[Ana Kurgu] Başlangıç
Posted: Thu Oct 31, 2024 8:30 pm
Köprü.
Gedhilfe çok fazla köprüye sahip olan bir ülke değildir, coğrafi olarak da köprü gerektiren bir yapıya sahip değildir. Bu köprü de, yokuş bir sokağın hemen altında bulunan işlek bir caddenin paralelinde olan bir cadde arasında bulunan su yatağının üstünden yayaların hızlı geçmesi için inşa edilmiş kısa bir köprüdür. Ama önemli bir hikayeyi ve Gedhilfe halkına anımsatılması gereken önemli bir geçmişi temsil etmektedir. Gedhilfe'nin bu sıradan köprüsü, aslında çok eskiden yaşanan "Sessiz Direniş" günlerinin bir anıtıydı. O dönemde, krallığın baskıcı yönetimi altında ezilen halk, sessiz ama kararlı bir şekilde direnmiş ve bu köprü tam da o direnişin sembolü haline gelmişti. İşgal kuvvetlerinin şehre girdiği günlerde, halk bu dar sokakları ve köprüyü kullanarak gizli haberleşme ağı kurmuş, direniş mesajlarını birbirlerine ulaştırmıştı. Küçük görünen bu köprü, aslında özgürlük mücadelesinin en önemli geçiş noktalarından biriydi. Yaşlılar hala çocuklarına ve torunlarına bu köprünün altından geçerken, o günlerin hikayesini anlatır. Her taş, her çatlak bir direniş öyküsünü fısıldar gibidir. Gedhilfe halkı için bu köprü, sadece bir ulaşım aracı değil, tarihlerinin canlı bir tanığıdır. Birlik Köprüsü, günümüzde ise çok farklı ama bir o kadar da yakın bir amaçla kullanılmak üzere.
Birlik Köprüsü’nün üstünde güneş, çatlamış taşlara hafifçe vururken, köprünün tarihi dokusu kendini daha da belirgin hale getiriyor. Çevrede hafif bir esinti dolaşıyor; sanki yıllar önce burada yankılanan direniş fısıltılarını yeniden canlandırmak istermiş gibi. Bugün, tarihin tanıklık ettiği başka bir buluşmaya hazırlanıyor .Elion, mitolojik bir figür gibi adımını köprüye atıyor. Yanında Mitga, Meinsu, Bekwo ve Wændz var; her birinin yüzünde geçmişin yükünü hisseden bir ifade. Elion’un bakışları köprünün taşlarına, etrafındaki yıpranmış yüzeye kayıyor. Onun yürüyüşünde, Gedhilfe’nin tarihini onurlandıran bir asalet, bir sorumluluk var. Birlik Köprüsü’nün üzerinden geçerken, özgürlüğün ve cesaretin sembolü olan her çatlak, her taş gözlerinde birer anlam buluyor. Mavi Yıldız’ın lideri olarak, tarih boyunca özgürlük uğruna mücadele etmiş her ruhun burada bir yankısını duyar gibi. Meinsu, yavaş adımlarla ilerleyen Elion’a kısa bir bakış atıyor. Gözlerindeki ifade, geçmişin hikayeleriyle dolu bu köprünün, bugünkü buluşmaya yeni bir anlam kattığını hissettiklerini yansıtıyor. Hafif bir yutkunmayla Elion’un arkasında sessizce yürümeye devam ediyor. Bekwo, köprünün her bir taşına dikkatle bakarken, sanki eski bir dostu selamlarmış gibi başını hafifçe öne eğiyor. Belki de çocukluğunda duyduğu, yaşlılardan işittiği direniş hikayeleri, bu anın ciddiyetini ona daha fazla hissettiriyor. Mitga’nın adımları ise ağır ve temkinli. Etrafı sürekli izliyor, sanki hem kendi grubunu hem de çevreyi korumak için tetikte. O, burada sadece bir katılımcı değil; bu köprüde yaşanacak olan konuşmanın güvenliğini sağlamakla da yükümlü.
Wændz ise diğerlerine göre biraz daha geride, düşünceli bir bakışla etrafı izliyor. Gözleri köprünün her iki yanında uzanan dar sokaklara kayıyor. Eski direniş zamanında burada yankılanan fısıltıların, bugünün sessizliğinde yeniden canlandığını hisseder gibi. Şehrin dokusuyla bütünleşmiş olan bu köprünün altında, tarihin ve direnişin izleri sanki içindeki düşüncelere karşılık veriyor. Elion, köprünün tam ortasında durup, yanındakilere kısa bir bakış atıyor. Bir an için hepsini tek tek süzüyor; sanki bu anın ağırlığını hepsiyle paylaşmak istiyormuş gibi.
Birlik Köprüsü’nün diğer ucunda, ağır ama kendinden emin adımlarla Livei, Mabi, Mavi, Friks ve Shisha beliriyor. Gedhilfe’nin bu eski direniş simgesi, şimdi bir başka dönüm noktasına tanıklık etmek üzere; ve bu kez, Mutlak Son’un sembolik ağırlığını da taşıyor. Çatlamış taşlara basan ayak sesleri, köprünün altında geçmişten kalan yankılara karışıyor. Sanki yıllar önce aynı köprüde özgürlüğün fısıldayan ruhları, bugünün gölgeleriyle yeniden vücut bulmuş gibi.
Livei, en önde yürüyenlerden, gözleri Elion ve diğerlerine odaklanmış durumda. Her adımında net bir kararlılıkla ilerliyor. Onun yürüyüşünde, bir krallığı değiştiren, inandığı uğurda savaş veren bir liderin güveni var. Bu toprakların ne kadar çok acıya, ne kadar çok direnişe tanık olduğunu bilen birinin bakışıyla Elion’a yaklaşıyor. Bugün burada yapılacak anlaşmanın, Dünya’ya karşı durabilecek bir gücün ortaya çıkması için ilk adım olacağına dair kesin bir inanç var yüzünde. Çatlamış taşlara her bastığında, Mutlak Son’un kararlılığı, köprüye işleyen bir mühür gibi hissediliyor. Yanında, Mabi’nin gözleri köprünün tarihine, yerleşmiş öykülerine kayıyor. Bir yandan bu buluşmanın önemini kavramış, diğer yandan kendi içindeki mücadeleyi dışarıya belli etmemeye çalışıyor. Elion ve grubuna doğru yaklaşırken, bir asker gibi hazırlıklı, çevik ve temkinli; bir yandan da sanki bu mekanda, bugünün ötesinde başka bir geçmişe göz kırpıyormuş gibi. O, burada sadece bir savaşçı olarak değil, geçmişin anısını yaşatan bir ruh olarak yürüyor. Mavi, yanlarında sessizce ilerliyor; yüzünde derin bir ciddiyet, adımları kararlı ve ağır. Onun için bu köprüdeki buluşma, sadece bir stratejik ittifak değil, yıllardır süregelen bir mücadelenin, sonunda güçlerini birleştirebileceği bir an. Sanki her adımında, Dünya’ya karşı oluşturacakları bu gücün temelini atıyormuş gibi ilerliyor.
Friks, köprünün taşlarına ve köprüyü çevreleyen dar sokaklara kısa ama anlamlı bakışlar atıyor. Bu tarihi, bu çatlak taşların fısıldadığı öyküleri biliyor. Hatta sanki onun için diğerlerinden daha fazla anlam ifade ediyor gibi. Çok tanıdık bir yer. Mutlak Son’un burada belirmesi, geçmişin direnişçileri gibi, şimdi Dünya’ya karşı yeni bir direnişi başlatmak için bir araya geldiklerinin sembolü. Yüzünde soğukkanlı bir ifade var, ama içindeki kararlılık her adımına yansıyor. Sonunda, kendi değerleri ve prensipleri uğruna bir ittifak kurmak zorunda olduklarının farkında. Yanında Shisha, gözlerinde bilgece bir dikkatle adımlıyor. Dumanı tüten sigarasını bırakmış, dikkatini tamamen Elion ve grubuna çevirmiş durumda. Onun için bu, zekası ve tecrübesini koyabileceği, en derin mücadelenin zemini. Yüzünde gerginlik değil, ama derin bir ciddiyet var.
Köprünün tam ortasında, Elion ve diğerlerinin karşısında duruyorlar şimdi. Mutlak Son’un ağır varlığı, Birlik Köprüsü’nü sarmalıyor. Karşılarında duran Elion’a ve Mavi Yıldız üyelerine bakarken, burada alınacak kararın büyüklüğünün farkındalar. Wændz ve Mitga sessizce yer değiştiriyor ve Mutlak Son üyelerinin yanında yerlerini alıyorlar. Elion, köprünün tam ortasında durarak tüm gözleri üzerinde topladığını hissediyor. Omuzlarına yüklenen bu anın ağırlığını iliklerine kadar hissederek bakışlarını topluluğa yöneltiyor. Hafifçe öksürüp, konuşmaya başladığında sesi, o soğukkanlı ve bilge tavrını koruyor. "Dünya, saldırısını sadece yerden değil, gökyüzünden de başlatacak. Ama bu, sıradan bir hava saldırısı değil. Onların üzerinde taşıdıkları en ölümcül silah, 'Aetherium' adını verdikleri bir uzay gemisi."
Sözleri havada asılı kalırken herkesin dikkatle dinlediğini fark ediyorsunuz. Elion devam ediyor. "Aetherium, Dünya’nın yüzyıllar süren mühendislik ve biyoteknoloji alanındaki çalışmalarının bir ürünü. Bu gemi, yörüngede gizli kalabilme, enerji yoğunluğunu manipüle edebilme gibi özelliklere sahip. Ayrıca atomik ölçekte enerji dalgaları yayarak kara üzerindeki hedefleri yüksek isabet oranıyla vurabiliyor. Fakat sadece bununla da sınırlı değil; Aetherium’un içinde, tam anlamıyla bir ölüm makinesi olan 'Hades' adını verdikleri bir bölüm bulunuyor." Elion burada kısa bir duraklama yapıyor, gözleri kararlılıkla parlıyor. "Hades, geminin insanlara karşı doğrudan ölümcül saldırılar gerçekleştirebilmesi için tasarlandı. Gelişmiş lazer, ısı radyasyonu ve elektro-manyetik silahlar barındırıyor. Bu silahlar, özellikle Himota gibi yoğun nüfuslu ve savunma altyapısı sınırlı şehirleri hedef almak üzere yapılandırıldı. Yani, Dünya’nın amacı sadece yönetimi devirmek değil, halkın direncini kırmak, korkuyu iliklerine kadar işlemek." Mavi ve Friks, bu sözleri duyarken kısa bir nefes alıyor, gözlerinde endişe ve öfkenin karışımı bir ifade beliriyor. Elion devam ediyor. "Bu gemi, yalnızca silahlarıyla değil, aynı zamanda taşıdığı 'Sentinel' adı verilen özel birlikleri ile de dikkat çekiyor. Sentinel, Dünya tarafından geliştirilmiş, tamamen savaş robotlarından oluşan insansı bir güç. Her biri farklı savaş yeteneklerine göre programlanmış bu robotlar, insan gücünden çok daha öteye geçebilecek kapasiteye sahip. Sentinel birliği, sadece makinelerin sağlayabileceği çeviklik, hız ve dayanıklılıkla donatılmış durumda. İçlerindeki yapay zeka, savaş taktiklerini analiz edebilme, sahadaki gelişmelere anında uyum sağlama ve bir stratejiye göre saldırıyı koordine etme becerisine sahip. Aetherium’un içine yerleştirilen özel kapsüllerle çatışma bölgelerine hızla indiriliyorlar ve karaya indiklerinde yalnızca fiziksel değil, psikolojik olarak da ciddi bir terör estiriyorlar. Onları durdurmak veya caydırmak, tahmin ettiğimizden çok daha zor olacak. Himota’ya saldırdıklarında, yukarıdan yağdırılan bombardımanın yanı sıra, bu robotlar karada her türlü direnişi ezmeye programlanmış olarak harekete geçecekler. Dünyalıların bu robotları tamamen yok edilemez ve durdurulamaz olarak tasarladıkları açık, çünkü her biri bir ordu kadar güçlü ve en ufak bir ahlaki kısıtlamadan yoksun."
Elion'un sözleri donuk bir sessizlik yaratıyor; sanki köprüdeki herkes, bu ölüm makinesinin gücünü gözünde canlandırıyormuş gibi. "Aetherium yalnızca stratejik noktaları değil, bir direniş gördüğünde sivil nüfusa da saldıracak. Bu, halkın gözünde bizi destekleyen herkesin aynı sonla yüzleşmesini sağlamak için tasarlanmış bir strateji. Dünyalıların onca yıl bekledikten sonra bu kadar ağır bir saldırı planlamalarının nedeni, direnişi tek bir hamlede yok etme arzuları." Bir an duraklayarak diğerlerine bakıyor, her bir yüzü tek tek süzüyor. "Bunu durdurmak, sadece bizim için değil, burada yaşayan herkes için bir zorunluluk. Himota’ya girdiğimizde onların bu gemiyi kullanma riskine karşı bir strateji geliştirmek zorundayız." Elion kısa bir süre duraksıyor ve "Tabii en kötüsü bu da değil. 'Düşmüş' kod adını taktığımız arkadaşlarımız var bir de. Belki de en kötü kısmı bu hatta. Manipüle ederek köleleştirdikleri Ingeniumlu element kullanıcılarını üstümüze salacaklar. En önde onlar olacak, onların bir arkasında Sentineller, onların bir arkasında ise Dünyalı kuvvetleri. Bildiğiniz teknolojik olarak fazla üstün oldukları bir savaş üstünde çalışıyorlar şu an. Ve sadece üç günümüz var. Bu üç gün içerisinde bir plan yapmamız gerekiyor." diyerek açıklamasını bitiriyor. "Biliyorum, buraya bir anlaşma yapmak için geldik ama ben bu aşamaları artık aştığımız kanaatindeyim. Kendi fikirlerimi söylemeden önce size söz hakkı vermek istiyorum. Sizce ne yapmalıyız? Nasıl ilerlemeliyiz?"
Birlik Köprüsü’nün üstünde güneş, çatlamış taşlara hafifçe vururken, köprünün tarihi dokusu kendini daha da belirgin hale getiriyor. Çevrede hafif bir esinti dolaşıyor; sanki yıllar önce burada yankılanan direniş fısıltılarını yeniden canlandırmak istermiş gibi. Bugün, tarihin tanıklık ettiği başka bir buluşmaya hazırlanıyor .Elion, mitolojik bir figür gibi adımını köprüye atıyor. Yanında Mitga, Meinsu, Bekwo ve Wændz var; her birinin yüzünde geçmişin yükünü hisseden bir ifade. Elion’un bakışları köprünün taşlarına, etrafındaki yıpranmış yüzeye kayıyor. Onun yürüyüşünde, Gedhilfe’nin tarihini onurlandıran bir asalet, bir sorumluluk var. Birlik Köprüsü’nün üzerinden geçerken, özgürlüğün ve cesaretin sembolü olan her çatlak, her taş gözlerinde birer anlam buluyor. Mavi Yıldız’ın lideri olarak, tarih boyunca özgürlük uğruna mücadele etmiş her ruhun burada bir yankısını duyar gibi. Meinsu, yavaş adımlarla ilerleyen Elion’a kısa bir bakış atıyor. Gözlerindeki ifade, geçmişin hikayeleriyle dolu bu köprünün, bugünkü buluşmaya yeni bir anlam kattığını hissettiklerini yansıtıyor. Hafif bir yutkunmayla Elion’un arkasında sessizce yürümeye devam ediyor. Bekwo, köprünün her bir taşına dikkatle bakarken, sanki eski bir dostu selamlarmış gibi başını hafifçe öne eğiyor. Belki de çocukluğunda duyduğu, yaşlılardan işittiği direniş hikayeleri, bu anın ciddiyetini ona daha fazla hissettiriyor. Mitga’nın adımları ise ağır ve temkinli. Etrafı sürekli izliyor, sanki hem kendi grubunu hem de çevreyi korumak için tetikte. O, burada sadece bir katılımcı değil; bu köprüde yaşanacak olan konuşmanın güvenliğini sağlamakla da yükümlü.
Wændz ise diğerlerine göre biraz daha geride, düşünceli bir bakışla etrafı izliyor. Gözleri köprünün her iki yanında uzanan dar sokaklara kayıyor. Eski direniş zamanında burada yankılanan fısıltıların, bugünün sessizliğinde yeniden canlandığını hisseder gibi. Şehrin dokusuyla bütünleşmiş olan bu köprünün altında, tarihin ve direnişin izleri sanki içindeki düşüncelere karşılık veriyor. Elion, köprünün tam ortasında durup, yanındakilere kısa bir bakış atıyor. Bir an için hepsini tek tek süzüyor; sanki bu anın ağırlığını hepsiyle paylaşmak istiyormuş gibi.
Birlik Köprüsü’nün diğer ucunda, ağır ama kendinden emin adımlarla Livei, Mabi, Mavi, Friks ve Shisha beliriyor. Gedhilfe’nin bu eski direniş simgesi, şimdi bir başka dönüm noktasına tanıklık etmek üzere; ve bu kez, Mutlak Son’un sembolik ağırlığını da taşıyor. Çatlamış taşlara basan ayak sesleri, köprünün altında geçmişten kalan yankılara karışıyor. Sanki yıllar önce aynı köprüde özgürlüğün fısıldayan ruhları, bugünün gölgeleriyle yeniden vücut bulmuş gibi.
Livei, en önde yürüyenlerden, gözleri Elion ve diğerlerine odaklanmış durumda. Her adımında net bir kararlılıkla ilerliyor. Onun yürüyüşünde, bir krallığı değiştiren, inandığı uğurda savaş veren bir liderin güveni var. Bu toprakların ne kadar çok acıya, ne kadar çok direnişe tanık olduğunu bilen birinin bakışıyla Elion’a yaklaşıyor. Bugün burada yapılacak anlaşmanın, Dünya’ya karşı durabilecek bir gücün ortaya çıkması için ilk adım olacağına dair kesin bir inanç var yüzünde. Çatlamış taşlara her bastığında, Mutlak Son’un kararlılığı, köprüye işleyen bir mühür gibi hissediliyor. Yanında, Mabi’nin gözleri köprünün tarihine, yerleşmiş öykülerine kayıyor. Bir yandan bu buluşmanın önemini kavramış, diğer yandan kendi içindeki mücadeleyi dışarıya belli etmemeye çalışıyor. Elion ve grubuna doğru yaklaşırken, bir asker gibi hazırlıklı, çevik ve temkinli; bir yandan da sanki bu mekanda, bugünün ötesinde başka bir geçmişe göz kırpıyormuş gibi. O, burada sadece bir savaşçı olarak değil, geçmişin anısını yaşatan bir ruh olarak yürüyor. Mavi, yanlarında sessizce ilerliyor; yüzünde derin bir ciddiyet, adımları kararlı ve ağır. Onun için bu köprüdeki buluşma, sadece bir stratejik ittifak değil, yıllardır süregelen bir mücadelenin, sonunda güçlerini birleştirebileceği bir an. Sanki her adımında, Dünya’ya karşı oluşturacakları bu gücün temelini atıyormuş gibi ilerliyor.
Friks, köprünün taşlarına ve köprüyü çevreleyen dar sokaklara kısa ama anlamlı bakışlar atıyor. Bu tarihi, bu çatlak taşların fısıldadığı öyküleri biliyor. Hatta sanki onun için diğerlerinden daha fazla anlam ifade ediyor gibi. Çok tanıdık bir yer. Mutlak Son’un burada belirmesi, geçmişin direnişçileri gibi, şimdi Dünya’ya karşı yeni bir direnişi başlatmak için bir araya geldiklerinin sembolü. Yüzünde soğukkanlı bir ifade var, ama içindeki kararlılık her adımına yansıyor. Sonunda, kendi değerleri ve prensipleri uğruna bir ittifak kurmak zorunda olduklarının farkında. Yanında Shisha, gözlerinde bilgece bir dikkatle adımlıyor. Dumanı tüten sigarasını bırakmış, dikkatini tamamen Elion ve grubuna çevirmiş durumda. Onun için bu, zekası ve tecrübesini koyabileceği, en derin mücadelenin zemini. Yüzünde gerginlik değil, ama derin bir ciddiyet var.
Köprünün tam ortasında, Elion ve diğerlerinin karşısında duruyorlar şimdi. Mutlak Son’un ağır varlığı, Birlik Köprüsü’nü sarmalıyor. Karşılarında duran Elion’a ve Mavi Yıldız üyelerine bakarken, burada alınacak kararın büyüklüğünün farkındalar. Wændz ve Mitga sessizce yer değiştiriyor ve Mutlak Son üyelerinin yanında yerlerini alıyorlar. Elion, köprünün tam ortasında durarak tüm gözleri üzerinde topladığını hissediyor. Omuzlarına yüklenen bu anın ağırlığını iliklerine kadar hissederek bakışlarını topluluğa yöneltiyor. Hafifçe öksürüp, konuşmaya başladığında sesi, o soğukkanlı ve bilge tavrını koruyor. "Dünya, saldırısını sadece yerden değil, gökyüzünden de başlatacak. Ama bu, sıradan bir hava saldırısı değil. Onların üzerinde taşıdıkları en ölümcül silah, 'Aetherium' adını verdikleri bir uzay gemisi."
Sözleri havada asılı kalırken herkesin dikkatle dinlediğini fark ediyorsunuz. Elion devam ediyor. "Aetherium, Dünya’nın yüzyıllar süren mühendislik ve biyoteknoloji alanındaki çalışmalarının bir ürünü. Bu gemi, yörüngede gizli kalabilme, enerji yoğunluğunu manipüle edebilme gibi özelliklere sahip. Ayrıca atomik ölçekte enerji dalgaları yayarak kara üzerindeki hedefleri yüksek isabet oranıyla vurabiliyor. Fakat sadece bununla da sınırlı değil; Aetherium’un içinde, tam anlamıyla bir ölüm makinesi olan 'Hades' adını verdikleri bir bölüm bulunuyor." Elion burada kısa bir duraklama yapıyor, gözleri kararlılıkla parlıyor. "Hades, geminin insanlara karşı doğrudan ölümcül saldırılar gerçekleştirebilmesi için tasarlandı. Gelişmiş lazer, ısı radyasyonu ve elektro-manyetik silahlar barındırıyor. Bu silahlar, özellikle Himota gibi yoğun nüfuslu ve savunma altyapısı sınırlı şehirleri hedef almak üzere yapılandırıldı. Yani, Dünya’nın amacı sadece yönetimi devirmek değil, halkın direncini kırmak, korkuyu iliklerine kadar işlemek." Mavi ve Friks, bu sözleri duyarken kısa bir nefes alıyor, gözlerinde endişe ve öfkenin karışımı bir ifade beliriyor. Elion devam ediyor. "Bu gemi, yalnızca silahlarıyla değil, aynı zamanda taşıdığı 'Sentinel' adı verilen özel birlikleri ile de dikkat çekiyor. Sentinel, Dünya tarafından geliştirilmiş, tamamen savaş robotlarından oluşan insansı bir güç. Her biri farklı savaş yeteneklerine göre programlanmış bu robotlar, insan gücünden çok daha öteye geçebilecek kapasiteye sahip. Sentinel birliği, sadece makinelerin sağlayabileceği çeviklik, hız ve dayanıklılıkla donatılmış durumda. İçlerindeki yapay zeka, savaş taktiklerini analiz edebilme, sahadaki gelişmelere anında uyum sağlama ve bir stratejiye göre saldırıyı koordine etme becerisine sahip. Aetherium’un içine yerleştirilen özel kapsüllerle çatışma bölgelerine hızla indiriliyorlar ve karaya indiklerinde yalnızca fiziksel değil, psikolojik olarak da ciddi bir terör estiriyorlar. Onları durdurmak veya caydırmak, tahmin ettiğimizden çok daha zor olacak. Himota’ya saldırdıklarında, yukarıdan yağdırılan bombardımanın yanı sıra, bu robotlar karada her türlü direnişi ezmeye programlanmış olarak harekete geçecekler. Dünyalıların bu robotları tamamen yok edilemez ve durdurulamaz olarak tasarladıkları açık, çünkü her biri bir ordu kadar güçlü ve en ufak bir ahlaki kısıtlamadan yoksun."
Elion'un sözleri donuk bir sessizlik yaratıyor; sanki köprüdeki herkes, bu ölüm makinesinin gücünü gözünde canlandırıyormuş gibi. "Aetherium yalnızca stratejik noktaları değil, bir direniş gördüğünde sivil nüfusa da saldıracak. Bu, halkın gözünde bizi destekleyen herkesin aynı sonla yüzleşmesini sağlamak için tasarlanmış bir strateji. Dünyalıların onca yıl bekledikten sonra bu kadar ağır bir saldırı planlamalarının nedeni, direnişi tek bir hamlede yok etme arzuları." Bir an duraklayarak diğerlerine bakıyor, her bir yüzü tek tek süzüyor. "Bunu durdurmak, sadece bizim için değil, burada yaşayan herkes için bir zorunluluk. Himota’ya girdiğimizde onların bu gemiyi kullanma riskine karşı bir strateji geliştirmek zorundayız." Elion kısa bir süre duraksıyor ve "Tabii en kötüsü bu da değil. 'Düşmüş' kod adını taktığımız arkadaşlarımız var bir de. Belki de en kötü kısmı bu hatta. Manipüle ederek köleleştirdikleri Ingeniumlu element kullanıcılarını üstümüze salacaklar. En önde onlar olacak, onların bir arkasında Sentineller, onların bir arkasında ise Dünyalı kuvvetleri. Bildiğiniz teknolojik olarak fazla üstün oldukları bir savaş üstünde çalışıyorlar şu an. Ve sadece üç günümüz var. Bu üç gün içerisinde bir plan yapmamız gerekiyor." diyerek açıklamasını bitiriyor. "Biliyorum, buraya bir anlaşma yapmak için geldik ama ben bu aşamaları artık aştığımız kanaatindeyim. Kendi fikirlerimi söylemeden önce size söz hakkı vermek istiyorum. Sizce ne yapmalıyız? Nasıl ilerlemeliyiz?"