Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#11
Yolumdaki küçük engellere rağmen hedefim olan oyuncakçı dükkanına geldim. İçeriye girdiğimde kasada yaşlı bir beyefendi gördüm. Zannımca kendisi buranın sahibi veya da buranın bir çalışanıydı. Bir anda kendimi yaşlı beyefendinin çalışan mı ya da patron mu olduğuyla ilgili derin bir paradoks içerisinde buldum. Geçen mini saniyeler içerisinde herhangi bir karara varamadığım için yaşlı beyefendiyi kafamda sadece buranın bir çalışanı olarak kaydetmeye karar verdim. Bunun dışında içerisi son derece normal bir oyuncak dükkanı gibi görünüyordu. Müşteriler hunharca değişik türde olan oyuncaklardan hangisini yavrularının seçeceklerini bekliyorlardı. Bazı ebeveynler küçük dokunuşlar yapıp kararları etkilemeye de çalışıyordu. Neyse ki denk geldiğim bu ebeveynlerin zevkleri o kadar kötü ki daha nasıl bir yönlendirme yapacaklarından bihaber ''Gedhife'' marka kalitesiz oyuncakları övüyorlardı. İnsanları anlamak gerçekten çok zor...

Oyuncakçı dükkanında etrafta boş boş ve bir o kadar da dikkatli şekilde gezerken kasada duran yaşlı beyefendinin, bir müşteriye anahtar verdiğini gördüm. Bu müşterinin yüzünde bir adet yatay yara izi olduğundan dolayı bu kişiye ''yara izi olan adam'' demeye karar verdim. Yara izi olan adam, yaşlı beyefendiden anahtar gibi bir şey aldıktan sonra dükkanın en sonuna doğru ilerlemeye başladı. Bu esna da nedendir bilinmez kendimi yara izi olan adamın arkadasın dan giderken buldum. Bunu sebebi, Yüce Himota polis memuru olmamın bana verdiği bir içgüdü olduğunu düşünüyorum. Yara izi olan adam, yolun sonuna geldiğinde arka tarafta bulunan bir kapıyı açıp içeriye doğru adım attı. Kapıyı tam kapatmadığı için kapı biraz aralık kaldı. Hafifçe içeriye doğru baktığımda fazla bir şey göremedim. Gerek kapının az aralık olmasından dolayı, gerekse ışıklardan olacak ki içerisi fazla net görünmüyordu. Sadece aşağıya inen merdivenlerin varlığından emin olabildim. Bundan sonrası ise görünmüyordu. Gerçi sadece merdivenleri bile görmek benim için yeterliydi. Tüm olan biten her şeyi anlamıştım. Yaşlı beyefendi ve yara izi olan adam birbirlerini tanıyorlardı. Hatta iki birer yakın arkadaşlardı. Yara izi olan adamın acilen tuvalete gitmesi gerekiyordu. Yakınlarda umumi bir tuvalet bulamadığı için dostu olan yaşlı beyefendi den oyuncakçı dükkanındaki tuvaleti kullanabilmeyi rica etmişti. O da bu acil isteği anlamış ve sadece bir kaç kelime diyalog kurduktan sonra anahtarı ona vermişti. Buraya bir ihbar için geldiğimin farkındayım. Bu yüzden böyle gereksiz olaylara bulaşmak istemiyorum. Çoooook düşük bir ihtimal yanılıyor isem de yara izi olan adamın girdiği yerden çıkmasını beklemem yeterliydi. Şüpheli bir hareket de bulunursa o zaman müdahale etmeyi düşünecektim. Şuan da şüpheli bir durum olup olmayacağını gözlemleyecek ve Başpolis memuru Sai ile Kıdemlim Tegin için gerçek birer Himota Polis memurlarına yakışan oyuncaklar seçmeye çalışacaktım.
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#12
Uzun zamandır böyle rahat bir yer sofrasında yemek yediğimi hatırlamıyordum. Bu rahatlık keyfimi yerine getirmişti. Çok geçmeden sofraya gelen atıştırmalıkların da ikram olduğunu duyduğumda bu keyfim ikiye katlanmıştı. Sıradan bir kafede, yoğun bir görev beklerken huzur içinde önüme koyulanları tatmanın bana iyi geldiğini hissediyordum. Üstelik çalışanlar da oldukça naziklerdi. Sanki uzun zamandır olmak istediğim yerdeydim. Böyle bir yerin suç örgütü merkezi olabileceği fikrinden bile uzaklaşıyordum neredeyse. Tabi tüm bunlar gizlenmek için yapılmış bir makyaj olabilirdi. Elbette bu işi göstere göstere yapmayacaklardı. Kesin bir sonuca varmam gerekiyordu. Bunun içinse etrafı gözlemeye devam etmeliydim. Bir yandan da ziyafetime devam etmeyi ihmal etmeyecektim tabi.

Saz çalan adamın söylediği bir Himota türküsü kulağıma çalındığında dikkatimi toplamama yardımcı oluyordu. Etrafta sanki herkes bu güzel sanat eşliğinde eğlenmeye gelmiş gibiydi. Müzik eşliğinde mırıldanmaların arasında bir konuşma dikkatimi o yöne vermeme neden olmuştu. Bu sıralar bu isyanı çokça duyuyordum açıkçası. Cehennemi görmeyenler için cenneti eleştirmek kolaydır. Evet… Zor durumdaydık, paramparça olduk, dağıldık ve bir umut ışığına tutunduk. Verilen kararları sorgulama konusunda ise, barış anlaşmasından önce değinilecek başka konular da var. Bunları her gece düşündüm. Uyuyamadığım zamanlar oldu. Eğer yıkıntıları tekrar inşa etmek için harekete geçmezsem kimseye bir faydam olmayacağını fark ettim. Bu yüzden şikayet etmekten daha fazlasını yapmalıydım.

Bu düşünceler esnasında bir sesle kendime geldim. Hala bir iz arıyordum. Elemanın şüphelenmesini istemiyordum açıkçası. “Dediğim gibi yoğun bir gün geçiriyorum. Yorgunluk işte biraz dalmışım.” diyerek gülümseyecek ve devam edecektim. “Açıkçası bu kafeye ilk defa geliyorum ama dekorasyonunuz ve tarzınız bayağı hoşuma gitti. Üniversiteye yakın bir yer olduğundan gençlere hitap eden daha modern bir yer beklemiştim. Sanırım buraya daha sık gelebilirim. Müşteri hedefiniz tahminimden daha farklı anlaşılan. Gençlerin çoğunlukta olduğu bir yere böyle bir kafe açmak cesur bir seçim. Kemik bir müşteri kitleniz olsa gerek. Buraya gelenler özel insanlar olmalı.” diyecektim yemeğimi yemeye devam ederken. Belki müşteriler hakkında biraz bilgi koparabilirdim adamdan.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#13
Takip ettiğim takım elbiseli arkadaş çantasını ortada bıraktıktan sonra köşedeki telefonun yanına gitti. Telefonu kullanmak için bir jeton attıktan sonra konuşma yapmak için beklemeye başladı. Bir jeton attığına göre uzun bir konuşma yapmayı planladığını sanmıyorum. Hızlı ve dikkat çekmemeye özen göstererek adamın konuştuklarını duyabileceğim önceden göz diktiğim bir koltuğa oturdum. Üzerimdeki üniforma yüzünden çok fazla risk almak istemediğim için oturduğum koltuktan konuşmanın belli başlı kelimelerini duyabildim. Duyduğum kadarıyla konuştuğu kişi bir kadın ve yakın zamanda bir şeylerden kurtulacaklarını söyledi. Hastanede olduğumuz için bu konuşma bana çok fazla şüpheli gelmedi. Şimdilik daha da konuşmaya devam edecekler gibi durduğu için oturduğum yerde bekleyerek daha neler duyabileceğimi görmek istiyorum. Takım elbiseli arkadaşın çantası savunmasız bir şekilde ortada duruyor olmasına rağmen üzerimde taşıdığım üniforma sebebiyle suçluluğu kesin olmayan birinin eşyalarını kurcalamak istemiyorum. Eğer suçlu olduğuna emin olursam elbette içinde neler olduğunu bakmak için elimden geleni yaparım ancak şimdilik sadece dinlemek ile yetineceğim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#14
Santin: Her insan evladı zor durumda kalabilir, değil mi? Hangimiz dışarıda ulu orta yerde kendimizle cebelleşmedik ki? Hâlden anlıyor ve adamcağızı rahat bırakmayı seçiyorsun. Bu sırada da boş durmuyor ve takım arkadaşlarına oyuncak seçiyorsun. Himota'nın oyuncakları her genel kültür sahibi kişinin varsayabileceği üzere zararsız silahlardan oluşuyor. Plastikten ışıklı kılıçlar, ucu plastik vakumlu ok ve yaylar, kör bıçaklı mızraklar ve hançerler. Savaşçı figürleri de var. Hatta savaş üzerine masa oyunları bile var. bunlar arasında gezerken gözün hepsinde farklı ve dikkat çekici bir oyuncağa takılıyor. Ne olduğunu anlamıyorsun. İlk bakışta bir madalyona benziyor fakat eline alıp yakından bakınca çok daha farklı bir nesne olduğunu görebiliyorsun. İçi özenle kırılmış parçalarla dolu ve bunları dışarıdan güç uygulayarak oynatabiliyorsun. Galiba bu bir çeşit yapboz. Basit bir zeka oyunu. Sen bu oyuncağa kafa yorarken suratında yara izi olan adam bir sırt çantasıyla dükkana dönüyor ve kapıyı kitliyor. Yaşlı amcanın yanına varıp anahtarları veriyor ve teşekkür ediyor. İşler sandığından daha farklı gibi duruyor.

Sai: Gözlemci ve yorumcu kişiliğini ön plana koyarak işletme hakkında bir eleştiride bulunuyorsun. Bu görevlinin ilgisini çekiyor ve etrafına baktıktan sonra senden de izin alarak yanına oturuyor. "Kendi bakış açınız ile doğru bir yaklaşımda bulundunuz memurum fakat hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Evet, burada yetişkin müşterilerimiz de var ama müşterilerimizin çoğunluğu hem üniversiteden hem de üniversite dışından gençler. Artık her ulusta kıtasallık söz konusu. Pakt kıtasal bir kültür oluşturma ve bunu yayma amacı güdüyor. Gençler buraya geldiği zaman Himotalı oldukları vurgusuyla karşılaşıyorlar. Ulusumuzdaki birçok alanda başka ulusların yolunu izliyoruz. Onların yaptığını yapıyoruz. Evet, Himota günümüzde de kültürünü koruyor korumasına da, nereye kadar? Görevli konuşmasına devam etmek istese de yeni gelen müşterileri fark ediyor ve işinin başına geçiyor. Yeni gelen üç kişilik gruptan biri kasa arkasındaki bir elektronik aleti gösteriyor ve ne olduğunu soruyor. Görevli ise Gedhilfe icadı olduğunu, zaten hazırlanmış fakat soğumuş olan yemekleri ısıtarak yemeye hazır duruma getirdiğini, gazdan ve uğraştan tasarruf etmeye yaradığını söylüyor. Bunun üzerine soruyu soran kişi elini çenesine götürüp düşünceli bakışlar attıktan sonra elinin tersiyle görevliyi tokatlıyor. Görevli dizinin üstüne düşüyor. Adam bununla yetinmeyip görevliyi dövmeye başlıyor. O sırada yanındaki biri makineyi kırma niyetiyle yerinden sökmeye çalışırken, diğeri kimse engel olmasın diye öne geçip hançer çekiyor. Ulan, huzurla iki lokma yedirmiyorsunuz adama!

Tegin: Sana sunulan olanakları kullanarak eylemi geçmeyi akıl kârı bulmayarak reddediyor ve dinlemeye devam ediyorsun. İş adamını hâlâ kesik kesik duyuyorsun. "Arkamız...işler...bekliyoruz. Biraz daha konuşmayı sürdükten sonra adam telefonu yerine koyuyor ve çantayı koyduğu koltuğa yöneliyor. Çantayı kucağına alıp oturuyor. Bir iş adamı çantası varken oturduğunda çocuk gibi çantasını kucağın almaz. Oturduğu yerin yanına koyar veya vestiyere bırakır. Garip. Bir ara senle göz göze gelince başıyla masumane bir selam veriyor. Seni gördükten sonra yüzünde gerginlik oluşuyor ve sabırsızlığı andıran bir beden dili kullanıyor. Çok geçmeden gözlüklü, saçı toplu bir iş kadını adamın karşısına oturuyor. Adam tam karşı çıkacakken kadın "Günbatımı çok güzel, değil mi? diye soruyor. adam önce şaşkınlıkla dışarı bakıyor sonra bir an sanki bambaşka birisine dönüşmüş gibi "Kim bilir nelere feda bu manzara?" diye karşılık veriyor. Ardından adamın Himota dilinde ne anlama geldiğini bilmediğin bir cümlesi sonrası kadın kapıya doğru bakıyor. Gözleri birisini görmüş gibi ama bir anlığına da olsa sana baktığına yemine edebilirsin. Bu davranıştan sonra ikisi beraber kalkıp hızlı adımlarla bekleme odasından çıkıyorlar. Ne kadar da şüpheli bir çift iş insanı. Hmmmmm...

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#15
Adamın konuşmak için yanıma oturması tam da istediğim şeydi. Böylece bir sohbet başlatabilirsem ağzından bir şekilde bir şeyler kopartabilirdim. İzni istediğinde hem başımla onaylayarak hem de elimle oturabileceğini işaret ederek davet etmiştim masaya. Bundan sonrası doğru kelimeler seçmek olacaktı. Adamı huylandırmadan güzelce istediğimi alabilmem gerekiyordu bu dakikadan sonra. Adamın söyledikleri ilgimi çekmiş bir yandan da beni şaşırtmıştı. Bu şaşkınlığımı yüz ifademle de belli etmiştim.

Gerçekten güzel düşünmüşsünüz. Tabi gençlerin kültürümüzü benimsemesi gerek. Ne yazık ki insanlar popüler olan şeylere yöneliyorlar. Açıkçası bunu ben bile yapıyorum. Böyle bir sorumluluk almanız saygıyı ve takdiri hak ediyor. Aslında…” dediğim sırada adamın gelen müşterilere yöneldiğini fark ettim. Ben konuşmaya odaklanmışken o çoktan fark etmişti belli ki gelenleri. Üç kişilik gruptan gelen kokular pek hoşuma gitmese de yemeğimi yemeye devam ediyordum onları izlerken. Girer girmez kasanın orada bir muhabbete tutuşmuşlardı. Garip bir durumdu gerçekten ki adam, aldığı cevap hoşuna gitmemiş olacak ki, birdenbire görevliye saldırmıştı. Bunu görür görmez tam atağa kalkacaktım ki hamle yapmadan kendimi durdurmuştum. Az önce görevli ile konuşurken burası hakkında düşüncelerim tamamen pozitif olmuşken bu heriflerin aradığımız kişilerle bir bağı olabilir miydi? Burayı merkez olarak kullanıyorlarsa bu aletlerden de önceden haberleri olması gerekti gerçi. Bu şerefsizleri tavuk kanadı gibi kızartmak için içim içimi yiyordu aslında ama bir görev için buradaydım ve bunu belli etmemem gerekiyordu. Ulan her şey bir kenara bu herifler beni hiç mi sallamıyorlar? Yoksa ben burada değil miyim lan?

Yerimden kalkmadan, yemeğimi yemeye devam ederken, adamların duyabileceği şekilde konuşacaktım. Sakinliğimi korumam gerekiyordu. “Arkadaşlar kolay gelsin ama yaptığınız hiç doğru bir hareket değil. Görevliyi bırakıp kim olduğunuzu ve ne istediğinizi söyleyin, ben de bu olanları görmezden geleyim. Zaten yorgunum beni hiç uğraştırmayın.” diyecektim. Direkt saldırsam görevliye ya da başka birine de zarar verebilirdim. En azından bu herifler olay çıkarmak istiyorsa ilk hamleyi onlara bırakacaktım. Bir dizim yere dik konumda ayağım yere basıyordu. Gelebilecek bir hamleye her zaman hazırlıklı bir şekilde bekliyordum.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#16
Başpolis memuru ve kıdemlime oyun seçmek için teker teker raflara göz atıyordum. İkisinin de ne kadar heybetli birer polis memurları olduklarını bildiğim için onların şanına yakışır hediyeler bulmak istiyordum. Bu yüzden elbet de sadece Yüce Himota İmparatorluğuyla ilgili olan oyuncaklara bakıyordum. Daha azını düşünmek bile onlara hakaret etmişim gibi hissetmeme neden olabilirdi. Bu esnada efsanevi güzel oyuncaklar arasında kalan madalyona benzer bir oyuncak gördüm. Bu kadar güzel kılıç balta gibi envaiçeşit çeşit mükemmel savaş oyuncakları arasında neden böyle bir oyuncak durduğunu anlamak için oyuncağı elime alıp incelemeye başladım. Bu sırada yara izi olan adam bir sırt çantası ile bulunduğu bodrum katından yukarıya çıkıp giriş katına geldi. Alt kata inerken yanında herhangi bir şey yoktu fakat yukarı çıktığında yanında bir adet sırt çantası vardı. Böyle bir davranış birazcık şüpheli duruyordu. Aşağıda neler olduğunu öğrensem iyi olur gibi duruyordu. Bunu yapmak için de illa ki bir anahtara ihtiyacım olduğunu düşünmüyordum. Az önce yukarıya gelen yara izi olan adamın aşağıya inmek için kullandığı kapının önüne gidecektim. Üstün polis memuru yeteneklerime kapıyı açmayı deneyecektim. Aşağı inerken oldukça büyük bir dalgınlık yapıp kapıyı açık bırakmıştı. Belki de yine aynı dalgınlığı yapıp kapıyı kitlememiş olma ihtimali vardı. Şayet böyle bir durum varsa aşağıya inmeme engel olan tüm engel kalmış olurdu. Fakat işlerin bu kadar yolunda gideceğini pek sanmıyorum. Kilit'in açık olmama ihtimalinde ise minnak bir omuz hareketiyle olabildiğince sessizce kapıyı açmayı deneyeceğim.
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#17
Takım elbiseli adam bir süre daha konuşmasına devam ettikten sonra çantasının yanına giderek az önce yere bıraktığı çantasını kucağına aldıktan sonra beklemeye başladı. Telefondaki kadın ile ne konuştuklarına tam olarak duyamadığım için şimdilik bir şey yapmayı planlamıyorum. Çantasını garip bir şekilde tutması beni birazcık şüphelendirse de ne yazık ki tek başına bu tutuş harekete geçmem için yeterli değil. Adamın mafya veya başka yasadışı şeylerle ilişkisi olduğundan kesin bir şekilde emin olmadıktan sonra etraftaki sivilleri tehlikeye atacak bir harekette bulunmak istemiyorum. Bu yüzden sakince oturduğum yerden adamı gözlemleyerek beklemeye devam etmeye karar verdim. Ancak yaptığım minik bir hata yüzünden işleri berbat ettim. Ne yapacağım hakkında bu kadar kafa patlattıktan sonra boş bulunarak istemsiz bir şekilde adamla göz göze geldik. Bu kısa süreli bakışmamızın ardından adam hızlıca masum bir şekilde selam verdi. Adamın selamından sonra ortada bir sorun yok gibi gözüküyor olabilir ama selam verdikten sonraki hareketleri yüzünden iyiden iyiye şüphelerim arttırmaya başladı. Çünkü gördüğüm kadarıyla beden dili açık açık gergin ve sabırsız olduğunu belli ediyor. Takım elbiseli arkadaşımız kesinlikle bir şeyler saklıyor.

Kısa bir süre bekledikten sonra saçı toplu bir iş kadını adamın yanına giderek tam karşısına oturdu. Bu kadar boş yer varken böyle bir yer tercih etmesi dikkatimi çekti. Takım elbiseli adam ilk başta kadına karşı çıkacak gibi olmasına rağmen kadının dediği şeyden sonra yelkenleri suya indirdi. Kadının dediklerinden sonra önce dışarıya baktıktan sonra kısa bir süreliğine şaşırıp ardından da az öncekine kıyasla bambaşka birine dönüşerek yeni arkadaşımıza cevap verdi. Sonrasında ise ikili Himota dilinde anlamadığım bir şeyler konuşup hızlıca bekleme odasını terk ettiler. ikili dışarı çıkmadan önce kısa süreliğine de olsa kadının bana baktığından eminim. Az önce gördüklerimden sonra artık harekete geçmeye hazırım. Kadın ve adamın birlikte bir şeyler karıştırdıklarından yüzde yüz eminim. İlk başta şifreli bir şekilde konuşup ardından da anlamadığım şeyler söylediklerine göre büyük ihtimalle Sai ve Santin yerine piyangoyu ben tutturdum. Adamın başlangıçtaki tavırlarına bakarsam ya bu işlerde yeni ya da mafya yüzünden bu işe bulaşan bir sivil olabilir. Kadın ise başımı ağrıtacak gibi hissediyorum. Neyse yapacak bir şey yok şimdi harekete geçmem lazım. Bu yüzden hızlıca ayağa kalkarak bekleme odasını terk eden ikilinin peşinden gideceğim. Beni fark etmelerine rağmen eğer gizlenebilecek bir konumda olursam fark edilmemeye çalışacağım.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#18
Sai: Rütbenin sana vermiş olduğu gücü ön plana çıkararak grubun dikkatini çekmeyi başarıyorsun. Gel gör ki, kendilerine üstünlük taslanılması pek hoşlarına gitmiyor. Görevliyi döven eleman duraksıyor, birkaç saniye öyle duruyor ve ayağı kalkıyor. Sana dik dik bakıyor ve bağırıyor. "Boşaltın burayı!" adamın bağırması ile bir kişi ayağı kalkıp "Hayırdır, güzel kardeşim? Babanın..." diyecekken eleman kolunu hızla ucu sivri bir demirle kaplayıp adamı delip geçiyor. ardından yana fırlatarak duvara yapıştırıyor. İçerideki herkes şoka uğrarken adam tekrar bağırıyor. "Siktirin gidin lan buradan!" Bunun üzerine herkes hızlı adımlarla dışarı çıkıyor. Geriye sadece sen, grup, yerde yüzü neredeyse dağılmış kafe sahibi ve bir çalışan kalıyor. O da zavallım, kasa arkasında öyle dehşet içinde dona kalmış. Elini kana bulayan eleman yardakçılarına işaret yapıyor. Bunun üzerine yardakçılarının biri kapının dışına, biri de içeriye bakacak şekilde konumlanıyorlar. Eleman karşına çıkarken bütün bedenini demirle kaplıyor ve sivrilttiği kolunu boynuna doğru savuruyor. Aksiyon, kan, cinayet, dövüş!

Santin: Sırt çantalı eleman dükkandan çıkıp uzaklaşırken sen onun geldiği yöne doğru ilerleyip kapıyı açmaya çalışıyorsun. Bir iki deneme sonrası kapı açılmayınca hafif omuz darbeleriyle tekrar deniyorsun. Kapı yine açılmıyor. Kitli olduğu kanıtlanmış oldu. Kapı deliğinden sadece sıra hâlindeki ampullerin birkaçı gözüküyor. Kulağını dayadığında da hiçbir ses duyamıyorsun. Çıkmazdasın. Yürüyüş hızını düşününce sırt çantalı ve yüzü yaralı adama yetişebilirsin veya yaşlı amcayı sorgulayabilirsin. Belki de bambaşka bir yönelim gösterirsin. Karar senin.

Tegin: İki iş insanının peşinde gölge oluyorsun. Kalabalığa karışıyor, direklerin arkasına geçiyor, ara sokaklara dalıyorsun. 50 dakika sonra başkent sınırlarına vardığını fark ediyorsun. İki iş insanının başkent sınırları dışında ne işi olabilir ki? Onlar sınırdan çıkıp devam edince, sen de peşlerinden devam ediyorsun. Ağaçlar ve çalılar sıklaştıkça onları görmek de zorlaşıyor ama en azından seni fark etmeleri de zorlaşıyor. 40 dakika daha sonra büyük bir depo gözüküyor. Deponun enine uzun kapısında iki koruma duruyor. Üzerlerinde üniforma yok. Gelen ikiliyi görünce ikisi de ileri çıkıyor ve onları durduruyor. Kadın Himota dilinde konuşuyor. Sadece "Kızıl" ve "Güneş" sözcüklerini seçebiliyorsun. Kadın cümlesini bitirince korumalar geçmesine izin veriyor. Adam "Beraberiz." diyerek geçmeye kalkınca iki koruma omzundan tutup onu ittirerek yere seriyor. Adam şaşkınlıkla bakarken kadın ona "Kurallara uymak zorundasın." diyor. Bunun üzerine adam toz olmuş üstüne temizliyor ve zoraki de olsa kadınla aynı cümleyi kuruyor. Korumlar onun da geçmesine izin veriyorlar. İki korumada zıt yöne doğru kapıyı sürüyorlar ve ikili içeri giriyor. Ardından kapı tekrar sürülüyor ve korumalar yerlerine geçiyorlar. Dipsiz bir kuyunun girişine bakıyormuş gibi hissediyorsun. Her şey daha yeni başlıyor. İçeri nasıl sızacağın ya da destek kuvvet çağırıp çağırmayacağın sana kalmış.

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#19
İlk önce açık olma ihtimaline karşı direkt olarak hunharca kapı koluna asıldım. Ne yazık ki yara izi olan adam bunu önceden düşünmüş olacak ki kapıyı kitledikten sonra odadan ayrılmıştı. Bu yüzden diğer adım olan, kapıyı açma planına geçtim. Kapıyla geçirmiş olduğum kısa zaman diliminde elimden geldiğince açılması için birkaç ufak teknik kullandım. Yaptığım kıvrak tekniklerle pek fazla ilerleme kat edemediğim için daha orta seviyede dokunuşlara başvurdum. Yaptığım hafif vuruşlarda fayda etmediği için son çare olarak omuz darbesiyle açmayı denedim. Omuz darbesiyle de kapıyı açamadığım için bu sevdadan vazgeçtim. Çok fazla gürültü çıkartıp dükkandaki diğer insanların yanıma çekmek istemiyordum. Bu yüzden şimdilik aşağıya inme planını ertelemeye karar verdim. Bu yüzden şüphelendiğim ikinci kişi olan kasada duran yaşlı beyefendinin yanına yönelecektim. Zaten üniformamdan anlayacağı üzere bir polis memuruydum. Bu yüzden kendimi tanıtma faslını geçerek doğrudan konuya girip '' Merhabalar. Az önce buradan ayrılan yara izi olan arkadaş aşağıdaki kilitli odadan ne aldı? '' diyecektim. Hızlı bir şekilde soruma cevap vermesini istiyordum.
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#20
İkiliyi takip etmeye başladıktan yaklaşık bir saat sonra başkentin sınırlarına ulaştık. Bu bir saatlik uzun zaman dilimi boyunca attığım her adımla birlikte hastaneden uzaklaştığım için giderek huzursuz hissetmeye başladım. Her görevde beklenmedik olaylar gelişebileceğinin farkında olmama rağmen daha hastaneyi tam olarak aramadan bulduğum ilk ipucunun peşine düştüğüm için doğru olanı yapıp yapmadığım konusunda emin değilim. Şüpheliler uzaklaştığı için hızlı karar vererek bu yolu seçmek zorunda kaldım ama umarım seçtiğim yol yüzünden ileride pişman olmam.

Takip ettiğim kafadarlar sınırı geçtikten sonra artık kaybedecek çok bir şeyim olmadığı için bende arkalarından sınırı geçerek takip etmeye devam ettim. Takım elbiseli yeni arkadaşlarım çalılar ve ağaçların arasında bir süre daha ilerledikten sonra sonunda büyük bir deponun önünde durmak zorunda kaldılar. Çünkü deponun önündeki korumalar onları görür görmez önlerini keserek geçmelerini engellediler. Kadın Himota dilinde anladığım kadarıyla kızıl ve güneş dedikten sonra korumaların arkasına geçebildi. Adam kısa yolu kullanarak kadınla birlikte olduğunu söyleyerek geçmeye çalışsa da işler planladığı gibi gitmedi. O da kadın gibi bir şeyler söyledikten sonra ikisi de korumaların açtığı kapıdan içeri girerek gözden kayboldular. İkisinin de ne dediğini tam olarak duyamadığım için içeri girebilecek kısa bir yolun olduğunu sanmıyorum. Ayrıca ne dediklerini tam olarak duysam bile kendimi ortaya çıkarmak istemiyorum. Adamların yaptığı hareketler bariz bir şekilde şüpheli olsa da hala daha karşımdakileri suçlu ya da terörist olarak sınıflandırabileceğim bir hareketleri olmadı. Bu yüzden korumaları uzaktan yay kullanarak öldüremem. Destek çağırabilirim ama boş yere herkesi buraya toplamakta çok mantıklı bir hamle olmaz. Tüm bunları göz önünde bulundurunca aklıma gelen yapabileceğim en iyi hamle: adamları öldürmeden etkisiz hale getirerek içeride neler olduğunu bir göz atmak. Gerçi bu planımı başarılı bir şekilde tamamlarsam kapıyı açamama ihtimalim var. Az önce iki koruma zıt yönlere iterek kapıyı açtıkları için tek başıma bunu başarabileceğimden emin değilim. Bu yüzden biraz dışarda bekleyerek gelen giden veya değişik başka şeyler görüp göremeyeceğime bakacağım.
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Tincoal”

cron