Adamın kolunu tutmaya çalışsam da gücümün buna yetmediğini fark etmem uzun sürmemişti. Soğuk demirin etimi deldiğini hissettiğim her saniye acı katlanarak artsa da buna dayanmaya çalışıyordum. Bu dişli demir iç organlarıma ulaştığı anda paramparça ederek beni anında öldürebilirdi. Bir an önce bu herifi kendimden uzaklaştırmam gerekiyordu ki son gücümle suratına üflediğim ateşle dikkatini dağıtabilmiştim. Buna rağmen bu yarayla ne kadar devam edebilirdim orası muammaydı. Adam kendine geldiğinde tekrar üzerime gelecekti. Yüzü ne durumdaydı bilmiyorum fakat kendini kurtarmış gibiydi.
Henüz zamanım varken kanamamla ilgilenmem gerekiyordu. Önceden yaptığım gibi bir dağlama yapabilirdim ama bu sefer tek başınaydım ve bunu yapabilecek bir durumda değildim. Yaranın yanında atom enerjimin de düşmesiyle vücudum gereğinden fazla tepki vermeye başlamıştı. Şu anda demir – yürek yeteneğimi de kapatamazdım. Yara ne kadar derindi? Kanmamı azaltmaya ve yaramın iyileşmesinin hızlanmasına ne derece yardımcı olurdu? Bunların cevabını şu an kafamda toparlayamasam da bu yeteneğe ihtiyacım vardı. Bir elimle yarayı tutarken diğer elimle iki takviye tüpü basarak atom enerjimi toparlamak istiyordum. Ardından hançerimi çıkartarak üzerimden bir miktar bez parçası keserek yaraya tampon yapacaktım. Çaresiz durumdaydım. Köşeye sıkışmıştım gücümün tükendiğini hissedebiliyordum. Kendime bir açıklık oluşturmam gerekiyordu. Burada pes ederek ölümü beklemeyecektim. Bu nedenle bulunduğum yerden uzaklaşarak adamla aramdaki mesafeyi açacaktım. Akan kanlarımı ve etraftaki içecekleri kendimi savunmak için kullanabilirdim. Mesafeyi açarken her elime gelen her sıvıyı adamın önüne doğru dökecektim. Eğer adam bana doğru bir hamle yaparsa sezyum – patlama yeteneğimi o bölgeye fırlatacaktım.
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#32Planımı gerçekleştirmek için gözümü kestirdiğim sandığa uranyum bulaştırdıktan sandıkların arasında saklanmaya devam ederek beklemeye başladım. İnsanlık için kısa benim için ise çok uzun bir süre bekledikten sonra elemanlardan biri sandığı alıp arabadan dışarıya götürerek az önce çıkardığı diğer sandıkların yanına bıraktı. Eleman sandığı yere bıraktıktan sonra uranyum hızlıca etkilerini göstermeye başladı. İlk başta ne yapacağını bilemeyen sandığı taşıyan adam kafası karışmış bir şekilde etrafa bakmaya başladı. Ardından da pes ederek yere uzanıp değişik sesler çıkartmaya başladı. Saniyelere içerisinde gözlerimin önünde gencecik çocuk perişan oldu. Umarım doğru şeyi yapmışımdır. Eğer hata yaptıysam bir sivile uranyum ile işkence etmenin verdiği vicdan azabıyla ne yaparım bilmiyorum.
ilk adamı planladığım gibi sorunsuz bir şekilde etkisiz hale getirdikten sonra küçük bir sorunla karşılaştım. Adamı yerde kıvranırken gören arkadaşı bir terslik olduğunu anladı ve benim yerimi buldu. Hatta daha da ileri giderek bir yandan üstüme oluşturduğu fırlatma bıçaklarını atıp bir yandan da bana doğru koşmaya başladı. Arkadaşını yerde kıvranırken gördüğü için verdiği bu tepkiyi anlayışlı karşılıyorum. Aynı şey benimde başıma gelse sinirlenirdim. Ancak göz gezdirdiğim sandıkların birinde yeni dövülmüş kılıçlar bulduğum için artık işler değişti. Karşımdakiler mafya değil ülkede devrim yapmak isteyen teröristler bile olabilir. Bu durumda da onlara karşı daha fazla nazik davranmama gerek yok. Bu yüzden ilk önce yapabiliyorsam üstüme gelen bıçaklardan sıyrılmak için sandıkları kullanmaya çalışacağım. Çevikliğime güvendiğim için başarılı bir şekilde sıyrılabileceğimi düşünüyorum. Eğer bıçaklardan kurtulabilirsem hemen ardından yayımı çekerek üstüme doğru koşan açık hedefin başına öldürücü bir ok atmayı deneyeceğim. Her şey sorunsuz ilerlerse bundan sonra da hiç istemesem de telsizimi çıkararak bulduğum kılıçları ve burasının bildiğim kadarıyla konumu hakkında meslektaşlarıma bilgi vereceğim.
ilk adamı planladığım gibi sorunsuz bir şekilde etkisiz hale getirdikten sonra küçük bir sorunla karşılaştım. Adamı yerde kıvranırken gören arkadaşı bir terslik olduğunu anladı ve benim yerimi buldu. Hatta daha da ileri giderek bir yandan üstüme oluşturduğu fırlatma bıçaklarını atıp bir yandan da bana doğru koşmaya başladı. Arkadaşını yerde kıvranırken gördüğü için verdiği bu tepkiyi anlayışlı karşılıyorum. Aynı şey benimde başıma gelse sinirlenirdim. Ancak göz gezdirdiğim sandıkların birinde yeni dövülmüş kılıçlar bulduğum için artık işler değişti. Karşımdakiler mafya değil ülkede devrim yapmak isteyen teröristler bile olabilir. Bu durumda da onlara karşı daha fazla nazik davranmama gerek yok. Bu yüzden ilk önce yapabiliyorsam üstüme gelen bıçaklardan sıyrılmak için sandıkları kullanmaya çalışacağım. Çevikliğime güvendiğim için başarılı bir şekilde sıyrılabileceğimi düşünüyorum. Eğer bıçaklardan kurtulabilirsem hemen ardından yayımı çekerek üstüme doğru koşan açık hedefin başına öldürücü bir ok atmayı deneyeceğim. Her şey sorunsuz ilerlerse bundan sonra da hiç istemesem de telsizimi çıkararak bulduğum kılıçları ve burasının bildiğim kadarıyla konumu hakkında meslektaşlarıma bilgi vereceğim.

► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#33Yaptığım saldırının sonuçları tahmin ettiğimden bir tık daha fazla oldu. Sanırım bazen ne kadar yüce ve güçlü olduğumu unutuyordum. Kalsiyum elementimin gücünü kullanarak attığım yumru sonucunda yaşlı beyefendi hakkı rahmetine kavuştu. Ben biraz daha kavga ederiz sonra onu tutuklarım diyordum fakat ne yazık ki kendisini bu dünyadan göçmeyi tercih etti. Özellikle belirtmek isterim ki kendisi ağzı, burnu kırık bir biçimse feci bir şekilde can verdi. Bu korkunç görüntü karşısında kafamın içerisinde adeta şimşekler çakmaya başladı. Daha önce gittiğim operasyonda cansız bedenler, parçalanmış cesetler görmüş olsam da ilk kez birisini öldürdüm. Tam vicdan azabı duyar gibi olacak gibiyken aniden gerçekliğe hızlı bir dönüş yaptım. Yüce Himota İmparatorluğumuzun Şanlı bir memuruna saldırma suçunun cezası en az ölüm olmalıydı. Böylelikle yaşlı beyefendi alabileceği en az cezayla işlediği bu yüz karartıcı suçtan kurtulmuş oldu. Kendisinin son derece şanslı biri olduğunu söylesem yanlış olmazdı. Ortadan bana engel olacak faktör kalktığına göre amacım olan etrafı kontrol etme görevime devam edebilirdim. Bu yüzden amacım olan etrafı kontrol etmeye devam edecektim. Sonuçta buraya gönderilmemin bir nedeni olmalıydı. Hızlıca bu nedenin ne olduğunu bulup kıdemlım ve başpolis memurunun yanına gitmeliydim. Belki onlar daha büyük felaketlerle karşılaşıyorlardı.
► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#34Sai: İçinde bulunduğun durumun üzerinde kurduğu "geliyor gelmekte olan" baskısıyla İki tane takviye tüpü basıyorsun ve yarana bez sokuyorsun. Bastığından andan itibaren saniyeler içerisinde atom dengesizliğinin yan etkileri kalkıyor ve Demir - Yürek yeteneğinin zayıflamakta olan etkileri olması gereken duruma yükseliyor. Gel gör ki, acı, ağrı ve kan kaybının getirdikleri hâlâ üzerinde. Yalpalayarak adamla arana uzaklık koymaya başlıyorsun. Gücünün son dirhemindeki kolların bardakları ellerinin tersiyle devriyorlar. Adam küfür ede ede acısını dindiriyor ve sana dönüyor. Senin aciz durumunu görünce de kötücül bir sırıtmayla sana yaklaşıyor. Sen ise bardak devirmeye ve ilerlemeye devam ediyorsun. Adam belli bir yakınlığa gelince kan ve içecek dolu yerde Sezyum - Patlama yeteneğini kullanıyorsun. Sağlam bir patlama meydana geliyor ve her yeri duman kaplıyor. Adamın yardakçıları bağırış çağrış adamı aramaya koyuluyorlar. Bu demektir ki, kapıda duran kimse yok. Kaçabilirsin. Açıkçası kaçmak zorundasın çünkü adamı devirsen bile bu sana pahalıya patlayacak ve diğer iki kişi seni rahat öldürecek. Ha, bir de Tegin'in telsiz duyurusu var. İşler iyice karışmaya başladı.
Tegin: En yakın sandığın arkasına takla atarak geçiyorsun. Hançerler yere, duvara ve sandığa saplanıyorlar. Bir çizik bile yok. Güzel! Hemen telsiz aracılığıyla rapor veriyorsun. Gittiğin yönü ve kaç saat gittiğini söyleyerek sandık sandık cephane bulduğunu ve bunların en azından bir örgüt olduğunu bildiriyorsun. Bıçaklar bittiği gibi, kalkmanla yayını gerip atış yapman bir oluyor. Karşındaki, ani saldırına karşı Demir - Beden yeteneği ile tepki vermek istese de yetişemeyeceğini anlıyor ve kafasına gelen oku elini feda ederek durduruyor. Attığın ok elemanın elini deliyor ve adamın yüksek sesle inleyerek diz çökmesine neden oluyor. Eleman oku tutuyor ve acı içinde bağırarak oku elinden boya boya geçiriyor. Suratı kıpkırmızı, gözleri yaşlı ve kan ter içinde sana bakıyor. Bakışlarında kararlılık seziyorsun. Ne acı, ne de ölüm umursuyan bir ruh görüyorsun. Ayağı kalkıyor ve bedeni hızla demire bürünürken sana doğru yürüyor. Köşeye sıkıştığının farkında. Kaçmak için ne tarafa nasıl gidersen git sana ulaşabilir. Bu yüzden koşmuyor. Gel gör ki, senin hâlâ bir avantajın var. Oklarının işlemesi zor ama radyasyon durdurulamaz. Göz dağı vermek veya etkisiz hâle getirmek uçin kullanabilirsin. Tabii, öldürmek istemiyorsan.
Santin: Gerçekleştirdiğin eylemin ağırlığını kendi içinde oluşturduğun savunmayla hafifletiyorsun. Tıpkı yağın suyun üstüne hızla çıkması gibi kanın ve cesedin üstüne çıkarıyorsun benliğini. Ardından aramaya devam ediyorsun. Burada kesinlikle bir ipucu olduğuna kanaat getiriyorsun. Arıyorsun, arıyorsun ve arıyorsun fakat nafile. Hiçbir şüpheli eşya yok. Deponun sonuna kadar gittiğinde bir masa buluyorsun. Masanın tam ortasında çanta şeklinde temiz bir alan var ve etrafı toz içinde. Yaşlı amcanın hareketlerini göz önüne alırsan, neyi kaçırdığın az çok belli. O sırada telsizden Tegin'in raporunu duyuyorsun. Av avlamaya giderken avcı mağarasına girdiğiniz resmileşmiş bulunmakta. Hayırlı olsun!
Tegin: En yakın sandığın arkasına takla atarak geçiyorsun. Hançerler yere, duvara ve sandığa saplanıyorlar. Bir çizik bile yok. Güzel! Hemen telsiz aracılığıyla rapor veriyorsun. Gittiğin yönü ve kaç saat gittiğini söyleyerek sandık sandık cephane bulduğunu ve bunların en azından bir örgüt olduğunu bildiriyorsun. Bıçaklar bittiği gibi, kalkmanla yayını gerip atış yapman bir oluyor. Karşındaki, ani saldırına karşı Demir - Beden yeteneği ile tepki vermek istese de yetişemeyeceğini anlıyor ve kafasına gelen oku elini feda ederek durduruyor. Attığın ok elemanın elini deliyor ve adamın yüksek sesle inleyerek diz çökmesine neden oluyor. Eleman oku tutuyor ve acı içinde bağırarak oku elinden boya boya geçiriyor. Suratı kıpkırmızı, gözleri yaşlı ve kan ter içinde sana bakıyor. Bakışlarında kararlılık seziyorsun. Ne acı, ne de ölüm umursuyan bir ruh görüyorsun. Ayağı kalkıyor ve bedeni hızla demire bürünürken sana doğru yürüyor. Köşeye sıkıştığının farkında. Kaçmak için ne tarafa nasıl gidersen git sana ulaşabilir. Bu yüzden koşmuyor. Gel gör ki, senin hâlâ bir avantajın var. Oklarının işlemesi zor ama radyasyon durdurulamaz. Göz dağı vermek veya etkisiz hâle getirmek uçin kullanabilirsin. Tabii, öldürmek istemiyorsan.
Santin: Gerçekleştirdiğin eylemin ağırlığını kendi içinde oluşturduğun savunmayla hafifletiyorsun. Tıpkı yağın suyun üstüne hızla çıkması gibi kanın ve cesedin üstüne çıkarıyorsun benliğini. Ardından aramaya devam ediyorsun. Burada kesinlikle bir ipucu olduğuna kanaat getiriyorsun. Arıyorsun, arıyorsun ve arıyorsun fakat nafile. Hiçbir şüpheli eşya yok. Deponun sonuna kadar gittiğinde bir masa buluyorsun. Masanın tam ortasında çanta şeklinde temiz bir alan var ve etrafı toz içinde. Yaşlı amcanın hareketlerini göz önüne alırsan, neyi kaçırdığın az çok belli. O sırada telsizden Tegin'in raporunu duyuyorsun. Av avlamaya giderken avcı mağarasına girdiğiniz resmileşmiş bulunmakta. Hayırlı olsun!
Off Topic
Sai, atom enerjin önce %75'e çıkıyor. Sonra, tekrar %25'e iniyor. Tekrar ölümcül sınıra dayanmış bulunmaktasın. Tüpleri yeni basmanın getirisi olarak yan etkiler gecikecek ama seni çarptıklarında hiç hoş olmayacak.
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#35Üzerime gelen bıçaklardan kurtulmak için hemen harekete geçerek en yakınımdaki sandıklardan birinin arkasına saklandım. Saklandığım yerde rakibimin cephanesini harcamasını beklerken hiç istemesem de mecburen içimde olduğum durumu rapor etmek için telsizimi kullanarak başıma gelenleri kısa ve öz bir şekilde anlattım. Raporumu tamamlayıp rakibimin daha fazla atacağı bıçağı kalmadığında emin olduktan sonra vakit kaybetmeden yayımı gererek okumu fırlattım. Eğer karşımdaki arkadaş elini siper ederek kafasını korumasaydı tek atışta bu işi bitirebilecektim. Ancak rakibimin yaptığı fedakârlık yüzünden savaşımız biraz daha uzamış oldu. Rakibim acı içerisinde eline saplanan oku çıkardıktan sonra vücudunu demirle kaplayarak üzerime doğru yürümeye başladı.
Üzerime gelen demirle kaplı arkadaşı gördükten sonra ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Demir kullandığı için artık karşımdakinin geçen gün karşılaştığımız örgüte mensup yozlaşmış bir Himota vatandaşı olduğunu biliyorum. Açıkçası birilerini öldürme konusunda pek bir sorunum yok. Daha önce çok kişinin canının aldım ve bu üniformayı girdiğim sürece daha birçok kişiyi daha öldürmek zorunda kalacağımı biliyorum. Tüm bunları bilmeme rağmen yine de yayımı kendi ülkemin bir vatandaşına çekmek zorunda olduğum için kötü hissediyorum.
Bana doğru gelen demir yığını hakkında kısa süreliğine düşüncelere daldıktan sonra yayımı gererek element özelliğimi kullanarak düşmanı ortadan kaldırmaya karar verdim. Uranyum ile güçlendirdiğim oku adamın önüne atarak ilk etapta radyasyonun yıkıcı etkisini kullanarak onu etkisiz hale getirmeye çalışacağım. Eğer başarılı olursam vücudunu kaplayan demir kaybolduktan sonra sadağımdan normal bir ok çekerek düşmanımı başından tek atışla öldürmeyi planlıyorum. Ardından da arabadan dışarı çıkarak ilk saldırım yüzünden yerde kendinden geçen diğer elemanında işini bitirmek istiyorum. Düşman bölgesinde yalnız olduğum için zayıflık göstermek istemiyorum. Arkamda ne zaman kendine geleceğini bilmediğim birilerini bırakarak yardım çağırma ihtimallerini göze alamam.
Üzerime gelen demirle kaplı arkadaşı gördükten sonra ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Demir kullandığı için artık karşımdakinin geçen gün karşılaştığımız örgüte mensup yozlaşmış bir Himota vatandaşı olduğunu biliyorum. Açıkçası birilerini öldürme konusunda pek bir sorunum yok. Daha önce çok kişinin canının aldım ve bu üniformayı girdiğim sürece daha birçok kişiyi daha öldürmek zorunda kalacağımı biliyorum. Tüm bunları bilmeme rağmen yine de yayımı kendi ülkemin bir vatandaşına çekmek zorunda olduğum için kötü hissediyorum.
Bana doğru gelen demir yığını hakkında kısa süreliğine düşüncelere daldıktan sonra yayımı gererek element özelliğimi kullanarak düşmanı ortadan kaldırmaya karar verdim. Uranyum ile güçlendirdiğim oku adamın önüne atarak ilk etapta radyasyonun yıkıcı etkisini kullanarak onu etkisiz hale getirmeye çalışacağım. Eğer başarılı olursam vücudunu kaplayan demir kaybolduktan sonra sadağımdan normal bir ok çekerek düşmanımı başından tek atışla öldürmeyi planlıyorum. Ardından da arabadan dışarı çıkarak ilk saldırım yüzünden yerde kendinden geçen diğer elemanında işini bitirmek istiyorum. Düşman bölgesinde yalnız olduğum için zayıflık göstermek istemiyorum. Arkamda ne zaman kendine geleceğini bilmediğim birilerini bırakarak yardım çağırma ihtimallerini göze alamam.

► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#36O sırada telsizden Tegin'in raporunu duyuyorsun. Av avlamaya giderken avcı mağarasına girdiğiniz resmileşmiş bulunmakta. Hayırlı olsun!
Biraz evvel yaşanan elzem olayın ardından tekrar ipucu aramaya devam ettim. Odanın her yerine baksam da maalesef hiç bir ipucu bulamadım. Polis içgüdülerim bana burada artık ipucu olmadığını söylüyordu. Tam da bu esna da deponun sonundaki masa ilgimi çekti. Hızlı adımlarla masanın yanına doğru ilerledim. Masanın tam ortasında çanta şeklinde temiz bir alan var ve etrafı toz içinde vardı. Bu son kayıp parça ile beraber her şey yerine oturdu. Yara izi olan adam giderken yanında götürdüğü çanta burada masada uzun süre beklemiş olan daha doğrusu toz olmayan temiz alanda yer alan eşyaydı. Yaşlı adamın çılgın hareketleri ve birleştirdiğim bu olay örgüsü ışığında şunları söyleyebilirim ki, minik bir hata yapmış olabilirim. Bunları söylememdeki neden ise; emin olmadığım için müdahale etmek istemediğimden dolayı çıkan adamın elindeki çanta buraya asıl gelme nedenim gibi gözüküyordu. Artık yaşananları değiştiremediğim için bu konu hakkında fazla kafa yormak istemiyordum. Şuan içerisinde bulunduğum durumu halletmem benim için daha önemliydi.
Boş odada yapacaklarımın planını yaparken telsizden kıdemlim Tegin'in raporunu duydum. Kılıçlar ve konumuyla ilgili bir şeylerden bahsediyordu. Normalde hiç konuşmayan kıdemlim bir şeyler söylüyor ve konumundan bahsediyorsa başı dertte demektir. Zaten burada yapacak bir şeyim olmadığından onun yardımına gitmem en doğru şeymiş gibi görünüyor. Bu yüzden yavaş adımlarla üst kata çıkacaktım. İçeride bulunan müşterilere rozetimi göstererek ''Ben polis memuru Santin Gidinodan. Üzülerek söylüyorum ki dışarı çıkmanızı rica ediyorum. Buranın sahibinin karıştığı bir suç nedeniyle burası şu andan itibaren kapanmıştır. '' diyecektim. Sözlerim bittikten sonra ise elime kapıyı gösterip müşterileri dışarıya çıkartmaya çalışacağım. Şayet müşterilerin tamamı dışarı çıkarsa, telsizimle polis kuvvetlerine bulunduğum konumu söyleyerek ''Burada ölü bir suçlu var. Alanın kapatılmasını ve ölünün taşınması için gerekli işlerim yapılmasını talep ediyorum. Görevdeki takım arkadaşlarıma yardım etmek için olay yerinden ayrılıyorum.'' diyecektim. Ardından oyuncakçı dükkanının dışarına çıkıp kapının önündeki yazıyı kapalı yapacaktım. Polis memurlarının gelmesini beklemeden olanca hızımla kıdemlinin yanına doğru ilerlemeye deneyeceğim.
Biraz evvel yaşanan elzem olayın ardından tekrar ipucu aramaya devam ettim. Odanın her yerine baksam da maalesef hiç bir ipucu bulamadım. Polis içgüdülerim bana burada artık ipucu olmadığını söylüyordu. Tam da bu esna da deponun sonundaki masa ilgimi çekti. Hızlı adımlarla masanın yanına doğru ilerledim. Masanın tam ortasında çanta şeklinde temiz bir alan var ve etrafı toz içinde vardı. Bu son kayıp parça ile beraber her şey yerine oturdu. Yara izi olan adam giderken yanında götürdüğü çanta burada masada uzun süre beklemiş olan daha doğrusu toz olmayan temiz alanda yer alan eşyaydı. Yaşlı adamın çılgın hareketleri ve birleştirdiğim bu olay örgüsü ışığında şunları söyleyebilirim ki, minik bir hata yapmış olabilirim. Bunları söylememdeki neden ise; emin olmadığım için müdahale etmek istemediğimden dolayı çıkan adamın elindeki çanta buraya asıl gelme nedenim gibi gözüküyordu. Artık yaşananları değiştiremediğim için bu konu hakkında fazla kafa yormak istemiyordum. Şuan içerisinde bulunduğum durumu halletmem benim için daha önemliydi.
Boş odada yapacaklarımın planını yaparken telsizden kıdemlim Tegin'in raporunu duydum. Kılıçlar ve konumuyla ilgili bir şeylerden bahsediyordu. Normalde hiç konuşmayan kıdemlim bir şeyler söylüyor ve konumundan bahsediyorsa başı dertte demektir. Zaten burada yapacak bir şeyim olmadığından onun yardımına gitmem en doğru şeymiş gibi görünüyor. Bu yüzden yavaş adımlarla üst kata çıkacaktım. İçeride bulunan müşterilere rozetimi göstererek ''Ben polis memuru Santin Gidinodan. Üzülerek söylüyorum ki dışarı çıkmanızı rica ediyorum. Buranın sahibinin karıştığı bir suç nedeniyle burası şu andan itibaren kapanmıştır. '' diyecektim. Sözlerim bittikten sonra ise elime kapıyı gösterip müşterileri dışarıya çıkartmaya çalışacağım. Şayet müşterilerin tamamı dışarı çıkarsa, telsizimle polis kuvvetlerine bulunduğum konumu söyleyerek ''Burada ölü bir suçlu var. Alanın kapatılmasını ve ölünün taşınması için gerekli işlerim yapılmasını talep ediyorum. Görevdeki takım arkadaşlarıma yardım etmek için olay yerinden ayrılıyorum.'' diyecektim. Ardından oyuncakçı dükkanının dışarına çıkıp kapının önündeki yazıyı kapalı yapacaktım. Polis memurlarının gelmesini beklemeden olanca hızımla kıdemlinin yanına doğru ilerlemeye deneyeceğim.
► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#37Adam beni oldukça zorluyordu. Durumu kendi lehime çevirmek için çok fazla yetenek kullanmak zorunda kalmıştım. Bu da vücudumda dengesizlik meydana getiriyordu. Buna bir an önce son vermek için uğraşıyordum. Bu kavgayı daha fazla uzatamazdım ki daha iki tane yaveri sapasağlam duruyordu kapıda. Bu herifi indirdikten sonra kaçıp gitmeleri için onlara gözdağı verebilecek pozisyonda olabileceğimi düşünmüyordum. Belki de bu kavgayı başlatmadan önce bunu hesaplamam gerekiyordu. Şimdi ise buradan kurtulabilmek için zemin hazırlıyordum. Çünkü buna mecburdum. Bu patlamanın işe yaraması gerekiyordu. Yarayacaktı. Aksini düşünmek bile istemiyordum. Adamın sinsi gülüşüne ben de gülerek karşılık verdikten sonra şovumu yapmıştım.
Patlamanın oluşturduğu boşluktan yararlanarak kendimi dışarı atmıştım. Fakat pek iyi durumda değildim. Tegin’in anonsundan da bir şeyler bulduğu ortadaydı. Oraya gitmeliydim ama yaralıydım. Buradaki olayı da daha çözememiştim. Daha sonra gelip kafe çalışanlarını adamlarla ilgili sorgulayabilirdik. Çok fazla toz çıkarmıştım ama görevimle ilgili bir durum açığa çıkarmamıştım neticede. Bu adamların onlarla bağlantılı olduğuyla alakalı bir şey de yoktu ortada. Tegin’in buldukları kayda değer şeyler gibi görünüyordu. “Teg, irtibatta kalalım. En kısa sürede oraya gelmeye çalışacağım. Dikkatli ol.” anonsuyla cevap verecektim ona. Yaralı olduğumu söyleyemezdim çünkü görevi riske girebilirdi. Yine de olay yerinden bir an önce uzaklaşarak yaramı stabil bir hale getirmem gerekiyordu. Demir – yürek yeteneğimin sınırlarını da yeni öğreniyordum. Bu konuda bana ne kadar yardımcı olacaktı bilmiyordum açıkçası ama bir an önce Tegin’in yanına gitmek için buna bir çözüm bulmalıydım.
Patlamanın oluşturduğu boşluktan yararlanarak kendimi dışarı atmıştım. Fakat pek iyi durumda değildim. Tegin’in anonsundan da bir şeyler bulduğu ortadaydı. Oraya gitmeliydim ama yaralıydım. Buradaki olayı da daha çözememiştim. Daha sonra gelip kafe çalışanlarını adamlarla ilgili sorgulayabilirdik. Çok fazla toz çıkarmıştım ama görevimle ilgili bir durum açığa çıkarmamıştım neticede. Bu adamların onlarla bağlantılı olduğuyla alakalı bir şey de yoktu ortada. Tegin’in buldukları kayda değer şeyler gibi görünüyordu. “Teg, irtibatta kalalım. En kısa sürede oraya gelmeye çalışacağım. Dikkatli ol.” anonsuyla cevap verecektim ona. Yaralı olduğumu söyleyemezdim çünkü görevi riske girebilirdi. Yine de olay yerinden bir an önce uzaklaşarak yaramı stabil bir hale getirmem gerekiyordu. Demir – yürek yeteneğimin sınırlarını da yeni öğreniyordum. Bu konuda bana ne kadar yardımcı olacaktı bilmiyordum açıkçası ama bir an önce Tegin’in yanına gitmek için buna bir çözüm bulmalıydım.

► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#38Tegin: Uranyum - Radyoaktifleştirme yeteneğini kullanarak okunu adamın önüne atıyorsun. Oku attıktan sonra telsizden Sai'yi duyuyorsun. Üzerine gelen adam önce oka bakıyor, sonra radyasyonlu olduğunu fark ettiği gibi üzerine koşmaya başlıyor. Zıplıyor ve havada bir kılıç oluşturup boynuna doğru savuruyor. Düşmanın ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor. Radyasyonun işlemesi için kaynağın yakınında belirli bir süre durması gerek. Sürekli hareket hâlinde olursa etkiyi geciktireceğinin bilincinde. Radyasyonla etkisiz hâle getirmek zor olacak. Ya Sai gelene kadar kovalamaca oynayacaksınız ya da düşmanın işini kendi ellerinle bitireceksin.
Santin: Yaptığın resmî polis açıklamasıyla herkes aralarında veya kendi kendine konuşarak dışarı çıkıyorlar. Himota ulusu söz konusu devlet görevlileri olunca fazla sorun çıkarmaz. Devlet kültürü köklü bir yere sahiptir. Ancak özel veya aşırı koşullarda devlet görevlilerine karşı gelinir. Dükkânı boşaltıp kapattıktan sonra telsizle teşkilata duyuru yapıyorsun. Karşılık gecikmiyor. "Tinkadoko Polis Teşkilatı konuşuyor. Bulunduğun konum anlaşılmıştır. Sağlık görevlileri ile polis memurları en yakın zamanda oraya gelecektir. Uğurlar olsun!" Koşar adım Tegin'in konumuna ilerliyorsun fakat sana baya uzak o yüzden benim gelecek turumda varmış olacaksın.
Sai: Üniversite bölgesinden çıktıktan sonra yola koyuluyorsun fakat yoldayken atom dengesizliği ve kan kaybı yüzünden başın dönüyor, gözün kararıyor ve yere yığılıyorsun. Duyduğun son ses ise belirsiz bir gürültü oluyor. Gözlerini açtığında kendini acilde buluyorsun. Bir hemşire baş ucunda sana takılı olan serumla ilgileniyor ve aynı anda elindeki dosyaya girdiler yapıyor. Başın çok ağrıyor ve üzerinde ağır bir hâlsizlik var. Bedenin uyuşuk durumda. Doğrulmaya çalışınca hemşire uyandığını fark ediyor ve seni tekrar yatırıyor. "Henüz hazır değilsiniz. Lütfen, dinlenin. Dikişlerinizi patlatmak istemeyiz, değil mi?" Bu sözler üzerine yaran aklına geliyor ve elini narince yaran üzerinde gezdiriyorsun. Yeni dikiş atılmış. Anlaşılan o ki, bir süre burada kalacaksın. Çılgınlık serbest fakat önermiyoruz.
Santin: Yaptığın resmî polis açıklamasıyla herkes aralarında veya kendi kendine konuşarak dışarı çıkıyorlar. Himota ulusu söz konusu devlet görevlileri olunca fazla sorun çıkarmaz. Devlet kültürü köklü bir yere sahiptir. Ancak özel veya aşırı koşullarda devlet görevlilerine karşı gelinir. Dükkânı boşaltıp kapattıktan sonra telsizle teşkilata duyuru yapıyorsun. Karşılık gecikmiyor. "Tinkadoko Polis Teşkilatı konuşuyor. Bulunduğun konum anlaşılmıştır. Sağlık görevlileri ile polis memurları en yakın zamanda oraya gelecektir. Uğurlar olsun!" Koşar adım Tegin'in konumuna ilerliyorsun fakat sana baya uzak o yüzden benim gelecek turumda varmış olacaksın.
Sai: Üniversite bölgesinden çıktıktan sonra yola koyuluyorsun fakat yoldayken atom dengesizliği ve kan kaybı yüzünden başın dönüyor, gözün kararıyor ve yere yığılıyorsun. Duyduğun son ses ise belirsiz bir gürültü oluyor. Gözlerini açtığında kendini acilde buluyorsun. Bir hemşire baş ucunda sana takılı olan serumla ilgileniyor ve aynı anda elindeki dosyaya girdiler yapıyor. Başın çok ağrıyor ve üzerinde ağır bir hâlsizlik var. Bedenin uyuşuk durumda. Doğrulmaya çalışınca hemşire uyandığını fark ediyor ve seni tekrar yatırıyor. "Henüz hazır değilsiniz. Lütfen, dinlenin. Dikişlerinizi patlatmak istemeyiz, değil mi?" Bu sözler üzerine yaran aklına geliyor ve elini narince yaran üzerinde gezdiriyorsun. Yeni dikiş atılmış. Anlaşılan o ki, bir süre burada kalacaksın. Çılgınlık serbest fakat önermiyoruz.
Off Topic
Sai, Atom enerjin gördüğün tedavi, aldığın serum ve dinlenmen sayesinde %100'e çıkmış bulunmakta. Tegin, atom enerjin %75'ten %50'ye indi.
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#39Okumu fırlattıktan sonra telsizden Sai’nin sesini duydum. En kısa sürede buraya gelmeye çalışacağını söyledi. Benim dediklerimden sonra hemen yola çıkabilecek konumda olduğuna göre sanırım kontrol ettiği bölgede herhangi bir sorunla karşılaşmadı. Ön hatlarda savaşabilecek birinin yardıma gelecek olması benim için epey iyi bir haber. Arka saflardan oklarımı daha rahat kullanabileceğim için çok daha fazla işe yarayacağımı düşünüyorum.
Destek kuvvetlerinin yolda olduğunu öğrendiğim için artık buradaki işimi hızlıca bitirip ön araştırma yapmak için etrafı kolaçan etmek gerekiyor. Gelecek olan destek kuvvetlerinden önce etraftaki düşman sayısı, konumları ve minimum diğer bilgileri öğrenerek operasyonun başarılı olma şansını arttırmak istiyorum. Ancak ortada küçük bir sorun var. Demir ile kaplı arkadaş yanına düşen okumu görür görmez üzerime doğru koşmaya başladı. Anlaşılan ok da bir terslik olduğunu anladı. Büyük ihtimalle az önce arkadaşının gösterdiği semptomları ve ayağının dibindeki oku kafasında birleştirerek uranyum kullandığımı anlamış olabilir. Bu yüzden uranyumun etkisini göstermesini beklemeden işimi bitirmek istiyor. Gayet mantıklı bir hareket ama ne yazık ki artık çok geç.
Demir kaplı arkadaş köşeye sıkıştığı için panik halinde üzerime koşarak havada oluşturduğu kılıç ile boynumu hedefleyen bir saldırı yaptı. Element özelliğini arka arkaya bu kadar sık kullanması ve maruz kaldığı uranyum yüzünden ben hiçbir şey yapmasam da arkadaşın yakında kendi kendine sonunu getireceğini düşünüyorum. Yine de eğer üzerime gelen bu saldırı bana isabet ederse kendimi zor bir duruma sokabilirim. Bu yüzden ilk olarak hızlıca adamın üzerine doğru koşarak adam ile aramdaki mesafeyi kapatmaya çalışacağım. Demirden oluşturduğu nesne kılıç olduğu için çok yakınına gidersem kılıcın uzunluğu nedeniyle kullanmakta sorun yaşayacağını düşünüyorum. Eğer aramızdaki mesafeyi kapatabilirsem cebimdeki fırlatma hançerlerini çıkartarak adamın şu anki en savunmasız noktası olduğunu düşündüğüm gözlerini hedefleyeceğim. Daha çok fırlatmayı düşündüğüm için yanıma alsam da yakın mesafeden adamın gözüne saplama konusunda sorun yaşayacağımı düşünmüyorum. Burada kadar bir sorun yaşamazsam adam acılar içinde yerde kıvranırken son darbeyi indirmeyi planlıyorum.
Destek kuvvetlerinin yolda olduğunu öğrendiğim için artık buradaki işimi hızlıca bitirip ön araştırma yapmak için etrafı kolaçan etmek gerekiyor. Gelecek olan destek kuvvetlerinden önce etraftaki düşman sayısı, konumları ve minimum diğer bilgileri öğrenerek operasyonun başarılı olma şansını arttırmak istiyorum. Ancak ortada küçük bir sorun var. Demir ile kaplı arkadaş yanına düşen okumu görür görmez üzerime doğru koşmaya başladı. Anlaşılan ok da bir terslik olduğunu anladı. Büyük ihtimalle az önce arkadaşının gösterdiği semptomları ve ayağının dibindeki oku kafasında birleştirerek uranyum kullandığımı anlamış olabilir. Bu yüzden uranyumun etkisini göstermesini beklemeden işimi bitirmek istiyor. Gayet mantıklı bir hareket ama ne yazık ki artık çok geç.
Demir kaplı arkadaş köşeye sıkıştığı için panik halinde üzerime koşarak havada oluşturduğu kılıç ile boynumu hedefleyen bir saldırı yaptı. Element özelliğini arka arkaya bu kadar sık kullanması ve maruz kaldığı uranyum yüzünden ben hiçbir şey yapmasam da arkadaşın yakında kendi kendine sonunu getireceğini düşünüyorum. Yine de eğer üzerime gelen bu saldırı bana isabet ederse kendimi zor bir duruma sokabilirim. Bu yüzden ilk olarak hızlıca adamın üzerine doğru koşarak adam ile aramdaki mesafeyi kapatmaya çalışacağım. Demirden oluşturduğu nesne kılıç olduğu için çok yakınına gidersem kılıcın uzunluğu nedeniyle kullanmakta sorun yaşayacağını düşünüyorum. Eğer aramızdaki mesafeyi kapatabilirsem cebimdeki fırlatma hançerlerini çıkartarak adamın şu anki en savunmasız noktası olduğunu düşündüğüm gözlerini hedefleyeceğim. Daha çok fırlatmayı düşündüğüm için yanıma alsam da yakın mesafeden adamın gözüne saplama konusunda sorun yaşayacağımı düşünmüyorum. Burada kadar bir sorun yaşamazsam adam acılar içinde yerde kıvranırken son darbeyi indirmeyi planlıyorum.

► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#40Yaptığım kısa anons dan sonra olanca gücümle kıdemlim Teginin yanına doğru ilerlemeye başladım. Hızlı adımlarla elimden gelen en hızlı şekilde onun yanına gitmek istiyorum. 1 2 dk kadar hızlı adımlarla yürüdükten sonra '' ya kıdemlimin başına bir şey geldiyse '' düşüncesine daha fazla dayanamayıp hunharca koşmaya başladım. Tek bir amacım vardı; en kısa sürede kıdemlimin yanına ulaşmak.
Koşma tasvirim:
Koşma tasvirim:
► Show Spoiler
► Show Spoiler