Page 1 of 2

[Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

Posted: Wed Dec 15, 2021 11:54 am
by GM - Ingenium
Uzun zaman sonra ilk defa Gedhilfe'de kar yağdığını görüyorsun. Soğuk rüzgar ve kar tanelerinin karışımı seni kalın giyindiğine şükrettiriyor. Etrafına bakıyorsun ve ekibin bir koşuşturma içinde olduğunu görüyorsun. Geriye dönüp baktığında başkentten yola çıkmanız üzerinden neredeyse 8 saat geçtiğini fark ediyorsun. Nyakusto şehrine girdiğiniz anda Dusha temalı hediyelik eşyalar satan dükkanlarla karşılaşıyorsunuz. Shira'nın normalden fazla gülümsediğini fark eden Friks, sırtına sertçe çakıyor ve "Geldik mi memlekete Shira?" diye soruyor. Shira, içten bir gülümsemeyle içinizi ısıtıyor ve "Keşke memlekete gitsek be Friks. Ailemi görmeyi o kadar isterdim ki. Kim bilir anam ne yapıyordur şu anda..." dedikten sonra düşüncelere dalıyor. Etrafına baktığında Eidhæn ve Kot'u göremediğin için üzülüyorsun ancak evde birilerinin kalıp nöbet tutması gerektiğinin de farkındasın. Huld, içinde bulunduğunuz karavanda ekipman taşırken bir süre sonra yanına geliyor ve dinleniyor. Paltosunun iç cebinden çıkardığı mendil ile alın terini siliyor ve sana dönüp "Hava da sıcakmış." diyor. Yüzüne bakıyorsun ve hiçbir duygu barındırmayan bir yüz ifadesi ile karşılaşıyorsun. Mavi istemsizce kahkaha atıyor ve "Abi bu hava mı sıcak? Kafayı mı yedin?" diyor. Huld ise "Evet. Yaklaşık 12 yıl önce gerçekleşen olay sonucunda-" derken Mavi sözünü kesiyor ve "Üzgünüm, hadi sen işe devam et." diyor. Friks, Mavi'nin yanına geçiyor ve "Kanka patrondan haber var mı?" diye soruyor. Mavi ise "Yok ve olmasın lütfen. Adamı zaten gelmemesi için zor ikna ettim. Kaç yaşında adam diyor ki ben de geleyim, gel de ayak bağı ol. Sen mi kurtaracaksın abi hapisten adamları?" diyor ve gülüyor. Friks de gülüyor ve sürücü koltuğuna gidip Shira'ya biraz devralabileceğini söylüyor. Bunun üzerine Shira, yanınıza geliyor ve hepinize hal hatır soruyor. Böylece herkesle özgürce etkileşime geçebileceğin bir süren oluyor.
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 168 saattir. (7 gün)

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

Posted: Wed Dec 15, 2021 9:14 pm
by Livei Nyawodz
Dans edercesine tane tane yağan karı camdan seyretmek Livei'nin huzursuz gönlünü bir nebze olsun yatıştırıyordu. Gedhilfe'ye en son kar yağmayalı ne kadar da uzun süre geçmişti. Çiftlik biraz yukarıda kaldığı için oralar şehir merkezinden daha yağışlı geçiyordu ancak genç kız polis oldu olalı evine daha seyrek gitmeye başlamıştı. Hava o kadar soğuktu ki rüzgarda sallanan ağaçları izlemek bile içinin ürpermesine sebep oluyordu. Neyse ki havanın kötü olacağını tahmin etmiş ve hazırlıklı giyinmişti. Son iki haftadır her şey o kadar koşuşturma içerisinde geçmişti ki kendisini bedenen olmasa da zihnen inanılmaz yorgun hissediyordu. Evine henüz yeni dönmüşken yeniden toparlanıp yola çıkması gerekmişti. Ve kim bilir daha ne kadar süre de geri dönemeyecekti. En azından bu sefer Mavi, Huld ve Shira da onlara katılmıştı. Eidhæn'in onlarla olmaması büyük şanssızlıktı. Kendisiyle doya doya hasret giderememişti bile. Ancak Livei biliyordu ki onun yaşındaki bir çocuk için zaten yeterince tehlikeli bir hayat tarzı vardı.

Nyakusto şehrine girdikleri andan itibaren Dusha temalı dükkanlar göze çarpmaya başlamıştı. Genç kız bunlar hakkında az buçuk fikir sahibiydi. Hem büyüdüğü köyde Dushalı sayısının fazla olması, hem en yakın çocukluk arkadaşının Dushalı olması, hem de Dusha'ya daha önce bir kez gitmiş olması bunda rol sahibiydi. Dusha'ya gittiği anı hatırlamak ona tanıştığı Shisha ismindeki polis memurunu hatırlatmıştı ve yüzünün istemsizce asılmasına sebep olmuştu. Bok ile ikisi şu anda neler yapıyorlardı acaba? Friks'in Shira'nın sırtını pataklaması ile düşüncelerinden sıyrılarak dikkatini ikiliye yöneltti. Shira memleketini ne kadar özlediğinden bahsettiğinde genç kızın yüzünde istemsizce buruk bir gülümseme belirdi. Birini özlemenin nasıl bir his olduğunu en iyi anlayacak insanlardan birisiydi. Üstelik annesini babasını görme fırsatı bulamadığı için de kendisini çok kötü hissediyordu. Başına ne geleceği belirsiz tehlikeli bir yere gidiyordu ve onlarla vedalaşma fırsatı olmamıştı. Ölüp gidecek olursa tek pişmanlığı bu olacaktı.

Huld, sessizce oradan oraya eşya taşırken soluklanmak için yanlarına gelmiş ve havanın sıcaklığından yakınmıştı. Livei bunu duyduğu anda Mavi ile senkronize bir şekilde şen bir kahkaha patlattı. Bu insanlarla hayat, en buruk anlarda bile eğlenceli olabiliyordu. Mavi ile kısa atışmalarından sonra 12 yıl önceki olaya dair yarım kalan muhabbeti duymazdan gelerek yorum yaptı. "Ağır eşya taşıdın hareket ettin ya ondan sıcak gelmiştir sana. Bizim gibi otursan soğuğu hissedersin." Huld'un tepkisiz, hiçbir duyguya sahip olmayan yüzünü izlemek genç kıza garip bir keyif vermeye başlamıştı. Hep böyle değildi, ilk karşılaştıkları gün güldüğünü görmüştü. Ancak o kadar garip bir karşılamaydı ki Livei o gece doğru düzgün uyuyamamış ve sürekli uyanıp camdan dışarıya bakmıştı. Huld'un garipliğine alışması gerektiğini düşünerek boş vermişti sonradan. Gerçekten, bir insan nasıl bu kadar monoton olabiliyordu ki? Anlaşılması imkansız birisiydi. Friks'in Mavi'nin yanına gelmesi ile sevdiği adamın gözlerine bakıp gülümsedi. Patrondan haber olup olmadığını sormuştu. Mavi ise patronu gelmemesi için zor ikna ettiğini söylemişti. "Patron onlar geri dönünce nasıl da mutlu olacak kim bilir..." dedi düşüncelere dalmış bir şekilde. Geri dönebilirlerse tabi. Ancak bu kadar tatsız bir ihtimali şu anda dile getirmeye gerek yoktu.

Friks aracı Shira'dan devraldıktan sonra Shira yanlarına gelmişti. Livei bunun yakınlaşabilecekleri bir an olduğunu düşünerek ona döndü. "Bir keresinde Dusha'ya gitmiştim. Oralı bir polis memuru arkadaşım bana oraya özgü bir içki ikram etti. Karamelli, baharatlı, şekerli çok değişik bir içkiydi. Adı neydi..... Totedasha! Anlamı ne acaba? Hayatımda içtiğim en lezzetli alkollü içecekti sanırım." dedikten sonra kıkırdadı. "Sahi Shira sen neden ayrıldın Dusha'dan? Bu ekibe nasıl katıldın?" diye sordu büyük bir merak ve ilgiyle. Az buçuk herkesi tanımaya başlamıştı ancak fazlasıyla bir arada bulunmalarına rağmen hakkında en az şey bildiği eleman Shira'ydı. Bir Dushalının burada ne işi olduğunu onu poker masasında ilk gördüğü andan beridir merak ediyordu.

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

Posted: Sat Dec 18, 2021 11:51 am
by GM - Ingenium
Shira, kendisine milli içkilerinden birini hatırlattığın anda yanına oturuyor ve içten bir gülümsemeyle cevap veriyor. "Biraz karışık aslında. Tam olarak çevirmek istersen 'hafif beyaz' gibi bir şey oluyor. O kadar baharata rağmen beyaz renklidir ve alkolü azdır, hafif bir içkidir. Ondan öyle koymuşlar herhalde, ben de çok iyi bilmiyorum." Hafifçe kahkaha atıyor ve dışarıyı izliyor. Kar tanelerini görünce "Eidhæn burada olsaydı şu manzarayı ne resmederdi be..." diyor. Kendisine nasıl ayrıldığı sorusunu doğrulttuğunda ise yeniden gülümsüyor ve sana dönüp anlatmaya başlıyor. "Bak hatırlattığın iyi oldu. Artık ekibin bir parçasısın sonuçta, sana da anlatmam en doğrusu olur. Gedhilfe'nin işçi politikası ile geldim buraya. Ama oldukça karanlık bir hikaye olduğunu söyleyebilirim. Gedhilfe, Dusha ve Tihami gibi ülkelerden işçileri getirdikleri bir program yürütüyordu. Dusha, bugünün aksine, birkaç yıl önce en iyi ekonomiye sahip değildi. Başta benim yaşlarımda oğlan çocuklarını aradıklarını söylemişlerdi ve ailelerimize geri döneceğimiz tembihlenmişti. Ailemin durumu da pek iyi değildi. O yüzden bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm ve ailemin rızası da olduğu için kabul ettim. Sonrasında çok daha farklı sebeplerden Gedhilfe'ye getirildiğimizi anladım. Bizi geri göndermediler ve üstümüze suç yüklemeye çalıştılar. Atıyorum, bir çocuk yolda yürürken birine çarpmıştı, fiili tecavüz davası açılmıştı ve mahkemeye taşınmadan gizlice çocuk hapse atılmıştı. Hepimizi teker teker hapse aldılar ve bir süre sonra bunu Dusha'ya karşı politik bir savaş açmak için kullandılar. Neymiş efendim, Dusha'dan getirilen işçiler sürekli suç işliyor ve hapse giriyormuş, bu da Dushalıların kaliteli insanlar olmadığını gösteriyormuş falan filan. Düşün bak, bu kadar küçük siyasi bir iddia için bir sürü insanı ailelerinden ayırdılar. Aklım almıyor. Bunlardan biri de benim. Ailemle o gün bu gündür hiç konuşmadım. Kendilerine ulaşma yolu bulamadım ne yazık ki. Dyoch ve Dhæcho abilerim beni hapisten kurtardılar. O da ayrı heyecanlı bir hikaye ama onları bulalım da kendi ağızlarından dinle. Hep birlikte içelim ve bunları konuşalım isterim." Friks, park yeri buluyor ve arabayı park ettikten sonra "Tamam gençler, şimdi şehrin merkezindeyiz. Ne yapacağız, nereye gideceğiz söyleyin bana." diye soruyor. Mavi ise "Livei Trambi Vadisi'ne yakın bir yer olduğunu söylemişti ama acaba direkt oraya gitmemiz hata mı olur?" diyor.

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

Posted: Sat Dec 18, 2021 8:46 pm
by Livei Nyawodz
Eidhæn'in ismi anılınca hüzünle iç çekti genç kız. Onu ne kadar özlediği tekrardan aklına gelmişti. Kuş resmini hala cebinde saklıyordu, Livei için artık bir nevi iyi şans tılsımı görevi görüyordu. Shira sorduğu soruya cevap vermeye başladığında hayretle ağzının açılmasına engel olamadı. Dusha'dan işçi politikası ile getirilmişti çünkü fakir bir ailenin evladıydı. Bir ailenin çocuğundan ekonomik bir beklentiye girmesi ne kadar da hüzünlü bir durumdu. İşin daha trajik tarafı ise bu politikanın tamamen yalan olması, Gedhilfe'nin Dusha'ya iftira atmak için Dushalı ailelere yalan söylemesinden ibaret olmasıydı. Acaba Livei'nin köyündeki Dushalı halk da zamanında benzer deneyimlere maruz kalıp Gedhilfe'ye yerleşmek zorunda mı kalmışlardı? Livei artık ülkesi hakkında duyduğu hiçbir güzel lafa inanmıyordu. Zavallı Shira ailesinin bağrından koparılmış, iftiraya uğramış ve hapse atılmıştı. Zavallı Friks kendi hükümetinin deneyine kurban gitmişti. Zavallı Mavi babasını kaybetmiş ve ayrımcılığa maruz kalmıştı. Zavallı Eidhæn soylu bir aileden olmasına rağmen kabul görmemiş ve şiddete maruz kalmıştı. Kim bilir zavallı Huld, Kot ve patron neler yaşamışlardı? Herkesle aynı gündelik problemlere, ekonomik kaygılara, aşka, arkadaşlığa, nefrete, öfkeye, hüzne, mutluluğa sahip olmalarının yanı sıra Gedhilfe'de yaşayan sıradan halkın ruhunun duymadığı binbir çeşit sorunla mücadele etmek zorunda kalıyorlardı.

Livei ailesinden ayırıldığını hayal bile edemiyordu. Onları yıllarca görememek, seslerini duyamamak, bir haber dahi alamamak... Onun için dünyanın sonu olurdu. Shira bu acıya nasıl dayanmıştı? Başa gelen çekilir diye boşa denmiyordu. Sıkıntılarla yüzleşmek duygusal açıdan güçlendiriyordu onları. Keşke hiç güçlenmek zorunda kalmasalardı. Keşke Shira ailesinin yanında, onların sevimli oğlu olarak kalsaydı. "Gedhilfe'den her geçen gün daha da iğreniyorum." dedi hüzünle. Böyle olmasını istemezdi. Sevdiği, bağlılık duyduğu, hizmet ettiği, uğruna canını vermeye hazır olduğu ülkesiydi burası onun. Buranın vatandaşıydı. Buralı olmayı o seçmemişti, burada doğmuştu. O halde onu beslediği ve barındırdığı için bir minnet duyması gerekirdi. Ne yazık ki iç yüzünü öğrendikçe, insanların acılarına tanık oldukça sevgisi azalmaya başlamıştı ülkesine karşı. Babası ve annesi haksızdılar, Gedhilfe güzel bir ülke değildi. Gedhilfe kimsenin bildiği gibi bir ülke değildi. Lanet olasıca bir bok çukuruydu burası. Kendi halkına hiç değer vermeyen, diğer halkları ise asla bir tarafına takmayan, acımasız, gaddar bir aile tarafından yönetilen katil bir ülkeydi. Tek umursadıkları şey güçtü. Daha güçlü, daha teknolojik, daha zengin, daha, daha, daha... Halkının refahı, mutluluğu asla umurunda değildi. Diğer ülkeler de böyle miydi acaba? Bok burada olsaydı onunla bu konuyu tartışmak isterdi. Yeni öğrendiği şeyleri onunla paylaşmak ve fikrini almak isterdi. Djurat daha mı iyiydi acaba? Belki Dusha? Himota? Kaçabileceği, huzur bulabileceği bir ülke var mıydı?

Shira'nın ailesine ulaşma yolu bulamadığını duyunca genç kızın yüzü öfkeyle ekşidi. "Bana anne ve babanın isimlerini verebilir misin? Senin için teşkilatta onları sordurabilirim. Belki ulaşmanın bir yolunu buluruz. Ve eğer mümkün olursa onlara bir mektup ulaştırmayı deneyebilirim. Sana yardım etmemin bir yolu varsa elimden geleni yaparım." dedi kendinden emin bir ses tonuyla. Elindeki imkanlar bir şekilde sevdiği bir arkadaşının mutluluğuna yarayacaksa, sonuna dek kullanmaya hazırdı. Bu ülkeden gerçekten nefret ediyordu. O kadar öfkelenmişti ki bir şeyleri tekmelemek istiyordu. Ülkenin başına gelen tek güzel şey Dyoch ve Dhæcho Vodhislerin varlığıydı herhalde ve onlar da şu anda Frum ve Ser'in bile unuttuğu bir hapishanede kim bilir ne yapıyorlardı. Friks'e de onlar yardım etmişti, Shira'ya da. Çok iyi kalpli insanlar olmalıydılar. Livei onlarla tanışma fırsatı bulduğu için çok şanslıydı. Friks'in arabayı park etmesi ile birlikte dikkatini ona yöneltti. "Trambi vadisine yakın olan Udfris hapishanesi... Bana söylendiğine göre tam olarak nerede bulunduğunu oraya gidersek rahatlıkla öğrenebilirmişiz." Dedikten sonra düşünmeye başladı. "En az bilindik hapishanelerden birisi dediler. Yani sanırım halk nerede olduğunu bilmiyordur. Polis teşkilatına sorabiliriz. Yani ben sorabilirim. Ama gizli tutuluyorsa bana da direkt söylemeyebilirler. Belki içinizden birini kelepçeleyebilirim, oraya götürmem gerekiyormuş gibi. Yoksa saçma mı olur?" Yaşadığı soru işaretleriyle dolu beyin fırtınasından sonra oflayarak başını salladı. "Bilmiyorum. Shira sen ne diyorsun? Stratejik deha sensin sonuçta."

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

Posted: Sun Dec 26, 2021 10:26 pm
by GM - Ingenium
Shira, gözlerini kısıyor ve düşünüyor. "Teklifin için teşekkür ederim ama teşkilat zaten hükümetin yaptığı işleri yürütme konusunda yardımcı oluyor. Tanırlarsa risk almış oluruz." Canı sıkkınmış gibi bir yüz ifadesiyle yanından kalkıyor ve Friks'in yanına geçiyor. Friks'in sorduğu soruya cevabını verdikten sonra hep bir ağızdan "Hmmm..." sesi çıkıyor. İlk olarak Shira'ya soru sorduğun için kendisi öne çıkıyor ve "Dediğin planı uygulayabilmemiz için teşkilattan herhangi birinin görmediği birine ihtiyacımız var ve aramızda sadece bir kişi bu tanıma uyuyor, Huld. Huld bir kere bile teşkilata ve hükümete gözükmedi. Onu normal bir Gedhilfeli olarak biliyorlar. Tamam. Plan bulacağım." diyor. Yaklaşık 10 saniye düşündükten sonra "Buldum. Yakınımızda olan bir polis merkezine gideceğiz. Bu polis merkezine girip bir vaka ile uğraştığını söyleyecek, kelepçe isteyeceksin. İki ihtimal var. Ya sana kelepçeyi verecekler, ya da verip yanında adam yollayacaklar. Kelepçeyi verirlerse Huld'a kelepçeleri takıp Trambi Vadisi'ne daha yakın olan bir polis merkezine gideceğiz ve o zaman hapishanenin yerini öğrenmemiz daha kolay olacak. Eğer yanına adam verirlerse bizimle bir yerde buluşman ve buluşacağın yere gelene kadar adamları ekmen gerekecek. Bunu başarabilirsen sıkıntısız bir şekilde planı uygulayabiliriz. Denememiz gerekiyor." diyor.

Friks tekrardan karavanı çalıştırıyor ve biraz dolaşarak bir polis merkezi buluyorsunuz. Karavandan çıkmak için hazırlanırken yanına Shira geliyor ve yaklaşıp konuşmaya başlıyor. "Annemin adı Feho. Şiir anlamına geliyor. Güzeller güzeli bir kadındı. Yaşlılığını da görmek isterdim. Babamın adı ise Fepura. Labirent demek ama kendisi isminin aksine oldukça basit bir adamdı. Yine de beni çok severdi. İsimlerini duymadan gitmeni istemedim." Merkezin kapısından giriyorsun ve pek fazla insan olmadığını fark ediyorsun. Hemen girişte oturan bir güvenlik seni görünce gülümsüyor ve elini kaldırıyor. "Memurum, işler nasıl gidiyor? Buyurun." Kendisine istediğini anlatıyorsun ve yanda bulunan odaya dönüp bağırıyor. "Komiserim, bir bakar mısın?" Odadan tanıdık bir yüz çıkıyor. Kendisini en son sakalsız gördüğün için başta tanımakta zorlanıyorsun ama sonrasında karşında Komiser Yots'un durduğunu fark ediyorsun. Seni görünce gülümsüyor ve "Yok artık, beni mi takip ediyorsun Nyawodz?" diyor. Güvenlik görevlisi ise "Komiserim, kelepçeye ihtiyacı varmış. Adam da gönderelim mi?" diye soruyor. Yots ise "Boş vaktim var, ben giderim." diyor ve yanına gelip halini hatrını soruyor. "Eee, ne var ne yok? Ne vakası bu?"

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

Posted: Thu Dec 30, 2021 11:37 pm
by Livei Nyawodz
Shira, planın uygulanabilmesi için en uygun kişinin Huld olduğunu söylemişti. Gedhilfe hükümeti ve teşkilat tarafından tanınmayan, daha önce görülmemiş bir yüz olarak bir tek Huld vardı. Livei bunu duyunca gülümsedi. "Siftahın hayırlı olsun o zaman şimdiden." dedi Huld'a dönerek. Shira'nın on saniyede düşündüğü mükemmel planı dinledikten sonra yüzünün istemsizce buruşmasına engel olamadı. Ne yani, öylece gidip kelepçe isteyecekti ve şanslıysa peşine birini takmayacaklardı. Genç kız bu gibi konularda şanssız olduğunu biliyordu, emindi ki birisi ona eşlik etmeye karar verecekti ve onu ekmesi gerekiyordu. Yine bütün iş ona kalmıştı. Derin bir sıkıntıyla iç çekip "Tamamdır." dedi. Plandan hoşlanmamıştı ancak Shira'nın fikrini isteyen de kendisiydi. Şimdi burun kıvıramazdı. "Eğer yanıma adam verirlerse ve bir şekilde ondan hapishanenin yerini öğrenirsem direkt ikinci kısmı atlaya da biliriz. Pekala. Adamı ekme kısmı biraz zorlu olacak ama en mantıklısı bu sanırım. Teşekkürler Shira." Bu şartlar altında olabilecek en iyi plan buydu muhtemelen, Shira'nın muhakeme yeteneğine güveniyordu Livei.

Friks'in karavanı polis merkezine yakın bir yere çekmesi üzerine tam çıkmaya hazırlanıyordu ki Shira yanına gelip anne ve babasının isimlerini söylemişti. Gülümseyerek elini sıktı Dushalı adamın. "Çok güzel isimleri varmış, eminim seninle gurur duyuyorlardır." Feho ve Fepura... Belki de onlara ulaşmanın bir yolunu bulabilirdi. Soyisimlerini öğrenememiş olsa bile teşkilatta laf sızdırmayacak güvenilir birine gidemez miydi? Shira'nın ailesini bir kez olsun görmesini istiyordu. Göremese bile en azından onlardan haber almak, sağ olduklarını bilmek, iyi olduklarını bilmek kim bilir onu nasıl mutlu ederdi! Ya da belki de Shira'yı Dusha'ya göndermenin bir yolu olabilirdi. Düşünceler eşliğinde polis merkezinden içeri girdi. Onu oldukça güler yüzlü bir şekilde karşılayan memura aynı sıcaklıkla yanıt verdikten sonra önemli bir vakaya çıkıyor olduğunu ve kelepçeye ihtiyaç duyduğunu belirtti. Tabi ki ona öylece bir kelepçe vermeyeceklerdi. Adam komiserini çağırdığında içeriden uzun sakallı, oldukça karizmatik ve uzun boylu bir adam girdi. Çok tanıdık geliyordu bu yüz Livei'ye. Birkaç saniye daha dikkatli bakıp o tanıdık sesi de duyunca genç kız şaşkınlıktan yerinden sıçradı. "Komiser Yots!" Komiserin ona kendisini takip ettiğini söylemesi komikti, adamı ilk bakışta tanımayacağı kadar uzun süredir görmemişti. Tihami iç savaşından beridir hiç yolları kesişmemişti.

Komiser Yots boş vakti olduğunu söyleyip Livei'ye eşlik edeceğini belirtince genç kız zorlukla yutkunabildi. Ekmesi gereken şahıs sıradan bir polis memuru olur diye düşünmüştü. Koskoca komiseri ekmesi zor olacaktı. Hele ki komiser bir şeylerden şüphelenir ve bilgi toplamaya başlarsa ayvayı yemişti. Akıttığı soğuk soğuk terleri gizleyerek yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyi zorlukla korumayı başardı. Böyle bir işe giriştiyse rol yapması da gerecekti, buna alışsa iyi olurdu. Arkadaşlarının iyiliği için işleri batırmaması gerekiyordu. Komiser Yots'un eşlik etmesi ile birlikte onun yanında yürümeye başladı. "Bildiğiniz gibi komiserim, nasıl olsun..." dedi boş sohbet yapan birisinin heyecansız tonuyla. "Benim de çok net bilgim yok ancak Trambi vadisi yakınlarında birini arıyorlarmış diye duydum. Fazla bilgi vermeden çağırdılar, sanırım gizli tutmak istiyorlar. Ben de şimdi yola çıkacağım. Siz oraya kadar zahmet etmeyin komiserim, işleriniz vardır. Diğer arkadaşlarla sahip çıkarız birbirimize." dedikten sonra komiserin yüzüne doğru gülümsedi. "Sakallar çok yakışmış, karizmanızı arttırmış. Yalan yok, bir an tanıyamadım bile. Siz nasılsınız komiserim? Nasıl gidiyor hayat?"

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

Posted: Sun Jan 02, 2022 12:47 am
by GM - Ingenium
Yots, vadi muhabbetine karşılık olarak "Trambi Vadisi'nin yakınlarında bir hapishane olduğunu biliyorum. Oradan biri kaçtıysa çok dikkatli hareket etmek gerekir çünkü orada genellikle siyasi suçlardan yatanlar oluyor. Siyasi sebeplerle yapılan terör saldırıları söz konusu olunca da o hapishaneye gönderiliyorlar. Siz gençler yerini biliyor musunuz ki? Ben de geleyim, sizi oraya rahatlıkla götürebilirim." diyor. Yots, senden bir geri dönüş almadan güvenliğe dönüp "Biz çıkıyoruz. Kolay gelsin." diyerek vedalaşıyor. Güvenlik ise arkanızdan "Asıl size kolay gelsin komiserim, hapishaneye tek girmeyin aman diyeyim!" diye bağırıyor. Sakallarını soruyorsun ve tebessüm ediyor. "Tihami olaylarından beridir kesmedim sanırım. Dürüst olmak gerekirse beni biraz sarstı. Bazı yanlış kararlar verdim ve bazı arkadaşlarımı kaybettim. Hayat şimdilik iyi gidiyor ama aklımın bir ucunda ölmeden önceki yüzleri var." Seni bir süre süzüyor ve "Kim bilir sizin yaşınızdaki memurlar neler yaşamıştır. Böyle bir şeyle yüzleşmek zorunda kaldığınız için bir üstünüz olarak çok üzgünüm." diyor. "Tanıştığımız gün Selsei, Yantodz ve Krishodz da vardı, değil mi? Ah, bir de Frip vardı. Acaba onlar ne yapıyor şu an. Frip ile Tihami'den geldiğimden beri hiç görüşmedim. En son polis memurluğunu bırakmayı düşünüyordu ama sanırım o yolda ilerlemedi henüz."

Yots, çalışanlar için ayrılmış arabalardan birine doğru gidiyor ve sana dönüp "Arabayla gitsek daha hızlı olur, yoksa bir saat falan yürürüz." deyip gülüyor. Kafanı karavanın olduğu yere doğru çaktırmadan çeviriyorsun ve Friks'in eliyle "tamam" işareti yaptığını görüyorsun. Böylelikle arabaya binmeyi kabul ediyorsun. Yots, arabayı çalıştırıyor ve ilerlemeye başlıyorsunuz. O sırada sana başından geçen bir olayı anlatmaya başlıyor. "Başkente girdikten sonra kurşun kullanıcıları tarafından saldırıya uğradık. Hepimiz kurtulabiliriz sandım ve arkadaşlara bir plan söyledim. Plan işe yaramadı ve kurtulan tek kişi bendim. Üç kişinin ölümüne sebep oldum. Yani en azından ben sebep olmuşum gibi hissediyorum. Adil gelmiyor, anlatabiliyor muyum? Ser onları aldı ve beni bu kıtada bıraktı. Sanki böyle olmamalıymış gibi geliyor. Yine de yaşıyor olduğum için minnettarım ve o gün bu gündür hayata verdiğim önem arttı. Daha neşeli olmaya, eğlenmeye çalışıyorum. Sen neler yaşadın? Umarım tanıdığın kimseyi kaybetmemişsindir."

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

Posted: Sun Jan 02, 2022 3:05 pm
by Livei Nyawodz
Komiser Yots, Trambi Vadisi yakınlarında bir hapishane olduğunu söyleyince irkildi Livei. Bu tam olarak duymayı istediği şeydi. Tabi ki de koskoca komiser hapishanenin yerini biliyordu. Livei'ye yerini tarif etse ve işleri olduğunu söyleyip geri dönse her şey çok ama çok daha kolay olurdu. Nitekim hayat Livei'nin istediği biçimde ilerlememeye kararlı olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı. Komiser Yots, vadiye kadar genç kızı kendisi götürmeyi teklif etmişti. Livei adeta kıçından terler damlayarak olacakları hayal etti. Karakoldan birlikte içeri girdiklerini, ortada herhangi bir vakanın olmadığını öğrendiklerini, komiserin ona sorgulayan gözlerle bakmasını, tuvaletinin geldiğini söyleyerek kendini kadınlar tuvaletine atmasını, camı açarak kaçmasını... Senaryoyu zihninden geçirdikçe daha da dehşete kapılıyordu. "Bana oraya gidince rahatlıkla bulursun dediler komiserim zahmet etmeseydiniz..." dedi içine içine konuşan mırıltı gibi ses tonuyla. Komiser onu iplememişti. Çoktan güvenliğe dönüp çıkacaklarını bildirmişti. Livei omuzlarını silkti. Yapacak bir şey yoktu. Binmişti bir alamete, gidiyordu kıyamete. Artık Frum ve Ser'in merhametine kalmıştı.

Komiserin Tihami olaylarından beridir sakallarını kesmemiş olması genç kızın yüreğini burktu. Sevdiklerini kaybetmek, ölmeden önceki yüzlerini gözünün önünden silememek nasıl bir his biliyordu. Teknik olarak hiçbir yakını ölmemişti ancak artık onun dünyasında olmamaları bir nevi ölümleri anlamına geliyordu Livei için. Kim bilir komiserin ölen arkadaşlarının ne gibi hayalleri, planları, aileleri, sevdikleri, hırsları ve kuruntuları vardı. Bir hiç uğruna yitip gitmiş gencecik canlardı her biri. Hangi amaca hizmet etmişlerdi? Kim için feda edilmişlerdi? Komiserin ona dönmesi ile yüzünün iyice hüzünlenmesine engel olamadı. "Herkes için zor bir süreçti. Frum ve Ser ile birlikte olsunlar." dedi sessizce. Komiser eski polis arkadaşlarından söz açınca şaşkınlıkla cevap verdi. "Onlardan uzun zamandır haber almadım. Belki de savaştan sonra polisliği bırakmışlardır. Frip gibi yetenekli birisi bile bırakmayı düşünüyorsa Tihami Savaşı herkesi ciddi anlamda sarsmış olmalı."

Komiserin arabaya yönelmesi ile duraksadı. Elbette araba ile gitmek daha mantıklıydı, Livei de oraya karavanda arkadaşlarının yanında gitmek istiyordu. Başını sıkıntıyla karavanın olduğu yöne çevirince Friks'in ona anladığını ifade eden bir işaret gönderdiğini fark etti. "Yaşa be Friks!" diye kutladı içinden sevgilisinin keskin zekasını. Shira'nın planına tam olarak uyabilmiş değildi ancak karşısındaki de komiserdi yani şimdi, nasıl eksindi koskoca komiseri. İçi rahat bir şekilde teklifi kabul ederek arabaya yerleşti. Komiserle ilk kez yalnız kaldığı için biraz gerilmişti ancak adamın babacan tavırları bu gerginliği üzerinden atması konusunda ona yardımcı oluyordu. Yolda giderken Tihami Savaşı esnasında kaybettiği arkadaşlarının lafını tekrar açmıştı. Onu gerçekten sarsmış olmalıydı. "Bunu size eminim yüzlerce kişi söylemiştir ve bir de benden duymaya ihtiyacınız yoktur ama... sizin suçunuz değildi. Beklenmedik bir savaştı, beklenmedik bir güçle karşılaştık. Tek amaçları bizi öldürmekti, intihar saldırıları bile düzenlediler. Eminim siz o an en mantıklı olduğunu düşündüğünüz seçimi yapmışsınızdır. Arkadaşlarınız da size sonuna dek güvenmişler. Bu kadar güvenilir birisi olabilmek gurur verici olmalı. Belki de Frum ve Ser sizin bu kıtada kalmanızı bu yüzden istemiştir. Bizim gibi çaylakların sizin liderliğinize ihtiyacı var." Bu cümleleri kurarken içinde bulunduğu örgütü ve amaçlarını düşünmemişti. İdealist polis memuru Livei Nyawodz olarak diline gelmişti her bir sözcük. Ve söylediği her bir cümle de onun dürüst hislerini yansıtıyordu.

Konu onun neler kaybettiğine gelince yüzü yeniden gölgelendi. Ne kadar anlatsa da içinden atamadığı derin bir yarası vardı. Artık kabuk bağlamıştı ancak Tihami Savaşı her gündeme geldiğinde o kabuk yeniden soyuluyor ve yaradan kanlar akıyordu. Artık sevdiği, sevmek istediği başka bir adam olsa dahi Bok'un yokluğunu kabullenmek zordu. Bok ile Friks'i sürekli birbiri ile kıyaslamadan durabilmesi zordu. Alışacaktı. Alışmak zorundaydı. Ama özlüyordu. Çok ama çok özlüyordu. "Ben de birini kaybettim. Ölmedi ama... Onu bir daha görebileceğimi sanmıyorum." Sesinin titremesine engel olamadı. "Çok aşık olduğum Djuratlı bir polis memuru vardı. Onu durdurmaya çalıştım ancak neden bilmiyorum Güney Tihami tarafına geçti. Ondan bir daha haber alamadım. Size boş boş umut verici sözler söylüyorum ama benim de her günüm sorgulama ve pişmanlıkla geçiyor. Keşke onu durdurabilseydim." Bunu komiserine bu kadar detaylı anlatması iyi bir fikir miydi bilmiyordu ancak ortamın havasından ötürü çıkmıştı ağzından bir defa. Olanları hatırlaması boğazına kocaman bir yumrunun oturmasına sebep oldu. Yutkunmakta zorlanmaya başlamıştı. Atlattığını düşünürken her defasında Bok'un ona tüm canlılığı ile geri gelmesi hiç adil değildi. Friks'e sarılmak istiyordu. Ona sarılıp yeniden unutmak istiyordu. Bunalmıştı.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra düşüncesizce bir laf etti. "Komiserim, siyasi suçluları neden hapse atıyorlar? Farklı bir siyasi ideolojiye sahip olmak bir suç mu? Terör eylemleri yapıp masumların canını alanları kast etmiyorum elbette." Azarlanır mıydı emin değildi ancak komiserinin bu konu hakkında ne düşündüğünü fazlasıyla merak ediyordu.

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

Posted: Sat Jan 08, 2022 4:56 pm
by GM - Ingenium
Kendisine yağdırdığın övgülerin ardından gülümsüyor ve "Emin ol dediğin kadar iyi değilim ama yine de çok teşekkür ederim Nyawodz. Başarılarının devamını göreceğimize eminim." diyor. Konu savaşta yaşadıklarına geliyor ve Yots sana kulak veriyor. "Çok üzüldüm. Güney Tihami tarafına geçtiğine göre radikal bir düşünceye sahip olmalı. Acaba buna ne sebep oldu? Güney Tihami'yi araştırmak için yeni bir polis merkezinin inşa edilmeye başlandığını duydum. Dört ülkeden çeşitli memurlar ve komiserler yardıma gelecekmiş. Belki orası açılınca sevdiğin kişi hakkında bilgi edinebilirsin." Çekinerek ona aklındaki soruyu soruyorsun ve bir süre boyunca sustuktan sonra sana cevap veriyor. "Sorduğun sorunun cevabının iki farklı katmanı var. Biz mutlak monarşi ile yönetilen bir ülkede yaşıyoruz. Monarşi devletlerinde her şey güven üzerinden işler. Eğer halk mevcut hükümete güvenmiyorsa tahttan indirilebilirler, hatta ülkenin rejimi bile değişebilir. Bu güveni sarsabilecek bir sürü şey vardır. Kötü bir yönetim, işlemeyen bir ekonomi gibi etmenler bu güveni sarsabilirken radikal ideolojiler ve halk arasında bu ideolojilerin artması da güveni sarsabilir. Bu da monarşi ile yönetilen devletlerde bu radikal ideolojileri yayan insanları cezalandırmaları ile sonuçlanır. İkinci katmanı ise bana sorduğun için mevcut. Ben bu sistemden memnun muyum? Hayır, değilim. Şiddete başvurmadıkça herkesin düşüncelerini ifade edebilmesinden yanayım. Ama rahatlıkla söyleyebilirim ki Gedhilfe, Gedhilfe Krallığı olarak kaldığı sürece sen ve ben gibi insanlar bu sistemi değiştiremeyecek. Ha, monarşiyi yanlış bulduğumu da söyleyemem. Ama bu sorunun cevabı değil, o yüzden oraya daha sonra bakalım."

Çok geçmeden Trambi Vadisi'nin yakınlarına varıyorsunuz ve daha önce hiç görmediğin hapishaneyi görme şansın oluyor. Daha önce hiç bu büyüklükte bir hapishane gördüğünü hatırlamıyorsun. Arabada giderken saymaya çalıştığında yaklaşık on tane bina ve bir tane de merkez binası olduğunu görüyorsun. Arabanın aynasına bakınca sizin kamyonu görebiliyorsun. Yots, yol kenarına park ediyor ve sana dönüp "Hapishanenin ciddi bir güvenlik sistemi var. Kelepçelerin dışında hiçbir silahın, ekipmanın olmamalı. Takviye tüplerini bile arabada bırakman gerekiyor." diyor. Arabadan çıktığınız anda arkana bakıyorsun ve kamyonun görüş alanında olmadığını fark ediyorsun. Yots da arabadan çıktığı anda tanıdık bir ses duyuyorsun. "Sonunda öldürebileceğim iki aynasız buldum!" Huld uzaktan size doğru koşmaya başlıyor. Yots, bir anda Huld'un varlığını fark ediyor ve yeni kilitlediği arabanın kilidini açıp bir cop ve iki takviye tüpü alıyor. Takviye tüplerinden birini sana fırlatıyor ve Huld'a doğru koşmaya başlıyor. Huld, kendisine doğru koşan Yots'u gördüğü anda ters yöne doğru koşmaya başlıyor. Yots ise sana dönüp "Sen hapishaneye ilerle, bunu ben hallederim!" diye bağırıyor. Böylece tek başına kalıyorsun ancak elinde sadece bir takviye tüpü ve kelepçelerin var. Hapishanenin güvenlik kapısına giriyorsun ve güvenlik kulübesinden daha önce görmediğin bir zırha sahip bir adam çıkıyor. Zırhı tüm vücudunu kaplıyor ve metalden oluşuyor gibi görünüyor. Bir anda adamın iki gözü de mavi renkte parlıyor ve adam konuşmaya başlıyor. "Livei Nyawodz, 22. Merkez tarafından atanmış bir göreviniz bulunmuyor. Gelme sebebinizi açıklayın."

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

Posted: Tue Feb 08, 2022 1:36 am
by Livei Nyawodz
Komiser Yots, Livei'nin onu yağlaması yüzünden mi yoksa yufka yürekliliği yüzünden mi bilinmez, genç kızı sorduğu soru yüzünden azarlamamıştı. Aksine düşüncelerini mantık süzgecinden geçirerek oldukça net bir şekilde dile dökmüştü. Livei yüzüne şeytani bir gülümsemenin yayılmasını engelleyemedi. Komiser de aynen onun hislerini paylaşıyordu. Belki tamamen aynı değillerdi ancak düşünceleri oldukça benziyordu. Monarşiyi ayakta tutmak adına özgür düşüncenin kısıtlandığını ve bundan memnun olmadığını söylediğinde genç kız sessizce başını sallamakla yetindi. Daha fazla şey söylerse istemediği bilgileri ağzından kaçırabilirdi. Zihnini kurulmakta olan yeni polis merkezi ile doldurmaya karar verdi. Kesinlikle bu konu ile yakından ilgilenmeliydi. Friks ile birlikte olmaya karar verdikten sonra Bok'u daha kolay unutabileceğini düşünmüştü ancak sanki gün geçtikçe onu daha da takıntı haline getiriyordu. Belki de Güney Tihami hakkında bilgi edinebilecek olmasının ışığı onda bu etkiyi yaratmıştı. Bok ile tekrar birlikte olmak veya konuşmak istediğinden değil, onun iyi ve güvende olduğunu öğrenmek istediğinden geliyordu bu takıntısı. Ki Bok onunla yeniden birlikte olmak istese ne yapardı bilmiyordu ancak yaşadıkları ve paylaştıkları onca anıdan sonra eski kız arkadaşı olarak değil sadece bir arkadaşı olarak ondan haber almak istiyordu.

Bu düşüncelerin etkisinde başını arabanın camına dayamıştı ki devasa hapishanenin görüntüsü ile irkildi. Bu koca yerleşkede sadece siyasi suçluları tutuyor olamazlardı, değil mi? Buna imkan yoktu. Gedhilfe hükümeti aklını peynir ekmekle yemiş olamazdı. Azılı katiller, tecavüzcüler, kapkaççılar burada tutuluyor olmalıydı. İçinde bulunduğu azınlığın haklarını savunmak isteyen ve sadece barışçıl eylemlerle hükümetin onları görmesini arzulayanlar değil. Dyoch ve Dhæcho için değildi burası, olamazdı. Belki Kızıl Kan Cemiyeti için olabilirdi. Onlar zaten azılı katil kategorisine de giriyorlardı. Arabadan indikten sonra Yots'un ona silahlarını bırakması gerektiğini söylediğinde büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Yahu polisti onlar, bu kadar güvenliğe gerek var mıydı gerçekten? Neydi bu gizemler? Üstelik ekipmanı olmadan buradan nasıl adam kaçıracaktı ki? Üzüntüsünü belli ederek bütün ekipmanlarını bıraktı. Komiser de arabadan çıktıktan sonra gördüğü manzara karşısında kendisini gülmemek için zor tuttu. Huld onlara doğru oldukça şeytani bir ifade ile koşuyordu. Onun bu tarz mimikler yaptığına ilk kez şahit oluyordu. Yots hemen arabadan copunu çıkartmış ve Livei'ye bir takviye tüpü fırlatmıştı. Takviye tüpünü havada yakalayan Livei kısa bir süre Huld'u kovalayan Yots'u izledi. "Teşekkürler Huld."

Komiserinin sözünü dinleyerek hapishaneye doğru ilerledi. İçeri girdiği anda gördüğü şey karşısında korkudan bir adım geriledi. Her yeri metalden zırhla kaplı bir görevli... İnsan mıydı? Tıpkı korku romanlarında yer alan mistik yaratıklar gibi parıldayan mavi gözleri ve devasa bir gövdesi vardı. Genç kız endişeyle yutkundu. Bu adamı kaba kuvvet kullanarak geçmesine imkan yoktu. Üstelik buraya geleceğini bilmediği halde adını soyadını, yaşını dahi biliyordu. Yavaşça boğazını temizledi ve kendinden emin bir sesle konuşmaya başladı. "Bir yanlışınız olmalı çünkü buraya teftiş için gönderildik, vakamızla alakalı görmemiz gereken bir suçlu var. Daha doğrusu ben değil ancak Komiser Yots gönderildi. Ben henüz acemi olduğum için eğitim amaçlı yanında bulunuyorum. Ancak dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşan ve komiserimi öldürmeye çalışan azılı bir suçlu var. Hapishaneden firar etmiş olabilir. Komiserim bana önden gitmemi emretti ancak yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Siz bu işlerden sorumlu değil misiniz? Lütfen komiserime yardım edin." Aklına uyduracak daha iyi bir şey gelmemişti, kullanabileceği tek koz Huld'du. Bu koca adamın hapishane civarındaki acil vakalara müdahale etmek için kıçını kaldırıyor olduğunu tahmin ediyordu. Umuyordu ki Huld bu işten paçayı sıyırabilecek kadar yetenekliydi.