Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#21
Kendimden emin olmak biraz olsun tereddüt etmelerini sağlar diye düşünmüştüm ama elemanı azıcık kızdırmışım gibi görünüyordu. Aslında bir olay çıkartarak kafeye masraf çıkarmak istemiyordum ama madem kaçınılmaz olacak insanların dışarı çıkması en iyi seçenekti. Bunu da ben değil adam istemişti. Bu kudurmuş hali beni kamçılıyor olsa da sakince oturduğum yerde hazır bir şekilde beklemeye devam ediyordum. İnsanlar dışarı çıktıktan sonra üzerime yürüyeceğini çok belli etmişti çünkü. Fakat bir kişinin ona karşı çıkması kan dökülmesi için yeterli olmuştu. Elemanın neye güvendiği belli olmuştu. Ben bu sahneyi sanki daha önce görmüştüm ama önceki biraz daha korkutucuydu sanki. Bunu bir kez tecrübe etmiştim ve yapabileceklerine bu sefer hazırlıklı olmalıydım. Aynı şekilde bu herifte kendine fazla güveniyordu. Bu özgüvenini ve öfkesini ona karşı kullanarak onu etkisiz hale getirebilirdim tabi ama bir yandan da bir görevdeydim ve bu adamların aradığım kişiler olma ihtimali de vardı.

En azından adamla teke tek kalacağımızı, adamlarını kapıya göndermesiyle anladıktan sonra bütün vücudunu demirle kaplayıp üzerime gelmeye başlamıştı. Bu beklediğim bir durumdu. Sivrilttiği elini bana doğru savuracağını anladığım anda önümdeki masayı bir kalkan gibi kaldırarak saldırısını savuşturmak için adama doğru fırlatırken “Zamanımı harcıyorsun.” dedikten sonra ise hızlıca yan tarafa atlayarak kendime güvenli bir mesafeden saldırı açı arayacak ve yüzünü hedef alarak sezyum- ateş yeteneğimi püskürtecektim. ”Sana kim olduğunu sordum.” Vücudunun demirle kaplı olması onu bir yere kadar koruyabilirdi fakat eğer gözlerini tutturabilirsem ona acıyı tattırabilirdim. Bir açık bulana kadar mesafemi korumaya devam etmeliydim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#22
Santin: Yaşlı amca sen onu sorguladığın gibi sanki kırk yıldır çözemediği bulmacayı çözmüş gibi sesler çıkarıp sana yanıt veriyor. "Evladım, o benim torunum olur. Zamanında satamadığım ama atmaya da kıyamadığım oyuncakları depoya koydurmuştum. Yeni bir yetimhane açılacakmış. Oradaki çocuklara hediye olsun diye arada bir gelir, çantasını doldurur ve gider. Geçmişte çok şey yaşadı. Başkaları da onun yaşadıklarını yaşasın istemiyor. Onunla gurur duyuyorum. Arkasındaki karanlığa karşın önündeki aydınlığa odaklanabiliyor. Kötü birisi değil o. N'olur üstüne gitmeyin." Yaşlı amca duygu sömürüsüne ve hayat hikayesine son hız devam ediyor. Sonsuzluğun pençesinde can çekişmek istemiyorsan, fırsatın varken kaç! Yaşlıların işkence yöntemleri hepimizi aşar. At kendini dışarı!

Tegin: Herhangi bir aksiyona geçmek yerine yırtıcı bir hayvan gibi sabırla pusuda bekliyorsun. Bir süre sonra doğudan bir araç geldiğini görüyorsun. Yük aracı. Kapının önünde yanlamasına duruyor. İçinden üç kişi iniyor ve kapıdaki iki korumayı selamladıktan sonra yanlarına gidip onlarla konuşmaya başlıyorlar. Konuşma devam ederken üçlüden biri çantasından bir deste döküman çıkarıyor ve beraber incelemeye koyuluyorlar. Mal kontrolü yapıldığı açık. Başka ne açık, biliyor musun? Yük arabasının arkası. Arkadan arabaya girip yüklerin arasına saklanabilirsin. Böylelikle içeri de sızabilirsin. Gel gör ki, mal kontrolü için yükleri kontrol edebilirler. Hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir mekana girmenin riski de malum fakat başka bir seçeneğin var mı? Aksi takdirde çıkmazda kalabilirsin.

Sai: Adam saldırdığı gibi refleks hızıyla masayı kaldırıp adama fırlatıyorsun. Adamın sivri kolu masaya giriyor ve orada kalıyor. Önce masayı çıkarmaya çalışıyor. Yapamayınca yere vura vura kırıyor ve sana dönüyor. Tabii döndüğü gibi suratına doğru Sezyum - Ateş yeteneğini kullanıyorsun. Bu sırada konuşmayı ihmal etmiyorsun. Aslen işe yarar bir taktik hem kendine özgüven aşılıyorsun, hem rakibi kışkırtıp dikkati dağıtıyorsun hem de üstünlük gösterisinde bulunuyorsun. Sen alev püskürtmeye devam ediyorken adam alevlerin içinden yürüyerek sana yaklaşıyor ve elinin tersiyle vuruyor. Etrafında dönerek yana doğru kısa tarifeli bir uçuş gerçekleştiriyorsun. Elmacık kemiklerin sızlıyor. Acı içinde bir anlığına inlemeden edemiyorsun. Dişlerin ağrıyor ve ağzın kanla doluyor. Demirden bir tokat et ve kemiğe fazla. Yerden kalkarken adamın suratına göz atıyorsun. Erimeye ve şeklini yitirmeye başlamış. Sıradaki bir alev saldırısı veya sert bir darbe suratındaki demiri ortadan kaldırabilir. Sen tamamen ayağı kalkıp elemana döndüğünde sana doğru açıktan geniş bir sol yumruk sallıyor.
Off Topic
Sai Nopaodan, atom enerjin %100'den %75'e indi.

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#23
Bir süre bekledikten sonra sonunda aradığım fırsat ayağıma geldi. Doğudan gelen yük aracı sayesinde içeriye girmeyi başarabilirim. Araçtaki arkadaşlar toplu bir şekilde aşağıya indikleri için kimseye yakalanmadan araca binebileceğimi düşünüyorum. Eğer sorunsuz bir şekilde araca binebilirsem içeri girdikten sonra etrafı inceledikten sonra neler döndüğünü anlayıp ona göre daha agresif hamlelerde bulanabilirim. Etrafımda dikkat etmem gereken hiçbir yoldaşım olmadığı için karşımdakilerinin düşmanım olduğunda emin olabilirsem hiç çekinmeden güçlerimi kullanarak burayı yerle bir edebilirim. Ancak araca saklanmadan önce dikkat etmem gereken birkaç şey var. Düşük bir ihtimal de olsa aracın içerisinde hala birileri olabilir. Bu konuda aslında çok endişelenmiyorum. Az önce takım elbiseli adamı neredeyse evire çevire döveceklerdi. Böyle sıkı güvenlik önlemleri varken kimsenin aracın içinde bekleyeceğini sanmıyorum. Asıl kafamı kurcalayan şey ben araca saklandıktan sonra korumaların aracı araması. Bu durumda yakalanırsam ya onları etkisiz hale getirmem ya da teslim olmam gerekecek. İki durumda benim açımdan çok hoş değil. Yine de ayağıma gelen bu fırsatı kaçırmak istemiyorum. Bu yüzden saklandığım yerden hızlıca çıkarak ses çıkarmadan araca binmeye çalışacağım. Çevikliğime güvendiğim için yakalanacağımı düşünmüyorum. Eğer aracın içerisine bindikten sonra aramaya yakalanırsam da en kötü durumda kapalı alanda çok etkili Radyoaktif Dalga yeteneğimi kullanmayı düşünüyorum.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#24
Sorduğum sorulara Yaşlı beyefendinin verdiği cevap son derece normal bir cevaplardı. Yara izi olan adamın torunu olduğuyla ile ilgili bir şeyler hakkında konuşmaya başladı. Dediklerini doğru kabul edersem o zaman buraya gelmekteki amacım daha farklıydı. Belki de içerde bir yerlerde saklı olan tehlikeli bir şey vardı. Veyahut da yaşlı adam yalan söylüyordu. Yara izi olan adamla aralarında herhangi bir akraba ilişkileri yoktu. Buraya gelme nedenim ise Yaşlı beyefendi ve Yara izi olan adamdı. Her iki ihtimali de şuan için doğru kabul etmeye karar verdim. Bu yüzden adım adım gitmek gerekiyordu. Şuan yapabileceğim şeyler arasında en kısa sonuca ulaşabileceğim yol girmeye çalıştığım ama giremedim yere bir göz atmaktı. O gizemli yeri inceleyebilirsem doğru kabul ettiğim iki seçenek arasında eleme yapma şansım daha da artardı. Bu yüzden tekrardan yaşlı adama bakarak '' Dediklerini şimdilik doğru kabul ediyorum. Ama aşağıdaki yerde ne olduğu görmem lazım. Bu yüzden lütfen önden buyurun. '' dedikten sonra elimle aşağı kata giriş yerini gösterecektim.
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#25
Adamın alevler içinden bana yürüdüğünü gördüğümde şaşırmadığımı söyleyemezdim. Bir anlık duraksamam adamın bana yapıştırmasıyla son bulmuştu. Yediğim şamarın acısıyla yere kapaklansam da bir an önce toparlanmam gerekiyordu. Ağrılarımı bir kenara koyup ağzıma dolan kanı yere tükürdükten sonra doğrularak adama dönecektim. Bana doğru yürürken yüzündeki demirin erimeye başladığını fark etmiştim. Bundan faydalanmam gerekiyordu ama hamle avantajı onda gibi görünüyordu. “Ne oldu? Niye suratını astın?” derken bir yumruk savurmaya başlamıştı. Yumruğu savuşturmak için kendimi geriye doğru atarak boşluğa savurmasını sağlamaya çalışacaktım. Tabi bu savunma hamlesini yaparken bir yandan sezyum – ateş yeteneğimi ağzımdan püskürterek adamın yüzünü hedef alacaktım tekrar. Böylece hem erimiş yüzüne hasar verebilir hem hamlesinden kaçınabilir hem de dikkatini dağıtabilirdim. Eğer başarılı olursam geriye zıplamamın verdiği momentumla ayağımı yere bastığım anda kendimi ileriye doğru fırlatarak yüzüne bir de yumruk yapıştırmak istiyordum.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#26
Tegin: yırtıcı bir kedi gibi bedenini yere yakın tutarak hızlı adımlarla arabaya varıyor ve tek zıplamada içeri giriyorsun. İçerisi tahta sandıklarla dolu. Aralarından ıkına sıkıla geçip kuytu köşe bir yere saklanıyorsun. Bir süre sonra arabanın motoru çalışıyor ve hareket hâline geçiyor. Araba düz gidiyor, sola dönüyor ve sağa dönüyor. Ardındanda gerileyip düz devam ediyor ve zaten pek aydınlık olmayan içerisi karanlığa gömülüyor. Kapı açma ve kapama sesleri duyuyorsun. İkili arabanın arkasına geliyor ve sigara yakıyor. "Hasılat ne kadar olur? "Hasılatı bilecek kadar vasıdlı değiliz." "Velev ki öyleyiz, tahmin et." "Malların işçiliğine bakarsak, müdür hasılatla yeni bir şirket kurabilir." "Düşünse hasılatın bizim olduğunu! Hehehehe!" "Olabilir, parayı kayırabiliriz. Ardından ver elini Gedhilfe'ye. Oradakiler parayı sever. Hele hele çılfın bilim projelerinden birine denk gelirsek, asla sorgulamazlar. Neyse, lafı uzatma da malları indirelim." ikili arabanın arkasını girer ve sandıkları hızla indirirler. Sana ulaşmaları ise sadece an meselesi.

Santin: Yaşlı amcanın işkencesinden demir irade ile sağ çıkıyor ve yapıştırıyorsun cevabı! Yaşlı amcanın suratı yavaşça düşüyor ve bastonu eşliğinde ağır adımlarla kapıya gidiyorsunuz. Kapıyı açıyor ve aşağı iniyorsunuz. Aşağı varınca yaşlı amca tekrar ışık açıyor. Açık karton kutularla dolu bir depo. Hepsini incelemeye başlıyorsun. Peluşlar, oyuncak hayvanlar ve niceleri. Etrafa da bakmayı ihmâl etmiyorsun. Arayışın sürerken kafanın arkasında keskin bir acı oluşuyor ve yere yığılıyorsun. Görüşün bulanıyor ve bilincin zayıflamış şekilde doğrulmaya çalışıyorsun. O sırada yaşlı amcanın sözleri kafanın içinde yankılanıyor. "Kızıl Güneş sökecek." Yaşlı amcaya döndüğünde bastonunu sıkı sıkıya kavradığını görüyorsun. Sana doğru yürüyerek bastonunu tekrar kafana savuruyor.

Sai: Sözel saldırılarına devam edip geriye doğru kaçınmaya çalışıyorsun fakat eleman açıktan geniş bir yumruk savurduğu için gerilemenin bir yararı olmuyor. Suratına demirden bir yumruk daha yiyorsun ve yine yere yığılıyorsun. Aynı acılar fakat daha ağırlar. Sen yerden kalkamadan eleman boğazından kavrayıp duvara vuruyor seni. Boştaki kolu kıvrımlı ve dişli bir görünüme bürünüyor ve seni deşmeye geliyor. Sana varması bir an bile sürmeyecek.

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#27
Yaşlı beyefendi ile kilitli olan odaya doğru yürümeye başladık. Bu eylemi gerçekleştirirken yaşlı beyefendinin çok da mutlu olduğunu zannetmiyordum. Çünkü yüzünde tam emin olamadığım hoşnutsuz bir ifade vardı. Yüzündeki bu garip ifadeyle kapıyı açıp aşağı katlara doğru ilerlemeye başladı. Bu esnada bende kendisiyle beraber ilerliyordum. Odaya girdiğimde hissettiğim Yüce Himota Polis Memuru içgüdülerimle ortamı incelemeye başladım. Etrafta yukarıdaki oyuncaklara benzer oyuncaklar vardı. Oyuncaklara bakarkene kafamın arkasında bir acı hissetmeye başladım. Peluş oyuncaktır peluş oyuncak diye fazla ciddiye almadım. Gerçi bu acıdan sonra hafif bir tansiyon düşmesi yaşamış olacağım ki gözüm bir kararıp sonra yerine geldi. Bilincim zayıflamışken doğrulmaya çalışırken yaşlı beyefendiyi göremesem de ona hitap ederek '' Limonnnn. Bir adet limon varsa suyunu içersem kendime gelebilirim '' dedim. Tam sözlerim bitmişken yaşlı beyefendisin bastonuyla bana doğru hareket ettiğini gördüm. Hissettiğim polis hislerimden hareketlerinin son derece tehditkar olduğunu fark ettim. Sonra kafamda tüm parçalar birleşti. Şükürler olsun ki tansiyon problemim yoktu. Görüşümüm kısa süreliğine kararmasının nedeni yaşlı beyefendinin bana yaptığı saldırıdan dolayıydı. Tüm bunları anlamam da yaşlı beyefendinin bana vermiş olduğu küçük sufle de oldukça etkili oldu. Güneşle ilgili kızıllıkla ilgili bir şeyler diyordu. Yaptıkları hareketlerden dolayı artık benim gözümde şüpheli birisi olmaktan suçlu birisine dönüşmüştü. Kendime gelmeye çalışırken birde hala bana hamle yaptığını görünce '' Hem de Yüce Himota İmparatorluğunun memuruna haa '' dedikten sonra Kalsiyum - Sağlamlık element gücünü kullanarak yaşlı adamın yüzüne doğru bir yumruk sallamayı deneyeceğim.
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#28
İçeriye sızmak için yaptığım planda herhangi bir terslik çıkmadı. Planladığım gibi başarılı bir şekilde kapıdan geçerek içeri girmeyi başardım. İçeri girdikten kısa bir süre sonra sonunda beklediğim an geldi. Adamlar arabayı durdurarak kısa bir konuşma yaptıktan sonra saklandığım sandıkları birer birer hızlıca indirmeye başladılar. Artık bu saatten sonra kaçmak için yapabileceğim çok fazla şey kalmadı. Belki bir ihtimal element özelliğimi kullanarak adamları etkisiz hale getirmeyi deneyebilirim. Bu adamlardan ciddi manada şüphelensem bile hala daha elimde net kanıtlar olmadığı için karşımdakileri öldürebileceğimi sanmıyorum. Eğer olurda düşük bir ihtimal de olsa olayları yanlış yargıladığım için masum birini öldürürsem bu yükün altından kalkabileceğimi sanmıyorum. Bu yüzden sandıkların içinde ne olduğunu öğrenmeden önce öldürücü bir hamle yapmak istemiyorum.

Potansiyel rakiplerimi öldürmeden etkisiz hale getirmek için ilk önce çaktırmadan önümdeki sandıklardan birine uzanarak element özelliğimi kullanarak Radyoaktifleştirme ile sandığa uranyum yüklemeyi deneyeceğim. Eğer başarılı olursam ardından da çalışkan arkadaşlarımın bubi tuzağı kurduğum bu sandığı almalarını bekleyeceğim. Sandığı aldıklarından sonra çok fazla dayanabileceklerini sanmıyorum. Kısa bir süre uranyumun işini yapmasını bekledikten sonra arkadaşlar yerde kıvranmaya başladıktan sonra saklandığım yerden çıkarak hızlıca indirdikleri sandıkta ne olduğunu kontrol edeceğim. Sonunda şüphelerimi kanıtlayacak somut bir delil bulabilirsem bundan sonra ona göre daha agresif davranmayı planlıyorum. Sandıktan çıkan malzemeye göre etraf savaşta omuz omuza savaştığım Livei'in saçı gibi kızıla boyanabilir.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#29
Geriye doğru hamlemi yapmış olsam da asıl yapmak istediğimde geciktiğim için adama hasar verememiştim. Haliyle saldırısı başarılı olmuştu ve vücudumdaki ağrılarla birlikte yer kapaklanmıştım. Bu sefer kendime gelmem biraz daha uzun sürebilirdi. Acı çektiğimi karşımdakine belli etmek istemediğim için dişimi sıkıyordum ama az öncekinden daha dezavantajlı durumda olduğum apaçık ortadaydı. Vücudu demirle kaplı birine karşı fiziksel üstünlük kurmam oldukça zor görünüyordu. Sırf bu yüzden demirle ilgili yeni fobilerim ortaya çıkabilirdi.

Belki ben de avantaj sağlamak için vücudumu güçlendirebilirim diye düşünürken adamın beni boğazımdan kavramasıyla kendimi duvarda bulmam bir olmuştu. Çaresiz bir şekilde kalakalmıştım. Ona karşı koymak için kas gücümü artırmam gerekecekti. Bu yüzden ilk olarak öncelikle demir – yürek yeteneğimi kullanarak bana saplamak için güçlendirdiği kolunu tutacaktım. Önceliğim beni kevgire çevirmesini engellemekti. Sonrasında ise bu aciz durumdan kurtulmam gerekiyordu. Bunun için de az önce yapamadığımı yapıp adamın suratına ağzımdan sezyum – ateş yeteneğimi püskürtecektim.
Image
► Show Spoiler

Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar

#30
Santin: Kalsiyum - Sağlamlık yeteneğini kullanarak yaşlı amcanın suratına yumruğunu geçiyorsun. Önce darbe anında burnunun kırılmasını görüyorsun, sonra ağzından dişlerinin çıkmasını. Yaşlı amca sertçe yere yığılıyor. Göz açıncaya kadar yattığı yer kan gölüne dönüyor. Gözyaşları içinde can veriyor ama bunu fark etmen veya kabûllen sürüyor. Önce duruşunu bozmuyorsun, sonra yaşlı amca ile konuşuyorsun. Yavaş yavaş kan gölü, dişler ve hareketsiz bedene anlam vermek için yaklaşıyor ve hızla çeviriyorsun. Gözyaşlı cansız surat kafanın içinde şimşeklerin çakmasına ve gerçekliğe ani bir dönüşe neden oluyor. Sen birini öldürdün. İlk defa birinin canını çıplak ellerinle aldın. Kendini, rahatlıkla etkisiz hâle getirebileceğin birisini öldürerek lekeledin. Gücünü kontrol etmedin. Aklından bile geçemedi. Bastonla yürüyen aciz birisiydi oysaki. Sen artık bir suçlusun.

Tegin: Önündeki sandıklardan birine Uranyum - Radyoaktifleştirme yeteneğini kullandıktan sonra gerilim dolu anlar başlıyor. Sana hızla yaklaşmaya devam ediyorlar. Potansiyel düşman topraklarındasın. Tek başınasın. Zaten atom enerjisi anında bitiyor. Yetmiyormuş gibi bir de yan etkileri var derken senin sandık alınıyor. Sandığı alan eleman arabadan iniyor ve kenar köşeye ilerliyor. Sandığı bırakıyor ve bakışları değişiyor. Sanki garip bir koku almış gibi. Bir süre sandığın başında bekliyor. Sonra işine devam etmek için arabaya yaklaşırken afallıyor. Yalapaladıktan sonra midesini ve başını tutup çömüyor. Arkadaşı onu fark edince yanına geliyor. Adam yavaş yere uzanıyor inlemeye başlıyor. Arkadaşı panikle sorular sorsa da karşılık alamıyor. O sırada arabadan fırlayıp kenar köşeye gidiyorsun ve rastgele bir sandık açıyorsun. İçeride yeni dövülmüş ve bilenmiş kılıçlar var. Kılıçların bıçak bölümünün dibinde de dokunaca benzer uzantıları olan kırmızı bir güneş sembolü var. Sen gördüğünü anlamlandırmaya çalışırken yerde inleyen eleman kıvranmaya başlıyor ve etrafında dönüyor. Zar zor sandıktan bahsediyor. Bunun üzerine arkadaşı kenar köşeye dönümce seni geriyor ve "Sen!" diye bağırıp elinde birkaç tane fırlatma bıçağı oluşturuyor. Hepsini sıra sıra sana fırlatırken aynı anda üstüne yürüyor.

Sai: Demir - Yürek yeteneğin ile kendini savunmayı amaçlıyorsun fakat yetişip adamın kolunu tutsan da kas gücünün yetersiz kalıyor ve adamın kolu belli bir noktaya kadar seni deşiyor. Dişli ve sivri demir yavaşça etini deliyor, yırtıyor ve devam edip organına dayanıyor. Acı içinde bütün kaslarını ve dişlerini sıkıyorsun. Gözlerinden yaş geliyor. Bir gram bile daha az kuvvet uygalansan paramparça olacağın gerçeģı suratına haykırıyor. Zar zor dişlerini aralayarak Sezyum - Ateş yeteneğini kullanıyor ve adamın suratına alev kusuyorsun. Adamın suratındaki demir akıp gidiyor. Korumasını yitiren adamın sıcağın getirdiği yüksek acı ve suratının tutuşması tehlikesi dolayısıyla senden uzaklaşıyor. İstemsizce öksürüyor ve nefesini topluyorsun. Bir elin içgüdüsel olarak yarana gidiyor. Dönüp baktığında oluk oluk kan kaybettiğini görüyorsun. Elin kırmızıya boyanmış adeta. Ağrının, acının ve nefessizliğinin yanına hâlsizlik, baş dönmesi ve içten içe kavrulma da eşlik ediyor. Atom enerjinin ani düşüşü ve tehliklei sınıra dayanması bütün gücünü hızal çekip alıyor senden. Yan etkiler üst üste birikmekte. Umutsuzluk; karanlık açgözlülükle etrafını sarıyor. Galiba yolun sonuna geldin.
Off Topic
Santin Gidinodan, atom enerjin %100'den %75'e indi. Tegin Hentanodan, atom enerjin %100'den %75'e indi. Sai Nopaodan, atom enerjin %75'ten %25'e indi.
Locked

Return to “Tincoal”

cron