Re: [Vaka] Balo

#21
► Show Spoiler

Livei: Laflarının üstüne Brichi Smidalmunst'un kaşlarını çattığını ve gözlerini kapatıp iç çektiğini görüyorsun. Sözlerine cevap vermiyor ve kafasını yavaşça sallayarak dediklerini onaylıyor. Yanındaki boş şarap kadehlerinden birini alıyor ve yanındaki yeşil şarap şişesini açıp kadehe şarabı dolduruyor. Doldurduğu kadehi eline alıyor ve yavaşça sallayıp kokluyor. Kokusunu alıp iç çektikten sonra kadehi masaya bırakıyor ve seninle konuşuyor. "İstersen içebilirsin. Belki sarhoş olursan en azından görevin ikimiz için de sıkıcı olmayabilir." Brichi, bir süre sonra elini cebine götürüyor ve sana sesleniyor. "Sana bir teklifim olacak." Oturduğu yerden uzaklaşıyor ve seni de balodaki diğer insanlar tarafından gözükmediği bir köşeye çağırıyor. Arkasından gidiyor ve köşeye geliyorsun. Brichi, etrafına bakıp son kez kontrol ediyor ve sonunda cebinden cüzdanını çıkarıyor. Cüzdanını bir süre karıştırıyor ve içinden yüklü bir miktar para çıkarıp tek tek sayıyor. Saydığı kağıtları bir anda sana uzatıyor ve konuşuyor. "Eğer beni gözlemeyi ve korumayı bırakırsan sana 1000 Pakt bofu veririm. Ne dersin?" Gözlerine bakıyor ve cevabını bekliyor.

Yald: Balo salonuna giriyor ve salonda kağıtta bahsedilen kişiyi gözlerinle aramaya başlıyorsun. Bahsedilen kişi kısa boylu olduğu için bulma konusunda bir süre geciksen de sonunda aynı anda iki kadınla konuşan ve kağıttaki profile uyan bir adama rastlıyorsun. Adamın yanına gidip kendini tanıtmaya hazırlanıyorsun ve adam senin yaklaştığını gördüğü anda sen ağzını açamadan yanındaki kadınlara sesleniyor. "Kusura bakmayın hanımlar, siz eğlenin, birazdan yanınıza döneceğim." Laflarını bitirdikten sonra yaşlı adamın, kadınlardan birinin poposuna şaplak attığını görebiliyorsun. Adam sana dönüyor ve üniformanda göz gezdiriyor. Adama kendini tanıtırken lafını yarıda kesiyor ve konuşmaya başlıyor. "Teşkilattan olduğunu biliyorum genç adam, zamanında komiser olarak çalışmıştım. Görevin bu ise elbet yerine getir. Benim de adım Yangk Navd. Sakın Yangk amca falan deme ha, ortam güzel kızlarla dolu!" Yangk, zorlanarak sırtına uzanıyor ve birkaç kez vurup duyabileceğin en klişe ihtiyar kahkahasını atıyor. Biraz zaman geçtikten sonra gidip eğlenmelerini söylediği kadınları gözlemliyor ve sana sesleniyor. "Soldakini sen, sağdakini ben alayım. Ne dersin? Sana oda da ayırtırım. Genç adamsın, seversin böyle şeyleri." Solda olan kadın, kısa ve siyah saçlı, yeşil gözlü ve uzun boylu bir kadın. Sağdaki kadın ise sarışın, yeşil gözlü, zayıf bir kadın. Adam sana uzanıp kulağına fısıldıyor. "Hem de ikisi de göçmen, afet afet."


Yangk Navd
► Show Spoiler


Meinsu: Dikt, kendini tanıtman üstüne gülümsüyor ve sana kısaca cevap veriyor. "Tamamen sana bırakıyorum. Henüz yaşım yetmediği için siyasi konulardan uzak kalıp dinlenmeyi planlıyorum. Ailemin korunması gerektiğinin farkındayım, o yüzden şikayet etmeyeceğim." Dikt, duraksıyor, etrafına bakıyor ve tekrar konuşmaya başlıyor. "Benimle yakından takılmak zorunda değilsin, biraz sıkıcı olabilir. Eşlik etmek istersen birazdan bir arkadaşımla bahçeye ineceğiz. Bir şeyler atıştırıp içmeyi planlıyoruz." Sözlerini bitirmeye yakınken Dikt'in arkasından ona daha öncesinde bağırmış olan kız geliyor ve Dikt'in omzuna kolunu koyuyor. "Nereye kayboldun yahu? Niye çocuk gibi koşturuyorsun?" Kız konuşurken gözlerini sana dikiyor ve bir anda şaşırıp selam veriyor. "Ben Osh Grefthad, merhaba. Sen de mi bahçeye geliyorsun?"


Osh Grefthad
► Show Spoiler


Kwær: Salonun içine girdiğinde esmer ten rengi sayesinde Wændz Dhærom'u rahatlıkla tespit edebiliyorsun. Balo salonunda bulunan masaların özel olarak ayırtılmış, mumlarla süslenmiş bir alanında, arabadan çıkarken yanında olan adamla baş başa oturduğunu görüyorsun. Yanlarına gidiyor ve görevini açıklıyorsun. Görevini açıkladığın kadın daha sana cevap veremeden Frip yanına yaklaşıyor ve Wændz'in yanındaki adamla konuşmaya başlıyor. Wændz ve yanındaki adam şaşkınlıkla size bakmaya başladığında Frip sana dönüyor ve seninle konuşuyor. "Bir çifti mi koruyacağız yani? İki kişiye ihtiyaçları olduğunu sanmıyorum." Bunun üstüne Wændz size sesleniyor. "Lütfen iki sandalye çekin ve yanımıza oturun. Ayakta kalmanızı istemiyorum. Hem de tanışmış oluruz, ne dersiniz?" Frip, kadının laflarının üstüne sana bakıyor ve eline bir sandalye alıyor. Senin de sandalye alıp oturmanı bekleyen kadın tekrar konuşmaya başlıyor. "Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz? Genç görünüyorsunuz. Yeni mi başladınız?"

Re: [Vaka] Balo

#22
Balo salonuna girmiştim. İğrençti. Herkesin yüzünde ki o sahte gülümsemeler midemi bulandırmaya bile yetiyordu. Şu görev hızlı bitse de evimde ki son şarap şişesini kafama diksem.. Gerçi, cidden son bir şişe kalmıştı. Bir ara alışverişe gitmem gerekiyordu. Bir kadın elinin de değmesi şarttı gerçi. Her neyse. Salona girdiğimde gözlerimle o ikisini aramıştım. Ah, evet. Oradaydılar. Tamam hadi ben kadını koruyacağım, adam ne olacak? Onu da mı korumam gerekiyor? Ne zahmetli iş ama... Neyse, yanlarına gideyim de kendimi tanıtayım diye düşünmüştüm. Yanlarına gelmiş ve tam lafa girecektim ki Komiser Frip yanıma gelmişti. Ben onu gördüğüme, onun da beni gördüğüne şaşırdığını yüzünden anlayabiliyordum. Acaba bu adamı da o mu koruyacaktı? Evet, düşündüğüm gibiydi. Komiser Frip, diğer adamı korumak ile görevlendirilmişti. Adam bir benim yüzüme, bir de Frip'in yüzüne aptalca bir ifade ile bakıyordu. O sırada Frip bir şeyler söylemişti bana. Tam lafa girecektim ki Wændz Dhærom isimli kadın oturmamızı söylemişti. Komiserim ile göz göze gelmiştim. Sandalye çekip oturduğunda bende boş bir masadan sandalye çekmiş ve oturmuştum.

Kadın hararetli bir şekilde sorular sormaya başlamıştı. İşte tüm kadınlar böyleydi. Çenesi düşük, çok soru soran tipler. Adamın yerinde olmak istemezdim. Kadın bu işi ne kadar sürede yaptığımızı sormuştu. Evet gençtik. Ama akademide bize öğretilen ilk şey, ACEMİ OLDUĞUNU ASLA GÖSTERME kuralıydı.

"Madam, yıllar bazen çok hızlı, bazen de çok yavaş geçer. Ne kadar süredir bu işin içinde olduğumun tarihini, inanın ben bile tam olarak size söyleyemeyebilirim. 1 gün, 1 ay, belki 1 yıl belki de 5 yıl. Bazen 1 günlük görev bile 1 hafta gibi geliyor. Ama emin olunuz. Asla başarısızlığa tahammülümüz yoktur. Benim de, Komiserimin de." diyerek gözlerinin içine güvenini kazanacak bakışlar ile bakacaktım.
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#23
"Sinirlenmemeliyim. Sinirlenmemeliyim. Sinirlenmemeliyim. Frum ve Ser aşkına Livei, sakin ol." Genç kız göz ucuyla adamı izlemeye devam ediyordu. Adam yüzüne bile bakmadan iç çekmiş ve başıyla onay vermişti. Livei hiç tanımadığı biri tarafından onurunun ayaklar altına alındığını düşünüp delirmemek için zor duruyordu. "Ne tuhaf bir adam ama! Görev için katlanıyorum. Evet, her şey görev için. Yoksa burada bir dakika olsun durmazdım. Evet, evet aynen öyle. Eminim ailem de bu gibi zorluklarla karşılaşmışlardır geçmişte. Hem annem hep ne derdi? 'Durum ne olursa olsun asil bir kadın kendini asabiyete teslim etmemelidir.' Neden bu kadar gerginleştim ki ben? Regl mi yakın acaba?" Livei ay başını hesaplamak için içinden günleri sayarken farkında olmadan sakinleşmiş ve olanları unutmuştu.

Genç kız iç sesiyle derin bir münakaşa içine girmişken koruması olduğu adamın şarap teklifi ile irkilmişti. Ah, o koca şişeyi bir dikişte içmeyi ve deli gibi sarhoş olmayı, kusmayı ve ertesi güne büyük bir baş ağrısı ile uyanmayı her şeyden çok isterdi. "Teşekkür ederim. Görev başında içmiyorum." Sesini olabildiğince nazik bir tonda tutmaya çalıştı. Adam sonrasında genç kıza bir teklifi olduğunu söyleyip gözden ırak bir köşeye doğru ilerlemeye başlamıştı. Bu işin altından ne çıkacağını merak eden genç kız, aklında binbir soru işareti ile takip etmişti. "Eğer beni gözlemeyi ve korumayı bırakırsan sana 1000 Pakt bofu veririm. Ne dersin?" Ne? Livei derin bir iç çekti. Zihninde adamın üzerine sezyum tanecikleri fırlatıp matarasındaki suyu fırlattığını hayal etti. Adamın patlamasının ve binlerce parçaya ayrılmasının, elindeki o kim bilir ne pis işlerle kazandığı paraların yanıp kül oluşunun eşsiz manzarası içinin yağlarını eritiyordu. Genç kızın kendisine gelmesi birkaç saniye sürdü. "Bir polis memuruna rüşvet mi teklif ediyorsunuz?" Sesi istemsizce sarkastik bir tona bürünmüştü. Boğazını temizledikten sonra adamın elini hafifçe geri ittirerek parayı reddettiğini belirtti. "Bu davranışınızı görmezden geleceğim bayım. Hiç olmamış gibi davranacağım. Korumanız olduğum gerçeğinden neden bu kadar nefret ettiğinizi anlamıyorum ama lütfen görevimi yapmama izin verin."
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#24
Ona gülümsemesini gördüğünde içinden ufak bir rahatlama duygusu geçti, iyi birisine benziyorsun ve terslememişti . Verdiği ilk cevabı dinlediğinde sakince bir rahatlama "oh"u çekti.
"Bana bıraktığına göre yakınında dolaşmam ikimiz için, seni rahatsız etmeyecek ise, en iyisi olur. Ayrıca siyasal konuları pek anlamasanda durumunu anlayabiliyorum, kükürt ve cıvanın ısıyla birleşimi olarak ortaya çıkan bir bulut kadar karmaşık olsa gerek."
Bu uzun açıklamasını keşke yapmamış olmayı dilemişti. Dediklerinin devamını dinledi.

"Sizinle gelmeyi çok isterim." Elleri ile saçlarını geriye attı. Ardından bir kızın Dikt'e bağırdığını gördü, hemen hızlıca üzerini düzeltti. Ardından ise kafasındaki gözlüklerini.
Kızın ona kızması ardından "çocuk" kelimesine gülmüştü. Meinsu'ya olgun birisi gibi gözüküyordu oysaki.
Kızın sorusuna cevap verdi.
"Evet, bende Meinsu Selsei. Tanıştığıma memnun oldum."
Neden burada olduğunu açıklamak ister/istemez diye Dikt'e bıraktı. Açıklamaz ise de farketmezdi Meinsu için. Peşlerinden eğer giderlerse yürüyecekti. Aynı zamanda etrafta şüpheli bir durum var mı diye kontrol edecekti.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#25
Yald balo salonuna girdikten sonra hemen sorumlu olduğu kişiyi aramaya başlıyor. Çok fazla insan olduğu için Yald bir anlık korkuya kapılıyor bulamazsa diye. Biraz daha göz gezdirmenin ardından o kişiyi buluyor ve hızlıca kalabalıktan sıyrılarak yanına gidiyor. Gittiğinde ise karşısına çıkan görüntü onu biraz şaşırtıyor. Yaşlı bir adam ve yanında iki güzel kadın. Kadınlara göz gezdiren Yald gözlerini onlardan alamıyor ve Yangk Navd'ın ona seslenmesiyle kendine gelip dikkatini kısa yaşlı adama veriyor. Kadınları oradan uzaklaştırıyor ve onlar giderken popolarına attığı şaplak Yald'ı belli bir süre afallatıyor. Ardından adam Yald'a döndüğü gibi kendini tanıtmaya başlayan Yald'ın sözlerini yarıda kesiyor Yangk. Yangk kısa bir konuşmanın ardından zorla Yald'ın sırtına pohpohlar derecesinde vuruyor ve kısa süren bir sessizliğin ardından konuşmasına kadınlardan bahsederek devam ediyor. Yangk kadınlardan birini teklif edince Yald biraz afallıyor. Çünkü hayatı boyunca herhangi bir kadınla selamlaşmanın ötesine geçememiş biri olan Yald için böyle güzel bir kadınla konuşmak imkansız geliyor. Bunun üstüne Yald soğuk terler dökerek aklında onlarla ne konuşacağını düşünüyor. İçinden; Ne demeliyim ki onlara. Açılış olarak selam desem çok mu samimi olur. Ya da tanışabilir miyiz desem... Ahh bu da olmaz neyim ben 18 yaşında bir ergen mi ? Oraya gideceğim ufak bir selamın ardından sohbet muhabbet edeceğim. Ama nasıl muhabbet edeceğim ki. Ne konuşacağım , hiç yaşamadım ki böyle bir şey. Polislikten mi ? Olmaz kim biriyle polislikten konuşmak ister ki... Eski dillerden bahsetsem ? Salak onu sen bile doğru düzgün bilmiyorsun nasıl bu konuda sohbet edeceksin. Ahhh napacağım ben. Bir yol bulmam gerek. Olamaz.. Olamaz.. Ya memurum kadınlarla flörtleştiğimi düşünürse. O zaman ne yapacağım. Yangk istedi diye böyle bir şeye kalkıştım desem yeterli olmaz ki. Benim görevim onu korumak. Ahh düşün Yald düşün ne yapman gerek.

Kendi içinde geçirdiği uzun çatışmanın ardından kendine gelen Yald , doğru kararın Yangk'ı takip edip araya kaynaması gerektiği oluyordu. "Evet efendim neden olmasın. İkisi de gayet güzel bayanlar. Lütfen önden buyurun." diyor ve Yangk'ı takip ediyordu. Hala aklında ne konuşması gerektiğini düşünen Yald en sonunda kafayı yiyor ve düşünmekten fayda gelmeyeceğini anlayıp her şeyi akışına bırakmaya karar veriyordu.
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#26
Kwær: Kadın, söylediğin laflara karşın tebessüm ediyor ve elini omzuna koyuyor. "Sana güveniyorum, çalışkan birine benziyorsun." Frip de senin laflarının üstüne ekleme yapıyor. "Başpolis olduğumdan beri koşuşturmaca içindeyim. İşimiz zor da olsa severek yapıyoruz ve severek yapıyor olmamız da sizin için en iyi güvence olabilir." Bunun üstüne Wændz, gözlerini Frip'e doğrultup konuşmaya başlıyor. "Peki Frip, sen neden bu işi yapıyorsun? Sonuçta-" Frip, hızlıca elini masaya vuruyor ve bir anda çığlık atıyor. "HAYIR! İŞİMİ SEVİYORUM!" Balo salonu oldukça büyük olduğu için pek fazla tepki çekmese de etrafınızda bulunan birkaç insanın dönüp size bakmasına sebep oluyor. Wændz, üzgün bir yüz ifadesiyle Frip'e bakıyor ve sessizliğini koruyor. Frip, ayağa kalkıyor ve titrek bir sesle konuşuyor. "Özür dilerim, siz devam edin lütfen. Ben uzaktan devam edeceğim." Hızlı adımlarla yanınızdan uzaklaşıyor. Wændz, kocasına dönüyor ve sesleniyor. "Hiç değişmemiş, onun için üzülüyorum. Bu özgüven eksikliği ona yaramıyor." Sonrasında sana dönüyor. "Rica etsem Frip ile gidip konuşabilir ve onu buraya dönmeye ikna edebilir misin? Gerçekten içim rahat etmez." Görevin onu korumak olan kişinin isteği uğruna sizden çok da uzakta olmayan Frip'in yanına gidiyorsun. Frip, geldiğini görünce arkasına dönüyor ve seninle kısık bir sesle konuşuyor. "Bir üstünü bu kadar aciz gördüğün için özür dilerim. Bir daha olmayacak."

Livei: Brichi, bir iç çekiyor ve parayı tekrar cüzdanına, cüzdanını ise tekrar cebine koyuyor. "Dış görünüşünü gözlemlediğimde bu parayı kabul edersin gibi gelmişti, neyse." Adam, köşeden tekrar önceden oturduğu yere dönüyor. Sen de onun ardından ilerliyor ve adamın yakınında bekliyorsun. Adam, içkisini tekrar yudumlamaya başladığında yanına uzun boylu, kahverengi saçlı ve mavi gözlü, oldukça şaşalı kıyafetler giymiş bir kadın geliyor. Kadın, Brichi'nin önünde eğiliyor ve konuşmaya başlıyor. "Efendim, oğlunuz arkadaşlarıyla birlikte şatonun bahçesine, içki içmeye indi." Brichi, bir anda yudum aldığı içkisini püskürtüyor ve kadına fal taşı gibi açılmış gözlerle bakıyor. "Ve sen buna izin mi verdin?" Kadın, Brichi'nin sorusu üzerine kekelemeye başlıyor ve Brichi kadının cevap vermesine izin vermeden ayağa kalkıp sana sesleniyor. "Bahçeye gidiyorum, istiyorsan gel." Adamı korumak görevin olduğu için hızlı ve sert adımlarla ilerleyen adamın peşinden ilerliyorsun.

Meinsu: Dikt ve Osh'un ardından sen de bahçeye iniyorsun. Bahçenin arka tarafında birbirinden farklı ağaç türlerinin birlikte kullanılarak inşa edildiği, 5-10 kişilik çardaklar mevcut. Bu çardaklar, balo adına rengarenk bayraklar ve Gedhilfe'yi yansıtan önemli sembollerle süslenmiş. Tüm bahçe ışıklandırılmış ve gecenin karanlığına uygun, insanı rahatlatan bir ortam oluşmuş. Arka bahçeye girdiğinizde size en yakın olan çardağa geçiyor ve oturuyorsunuz. Dikt, çardakta oturduğunuz yerin altından naylon bir poşet çıkarıyor ve naylon poşeti masaya koyup içinden beş tane bira şişesi çıkarıyor. "Buraya saklamıştım, iyi ki kimse almamış." Önce üç tane biranın kapağını açıyor, sonra da önce Osh, sonra sen olmak üzere size birer bira şişesi uzatıyor ve kendisi de arkasına yaslanıp birasını içmeye başlıyor. Osh, Dikt'e yaklaşıp sokuluyor ve kulağına bir şey fısıldıyor. Dikt de bunun üzerine kahkaha atıyor ve onun kulağına bir şey fısıldıyor. Orada bulunmanın bir anlamı yokmuş gibi hissetmeye başlarken hızlı ve sert ayak sesleri duymaya başlıyorsun. Arkanı döndüğünde ön bahçeden kahverengi saçlı, mavi gözlü ve göz bantlı bir adamın ve Livei'nin size doğru yürüdüğünü görüyorsun. Sonunda yanınıza varıyorlar ve gördüğün adam bir anda bağırıyor. "Ben seni buraya oturup arkadaşlarınla içki iç diye mi getirdim, hayvan?!" Bunun üstüne Dikt, adama bir süre dik dik baktıktan sonra ağzını açıyor. "O zaman evde sorduğum gibi tekrar sorayım, beni buraya niye getirdin? İçeride ne bok yiyeceğim acaba? Bir grup embesil züppeyle ne konuşabilirim? Rahat bırak beni." Baba oğul tartışırken Livei ile bir süre konuşmaya zamanın oluyor. Bir süre sonra Dikt ayağa kalkıyor ve babasına bağırıyor. "SENİN İŞİNE SOKAYIM O ZAMAN! BENİM NE YAPTIĞIM SİKİNDE BİLE DEĞİL!" İş iyice ailevi bir hal alınca Osh sana ve Livei'ye sesleniyor. "Uzaktan izlemeye devam etsek iyi olur." Gerginlik hat safhadayken çok yakından tanıdık bir ses duyuyorsunuz. "Pardon ama sorun ne acaba?" Hemen yanınızdaki çardaktan kalkıp yanınıza gelen kişi, bahçenin ışıklandırmasının altına geldiğinde bu sesin sahibinin Kral Deith Ozæf'e ait olduğunu fark ediyorsunuz. "Karımla birlikte biraz dinleniyorduk, ne bu tantana? Livei, Meinsu, neler oluyor?"

Yald: Yaşlı adama verdiğin onayla birlikte adamın yüzü gülüyor ve senden onu takip etmeni istiyor. Uzaktan gördüğünüz kadınların yanına gidiyorsunuz ve adam sözü açıyor. "Kızlar, bakın bu çocuk var ya, görebileceğiniz en yetenekli polistir. Baya kaslı olduğunu da benden duymuş olmayın ha." Adamın lafları üzerine gülümseyen kadınlardan soldaki kadın sana doğru yaklaşıyor ve kolunu okşamaya başlıyor. "N'aber tatlı çocuk? Gelsene, biraz eğlenelim." Tamamen kadına odaklansan da yaşlı adamın diğer sarışın ile uzaklaştığını görebiliyorsun. Yanındaki kadın ise koluna giriyor ve seni koridora doğru götürüyor. Yangk ve sarışın kadının girdiğini gördüğün odanın solundaki odaya giriyorsunuz. Odada sadece büyük, siyah bir yatak bulunuyor. Sen kadın ile ne konuşacağını düşünürken kadının soyunmaya başladığını fark ediyorsun. Kadın sana dönüyor ve sesleniyor. "Ne bekliyorsun?" Kadın da senin soyunmanı bekliyor gibi duruyor. Kadın, sadece iç çamaşırı ile kaldığında seni itiyor ve odada bulunan yatağın üstüne oturmanı sağlıyor. Kendisi de senin kucağına oturuyor. Kadın, kucağına oturduktan kısa bir süre sonra yan odanın duvarından gelen yüksek sesli bir çığlık duyuyorsun. İçinden saydığında çığlığın yaklaşık olarak 15 saniye sürdüğü belli oluyor. Kucağında oturan kadın, gülümsüyor. "Takma onu, o hep öyle çığlık atar zaten. Şimdi ne yapacaksın bana?" Kadın, senin cevap vermeni beklerken boynunu öpmeye başlıyor.


Kadın
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#27
"Oradan bakıldığında yalaka bir tip gibi mi görünüyorum gerçekten? Yoo bayım, beni kendinizle karıştırmayın. Siz paranın köpeği olan tiplere alışkın olabilirsiniz ancak ben onur ve haysiyet sahibi birisiyim." Livei hüsran, öfke, sitem ve hüznün iç içe geçtiği düşünceler eşliğinde soylu adamın yeniden peşine düşmüştü. Herhalde gecenin geri kalanında başka bir münasebete girmelerine gerek kalmayacaktı. Livei en kötüsünü atlattığını düşünüyor ve bundan sonrasında görevinin daha stabil ve sakin geçeceğini umuyordu. Ne yazık ki kaderin başka planları olduğundan habersizdi. Bu düşüncelerin üzerinden birkaç dakika ya geçmişti ya geçmemişti ki oldukça alımlı ve şık giyimli bir kadın yanlarına gelmişti. "Efendim, oğlunuz arkadaşlarıyla birlikte şatonun bahçesine, içki içmeye indi." Demek bu huysuz adamın bir de bir oğlu vardı. Frum ve Ser bilir ona evde nasıl davranıyordu? Adam bu cümleleri duyduğu gibi ağzındaki içkiyi püskürtmüştü. Ahhh, ne ziyan ama! Adam kadını da bir güzel paylayıp korkuttuktan sonra hışımla ayağa fırlamıştı. "Bahçeye gidiyorum, istiyorsan gel." İstiyorsan, ha? Sanki genç kızın başka bir seçeneği varmış gibi...

Sarayın bahçesine doğru adeta koştururcasına atılan adımlarla soylu adamı peşi sıra takip etmeye başlamıştı Livei. Bahçenin arka tarafına doğru yaklaşırken birtakım figürleri seçebilir hale gelmişti. Biraların olduğu bir sofra, iyi giyimli genç bir oğlan ve yine iyi giyimli genç bir kız, onların biraz arkasında duran memur Selsei... Bu oğlan çocuğu muhtemelen adamın bahsedilen oğluydu zira ona çok benziyordu. Livei'nin içinde kötü bir his vardı. Adamın nasıl burnundan soluduğunu gördükçe küçük bir kıyametin yaklaşıyor olduğunu hissediyordu. "Frum... Ser... Lütfen bu gece yanımda olmanıza ihtiyacım var." Dua etmekten başka elinden gelen bir şey yoktu genç kızın. Nitekim korktuğu gibi de olmuştu. Baba ve oğul arasında küfürlerin, hakaretlerin uçuştuğu bir kavga baş göstermişti. Kendi aile ilişkilerini düşününce Livei'nin tüyleri, soyluların bu seviyesizliği karşısında diken diken olmuştu. Kavga git gide alevlenirken genç kız, memur Selsei'nin yanına yaklaşmış ve tedirgin bir gülümseme ile onu selamlamıştı. "Görev nasıl gidiyor diye soracaktım ama... tablo malum..." Livei ne dediğinden kendisi de emin değildi. "Sence müdahale etmeli miyiz?" Meinsu Selsei tüm bu olanlar karşısında nasıl hissediyordu acaba?

Oğlanın ayağa kalkması ile tartışmada sesler iyice yükselmeye başlamıştı. Oğlanın yanındaki genç kız kendilerine yaklaşıp uzaktan izlemeyi teklif etmişti. Bir sivil için mantıklı bir hareketti. Sonuçta bu kavganın olup olmaması onları ilgilendirmiyordu ancak polis memurları olarak görevleri aynı zamanda balonun huzurlu geçmesini sağlamak ve çıkacak her sorunu engellemekti. Buna rağmen Livei, soylu adamın kendisine karşı olan tavırlarını düşününce kendisini dinleyeceğini hiç zannetmiyordu. Onları nasıl durdurması gerektiğinden emin değildi, alevle oynamak ve başını yakmak istemiyordu. "Pardon ama sorun ne acaba?" Tanıdık gelen bu ses karşısında dehşetle irkildi genç kız. Ses Deith Ozæf'ten başkasına ait değildi. Sorgulayıcı bir yüz ifadesi ile polis memuru genç kızları izliyor ve tüm bu tantana hakkında bir açıklama bekliyordu. Ne yapacaktı? Ne diyecekti? Livei elinin ayağının boşaldığını ve zihninin tamamen karanlık bir boşlukla dolduğunu hissetti. Her şey daha da anlamsızlaşıyordu sanki. Mesleğinden mi atılacaktı? Zindana mı atılacaktı? İdam mı edilecekti? Bu yaşananların sorumluluğu kesinlikle onların üzerine kalacaktı. Sesli bir şekilde yutkunup derin bir nefes aldıktan sonra güçlükle konuşabildi. "Çok üzgünüm efendim." Memur Selsei'nin bir suçu yoktu, Livei'nin korumalığını yaptığı soylu başlatmıştı kavgayı. Onu durduramadığı ve olacakları öngöremediği için bir ceza kesilecekse kendisine kesilmeliydi. "Kargaşa için çok özür dilerim Kral Ozæf. Bay Smidalmunst ve oğlu arasında ufak bir mesele çıktı ama her şeyi kontrol altına alacağız. Lütfen kusura bakmayın. Tekrar olmayacak."
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#28
Aldığı cevaplardan durumunun iyi olduğunu düşündü. Sakin adımlarla peşlerinden giderken etrafı incelemeye devam etti ama bir gözü Dikt'te idi. Biraz sakar birine benziyordu, yani en azından Meinsu için. Bahçeye indiklerinde etrafta bulunan çardaklar gözüne çarpan ilk şeylerden olmuştu. Ağaçların birbiri ile dans etmiş ve son sahnede dondurulmuş şekilde kalmış tarzda güzellikteydiler. Çardakların içine girebilecek kişi sayısını düşünüyordu ancak etrafta daha önemli detaylar vardı. Üzerindeki sembolleri çok hatırlamasada Gedhilfe ile bir alakası olduğu çıkarımını yapabiliyordu. Yüzüne çarpan ışığa gözlerini kıstı, ardından alıştıktan sonra kısmasına gerek kalmamıştı. Arkaya doğru ilerlerken buldukları ilk çardağa girmişlerdi. Sanki burayı gözüne kestirmiş gibi gelmişti Dikt'in. Önüne çıkardığı naylon poşetin içinden çıkan biraları görünce nedenini anladı. Herkese birer tane uzattığı bira şişelerinden Meinsu kendininkini ileri itiyor.
"Sağolun, kullanmıyorum. Ayık kalsam daha iyi olur."
Ne büyük bir yalan, ama çokta değil. Her zaman değil ama çok uzun aralıklarda bir belki içerdi, o da yanında biri varsa. Genellikle olmazdı.
Meinsu köşede otururken Dikt ve Osh'un dip dibe girmiş olduklarını ve kulaktan kulağa konuştuklarını gördüğünde orada bulunmakta olmasının sebebini bir kez daha hatırladı. Onlarla arkadaş olmak için değil, birisini korumak için buradaydı. Yere gelen pat pat ayak seslerini duyunca kafasını gelen yöne çeviriyor. Kendi kendine içinden konuşuyor.
"Ah hayır, sanırım birilerinin başı belaya girecek."
Hemen ardından Livei'yi görünce ne oldu dercesine kafasını büküyor Meinsu. Hemen ardından yakınlaştıklarında adam Dikt'e bağırıyor. Meinsu bağırmanın şiddeti ile yerinde sıçrarken tartışmanın etraftan çektiği ilgi ile biraz geri çekiliyor.
‌Bir insanın babası ile tartışmasını ne kadar doğru bulduğu tartışılırdı, kendisi hiç babası gibi gördüğü amcası ile böyle hararetli ve küfürlü şekilde tartışmazdı. Devam ederken yanına gelen Livei'nin buruk gülümsemesini görüyor, ah yazık ama. Gelen soruya yanıt veriyor, sesi olabildiğince nazik ve gerginlikten uzak , en azından kendisi öyle sanıyor, şekilde konuşarak;
"Evet, birbirlerinin ne yapacaklarını birbirlerine bildirecek kadar olgunlar ama düzgün şekilde aile içi tartışmalarını yapamayacak kadarda çocuk gibiler. Etrafta bulunan kişilerin bakışlarının derimi deştiğine yemin edebilirim." diyor
Çok uzun ve gereksiz açıklamasından sonra gelen ikinci soruya;
"Karışırsak sana patlayabilirler, ben halletmeyi deney-"
Osh'un sözü ile dediği kesilmişti, kendi içlerinde bırakmaları daha iyi olabilirlerdi olayı Livei'yi alıp dönmeyi teklif edecekken orada Dikt'in tartışmada üzerinde olan baskısını düşündü. Hemen geri gidip kavgayı nazik bir dille ayırmak için olabildiğince güvenini topladı ancak sözü gibi bu hareketide birisi tarafından kesilmişti.
O birisi değil, kralın kendisiydi. Onlardan beklediği açıklamada vereceği cevabı kestiremiyordu. Kendi koruması gereken kişi şuan partinin havasının bozulmasında büyük bir rol oynuyordu, Livei'nin kendisi yüzünden ceza almasını istemezdi.
Livei'nin sözlerinin hemen ardından;
"Lütfen olan ve ya olacak olayların tüm sorumluluğunu bana yükleyin Kral Ozæf, memur arkadaşımın hiçbir suçu yoktur. Olabildiğince hızlı şekilde durumu kontrol altına alacağız."
Dediklerine kendi inanamadı, kralın karşısında sesi titreyerek ve güvensiz şekilde de olsa sonunda konuşabilmişti. Hemen kafasını özür dilercesine eğdi.
Image
"Artık kendimi geride tutmayacağım."
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#29
Sözlerimi bitirdikten sonra kadının güvenini kazandığımı hissetmiştim. Bu iyi bir şeydi. Ne de olsa koruyacağım kişinin yanında olmam gerekiyordu. Bir de düşününce, ben hiçbir zaman ilk görüşmede olumlu bir tepki yaratamayan birisiydim. Sanırsam bu sefer şansımı iyi yönde kullanmıştım. Kadın elimi omzuma koymuş ve bana güvendiğini söylemiş, Daha sonra da Frip'e dönmüştü. Tam anlayamadan Frip bir anda elini masaya vurmuş ve bağırmıştı. Etrafıma baktığımda bizi fazla tınlıyan birisi yoktu. Ama yakın masalarda birileri kafalarını çevirmişti. Neden bu kadar gerilmişti ki? Anladığım kadarı ile kadın ile Frip daha önceden tanışıyordu.

Frip o sinir ile masadan hızlıca kalkmış ve biraz uzaklaşmıştı. Kadın, kocası ile konuştuktan sonra bana dönmüş ve Frip ile konuşmamı rica etmişti. Özgüven eksikliği mi? Frip'de cidden özgüven eksikliği mi vardı? İlk tanışmamızda hiç hissetmemiştim oysa ki. "İzninizle..." diyerek masadan kalkmış ve Frip'in yanına gitmiştim. Gitmem ile söze girmesi aynı anda olmuştu. Sözlerinin bitirmesini sakince beklemiştim. Bitirdikten sonra sakin bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştım:

" İlk olarak geçmişte bu kadınla tanışmışlığınızın olmanızı beklemiyordum. Gerçi dünya küçük bir yer. İkincisi ise benim saygımı kazanan birisini asla aciz olarak görmem, ki siz asla öyle birisi değilsiniz. Bunu söylemek belki de bana düşmez affedin. Ama göreve duygularımızın engel olmayacağını akademide ben öğrenmiştim. Siz de biliyorsunuz tabi ki. Bu görevi sizinle tamamlamayı çok isterim. Uzaktan izlemek yerine bizimle olursanız kendime güvenim daha da artacaktır komiserim."
Image
► Show Spoiler

Re: [Vaka] Balo

#30
Yald özgüvensiz bir şekilde Yangk ile kadınların yanına ilerliyordu. Hala kafasında ne söyleyeceklerini düşünen Yald yaşlı adamın sesi ile kendine gelmiş ve kadınları karşısında görünce hemen kızarmaya başlamıştı. Yangk'ın övgülerinden sonra iyice kızaran Yald kadınların ona bakışına sadece ufak bir gülümseme ile cevap verebilmişti. Gitgide yüzü daha da kırmızı hale gelen Yald soldaki kadının ona yaklaşıp kolunu okşamasıyla iyice kızarmış ve iyi ile kötü arasında bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Bu onun için bir ilkti. İlk defa bir kadın ona bu şekilde yaklaşıyor ve bu amaçla bakıyordu. Yald için ne kadar muazzam bir şey olsa da bütün bu yaşananlar onu görevinden daha da uzaklaştırıyordu , ve Yald bunun farkında bile değildi. O sadece o anın büyüsüne kapılmış o karmaşık hissi yaşamak istiyordu. Bu sırada göz ucuyla Yangk'ın diğer kadınla uzaklaştığını gören Yald onları takip etmek istese de hormonları buna izin vermiyor ve kadının yüzüne sanki bir melek görmüş gibi bakıyordu. Kadının Yald'ın koluna girmesiyle birlikte az da olsa içi rahatlayan Yald yavaş yavaş bir sonraki adımın yaklaştığını anlıyordu. Hiç ama hiç bilmediği , hayalini bile kurmadığı o an. Kadınla birlikte Yangk'ı takip ediyorlardı. Koridoru geçtikten sonra Yangk ve diğer kadın bir odaya giriyordu. Yald ise onların hemen solundaki odaya giriyordu kadınla. O an gelmişti Yald için. Bu herkesin bahsettiği hissi tadabilecekti. Ama bunu istiyor muydu ? Bu özel anı bu kadınla harcamak istiyor muydu gerçekten. Kadın soyunmaya başlayınca Yald'ın aklındaki bütün sorular kayboluyor ve yerini şiddetli bir istiyorum alıyordu. Kadının vücut hatlarını gören Yald gördükleriyle afallıyor ve bakakalıyordu. Kadının üstünde sadece iç çamaşırları kalana kadar izliyordu kadını. Ardından kadının ona seslenmesi ile kadına dönüyordu. Kadın ondan soyunmasını istiyordu. Yald soyunmaya kalkışmadan kadın Yald'ı yatağa itiyor ve kucağına oturuyordu. Yald şu an cennetteydi. Güzeller güzeli bir kadın , ve hayatında hiç yapmadığı ama her zaman yapmak istediği şey. Fakat bu güzel anı yan odadan gelen çığlık bozuyordu. Kadının büyüsüne kapılmış Yald çığlığı duyduktan sonra kendine geliyor ve yan odada Yangk'ın yani koruması gereken adamın olduğu fark ediyordu. Kadın her ne kadar böyle bir şey söylese de Yald bakmadan rahat etmeyecekti. Çünkü bu onun göreviydi. Yald yavaş yavaş kendini toparlıyor ve beynini bir şeyler üretmeye zorluyordu. Aklına ilk gelen şey ise kondom oldu. Evet bunu kondomsuz yapamazdı. Bu yüzden kadından izin isteyip kondom almaya gidecekti. Bu şekilde hem Yangk'ı kontrol edebilecek hemde eli boş geldiğinde bulamadım deyip geçiştirecekti. Bu güzel bir plandı.

"Iııııı.... şey.... Ah doğru kondom. Kondomu unuttum. Ben hemen bir koşu alıp geleyim. Çok bekletmem merak etme." dedikten sonra bir hışımla odadan çıkacaktı Yald. Çıktığı gibi de Yangk'ın bulunduğu odayı kontrol edecekti.
► Show Spoiler
Locked

Return to “Kraliyet Şatosu”

cron