Pijama olarak kullandığı mavi beyaz çizgili şortunun üzerinden bacağını kaşıdı. Ardından elindeki gazeteyi bir kenara fırlattı ve masada duran kağıdı eline aldı. Adaletten kaçan bir suçludan zerre farkı yoktu. Elinden geldiğince babasından kaçıyordu ve buna devam edecekti. İlk vakadan aldığı yüksek not babası için bir anlam ifade etmeyecekti. Çünkü görevin sonunda yaşananlardan bir şekilde haberi olacaktı. Bundan kaçış yoktu. Elindeki beyaz kağıda baktı bir süre. Büyük pencereleri vardı kaldığı odanın. Dusha tarzı. Dışarıyı rahatlıkla izleyebileceğiniz büyük pencereler. Shisha genellikle seçeceği odanın sokak arasına bakmasını tercih ederdi. Gazetelerde okuduğu ya da başkalarından dinlediği o diğer ülkelerdeki gibi mükemmel manzaralar bulmak çok kolay olmuyordu bu ülkede. Sokak aralarına açılan pencerelerden insanları dinleyip yalnızlığını unutuyordu ara sıra. Belki de Shisha'nın gözleri fazla alışmıştı buraya ve artık dışarı çıkmak istiyordu. 20'li yaşlarda olmanın ilginçliği de bu işte. Aslında bu yaşlarda insan hala kendini çözememiş olabiliyor. Shisha bir gün Dusha'daki suçları temizlemek isterken, sonraki gün bu ülkeden kaçmak istiyordu.
Kağıtta önemli şeyler de yazmıyordu aslında. Babasının yanına dönmeden önce başkentte biraz vakit geçirecekti. Yapılacaklar listesi hazırlamıştı kendine. Planlı olmak onun stiline uymuyordu ama odada bir başına vakit geçirmek onu kağıt kalem alıp bir şeyler karalamaya itmişti. Ortaya pek de uzun olmayan bir liste çıkmıştı. Listenin başında asıl gelme sebebi, güzellik yarışmasına katılan arkadaşını tavlamak vardı. Aslında bu güzellik yarışması hikayesi başka bir mevzu. Başka bir zamanın hikayesi. Hae Tumi adındaki genç bir oğlan da yer alıyor hatta o hikayede. Yine de kısa bir özetle mevzuyu geride bırakmak gerekli. Shisha'nın başkente gelme sebebi yıllardır görmediği bir okul arkadaşının güzellik yarışması kazanmış olmasıydı. Onunla güzel bir gece geçirip, bir iki kadeh de bir şeyler içecekti. Listede bu maddenin üzeri çiziliydi. İkinci madde ise basit bir gezintiydi. Başkentin en güzel manzarasını görmek istiyordu. Aklındaki yer de tabi ki kraliyet şatosuydu. Görkemli Dusha kralının eşinden daha güzel bir manzara var mıydı Dusha'da? Tabi ki hayır. Tam anlamıyla belki balkondan, mümkünse karşılıklı olarak kraliçeyi görmek istiyordu. Şatoya gidip ne diyeceğini düşünmemişti. Bu tür işler ikinci plandaydı. Yolda halledecekti.
Gömleğinin düğmelerini ilikledi ve keten pantolonunun içine attı. Kemerini de olabildiğince sıkı bir şekilde taktı. Ardından aynada birkaç dakika boyunca bacaklarına ve fiziğinin yüksek kalitesine bakıp kendini sevdi. Bu günlük rutini de tamamladıktan sonra teker teker hızlıca tüm basamakları indi ve otelden dışarı attı kendini. Şatonun yolunu tuttu. Yürüyerek gidecekti. Zamandan bol bir şeyi yoktu. İkinci vakaya kadar boş boş dolanacaktı ne de olsa. Babasından ne kadar kaçacağını da düşünmüyordu üstelik. İki farklı insan. İkisinin de birbirinden farklı değerleri vardı ve Shisha'nın değerleri evde bekleyen ihtiyarın gözünde çocuksu ve önemsizdi. Shisha da pek uzlaşmacı biri değildi haliyle. Annesinin ölümüyle birlikte araları daha da açılmıştı. O da bambaşka bir hikaye.
Genç kızları kese kese ilerlerken sonunda şehrin göbeğindeki koca şatoyu gördü. Olabildiğince sesli bir ıslık patlattı ve bu görüntünün üstüne çıkarıp bir sigara yaktı. Bir yöneticinin böyle göze çarpan bir yerde yaşaması hoş bir durum değildi onun gözünde. Halkla aynı koşullarda yaşamayan bir lider, halk ile bütünleştiğine ne kadar inandırabilirdi halkı? Gayet de inandırabilirdi. Dusha inanıyordu. Shisha da inanmıyor değildi. Bu konuda bir düşüncesi yoktu pek. Sadece hoş düşünceler gelmiyordu aklına böyle büyük bir şato görünce. Ağzında sigarayla yaklaştı şatoya. Şato güvenlikleriyle karşılaşınca bir elini cebinden çıkardı ve uzağı görmeye çalışırcasına yukarı baktı. Eli alnındaydı.
"Gate he Tumi...kaç para ki ya böyle bir şey?"
Sigarasını yere atıp ayağıyla ezdi ve konuşmaya devam etti. "Ben Shisha Shøge." Rozetini çıkarıp gösterdi. "Bir polis memuruyum." Ne diyecekti ki şimdi? Boş boş bakıyordu güvenliğe. Güvenlik de aynı şekilde ona. "Kralımız ya da kraliçemizin keyifleri yerinde midir acaba? Onlarla paylaşmam gereken bir bilgim var." Kafasını kaşıdı. "Doğrusunu söylemek gerekirse mevzunun ciddiyetinden emin değilim." Sesini kısarak konuşmaya başladı. "Elimde çok büyük bir şey olabilir...hani...Bir delil gibi. Neyse işte. Önce kraliçemize danışsam iyi olacak. Mevzunun ciddiyetine kraliçemizin karar verebileceğine inanıyorum. Nasıl yapalım şimdi? Rozeti bırakayım şöyle kenara bir yere de geçeyim o zaman."
Ne hakkında konuştuğunu bilmiyordu ama doğaçlama konusunda bir korkusu da yoktu. Gittiği yere kadar giderdi. En kötü ihtimalle tekmeyi basıp atarlardı dışarı. İçeri girebilirse kraliçeye ne diyeceği konusunda düşüncelere dalmıştı.
[Shisha Shøge] Şatoda Bir Avare
#1"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
I've been everything you want to be"

► Show Spoiler