Page 1 of 4

[Livei Nyawodz] Oryantasyon

Posted: Sat Oct 01, 2022 10:47 pm
by GM - Ingenium
Djurat'ın Dusha sınırından otobüsle girdiğin anda ruh halinin değiştiğini fark ediyorsun. Bunu Djurat'ın kasvetli ve soğukkanlı havasından mıdır, sınır kapısında işinden nefret ettiği yüzünden belli olan güvenlik görevlilerinden midir bilinmez. En azından otobüs yolculuğu sırasında elini tutup uykuya dalmış bir erkek arkadaşın var, bu da bir şey. Başkentin otogarında iniyor ve bavullarınızı aldıktan sonra Mavi Yıldız tarafından sizi alması için ayarlanmış arabayı bulup biniyorsunuz. Kısa sarı saçlı, yeşil gözlü, takım elbiseli, jilet gibi bir genç adam sürüyor arabayı. Araba yolculuğu sırasında da ailenle Gedhilfe'den ayrılmadan önce geçirdiğin son anıyı hatırlatıyorsun kendine. Elbet ailenden kasıt Deinzei Özgürlük Harekatı değil, çiftlikte oturan annen ve baban. Harbi, acaba Sarıkız ne yapıyor şu an? İyice dalmışken Friks elini sıkıyor ve "Ne düşünüyorsun öyle derin derin?" diye soruyor. Küçük, tatlı bir an yaşayacakken sürücü genç "Abi şuraya yol ayrımı yapmayacaklardı ya, anasını siktiklerim şu yol ayrımını bir yaptılar o gün bugündür trafik akmıyor amına koyayım." diyor. Friks de tam adamı tabii, muhabbete hemen giriyor. "Kardeş sorma ya, bizim Gedhilfe'nin başkenti de böyle, elemanlar daha yol yapmayı bilmiyorlar, üstüne ülke yönetiyorlar. Böyle düzeni sikeyim ben." Sürücü ise "Tüm kıta aynı be kardeşim, tüm kıta böyle. Gerçi Himota'da düzgün diyorlar." diyor. Friks ise "Himota'da yol mu var da düzgün olacak amına koyayım?" diyor ve ikisi de deli gibi kahkaha atmaya başlıyorlar. Djurat'ın kasvetli havası böylece az da olsa dağılmış oluyor.

Vardığınız yerin kocaman bir otel olduğunu görmek seni hem rahatlatıyor hem de şaşırtıyor. Mavi Yıldız dediğin örgüt hükümetleri devirirken bir yandan da Dünya'ya karşı gelen bir örgüt, otel gibi bariz bir yerde mi kalıyorlar? Yine de arabadan iniyor ve bavullarınızı otele doğru taşıyorsunuz. Otelin kapısında sizi iki yeni eleman karşılıyor. Bunlar da takım elbiseli. Anlaşılan senin de yakında bir takım elbisesine ihtiyacın olacak. Alışverişe çıkmak lazım. Hem düşünsene, Friks'i takım elbise ile hayal edebiliyor musun? Otelin dördüncü katına yönlendiriliyorsunuz, bavullarınızı da yeni karşılaştığınız iki eleman taşıyor. Neyse ki asansör var, sekiz saatlik yolculuğun ardından bir de dört kat çıkmak zorunda kalmıyorsunuz. Yanınızdaki adamlardan biri sizin için yan yana iki daire ayarlandığını söylüyor. Friks ise "Çift kişilik daire de olurdu ya." diyor. Adam ise "Otelde ne yazık ki çift kişilik dairelerin hepsi dolu efendim." diye cevap veriyor. Odalarınızın bulunduğu koridordayken Friks sana dönüyor ve "Şöyle bir buçuk saate falan buluşalım mı?" diye soruyor. Cevabını aldıktan sonra Friks kendi odasına, sen de kendi odana geçiyorsun. Odaya girdiğin gibi gördüğün lükse inanamıyorsun. Kıtanın en tehlikeli örgütü beş yıldızlı oteli bünyesine almış resmen. Hem lüks hem minimal hem de otantik bir dairen var artık. Öncelikle küçük bir koridor var, solunda oldukça büyük bir banyo, sağında ise bir çalışma odası bulunuyor. Koridordan düz ilerlersen bir salon, salonla birleşik bir mutfak, salona bağlı bir yatak odası ve yatak odasının içinde de bir banyo daha bulunuyor. Mutfaktan çıkılan bir balkon bile var. Otel odası lan burası, sanarsın Æfgrenst merkezden 3+1 konut almışsın. Neyse, ilk iş bavulları boşaltmak. Gedhilfe'den ne getirdiysen önce yatak odasındaki dolaplarına yerleştiriyorsun. Kalan vaktinde ise ne istiyorsan yapıyor, vakit geçiriyorsun. Odada televizyon, radyo ve hatta radyoyu bağlayabileceğin bir hoparlör bile var.

Friks ile buluşuyorsun ve bir süre otelde takılıyorsunuz. Akşama doğru ise otelin toplantı odasına iniyorsunuz. Girişteki elemanlar böyle yapmanız istendiğini söylemişti çünkü. İndiğin gibi karşında bir değil, iki tanıdık yüz ile karşılaşıyorsun. Biri Mavi Yıldız lideri, nam-ı diğer Bok Jemipech. Diğeri ise yakın zamanda birlikte yolculuk yaptığın Djurat Başkan Yardımcısı, nam-ı diğer Ae Libjetütcha. İkisi de toplantı odasına yeni gelmiş gibi görünüyor, malum selamlaşıyorlar. Bok'un "Başkan Yardımcısı, tanıştığıma çok memnun oldum. Sizi örgütümüzle birlikte çalışırken görmek bizim için bir gurur kaynağıdır." demesiyle yeni tanıştıklarını anlayabiliyorsun. Seni gördükleri gibi sana doğru yürümeye başlıyorlar. Sen de onlara doğru yürüyorsun ve ortada buluşuyorsunuz. Friks de arkandan yürüyor. Nedense odada bir tek dördünüz varsınız. Eee, biri ortam garipleşmeden konuşmayı başlatacak mı?
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 3 gündür.
Off Topic
Ae Libjetütcha kısa bir süreliğine konuya dahil olacaktır. Otele nasıl geldiğinin kurgusunu kendi belirleyebilir.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

Posted: Sun Oct 02, 2022 2:08 am
by Ae Libjetütcha
Motorumla Djurat’ın iç karartıcı sokaklarında ilerliyordum. Kafamı boşaltmak için bu tarz yolculuklar yapsam da bu sefer iş için çıkmıştım yola. Mavi yıldız işleri gizli yönetiyordu ve daha geçen Himota’da başımıza gelen tüm siksoklardan sonra onlardan da bir şeyleri saklamak zorunda kalmak çok garipti. Max’in bana verdiği aleti kulak mememe takmıştım. Bu şekilde başka bir dil duyup rahatsızlık duymuyordum. Bu kadar Ingenium vatandaşı olma durumu Djurat’ta doğmuş büyümüş olan ben için fazla yeniydi. Hala insanların ten ya da saç renklerine göre bazı ön yargılarım da olsa tüm kıtanın üstündeki insanların yaşaması en önemli amacım olmuştu. Yarım saate yakın bir yolculuk sonunda bana bahsedilen otele ulaştım. Motorun kontağı kapattıktan sonra kaskımı çıkardım. Araçtan kalkıp yanıma gelen valeye anahtarı verdim. “Kim o yol ayrımına onay verdiyse onun ben anasını sikeyim. Ne trafik vardı arkadaş! Geç kalmadım değil mi? Saat kaç?” Geç kalmadığımı duyunca rahat bir nefes aldım. Hava daha kararmadığı için geç kalmadığımı düşünüyordum ama bu hayatta asla emin olamıyorsun. Mabi bile çekip gidebiliyorsa yani…

Üşümeyeyim diye giydiğim deri ceketi vestiyere verip siyah gömleğimle kaldım. Altıma yüksek bel, koyu renk bir pantolon geçirmiştim eve uğrayıp. Sivil kıyafetlerle buluşmaya gelmek daha mantıklı gelmişti. Bana gideceğim yer gösterilince söyledikleri yerleri takip edip toplantı salonuna yürüdüm. Yürürken de tarağımı çıkarıp kaskım yüzünden bozulmuş olan saçlarımı bir güzel arkaya taradım. Toplantı odası baya şıktı. Beni bekleyen, kel kafalı bir herif de duruyordu karşımda. Benden büyük olmalı ama çok da değil. Mavi yıldızın lideri ile tanışacağım söylenmişti bana. Bu o olmalı. Adam elini uzattı ben yanına gidince. Klasik memnunluğunu falan söylerken ben de elini tutup sıktım kendimden emin bir şekilde. Adamın gözlerinin içine baktım. Yeşil gözleri ben Djurat kanı taşıyorum diye bağırıyordu. Yine de farklıydı benden. “Merhaba. Mavi yıldızın lideri ile tanışmak da benim için gurur verici oldu.” dedim adamın elini bırakmadan. “Ae Libjetütcha. Siz de?” Adam adını söylediğinde “Tahmin ettiğim gibi.” dedim hafiften gülümseyerek. “Djurat’lısınız.”

Adamın elini bıraktıktan sonra içeri gelen iki Gedhilfe’liye çevirdim gözlerimi. Birisi daha yeni tanışmış olduğum Livei adındaki Gedhilfe polisiydi. Mavi yıldızı bildiğini biliyordum, o da benim bu örgütle çalıştığımı öğrenmişti. Onun buraya gelmesinden rahatsızlık duymasam da arkasından gelen adamı tanımıyordum. Herifi de buraya getirdiğine göre Jemipech’in bir bildiği vardır. Elimi uzatıp Livei’nin elini sıktım. “Djurat’a hoşgeldiniz.” dedikten sonra adamı da kafamla selamladım sadece. Onlar konuşurken masanın üstündeki kül tablasına çevirdim gözlerimi. Kendi önüme biraz çektikten sonra toplantı masasının ortalarında bir yere oturdum. Cebimden bir paket sigara çıkarıp “İster misiniz?” diye sordum önce Bok’a, sonra Gedhilfe’lilere. İsteyenlere dağıttıktan sonra uzanıp önce onların sigaralarını sonra da kendiminkini yakıp bir nefes çektim. Sandalyemde oldukça rahat bir şekilde oturarak “Bir Dusha tütünü değil ama idare eder. Toshohe ile tüttürdüğüm son kaliteydi. Harika bir adam.” diye klasik Djurat geyiklerinden birine başladım. Daha düzgün bir tütün almalıyım. Babamdan fazla maaş alıyorum artık, kalitemi yükseltmem lazım. “Son bir senede tüm liderleri tanıdım. Keşke bizim yaşlı Jekot’u da görseydim. Siz hiç tanışmış mıydınız?” diye sordum Bok’a. “Çok büyük skandal yaşadık suikastinde. Frum ve Ser sağolsun ülkemiz birlik olabildi. Djurat’tan beklenmedik bir durumdu aslında.” Güldüm kendi kendime. Biraz sessiz kalıp sigaramı içtim. Sessizlikten sonra bir anda “Himota’daki hapishane vurgunu ne ayaktı?” diye sordum örgüt başkanına. Yaptığım geyikten sonra ani bir geçiş oldu ve bunu o kadar umursamıyorum ki. “Bilgim olsaydı prenslerin oranın yanından geçmemesi için uğraşabilirdim. Evet, örgüt gizli. Ancak üyesi olan benden de mi gizli? Sanırım yeterince güven vermiyorum size. Nasıl aşacağız bunu?”

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

Posted: Sun Oct 02, 2022 4:14 am
by Livei Nyawodz
Friks'in derin uykuya dalmış masum yüzünü izlemek Livei'nin kalbine huzur veren tek şeydi. Djurat sınırına girdiklerinden beridir işin ciddiyetini daha fazla idrak etmeye başlamıştı. Memleketine bir daha dönemeyecekti. Aklı sürekli geride bıraktıklarındaydı. Evden çıkmadan önce dolabındaki polis üniformasını uzun uzun izlemişti. Patron, Shira, Dwuth, Eidhæn, Neist, Huld, Dyoch, Dhæcho, Mavi... Onları bir daha ne zaman görebileceğini bile bilmiyordu. Hele Mavi. Observer onun peşini bırakmasını istemişti, bir sebebi olmalıydı. Mavi'yi herkesin hafızasından silmiş olabileceğini düşünüyordu. Bu teorisini kanıtlamak için Friks'e birkaç kere lafını açma ihtiyacı hissettiyse de korktuğundan vazgeçmişti. Friks, kardeşi gibi gördüğü Mavi'yi unutursa vicdan azabından geceleri gözüne uyku girmezdi. Her şey sona erdiğinde onu bulacaktı ve kurtaracaktı. Eidhæn'in çizimlerinden taşıyabildiklerini yanına almıştı. Özellikle kuş taslağı. Kot ile birlikte parkta dondurma yedikleri günü hatırlatan tatlı bir anıydı onun için. Bir de gerçek ailesi vardı tabi. Fazlaca ihmal ettiği. Canlarını tehlikeye atmamak için onlarla fiziksel olarak aylardır bir araya gelmemişti. Babası çok evhamlı bir insan olduğu için onu haftada en az üç kere arayıp soruyordu. Kayıp olduğunu öğrenince kim bilir nasıl tepki vereceklerdi. Keşke onlarla iletişim kurabilmesinin bir yolu olsaydı. İyi olacağını onlara söyleyebilseydi. Durumu açıklamasının hiçbir yolu yoktu ve onlar patron kadar olgun bir tepki vermezlerdi. Öz ailesiydi sonuçta. Diğerlerini patron bir şekilde teskin ederdi ancak ailesini kim teskin edecekti bilmiyordu. Peki ya iş arkadaşları? Komiseri? Çiftliğinin hayvanları? Koynunda uyutarak büyüttüğü Sarıkız? Onu özler miydiler? Arkasından ne konuşurlardı acaba? Belki de komiseri onu arardı ülkede bir süre. Sonra ölü olduğuna kanaat getirip kapatırlardı dosyayı.

Friks'in eline dokunması ile irkildi. Derin derin ne düşündüğünü soruyordu. Romantik bakışlarla onu süzüyordu. Friks onunla geldiği için çok şanslıydı. Hala onu düşünen ve seven birileri vardı etrafında, yalnız değildi. O da olmasa kendini ruhsuz bir savaş makinesi gibi düşünmeye başlardı kesin. Yeşil gözlerine bakarak hınzırca gülümsedi. "Seni." Bu büyülü ultra romantik ortam şoförün yola küfür etmesi ile duraksamıştı. Friks de bu muhabbetlerin tam adamıydı tabi, atlamıştı hemen. Livei gözlerini devirerek kollarını göğsünde birleştirdi ve camdan dışarıyı izlerken memleketini düşünmeye devam etti. Avucunun içi gibi bildiği Æfgrenst sokakları, içtiği barlar, Dyoch ile tanıştığı kütüphane, oturup kitap okuduğu park... Özleyecekti. Gedhilfe'nin yönetiminden nefret etse de özleyecekti bıraktığı her şeyi. Gezegenini kurtardıktan sonra dönecekti tabi. Gedhilfe'yi daha da iyi bir yere dönüştüreceklerdi. Djurat'ta kalamazdı ki, fazla basıktı havası. Bu kadar nemden evler hep rutubet olurdu. Bok'un neden depresif bir yetişkin olduğunu anlıyordu şimdi. Bu memlekette kim depresyona girmezdi ki?

Kalacakları otel, Mavi Yıldız'dan beklendiği gibi, fazlasıyla lüks ve gösterişliydi. Adamların gizli saklı çalıştıkları Gedhilfe'de bile lüks otelleri kiraladıkları düşünülünce devlet desteği aldıkları Djurat'ta bu kadar aşmış olmaları şaşılacak bir durum değildi. Tek moralini bozan durum çift kişilik odaların dolmuş olmasıydı. Kendisiyle baş başa kalmak istemiyordu. Belki Friks'in odasında yatardı. Bir buçuk saat sonra buluşmak üzere sözleşmelerinin ardından eşyalarını yerleştirmek için odasına geçti. Oda demek hakaret kaçardı tabi kaldığı yere. Gedhilfe'deyken bile böyle lüks içinde yaşamıyordu. Otel odası değil, ev değil, malikane denebilecek düzeydeydi. Tabi bir süre sonra buna da alışırdı gözü ama ilk izlenim olarak hayran kalmıştı. Üstelik otel olduğu için yemek yapmasına da gerek yoktu. Yanında getirdiği eşyalarını dolaplara dizdikten sonra hızla banyoya girdi ve kaynar bir duş aldı. Resmen gözenekleri açılmış, kendisine gelmişti. Saçını şekillendirip kuruttuktan sonra at kuyruğu şeklinde bağladı. Getirdiği makyaj malzemelerinden hafif bir makyaj da yaptı. Yüzüne biraz renk ve can gelmişti böylece. Gündelik, çiçek desenli, diz hizasına gelen bir elbise giydikten sonra Friks ile buluştu. Yeni geldikleri bir ortamda ne yapacaklarını bilemedikleri için bir süre etrafa bakınıp otelin imkanlarını keşfettiler. Friks'i otel barından uzak tutmak zor olacaktı çünkü alkol severler için resmen bir cennetti burası. Bir süre oyalandıktan sonra kendilerine tarif edilen toplantı odasından içeri girdiler.

Livei odanın kalabalık olmasını bekliyordu ancak iki tanıdık sima ile karşılaşmıştı. Birisi Bok'tu. Onun Gedhilfe'den ayrılacağını düşünmediği için karşısında görünce şaşırmıştı. Diğeri ise Fera'ya yanık olan adamdı. Hayır... Asıl özelliği Fera'ya yanık olması değildi. Djurat Başkan Yardımcısı olmasıydı. Üstelik aralarındaki konuşmalara bakılırsa Mavi Yıldız üyesi olmasına rağmen lider ile yeni tanışmıştı. Tabi Bok ile geçmişi olan tek kişi kendisiydi ancak liderle başkan yardımcısından önce tanışmış olmak saçma bir gurur vermişti genç kıza. Gülümseyerek elini sıktı. "Merhaba, tekrar karşılaştık." İsmini zaten bildiği için tekrar kendini tanıtmamıştı. Ae'nin Friks'e odaklanmış bakışlarından rahatsız olduğunu anlayarak söze atıldı. "Aaa sizi tanıştırayım. Friks, bu Djurat Başkan Yardımcısı Ae Libjetütcha. Kendisi ile Himota'daki malum festivalde tanışmıştık." Ae'ye soru işareti dolu gözlerle döndü. Ne diye seslenmeliydi? Başkan Yardımcım dese garip kaçardı çünkü teknik olarak onun başkan yardımcısı değildi. Ae dese fazla samimi olurdu. Libjetütcha Bey derse de çok resmi kaçardı. En sonunda ondan bir onay alana kadar bir şey dememeye karar verdi. Elleriyle Friks'i takdim ederek devam etti. "Bu da Friks-" Bir saniye duraksadıktan sonra devam etti. "Friks, erkek arkadaşım. Aranıza yeni katıldık." diye bitirdi lafını. Sevgilisinin soyadını bilmediği gerçeği kafasına yeni dank etmişti. Gerçekten inanılmaz bir durumdu bu. Bok ile birlikte olduğu dönem, geceleri kafasında Livei Jemipech olduğunu hayal eder ve kıkır kıkır gülerdi. Bu hayali hiç Friks ile yapmamış mıydı yani? Hayata karşı bu kadar karamsar olmaya tam olarak ne zaman başlamıştı acaba?

Bu garip tanışma faslından sonra ağzını tekrar açmaya çekinerek ikram edilen sigarayı nazikçe geri çevirdi. Ama o içtiği için daha yeni yıkadığı saçları leş gibi sigara kokacaktı. Nefret ediyordu bu durumdan. Yüzü düşmüş bir şekilde Ae'nin Bok ile konuşmasını dinlemeye başladı. Oldukça soğukkanlı ve profesyonelce konuşuyordu. Başkan Yardımcısı olmak böyle bir şeydi demek ki. Politika zor işti. Her zaman doğru yerde doğru adımı atmayı, hatta bir adım öteyi düşünmeyi gerektiren bir meslekti. Bunu yaparken bir yandan Mavi Yıldız üyesi olması hayret vericiydi. Ae, Himota'daki hapishane olayını sormuştu. Yerinde bir soruydu. Ama Bok bu soruyu kesin geçiştirecekti. Hatta pis pis sırıtırdı. Belki de yapmacık özürlerinden birisini dilerdi. Ya da "Aaa nasıl yapmışız bu hatayı, emri ben vermemiştim, hay aksi." der duvarları yumruklardı. Her şey beklenirdi bu heriften. Eski depresif, yıkılmış, hayattan bezmiş, intihara meyilli Bok'unu özlüyordu. Onu Bok yapan şey bu özellikleriydi. Karşısındaki Bok... başka birisiydi.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

Posted: Wed Oct 05, 2022 6:55 pm
by GM - Ingenium
Bok, herkes ile tanıştığına memnun olduğunu beliritip Ae'den bir sigara alıyor ve en baştaki koltuğa oturuyor. Sigarasını yakıp direkt Ae'nin ettiği laflara cevap vermeye başlıyor. Öncelikle Ae'nin Lüke Jekot'un suikasti ile ilgili sorusunu dinliyor ve hiç beklemeden gülümseyip "Siz Alep Jüchu'yu ne kadar tanıyorsanız ben de Lüke Jekot'u o kadar tanıyorum." diyor. Hemen ardından "Ülkemizin başarısız siyasetçilere rağmen birlik olabilmesi gerçekten iç açıcı. Görünüşüm ve dövmem belli etmediyse söyleyeyim, Tuplo kökenliyim ben. Şu güne kadar Tuploların haklarını savunan ve kültürel mirasımızı korumak için uğraşan bir tane bile siyasetçi görmedim. Ama ben bu tarz meseleleri önemsemiyorum, masada daha önemli şeyler var, değil mi?" diye devam ediyor ve gözlerini Livei ve Friks'e çeviriyor. Tekrardan Ae'ye dönüyor ve "Elbette devir değişti, artık gerçekten kıtanın iyiliğini isteyen bir lider tarafından yönetiliyor Djurat Cumhuriyeti. Siz de katkılarınızla eminim bu yönetimin yoldan çıkmaması için elinizden geleni yapacaksınızdır." diyor ve sırıtıyor. Himota ile ilgili kısmı duyunca ise oldukça şaşırıyor ve "Yok artık başkanım, siz orada mıydınız?" diye soruyor. Hemen ardından kendisinden beklenmeyecek kadar profesyonel bir tavırla açıklama yapıyor. "Öncelikle belli bir operasyon üstünde uğraşıyorsak bu operasyon tamamlanmadan operasyonun içinde bulunmayan kimseye, en önemli üyelerimiz olsa dahi operasyonun varlığından bahsetmeyiz. Bu kurallara aykırıdır. Tahmin ediyorum ki siz aynı güne denk gelen Himota ziyaretinizi örgütümüze bildirmediniz ki şu an sizden duyuyorum bunu. Bu konuda sizden isteğim bana bunu nasıl öğrendiğinizi anlatmanız olur ki ilgili kişileri cezalandırabilelim. Bir güven sorunumuz yok, merak etmeyin. Yine de önemli bir rütbeye sahip olsanız dahi siz yeni bir üyesiniz. Her operasyonda bulunmayacağınız gibi her operasyondan günü gününe haberdar olma gibi bir lüksü size lütfetmemiz de hem etik açıdan doğru olmaz hem de prensiplerimize aykırı. Elbette bize Himota'ya gideceğinizi haber verseydiniz sizi dahil ederdik, şüpheniz olmasın." Eliyle Livei ve Friks'i gösteriyor. "Mesela şu an rütbe olarak onlardan bir farkınız yok. Rütbe sisteminiz mi var diyeceksiniz, resmi bir rütbelendirme sistemimiz yok tabii. Ama nasıl polis memuruyken kıdemlileriniz var ise bizde de güvenilir saydığımız belli başlı üyelerimiz var. O kademeye gelmek için gereken şeyler zaman, emek ve başarı. Elbette kişiliğiniz de önemli. Saydığım üç maddeye sahip olup da insanı iten bir kişiliğe de sahip olabilirsiniz. O durumda güvenilir olur musunuz bilemiyorum."

Kısa bir sessizliğin ardından Friks "Eee, şimdi ne yapıyoruz yani? Sadede gelelim?" diye soruyor. Bok ise "Herkese bir konuda fikrini sormak istiyorum. Mavi Yıldız'ın başına geçtiğimden beri örgütümüze giren herkese aynı soruyu sordum. Sizlerin de cevapları örgütün geleceği için önemli." diyor. Sigarasını söndürüyor ve herkesin cevaplaması için sorusunu soruyor. "Diyelim ki Dünya'yı yendik. Sonra?"

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

Posted: Tue Oct 11, 2022 8:22 pm
by Ae Libjetütcha
Bok’un Tuplo olduğunu öğrenince “Hmmm…” diye ses çıkarıp “Benim de en yakın arkadaşım Tuplo.” diye bir bilgi verdim. Artık Mabi ne kadar en yakın arkadaşım konumunda bilmiyorum bile. Tuploların haklarını savunan siyasetçi görmediğini söylediğinde de kafamı salladım sadece. Azınlık olup olumlu karşılanmak sadece Djurat’ta değil, tüm kıtada olmayan bir durum. Sonra asıl can alıcı yere, Himota konusuna geldiğimizde Mavi Yıldız Örgütünün lideri şaşkınlıkla benim orada olduğuma inanamayan bir cümle kurdu. “Bilmiyordunuz?” dedim ben de sigaramı tekrar ağzıma götürürken. O da şaşkınlığını yaşadıktan sonra düzelip açıklama yapmaya başladı. Dediğine göre operasyonlarla alakası olmayan kişilere bilgi verilmiyormuş, bunu kişisel algılamamalıymışım. Himota ziyaretimi duymadığını söylediğinde bir şey söylemeden nefes çektim içime. Örgütte rütbe olmadığını, yeni bir üye olduğum için elbette ki biraz mesafeli olacaklarını vesaire söyledi. Zaman, emek ve başarı üçlüsünü saydıktan sonra bu üçünü de karşılasan da, itici biri olmanın da olayı etkileğini söyledi. Gülümsedim. “Peki ya siz?” dedim söyleyeceğimin biraz iğneleyici, biraz da takılma maksatlı olduğunu belli edercesine. “Emek vermiş, başarmış olabilirsiniz ama neredeyse benimle aynı yaşta gözüküyorsunuz. Zaman kriterini geçmenin yolları var gibi.”

Konuşurken ağzımdan çıkan sigara dumanları sayesinde nefesimi üflememe gerek kalmadığı için önüme çektiğim kül tablasının kenarına koydum sigaramı ve oturduğum yerde düzeldim. Masanın üstüne biraz eğilip ciddi bir tavırla açıklamaya başladım rahatsızlığımı. “Himota’daki festival Pakt ülkelerine özel değildi. Cumhurbaşkan’ımızla birlikte gitmem gerekti. Himota’nın taşı toprağını canım çektiği için değil yani. Benim rahatsızlığım, bir otobüsün içindeyken ve yanımda Dusha, Djurat ve-” Dönüp Livei’ye baktım bir iki saniye. Tekrar kafamı Bok’a çevirip devam ettim. “-Gedhilfe’li polisler varken. Bir örgüt üyesinin ‘Ay yaşasın! Başkanım gelmiş bize yardım edecek! Örgüt yollamıştır kesin.’ demesi ihtimaline karşı tetikte olmam gerekip gerekmediğini bilmek.” Arkama yaslandım. “Yeni bir üyeyim, bunda bir sorunum yok. Ancak rütbemi savunmalıyım. Örgüte de yarar sağlayan bir durum. Bu tarz olayların yaşanmaması için bilgi konusunda ayrıcalık tanımanız gerekiyor. Operasyonu kimden öğrendiğimi söylesem de bir şey değişmeyecek çünkü oradaki üyeleriniz prensler tarafından katledildi. Biz, Livei Hanım da bilir ki Thrao ve Ten denen iki zırtapozun da aramızda olduğu bir otobüsle Himota’yı geziyorduk. Ten her ne kadar davarın teki de olsa gözleri görebiliyor. Hapishanedeki kişileri götürenlerin Himota Polisi olmadığını fark ettiğinde Thrao ile inip olaya müdahale ettiler. Üyelerden biri, içinde olduğum otobüse gelip herkese Mavi Yıldızdan olduğunu söyledi. Üstelik beni de görüp sizin yolladığınızı sanarak polislerin yanında ifşa etti. Neyse ki otobüsteki kişiler güvenilir kişilerdi ki, bir sorun olmadı. Geçen gerçekleşen Pakt toplantısında -izlediniz mi bilmiyorum- İmparatorun bahsettiği kişiler bu kişilerdir. Ten babasına söyleyecekti elbette. Garip olan, Thrao’nun Kral Ozælf’e bundan bahsetmemiş olması… Pisan yalnız kaldığı için konu çok uzamadı. Başımıza bu kadar sorun olduğu için o operasyondaki amacınızı öğrenmeye hakkımız var diye düşünüyorum Bay Tuplo kökenli Jemipech…”

Sonra da gelelim Bok’un sorusuna… Herkese sorduğu örgüt içi bir soruymuş bu anladığım kadarıyla. Dünya’yı yendikten sonra ne olacağını sordu. Ben bu sorunun cevabını Max’ı tanıdıktan sonra kendime vermiştim zaten. Dile getirmekte de bir sıkıntı görmüyordum. Dünya’da aynı Ingenium’da olduğu gibi masum bir halk vardı. Tüm bu olaylardan uzakta, düzgün bir yaşam isteyen kişiler… Bir takım güç meraklıları yüzünden harcanıp gidemezler. Masaya oturulmalı ve iki gezegenin çıkarı için kararlar verilmeli. Pakt gibi, sadece gezegenler arası. Neyse şuan Max’in bize anlattıklarını bilmediğimi göz önüne alarak konuşmalıydım. Şu zamana kadar Mavi Yıldız bana çok da bir bilgi vermedi.

“Dünya’nın bize karşı bir saldırısı olmadı.” dedim gözlerimi kısarak. “Neden yenmek gibi durumdan bahsettiniz?”

“Dünya sadece Gedhilfe’ye uçak yapılması konusunda yardım ediyor. Gedhilfe de bu uçak ile başka bir kıtaya gelip gidiyor.” Benim ve Livei’nin de bu kıtaya gitmiş olmamız oldukça komik tabi ki. “Dünya’yı yenmemize ne gerek var? Gereken tek şey Gedhilfe’nin bu bilgiyi bizle paylaşmayarak ne elde etmek istediğini öğrenmek. Gedhilfe'yi yenmek demek istediniz herhalde. Yoksa… Bilmediğim başka şeyler de mi var?"

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

Posted: Fri Oct 14, 2022 9:55 pm
by Livei Nyawodz
Genç kızın beklediğinin aksine, Bok soruyu gayet sakin bir üslupla cevaplamıştı ancak yine her zamanki "Aaa haberim yoktu" tavırlarına girmişti. Demek ki örgütte onun kontrolünün dışında pek çok şey gerçekleşiyordu. Üç yeni üyesinin karşısında, bu kadar ciddi bir örgütün işlerini ne kadar acemice yürüttüklerini söylemesi iyi bir izlenim bırakmıyordu. Başkan yardımcısının konuşmasını başını sallayarak dinledikten sonra kısa bir yorum yaptı. "Başkan Yardımcısı herkesin içinde mahcup ve şüpheli durumuna düştü. Yanında tanıdığı ve sevdiği insanlar da vardı. Hiç profesyonelce bir yaklaşım değildi." dedi kollarını göğsünde kavuşturarak. Bok onlara örgütte güven ve rütbe kazanmaları gerektiğini söylemişti. Örgüte bir darbe ile girdiğini hiç çekinmeden ifade eden birisi için ironik bir cümleydi. Kendi adamlarına güvenemiyor olmasının sebebi, muhtemelen işleri onun yönetiş şeklinden rahatsız olan elemanların hala örgütte bulunuyor olmasıydı. Livei eski liderin kim olduğunu merak ediyordu. Sonuçta onları öldürmeye çalışan sarışın adamla karşılaştığında Bok henüz Tihami'ye kaçmamıştı. O dönem başlarındaki isim bir başkası olmalıydı.

Bok örgüte katılan herkese sorduğu soruyu kendilerine yöneltmek istediğini söylemişti. Livei vereceği cevabı düşünmek için uzaklara daldığı esnada Ae konuşmuştu. Neden Dünya'yı yenmekten bahsettiklerini anlamadığını söylüyordu. Livei şaşkınlıkla lafa daldı. "Saldıracaklar çünkü. Saldırıyorlar da zaten. Zihnimize... Eminim siz de yaşamışsınızdır." Bir Bok'a bir de Ae'ye baktıktan sonra bakışlarını Ae'ye kilitledi. "Max bize anlattı ya, siz de oradaydınız. Dünyalılar kendi gezegenlerini yok ettikleri için bir deney ürünü olarak burayı oluşturdular. Bir de bize atom enerjisini yönetme gücü verdiler ki bu güce dayanarak daha mı iyi oluyoruz yoksa onlar gibi biz de gezegenimizi yok mu ediyoruz görmek istediler. İyi olduğumuza ikna olurlarsa gelip burayı işgal edecekler. Koca bir gezegen insandan bahsediyoruz. Gelip hak iddia edecekler. Bize ne yaparlar Frum ve Ser bilir. Max buraya gelip kendi savaşlarını buraya taşıyacaklarını söylemişti. Tabi ki o bu işi savaşmadan başka türlü taktikler kullanarak halletmek istiyor. Ancak gerekirse savaşmak zorunda olduğumuzun da altını çizmişti. O yüzden diplomatik bir savaş da olsa sıcak savaş da olsa bir şekilde yenen taraf ve yenilen taraf olacak." diye yorumladı Ae'nin dediklerini. Neden aptala yatıyordu ki? Dünya'nın neler planladığının çok iyi farkındaydı. Ayrıca Max ile görüştükleri esnada yalnız değillerdi, Bok da onları bir şekilde izlemişti. Onun neyi ne kadar bildiğinin çok iyi farkındaydı. Ağzından laf almaya çalışıyorsa işe yaramayacaktı.

Ae kıvraklıkla soruyu direkt olarak cevaplamaktan kaçındığı için kendi cevabını verme sırası Livei'ye gelmişti. Çok fazla düşünmeden konuşmaya başladı. "Her şey bittikten sonra ne istediğimi çok iyi biliyorsun Bok. Sormana gerek olduğunu sanmıyorum ama madem Başkan Yardımcısı da burada, dürüstçe söyleyeyim. Ailemin güven içinde yaşayacağı bir düzen getirilmesini istiyorum Gedhilfe'ye. Çok çektiler, biraz huzur onların da hakkı. Sonra da..." Biraz duraksadıktan sonra gözlerini Friks'e çevirdi. "Kendi ailemi kurmak istiyorum." Sahi, ne istediğini ona hiç söylememişti. Yüzü kızarmış bir şekilde gözlerini Friks'ten kaçırdı. Boğazını temizledi. "Başka siyasi veya askeri bir amacım yok kısacası, huzurlu bir hayat istiyorum hepsi bu." Bunu Bok'un karşısında söylemesi pek doğru bir hareket değildi ancak köprünün altından çok sular aktığını her ikisinin de net olarak kabul etmesi gerekliydi. Yine de merak etmiyor değildi, Bok ne düşünüyordu acaba?

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

Posted: Sat Oct 15, 2022 3:22 pm
by GM - Ingenium
Bok her şeyden önce Ae'nin sözlerine ve hemen ardından sorusuna gelen cevaba karşılık bir cevap vermeye yelteniyor ama Livei araya girip Max'ten bahsedince Bok'un kahkaha attığını görebiliyorsunuz. "Max ile tanıştınız demek. Az önce otobüs falan diyordunuz sayın Ae. Evet, size yapılan şey oldukça profesyonellik dışı. Böyle durumlarda gelip benimle konuşabilirsiniz, gereğini yapacağım. Ama Maxwell Fahrner gibi önemli bir adamın sizinle aynı otobüste bulunduğunu belirtmeden bu olayı anlatmanıza ne demeli? Az önce bahsettiğim güven konusunu hemencecik unuttunuz galiba. Ya da bir Mavi Yıldız üyesi tarafından size öyle davranılmasından dolayı intikam mı alıyorsunuz?" Bok hızla ayağa kalkıyor ve Ae'ye doğru yürüyor. Bir an Ae'ye saldıracak sanıyorsunuz ve her biriniz geriliyorsunuz. Friks de aynı anda ayağa kalkıyor ve Bok'a doğru yürümeye başlıyor. Bok elini Ae'nin omzuna koyuyor, eğiliyor ve konuşmaya başlıyor. "Önceki lideri kendi ellerimle öldürdüm ve sahip olduğum yapıcı fikirlerle örgütün büyük çoğunluğunun güvenini kazanıp adil bir şekilde lider seçildim. Eğer aynı adımları takip edebileceğinizi düşünüyorsanız zaman kriterini atlayabilirsiniz. Bu konuda size başarılar dilerim." diyor ve eliyle sırtına birkaç kere sertçe vuruyor. Sandalyesine geri dönmek için ilerliyor ve yürürken gülüyor. "Elbette böyle bir şeyin peşinde olmadığınızı biliyorum. Bir dahakine bana daha dürüst olursanız emin olun bunları da aşacağız." Friks de yerine geçiyor. Bok ise "Ayrıca iyi kas yapmışsınız ha! Çaktırmamaya çalıştım ama elim şu an öyle bir yanıyor ki. Aktif spor mu yapıyorsunuz? Alay etmiyorum, gerçekten. Bir rutininiz varsa benim de uzun süredir ihtiyacım var." diyor. Oturduktan sonra Livei'nin sorduğu soruya olan cevabını dinliyor. "Güzel, güzel! Bu gerçekten çok güzel. Ama benim sorum daha geneldi Livei hanım. Kendiniz ve ülkeniz için böyle idealleriniz olması kesinlikle kabul edilebilir. Ben de bir Djuratlı olarak ülkemin siyasi istikrarının korunması taraftarıyım ve eminim ki sayın Libjetütcha bunun için elinden geleni yapacaktır. Fakat gezegenimizden bahsediyorum. Size bu soruyu daha detaylı olarak sormama izin verin. Dünya gezegeninin yapabileceklerinin potansiyelini az önce Livei hanımın dediklerinden de anlamışsınızdır. Eğer onları yenersek ne yapacağız? Onların gezegenlerini mi ele geçireceğiz? Gezegenimizdeki diğer kıtalara mı yayılacağız? Sadece bir kişi, bir topluluk, bir ülke, bir kıta olarak düşünmeyin. Ingenium gezegeninin geleceğinde ne görüyorsunuz?" Bok ayağa kalkıyor ve "Haydi, biraz bahçeye inelim. Orada daha rahat konuşuruz." diyor ve kendisine eşlik etmenizi bekliyor. Friks ise yüksek bir sesle "Burada kalsak daha iyi olur Bok başkan. Bu kadar gizli konuları sokağa mı taşıyalım?" diyor. Bok ise geriye dönüp Friks'e birkaç saniye tip tip bakıyor. "Öyle olsun." diyor ve tekrar yerine oturuyor.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

Posted: Sun Oct 23, 2022 5:42 pm
by Livei Nyawodz
Max ile tanıştıklarını adı soyadı gibi bilmesine rağmen Bok, bunu dile getirmeyerek Ae'yi denemiş olmalıydı ki Livei'nin foyasını ortaya çıkarması neticesinde zafer Bok'un olmuştu. Karşılıklı bir şekilde birbirlerini test etmeleri çok yersiz ve gereksizdi. İşlerin geldiği noktada girdikleri bu yolda güven çok daha ikinci planda kalıyordu. Bok aniden oturduğu yerden fırlayıp Ae'ye doğru adımlamaya başlayınca ortam bir anda gerilmişti. Friks de oluşabilecek bir çatışmayı önlemek istercesine hareketlenmişti ancak Bok, Ae'nin omzuna hafifçe vurmakla yetinmişti. Gözdağı mı veriyordu yoksa bu onun dostluk sembolü müydü emin değildi. Yeni Bok'un hareketleri tahmin edilemez ve sıra dışıydı. Üstelik Ae'den spor rutini tavsiyesi bile istemişti. Bok hep cılız bir insandı. Uzun, zayıf ve kemikli bir yapısı vardı. O hiç spor yapmaz ya da kaslanmaya çalışmazdı ki. Depresif ve ölümü arzulayan birisi olarak hatırlıyordu onu. Geçmişi yad ederek iç geçirdi.

Kendisine "Livei Hanım" diye seslenilmesi üzerine irkildi. Hanım mı? Gülesi geldi ancak kendini zorlukla tutabildi. Bok'un sorduğu soruyu açıklaması üzerine derin bir düşünceye daldı. Gezegenleri için ne düşünüyordu? Bunu daha önce hiç düşünmemişti. Tek hedefi önlerindeki tehditten kurtulmaktı. Gerisini umursamamıştı. Sahi... Dünya'nın tamamı suçlu değildi ki. Tıpkı onların kıtasındaki masumlar gibi Dünya üzerinde de her şeyden habersiz yaşam mücadelesi veren masum insanlar vardı. Belki de bu proje onların son şansıydı. İçine test edilmesi için insan koymamış olsalardı gerçekten sağlam da bir projeydi. Bunca zaman Deinzei hakları için mücadele etmiş birisi olarak onlara sırt çevirmesi iki yüzlülük olurdu. Oldukça politik bir cevap vermeliydi bu soruya. Bok'un bahçeye çıkma teklifi üzerine hafifçe hareketlendi ancak Friks'in teklifi reddetmesi üzerine bakışlarını Friks'e çevirdi. Neden böyle bir etkileşim yaşanmıştı ki şimdi? Bir süre duraksadıktan sonra boğazını temizledi. "O gezegeni ele geçirmeye ihtiyacımız olduğunu sanmıyorum. Daha kendi gezegenimizi bile tam anlamıyla biliyor değiliz. Üstelik o gezegen ölmüş durumda, hastalıklı. Belki de insanların yokluğuna ihtiyaç duyuyordur kendini iyileştirmek için. Ancak orada yaşayan masumları da göz önünde bulundurmalıyız. Gezegenin içindeki durumdan ve bizim, soğuk sıcak fark etmez, malum şirketle olan savaşımızdan sonra onlardan geriye fazla sayıda kalır mı emin değilim. Kendi gezegenleri iyileşene ya da iyileşmesi için bir çözüm bulunana kadar onları başka bir kıtada mülteci olarak tutabiliriz diye düşünüyorum. Sonuçta onlar da bizim gibi her şeyden habersiz, kaderin kurbanı olmuş insanlar. Bizi öldürmeye çalışanlardan bahsetmiyorum, gerçekten habersiz olan masumlar da olmalı orada. Ölüme terk etmek acımasızca olur. Bizim kültürümüzden farklı olduklarını varsayıyorum ve bize adapte olmakta zorluk yaşanacağını düşünüyorum. Ülkeler belli bir ekonomik yardımda bulunursa belli bir süre anlaşma sağlanıp bizim gezegenimizde mülteci yaşamalarına imkan sağlanabilir. Hareketleri gözlenir ve kısıtlanır. Tabi bu konu üzerine hiç detaylı düşünmedim şu anda aklıma gelen fikirler bunlar. Nasıl bir gezegen ve ne gibi bir teknolojileri var onu bile bilmiyoruz ancak bu teknoloji işimize yarayabilir. Tabi bu dediklerim tek bir kişinin kararı ile olacak iş değil. Tüm ülkeler ve hatta gerekiyorsa da Dünya ile masaya oturulmalı ve oy çokluğu ile bir karara varılması lazım. Herkes benimle aynı fikirde olmayabilir elbette ancak azınlık olmak zor bir durum, bunu bu odadaki büyük bir çoğunluk biliyor olmalı. Onları en iyi anlayabilecek kişiler bizler olmalıyız." Dedikten sonra önce Friks'e sonra da Bok'a döndü. "Aklımı kurcalayan bir konu var. Bizim gezegenimiz nasıl ayakta kalıyor? Bu malum şirketi yok etmemiz durumunda bizim gezegenimize ne olacak? Observer denen insanlar olduğunu ve gezegenimizdeki zaman algısı ile bir şekilde oynadıklarını biliyoruz. Bunun bir fişi var mı peki en basit tabirle? Çektikleri anda hepimizi yok edecek bir şey... Ellerindeki güç ne? Biz onlar olmadan tek başımıza varlığımızı sürdürebilecek miyiz? Bunu söylemekten nefret ediyorum ancak onlar tarafından yaratıldık sonuçta. Bu konu hakkında hiçbir fikrim yok ve bilmemek beni korkutuyor. Bazen kendi varlığımdan bile emin olamıyorum. Gerçek miyim? Şu anda bunları yaşıyor muyum? Siz gerçek misiniz? Her şey zihnimizde mi? Bizi bir yerlerde ekrandan mı izliyorlar? Bilmiyorum. Çok kafa karıştırıcı..."

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

Posted: Sun Oct 23, 2022 9:30 pm
by Ae Libjetütcha
Livei söylediklerimin üstüne Max’in bize anlatması gibi bir durumu söylediğinde kafamı şöyle bir çevirip baktım kendisine. Sonra da kaşlarımı çatarak Bok’a döndüm. Burada bir oyun oynanıyor üstüme sanırım. Hiç de hoşlandığım bir durum değil bu. Gezegen denen bu salak kürenin geleceği söz konusuyken bana, acaba laf taşıyacak mı ya da bize ters bir şey yapacak mı gibi testler yapılması hiç ama hiç hoşuma gitmedi. Bok bir de adamı ad soyad olarak tanıyormuş. Sana yaptığıma intikam mı alıyorsun diyor. “İntikamımı böyle almam.” dedim dişlerimin arasından. Oturduğum yerde artık daha huzursuz bir duruştaydım ve dik dik Bok’a bakıyordum. Livei’nin durumu ne peki? Benim hatırladığım, Himota’dayken Max’e gidip Mavi Yıldız mısın diye sormuştu ve bin tane de soru ile süslemişti cümlelerini. Şimdi ise Bok’a bildiğimiz her şeyi anlatıyor, beni de hiç ediyordu. Max neden mal gibi gelip bana Mavi Yıldız’a bir şey söylemeyin dedi o zaman? Madem Mavi Yıldız’ın başındaki adamı tanıyordu. Aptal aptal olaylar dönüyor harbiden. Bok ayağa kalktığında daha da sinirli baktım yüzüne. Yanıma geldi ve kulağıma eğildi. Bana, önceki lideri öldürdüğünü, örgüttekilerin güvenini kazandığını ve lider seçildiğini söyledi. Komik. Buna kötü diyecek bir durumda değilim kesinlikle. Çok benzerini yaşadım. Mavi Yıldız’ın başına geçmeyi falan düşünmüyorum elbette söylediği gibi. Başımda yeterince sorumluluk var. “Dürüstlük.” dedim gözlerimi kısarak dediğini vurgulamak için. Aynısını bana karşı yapmalılar. Salak salak testler ile vakit harcamamalılar. Bok ile ilişkimiz zaten profesyonel bir seviyede kalacak ancak Livei’ye güvenmemem gerektiğini anlamış oluyorum burada.

Kas yapma konusunda da herifin dokunduğu omzumu tuttum. Kas mı yapmışım harbiden? “Haftada 4 gün spor salonu. Okeysen giderken çağırayım.” Mabi de yok, gym buddy buldum kendime galiba.

Livei bu sırada tüm olaylardan sonra ailesinin mutlu olması ile ilgili bir şeyler söyledi. Vay anasını satayım nasıl bir boş. Bir sigara daha yaktım söyledikleri bittiğinde. Bok da naif adam, kızı kırmamak için çok iyi falan dedi. Sonra da onun da Djurat için en iyisini istediğini ama olayın gezegen çapında olduğunu söyledi. İstikrar konusunda ona bakıp kafamla onayladım. Ardından tekrar Livei’ye döndüm. Bok olayın geniş bakılması gerektiğini vurguladıktan sonra dışarı çıkmak istediğini söyledi. Ayağa kalkması ile Livei’nin erkek arkadaşı çıkmak istemediğini söyleyip Bok’u tekrar oturttu yerine. Bu herifin de adını unuttum iyi mi? Sigaramı tüttürerek Livei’nin söylediklerini dinledim. Diyordu ki, Dünya’yı ele geçirmemize gerek yok. Kızım zaten ağzına sıçmışlar gezegenin anlatılana göre. Alıp ne yapalım? Milleti alıp başka kıtada mülteci olarak tutmak gibi bir fikir sundu. Diğer söyledikleri benim düşüncelerimle genel olarak paraleldi. Konuşmasından sonra Max’in bize söylediği her şeyi de söyleyerek Dünya’nın bizim fişimizi çekmesinden korktuğunu belirtti.

Ayağa kalktım Livei cümlelerinin sonuna yaklaştığında. Toplantı salonundaki dolapları gezip kalem kağıt aradım. Ben yazarak daha iyi düşünüyorum biliyorsunuz artık. Bulduktan sonra tekrar masaya gelip kağıtları Bok, Livei ve şu adını unuttuğum herifin de görebileceği yere koydum. Oturmadan konuşmaya başladım.

İlk olarak Bok’a, “Max’i tanıyormuşsun. Kendisi bizle konuştuğunda Mavi Yıldız’ın olaylara aşırı tepki vereceğini ama bu tip radikal kararların bizim için iyi olmayacağını söyledi. Ben de onunla aynı fikirdeyim. Sana bahsetmeme nedenim buydu. Garip garip triplere girme ve beni test etmeye çalışma. Aynı taraftayız.” dedim tamamen dürüst ve sakin bir şekilde.

Sonra da Livei’ye döndüm. “Belli bir şey konuşulmuştu. Burada her şeyi döküleceğini belli etsen kendimi rezil etmezdim. Bundan böyle sana yaklaşımım da ona göre olacak. Zihnimize saldırılma konusunu da anlamadım. Daha önce öyle bir şey yaşamadım.” dedikten sonra sevgilim dediğim herife dönüp bir şey söylemek için ağzımı açtım. Kim olduğunu bilmediğimi, Livei’nin manitasının burada ne aradığını soracaktım ama sonra dedim ki siktir et. Bir şey demeden Bok’a döndüm ve bana önceden sorduğu soruyu dürüst bir şekilde cevaplamaya başladım.

Kağıdın üstüne iki tane yuvarlak çizip birinin üstüne “D”, birinin üstüne “I” yazdım. “Dünya’nın teknolojisinin bizim 150 sene ilerimizde olduğu söylendi.” Dünya’nın altına sayıyı not ettim. “Burada bakmamız gereken şey gezegenlerin amaçları. Dünya yaşanmayacak kadar kötü bir durumda. Bu yüzden fazla zamanları yok. Bizim fişimizi çekmeyeceklerdir. Ingenium yaşanabilecek bir gezegen. Bizim gezegenimizin doğasının sıçtığı zamanları da biliyorsunuz, kıta savaşları. Çok element kullanımından. Demek ki, Dünya’nın istediği şey…”

-Hayatta kalmak.
-Ingenium’u işgal etmek.
-SAVAŞMAMAK

“Büyük ihtimalle onların teknolojileri yok etmiştir doğalarını. Şimdi gelelim bizim gezegene.” Ingenium gezegeninden aşağıya doğru iki ayrı ok çıkardım. İlkine “Mavi Yıldız.” yazdım, ikincisine de “Gedhilfe.”

“Biz diyeceğim Mavi Yıldız’a. Gedhilfe krallığı hariç herkes gibi düşünüyorum. İstediklerimiz,”

-Yaşamak.
-Gizemleri ortaya çıkarmak.
-Ingenium’u savunmak.

Kalemimi Gedhilfe yazısının üstüne getirip “Benim kafam hep burada karışıyor Bok.” dedim düşünceli bir şekilde. “Gedhilfe ne istiyor? Bizden bu olayı saklayarak direkt olarak kıtaya ihanet ediyorlar gibi gözüküyorlar ancak aynı şekilde Dünya’dan getirilen uçaklar ile diğer kıtalara uçuş düzenlediklerini siz söylediniz. Livei’nin de düşündüğü gibi Dünya’dan gelenleri diğer kıtalara mı yerleştirecekler? Yoksa tamamen kötü niyetliler mi?”

-?

Soru işaretini koyduktan sonra masanın üstüne eğilmiş olduğum için doğruldum. Kalemi kağıdın yanına koyduktan sonra “Livei’ye, orada suçsuzların olduğu konusunda katılıyorum ama bence, bu projeyi yapan kişiler de suçsuz. İnsanlar yaşamak ister. Yakıp yıkmış oldukları gezegende yaşayamadıkları ve yeni bir yer bulmak istedikleri için onları nasıl suçlu ya da kötü kategorisine koyabiliriz? Dünya'yı yendik diyelim diye sormuştun ya. Sorun yanlıştı. Bana sorarsan, yenmemeliyiz. Onlar da Ingenium üstünde bir savaş istemezler, biz de. Bir savaş olmamalı. Ben Tihami savaşında yoktum ancak televizyonlardan neler gördük. Uranyum patlamalarını, demirleri, sezyum ateşini… Bir de Dünya’nın teknolojisi ile karşılaşırsak sadece Dünya değil, biz de yeni bir gezegen arayışına çıkarız. Burada aramamız gereken şey, iki gezegendeki nüfusun da yaşaması için ortak bir plan geliştirmektir. Dünya gezegeninin mülteci gibi bir alanda tutulabileceği durumu ütopya. Zaten diğer kıtaya gittiğimizde orada bir halkın yaşadığını gördük. Başka bir kıta varsa, orada da insanların olması çok olası… Biz, teknolojimiz ve bilimimiz geliştiğinde nüfus artışını gördük. Dünya’nın nüfusu kim bilir kaçtır. Yaşanmayacak kadar leş havaları varsa azalmışlardır ama Ingenium bu kadar Dünya’lıya ev sahipliği yapabilecek mi? Yepyeni bir gezegen yapma teknolojileri varsa, burada kaldıkları sürede Dünya’yı düzeltmek ya da yeni bir gezegen yaratmak için çalışmalara başlamalılar. Max zamanın aynı akmadığını söylemişti. Ingenium’da kaldıkları müddetçe, Dünya’yı eski haline uzun bir sürede getiremezler. Üstelik Dünya ve Ingenium’da aynı madenler yok. Bunu biliminsanları ile konuşarak halletmek gerekiyor. Buraları tamamen ayrıntı ve varsayımsal planlara doğru ilerliyor.”

“Anladığınız gibi, ben her şeyin iki tarafın da istediklerine ve ihtiyaçlarına göre bir yol çizdiğimizde biteceğini düşünüyorum. Kıta savaşlarında yaşananlar sonucunda birbirimizi öldürmüş, katliamlar yapmış ve aynı Dünya gibi yeni bir gezegen ihtiyacına düşmüş olabilirdik. Ben Dünya’nın da bu kafada olduğuna, olacağına eminim. Bunu engelleyen, aracılık yaparak bir şeyler kazanacak olan tek bir yer var.” Parmağımla Gedhilfe yazısını işaret ettim kağıdın üstünde. “Amaçlarını biliyor musunuz? Dünya ile yaptıkları anlaşmadaki çıkarları ne? Gedhilfe’yi aradan atmalıyız.”

Kalemi tekrar aldım elime ve kağıdın altına “Yönetici kim?” yazdım. “Sürekli aklımdaki soru bu. Bahsedilen şirketin başındaki kişi diye düşünüyorum. Öğrensek bile anlamayacağız ama yine de merak etmeden duramıyorum.” Bok olayı anlasın diye "Max ile konuştuğumda bir Yönetici olduğunu ve bu kişinin adını burada telaffuz etmenin olanaksız olduğunu söyledi."

"Gel gelelim soruna. Diyelim ki her şey çözüldü bir şekilde... Gezegenimiz yaşanacak bir yer, sırlar yok, Dünya'lılar yaşayacakları bir yer bulmuşlar. İşte o zaman ne isterim biliyor musun?" Gülümsedim. Sandalyeme oturup konuşmam boyunca yandığı için yarısından az kalmış sigaramı kül tablasından aldım. "Gökyüzüne çıkmak isterim. Başka gezegenlere gitmeyi, kıtayı çok uzaktan görmeyi. Ingenium'u uzaktan, yuvarlak halini görmeyi... Fotoğrafını çekmeyi belki. Başka gezegenler nasıl? Ay nasıl? Güneş nasıl? Hepsine gitmeyi." Gülümseyerek hayal ettikten sonra sigarayı ağzıma götürüp içime çektim. Bok'a "Benimle gelir miydin?" diye sordum gülümseyerek.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

Posted: Mon Oct 24, 2022 5:12 pm
by GM - Ingenium
Livei'nin sözlerinin bitmesiyle Ae ayağa kalkıyor, o sırada da Bok bu sözlere cevap veriyor. "Bunu içimizden kimsenin henüz bilmesine imkan yok. Max ile konuşmuş olsanız bile size muhtemelen bu konuda çok fazla bilgi verememiştir, çünkü vermesi mümkün değil. Ama bunu da biliyorsunuzdur zaten. Ama bu konuda benim tahminim fişi çekebilecek olsalardı çoktan çekerlerdi. Ya fişi çekecek güce sahip değiller ya da bu gezegeni eninde sonunda evleri yapmak istedikleri için çekmenin bir anlamı yok. Zaman algısı olayına gelirsek..." Bok konuşmaya devam ederken Ae de bir kalem ve bir kağıt buluyor. "Tihami'deyken yaşadım. Hele ki işkence sırasında üst üste çok fazla kez yaşadım. Ama ne gördüğümü ve nasıl hissettiğimi hatırlamıyorum." Hemen sonrasında Ae Bok'a cevap hakkı doğacak şeyler söyleyip bulduğu kağıt kaleme bir şeyler çizmeye başlıyor. Bok ise "Max'i tanıyor olmam bir yana Max'in Mavi Yıldız'ı desteklemediğini de biliyorum. Kendisi bunu yüzüme de söyledi. Sizi benden uzak tutmak istemesini de anlıyorum. Max bana bir söz verdi. Benim ilerlediğim yolu doğru bulmadığını, bir yere varmayacağını düşündüğünü fakat kıta içerisinde yapılan herhangi bir hareketi bastırıp kıta insanlarının iradesini yok saymayacağına dair de söz verdi. Kısacası başkanım, aynı tarafta olup olmamamız Maxwell ile ne kadar yakın olduğunuza göre değişebilir. Kendisine Mavi Yıldız ile ilgili bilgi vermezseniz bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum. Zaten adamın elindeki cihaz sayesinde muhtemelen yeterince bilgiye sahip olabiliyor." diyor. Ae'nin çizimi Gedhilfe kısmına geldiğinde söz hakkı istiyor ve "Dünyalıları başka kıtalara yerleştirme gibi bir durumları olsa bile bunun iyi niyetli olduğunu söyleyemeyiz. İyi niyetli olsaydı Mavi Yıldız gibi bir oluşum olarak bunu ortaya çıkarma gibi bir uğraşımız olmazdı, bu uygulama tüm kıta çapında duyulur ve Dünya'nın varlığından haberdar olunurdu. Aslında herkesin bildiği bir şeyi söylediğimin farkındayım ama Gedhilfe hükümetinin güvenilmez olduğuna dikkat çekmemiz şart." diyor. Bok, Ae'nin sonraki laflarını sonuna kadar dinliyor ve son sorusuna gülümseyip "Elbette gelirdim." diyor. "Yine de Dünya halklarına sempati beslemeden önce bu şirketin Dünya üzerinde ne kadar desteklendiğini de öğrenmemiz gerek. Millet bu şirketi istiyor mu? İstiyorsa şirketin nasıl tanıtıldığına da bakmak lazım. Eğer şirket yaptıklarını dürüst bir reklamcılık ile tanıtıyorsa Dünya insanının niyetini de sorgulamamız gerekir. Bir insan bir başka insanı sömürerek yaşamak istiyorsa iyi diyebilir miyiz o insana? Tabii bunlar hep varsayım. İşte bu yüzden arkadaşlar, bilgi edinmemiz şart." Bok ayağa kalkıyor ve "Ae başkanım, vakit ayırdığınız için teşekkür ederim. Yoğunsunuz, görevinize dönebilirsiniz. Ben de bu yeni gelen arkadaşlarımızı bir oryantasyon sürecine alacağım." diyor. Ae'ye doğru yürüyüp elini sıktıktan sonra gözlerini Livei ve Friks'e çeviriyor. "Sizlere gelecek olursak, öncelikle sorayım. Otel deneyiminiz nasıldı?"

Livei: Ae yanınızdan ayrıldıktan sonra Friks ve Bok ile birlikte salonun dışına çıkıyor ve binanın bir üst katına doğru ilerliyorsunuz. Bok merdivende "Kasıntı konuşmayı bırakacağım, merak etmeyin. Örgüte yeni katılanlar için bir oryantasyon alanı var, hem insanlar tanışıyor hem de örgütün amacı hakkında bilgi ediniyorlar. Formalite olarak sizin de katılmanız gerek ne yazık ki. Ama yaparsınız ya, zor değil. Sizi oraya bırakayım kaçacağım biraz." diyerek ne yapacağınızı açıklıyor. Üst kata çıkıp bir koridordan düz ilerliyor ve geniş bir odaya ulaşıyorsunuz. Oda henüz boş gibi görünüyor. Sandalyeler ve sandalyelerin karşısında bir büyük masa var. Masanın yanında ise televizyon ekranına benzeyen ama devasa boyutta bir cihaz bulunuyor. Bok her şeyden önce cihazı gösteriyor ve "Bu bir dijital akıllı tahta. Bunu Gedhilfe'den çaldık." diyor ve tahtanın arkasında bulunan bir düğmeye basıyor. Düğmeye basmasıyla ekran açılıyor ve "PHILIPS" yazısı görüyorsunuz. Yazı gittiğinde bir arayüz açılıyor. Bu arayüzde birbirinden farklı ikonlar bulunuyor. Biri kırmızı, sarı ve yeşil parçalardan oluşan bir daire. Bir diğeri kırmızı bir O. Bir diğeri ise yeşil, içinde üç siyah çizgi bulunan bir daire. Bok "Bu gördüğünüz şeylerin hiçbiri çalışmıyor ne yazık ki." diyor ve içlerinden kırmızı-sarı-yeşil daireye tıklamaya çalışıyor. Tıkladığında ekranda yeni bir şey açılıyor ve açılan şeyin üstünde hiyeroglif çizimlerine benzeyen bir dinozor ve anlamadığınız dilde yazılar bulunuyor. Bok ise kısa bir süre sonra açılan şeyi sağ üstten kapatıyor ve "Neyse. Siz oturun şöyle, gelirler birkaç dakikaya." deyip sizi sandalyelere yönlendiriyor. Sen de Friks de oturuyorsunuz ve Bok yanınızdan ayrılmadan önce size doğru geliyor. "Friks, neden bu kadar sessizsin? Sorulara da cevap vermedin." diye soruyor. Friks ise "Tadım yok, konuşuruz sonra o konuları." diyor. Bok da hafif gülümsüyor ve sizinle vedalaşıp odadan çıkıyor. Friks ile baş başa kalıyorsun. Friks kolundan tutuyor ve "Bu adama güvenmiyorum orası öyle ama şu sarışın herife de hiç güvenemedim amına koyayım." diyor. Hemen ardından "Bok da bizi test ediyordu ha, dışarı çıkmalar falan. Bilerek dedim içeride kalalım diye. Güvenmiyorum o herife hiç." diye devam ediyor. O sırada odaya bir kadın giriyor. Senden biraz daha büyük olduğunu tahmin ettiğin genç kadın sizi görünce yanınıza geliyor, gülümsüyor ve selam veriyor. "Merhaba, siz de mi yenisiniz? Ben Fengoe. Dushalıyım." Fengoe ikinize de elini uzatıyor. Kendinizi tanıtsanız iyi olur gibi.


Fengoe
► Show Spoiler
Off Topic
Ae Libjetütcha için konu sonlanmıştır. İsteğe bağlı olarak bir mesaj daha atabilir.

Ödüller:

Ae Libjetütcha
• 30 IP