorduk, Shisha yanında Dana ile birlikte bizi selamlamıştı. Aynı dediği gibi, gerçekten ilk defa bu kadar önemli insanla aynı odadaydık. Az biraz sonra Thrao'da katılmıştı. Thrao'nun ardından beyaz saçlarıyla oldukça yaşlı duran, hatta konseyin en yaşlı üyesi aramıza katılmıştı. Elion'un saçlarını okşadığını görmek hafif bir şekilde kıkırdamama sebep olmuştu. Livei'nin aniden yaptığı espri, bir an içerisinde ruhumu bedenimden çıkaracak gibi olsa da, kendimi tutmayı başarmıştım. Hatta bunu başarmamdaki en büyük etken Pisan'ın heyetiyle birlikte içeriye girmesi oluyordu. Kimseye selam vermeden masadaki yerine doğru ilerlemiş ve oturmuştu. Herkes yerine yerleştikten sonra oluşan sessizliğin içerisinde konseyin en yaşlı üyesi söze girmişti. İlk söz bizlere bırakılmıştı, bunun ardından Livei söze girmiş ve konuşmaya başlamıştı. Konuşması bittikten sonra ona doğru dönüp gülümsemiştim. "Manyak konuştun haaaa." Diyerek kükreyerek kahkaha atmıştım nasıl bir ortamda olduğumuzu umursamadan. Sonrasında konseye dönerek konuşmaya başladım. "Önümüzde büyük bir savaş var. Benim şahsi düşüncem, Birinci Kıta'yı savunmamaktan yana olacaktır. Hızlı bir şekilde en güçlü element kullanıcılarını İkinci Kıta'ya tahliye etmeliyiz. Bunun küçük bir çoğunluğunu ve maalesef güçlü olmayan element kullanıcılarını burada bırakmalıyız. Dünya'nın bize saldırmasına izin vermeli, onların Birinci Kıta'daki savaşı kazandığını düşündürtmeliyiz. Böylelikle, onlar zafer sarhoşluğu yaşarken bu işin başındaki kişileri daha kolay tespit edebiliriz diye düşünüyorum. Onları ağımıza çekmeliyiz, ağımızı çekebilmek için de bir ağ kurmak zorundayız. Bundan dolayı en büyük kozlarımızı İkinci Kıta'ya tahliye etmek ve orada stratejimizi güçlendirmek, savaşın ortasına ani bir şekilde dalarak onları bir çemberin içine sıkıştırmak çok daha mantıklı olacaktır diye düşünmekteyim. Ellerindeki güce bakılırsa, bu savaşı kazanmamızın hiçbir şekilde imkanı olmadığı da doğru. Onlarla dümdüz bir savaşa girmek mümkün değil. İntihardan başka bir şey olmayacaktır. Üstelik, İkinci Kıta'ya çekilmek bize bu işin başındaki kişilerin yerini tespit etmek adına daha fazla zaman sağlayacaktır, savaşın uzaması da aynı zamanı sağlayacaktır bize. Benim görüşlerim bu yönde." Demiş ve sözü benden sonra konuşacak kişiye bırakmıştım.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Ana Kurgu] Başlangıç

#22
Mitga köşeye çekildikten sonra adam belki de düşüncelerini toparladıktan sonra bana bakıyor ve söze giriyordu. Mitga'ya yapılan deneylerin detaylarını bilmediğini söylemişti. Belki de biraz öncesinde geçmişte yapılan başka türlüce deneyleri aklından geçirmişti. İşlemler sırasında burada kalmamız gerekiyormuş. Mitga ise istersem Pakt Bölgesi'ne gitmemin iyi olacağını söylemişti. Onun ardından adam yeniden söze girdi ve analizler sırasında bana da ihtiyaçlarının olabileceğini söylemişti. Hangisine karar vereceğime emin olamasam da zaman kısıtlı olduğu için kendime yakın hissettiğimi seçmem gerektiğini düşünüyordum. Belirsiz yarın içerisinde ne yaparsam daha az pişmanlık duyabileceğimi düşündüğümde kararım netleşiyordu aslında.

Mitga'nın iki durumda da beni desteklediğini duyduğumda içimde bir yumuşama hissetmiştim. Adamın sözlerinin ardından ise daha fazla zaman kaybetmeden "Burada seninle kalıyorum Mitga" demiştim. "Bir biliminsanı değilim ancak yeteneklerimle bazı şeyleri sezebiliyorum, gerekirse ben de dahil olacağım" dedikten sonra adama dönüp "Biyolojiyi etkileyen yeteneğim, adı bile olmayan bu yetenek ile yeterince enerji ile ölü birini iyileştirip yeniden hayata döndürebilirim. Ancak bunu yapabilmenin yolu atom enerjisini yeniden beslemekten geçtiğini düşünüyorum. Açılan yaralar kapatılsa, çaresiz hastalıklar tedavi edilse bile element kullanıcısının atom enerjisini geri kazandırmadan hayata döndürmek mümkün mü bilemiyorum. Bay Zengin bunu çok düşük ihtimal de olsa yapabileceğimi söyledi bir bakıma" dedikten sonra Mitga'ya dönerek "Yeteneğim ile elementler üzerinde bir etkide bulunabilirsem, belki çözüm bende olabilir. Belki bilimadamlarının sonuçlarını beklemeden çok fazla umut dolu sözler söylüyorum ama... Ne olursa olsun... Ne olursa olsun seni bu durumdan çıkaracağım Mitga!"
► Show Spoiler

Re: [Ana Kurgu] Başlangıç

#23
Wændz: Mitga ve bilim adamı, senin kararından dolayı memnuniyetlerini gizleyemiyorlar. Mitga, gözlerinde bir rahatlama ifadesiyle sana bakıyor. "Burada kaldığın için sevindim." diyor içtenlikle. Bilim adamı da hafif bir gülümsemeyle başını sallıyor. "O halde hemen başlayalım. Laboratuvara geçelim." Üçünüz, binanın alt katındaki geniş laboratuvara iniyorsunuz. Oda, yüksek teknolojili cihazlar ve ekranlarla dolu. Duvarlarda çeşitli grafikler ve formüller asılı. Bilim adamı, Mitga'ya bir yatağı işaret ediyor. "Lütfen buraya uzan." diyor nazikçe. Mitga, talimata uyarak yatağa uzanıyor. Bilim adamı, çeşitli sensörleri ve elektrotları Mitga'nın vücuduna yerleştiriyor. Ekranlarda anlık olarak veriler akmaya başlıyor. Sen de yan tarafta durarak süreci izliyorsun.

Bilim adamı, ekrandaki verilere dikkatle bakarken kaşlarını çatıyor. "İlginç, Mitga'nın vücudunda elementel enerji akışı normalin çok dışında. Sanki iki farklı enerji türü birbirine karışmış gibi." Merakla ona yaklaşıyorsun. Bunun ne anlama geldiğini soruyorsun. Bilim adamı derin bir nefes alıyor. "Görünüşe göre Mitga'ya iki farklı deney yapılmış. Bu deneylerin sonuçları birbiriyle çakışıyor ve vücudundaki enerji dengesini bozuyor. Bu da onun elementlerini kontrol etmesini zorlaştırıyor." Mitga, hafifçe başını kaldırarak endişeyle soruyor. "Peki bunu düzeltebilir miyiz?" Bilim adamı sana dönerek gözlerinde bir umut ışığıyla konuşuyor. "Wændz, senin biyolojik yeteneklerin bu durumda çok değerli olabilir." diyor. "Mitga'nın vücudundaki enerji dengesini yeniden sağlamak için yeteneğini kullanabilir misin?" Bir an için duraksıyorsun. Deneyebileceğini söylüyorsun kararlılıkla. Bilim adamı teşvik edici bir şekilde gülümsüyor. "Sana güveniyoruz, sadece elini Mitga'nın üzerine koy ve yeteneğini odakla. Enerji akışını hissetmeye çalış." Mitga, sana cesaret verici bir bakış atıyor. "Hazırım. Ne olursa olsun, denemeye değer." diyor sakin bir sesle. Derin bir nefes alarak Mitga'nın yanına yaklaşıyorsun. Elini nazikçe onun kolunun üzerine koyuyorsun. Gözlerini kapatarak içindeki enerjiyi odaklamaya başlıyorsun. Vücudundan geçen hafif bir titreşim hissediyorsun, sanki iki enerji akımı arasında bir köprü kuruyormuşsun gibi.

Bir anda Mitga'nın bedeni geriliyor. Yüzünde acı dolu bir ifade beliriyor. Bağırmaya başlıyor aniden. Çığlığı laboratuvarın duvarlarında yankılanıyor. Bilim adamı telaşla ekrandaki verilere bakıyor. "Enerji seviyeleri hızla yükseliyor!" diye uyarıyor. "Wændz, biraz yavaşla!" Panikle elini geri çekmeye çalışıyorsun, ancak sanki görünmez bir güç elini Mitga'ya yapıştırmış gibi hissediyorsun. Mitga'nın bağırışları daha da şiddetleniyor. Vücudu kontrolsüz bir şekilde titriyor. Laboratuvarın ışıkları anlık olarak kısılıp parlıyor. Bilim adamı alarm durumuna geçiyor. "Sistemi kapatmamız lazım!" diye bağırıyor. Sonunda, ani bir enerji patlamasıyla Mitga'nın bedeni gevşiyor ve sessizliğe bürünüyor. Gözleri kapanıyor ve derin bir nefes vererek bayılıyor. Elini sonunda geri çekebiliyorsun. Odanın içinde derin bir sessizlik hakim oluyor. Kalbin hızla çarpıyor, ne yapacağını bilemez bir halde Mitga'ya bakıyorsun. Bilim adamı hızla yanınıza geliyor. Mitga'nın nabzını kontrol ediyor, gözlerini kontrol ediyor. "Şu an bilinci kapalı, ancak hayati belirtileri stabil." diyor rahatlatmaya çalışarak. Derin bir nefes alıyorsun, ancak içindeki endişe dinmiyor. İster istemez kendini suçluyorsun. Bilim adamı başını iki yana sallıyor. "Bunun olacağını bilemezdik. Sanırım vücudundaki enerji çatışması beklediğimizden daha karmaşık."

Gözlerin doluyor, ne yapacağını bilemez bir halde Mitga'nın yanında diz çöküyorsun. Bilim adamı elini omzuna koyuyor. "Bu senin suçun değil." diyor teselli ederek. "Şimdi önemli olan onun iyileşmesini sağlamak ve durumu daha iyi anlamak." Laboratuvarın soğuk ışıkları altında, içinde bir çaresizlik hissiyle Mitga'nın sakin yüzüne bakıyorsun. İçinde bir yerde, onun iyileşmesi için elinden geleni yapmaya kararlısın. Ama şu an ne yapacağını bilmiyorsun. Bilim adamı ayağa kalkarak bazı cihazları kontrol etmeye başlıyor. "Onu dinlenme odasına taşımalıyız. Ben de bu verileri analiz edeceğim. Belki bir çözüm bulabiliriz." Sen de yavaşça ayağa kalkıyorsun. Birlikte, Mitga'yı nazikçe kaldırarak dinlenme odasına taşıyorsunuz. İçindeki karışık duygularla, onun bir an önce uyanmasını ve her şeyin yoluna girmesini diliyorsun.

Livei ve Mabi: Yaşlı adam, Livei'nin etkileyici konuşmasının ardından yüzünde derin bir takdir ifadesiyle ayağa kalkıyor. Salonun sessizliği içinde sesi net bir şekilde duyuluyor. "Livei Nyawodz, sözlerin yüreğimize dokundu. Kıta insanının en büyük kurtarıcılarından biri olacağını tahmin ediyorum. Cesaretin ve vizyonun hepimize ilham veriyor." Salon hafif bir alkışla doluyor. Liderlerin ve delegelerin yüzlerinde onaylayıcı ifadeler beliriyor. Livei, bu övgü karşısında hafifçe başını eğerek teşekkür ediyor. Ardından, Mabi'nin güçlü ve stratejik konuşması üzerine yaşlı adam tekrar söz alıyor. "Mabi Chüimimuta, planların oldukça ilgi çekici ve düşünmeye değer. İkinci Kıta'ya çekilme stratejin, beklenmedik bir hamle olabilir. Ancak, liderlerimizin de bu konuda düşüncelerini duymamız gerekiyor." Salonun atmosferi ciddiyetini korurken, gözler şimdi Bok'a dönüyor. Bok, derin bir nefes alarak ayağa kalkıyor. Gözlerinde geçmişin ağırlığı ve geleceğin umudu bir arada parlıyor. Sesini ayarlayarak konuşmaya başlıyor. "Saygıdeğer liderler, değerli dostlar." diye başlıyor. "Ben Bok Jemipech. Mavi Yıldız'ın eski lideri olarak karşınızdayım. Ancak bugün burada sadece bir lider olarak değil, aynı zamanda geçmişin hatalarını düzeltmek isteyen bir insan olarak bulunuyorum." Bir an için duraksıyor, salonun sessizliğinde sözlerinin ağırlığını hissediyor. "Zamanında Güney Tihami'yi destekledim, o dönemde yaptığım seçimlerin doğruluğuna inanıyordum. Ancak şimdi anlıyorum ki, uzun süre tarihin yanlış tarafında yer aldım. Bu kararlarım, birçok insanın acı çekmesine ve bölünmelere neden oldu."

Gözlerinde hafif bir hüzün beliriyor. "Geçmişteki hatalarımın farkındayım ve bunun için derinden pişmanlık duyuyorum." diyor samimiyetle. "Ancak geçmişi değiştiremeyiz. Yapabileceğimiz tek şey, geleceği daha iyi bir hale getirmek için bugün harekete geçmektir." Sesine daha fazla kararlılık ekleyerek devam ediyor. "Bugün burada, sizlerin huzurunda and içiyorum. Geleceğin kurtarıcılarından biri olmak için elimden gelen her şeyi yapacağım. Kıtamızın ve halkımızın birliği için çalışacağım. Aramızdaki tüm ayrılıkları bir kenara bırakıp ortak düşmanımıza karşı birlikte mücadele etmeliyiz." Bakışlarını salonu dolaştırarak sürdürüyor. "Livei'nin ve Mabi'nin söylediklerine katılıyorum. Birlikte hareket etmek, stratejik düşünmek ve gerektiğinde fedakarlık yapmak zorundayız. İkinci Kıta'ya çekilme planı riskli olabilir, ancak doğru uygulanırsa düşmanımızı şaşırtabilir ve bize avantaj sağlayabilir. Bizler, liderler olarak halkımızın geleceğinden sorumluyuz. Bu sorumluluğun bilinciyle hareket etmeli ve kişisel çıkarlarımızı bir kenara bırakmalıyız. Eğer şimdi birlik olmazsak, gelecekte hiçbirimiz için umut kalmayacak." Sözlerini tamamlarken, gözlerinde kararlılıkla başını eğiyor. "Hep birlikte, bu zorluğun üstesinden gelebiliriz. Geçmişin yüklerini geride bırakıp, geleceği aydınlatabiliriz."

Salon, Bok'un içten ve samimi konuşmasının ardından derin bir sessizliğe bürünüyor. Liderler ve delegeler, sözlerin ağırlığını ve önemini sindirmeye çalışıyorlar. Yaşlı adam, hafifçe başını sallayarak tekrar söz alıyor. "Bok Jemipech, açıklığın ve samimiyetin için teşekkür ederiz. Geçmişin hatalarını kabul edip geleceğe umutla bakmak, gerçek bir liderlik örneğidir." Salonun atmosferi, ortak bir amaç etrafında birleşmenin verdiği umutla biraz daha aydınlanıyor. Şimdi, diğer liderlerin düşüncelerini paylaşma zamanı geliyor. Elion'un konuşmasına sıra geliyor. Elion bir adım öne çıkarak dikkatleri üzerine topluyor.

Elion, sakin ama kararlı bir ifadeyle etrafına bakarak derin bir nefes alıyor. "Saygıdeğer liderler ve değerli dostlar, ben Elion, Mavi Yıldız'ın mevcut lideriyim. Bugün burada, Kıta'mızın geleceği ve halklarımızın kaderi için bir araya geldik." Sesini biraz daha yükselterek devam ediyor. "Halkından büyük sırları saklayan hükümetleri her zaman lanetledim ve lanetlemeye de devam edeceğim. Ne yazık ki, en büyük sırları saklayan hükümet, şu anda karşımızda duran Hiperya hükümetidir. Onların gizli planları ve entrikaları, sadece kendi çıkarları için hareket ettiklerinin bir kanıtıdır." Gözlerinde derin bir kararlılık belirirken sözlerini sürdürüyor. "Bu nedenle, Kıta'mızın birliği ve halkımızın güvenliği için Hiperya hükümetine karşı durmak zorundayız. Bu amaç uğrunda Kıta'ya hizmet edeceğime yemin ediyorum. Karşı tarafı yok etmek ve halkımızı korumak için elimden gelen her şeyi yapacağım."

Elion, yumruklarını sıkarak vurguluyor. "Mavi Yıldız'ın tüm gücü ve kaynaklarıyla bu mücadelede yer alacağız. Bizler, halkımızın özgürlüğü ve güvenliği için savaşacağız. Savaşın sonunda, iki tarafın da mutlu olduğu ve tekrar çatışmaya girmediği bir sonuç umuyorum. Barış ve huzurun hakim olduğu bir geleceği birlikte inşa edebiliriz." Sözlerini tamamlarken, gözlerini salonu dolaştırıyor. "Birlik ve beraberlik içinde hareket edersek, hiçbir güç bizi yenemez. Hepinize teşekkür ediyorum." Hafif bir baş selamıyla yerine geri dönüyor. Salonda kısa bir süre sessizlik hâkim oluyor. Elion'un samimi ve kararlı konuşması, liderler ve delegeler üzerinde derin bir etki bırakmış durumda.

Sıra Shisha'ya geliyor. Genç ve enerjik adımlarla öne çıkarak söz almaya hazırlanıyor. Shisha, yüzünde neşeli bir ifadeyle etrafına bakıyor. "Merhaba arkadaşlar!" diye başlıyor, samimi bir tonla. "Ben Shisha Shøge. Dushalı bir genç olmama rağmen, cumhuriyetimizin öncülerinden biri olmanın gururunu taşıyorum." Heyecanla devam ediyor. "Dusha'ya demokrasiyi getirmek için büyük bir coşkuyla çalıştık. Bu demokrasiyi ve Kıta'nın geri kalanını da canım pahasına savunacağımı bilmenizi isterim. Özgürlük ve adalet için mücadele etmek benim için bir onurdur." Shisha, göz kırparak ekliyor. "Bu arada, aramızda sevgili Cumhurbaşkanımız Dana Ferori de var!" diye sesleniyor. "Merhaba Dana! Öpüyorum seni." Dana Ferori, hafifçe kızararak başını eğiyor ve gülümsüyor. Salonda hafif bir kahkaha duyuluyor. Shisha, rahat tavrıyla sözlerini sürdürüyor. "Sonuç olarak, hepimiz aynı gemideyiz ve birlikte hareket etmeliyiz. Gençliğin enerjisi ve tecrübenizin birleşimiyle, karşılaştığımız tüm zorlukların üstesinden gelebiliriz falan filan yani. Hepinize teşekkür ediyorum!" Sözlerini bitirdikten sonra yerine geri dönüyor. Onun bu samimi ve enerjik konuşması, salondaki atmosferi biraz daha hafifletmiş durumda. Liderler ve delegeler, gülümseyerek birbirlerine bakıyorlar ve Shisha'nın coşkusundan etkilenmiş görünüyorlar. Pisan Higenadon ise hala sessizliğini ve duygusuzluğunu koruyor.

Yaşlı adam, nazik bir şekilde sözü Thrao Ozæf'e veriyor. Thrao, zarif bir hareketle ayağa kalkıyor ve salonun dört bir yanına bakarak derin bir nefes alıyor. Gözlerinde hem hüzün hem de kararlılık parlıyor. "Saygıdeğer liderler ve değerli dostlar. Ben Thrao Ozæf, Gedhilfe'nin kralıyım. Bugün burada, babamın hatalarını düzeltmek ve doğru olanı yapmak için bulunuyorum." Bir an için duraksıyor, sanki geçmişin yükünü omuzlarında hissediyor. "Babam, Gedhilfe'yi dünyadan izole etmeyi ve kendi içine kapanmayı seçti. Bu karar, halkımızı yalnızlığa ve gerilemeye sürükledi. Ancak artık biliyorum ki, yalnızlık bizi zayıflatır; birlik ise güçlendirir." Gözlerini salonu dolaştırarak devam ediyor. "Geçmişin gölgeleri altında yaşamaktansa, geleceğin aydınlığına yürümeliyiz. Halkımın refahı ve Kıta'mızın güvenliği için, sizlerle omuz omuza mücadele etmeye hazırım." Sesi daha da güçleniyor. "Düşmanımız güçlü olabilir, ama inancımız ve kararlılığımız daha da güçlü. Yenilmemize imkan yok! Eğer birlikte hareket edersek, hiçbir engel bizi durduramaz. Halklarımıza umut aşılamalı, cesaret vermeliyiz. Onlara, karanlığın ardından gelen aydınlığı göstermeliyiz." Thrao, yumruğunu hafifçe kalbinin üzerine koyarak sözlerini sürdürüyor. "Bugün burada, sizlerin huzurunda ant içiyorum. Gedhilfe'nin tüm gücü ve kaynaklarıyla bu mücadelede yer alacağız. Halklarımızın geleceği için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Birlikte tarih yazacağız!" Gözlerinde parlayan umutla ekliyor. "Gelin, birlikte çalışalım ve geleceğimizi aydınlatalım. Gelecek nesiller, bizim bugün burada aldığımız kararlarla gurur duyacaklar. Hepinize teşekkür ediyorum." Thrao, yerine geri otururken salonda sıcak bir alkış yükseliyor. Liderler ve delegeler, onun samimi ve motive edici konuşmasından etkilenmiş görünüyorlar.

Sıra Dana Ferori'ye geliyor. Dana, zarif bir şekilde ayağa kalkarak hafifçe gülümsüyor. "Değerli liderler ve dostlar, ben Dana Ferori, Dusha Cumhurbaşkanı olarak aranızda yeniyim. Ancak bu önemli görevde, halkımın ve Kıta'mızın geleceği için elimden geleni yapmaya hazırım." Sözlerine devam ediyor. "Dusha olarak, hangi plana karar verilirse verilsin, tüm desteğimizi sunacağız. Birlikte hareket etmenin ve dayanışmanın önemine inanıyorum. Hepinize teşekkür ediyorum." Dana, kısa ve öz konuşmasının ardından yerine geri oturuyor. Salonda hafif bir mırıltı duyuluyor, herkes onun kararlılığını takdir ediyor. Ardından, Stefaw Dudshes söz almak için ayağa kalkıyor. "Saygıdeğer dostlar, Tihami olarak, geçmişte yaşadığımız zorlukları ve bölünmeleri geride bırakmak istiyoruz. Ülkemizin durumu ve..."

Tam bu sırada, Pisan Higenadon sert bir sesle sözünü kesiyor. "O iş halledildi." diyor soğuk bir tonla. Yaşlı adam, kaşlarını çatarak Pisan'a dönüyor. "Lütfen, söz kesmeyelim." diye uyarıyor nazikçe. Ancak Pisan, masasına sert bir yumruk atıyor. Masası anında ikiye ayrılıyor, odadaki herkes şaşkınlıkla ona bakıyor. "Sabahtan beri bekliyorum. Artık vakit kaybetmeye tahammülüm yok." Pisan, ayağa kalkarak etrafına bakıyor. "Tihami lideri Endud Asgama ve Djurat lideri Elü'ud Elungi öldü." diye ilan ediyor. Odadaki herkes şaşkınlık içinde donup kalıyor. "İşi kendi ellerimle hallettim. Artık hainlere göz yumulmayacak." Eliyle Elion'u işaret ederek "Dikkatli ol." diyor tehditkar bir sesle. Ardından, Mabi'nin planını desteklediğini belirtiyor. "Bu plan mantıklı." diyor. Sonra yüksek bir sesle "Şimdi!" diye bağırıyor.

Tam o anda, odanın kapıları açılıyor ve on tane Himota askeri içeri giriyor. Askerler, bir dizlerinin üzerine çöküyorlar ve bir anda vücutlarının tamamı demire dönüşüyor. Parlak metalik bedenleri, odadaki ışığı yansıtıyor. Pisan, askerlerini işaret ederek konuşuyor. "Bu askerlerimin vücutları bundan sonra ölene kadar demirden kalacak. Bunu geri döndürmenin bir yolu yok." Sesi kararlı ve soğuk. "Bunu yapacak on binlerce askerim var. Bu askerlerin bir kısmını Birinci Kıta'da bırakıp, büyük bir kısmını İkinci Kıta'ya göndereceğim." Ayağa kalkarak etrafına sert bir bakış atıyor. "Bu görüşmenin daha fazla uzamasına gerek yok, stratejiniz varsa söyleyin, yoksa da bitirin ve uygulamaya geçelim." Odadaki herkes, Pisan'ın bu ani çıkışı karşısında donup kalıyor. Sessizlik içinde birbirlerine bakarken, atmosferin gerildiğini hissediyorlar.
Off Topic
Pasiflik süresi daha hızlı ilerlememiz amacıyla 2 gün olarak güncellenmiştir.

Re: [Ana Kurgu] Başlangıç

#24
Livei konuşmasının ardından etrafındaki övgüleri işitmekten memnun olmuştu. Konsey üyesi onun kıtanın en büyük kurtarıcılarından birisi olacağını düşündüğünü söyleyince başıyla selam vererek teşekkür etti. Mabi'nin tepkisi karşısında ise kıkırdadı. Sonrasında Mabi kalkıp daha önce Elion'a anlattığı planı yeniden özetlemişti. Sonrasında sırasıyla Bok, Elion ve Shisha söz almışlar ve kendi düşüncelerini belirtmişlerdi. Bok geçmişteki pişmanlıklarından, Elion kendi azim ve kararlılığından, Shisha Dusha'da göstermiş olduğu başarılardan bahsetmişti. Sonrasında Thrao Ozæf söz alarak yüreklendirici bir konuşma yapmıştı. Dana da tecrübesiz olmasına rağmen elinden geleni yapacağını belirtmişti. Tam Stefaw söz alıyordu ki Pisan onun sözünü keserek işin halledildiğini söylemişti.

Pisan'a söz kesmemesi uyarısı yapıldığında tek bir yumruğuyla önündeki masayı ikiye ayırarak tepkisini göstermişti. Ayağa kalkıp Tihami ve Djurat liderlerini elleriyle öldürdüğünü ilan etmişti. Koca salon bir anda ölüm sessizliğine gömülmüştü. Çıt çıkarmaya korkuyor gibiydi herkes. Pisan artık hainlere göz yumulmayacağını söyleyerek Elion'u işaret etmiş ve dikkatli olması gerektiğini söyleyerek onu alenen tehdit etmişti. Livei başını çevirip Elion'un yüzüne baktı. Pisan sonrasında Mabi'nin planının mantıklı olduğunu vurgulayarak odaya askerlerini sokmuştu. Bu askerlerin vücutlarının tamamı demir ile kaplanmıştı. Pisan bunun geri döndürülemez olduğunu, bu şekilde vücudunu demirle kaplayabilecek on binlerce askeri olduğunu söylemişti. Bunların bir kısmını Birinci Kıta'da, çoğunluğunu ise İkinci Kıta'da konuşlandıracaktı. Son olarak da resmen herkese azarlayıcı bir şekilde bakarak boş yapmamalarını, fikirleri varsa sunmalarını tavsiye etmişti.

Livei, odadaki gergin havayı dağıtmak adına ilk ayağa kalkan kişi olmaya karar verdi. "İmparator Pisan haklı." dedi odadakilere göz atarken. "Fazla vaktimiz yok, bir an önce planımızı uygulamaya geçelim. Ben de Mabi'nin planını makul buluyorum. İkinci Kıta'da konuşlanacağız. Ben tüm Mutlak Son üyelerini İkinci Kıta'ya taşıyacağım. Öncelikli hedefimiz bu işin başındaki adamları bulup öldürmek. Onlar ölmeden Dünya'nın saldırıları son bulmayacak. En az 3 kişi olduklarını biliyoruz. Şapkalı, Bay Zengin ve Hiperyus. Bay Zengin ve Hiperyus'un iki ayrı kişi olduklarını öğrendik. Bildiğimiz diğer şey ise bu adamların isterlerse bizi göz açıp kapama hızında yok edecek güçleri olduğu. Ancak böyle yapmıyorlar. Amaçları tam olarak ne bilmemekle birlikte tahminen söyleyebilirim ki potansiyelimizi ölçmek, ne yapacağımızı görmek istiyorlar. Tüm bunlar onlar için birer oyun, bizler de birer kuklayız. Bizi birer insan gibi bile görmüyorlar. Bunları ne ile karşılaşacağımızı önceden bilmeniz için söylüyorum. Diğer liderlerin ekleyeceği başka bir şey yoksa bir an evvel harekete geçelim."
Image
► Show Spoiler

Re: [Ana Kurgu] Başlangıç

#25
Konuşmam bittikten sonra, yaşlı adamın sözlerini dinlemeye başlamıştım. Planlarımın dinlemeye değer olduğunu söylüyordu, ben de ona karşılık kendisini kafamla onaylayarak sözlerine değer verdiğimi belirtmeye çalışıyordum. Benden sonra konuşmaya Bok girmişti. Hem geçmişine yönelik konuşması, hem de şimdiki duruma karşılık olan konuşmasının ardından herkes derin bir sessizlik içerisine girmişti. Yaşlı adam tekrardan söz alarak Bok'a teşekkür etmiş ve konuşma sırasını Elion'a bırakmıştı. Elion'da aynı şekilde, önce kendi değerlerinden bahsetmiş, sonrasında Kıta için neler yapabileceğinden, nasıl bir mücadelede yer alacağından bahsederek konuşmasını bitirmişti. Bu sefer yaşlı adam söze girmemiş, direkt olarak Shisha'ya sıra geçmişti. Dusha'da ne yaptığıyla ilgili bir konuşma ile başlamış, sonrasında Cumhurbaşkanlarını tanıtmıştı, ardından da birlikte hareket etmemiz gerektiğine dair birkaç cümle sarf etmişti. Bu konuşmanın ardından ise Thrao söz alarak Gedhilfe Kralı olarak bir konuşma yapmıştı. Daha çok coşku veren, cesaretlendiren bir konuşmaydı ve kendi görüşümce bir krala yakışır cinstendi.

Dana'nın konuşmasının ardından Stefaw söze girmişti. Diğerlerine nazaran biraz daha kısa konuşmaların ardından asıl mevzu Pisan'da patlak veriyordu. Pisan'ın Stefaw'ın sözünü kesmesinin ardından vakit kaybetmek istemediğini söylemiş, Tihami liderini ve Djurat liderini öldürdüğünü söylemişti. Kendi elleriyle bu işi hallettiğini söylemesinin ardından Elion'a dikkatli olması yönünde bir tehdit savurmuştu. Yüksek bir sesle şimdi diye bağırmasının ardından ani bir şekilde odanın kapıları açılmış ve Himota askerleri içeriye girmişti. Tam olarak ne olup olmayacağını anlayamadığım bu noktada askerler dizlerinin üzerine çökmüş ve vücutları tamamen demire dönmüştü. Bu askerlerin bir anda vücutlarının demire dönmesiyle şoka uğramıştım. Ne yapmaya çalıştığını tam olarak anlayamıyor olmak da beni şoka uğratmaya sebeplerden birisiydi. Bu askerlerin vücutlarının ölene kadar demirden kalacağını söylüyordu, bunu yapabilecek on binlerce askerinin de olduğunu belirtmesinin ardından, bu askerlerin bir kısmının Birinci Kıta'da kalacağını, büyük bir kısmını ise İkinci Kıta'ya göndereceğini söylüyordu. Bu görüşmenin daha fazla uzamamasını belirtiyor, stratejimiz varsa söylememizi yoksa bitirmemizi ve uygulamaya geçmemizi istiyordu. Onu anlayabiliyordum bu aceleciliği konusunda.

Livei'nin konuşmasının ardından derin bir nefes almış ve söze girmiştim. "O zaman hızlı bir şekilde planlarımızı uygulamaya koyma vakti geldi. Bir şekilde geride bırakacağımız kişileri belirlememiz gerekiyor. Kafamıza göre bırakmak mantıklı olmayacaktır. Stratejik bir yaklaşım sergilemek zorundayız. Araya güçlü kişileri serpiştireceğimiz gibi, büyük oranda güçsüz kişileri burada tutmak mecburiyetindeyiz. Ancak dediğim gibi, planın anlaşılmaması için güçlü kişiler de burada kalmak zorunda olacaklar. Planlarınızı ve ayarlamalarınızı buna göre yapmanızı tavsiye ederim." Diyerek konuşmamı bitiriyordum.
► Show Spoiler
Image
GERIR BIREJ
Image
Image
image

Re: [Ana Kurgu] Başlangıç

#26
Mitga'nın yanı başında ellerimi birbirine kavuşturmuştum. Şefkatli dokunuşlarımın azaba dönüşeceğini bilemez olsam da suçluluk hissini derinlemesine yaşıyordum. Olanları tekrar düşünüyordum çıkış yolu aramak adına. Enerji seviyesinin hızla yükseldiğini söylemişti doktor. Ancak bu benim kontrolümün dışındaydı. Bir şekilde ikimizin enerjisi birbiriyle durdurulamaz etkileşime girmişti. Başlattığım bu etkiyi nasıl sürdürdüğünü bilemiyordum ancak o da bilinçli bir şekilde bunu gerçekleştirmemişti. Buna sebep olan şeyi anlayamadığım için cevabı yalnızca araştırmalarından sonra bilim adamından alabilirdim sanırım. Bilim adamına dönüp "Herhangi bir gelişme olursa beni bilgilendirin lütfen..." dedikten sonra iyice toparlanıp derin bir nefes alıyor ve etrafa sanki birilerini arıyor gibi göz gezdirirken "Diğerleri nerede? Burada neler oldu?" diye soruyordum.
► Show Spoiler

Re: [Ana Kurgu] Başlangıç

#27
Livei ve Mabi: Pisan Higenadon's sert çıkışının ardından odadaki atmosfer ağırlaşıyor. Liderlerin yüzlerinde şaşkınlık ve endişe karışımı ifadeler beliriyor. Sessizlik uzadıkça, gerginlik daha da artıyor. Tam bu sırada, yaşlı konsey üyesi derin bir nefes alarak ayağa kalkıyor. "Saygıdeğer liderler, hepimiz burada ortak bir amaç için toplandık. Pisan Higenadon'un söylediği gibi, vakit daralıyor. Şimdi birlik olma zamanı." Thrao Ozæf, başını hafifçe sallayarak söze giriyor. "Haklısınız, gereksiz tartışmalarla vakit kaybetmemeliyiz. Planlarımızı netleştirip harekete geçmeliyiz." Dana Ferori, ellerini masanın üzerinde birleştirerek ekliyor. "Dusha olarak, elimizdeki tüm kaynaklarla destek olmaya hazırız. Halkımızı tahliye etmeye ve savunma hazırlıklarına başlamalıyız." Elion, yüzünde kararlı bir ifadeyle ayağa kalkıyor. "Mavi Yıldız olarak, güçlü ve zayıf element kullanıcılarımızı stratejik olarak dağıtacağız. Birinci Kıta'da kalacak olanlar, düşmanı oyalayarak zaman kazandıracak. İkinci Kıta'da ise savunmamızı güçlendireceğiz." Shisha, enerjik bir şekilde ekliyor. "Biz gençler, elimizden gelenin en iyisini yapacağız! Halkımıza moral vermeli ve onları korumalıyız."

Pisan Higenadon, sert bakışlarını odadaki herkesin üzerinde gezdiriyor. "O halde anlaştık. Herkes kendi hazırlıklarını yapsın. Çünkü başka bir toplantı olmayacak." Stefaw Dudshes, sessizce yerinde otururken düşüncelere dalıyor. Tihami'nin liderlerinin öldürülmesi onu derinden sarsmış olsa da, şimdi halkının geleceği için doğru kararlar almak zorunda olduğunun farkında. Yaşlı konsey üyesi, toplantıyı sonlandırmadan önce son kez konuşuyor. "Bu zorlu dönemde, her birimizin katkısı hayati önem taşıyor. Lütfen, halklarınızı bilgilendirin ve hazırlıklara başlayın. Birlikte hareket edersek, bu tehdidin üstesinden gelebiliriz." Toplantı resmen sona erdiğinde, liderler ve delegeler odadan ayrılmaya başlıyorlar. Koridorlarda telaşlı adımlar, fısıltılar ve acil planlamalar hissediliyor.

Livei ve Mabi, odanın dışında bir araya geliyorsunuz. Etrafınızdaki hareketliliği izlerken, içinizdeki kararlılık daha da güçleniyor. Bu sırada, Bok Jemipech yanınıza yaklaşıyor. "Hazırlıklara hemen başlamalıyız." diyor ciddi bir sesle. "Bu akşam karargaha herkesi toparlayalım diyorum." Elion, yanınıza gelerek sessizce konuşuyor. "Size güveniyorum. Umarım siz de bize güveniyorsunuzdur." Bu sırada, koridorun diğer ucunda Pisan Higenadon ve askerleri görülüyor. Pisan, ciddi bir ifadeyle ilerlerken, demir askerleri sessizce onu takip ediyor. Thrao Ozæf, sizin yanınıza gelerek dostça bir şekilde gülümsüyor. "Geleceğimiz sizin ellerinizde diyebilir miyiz?" Elion, mütevazı bir şekilde cevap veriyor. "Elimizden gelenin en iyisini yapacağız, Majesteleri." Thrao, elini Elion'un omzuna koyarak cesaret veriyor. "Biliyorum." Hava kararmaya başlarken, liderler ve temsilciler kendi yollarına dağılıyorlar. Her biri, önlerindeki zorlu görevlerin ağırlığını hissediyor.

Birkaç Saat Sonra

Mutlak Son'un karargahında yoğun bir hareketlilik hakim. Üyeler, talimatlarınız doğrultusunda hazırlıklara başlamış durumda. Eşyalar toplanıyor, iletişim cihazları ayarlanıyor, tahliye planları gözden geçiriliyor. Livei, bir haritanın üzerinde eğilmiş, stratejik noktaları işaretliyorsun. Bok yanına gelerek güncellemeleri paylaşıyor. "Tahliye araçları hazır." diyor. "İkinci Kıta'ya geçiş için rotalar belirlendi." Gözlerini haritadan kaldırarak Bok'a bakıyorsun. "Işınlanacağız tabii, ama herkesi ışınlamamız imkansız. Bir grup insanı tahliye etmemiz gerekecek." Bu sırada, Friks aceleyle yanınıza yaklaşıyor. "Livei, Bok! Yeni bir rapor var." diyor telaşla. "Dünya'nın gemileri hareketlenmeye başlamış. İlk temasın yakında olabileceği tahmin ediliyor." Bok, kaşlarını çatarak düşünüyor. "Beklediğimizden hızlı ilerliyorlar."

Gece

Gökyüzü yıldızlarla kaplı, ancak havada hissedilen bir gerginlik var. İnsanlar, evlerini ve sevdiklerini geride bırakmanın hüznüyle sessizce ilerliyorlar. Tahliye araçları, sıra halinde İkinci Kıta'ya doğru yola çıkmaya hazır. Livei ve Mabi, bir tepenin üzerinde durarak manzarayı izliyorsunuz. Etraf sessiz, ancak içlerinde fırtınalar kopuyor. Bu sırada, uzaklarda hafif bir titreşim hissediliyor. Toprağın derinliklerinden gelen bu titreşim, yaklaşan tehlikenin habercisi gibi.

Sabahın İlk Işıkları

Güneş yavaşça yükselirken, herkes sessizlik içinde nefesini tutmuş halde bekliyor. Toprağın ve havanın enerjisi hissedilir derecede yoğun. Bu an, bekleyişin en zor olduğu an. Savaşın başlamasına sadece anlar kalmışken, herkes kendi düşüncelerine dalıyor. Sevdikleri, hayalleri ve gelecekleri için mücadele etmeye hazırlar. Bu gergin bekleyiş, büyük bir mücadelenin habercisi. Herkesin kaderi, önümüzdeki saatlerde şekillenecek. Umutlar ve korkular iç içe geçmiş halde, savaşın başlaması an meselesi.

Wændz: Laboratuvarın sessizliğinde saatler geçiyor. Mitga, dinlenme odasında hareketsiz yatarken, sen ve bilim adamı verileri incelemeye devam ediyorsunuz. İçindeki endişe ve suçluluk hissi, onu bir an önce iyileştirmek için daha da motive ediyor. Sabaha karşı, laboratuvarın ışıkları hafifçe titreşiyor. Bilim adamı, bilgisayar ekranındaki grafiklere bakarak düşünceli bir ifadeyle mırıldanıyor. "Enerji dalgalanmaları stabil hale gelmeye başlamış." diyor umutla. Aniden, dinlenme odasından hafif bir ses duyuluyor. Kalbin hızla çarparak kapıya yöneliyorsun. Odaya girdiğinde, Mitga'nın gözlerini yavaşça açtığını görüyorsun. Yanına yaklaşıp elini tutuyorsun. Mitga, hafifçe gülümseyerek cevap veriyor. "Biraz tuhaf hissediyorum, ama iyiyim sanırım." Tam bu sırada, vücudunun bir kısmından hafif bir enerji çıkışı fark ediyorsun. Parlak ve titreşen bir ışık, Mitga'nın kolunun etrafında dolaşıyor.

Bilim adamı da odaya girerek durumu inceliyor. "Bu, daha önce gördüğüm bir şey değil." diye fısıldıyor. Mitga, kolunu havaya kaldırıyor. "Garip bir his var." diyor endişeyle. Aniden, kolundan çeşitli uzuvlar çıkmaya başlıyor. Uzayan ve şekil değiştiren bu uzuvlar, kontrolsüz bir şekilde tavana doğru uzanıyor ve tavanı deliyor. Laboratuvarın içinde alarm sesleri çalmaya başlıyor. Bilim adamı şaşkınlıkla geriye çekilirken, sen ne yapacağını bilemez halde Mitga'ya bakıyorsun. Ancak o da olanları kontrol edemiyor gibi görünüyor. Uzuvlar, tavanda delikler açarak yukarı doğru uzanmaya devam ediyor. O anın şaşkınlığı ve belirsizliği içinde, laboratuvar kaosa sürükleniyor. İçindeki endişe ve korku, ne yapman gerektiği konusunda seni kararsız bırakıyor.
Off Topic
Konu sonlanmıştır. Yeni konu yarın akşam açılacaktır.

Ödüller
Livei Nyawodz
• 250 IP
• 5000 PBF
• 5 Stat Puanı (Dağıtılabilir)

Mabi Chüimimuta
• 250 IP
• 5000 PBF
• 5 Stat Puanı (Dağıtılabilir)

Wændz Neidthad
• 250 IP
• 5000 PBF
• 5 Stat Puanı (Dağıtılabilir)
Locked

Return to “Avegreen”