Sancılı Kavuşma
Posted: Fri Oct 09, 2020 11:24 pm
Yata'ya adımımı attığım andan itibaren yoğun bir tempo içerisinde olmama rağmen sonunda bir boşluk buldum. Üniversitem ve polis akademisinin tatil dönemi aynı döneme denk geldiği için gerçekten de şanslı olduğumu düşünüyordum fakat yanıldığımı fark etmem pek uzun sürmedi. Birkaç günlük boşluğun ardından sabahın erken saatlerinde gelen telefon irkilerek yatağımdan kalkmama neden oldu. Kimin aradığını az çok tahmin edebiliyordum fakat yine de arayanın düşündüğüm kişi olmaması için inanmadığım tanrılara dua ediyordum. Ağır ve korkak adımlarla telefona yaklaştım. Ahizeyi kaldırarak kulağıma dayadım ve hiç ama hiç duymak istemediğim o kişinin sesini duydum; Annem. Geçtiğimiz altı ay boyunca beni bir kez aramamış olan bu kadın, durduk yere beni aradığı için başıma hiçte hoş olmayan şeylerin geleceğinin farkındaydım. Beni bir daha rahatsız etmemesini söyleyip telefonu kapatmak istiyordum fakat o kadar cesur birisi değilim, hiçbir zaman da olamayacağım.
Dinledim, dinledim ve dinledim. Uzun bir konuşmanın ardından ise isteksiz bir "Tamam" cevabı verdim. Bir sürü gereksiz bilgi aldım fakat özetlemem gerekirse ailem önümüzdeki üç haftalık tatil boyunca evimde olmamı istiyor. Annemin söylediğine göre Dufo Ganta, yani ailemizin lideri tarafından görevlerine başlamamış bütün gençlerin bu dönemde evde olması emredilmiş. Açıkçası o yaşlı adamla hiç görüşmek istemiyorum. Gözlerinden her zaman beni aşağı gördüğünü hissedebiliyorum.
Otobüse bindiğim anda Flayuf'tan ne kadar nefret ettiğimin bir kez daha farkına vardım. Sadece oraya doğru giden bir otobüsün içerisinde olduğumu düşününce bile midem bulanıyor, başıma ağrılar giriyor. Elbette otobüste olmak, Flayuf'ta olmaktan on kat daha iyiydi fakat o an bunun farkına varamamıştım.
Birkaç saatlik bir yolculuğun ardından vardığım Flayuf, topraklarına adım attığım anda beni içerisine doğru çekmeye başladı. Hava günlük güneşlik olmasına rağmen ağır bir yağmurun altındaymışım gibi hissediyordum. 'Ganta' soyadının beni bağladığı bu topraklardan hayatımın sonuna kadar kaçışımın olmadığını bir kez daha anladım. Ne kadar uzağa gitsem de eninde sonunda buraya dönmek zorunda kalacağımın da farkındaydım. Bu düşünce beni kesinlikle rahatsız ediyor fakat bu benim yaşamak zorunda olduğum kaderim.
Malikanenin kapısının önüne geldiğimi gören koruma saygılı bir şekilde önümde hafifçe eğilerek kapıları açtı. Dışarıdan bakıldığında oldukça kibar birisi gibi görünmesine rağmen bu adam da, malikanedeki herkes gibi kötü kalpli birisi. Önümde eğilmek zorunda kaldığı için öfkeden kudurduğuna adım gibi eminim, ne de olsa yaklaşık yirmi yıldır hayatımda olan birisi.
Kapılardan içeriye girdikten sonra kahverengi valizimi sürükleyerek ilerlemeye devam ettim. Nefret ettiğim fakat bir o kadar da sevdiğim bahçenin içerisinden geçerken nostaljik duygular yaşadım. Bu bahçeden son geçişimin üzerinden sadece altı ay geçmiş olmasına rağmen yıllar geçmiş gibi hissediyorum.
Dinledim, dinledim ve dinledim. Uzun bir konuşmanın ardından ise isteksiz bir "Tamam" cevabı verdim. Bir sürü gereksiz bilgi aldım fakat özetlemem gerekirse ailem önümüzdeki üç haftalık tatil boyunca evimde olmamı istiyor. Annemin söylediğine göre Dufo Ganta, yani ailemizin lideri tarafından görevlerine başlamamış bütün gençlerin bu dönemde evde olması emredilmiş. Açıkçası o yaşlı adamla hiç görüşmek istemiyorum. Gözlerinden her zaman beni aşağı gördüğünü hissedebiliyorum.
Otobüse bindiğim anda Flayuf'tan ne kadar nefret ettiğimin bir kez daha farkına vardım. Sadece oraya doğru giden bir otobüsün içerisinde olduğumu düşününce bile midem bulanıyor, başıma ağrılar giriyor. Elbette otobüste olmak, Flayuf'ta olmaktan on kat daha iyiydi fakat o an bunun farkına varamamıştım.
Birkaç saatlik bir yolculuğun ardından vardığım Flayuf, topraklarına adım attığım anda beni içerisine doğru çekmeye başladı. Hava günlük güneşlik olmasına rağmen ağır bir yağmurun altındaymışım gibi hissediyordum. 'Ganta' soyadının beni bağladığı bu topraklardan hayatımın sonuna kadar kaçışımın olmadığını bir kez daha anladım. Ne kadar uzağa gitsem de eninde sonunda buraya dönmek zorunda kalacağımın da farkındaydım. Bu düşünce beni kesinlikle rahatsız ediyor fakat bu benim yaşamak zorunda olduğum kaderim.

Malikanenin kapısının önüne geldiğimi gören koruma saygılı bir şekilde önümde hafifçe eğilerek kapıları açtı. Dışarıdan bakıldığında oldukça kibar birisi gibi görünmesine rağmen bu adam da, malikanedeki herkes gibi kötü kalpli birisi. Önümde eğilmek zorunda kaldığı için öfkeden kudurduğuna adım gibi eminim, ne de olsa yaklaşık yirmi yıldır hayatımda olan birisi.
Kapılardan içeriye girdikten sonra kahverengi valizimi sürükleyerek ilerlemeye devam ettim. Nefret ettiğim fakat bir o kadar da sevdiğim bahçenin içerisinden geçerken nostaljik duygular yaşadım. Bu bahçeden son geçişimin üzerinden sadece altı ay geçmiş olmasına rağmen yıllar geçmiş gibi hissediyorum.