Re: [Wændz Neidthad] Uzak Dur.

#21
Adam gülümseyip hemencecik anlaştığımızı söylemişti. Bir yandan sazan olduğunu düşünsem de diğer yandan Alevli Ejderler’in pek çok tecavüz ve şiddet olaylarına karıştığını söylemişlerdi teğmen ile dedektif kendi aralarında. Bu yüzden tedbiri elden bırakmamalıydım.

Adam ile caddeden çıkıp yakınlarda küçük bir binaya gitmiştik. Burada pencere yoktu. Gizlenmek için fena sayılmazdı. Ancak dikkatimi çeken şey etraftaki mumlar oluyordu. Neden muma ihtiyaç duyuyorlardı ki? Etraf karanlık sayılırdı pencere de olmayınca. Adam kapıyı arkamdan kapadıktan sonra herkes gidene kadar beklemem gerektiğini söylemişti. Kafamı olumlu manada masumane sallayıp kabul ediyordum dediğini. Darp sırasında dağılmış saçlarımı düzeltmek için saçımdaki tokayı çıkarıyor ve tokayı ağzıma alıp saçlarımı arkada topladığım sırada etrafa bakınıyordum. Köşelerde ahşap kutular bulunuyordu. Birkaç kitap ve kağıt parçası görüyordum. Karşı duvarda da bir ayna vardı. Saçlarımı arkadan düzgünce toplamış sol elimle tokayı alıp bağlamaya başlarken adam sözlerini söylüyordu. Saçlarımı düzeltmekte duraksamadan kafamı kaldırıp adama bakıyor ve başımı sallıyordum. Kendimi kanıtlamam gerektiğini söylediğinde saçlarımın önlerindeki perçinleri düzeltip tamamen adama odaklanıyordum artık. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ama kötü bir şey yapmamı isteyecekse bu oyunu burada bitirmem gerekiyordu. Ancak konuyu başka bir yere çekiyordu. Ailelerine ne olduğunu bulmaya çalışan insanlar olduğunu söylediğinde sağ kaşımı kaldırıyordum merakla. Ne alakaydı şimdi ailelerle? Yanlış kişiyi takip etmiştim sanırım. Ancak bu konuda yardım istediği ortadaydı. Başımı olumlu manada sallamıştım. Adama onun bana güvendiği hızda güvenmemem gerektiğinin farkındaydım. Olabildiğince fazla bilgi edinmem gerekiyordu. Laboratuvarda yaşanan karmaşayı burada da istemiyordum. Kısa sürede çok tecrübe kazanmıştım.

Adam ellerini masaya koyduktan sonra Alevli Ejderler adını ağzına alıyordu. Bu noktada ciddiyetimi arttırıyor ve barda ilgilendiğim konu da bu olduğundan aradığımı bulduğum konusunda ilgisiz kalmıyordum. Ne görev icabı doğru noktada olduğum için çok seviniyor ne de önemsiz bir şey söylemiş gibi ilgisiz kalıyordum. Uzun süredir çete olduklarını ama son zamanlarda işlerin değiştiğini söylemişti. İşler nasıl değişebilirdi ki? Tecavüz adam öldürme gibi bin türlü suçu işleyen kötü insanların nesi değişmiş olabilir? Ancak devamında aile üyeleri iz bırakmadan kaybolduğunu söylemişti. Bu konuda hükümeti suçlamıştı. Amaçları onları bulmak olduğunu belirtmişti. Kafamda soru işaretleri oluşuyordu. Azılı suçlular çetesi neden aile üyelerine bu kadar kafa yoruyordu? Neden hükümeti suçladığı tarzında bir soru soruyordum. O da bilmediğini ve tahmin ettiğini söylüyordu. Genel sözlerini Alevli Ejderler’in hükümet ile bağlantılı olduğunu söylemesiyle dikkat çekici boyuta getiriyordu. Öncülerle konuşmam gerekiyordu. Öncüler de neyin nesiydi?

Konuşmanın ardından benden istendiği gibi herkes gidene kadar sokakta bekliyordum. Bu saklanarak bekleyip güneşin batışına kadar sürüyordu. Ardından binaya dönüyor, karanlık odaya giriyordum. Odada farklı olarak biri kitap duruyordu. Açıp inceliyordum. İçerisinde anlamadığım dilde bir şeyler yazıyordu. Daha önce bu harfleri hiçbir yerde görmemiştim. Kitabı kapatıp yerine koyduktan sonra tanıştığım adam on kişiyle birlikte binaya geri dönüyordu. Ayağa kalkıp onlara doğru ilerliyordum. Kukuletalı cübbeleriyle bu karanlık ortamda yaşadığımız dönemden çok eskilerde bir zamandaymış gibi hissediyordum kendimi. Biraz da olsa tereddütlerim bulunuyordu. Karanlık denilince aklıma artık ilk gelen şey o şapkalı adam ve getirdiği atmosfer olduğu için tereddüt etmem normal sayılırdı. Ancak Meşaleler tutan bu kişilerin yanında o adam bana bilmem gerekenleri göstereceğini söylediğinde bir kere yutkunduktan sonra onu onaylıyor ve sopayı gördüğüm odaya kadar onu takip ediyordum. Adam o garip çubuğu cebine koyuyordu. Kitabı alıp açıyor ve okumaya başlıyordu. Ancak bu kelimeleri aslında okumadığını, bir kağıda yazdığını görüyordum. Yazma işlemi bittikten sonra başını kaldırıp bana bakıyordu. Loş ortamda iyice irileşen gözbebeklerim onunkilere odaklanıyordu. Kitabın bu diyardan olmadığını söylediğinde bir ürperti geliyordu. Sessizce cümlesinin devamını bekliyordum. Cüppeli insanlardan kımıldı hissedemiyordum. Aileleriyle kendilerini bu diyardan göndermek isteyenlerin olduğunu söylüyordu. Ardından bana paranormal bir şey yaşayıp yaşamadığımı soruyordu. Gözlerim endişe iyice büyüyordu. Neredeydim ben?

Şapkalı adam bana görevimi engellemek ve beni manipüle etmek için ellerinden geleni yapacaklarını söylediğinde neyi kastetmişti anlayamıyordum. Çocuğun kaybolduğu noktayı araştırırken bir tür laboratuvarla karşılaşmıştım. İnsanları tek tek kaçırıp burada bir tankın içinde bütün duygularından arındırarak hapsediyorlardı. Neden? Laboratuvar baskınında ben de vardım ancak orada neler olduğunu bilmiyordum. Her şey mahvolduğu için belki de hiç bilemeyecektim. Ancak Yangk’ın haftalardın çetenin lideri olduğunu söylemişti. Alevli Ejderler’in lideri Yangk mıydı? Görevime yeterince dikkatimi vermediğim için pişmanlık duyuyordum. Ancak taşları yerine oturtmak için hala fırsatım bulunuyordu. Anlamadığım konu Yangk eğer Alevli Ejderler’in lideri ise neden insanları kaçıran kişilere yardım etsin ki? Buradaki üyeler kaçıranların hükümet olduğunu söylüyordu? Kendi iç sorunları mı vardı?

Düşüncelere dalmış kafamı kaldırıyordum. Şapkalı adamdan hemen bahsetmek gibi bir niyetim yoktu. Önce karşı tarafın niyetini öğrenmeliydim. Onlara güvenmediğim gibi güvensem bile üzerlerindeki tüm suçlamalara açıklık gelmeden güvenmeye de niyetim yoktu. Her ne kadar kaçırılmış aileleri de olsa bu yaptıklarını haklı çıkarmıyordu. Bu yüzden dikkatli olacaktım. “Geceden bile karanlık bir yerde hiçliğin içerisinde bu diyara ait olmayan şeyler gördüm. Bu konuyu nereden bildiğini ve nasıl yardımcı olabilirim bilmiyorum. Ancak o kitabın bu diyardan olmadığı konusunda size inanıyorum” dedikten sonra sözü ona bırakacaktım.
► Show Spoiler

Re: [Wændz Neidthad] Uzak Dur.

#22
"Karanlık bir diyar demek..." Adam şaşkınlıkla seni dinliyor ve arkasına dönüp diğerlerinin tepkilerini de ölçüyor. Tekrardan sana dönüyor ve "Yaşadığının aynısını yaşayan üyelerimiz oldu. Bunun ortadan kaybolmalarla bağlantılı olabileceğini düşünüyoruz." diyor. Kukuletalı üyelerden biri konuşmaya başlıyor. "Daha önce deneyimlediğim hiçbir şeye benzemiyordu. Karanlık beni sardı, beni tamamen yuttu ve kalın, mürekkep gibi kucağında boğdu. Elimi yüzümün önünde göremiyordum, kulaklarımda atan kendi kalp atışımın sesinden başka hiçbir şey duyamıyordum. Ama sonra, gölgelerin arasından onu gördüm. Uzun boylu ve heybetli bir figür, tüm diyarı doldurmuş gibi görünen bir varlığa sahipti. Özelliklerini seçemiyordum, insan mı yoksa tamamen başka bir şey mi olduğunu bile anlayamıyordum. Korkunçtu ama aynı zamanda garip bir şekilde büyüleyiciydi. Gözlerimi ondan alamıyordum, istesem de hareket edemiyordum. Sanki olduğum yerde donmuş, bakışlarına tutsak edilmiş gibiydim. Yine de ona bakarken bile ne gördüğümü tam olarak kavrayamadım. Zihnimin bana oyun oynaması karanlığın bir oyunu muydu? Yoksa gerçek bir şey miydi, başından beri orada olan, gözlerden uzakta gizlenen bir şey mi? Bilmiyordum, bilemezdim. Tek yapabildiğim izlemek ve beklemekti, bir şekilde, bir şekilde, her şeye anlam verebileceğimi ummak. Ama suret yaklaştıkça, varlığı her geçen an daha da güçlendikçe, beni aştığını biliyordum. Burası her neyse, o şey her neyse, benim anlayışımın ötesindeydi. Ve böylece, bir teslimiyet ve korku duygusuyla, bu karanlık diyardan bir şekilde canlı çıkacağımı umarak, bundan sonra olacaklara kendimi hazırladım. Sonsuzluk gibi gelen bir süre boyunca orada durup karanlığa baktım, ne olduğundan veya bundan sonra ne olacağından emin değildim. Ama sonra, başladığı gibi aniden bitti. Karanlık dağıldı, yerini kendi odamın tanıdık çevresi aldı. Gerçek dünyaya geri dönmüştüm, sağ salim. Ama rahat bir nefes aldığımda bile içimde dolaşan huzursuzluk hissini üzerimden atamadım. Bana ne olmuştu? Neredeydim? Ve bu olay ne anlama geliyordu? Her şeyi anlamlandırmak için günler, haftalar, hatta aylar harcadım."

Seninle aslen konuşan adam tekrar söze giriyor. "İnsanlar sağda solda kayboluyor ve bence bunda göründüğünden daha fazlası var. Kendi araştırmamızı yapıyoruz, eski kayıtları karıştırıyoruz ve tanıklarla görüşüyoruz ve burada uğursuz bir şeylerin döndüğü sonucuna vardık. Ama bunu tek başımıza yapamayız. Bizim kadar kendini adamış ve kararlı birine ihtiyacımız var, gerçeği ortaya çıkarmak için her yolu deneyecek birine. İşte burada devreye sen giriyorsun. Bu gizemi çözmeme yardım edecek becerilere ve uzmanlığa sahip olan birine ihtiyacım var ve işi bitirmen için ihtiyacın olan her türlü kaynağı sana sunmaya hazırım. Polis kayıtlarına, gözetleme kayıtlarına ve hatta kendi kişisel muhbir ağıma erişimden bahsediyorum. Bu karmaşık sırlar ve yalanlar ağını çözmek için birleştirilmiş bilgi ve deneyimlerimizi kullanarak birlikte çalışacağız. Ve kim bilir? Belki yol boyunca, tarihin akışını değiştirebilecek daha büyük bir şeye rastlarız. Ama denemeden asla bilemeyeceğiz. Yani ne diyorsun? Var mısın?" Adamın polis olduğun gerçeğinden bahsetmesi kafanı karıştırıyor, malum bu bilgiyi ona vermemiştin.

Re: [Wændz Neidthad] Uzak Dur.

#23
Adamın sözlerini dinlerken geçen gece yaşadıklarımı tekrardan yaşıyor gibi hissediyordum. Bu yaşadığımda yalnız olmadığıma şaşırmalı mıydım sevinmeli miydim yoksa korkmalı mıydım bilmiyordum. Bahsettiği figür ile yaşadıkları benden farklı olarak onunla iletişime geçmemesiydi. Bense şapkalı maskeli adam ile konuşmuştum. Yaşadıklarımda farklı olsam bile bu beni ne tür bir konuma koyuyor anlayamıyordum. Kendimi bir şeyler için kullanılacak gibi hissediyordum ve bunu asla istemiyordum. Ben kendim Wændz olarak masumları korumak ve keyifli bir hayat sürmek ve babamı gururlandırmak amacı ile azimle çalışıp polis olmuştum. Bu yaşananlar ise tam bir bilinmezliğin içine atmıştı beni. Ne için çabaladığımı bilemiyordum ama nedense her seferinde mağdurlarla karşılaşıp duruyordum. Kayıp olan insanlar konusuna geri dönüyordum bir daha. O çocuğun kaybolma sebebi ile bağlantılı bir olay mı yaşanıyordu. Her ne olursa olsun masumları korumalı ve kurtarmalıydım.

Adam tekrardan söze girdiğinde şaşkınlığım artıyordu. Benim polis olduğumu bir şekilde açığa çıkarmasıyla bürünmeye çalıştığım kimlik, yüzümdeki maske de düşüyordu. Belki de düşmekten çok zaten bilinen bir gerçeği dile getiriyordu sadece. Hedeflerimizin ortaklığı göz önüne alındığında bundan korkmam gerekmediğine inanıyordum. Ayrıca bana büyük bir bilgi ağını paylaşmaktan söz ediyordu. Kaynaklarımın gelişmesi ve oynayacağım kartların sayısının artması her şeyin boyutunu değiştirebilir nitelikteydi. Yalnızca yolda karşılaştığım insanların sözlerinden yola çıkmaktan öte bir şeydi bu. Kayıp insanları ne neden kaçırıldıklarını bulmalıydım. Bu Wændz olarak yapacağım bir şeydi. O yüzden bakışlarımdaki masumiyeti koruyarak daha enerjik bir ifadeyle sağ elimi yumruk yapıp göğüs hizama kaldırıp “Sivilleri korumak, üzüntü ve kederin sebebini yok etmek ve beni ben yapan değerlerim olan sevdiklerimi gururlandırmak için hiçbir mevki ve grup ayırt etmeksizin çabalayacağım! Ben varım!” dedikten sonra elimi indirip “Adım Wændz, senin ismin nedir?” diye soracaktım.
► Show Spoiler

Re: [Wændz Neidthad] Uzak Dur.

#24
Adam masum dürüstlüğüne karşılık olarak gülümsüyor ve "Ben Greia, tanıştığımıza memnun oldum. Bir an önce bu konuda birlikte çalışmaya başlasak daha iyi olacak gibi görünüyor. Senden haber almak için sabırsızlanıyorum." diyor." El sıkışıyorsunuz ve "Seninle çalışmayı dört gözle bekliyorum Wændz. Umarım birlikte harika şeyler başarabiliriz. Şimdilik hoşça kal." diyor. Ve bununla birlikte, kukuletalı figürlere geri dönüyor ve onlara çekilmelerini emrediyor. Sana bir kez daha bakıp ses tonunu inceltiyor ve "Bugünlük dinlenip yarın sabah benimle iletişime geçmelisin." diyor. Ve böylece tüm parti dağılıyor. Onlar gittikten sonra kapıya geri dönüyorsun ve kapalı olduğunu fark ediyorsun. Görünüşe göre Greia kapıyı açtıktan sonra bile kapı kapanmış. Kapıyı açıp dışarı çıkıyorsun ve arkandan kapatıyorsun. Sokak lambaları sarı ışıklarını zemine yansıtarak kararmış asfalt ile beyaz beton arasında keskin bir kontrast oluşturuyor. Ay ışığı, uzaktaki binaların üzerine gümüş ışıltısını yansıtarak sokaklara ve ara sokaklara hafif bir ışıltı saçıyor. Ay ışığının oluşturduğu gölgelere baktığında ürperiyor ve az önce meydana gelen olayları düşünüyorsun. Sana bir görev verildi; araştırma ve sıkı çalışma gerektiren bir şey. Etrafındaki dünya hakkında fazla bir şey bilmiyorsun ama Greia'nın sana anlattıklarına inanıyorsun. Sana söylenenlere ve içini dolduran kararlılık hissine inanıyorsun. Artık toplantı bittiğine göre, kararın konusunda kendini daha iyi ve daha güvenli hissediyorsun. Soruşturmaya başlama zamanı.

Evine dönmeden önce, sokaklarda dolaşan evsiz bir adam görüyorsun. Tam olarak ne demek istediğini anlamakta zorlandığın şeyler söylemeye başlıyor. Elini kaldırıp "Hey, sen bir polissin, değil mi? Bana yardım edebilir misin? Artık hiçbir şeyin anlam ifade etmediği bu çılgın şehirden kaçmak istiyorum! Sadece ben değilim. Herkes deliriyor ve bahse girerim buradan bir çıkabilsem iyi olacağım. Bir şeyler gördüm. Uçan bir araba gördüm, kanatları vardı. Bir vizyon gördüm. Bir gün herkes ölecek. Etrafta koşan insanlar çemberler içinde çığlıklar içinde ağlayacaklar. Cevap yok. Çözüm yok. Sadece sonsuz delilik. Lütfen bana yardım et!" diye yalvarıyor. Aldığın tek yanıt, omurgandan aşağı doğru inen bir ürperti. Adam kendini defalarca tekrarlayarak sayıklamaya ve bağırmaya devam ediyor. Belki de onu yalnız bırakmalısın.

Senin aksine, biz seni asla yalnız bırakmayacağız.


: )
Off Topic
Konu sonlanmıştır.

Ödüller
Wændz Neidthad
• 200 IP
Off Topic
Wændz Neidthad'ın bireysel konusu 1-3 gün sonra açılacaktır.
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”

cron