Page 1 of 3

Re: [Nopaodan & Hentanodan] Ruhsuz Bir Aydınlık ve Durağan Bir Karanlık

Posted: Thu Apr 07, 2022 9:05 pm
by GM - Ingenium
Tegin: Can yakıcı soğuk çıplak bedenini sararken ancak metrelerce yüksekteki parmaklıktan vuran ışık ile var olduğunu anımsıyorsun. Loş bir aydınlık sana zaman ve mekan algısını getiriyor. Yatakta doğruluyor ve aynaya yöneliyorsun. İkiye ayrılmış suratına bakıyor ve elini yüzünü yıkıyorsun. Lekelenmiş ruhunun yansıması olan kıyafetler buruş buruş. Tuvaletten ise yakın zamanda iğrenç kokular yükseleceğinin haberi geliyor. Buza oturmaktan farksız olduğu için bağırsağın çabuk bozuldu. Bu yüzden gelen tepsideki çorbayı kaç kere içmedin. Durumun daha kötü olmasın diye. Bu da seni hep aç bıraktı. Miden ağlayarak çığırtırken kapıya dönüyorsun. Simsiyah bir duvar. Aşağı bakıyorsun ve yine karanlık. Yoktan gelen üzüntü gittikçe artıyor ve gözlerini yaşartıyor. "Kapı nerede? Yoksa kaldırıp duvar mı ördüler? Daha bana ne yapabilirler ki?" şeklindeki panik soruları kafanı çevirince artmayı kesiyor. Yanlış yere baktığını fark ediyorsun ama için rahatlamıyor. Ne kadar zayıf düştüğün gerçeği aklında sallanıp duruyor. Kapının altından vuran azıcık ışık ile tepsi aydınlanıyor. Tepsiyi almak için yürüyorsun. yürüyorsun ve yürüyorsun. Tepsi hâlâ aynı yerde. İçini yine panik kaplıyor. Lanetlendiğini sanıyorsun. Asla o yemeğe ulaşamayacak ve açlık içinde kıvranarak gebere- Tepsiye ulaşıyorsun. Adımlar o kadar yavaşlamış ki, bedenin o kadar çökmüş ki odanın içinde ilerlemen bile uzun sürüyor. Yere oturmaktan başka çaren yok. Aksi takdirde önündeki yemeği göremeyeceksin. Bir gramını bile heba edemezsin. Yemekte ne var? Ne olabilir ki? İçinde çiğ sebzelerin yüzdüğü bir birikinti, yarım patates, iki dilim bayat ekmek ve bir kap su.

Sai: Yatakta oturur durumdayken gün ışınları odana vuruyor. Elinde telsiz ile yere bakmaktasın. Kılını dahi kıpırdatmıyorsun. Teşkilata çağrılmayalı ne kadar oldu? Kaç gün, kaç haftadır evden çıkmadın? Gün ışınları havadaki tozların birikmişliğini gösteriyor ama nafile. Boş bakışların yerde ama yere bakmıyorlar. Geçmişe bakıyorlar. Tegin'le olan maceralarınızı izliyorlar. Sen günümüzde yaşamıyorsun. Kendini tekrar eden anılarda hapissin. Ancak tuvaletinin bastırmasıyla olduğun yerden kalkıyorsun. Hazır yemek yiye yiye biraz mideni bozdun ve kilo aldın. Ocağın nicedir buz kesmiş durumda. Sadece uyanıyor, hazır yemek yiyor, sırf ses olsun diye televizyonu açıyor ve uyuyorsun. Aynada kendine bakıyorsun. Zavallı suratında kaybolmuş bir çocuğun her an ağlayacak suratı var. Yazık...
Off Topic
Bu konuda GM olarak Hiperyus ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 3 gündür.

Re: [Nopaodan & Hentanodan] Ruhsuz Bir Aydınlık ve Durağan Bir Karanlık

Posted: Mon Apr 11, 2022 5:32 pm
by Tegin Hentanodan
Mahkemede yargıç kararını açıkladığı zaman açıkçası pek bir şey hissetmedim. Sadece polis teşkilatı benden bu kadar erken vazgeçtiği için üzüldüm. Verilen görevi layığıyla yerine getirmek için elimden geleni yapmış olduğum halde bu sonu hak ettiğimi düşünmüyorum. Bazı sorunlar çıkmış olsa bile tüm bunların hepsi benim suçum değil. İmparatorlukta bu kadar kök salmış bir örgütün daha önce aynı şeyleri yaşamasına rağmen hala ısrarla varlığını bilerek saklaması tüm bu hatalar silsilesine neden oldu. Tüm bu yaşadıklarıma rağmen hala örgütlerinin hem aynı anda nasıl bu kadar zayıf ve güçlü olduğunu hala çözemedim. Benim saldırım karşısında aciz kalan örgüt mahkeme ve polis teşkilatını etkileyebilecek kadar nüfuza sahip olması çok enteresan. Buradan kurtulmanın bir yolunu bulabilirsem kesinlikle bu örgütte neler döndüğünü araştırmam gerekiyor.

Ömür boyu hapis cezasının yanında ekstra olarak aldığım ağırlaştırılmış ibaresi yüzünden çok değişik şartlarda hayatta kalmaya çalışıyorum. Öncelikle bulunduğum yerin aydınlatmasından hiç memnun değilim. Tek başıma olmam büyük bir avantaj ama tuvaletin aynı yerde olması hiç hijyenik değil. Kimseyi görmeme konusunda çok bir sorunum yok ama keşke yanımda bitkilerimi de getirebilseydim. Sai'nin onlarla adam akıllı ilgilenebileceğini sanmıyorum. Adam gibi yemekte yiyemiyorum. Yine de tüm bu olumsuzluklara rağmen pes etmeyi planlamıyorum. Öncelikle suyumdan birazcık alıp bayat ekmekleri ıslatarak yiyecek kıvama getirmeyi deneyeceğim. Ardından ekmek ve patatesimi bitirmeye çalışacağım.

Re: Re: [Nopaodan & Hentanodan] Ruhsuz Bir Aydınlık ve Durağan Bir Karanlık

Posted: Tue Apr 12, 2022 11:33 pm
by Sai Nopaodan
Günlerdir bitik haldeydim. Tegin’in hapse atılıp benim burada olmam saçmalıktı. Neredeyse bu mesleğe başladığımdan beri onunla birlikteydik. Neredeyse hiç konuşmamasına rağmen birbirimizi o kadar iyi anlamaya başlamıştık ki vedalaşmaya bile gerek duymamıştı benimle. Belki de ben fark edemedim. O mahkeme salonundan çıktığımdan ne yaşadığımı da bilmiyordum zaten. Kaç gün geçmişti onu bile hatırlamıyordum. Teşkilattan atılmamış olsam da görevlendirilmiyordum. Adeta oradan da dışlanmış gibiydim. Gördüğüm tek yüz aynadaki kendi yüzümdü. Gerçi oradaki de ben miydim? Onu da bilmiyordum. Uzun zaman önce unuttuğum biri gibiydi. Polis memurluğuna başlamadan önceki herkesten nefret eden çocuk geri dönmüş gibiydi.

Bir kez daha aynaya baktığımda buna dayanamıyordum artık. Tegin belki de o dört duvar arasında benden yardım bekliyordu. Ben ise burada kendimi harap etmekten başka bir şey yapmıyordum. Kendime faydam olmadığı gibi arkadaşım için de harekete geçmiyordum. Tarikatla karşılaştığımızdan beri işlerimiz yolunda gitmiyordu. İradenin üstünde bir irade gibi görünmesi midemi bulandırmıştı bir kere. Bundan önce de bazı insanlardan duyduklarım kafamda yankılanıyordu ara sıra. Burada oturarak bir adım ilerleme kat edemezdim. Kendimi nasıl toparlardım bilmiyordum fakat bir an önce silkelenmeliydim. Belki dışarı çıkıp biraz oksijen alırsam daha sağlıklı düşünebilirdim. Hem dışarıda hüzünlenmek için güzel bir hava vardır belki. Şehir merkezindeki kahvehanede anılarımı canlandırabilirdim.

Re: [Nopaodan & Hentanodan] Ruhsuz Bir Aydınlık ve Durağan Bir Karanlık

Posted: Sun Apr 17, 2022 9:34 pm
by GM - Ingenium
Tegin: Eski yaşamından pek de farklı olmayan bu yaşam tarzına uyum sağlamış olma avantajı herkesin elde edebileceği bir özellik değildir. Çoğu kişi akli dengesini parça parça, ağır ağır yitirir. Yemekten sonra yaşadığını hissettiren tek etkinliğin de son bulmuş oluyor. Zaman algını yitirdiğin, uzay algının ise seni boğduğu bu durum karanlık seni yutana kadar devam edecek. Bunun farkındalığı ve tarikatın sana oyun oynadığını sandığın bilinci koymaya devam ediyor. Ayak sesleri duyuyorsun. Nadiren duyduğun bu ses tepsiyi almaya gelen görevliye ait. Bir keresinde tepsiyi yatağına getirmiştin. Bu yüzden sana yemek verilmemişti. O gün bugündür, tepsiyi kapının altına yakın tutuyorsun. Görevli tepsiye ipli bir kanca aracılığıyla çekip alıyor. İçi boş bakışlarınla tepsinin gidişini izliyorsun. Güneş artık sana yetişemiyor ve zifiri karanlıkta kalıyorsun. Ne zaman uyuyup ne zaman uyandığını bilmediğinden içgüdülerine göre yatıp kalkıyorsun. Ses yok, insan yok, mide ne dolu ne boş, eşyan yok, bitkilerin yok, arkadaşın yok... Acaba kırılman ne kadar sürecek?

Sai: Güç bela kendini dışarı atıyorsun. Güneş tepede, rüzgâr püfür püfür, insanlar dışarıda; oradan oraya gidenler mi dersin, oyun oynayan çocuklar mı dersin, mekanlarda oturanlar mı dersin, şehir bugün bir ayrı canlı ama sen siyah beyaz görüyorsun hâlâ. Sanki rüzgâr içinden geçip gidiyor gibi. Bir yürüyüşe çıkıyorsun. Yaşam dolu sokaklar seni etkilemiyor. Hatta canını sıkıyor. En son yoruluyor ve soluğu kahvehanede alıyorsun. Uç köşedeki masalarda birine oturuyorsun. Kambur ve yere bakar bir duruşla düşünmeden edemiyorsun. Ne yapmalıyım? Nasıl yapmalıyım? Bu sırada bir ses duyuyorsun. "Al, tavşan kanı bir çay iç delikanlı. İçin açılsın." Pala bıyıklı kahvehane sahibi amca bıyık altından gülümseyerek sana kıpkırmızı bir çay bırakıyor ve hesabını açmadan gidiyor. Dumanları tütüyor çayın. Belki bir yudum fena olmaz.

Re: [Nopaodan & Hentanodan] Ruhsuz Bir Aydınlık ve Durağan Bir Karanlık

Posted: Thu Apr 21, 2022 3:02 am
by Sai Nopaodan
İnsanların aktiviteleri önceden de hiç ilgimi çekmezdi fakat bugün tamamen hayattan kopuktum. Yolda yürüyordum yürümesine de etrafımda ne olup bittiği hiç umurumda değildi. Sanki gitmek istediğim yere bile kendi irademle değil de ayaklarımın beni götürmesiyle gidiyordum. Çevreden gelen sesler kafamın içinde karmaşık bir gürültü oluşturuyordu. Düşüncelerimle üst üste binerek anlaşılmaz bir hal alıyorlardı. Bir kalabalığın içinde kendimi arıyordum ve bulamıyordum. Tegin’İ kurtarmak için Sai’ye ihtiyacım olduğunun farkındaydım ama ona bir türlü ulaşamıyor gibiydim.

Kafamın içindeki karmaşa yerini yavaşça sessizliğe bırakıyordu. Yer ayağımın altından kayıyor ve bir karanlığın içine sürükleniyor gibiydim. Uzaklarda birini görüyordum. Ona doğru yürümeye çalışsam da nafileydi. Karanlık beni içine çekiyordu adeta. Kendimi tamamen boşluğa bırakacakken bir ses duyuverdim.

“Al, tavşan kanı bir çay iç delikanlı. İçin açılsın”

Kafamı kaldırdığımda kahvehanede oturuyordum. Buraya ne ara gelmiştim onun bile farkında değildim belki de. Önüme çayı bırakan yaşlı amcaya bakakaldım bir süre. Böyle bir durumda ne tepki vereceğimi bile unutmuştum adeta. Sonrasında çaya baktım ve bir yudum aldım. Bir bardak çayın beni kendime getireceğini sanmıyordum. Yine de kafamın içindeki anlamsız karmaşa yerine kendime birtakım sorular sorabiliyordum. Nasıl bu hale geldik? BU ülkede ne oluyor? Bu durumu düzeltmek için ne yapabilirim? İşin kötüsü bu soruların hiçbirine bir cevabım yoktu.

Re: [Nopaodan & Hentanodan] Ruhsuz Bir Aydınlık ve Durağan Bir Karanlık

Posted: Fri Apr 22, 2022 6:15 pm
by Tegin Hentanodan
Hızlıca yemeğimi yedikten sonra her gün olduğu gibi o anın gelmesini beklemeye başladım. Sadece ayak seslerini duyuyor olsam bile bu dört duvar arasında bir insanla kurabildiğim en büyük yakınlaşmam duyduğum bu ayak sesiydi. Bu sesten çok fazla hoşlanmasam da birilerinin etrafımda olduğunu bilmek bana iyi geliyor. Şimdilik bir sorunum olmadığı konusunda kendimi kandırmaya çalışsam da gün geçtikçe psikolojik olarak çökmeye başladığımı hissedebiliyorum. En son ne zaman birini gördüm veya en basitinden şu anda gündüz mü yoksa gece mi olduğunu bilememek beni yıpratmaya başladı. Bu duruma çok fazla takılacağımı sanmıyordum ama eskiden önemsiz gibi gözüken küçük detayların buradayken ne kadar büyük veli nimet olduklarını anlamaya başladım. Bu geç aydınlanmam şimdilik bir işime yaramasa da buradan çıktıktan sonra bana komplo kuran örgüte karşı savaşında işe yarayacağını düşünüyorum. Şimdi bile liderin beni içeriye attığı için ne kadar mutlu bir şekilde etrafa gülücükler saçarak dolaştığını tahmin edebiliyorum. Hayır... Böyle devam edemem. Yine paranoyaklaşmaya başlıyorum. Anı kurtarmak için olmayan şeylere inanarak kendime motive etmek ileride yıkıcı sonuçlara neden olabilir. Sakin olmam lazım. Bir şekilde hem akli dengemi koruyup hem de sakinleşmem lazım. Görebildiğim kadarıyla etrafa bakarak şimdiye kadar gözüme takılmayan vakit geçirip uğraşabileceğim en ufak bir şey var mı diye etrafa bakacağım. Kağıtlardan origami yapmak. Damlayan su tanelerini saymak. Ne olursa fark etmez sadece vakit geçirebileceğim bir şey bulmam yeterli olur.

Re: [Nopaodan & Hentanodan] Ruhsuz Bir Aydınlık ve Durağan Bir Karanlık

Posted: Sun May 01, 2022 4:26 pm
by GM - Ingenium
Sai: Kahvehane'de çayını yudumlayıp derin düşüncelere dalmışken tanıdık bir ses duyuyorsun. "Önümüz ulusal bayram. İmparator ülkemizin kapılarını herkese açacak. Allah bilir nice serseri, züppe ve ırkçı buraya gelip neler yapacak neler..." Kafanı kaldırıp sesin kaynağına bakıyoruz ve anımsıyorsun. Durdurmaya geldiğin kavga sonrası kahvehanede karşılaşıp konuştuğun adam o. Himota küçük bir yer olsa gerek. Yine ülkenin özünden uzaklaştığını ve İmparator'un yanlış yaptığını anlatıyor. Görüşmeyeli değişmemiş. Bir anda kafanda şimşekler çakıyor! Acaba bu adamın Kızıl Güneş Tarikatı ile ilgisi olabilir mi? Onlar da buna benzer düşüncelere sahip değil miydiler? Eğer sevgili arkadaşın için bir şeyler yapmak istiyorsan kesin bilgi edinmen gerek. O gün sana çekinmeden içini dökmüştü. Belki karşısına çıkarsan, bir ipin ucundan tutmuş olabilirsin.

Tegin: Zaman algını yitirmen ve sosyalleşme yasağı bir yerden sonra aklının duvarlarını kemirmeye başlıyor. Karanlıkla dolu dört duvar varoluş krizine neden oluyor. Dikkatlice etrafına bakıyorsun. Herhangi bir eylem; Ne kadar küçük veya saçma olsa da bir etkinlik arıyorsun. Yok. Nereye bakarsan bak, yapacak hiç bir şey yok. O zaman senin üretmen gerekiyor. Musluğu açıyorsun ve bir süre sonra kapatıyorsun. Ardından musluğu dibinden tutup sarsıyorsun. Sanki bozmak istermişçesine. Sonra tekrar açıp kapatıyorsun. Musluk artık sızdırıyor. Musluğun başında, ayakta, damlayan suya bakıyorsun. "1...2...3...4..." Nerelere düştün be yiğidim? Eskiden bir savaşçıydın, şimdi ise tutsak oldun...

Re: [Nopaodan & Hentanodan] Ruhsuz Bir Aydınlık ve Durağan Bir Karanlık

Posted: Sat May 07, 2022 11:33 am
by Tegin Hentanodan
Zaman geçirmek için bir şeyler bulabilmek için görebildiğim kadarıyla karanlık odaya göz gezdirdim. Ancak tüm uğraşlarıma rağmen hiçbir şey bulamadım. Büyük umutlar ile yola çıktığım bu operasyonumun başarısız olmasının tek sebebinin odanın aydınlatmasının yetersiz olması olduğunu düşünüyorum. Daha her gün gelen yemek tepsisini bile yeni yeni düşürmeden almaya alışmışken küçük olmasına rağmen etrafımı düzgün bir şekilde kontrol edemem gayet normal. Gerçi etraf aydınlık bile olsa vakit geçirebileceğim bir şey bulabileceğimin garantisi de yok. Odam gerçekten çok küçük. Minimalist yaşam tarzını sevsem de bu kadarı da biraz fazla oldu.

Kara kara yapacak bir şeyler ararken bir anda aramak yerine kendi başıma bir şeyler yapabileceğimi fark ettim. Hemen musluğun yanına giderek birkaç denemeden sonra açma kapama yaparak tek tek damlatacak şekilde akmasını ayarlayabildim. Bu sayede artık hem akan damlaları sayarak belli bir süre kendimi oyalayabilirim hem de elektrikten tasarruf eden hapishane yönetimini su faturasıyla zarara uğratabilirim. Himota imparatorluğunun şanlı vatandaşlarının vergilerini böyle kullanmak azıcık vicdan azabı çekmeme neden olsa da burada delirmemek için bunu yapmak zorundayım. 1-2-3-4-5-6-7 şimdilik bir sorunum yok. Saymaya devam ettikçe rahatlıyorum gibi hissediyorum. Yine de suyun kesilmesi ihtimaline karşı başka bir şey daha bulmam lazım. Aklıma geldi de bu odada tek başıma olmamam rağmen acaba hiç komşum var mı? Etrafı iyice dinleyerek etrafta neler duyabildiğimi kontrol edeceğim.

Re: [Nopaodan & Hentanodan] Ruhsuz Bir Aydınlık ve Durağan Bir Karanlık

Posted: Sun May 08, 2022 3:17 am
by Sai Nopaodan
Başım önde oturmaya devam ederken bir sesle irkiliverdim. Bu sesi daha önce duyduğuma emindim ama kim olduğunu anlayamamıştım. Kafamı kaldırdığımda ise kavga günü konuştuğum adamın tam yanı başımda olduğunu fark ettim. Kafamın içinde dönüp duran sözlerinin ne anlama geldiğini öğrenme fırsatı ayağıma gelmişti. Bu adam imparator hakkında da Himota hakkında da bir şeylerden rahatsızdı. Benim son zamanlarda olduğum gibi. Yine aynı şekilde memnuniyetsiz sözleriyle lafa girmişti. Aşırı milliyetçi bir adam olduğu izlenimi net bir şekilde çarpıyordu göze. Böyle birinin bu tarikat hakkında da bilgisi olabilme ihtimali çok yüksekti.

Kendimi toparlayıp yerimden kalkarak adamın yanına gidecektim. Buradan gitmesine izin veremezdim çünkü bir daha karşılaşmama ihtimalimiz olabilirdi. “Merhaba, beni tanıdınız mı?” diye girecektim söze. Ardından “Meydanda kavga olduğu gün tanışmıştık. Sizinle karşılaştığıma çok sevindim. Konuşmak istediğim bazı konular var da. Oturabilir miyiz?”

Re: [Nopaodan & Hentanodan] Ruhsuz Bir Aydınlık ve Durağan Bir Karanlık

Posted: Tue May 10, 2022 12:40 pm
by GM - Ingenium
Tegin: Akli dengeni biraz toparladıktan sonra aklın yeni fikirlere açılıyor. "Ya başkaları da varsa?" Hemen kulağını duvarlara dayıyorsun. Bir ses; kendi kendine konuşma veya başka bir şey. Birkaç dakika dinledikten sonra yaşam belirtisini duyuyorsun. Dört saniyede bir, yumuşak veya esnek bir şey üst üste iki kere; duvara ve yere çarpıyor. Sanki birisi duvardan ve yerden top sektiriyor. Sesini duyurmaya çalışıyorsun. Her seferinde sesini yükseltsen de zayıf kaldığından ötürü nefes nefese kalıp öksürüyorsun. Tam da bu sırada başka bir ses duyuyorsun. Gür ve net bir ses. "Sesini ısıt önce!" Kısa bir süre sonra tekrar konuşuyor. "Derin derin nefes al ama diyaframdan, ciğerden değil. Göğüsün yerine karnın şişsin!" Sesin dediklerini yapmaya başlıyorsun. Sıradan bir kişi için bunu yapmak sürer fakat her ne kadar resmi okçuluk eğitimi almamış olsan da sen yarım saate istenileni yapabilmeye başlıyorsun. Ardından tekrar sesleniyorsun. Bu sefer zorlanmadan sesin yüksek çıkıyor. "Aferin sana, bunu her gün tekrar et!" Topla oynamayı bırakıyor ve senle sohbet etmeye başlıyor. "Adım Hironen, neredeyse çökerttiğim mafya örgütü devlet ile anlaşmalı çıktığından buradayım. Ya sen?"

Sai: Adam senle göz temasını kesmeden eliyle masasını paylaştıklarına "Gidin" işareti yapıyor ve karşısına oturmanı istiyor. Karşılıklı oturuyorsunuz ve adamın ilk sözü şu oluyor. "Usta, bize iki çay; tavşan kanı! İki de tost; karışık!" Derin bir iç çekiyor ve konuşmaya başlıyor. "Sana ve arkadaşının başına gelenleri teşkilattaki yakın bir dostumdan öğrendim. Üzgünüm, sizin gibi gençlerin yaşamının bu kadar hızlı karartılması beni gerçekten üzüyor. Yapabileceğim bir şey varsa lütfen söyle."
Hiç beklenmedik bir destek geliyor! Anlaşılan o ki, adam kişileri değil de ideaları önemsiyor. Gerçek bir idealist! İdeası ise onu sana yardım etmeye itiyor. Eğer doğru söz ve davranışları göstererek onu kendi tarafına çekebilirsen, bir yararı dokunabilir. Dikkatli olmanı öneriyorum, arkadaşın ne olursa olsun iki masum insanı öldürdü. Bu bir gerçek. Kartlarını bunu unutmadan oynarsan sevinirim.