Yürümekte zorlandığımı hissedebiliyordum. Kendimi bir an önce güvenli bir yer atmalıydım. Yakında ayaklarımda yürüyecek gücün kalmayacağını anlamak zor değildi. Atom enerjimi çok savruk kullanmıştım. Karşımdakinin işini hızlıca bitirmek istemiştim fakat bu bana pahalıya patlayacakmış gibi görünüyordu. Bu halde Tegin’e yardıma gitmemin de bir yolu görünmüyordu gerçekçi olursak. Yine de dayanmalıydım. Santin ve Tegin’in ne durumda olduğunu öğrenmeden olmaz. Duvarlara tutunarak da olsa ilerlemeliydim.
KÜÜÜT
Neredeyim ben? En son hatırladığım… düşeceğimi hissettiğim anda kendimi bırakmalıydım sanırım. Ayakta kalmaya çalıştığım için biraz sert düşmüş olmalıyım. Peki şimdi… Kolumdaki serumdan anladığım kadarıyla kontrol altındaydım. Tamamen çürümüş gibi hissediyordum. Şurada birkaç saat uyusam ne güzel olurdu ama kalkmalıydım. Yapmam gereken işler vardı. Doğrulmaya çalışırken ise baş ucumdaki hemşire beni durdurmuştu. Yarama yeni dikiş atılmıştı. Normal şartlarda hemşirenin dediği gibi dinlenmeliydim. Tabi normal şartlarda… “Teşekkür ederim ama arkadaşlarımın ne durumda olduğunu bilemden burada yatamamam. Üzerimdeki üniforma buna izin vermiyor. Onlara yardım etmem gerekiyor. Kusura bakmayın.” diyerek ayağa kalkacaktım. Burada yatarak bekleyemezdim. Tegin’in anons ettiği yere gidecektim.
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#42Tegin: Aklınla bin yaşa yiğidim! Evet, düşman tek seferde fazla atom enerjisi kullandı ve yine evet, radyasyonun ona diz çöktürmesi kısa sürecek. Bunlara karşın düşmanını hafife almaman gerektiğini iyi biliyorsun. Aferin! Planın başarıyla gerçekleşiyor. Kılıcının erişemeyeceği noktaya gelip gözüne bıçağı saplıyorsun. Düşmanın kulak kanatan bir çığlıkla sürünerek can veriyor. Diğer eleman ise sürekli radyasyon yüzünden yakında göçüp gidecek. Bulunduģun mal kabul bölümünde başka kimse yok fakat kulak kanatan çığlığı biri duymuş olsa gerek veya cesetler ortada kalırsa elbet görüp alarm verecekler. Cesetleri saklayıp devam etsen iyi olacak. Mal kabul bölümünün ötesinde ne var acaba? İleride aralarında yedişer metre olan dört tane devasa kepenk var. Kepenklerin ortasında da kapı var.
Santin: Fırtına gibi eserek Tegin'in tarif ettiği konuma yaklaşıyorsun. Vardığında kalbin küt küt atıyor ve nefes nefese kalıyorsun. Genç bir yiğit için bu hiçbir şey! İki soluklan, hemen kendine gelirsen. Soluklanırken kafayı da çalıştır bakalım. Önünde iki yana sürülebilen büyük bir kapı ve önünde iki koruma var. Etrafta ise ne bir insan ne de bir araç var. Bakalım, nasıl bir yol izleyeceksin? Bodozlama mı gireceksin? Arka kapı mı arayacaksın? Yoksa, sabırla bekleyecek misin? Olur da bir araç veya kişi gelir, kapılar açılır, ben de aradan kaynarım diye.
Sai: Hemşire seni dinliyor ve iç çekiyor. "Nice genç buraya kan revan geldi. Nicesi paramparça geldi. Bir nicesinin de buradan ölüsü çıktı. Frum ve ser çıktığın yolda sana eşlik etsin. Daha da konuşurdu fakat dinleyecek vaktin olmadığını biliyor. Serumunu dikkatlice çıkarıyor ve sana eşlik etmesi için bir başkasını çağrıyor. Gelen görevli sana destek çıkarak seni dışarıya çıkarıyor. Sırtını sıvazlayıp "Hadi göreyim seni yiğidim!" diyor. Himotalı olmanın bir artısı da budur. Herkes ulus bilincine sahiptir. Herkes aynı etten ve kandan olduğunu bilir. Her büyük küçükleri çocuğu kabul eder. Her küçük büyükleri ana baba sayar. İçleri kan ağlasa da gitmene izin verirler. Sen de gidersin. Su uyur, düşman uyumaz! Bu vatan kutsaldır. Kirletmeye kalkan herkes cezasını çekecektir. Tegin'in bahsettiği konuma yaklaştığında astın Santin'in mekanı gözlemlediğini görüyorsun. Bir selam ver istersen. Ayıp olmasın.
Santin: Fırtına gibi eserek Tegin'in tarif ettiği konuma yaklaşıyorsun. Vardığında kalbin küt küt atıyor ve nefes nefese kalıyorsun. Genç bir yiğit için bu hiçbir şey! İki soluklan, hemen kendine gelirsen. Soluklanırken kafayı da çalıştır bakalım. Önünde iki yana sürülebilen büyük bir kapı ve önünde iki koruma var. Etrafta ise ne bir insan ne de bir araç var. Bakalım, nasıl bir yol izleyeceksin? Bodozlama mı gireceksin? Arka kapı mı arayacaksın? Yoksa, sabırla bekleyecek misin? Olur da bir araç veya kişi gelir, kapılar açılır, ben de aradan kaynarım diye.
Sai: Hemşire seni dinliyor ve iç çekiyor. "Nice genç buraya kan revan geldi. Nicesi paramparça geldi. Bir nicesinin de buradan ölüsü çıktı. Frum ve ser çıktığın yolda sana eşlik etsin. Daha da konuşurdu fakat dinleyecek vaktin olmadığını biliyor. Serumunu dikkatlice çıkarıyor ve sana eşlik etmesi için bir başkasını çağrıyor. Gelen görevli sana destek çıkarak seni dışarıya çıkarıyor. Sırtını sıvazlayıp "Hadi göreyim seni yiğidim!" diyor. Himotalı olmanın bir artısı da budur. Herkes ulus bilincine sahiptir. Herkes aynı etten ve kandan olduğunu bilir. Her büyük küçükleri çocuğu kabul eder. Her küçük büyükleri ana baba sayar. İçleri kan ağlasa da gitmene izin verirler. Sen de gidersin. Su uyur, düşman uyumaz! Bu vatan kutsaldır. Kirletmeye kalkan herkes cezasını çekecektir. Tegin'in bahsettiği konuma yaklaştığında astın Santin'in mekanı gözlemlediğini görüyorsun. Bir selam ver istersen. Ayıp olmasın.
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#43Bir an önce gitmeye kararlıydım. Zaten baygın olduğum süre buyunca çok zaman kaybetmiş olmalıydım. Hemşire de kararlılığımı görmüş olacak ki ısrarcı olmamıştı dinlenmem konusunda. Serumu çıkartırken de iyi niyetlerini iletmeyi ihmal etmiyordu. Yorgundum, aklım başka yerdeydi, söylediklerine tepki verebilecek durumda değildim pek. Bir yandan geride bıraktığım kafedeki olaylar da aklımı kurcalıyordu. Geride bırakma konusunda pek başarılı değildim yaşananları. Yine de Tegin’in çağrısına odaklanmalıydım. Oraya daha sonra dönmeyi düşünebilirdim. Şu anki görevle ilgili olmasa bile orada da bir kanunsuzluk olduğu aşikardı.
Gerçekten müthiş bir moral konuşması. Tabi o da buraya gelen insanlar üzerinden konuşuyordu. Bir sağlık çalışanının nelerle karşılaştığını tahmin etmek zor değildi bir polis olarak. Belki gereğinden fazla pervasız davranabiliyordum. Şu an burada olmam da bunu destekler vaziyette fakat şimdilik ölmeye niyetim yoktu. Minnettarlığımı göstermek için kafamı sallayarak teşekkür ettikten sonra yapmam gerekeni yapmak için hareketlenmiştim. Ağrılarımı mümkün olduğunca yok saymaya çalışıyordum. Eğer yaralarımı düşünürsem tereddüt edeceğimi biliyordum. Hissediyordum ama umursamıyordum. Görevlinin eşliğinde yola koyulmuştum artık.
Tegin’in bahsettiği yere geldiğimde zamanımın kısıtlı olduğunu hissediyordum. Etrafı analiz etmem gerekiyordu ama bu zamanımı alacaktı. Hızlı düşünüp hızlı hareket etmem gerekiyordu. Etrafı hızlıca gözetlerken kurtuluşum beyaz saçlarıyla önümde parıldıyordu. Santin’i görmek içimi rahatlatmıştı. Hem yaralı halde tek başıma kalmadığım için mutluydum hem de analizini yapmış olduğunu var sayıyordum. Hemen yanına giderek “Sanırım pek zamanımız yok. Komuta sende, ne yapmama gerektiğini söyle yeter. Bir an önce Tegin’e yardım etmemiz lazım.” diyecektim. Muhtemelen kafasında kendisi için bir plan oluşturmuştur diye düşünüyordum. O plana beni de eklemesi yeterliydi. Santin’e güveniyordum ve tek yapmam gereken ona uymak olacaktı şimdilik.
Gerçekten müthiş bir moral konuşması. Tabi o da buraya gelen insanlar üzerinden konuşuyordu. Bir sağlık çalışanının nelerle karşılaştığını tahmin etmek zor değildi bir polis olarak. Belki gereğinden fazla pervasız davranabiliyordum. Şu an burada olmam da bunu destekler vaziyette fakat şimdilik ölmeye niyetim yoktu. Minnettarlığımı göstermek için kafamı sallayarak teşekkür ettikten sonra yapmam gerekeni yapmak için hareketlenmiştim. Ağrılarımı mümkün olduğunca yok saymaya çalışıyordum. Eğer yaralarımı düşünürsem tereddüt edeceğimi biliyordum. Hissediyordum ama umursamıyordum. Görevlinin eşliğinde yola koyulmuştum artık.
Tegin’in bahsettiği yere geldiğimde zamanımın kısıtlı olduğunu hissediyordum. Etrafı analiz etmem gerekiyordu ama bu zamanımı alacaktı. Hızlı düşünüp hızlı hareket etmem gerekiyordu. Etrafı hızlıca gözetlerken kurtuluşum beyaz saçlarıyla önümde parıldıyordu. Santin’i görmek içimi rahatlatmıştı. Hem yaralı halde tek başıma kalmadığım için mutluydum hem de analizini yapmış olduğunu var sayıyordum. Hemen yanına giderek “Sanırım pek zamanımız yok. Komuta sende, ne yapmama gerektiğini söyle yeter. Bir an önce Tegin’e yardım etmemiz lazım.” diyecektim. Muhtemelen kafasında kendisi için bir plan oluşturmuştur diye düşünüyordum. O plana beni de eklemesi yeterliydi. Santin’e güveniyordum ve tek yapmam gereken ona uymak olacaktı şimdilik.

► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#44Planladığım gibi karşımdaki rakibimin işini bitirebildim. Ancak gözüne sapladığım bıçak yüzünden bu kadar ses çıkaracağını hesaba katmamıştım. Etraftakiler adamın attığı son çığlığı duymuş olabilir. Daha çok insan buraya gelirse zorlanabilirim. Destek kuvvetleri hala gelmediği için yakalanmamak için hızlı hareket etmem lazım ama hem hızlı hareket edip hem de ortadaki cesetleri saklayabileceğimi sanmıyorum. Bu kadar vaktim yok. Bu yüzden sadağımdan yeni bir ok çekip yerde radyasyon yüzünden can çekişen arkadaşı kafasından vurmaya çalışacağım. Ne kadar düşmanım olsa da acı çekerek yavaş yavaş ölmesindense acısız ve hızlı bir şekilde ölmesini istiyorum. Arkadaşı vurduktan sonra ortalığı iyice karıştırmak için etrafta sandıkları kundaklayabileceğim bir şey olup olmadığını bakacağım. Eğer işime yarar bir şey bulabilirsem küçük bir yangın çıkardıktan sonra kaybettiğim atom enerjisini geri kazanmak için bir takviye tüpü kullanacağım. Ardından da önümdeki kepenklerin arkasında ne olduğuna bakmaya çalışacağım. Zaten kısa süre sonra destek kuvvetleri yüzünden alarmın çalışacağını düşünüyorum. Bu yüzden sürpriz saldırı şansını kenara bırakarak daha fazla kargaşa çıkararak destek kuvvetlerinin işini kolaylaştırmak istiyorum.

► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#45Hunharca koşmam sayesinde tahmin ettiğimden daha kısa zamanda kıdemlimin tarif ettiği yere geldim. Kalbim acele etmemden ötürü birazcık pır pır atsa da bunun dışında herhangi bir problemin yoktu. Gerçi genç, yağız bir hanımefendi olduğum için buna problem bile denemezdi. Ufak bir soluklanma molası verdiğim esnada etrafı kolaçan etmeye başladım. Önümde büyük bir kapı ve onun önünde ise iki adet koruma vardı. Bunun dışında etraf son derece tenhaydı. Neler yapabileceğim konusunda biraz düşünmeye başladım. Elbet de düşünme sürem çok fazla uzun olmayacaktı. Nefesimi tekrar düzenlemem için gerekli olan zaman düşünmem için oldukça yeterliydi.
Soluklanmam bitmek üzereyken kafamdaki plan da yerine oturmaya başladı. Kafamdaki planı tam eyleme dökmeye hazırlanırken birisinin bana seslendiğini duydum. Başpolis memuru Saiydi bu kişi. Üzerinden garip varlıklar geçmiş gibi görünen Başpolis memuru komutanın bende olduğunu söyledi. O da benim gibi bir an önce kıdemlin Tegin'e yardım etmek istiyordu. Onun neden bu halde olduğunu ve benim başıma gelen minik öldürme olayını her ne kadar uzun uzun konuşmak istesem de önemli olan kıdemlime yardım etmek olduğu için Başpolis memuruna dönerek '' Sağdakine odaklanacağım. Eğer soldakini tutamazsam o sende '' diyecektim. Sözlerimden sonra kapının önünde yer alan korumalardan sağ tarafta yer alana Kalsiyum - Sağlamlık element gücünü kullanarak bir yumruk sallamayı deneyeceğim. Eğer fırsatını bulursam sol tarafta yer alan diğer korumaya da bir adet dirsek vurmayı deneyecektim. Eylemlerim başarılı olması karşısında direkt içeriye doğru koşar adımlarla giriş yapacaktım.
Soluklanmam bitmek üzereyken kafamdaki plan da yerine oturmaya başladı. Kafamdaki planı tam eyleme dökmeye hazırlanırken birisinin bana seslendiğini duydum. Başpolis memuru Saiydi bu kişi. Üzerinden garip varlıklar geçmiş gibi görünen Başpolis memuru komutanın bende olduğunu söyledi. O da benim gibi bir an önce kıdemlin Tegin'e yardım etmek istiyordu. Onun neden bu halde olduğunu ve benim başıma gelen minik öldürme olayını her ne kadar uzun uzun konuşmak istesem de önemli olan kıdemlime yardım etmek olduğu için Başpolis memuruna dönerek '' Sağdakine odaklanacağım. Eğer soldakini tutamazsam o sende '' diyecektim. Sözlerimden sonra kapının önünde yer alan korumalardan sağ tarafta yer alana Kalsiyum - Sağlamlık element gücünü kullanarak bir yumruk sallamayı deneyeceğim. Eğer fırsatını bulursam sol tarafta yer alan diğer korumaya da bir adet dirsek vurmayı deneyecektim. Eylemlerim başarılı olması karşısında direkt içeriye doğru koşar adımlarla giriş yapacaktım.
► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#46Tegin: Düşmanına acıma gösteriyorsun ve onu kafasından vurarak öldürüyorsun. Sandıkları kundaklayabileceğin herhangi bir yol arayışın meyve vermiyor. Bunun üzerine bedenleri orada bırakıp kepenklere yöneliyorsun. En yakını solda. Yaklaşıp kapının camından içeri bakıyorsun. Kimseler yok, henüz. Kapıyı açıyor ve ardından kapatıp ilerliyorsun. Upuzun ve neredeyse geniş denilebilecek bir koridor var. Yanlarda birkaç metre arayla kapılar var. Koridorda ilerlerken karşıdan belirsiz sesler duymaya başlıyorsun. Sesler gittikçe belirginleşiyor. Birileri bu tarafa doğru gelmekte. Seni görürlerse kesinlikle yaşatmazlar. Tabii, eğer kandıramazsan. Sonuçta buradaki kimse seni tanımıyor. Yeni eleman imajına bürünebilirsin. Himota dilinde konuşmayı sevdiklerini biliyorsun. Her Himotalıya zorunlu eğitim döneminde Himota dili öğretilir. Her ne kadar başlangıç düzeyi olsa da. Gel gör ki, aynı anda yalnızsın. Eğer bunu başaramazsan karanlık bir son seni bekliyor olacak. Risk almak istemezsen odalardan birine girebilirsin. Bu seçeneğin de kendince tehlikesi mevcut. Gireceğin odanın içinde kim veya ne olacağını bilmiyorsun sonuçta. Fazla vaktin yok.
Sai & Santin: Santin açıktan bir hilâl çizerek sağdaki korumaya Kalsiyum - Sağlamlık yeteneği ile yumruk atıyor. Koruma onu fark ediyor ve kaçınıyor. Santin hız kesmeden devam edip diğer korumaya dirsek atıyor ve başarıyor. Dirseği yiyen koruma darbenin zıt yönüne doğru afallayarak diz çöküyor. O sırada kaçınmış olan koruma hızla atılıp Santin'in arkasından kafasına doğru ters yumruk savuruyor. Santin yandan yediği ters yumrukla kapıya çarpıyor. Bu sırada Sai, Santin'in planının tam zıttı gerçekleştiğinden soldakine değil de sağdakine doğru ilerliyor. Sağdaki koruma Santin'le meşgûl olduğundan, Sai'nin varlığından haberdar değil. Bu sayede Sai, düşmana istediği gibi yaklaşabilir veya detaylı bir plan yapabilir.
Sai & Santin: Santin açıktan bir hilâl çizerek sağdaki korumaya Kalsiyum - Sağlamlık yeteneği ile yumruk atıyor. Koruma onu fark ediyor ve kaçınıyor. Santin hız kesmeden devam edip diğer korumaya dirsek atıyor ve başarıyor. Dirseği yiyen koruma darbenin zıt yönüne doğru afallayarak diz çöküyor. O sırada kaçınmış olan koruma hızla atılıp Santin'in arkasından kafasına doğru ters yumruk savuruyor. Santin yandan yediği ters yumrukla kapıya çarpıyor. Bu sırada Sai, Santin'in planının tam zıttı gerçekleştiğinden soldakine değil de sağdakine doğru ilerliyor. Sağdaki koruma Santin'le meşgûl olduğundan, Sai'nin varlığından haberdar değil. Bu sayede Sai, düşmana istediği gibi yaklaşabilir veya detaylı bir plan yapabilir.
Off Topic
Tegin, atom enerjin %50'den %75'e çıktı.
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#47Yerde yatan savunmasız düşmanımın radyasyon yüzünden daha fazla acı çekmemesi için kafasına nişan alarak yayımı gerip okumu fırlattım. Tek vuruşta arkadaşın acısını dindirdikten sonra etrafa göz gezdirmeye başladım. Gelecek destek kuvvetlerinin işini kolaylaştırmak için yangın çıkarmak istesem de ne yazık ki kundaklama yapmak için ihtiyacım olan araç gereçleri bulamadım. Bu yüzden etrafı yakma planımdan vazgeçerek cesetleri ortada bırakarak kepenklere doğru yöneldim.
Kepenklerin yanına gittikten sonra kapıyı açarak içeri girdim. Arkamda bıraktığım cesetlerin kısa süre sonra bulunacaklarını düşünüyorum. Bu yüzden hâlihazırda çok fazla vaktim olmadığı için acele edip burada neler döndüğünü hızlıca araştırmam lazım. İçeriye girdikten sonra sağlı sollu kapıların olduğu geniş bir koridorda ilerlemeye başladım. Kapıların arkasında ne olduğu bilmediğim için birazcık gerginim. Ancak bu gerginlik ilerlememe mani değil. Temkinli bir şekilde yavaş yavaş ilerleyişime devam ederken ileriden gelen bazı sesler duymaya başladım. Benim olduğum yöne doğru gelen duyduğum seslerin sahiplerinin beni gördükleri zaman çok dostane davranmayacaklarından eminim. Burada kalarak onları kandırmayı seçebilir veya şansıma güvenerek kapılardan birini açarak saklanabilirim. Konuşmayı sevmeyen biri olduğum için operasyonu hiç riske atmamak için gözüme kestirdiğim bir kapıdan içeri girerek seslerin uzaklaşmasını bekleyeceğim. Umarım yaptığım seçim yüzünden başım çok fazla ağrımaz.
Kepenklerin yanına gittikten sonra kapıyı açarak içeri girdim. Arkamda bıraktığım cesetlerin kısa süre sonra bulunacaklarını düşünüyorum. Bu yüzden hâlihazırda çok fazla vaktim olmadığı için acele edip burada neler döndüğünü hızlıca araştırmam lazım. İçeriye girdikten sonra sağlı sollu kapıların olduğu geniş bir koridorda ilerlemeye başladım. Kapıların arkasında ne olduğu bilmediğim için birazcık gerginim. Ancak bu gerginlik ilerlememe mani değil. Temkinli bir şekilde yavaş yavaş ilerleyişime devam ederken ileriden gelen bazı sesler duymaya başladım. Benim olduğum yöne doğru gelen duyduğum seslerin sahiplerinin beni gördükleri zaman çok dostane davranmayacaklarından eminim. Burada kalarak onları kandırmayı seçebilir veya şansıma güvenerek kapılardan birini açarak saklanabilirim. Konuşmayı sevmeyen biri olduğum için operasyonu hiç riske atmamak için gözüme kestirdiğim bir kapıdan içeri girerek seslerin uzaklaşmasını bekleyeceğim. Umarım yaptığım seçim yüzünden başım çok fazla ağrımaz.

► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#48Baş polis memuru Sai ile yaptığım planı uygulamaya başladık. Planı, teorik olarak tasarlarken herhangi bir sorun ile karşılaşmadım. Lakin işi pratiğe döktüğüm sırada bazı aksaklıklar oldu. İki korumadan sağ tarafta olana odaklanarak saldırılarımı yapacaktım. Eğer işim düzgün bir şekilde giderse sol tarafta yer alan korumaya da saldıracaktım. Fakat aksiyondayken damarlarımda akan Yüce Himota kanının vermiş olduğu adrenalinden olacaktır ki sağ taraftaki korumaya yumruk salladığım esna da korumayı ıskaladığımı fark etmedim. Yapmış olduğum saldırıdan kaçan korumanın saldırıyı atlattığını ise kafama gelen ters yumruk ile anladım. Tüm bu olaylar olurken Baş polis memuru Sai'nin neler yaptığıyla ilgili kafamda deli sorular varken yumruğun etkisiyle kapıya çarptım. Ellerim ile yerden güç alarak ayağa kalmayı deneyecektim. Baş polis memuru yokmuş gibi hareket edersem daha az zarar göreceğim kanaatindeydim. Bu yüzden o bana yardım etmeyeceğini düşünerek bir plan yapmaya karar verdim. Planımı kısa sürede de oluşturdum. Aslında yapmam gereken tek şey olanca gücümle karşımdaki korumayı etkisiz hale getirmekti. Bu yüzden ayağa kalkma eylemimin ardından daha fazla atom enerjisi kullanmadan düz yumruklarla karşımdaki korumayla savaşmayı deneyecektim. Daha fazla atom enerjimi harcamak istemiyordum. Eğer kıdemlim Tegin zor durumdaysa ne kadar fazla enerjim varsa o kadar faydalı olabilirdim.
► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#49Santin’in planını onaylar şekilde kafamı salladıktan sonra harekete geçmiştik. Yine de az önce plan yapmış olmasına rağmen sanki ben yokmuşum gibi hareket ediyordu. Tabi benim de yaralı olmam yavaş kalmama neden olmuştu birazcık. Bunun bir dezavantaja dönüşmesini istemiyordum. Santin’i tehlikeye sokmadan en çabuk şekilde yolumuzu açmam gerektiğinin farkındaydım ve bu şekilde hareket edecektim. İki kişiye karşı tek başına mücadele etmesini izleyemezdim. Bir an önce ona yardım etmem gerektiğinin farkındaydım.
Santin’in karşısındaki adam tamamen ona odaklanmış gibi görünüyordu. pervasız silah arkadaşımın da aldığı darbeden sonra geri duracağını düşünmüyordum. Adamın dikkati tamamen Santin’deyken onu etkisiz hale getirmek için hareketlenecektim. Kafamda kurduğum planı hızlıca gerçekleştirmeliydim çünkü diğer sersemlemiş rakip harekete geçebilir ve Santin’e arkadan saldırabilirdi. Hançerimi çekip Santin’e ilerleyen adama arkadan yaklaşıp boğazına saplayacaktım. Ardından hızlıca Santin’i güvenli bir yere çekip adamla aramızda olmadığından emin olduktan sonra diz çökmüş olan adama sezyum – örümcek ağı yeteneğimi kullanarak hareketsiz bırakmayı deneyecektim. İkisini de etkisiz bırakabilirsem Tegin’i bulmak için yolumuza devam edebilirdik.
Santin’in karşısındaki adam tamamen ona odaklanmış gibi görünüyordu. pervasız silah arkadaşımın da aldığı darbeden sonra geri duracağını düşünmüyordum. Adamın dikkati tamamen Santin’deyken onu etkisiz hale getirmek için hareketlenecektim. Kafamda kurduğum planı hızlıca gerçekleştirmeliydim çünkü diğer sersemlemiş rakip harekete geçebilir ve Santin’e arkadan saldırabilirdi. Hançerimi çekip Santin’e ilerleyen adama arkadan yaklaşıp boğazına saplayacaktım. Ardından hızlıca Santin’i güvenli bir yere çekip adamla aramızda olmadığından emin olduktan sonra diz çökmüş olan adama sezyum – örümcek ağı yeteneğimi kullanarak hareketsiz bırakmayı deneyecektim. İkisini de etkisiz bırakabilirsem Tegin’i bulmak için yolumuza devam edebilirdik.

► Show Spoiler
Re: [Nopaodan & Hentanodan & Gidinodan] Kurtlar ve Çakallar
#50Tegin: Kişiliğinden ödün vermiyor ve kendini odalardan birine atıyorsun. Kapıya kulağını dayıyorsun. Ayak sesleri gittikçe yükseliyor ve konuşma belirginleşiyor.
"Mebikaman takımı nasıl kazandı ya?"
"Sen hâlâ orada mısın?"
"Aklım almıyor be!"
"Güzel kardeşim, adamlar daha iyi oynadı. Bu kadar. İki saat detaya girmenin anlamı yok."
"Bir de bahis oynamıştık. Anasını avradını..."
"Bir dahaki savaş oyunlarına artık."
İkili, son zamanlarda gerçekleşmiş olan savaş oyunları hakkında konuşuyor. Üzerinde sağlam bahis dönmüş anlaşılan. Sesler uzaklaştıktan sonra rahatlıyorsun ve odayı incelemek için kafanı çeviriyorsun. Üç kişi bir masaya üçgen çizecek şekilde oturmakta. Hepsinin ağzında sigara, ellerinde kartlar var. Hepsi de sana bakıyor. Tam karşındaki sigarasından bir nefes alıyor ve "Ak At bize bir delikanlı yolladı beyler. Söyle bakalım yeğen, ne işin var burada? Seni reis mi yolladı" diyor. Yandaki atlıyor. "Kesin reis yolladı abi! Ne zaman keyif yapsak üzerimize bir kurt salıyor adam."
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak bu olsa gerek. Üç tane yetişkin potansiyel düşmanın karşısında duruyorsun. Üçü de iri kıyım. Tam bir azman sürüsü!
Santin ve Sai: Santin hızla ayağı kalkıp yeteneğini kapatarak yakın dövüşe giriyor. sağ, sol, açıktan ve aparkat! Santin yumruk ağırlıklı saldırıyor. Karşısındaki koruma ise attığı her yumruktan kaçınıp Santin'in şah damarına vuruyor. Hatta, Santin'in attığı yumruklardan yumruk atarak kaçınıyor. Göze ve kulağa garip gelen bu davranışı Santin'i zorluyor çünkü Santin düşmanına vurmazken durmadan da damarına darbe alıyor. Bu ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. O sırada Sai, bir suikastçi edasıyla düşmanın ensesine çöküyor ve onu öldürüp yere yatırıyor. Diğer koruma yeni kendine geliyor ve durumu gördüğü gibi kılıcını çekip üzerinize atlıyor. Sai, Santin'i yanına çekip havadaki korumaya Sezyum - Örümcek ağı yolluyor. Koruma ağa yakalanıp yere kapaklanıyor fakat hazin sonunda önce kılıcını fırlatmış bulunuyor. Fırlattığı kılıç ise Santin'in ayağına saplanıyor. Korumanın etkisiz hâle gelmesiyle Santin'in ayağının soğuk çelikle buluşması bir oluyor. Santin, acının aniliğiyle ayağının sanki bin bir parçaya ayrıldığını hissediyor. Bütün kasları sanki yeteneğini kullanmış gibi kasılıyor ve bedeni öne doğru bükülüyor. Gözleri sonuna kadar açılıyor ve yaraya bakıyor.
Korumaların üstesinden geldiniz fakat kapıları açtığınızda karşınıza ne çıkacak? İçeride kaç kişi var? Ne kadar güçlüler? İçeri adım attığınız gibi devriyelerin ve açık bir alanın ortasında mı kalacaksınız? Yoksa, kapının hemen ardında yapıya giriş mi var? Kim bilir? Ancak Frum ve Ser!
"Mebikaman takımı nasıl kazandı ya?"
"Sen hâlâ orada mısın?"
"Aklım almıyor be!"
"Güzel kardeşim, adamlar daha iyi oynadı. Bu kadar. İki saat detaya girmenin anlamı yok."
"Bir de bahis oynamıştık. Anasını avradını..."
"Bir dahaki savaş oyunlarına artık."
İkili, son zamanlarda gerçekleşmiş olan savaş oyunları hakkında konuşuyor. Üzerinde sağlam bahis dönmüş anlaşılan. Sesler uzaklaştıktan sonra rahatlıyorsun ve odayı incelemek için kafanı çeviriyorsun. Üç kişi bir masaya üçgen çizecek şekilde oturmakta. Hepsinin ağzında sigara, ellerinde kartlar var. Hepsi de sana bakıyor. Tam karşındaki sigarasından bir nefes alıyor ve "Ak At bize bir delikanlı yolladı beyler. Söyle bakalım yeğen, ne işin var burada? Seni reis mi yolladı" diyor. Yandaki atlıyor. "Kesin reis yolladı abi! Ne zaman keyif yapsak üzerimize bir kurt salıyor adam."
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak bu olsa gerek. Üç tane yetişkin potansiyel düşmanın karşısında duruyorsun. Üçü de iri kıyım. Tam bir azman sürüsü!
Santin ve Sai: Santin hızla ayağı kalkıp yeteneğini kapatarak yakın dövüşe giriyor. sağ, sol, açıktan ve aparkat! Santin yumruk ağırlıklı saldırıyor. Karşısındaki koruma ise attığı her yumruktan kaçınıp Santin'in şah damarına vuruyor. Hatta, Santin'in attığı yumruklardan yumruk atarak kaçınıyor. Göze ve kulağa garip gelen bu davranışı Santin'i zorluyor çünkü Santin düşmanına vurmazken durmadan da damarına darbe alıyor. Bu ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. O sırada Sai, bir suikastçi edasıyla düşmanın ensesine çöküyor ve onu öldürüp yere yatırıyor. Diğer koruma yeni kendine geliyor ve durumu gördüğü gibi kılıcını çekip üzerinize atlıyor. Sai, Santin'i yanına çekip havadaki korumaya Sezyum - Örümcek ağı yolluyor. Koruma ağa yakalanıp yere kapaklanıyor fakat hazin sonunda önce kılıcını fırlatmış bulunuyor. Fırlattığı kılıç ise Santin'in ayağına saplanıyor. Korumanın etkisiz hâle gelmesiyle Santin'in ayağının soğuk çelikle buluşması bir oluyor. Santin, acının aniliğiyle ayağının sanki bin bir parçaya ayrıldığını hissediyor. Bütün kasları sanki yeteneğini kullanmış gibi kasılıyor ve bedeni öne doğru bükülüyor. Gözleri sonuna kadar açılıyor ve yaraya bakıyor.
Korumaların üstesinden geldiniz fakat kapıları açtığınızda karşınıza ne çıkacak? İçeride kaç kişi var? Ne kadar güçlüler? İçeri adım attığınız gibi devriyelerin ve açık bir alanın ortasında mı kalacaksınız? Yoksa, kapının hemen ardında yapıya giriş mi var? Kim bilir? Ancak Frum ve Ser!
Off Topic
Santin'in atom enerjisi %50'de duruyor. Sai'nin atom enerjisi %75'e düştü.