
"Himota İmparatoru sayın Pisan Higenadon sizleri bereket ve şölen dolu Himota Ulusal Kutlamaları'na davet ediyor. Himota bu kutlamalar süresince kapılarını herkese açacaktır. Yapmanız gereken tek şey giriş kapısındaki görevlilere kimlik bilgilerinizi verip kaydınızı açtırmaktır. Peki, Himota Ulusal Kutlamaları nedir? Himota her yıl belli bir dönemde milli bayramlarını kutlar. Çeşitli etkinlikler düzenlenir ve sokaklar devasa bir sofraymış gibi donatılır. Ayrıntıya girip sürprizleri bozmak istemeyiz! Topraklarımıza ayak basacak olan kıta sakinlerimize konaklama dahil olmak üzere birçok alanda indirim yapılacağını da unutmayın lütfen. Yolunuzun kıtanın en şaşalı kutlamalarına düşmesi dileğiyle, esen kalın!"
Himota Ulusal Kutlamaları Reklam Ekibi Başı broşürü okumayı bitirdikten sonra İmparator'a uzatıyor. İmparator broşürü incelemeye koyuluyor. Kat kat açılan broşürde geçen yılın kutlamalarından kalma görüntüler ile doğal güzellikler yer almakta. İmparator broşürü bitirdikten sonra yorum yapıyor. "Niye diğerlerinin kutlamalara katılması için umutsuzca yalvarıyoruz? İsteyen gelir, isteyen gelmez! Sürpriz de ne demek oluyor? Bizim kimden ne saklımız var? Dışarıdan gelecek paraya zerre kadar ihtiyacımız yok! İndirim mindirim bizi küçük düşürüyor!" İmparator gök gibi gürleyerek karşı çıkıyor. Ekip Başı ise korkudan başını eğip bedenini kasıyor. İmparator'un karısı Banoge Higenadon söze giriyor. "Pisan, hayatım, sence de abartmıyor musun biraz? Bu broşürü bütün kıta okuyacak sonuçta. Elbette olabildiğince arkadaş canlısı ve teşvik edici olması gerekiyor. Hem merak güçlü bir kuvvettir. Kişiye her şeyi yaptırabilir. İlgi uyandırmak en iyisidir." Ekip Başı atlıyor hemen. "E-evet efendim, b-bizim de a-amacımız buydu!" Pisan bir hışımla kafasını Ekip Başı'na çeviriyor. Gözleri alev kusuyor adeta. Ekip Başı hemen başını tekrar eğiyor. Karısının "Her sene aynı şey" bakışını görünce yumuşuyor ve Ekip Başı'na kafasını kaldırabileceğini söylüyor. Ardından oğluna, Himota İmparatorluğu'nun yegane veliahtı Ten Higenadon'a dönüyor. "Annenle aynı fikirde misin oğul? Sen daha iyi anlarsın bu işlerden." Ten hızla söze giriyor. "Son yıllarda Ulusal Kutlamalarımızı kıtaya açma nedenimiz üzerimize yönlendirilen ve artık kök salmış önyargılar ile iftiraları ortadan kaldırmak değil mi zaten? Bu doğrultuda annemin dedikleri doğru. Zaten, katıldıkları zaman asla unutamayacakları anılar biriktireceklerinden eminim. Sonuçta kıtanın merkezi biziz." Banoge, Pisa'nın arkasından Ten'e gülümseyerek göz kırpıyor. Ten babasıyla nasıl konuşacağını en iyi bilen kişidir. Her ne kadar fazla konuşmasalar da...
İmparator'un onayı ile çok geçmeden broşürler bütün kıtaya yayılıyor ve hazırlıklar süratle devam ediyor. Beklenen gün gittikçe yaklaşırken Rintoa Bagon'a üç kişi giriş yapıyor. İmparator'un huzuruna çıkıyorlar ve onla beraber Toplantı Odası'na geçiyorlar. Masaya oturuluyor ve son rütuşlar yapılıyor. Pisan teker teker yoklama yapıyor. "Kığemliler hazır mı? Bir sorun var mı?" Üzerinde bol, tek parça ve belden kuşakla bağlanmış, sarı ve turuncu renklerinin bulunduğu kapşonunda güneş çizimi bulunan kişilik "Yeni ve aydınlık güne hazırız efendim." yanıtını veriyor. Pisan, bu sefer üzerindeki kıyafeti sıkı, bütün bedenini saran çeşitli parçalarla donatılmış, kapşonu ise yüzünün üst yarısı kapatan kişiliğe dönüyor. "Warinliler hazır mı? Bir sorun yoktur umarım." "Komutlarınız doğrultusunda her şey hazır efendim. Pisan en son üzerinde hayvan kürkleri bulunan, gövdesi yarı çıplak, kafasında geyik, omzunda ayı kafatası bulunan kişiliğe yöneltiyor sorusunu. "Şipistalılar hazır mı peki? Coşmamışlardır umarım." "Hahahahaha! Böyle bir günde coşmamak ne mümkün? Endişe etmeyin efendimiz, her şey yolunda." Pisan kendisine uzatılan resmî belgeleri toplayıp incelemeye koyuluyor. "Güzel, güzel! Bu senenin de bize kut getirmesi dileğiyle! İşinizin başına dönebilirsiniz." Böylelikle hepsi dağılıyorlar.
Tahtına dönen İmparator'u oğlu karşılıyor. "Oğul, hanım nerede?" Ten babasına cevap veriyor. "Annem teftişe çıktı. İlk elden hazırlıkları görmek istediğini söyledi." "Ona izin verdiğim günden beri hazırlık sürecini çok iyi yönetiyor. Kadın milletinden korkulur he!" Babasının gülüşüne hafif bir şekilde karşılık veriyor Ten. "Annemi bu yüzden seçmediniz mi zaten? Her açıdan yetenekli olduğu için yani." Pisan gülümsüyor ve kendisini açıklıyor. "Oğlum, bir İmparator olarak, karım olacak kadının kesinlikle üstün olması gerekiyor fakat bizim evliliğimiz zoraki değildi. Biz gerçekten de birbirimizi sevdik ve çok iyi anlaştık. Onun gibi bir kadına sahip olduğum için Frum ve Ser'e ne kadar şükretsem az. Tıpkı seni bana armağan ettikleri için sayısız kere şükrettiğim gibi." Ten, beklemediği bu övgü karşısında diyecek bir sözcük bulamıyor. En son ne zaman babasıyla iki lafın belini kırmıştı? En son ne zaman ondan övgü almıştı? Başını eğerek teşekkür ediyor ve izin isteyerek uzaklaşıyor. Pisan, bir şeyler söylemek istiyor ama ne diyeceğini bulamıyor. İzni veriyor ve oğlunun uzaklaşmasını izliyor. Ne çok isterdi ona sarılmayı, onu öpüp koklamayı, onunla sohbet etmeyi, beraber gezip tozmayı. Yapamaz. O bir İmparator, oğlu ise veliaht. Bu tavır oğlunu yumuşatabilir. Oğlu sert olmak zorunda. Yaşamın katı ve soğuk gerçeklerini bilmek ve kendisi de öyle olmak zorunda. En bilgili ve en güçlü olmak zorunda. Yarın bir gün tahta o geçecek. Geçtiği zaman herkesten üstün bir varlık olmalı. Hem bu kutlu sorumluluk olmasa yine böyle olumlu bir tavır alamazdı çünkü nasıl yapacağını bilmiyordu. Aradaki nesil farkı, kendi babasından hiç öyle tavırlar görmemiş olması, kişilik farkı vesaire vesaire.
Festival Günü
Beklenen gün gelip çattığında her şey olması gerektiği gibi. Sanatçılar, yol göstericiler, satıcılar, polisler ve daha niceleri yerli yerinde. Himota'ya görülmemiş bir insan kalabalığı giriş yapmakta. Hepsi de açılış töreni için Tinkadoko'ya gelmekte. Bütün Kıta Rintoa Bagon bölgesinin hemen dışındaki devasa alanda beklemeye koyuluyor. Saat tam öğlen on ikiyi vurduğunda güneş ışınları Rintoa Bagon'a vuruyor ve Altın Saray adeta şafak yıldızına dönüşüyor. Öyle bir kudretle ışık saçıyor ki, sanki yeryüzünden yeni bir güneş doğuyor. Bu görsel şölen sırasında şaşkınlığını ve hayranlığını gizleyemeyen halka bir de şanlı Himota İmparatorluğu'nun kutlu lideri Pisan Higenadon şoku geliyor. Pisan Higenadon geleneksel Himota kıyafetleri ile sahnenin önünde dikiliyor ve ortaya şöyle bir manzara çıkıyor. Yeryüzünde doğan yeni güneşin saçtığı ışık hüzmeleri Pisan'ın tam da kafasının arkasından yarım daire şeklinde çıkıyor ve kendilerini Pisan'ın takıyor olduğu bir taç olarak gösteriyorlar. Pisan bütün heybeti ile adeta boy gösterisi yapmakta. Dakikalar hızla geçiyor ve güneş ışınlarını saraydan çekiyor. Bu sırada da Pisan'ın önüne bir kürsü getiriliyor. Ses sistemi son kez gözden geçirilip onaylanıyor ve Pisan açılış konuşmasına başlıyor.
"Ey güzel kıtamızın sevgili insanları, hepiniz kutlu Himota topraklarına hoş geldiniz! Ben, şanlı Himota İmparatorluğu'nun başı Pisan Higenadon, hepinize unutamayacağınız bir tatil sözü veriyorum. Gönlünüzce yiyin, için, gezin, tozun, eğlenin ve konaklayın! Yarından itibaren kültürel etkinliklerimiz başlayacaktır. Bugün ise ülkemizi keşfe çıkın. Doğal güzelliklerimize tanıklık edin. İnsanlarımızı tanıyın. Bu özel dönemde aramızda olmanızdan mutluluk duyuyoruz. Birlik ve beraberlik içinde olma dileğiyle, sağlıcakla kalın!" Pisan'ın kısa süren konuşmasının ardından kulakları sağır eden alkış sesleri havayı kaplıyor ve herkes serbest kalıyor. Himota'nın bütün zenginlikleri önünüze seriliyor. Seçin, beğenin ve alın!
Himota
Sai Nopaodan: Sabahın köründe telefonla uyandırılmanla birlikte kırk yılın başı yapılan festivali görme planın suya düşüyor. Komiserlerinden biri seni duyduğun detaylara bakılırsa oldukça anlamsız ve sıkıntılı bir konu için merkeze çağırıyor. Telefonda sana yapılan "Bir adam var, nereden geldiği belli değil. Evini tarif edermiş biri yardımcı olursa. Oturduğun yerin adı ne diyoruz bilmiyorum diyor. Deli olma ihtimali de var. Frum ve Ser aşkına zaten bugün öğlen kapatacağız merkezi, şu adama bir yardım et de sonra geçersin festivale." açıklamasını hazırlanma ve yola çıkma sürecinde ard arda sorguluyorsun. Kafanda bin farklı senaryo oluşurken kendini göreve adamak zorunda olduğun bilinciyle rütben alınmasaydı astlarına yıkma şansın olacağı fakat yaşadığın talihsiz olayların getirdiği sonuç ile kendi başına uğraşman gerekecek olan bu iş için yola çıkıyorsun. Evinden tarif edilen polis merkezine gidiyorsun, ki şanslısın, bu polis merkezi hemen şehir meydanının içinde. Merkeze vardığın ve içeri girdiğin zaman görünüşü olayı daha da garipleştiren bir tip ile karşılaşıyorsun. Biri sana açıklama yapmadan gördüğün bu adamın mevzubahis kişi olduğunu anlıyorsun. Adama yaklaşırken adamla muhabbet eden komiser seni görüyor ve "Nopaodan! Gel buraya!" diye bağırıyor. Yanındaki adam da seni başıyla selamlıyor. Adamı baştan aşağı süzüyorsun. Üstünde deri bir ceket, çok ince kumaştan yapılmış kısa kollu bir tişört, tişörtün üstünde garip garip semboller, mavi bir kot pantolon ve eğik bir çizgi olan bir ayakkabı var. Komiserin olayı kısaca açıklıyor. "Bu arkadaşımız anlaşılan Himotalı değil. Kaybolmuş, evimi tarif edebilirim çok uzak değil diyor. Haritada göster diyoruz gösteremiyor. Yön olarak bildiğini söylüyor. Bizim kafamız karıştı, bir de sen anlamaya çalış bakalım." Komiserin gülerken adam yanına geliyor ve "Kusura bakmayın, öğrendiğim kadarıyla bugün önemli bir gün sizin için. Çok vaktinizi almamaya çalışacağım, çok uzak değil hem." diyor. Adamın aksanının daha önce duyduğun hiçbir aksanla alakası olmadığını fark ediyorsun. Komiserin yanına geliyor ve kısık bir sesle "Dışarıdaki arabalardan birini alabilirsin. Eğer iş uzarsa başka yere yönlendir gel. Şu kutlu günde elin manyağına vakit ayırmayalım boşu boşuna." diyor. Komiserinle vedalaşıyor ve daha adını bile öğrenmediğin adamla dışarı çıkıyorsun. Her biri standart polis arabası olan arabalardan birini seçiyor, görevli ile konuşup anahtarını alıyor ve arabaya biniyorsun. Arka koltuğa da yabancı adam biniyor. Adam binip kapıyı kapattığı anda ilgi çekici bir cümle kuruyor. "Sai, sır tutabilir misin?"
Gedhilfe
Livei Nyawodz & Smildreiz Dyogodz & Mabi Chüimimuta: Gedhilfe'nin Himota ile olan diplomatik ilişkileri sağ olsun bir hafta önceden detaylı bir şekilde bilgilendirildiğiniz Himota Ulusal Kutlamaları'nı görmek için hazırlanmaya baya bir vaktiniz oluyor. Üç gün orada kalacağınızı bildiğiniz için ne giyeceğinizi, yanınıza hangi eşyalarınızı alacağınızı ayarlıyor ve bir gün önceden yola çıkıyorsunuz. Başkente vardığınızda sizin için lüks bir otel ayarlanıyor ve her birinize tekli odalar veriliyor. İçinde iki tuvaleti, çift kişilik yatağı ve dev ekran bir televizyon olan bu odalarda bir geceyi en güzel olanaklarla geçiriyorsunuz. Festival sabahı her biriniz otelin lobisine iniyor ve kontrol ediliyorsunuz. Sıra Mabi'ye geldiğinde kendisine Gedhilfeli olup olmadığı soruluyor. Tatmin edici bir cevap vermiş olacak ki festivale gitmesine izin veriliyor. Son anda merdivenlerden bazıları için tanıdık, bazıları için yabancı bir yüzün de indiğini görüyorsunuz. Listeden okunduğunda adının Frip Ozæf olduğunu öğrendiğiniz genç önce Mabi'ye gidip sarılıyor, sonra da Livei'nin yanına gidip selam veriyor. Çok geçmeden festivale iniyor ve onbinlerce kişinin olduğuna emin olduğunuz kalabalığın dışında, Gedhilfe'ye özel ayrılmış sandalyeler olan bir bölümde İmparator Pisan'ın konuşmasını dinliyorsunuz. Konuşmanın ortasında Gedhilfe Kralı Deith Ozæf'in oğlu Thrao Ozæf oturduğunuz yere geliyor, her birinizle tokalaşıyor ve yanınıza oturuyor. Konuşma bittiği anda yarım saat serbest kalacağınızı öğreniyorsunuz. Thrao ayağa kalkıyor ve "Burada Ten diye bir arkadaşım var, onu görmeye gideceğim. İşiniz yoksa gelin takılalım olmadı?" diyerek sizlere cazip bir teklif sunuyor.
Dusha
Fera Pongushe & Haga Nomua & Fegø Foø: Dusha Kralı'nın yılın başlarında lojistik problemlerinden ötürü bu sene Himota Ulusal Kutlamaları'na katılınamayacağını açıklamasıyla içiniz rahatlamıştı. Kutlamalara üç gün kala kralın sözünden dönüp sorunun çözüldüğünü ve gidileceğini açıklamasıyla yine iş başa düşmüş oldu. Üç günlük sürede artık ne kadar hazırlanabilirseniz hazırlanıyorsunuz ve yarım yamalak bir halde yola çıkıyorsunuz. Neyse ki Dusha yetkililerinin Poshota ve Tumi'ye az buçuk saygısı varmış da sizler için otobüs ayarlamışlar. Otobüse bir gün kala biniyorsunuz ve Himota'nın başkentine vardığınız gibi gece olduğu için size verilen otellere gidiyor ve zıbarıyorsunuz. Memleketinizden bir tık daha ferah bir havaya sahip olduğu için şükrettiğiniz Himota başkentini sabahleyin kısa süreliğine de olsa gezme şansınız oluyor. Festivalin yapılacağı şehir merkezinde Himota İmparatoru Pisan Higenadon'un konuşmasına kadar serbest kalıyor ve konuşma başladığında yerlerinizi alıyorsunuz. Konuşma sonuna doğru Dusha Kralı Toshohe Hafuru sizlerin yanına geliyor ve her birinizi teker teker selamlıyor. Konuşma bitince serbest kalmayı beklerken kral tarafından çağrıldığınızı öğreniyorsunuz. Kralın yanına gittiğinizde sizin için yemek hazırlanacağını, bu yemeğe katılmanın da zorunlu olduğunu söylüyor. Memurların büyük çoğunluğu bu haberi omuz silkerek karşılıyor. İçlerinden biri "Aslında istesek sıvışırız. Kim fark edecek, rahat yüz kişi varızdır burada." diyor. Gerçekten de öyle, kim fark edecek?
Djurat
Ae Libjetütcha: Artık Djurat Cumhuriyeti'nin Başkan Yardımcısı olduğun için -her ne kadar Mavi Yıldız gibi havalı bir serbest mesleğin de olsa- kıta içerisinde resmi hangi etkinlik varsa katılmak zorundasın. Devlet Başkanı Elü'ud Elungi ile birlikte bir gece önceden yola çıkıyor ve festivalin başlangıcına iki saat kala Himota'ya varıyorsunuz. Geldiğiniz gibi Himota devlet yetkilileri tarafından resmi bir törenle karşılanıyor ve tüm ülkelerden gelenleri karşılamak için yola koyuluyorsunuz. Böyle bir prosedür olduğunu da önceden söylemedikleri için Elü'ud'un içten içe gıcık olduğunu tavırlarının değişmesinden anlayabiliyorsun. Çok sallamadan formalite icabı herkesi selamlıyorsun ancak Gedhilfe tarafına geldiğin anda can dostun Mabi ile karşılaşıyorsun. Muhabbet etmek için yaklaşık beş dakikanız oluyor ve hemen ardından seni Djurat'ın devlet yetkililerinin oturacağı yüksek bir bölüme alıyorlar. İmparator Pisan'ın konuşmasını dinliyor ve hemen ardından serbest bırakılıyorsun. Elü'ud yanına geliyor ve bir saat içerisinde kendisiyle buluşmanı istediğini söylüyor. Sana küçük bir not kağıdı veriyor ve kağıdın üstünde kalacağınız otelin adresinin yazdığını söylüyor. Vedalaşıyor ve bakanlarıyla Himota İmparatoru ile görüşmek üzere yola koyuluyor. Artık özgürsün, en azından bir saatliğine.
Kuzey Tihami
Dufo Slitshut: Tihami, Himota'nın geçmişi uzun olan bir müttefiği. Hele hele son olaylardan sonra Himota'nın Kuzey Tihami'ye desteği paha biçilemez. Bu yüzden, Himota Ulusal Kutlamaları'nın başlayacağı haberi buraya ulaşınca kura sonucu seçilen şanslı kişiler Himota'nın başkenti olan Tinkadoko'ya gitmek için hazırlanmaya başlıyor. Onlardan biri de sensin. Her ne kadar Himota'yı ve oraya dair herhangi bir şeyi zerre umursamasan da ve kendin bambaşka bir amaç peşinde olsan da, emir demiri keser. Zorunda kalıyorsun işte. Himota'da bulunmam uluslararası ilişkiler için çok önemli. Hem kim bilir? Belki orada amacına ulaşmanda sana yardımcı olacak bir şeyler bulursun. Himota Tihami söz konusu olunca biraz hassastır, o nedenle yolculuğu Tihami değil, Himota karşılıyor. On numara özel otobüsler gönderiyorlar. Rahat bir yolculuk sonucu başkente ulaşıyorsun. Oradan da seni arabayla alıp festival alanına getiriyorlar. Etkileyici görsel şölen ve açılış konuşmasından sonra serbest kalıyorsun. Serbest kaldığın gibi de karşına Kuzey Tihami Cumhurbaşkanı Stefaw Dudshes çıkıyor. Dudshes seni ve diğer polis memurlarını selamlıyor. Himota İmparatoru Pisan Higenadon'u görmeye gideceğini söylüyor ve yanınızdan hızla ayrılıyor. Keşif vakti!
Ey serbest kalan misafirler! Özgürlüğün en kötü yanı da seçim yapamayacak kadar seçenek olmasıdır. Standlar var, lokantalar var, çalgı çengi var, Nopa Yolu var, Bahiti Gözlemevi var, dövüş sanatı ve silah sanatı gösterileri var, ayak topu oynanabilecek alanlar var, ok ve mızrak atılabilecek yerler var, şans oyunları var, başkentle bile sınırlı değilsiniz. Diğer şehirlere de geçebilirsiniz. Yol gösterici ayarlayarak tabi.
Himota Ulusal Kutlamaları Reklam Ekibi Başı broşürü okumayı bitirdikten sonra İmparator'a uzatıyor. İmparator broşürü incelemeye koyuluyor. Kat kat açılan broşürde geçen yılın kutlamalarından kalma görüntüler ile doğal güzellikler yer almakta. İmparator broşürü bitirdikten sonra yorum yapıyor. "Niye diğerlerinin kutlamalara katılması için umutsuzca yalvarıyoruz? İsteyen gelir, isteyen gelmez! Sürpriz de ne demek oluyor? Bizim kimden ne saklımız var? Dışarıdan gelecek paraya zerre kadar ihtiyacımız yok! İndirim mindirim bizi küçük düşürüyor!" İmparator gök gibi gürleyerek karşı çıkıyor. Ekip Başı ise korkudan başını eğip bedenini kasıyor. İmparator'un karısı Banoge Higenadon söze giriyor. "Pisan, hayatım, sence de abartmıyor musun biraz? Bu broşürü bütün kıta okuyacak sonuçta. Elbette olabildiğince arkadaş canlısı ve teşvik edici olması gerekiyor. Hem merak güçlü bir kuvvettir. Kişiye her şeyi yaptırabilir. İlgi uyandırmak en iyisidir." Ekip Başı atlıyor hemen. "E-evet efendim, b-bizim de a-amacımız buydu!" Pisan bir hışımla kafasını Ekip Başı'na çeviriyor. Gözleri alev kusuyor adeta. Ekip Başı hemen başını tekrar eğiyor. Karısının "Her sene aynı şey" bakışını görünce yumuşuyor ve Ekip Başı'na kafasını kaldırabileceğini söylüyor. Ardından oğluna, Himota İmparatorluğu'nun yegane veliahtı Ten Higenadon'a dönüyor. "Annenle aynı fikirde misin oğul? Sen daha iyi anlarsın bu işlerden." Ten hızla söze giriyor. "Son yıllarda Ulusal Kutlamalarımızı kıtaya açma nedenimiz üzerimize yönlendirilen ve artık kök salmış önyargılar ile iftiraları ortadan kaldırmak değil mi zaten? Bu doğrultuda annemin dedikleri doğru. Zaten, katıldıkları zaman asla unutamayacakları anılar biriktireceklerinden eminim. Sonuçta kıtanın merkezi biziz." Banoge, Pisa'nın arkasından Ten'e gülümseyerek göz kırpıyor. Ten babasıyla nasıl konuşacağını en iyi bilen kişidir. Her ne kadar fazla konuşmasalar da...
İmparator'un onayı ile çok geçmeden broşürler bütün kıtaya yayılıyor ve hazırlıklar süratle devam ediyor. Beklenen gün gittikçe yaklaşırken Rintoa Bagon'a üç kişi giriş yapıyor. İmparator'un huzuruna çıkıyorlar ve onla beraber Toplantı Odası'na geçiyorlar. Masaya oturuluyor ve son rütuşlar yapılıyor. Pisan teker teker yoklama yapıyor. "Kığemliler hazır mı? Bir sorun var mı?" Üzerinde bol, tek parça ve belden kuşakla bağlanmış, sarı ve turuncu renklerinin bulunduğu kapşonunda güneş çizimi bulunan kişilik "Yeni ve aydınlık güne hazırız efendim." yanıtını veriyor. Pisan, bu sefer üzerindeki kıyafeti sıkı, bütün bedenini saran çeşitli parçalarla donatılmış, kapşonu ise yüzünün üst yarısı kapatan kişiliğe dönüyor. "Warinliler hazır mı? Bir sorun yoktur umarım." "Komutlarınız doğrultusunda her şey hazır efendim. Pisan en son üzerinde hayvan kürkleri bulunan, gövdesi yarı çıplak, kafasında geyik, omzunda ayı kafatası bulunan kişiliğe yöneltiyor sorusunu. "Şipistalılar hazır mı peki? Coşmamışlardır umarım." "Hahahahaha! Böyle bir günde coşmamak ne mümkün? Endişe etmeyin efendimiz, her şey yolunda." Pisan kendisine uzatılan resmî belgeleri toplayıp incelemeye koyuluyor. "Güzel, güzel! Bu senenin de bize kut getirmesi dileğiyle! İşinizin başına dönebilirsiniz." Böylelikle hepsi dağılıyorlar.
Tahtına dönen İmparator'u oğlu karşılıyor. "Oğul, hanım nerede?" Ten babasına cevap veriyor. "Annem teftişe çıktı. İlk elden hazırlıkları görmek istediğini söyledi." "Ona izin verdiğim günden beri hazırlık sürecini çok iyi yönetiyor. Kadın milletinden korkulur he!" Babasının gülüşüne hafif bir şekilde karşılık veriyor Ten. "Annemi bu yüzden seçmediniz mi zaten? Her açıdan yetenekli olduğu için yani." Pisan gülümsüyor ve kendisini açıklıyor. "Oğlum, bir İmparator olarak, karım olacak kadının kesinlikle üstün olması gerekiyor fakat bizim evliliğimiz zoraki değildi. Biz gerçekten de birbirimizi sevdik ve çok iyi anlaştık. Onun gibi bir kadına sahip olduğum için Frum ve Ser'e ne kadar şükretsem az. Tıpkı seni bana armağan ettikleri için sayısız kere şükrettiğim gibi." Ten, beklemediği bu övgü karşısında diyecek bir sözcük bulamıyor. En son ne zaman babasıyla iki lafın belini kırmıştı? En son ne zaman ondan övgü almıştı? Başını eğerek teşekkür ediyor ve izin isteyerek uzaklaşıyor. Pisan, bir şeyler söylemek istiyor ama ne diyeceğini bulamıyor. İzni veriyor ve oğlunun uzaklaşmasını izliyor. Ne çok isterdi ona sarılmayı, onu öpüp koklamayı, onunla sohbet etmeyi, beraber gezip tozmayı. Yapamaz. O bir İmparator, oğlu ise veliaht. Bu tavır oğlunu yumuşatabilir. Oğlu sert olmak zorunda. Yaşamın katı ve soğuk gerçeklerini bilmek ve kendisi de öyle olmak zorunda. En bilgili ve en güçlü olmak zorunda. Yarın bir gün tahta o geçecek. Geçtiği zaman herkesten üstün bir varlık olmalı. Hem bu kutlu sorumluluk olmasa yine böyle olumlu bir tavır alamazdı çünkü nasıl yapacağını bilmiyordu. Aradaki nesil farkı, kendi babasından hiç öyle tavırlar görmemiş olması, kişilik farkı vesaire vesaire.
Festival Günü
Beklenen gün gelip çattığında her şey olması gerektiği gibi. Sanatçılar, yol göstericiler, satıcılar, polisler ve daha niceleri yerli yerinde. Himota'ya görülmemiş bir insan kalabalığı giriş yapmakta. Hepsi de açılış töreni için Tinkadoko'ya gelmekte. Bütün Kıta Rintoa Bagon bölgesinin hemen dışındaki devasa alanda beklemeye koyuluyor. Saat tam öğlen on ikiyi vurduğunda güneş ışınları Rintoa Bagon'a vuruyor ve Altın Saray adeta şafak yıldızına dönüşüyor. Öyle bir kudretle ışık saçıyor ki, sanki yeryüzünden yeni bir güneş doğuyor. Bu görsel şölen sırasında şaşkınlığını ve hayranlığını gizleyemeyen halka bir de şanlı Himota İmparatorluğu'nun kutlu lideri Pisan Higenadon şoku geliyor. Pisan Higenadon geleneksel Himota kıyafetleri ile sahnenin önünde dikiliyor ve ortaya şöyle bir manzara çıkıyor. Yeryüzünde doğan yeni güneşin saçtığı ışık hüzmeleri Pisan'ın tam da kafasının arkasından yarım daire şeklinde çıkıyor ve kendilerini Pisan'ın takıyor olduğu bir taç olarak gösteriyorlar. Pisan bütün heybeti ile adeta boy gösterisi yapmakta. Dakikalar hızla geçiyor ve güneş ışınlarını saraydan çekiyor. Bu sırada da Pisan'ın önüne bir kürsü getiriliyor. Ses sistemi son kez gözden geçirilip onaylanıyor ve Pisan açılış konuşmasına başlıyor.
"Ey güzel kıtamızın sevgili insanları, hepiniz kutlu Himota topraklarına hoş geldiniz! Ben, şanlı Himota İmparatorluğu'nun başı Pisan Higenadon, hepinize unutamayacağınız bir tatil sözü veriyorum. Gönlünüzce yiyin, için, gezin, tozun, eğlenin ve konaklayın! Yarından itibaren kültürel etkinliklerimiz başlayacaktır. Bugün ise ülkemizi keşfe çıkın. Doğal güzelliklerimize tanıklık edin. İnsanlarımızı tanıyın. Bu özel dönemde aramızda olmanızdan mutluluk duyuyoruz. Birlik ve beraberlik içinde olma dileğiyle, sağlıcakla kalın!" Pisan'ın kısa süren konuşmasının ardından kulakları sağır eden alkış sesleri havayı kaplıyor ve herkes serbest kalıyor. Himota'nın bütün zenginlikleri önünüze seriliyor. Seçin, beğenin ve alın!
Himota

Sai Nopaodan: Sabahın köründe telefonla uyandırılmanla birlikte kırk yılın başı yapılan festivali görme planın suya düşüyor. Komiserlerinden biri seni duyduğun detaylara bakılırsa oldukça anlamsız ve sıkıntılı bir konu için merkeze çağırıyor. Telefonda sana yapılan "Bir adam var, nereden geldiği belli değil. Evini tarif edermiş biri yardımcı olursa. Oturduğun yerin adı ne diyoruz bilmiyorum diyor. Deli olma ihtimali de var. Frum ve Ser aşkına zaten bugün öğlen kapatacağız merkezi, şu adama bir yardım et de sonra geçersin festivale." açıklamasını hazırlanma ve yola çıkma sürecinde ard arda sorguluyorsun. Kafanda bin farklı senaryo oluşurken kendini göreve adamak zorunda olduğun bilinciyle rütben alınmasaydı astlarına yıkma şansın olacağı fakat yaşadığın talihsiz olayların getirdiği sonuç ile kendi başına uğraşman gerekecek olan bu iş için yola çıkıyorsun. Evinden tarif edilen polis merkezine gidiyorsun, ki şanslısın, bu polis merkezi hemen şehir meydanının içinde. Merkeze vardığın ve içeri girdiğin zaman görünüşü olayı daha da garipleştiren bir tip ile karşılaşıyorsun. Biri sana açıklama yapmadan gördüğün bu adamın mevzubahis kişi olduğunu anlıyorsun. Adama yaklaşırken adamla muhabbet eden komiser seni görüyor ve "Nopaodan! Gel buraya!" diye bağırıyor. Yanındaki adam da seni başıyla selamlıyor. Adamı baştan aşağı süzüyorsun. Üstünde deri bir ceket, çok ince kumaştan yapılmış kısa kollu bir tişört, tişörtün üstünde garip garip semboller, mavi bir kot pantolon ve eğik bir çizgi olan bir ayakkabı var. Komiserin olayı kısaca açıklıyor. "Bu arkadaşımız anlaşılan Himotalı değil. Kaybolmuş, evimi tarif edebilirim çok uzak değil diyor. Haritada göster diyoruz gösteremiyor. Yön olarak bildiğini söylüyor. Bizim kafamız karıştı, bir de sen anlamaya çalış bakalım." Komiserin gülerken adam yanına geliyor ve "Kusura bakmayın, öğrendiğim kadarıyla bugün önemli bir gün sizin için. Çok vaktinizi almamaya çalışacağım, çok uzak değil hem." diyor. Adamın aksanının daha önce duyduğun hiçbir aksanla alakası olmadığını fark ediyorsun. Komiserin yanına geliyor ve kısık bir sesle "Dışarıdaki arabalardan birini alabilirsin. Eğer iş uzarsa başka yere yönlendir gel. Şu kutlu günde elin manyağına vakit ayırmayalım boşu boşuna." diyor. Komiserinle vedalaşıyor ve daha adını bile öğrenmediğin adamla dışarı çıkıyorsun. Her biri standart polis arabası olan arabalardan birini seçiyor, görevli ile konuşup anahtarını alıyor ve arabaya biniyorsun. Arka koltuğa da yabancı adam biniyor. Adam binip kapıyı kapattığı anda ilgi çekici bir cümle kuruyor. "Sai, sır tutabilir misin?"
Gedhilfe

Livei Nyawodz & Smildreiz Dyogodz & Mabi Chüimimuta: Gedhilfe'nin Himota ile olan diplomatik ilişkileri sağ olsun bir hafta önceden detaylı bir şekilde bilgilendirildiğiniz Himota Ulusal Kutlamaları'nı görmek için hazırlanmaya baya bir vaktiniz oluyor. Üç gün orada kalacağınızı bildiğiniz için ne giyeceğinizi, yanınıza hangi eşyalarınızı alacağınızı ayarlıyor ve bir gün önceden yola çıkıyorsunuz. Başkente vardığınızda sizin için lüks bir otel ayarlanıyor ve her birinize tekli odalar veriliyor. İçinde iki tuvaleti, çift kişilik yatağı ve dev ekran bir televizyon olan bu odalarda bir geceyi en güzel olanaklarla geçiriyorsunuz. Festival sabahı her biriniz otelin lobisine iniyor ve kontrol ediliyorsunuz. Sıra Mabi'ye geldiğinde kendisine Gedhilfeli olup olmadığı soruluyor. Tatmin edici bir cevap vermiş olacak ki festivale gitmesine izin veriliyor. Son anda merdivenlerden bazıları için tanıdık, bazıları için yabancı bir yüzün de indiğini görüyorsunuz. Listeden okunduğunda adının Frip Ozæf olduğunu öğrendiğiniz genç önce Mabi'ye gidip sarılıyor, sonra da Livei'nin yanına gidip selam veriyor. Çok geçmeden festivale iniyor ve onbinlerce kişinin olduğuna emin olduğunuz kalabalığın dışında, Gedhilfe'ye özel ayrılmış sandalyeler olan bir bölümde İmparator Pisan'ın konuşmasını dinliyorsunuz. Konuşmanın ortasında Gedhilfe Kralı Deith Ozæf'in oğlu Thrao Ozæf oturduğunuz yere geliyor, her birinizle tokalaşıyor ve yanınıza oturuyor. Konuşma bittiği anda yarım saat serbest kalacağınızı öğreniyorsunuz. Thrao ayağa kalkıyor ve "Burada Ten diye bir arkadaşım var, onu görmeye gideceğim. İşiniz yoksa gelin takılalım olmadı?" diyerek sizlere cazip bir teklif sunuyor.
Dusha

Fera Pongushe & Haga Nomua & Fegø Foø: Dusha Kralı'nın yılın başlarında lojistik problemlerinden ötürü bu sene Himota Ulusal Kutlamaları'na katılınamayacağını açıklamasıyla içiniz rahatlamıştı. Kutlamalara üç gün kala kralın sözünden dönüp sorunun çözüldüğünü ve gidileceğini açıklamasıyla yine iş başa düşmüş oldu. Üç günlük sürede artık ne kadar hazırlanabilirseniz hazırlanıyorsunuz ve yarım yamalak bir halde yola çıkıyorsunuz. Neyse ki Dusha yetkililerinin Poshota ve Tumi'ye az buçuk saygısı varmış da sizler için otobüs ayarlamışlar. Otobüse bir gün kala biniyorsunuz ve Himota'nın başkentine vardığınız gibi gece olduğu için size verilen otellere gidiyor ve zıbarıyorsunuz. Memleketinizden bir tık daha ferah bir havaya sahip olduğu için şükrettiğiniz Himota başkentini sabahleyin kısa süreliğine de olsa gezme şansınız oluyor. Festivalin yapılacağı şehir merkezinde Himota İmparatoru Pisan Higenadon'un konuşmasına kadar serbest kalıyor ve konuşma başladığında yerlerinizi alıyorsunuz. Konuşma sonuna doğru Dusha Kralı Toshohe Hafuru sizlerin yanına geliyor ve her birinizi teker teker selamlıyor. Konuşma bitince serbest kalmayı beklerken kral tarafından çağrıldığınızı öğreniyorsunuz. Kralın yanına gittiğinizde sizin için yemek hazırlanacağını, bu yemeğe katılmanın da zorunlu olduğunu söylüyor. Memurların büyük çoğunluğu bu haberi omuz silkerek karşılıyor. İçlerinden biri "Aslında istesek sıvışırız. Kim fark edecek, rahat yüz kişi varızdır burada." diyor. Gerçekten de öyle, kim fark edecek?
Djurat

Ae Libjetütcha: Artık Djurat Cumhuriyeti'nin Başkan Yardımcısı olduğun için -her ne kadar Mavi Yıldız gibi havalı bir serbest mesleğin de olsa- kıta içerisinde resmi hangi etkinlik varsa katılmak zorundasın. Devlet Başkanı Elü'ud Elungi ile birlikte bir gece önceden yola çıkıyor ve festivalin başlangıcına iki saat kala Himota'ya varıyorsunuz. Geldiğiniz gibi Himota devlet yetkilileri tarafından resmi bir törenle karşılanıyor ve tüm ülkelerden gelenleri karşılamak için yola koyuluyorsunuz. Böyle bir prosedür olduğunu da önceden söylemedikleri için Elü'ud'un içten içe gıcık olduğunu tavırlarının değişmesinden anlayabiliyorsun. Çok sallamadan formalite icabı herkesi selamlıyorsun ancak Gedhilfe tarafına geldiğin anda can dostun Mabi ile karşılaşıyorsun. Muhabbet etmek için yaklaşık beş dakikanız oluyor ve hemen ardından seni Djurat'ın devlet yetkililerinin oturacağı yüksek bir bölüme alıyorlar. İmparator Pisan'ın konuşmasını dinliyor ve hemen ardından serbest bırakılıyorsun. Elü'ud yanına geliyor ve bir saat içerisinde kendisiyle buluşmanı istediğini söylüyor. Sana küçük bir not kağıdı veriyor ve kağıdın üstünde kalacağınız otelin adresinin yazdığını söylüyor. Vedalaşıyor ve bakanlarıyla Himota İmparatoru ile görüşmek üzere yola koyuluyor. Artık özgürsün, en azından bir saatliğine.
Kuzey Tihami

Dufo Slitshut: Tihami, Himota'nın geçmişi uzun olan bir müttefiği. Hele hele son olaylardan sonra Himota'nın Kuzey Tihami'ye desteği paha biçilemez. Bu yüzden, Himota Ulusal Kutlamaları'nın başlayacağı haberi buraya ulaşınca kura sonucu seçilen şanslı kişiler Himota'nın başkenti olan Tinkadoko'ya gitmek için hazırlanmaya başlıyor. Onlardan biri de sensin. Her ne kadar Himota'yı ve oraya dair herhangi bir şeyi zerre umursamasan da ve kendin bambaşka bir amaç peşinde olsan da, emir demiri keser. Zorunda kalıyorsun işte. Himota'da bulunmam uluslararası ilişkiler için çok önemli. Hem kim bilir? Belki orada amacına ulaşmanda sana yardımcı olacak bir şeyler bulursun. Himota Tihami söz konusu olunca biraz hassastır, o nedenle yolculuğu Tihami değil, Himota karşılıyor. On numara özel otobüsler gönderiyorlar. Rahat bir yolculuk sonucu başkente ulaşıyorsun. Oradan da seni arabayla alıp festival alanına getiriyorlar. Etkileyici görsel şölen ve açılış konuşmasından sonra serbest kalıyorsun. Serbest kaldığın gibi de karşına Kuzey Tihami Cumhurbaşkanı Stefaw Dudshes çıkıyor. Dudshes seni ve diğer polis memurlarını selamlıyor. Himota İmparatoru Pisan Higenadon'u görmeye gideceğini söylüyor ve yanınızdan hızla ayrılıyor. Keşif vakti!
Ey serbest kalan misafirler! Özgürlüğün en kötü yanı da seçim yapamayacak kadar seçenek olmasıdır. Standlar var, lokantalar var, çalgı çengi var, Nopa Yolu var, Bahiti Gözlemevi var, dövüş sanatı ve silah sanatı gösterileri var, ayak topu oynanabilecek alanlar var, ok ve mızrak atılabilecek yerler var, şans oyunları var, başkentle bile sınırlı değilsiniz. Diğer şehirlere de geçebilirsiniz. Yol gösterici ayarlayarak tabi.
Off Topic
Ana Kurgu etkinliğimize hoş geldiniz! Pasiflik süresi 3 gündür.
Off Topic
Tegin Hentanodan henüz konuya giremez.