[Shisha Shøge] Şatoda Bir Avare

#1
Pijama olarak kullandığı mavi beyaz çizgili şortunun üzerinden bacağını kaşıdı. Ardından elindeki gazeteyi bir kenara fırlattı ve masada duran kağıdı eline aldı. Adaletten kaçan bir suçludan zerre farkı yoktu. Elinden geldiğince babasından kaçıyordu ve buna devam edecekti. İlk vakadan aldığı yüksek not babası için bir anlam ifade etmeyecekti. Çünkü görevin sonunda yaşananlardan bir şekilde haberi olacaktı. Bundan kaçış yoktu. Elindeki beyaz kağıda baktı bir süre. Büyük pencereleri vardı kaldığı odanın. Dusha tarzı. Dışarıyı rahatlıkla izleyebileceğiniz büyük pencereler. Shisha genellikle seçeceği odanın sokak arasına bakmasını tercih ederdi. Gazetelerde okuduğu ya da başkalarından dinlediği o diğer ülkelerdeki gibi mükemmel manzaralar bulmak çok kolay olmuyordu bu ülkede. Sokak aralarına açılan pencerelerden insanları dinleyip yalnızlığını unutuyordu ara sıra. Belki de Shisha'nın gözleri fazla alışmıştı buraya ve artık dışarı çıkmak istiyordu. 20'li yaşlarda olmanın ilginçliği de bu işte. Aslında bu yaşlarda insan hala kendini çözememiş olabiliyor. Shisha bir gün Dusha'daki suçları temizlemek isterken, sonraki gün bu ülkeden kaçmak istiyordu.

Kağıtta önemli şeyler de yazmıyordu aslında. Babasının yanına dönmeden önce başkentte biraz vakit geçirecekti. Yapılacaklar listesi hazırlamıştı kendine. Planlı olmak onun stiline uymuyordu ama odada bir başına vakit geçirmek onu kağıt kalem alıp bir şeyler karalamaya itmişti. Ortaya pek de uzun olmayan bir liste çıkmıştı. Listenin başında asıl gelme sebebi, güzellik yarışmasına katılan arkadaşını tavlamak vardı. Aslında bu güzellik yarışması hikayesi başka bir mevzu. Başka bir zamanın hikayesi. Hae Tumi adındaki genç bir oğlan da yer alıyor hatta o hikayede. Yine de kısa bir özetle mevzuyu geride bırakmak gerekli. Shisha'nın başkente gelme sebebi yıllardır görmediği bir okul arkadaşının güzellik yarışması kazanmış olmasıydı. Onunla güzel bir gece geçirip, bir iki kadeh de bir şeyler içecekti. Listede bu maddenin üzeri çiziliydi. İkinci madde ise basit bir gezintiydi. Başkentin en güzel manzarasını görmek istiyordu. Aklındaki yer de tabi ki kraliyet şatosuydu. Görkemli Dusha kralının eşinden daha güzel bir manzara var mıydı Dusha'da? Tabi ki hayır. Tam anlamıyla belki balkondan, mümkünse karşılıklı olarak kraliçeyi görmek istiyordu. Şatoya gidip ne diyeceğini düşünmemişti. Bu tür işler ikinci plandaydı. Yolda halledecekti.

Gömleğinin düğmelerini ilikledi ve keten pantolonunun içine attı. Kemerini de olabildiğince sıkı bir şekilde taktı. Ardından aynada birkaç dakika boyunca bacaklarına ve fiziğinin yüksek kalitesine bakıp kendini sevdi. Bu günlük rutini de tamamladıktan sonra teker teker hızlıca tüm basamakları indi ve otelden dışarı attı kendini. Şatonun yolunu tuttu. Yürüyerek gidecekti. Zamandan bol bir şeyi yoktu. İkinci vakaya kadar boş boş dolanacaktı ne de olsa. Babasından ne kadar kaçacağını da düşünmüyordu üstelik. İki farklı insan. İkisinin de birbirinden farklı değerleri vardı ve Shisha'nın değerleri evde bekleyen ihtiyarın gözünde çocuksu ve önemsizdi. Shisha da pek uzlaşmacı biri değildi haliyle. Annesinin ölümüyle birlikte araları daha da açılmıştı. O da bambaşka bir hikaye.

Genç kızları kese kese ilerlerken sonunda şehrin göbeğindeki koca şatoyu gördü. Olabildiğince sesli bir ıslık patlattı ve bu görüntünün üstüne çıkarıp bir sigara yaktı. Bir yöneticinin böyle göze çarpan bir yerde yaşaması hoş bir durum değildi onun gözünde. Halkla aynı koşullarda yaşamayan bir lider, halk ile bütünleştiğine ne kadar inandırabilirdi halkı? Gayet de inandırabilirdi. Dusha inanıyordu. Shisha da inanmıyor değildi. Bu konuda bir düşüncesi yoktu pek. Sadece hoş düşünceler gelmiyordu aklına böyle büyük bir şato görünce. Ağzında sigarayla yaklaştı şatoya. Şato güvenlikleriyle karşılaşınca bir elini cebinden çıkardı ve uzağı görmeye çalışırcasına yukarı baktı. Eli alnındaydı.

"Gate he Tumi...kaç para ki ya böyle bir şey?"

Sigarasını yere atıp ayağıyla ezdi ve konuşmaya devam etti. "Ben Shisha Shøge." Rozetini çıkarıp gösterdi. "Bir polis memuruyum." Ne diyecekti ki şimdi? Boş boş bakıyordu güvenliğe. Güvenlik de aynı şekilde ona. "Kralımız ya da kraliçemizin keyifleri yerinde midir acaba? Onlarla paylaşmam gereken bir bilgim var." Kafasını kaşıdı. "Doğrusunu söylemek gerekirse mevzunun ciddiyetinden emin değilim." Sesini kısarak konuşmaya başladı. "Elimde çok büyük bir şey olabilir...hani...Bir delil gibi. Neyse işte. Önce kraliçemize danışsam iyi olacak. Mevzunun ciddiyetine kraliçemizin karar verebileceğine inanıyorum. Nasıl yapalım şimdi? Rozeti bırakayım şöyle kenara bir yere de geçeyim o zaman."

Ne hakkında konuştuğunu bilmiyordu ama doğaçlama konusunda bir korkusu da yoktu. Gittiği yere kadar giderdi. En kötü ihtimalle tekmeyi basıp atarlardı dışarı. İçeri girebilirse kraliçeye ne diyeceği konusunda düşüncelere dalmıştı.
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: Şatoda Bir Avare

#2
Birbiriyle bütünleşmeyen sözlerinin ardından afallamış olan güvenlik elemanı kendine gelince seni durduruyor ve "Bir dakika, kralımız ile görüşmek istiyorsanız biraz beklemeniz gerekecek." deyip seni tekrar giriş kapısına yönlendirip sözlerine devam ediyor. "Şu an kralımız ve kraliçemiz başka bir vatandaşla görüşüyor. Meşgul olmadıkları vakitlerde elbette kendileriyle görüşebilirsiniz." Yaklaşık on dakika bekledikten sonra içeriden tombul ve kel bir adamın çıktığını görüyorsun. Adam yaklaştıkça gözlerindeki yaşlar belli oluyor ve güvenlik görevlisinin yanından geçerken görevlinin elinden tutup güleryüzle teşekkür ediyor. Adam girişten iyice uzaklaştığında güvenlik görevlisinin de hayattan bezdiğini gösteren iç çekişini duyabiliyorsun. Şatonun ana kapısında bekleyen iki güvenlikten biri eliyle sana işaret ediyor ve adama doğru ilerliyorsun. Kapıya geldiğinde adam sana şatoya girip üç kat yukarı çıkman gerektiğini, çıktığında ise koridorda bulunan en geniş kapıdan girmen gerektiğini anlatıyor. Böylelikle şatoya giriyor ve adamın dediklerini yapıp kral ve kraliçenin bulunduğu odaya ulaşıyorsun.

Şatonun işlemeli, siyaha ve sarıya boyanmış taşlarının estetik düzeni gözlerini bayram ettirse de odak noktan kral ve kraliçe oluyor. Geniş, çift taraflı kapıyı tıklattığında iki tarafını da aynı anda iki görevli açıyor ve karşında Kral Toshohe ve eşi Kraliçe Ashe'yi görüyorsun. Oldukça geniş olan odanın en dibinde tahtlarında oturan genç çift aralarında siyasi bir konuyu konuşuyorlar gibi görünüyor. Kapının açıldığını fark eden kral, seni görünce gülümsüyor ve içeri gelmeni rica ediyor. İçeri girdiğinde, kraliçe halen kral ile konuşmaya devam ediyor ve kral sana eliyle bir dakika beklemeni işaret edip kraliçeye dönüyor. Aralarındaki konuşmaya kulak misafiri oluyorsun.

"Kutlamada kaç kişi olacak? Yetişmem gerekiyorsa şimdiden çıkmam lazım. Ekibi ayarladık mı?"

"Yolda olmaları lazım ama yetişirler merak etme. Sen içeride biraz dinlen, ben de genç adamla görüşeyim."

"Toshohe, biraz daha düzenli olman lazım. Umarım bir gün anlarsın önemini."

"O kadar da abartılacak bir durum yok ortada..."

Kraliçe, tahtının önünde bulunan masadan eline birkaç evrak alıp ayağa kalkıyor ve yanından geçerken gülümseyerek kafasıyla selam verip odadan çıkıyor. Kraliçe Ashe yanından geçerken gözün en çok kıpkırmızı olan takım elbisesine kayıyor. Parlak bir kumaştan yapılmış olan elbise, kraliçeye tam bir işkadını görünümü sağlamış gibi. Eninde sonunda odada sadece görevliler, kral ve sen kalıyorsun. Kral, masadaki evrakları düzenlerken gözlerini sana doğrultup sesleniyor. "Kusura bakma genç adam, kraliçemizin bir kutlamaya katılması gerekiyor, bu sebeple bir polis ekibi ayarladık da onunla uğraşıyorduk. Beklettim biraz." Kral Toshohe, evrakları düzenlemeyi bitirdikten sonra masaya yatay bir şekilde koyuyor ve ayağa kalkıp, sana yaklaşıp, elini omzuna koyup tüm dikkatini sana veriyor. "Senin için ne yapabilirim?"
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 168 saattir. (7 gün)

Re: Şatoda Bir Avare

#3
Shisha'nın sözlerinden sonra güvenlik elemanının kafası karışmış gibiydi. Kafa karıştırmak kendi başına bir taktikti aslında. Sonuçta Shisha da dediği şeylerin pek farkında değildi. Bu yüzden karşısında aklı başında bir adam olmasındansa neye uğradığını şaşırmış bir adamın bulunması daha yararlıydı. Tam rozeti bırakıp geçecekti ki bir süre bekletileceğini öğrendi. Ne de olsa kral ve kraliçe vardı içeride. Her gün gelen vergileri saymak dışında yaptıkları başka işler de olmalıydı. Hayır, tabi ki bu farklı şeyler diğer ülkelere kıyasla tavan yapmış aşağılık suçların oranlarını aşağılara çekmekle alakalı değildi. Yine de formalite gereği ara sıra halkı dinlemeleri gerekiyordu.

İçeriden çıkan yaşlı adamı izledi. Adamın gözleri yaşlıydı. Gözlerini yaşartacak kadar ne yaşamış olabilirdi içeride? Bunu düşünürken güvenlik görevlisi, Shisha'nın kral ve kraliçenin huzuruna çıkmasına izin vermişti. Hızlı bir yol tarifinden sonra Shisha yine tek başınaydı. Koridorun sonuna kadar yürüyüp en büyük kapının önünde durmuştu. İçeride kral da olacaktı haliyle. Galiba pek üzerine düşünmeden kendini stresli bir duruma sokmuştu yine. Kafasını kaşıdı ve kemerini düzeltti. Ardından kapıdan içeri girdi ve içinde bulunduğu salonun güzelliğinden büyülendi birkaç saniye. İki görevli aracılığıyla kral ve kraliçesiyle buluşmuştu sonunda.

Kral içeri gelmesini rica etmişti. Bu sırada eşiyle bir tartışmanın ortasındaydı. Shisha çaktırmadan onları dinliyordu. Bir yandan da salondaki bitkileri, değerli eşyaları inceliyordu. Onların konuşmasından yararlanıp etrafa göz atarken 1 yıllık maaşından daha değerli olan bir tabağı az kalsın yere düşürür duruma geldi. Hiçbir şey olmamış gibi tabağı yerine koydu ve yürüyerek biraz daha yaklaştı. Artık ikilinin. seslerini oldukça net bir şekilde duyabiliyordu ve anladığı kadarıyla kraliçenin gitmesi gerekiyordu. Aman ne hoş. Böylece Shisha'nın burada olmak için bir sebebi kalmamıştı. Ancak kendini çoktan içeri atmıştı bile. Güzeller güzeli kraliçeye birkaç saniye gözlerini dikti ve bakışlarıyla tüm vücudunu, saçlarını, renkli gözlerini ve dudaklarını dosyalayıp beyninin içindeki arşivlere koydu. Kraliçe o kadar güzeldi ki, beynin içindeki arşiv sorumlusu küçük Shisha hücreleri bile neye uğradığını şaşırmıştı. "Nasıl yani? Güzel Kadınlar bölmesine mi dosyalıyoruz bunu?" dedi bir tanesi. "Hayır oğlum. Tanrıçalara koyacağız bunu." Dedi öbürü. "Eh, şöyle bir baktım da Tanrıçalar dosyasındaki kadınlar bu hatunun yanında biraz sönük kalıyor." dedi az önceki. Dosyalama işlemi bittiğinde kraliçe odadan ayrılmıştı. Genç kral bir şeyler zırvalıyordu ama Shisha asla oralı değildi.

Genç adam? Kral az önce bizimkine tam da bunu söylemişti. Galiba kral olan insanda yaşını başını almış, ihtiyarın teki gibi davranma içgüdüleri gelişiyordu zamanla. Belki de şu yobaz şehirdeki veled takım arkadaşının egosuna sahipti kral. Her neyse. Kralı yargılamak için gelmemişti. Sadece eşini görmeye gelmişti. Kral karşısında onu dinlemeye hazır bir şekilde bekliyordu ama Shisha için görev tamamlanmıştı. Bir yalan sıkıp gitmeye karar verdi. Tebessüm etti ve hafifçe kapıya doğru yönelmeye başla-

Vazgeçti.

Düşündü bir süre. Oldukça kısa bir süre. Kral zaten maddi açıdan bu ülkedeki en güçlü adamdı. Yediği önünde yemediği arkasındaydı. Güzel bir eşi de mi olacaktı üstüne? Hayır efendim. O kadar da uzun boylu değil. "Kralım." diye girdi söze. Ardından ismini söyledi ve konuşmaya devam etti.

"Evet. İsmimi daha önce duymadınız çünkü oldukça yeni bir polisim." Kafasını kaşıdı salak bir tebessümle. "Aslında siz değil, ben size yardım etmek isterim. Haddimi aşıyorsam affola ama... yani şeydi mevzu." Babasının ismini ve bu ülkede bir polis olarak başardığı şeylerden söz etti bir süre. Ona ne kadar imrendiğinden ve hayatındaki hedefinin ona layık olmak olduğundan bahsetti. "Bizde vefadan önemli şey yoktur kralım. Bugün buraya tam olarak size ve sevgili kraliçemize, ülkemizi yaşanır bir yer kılmanızdan dolayı teşekkür etmek için geldim. Ancak görüyorum ki eşiniz bir...toplantıya mı katılacaktı? Ya da bir toplanma mıydı? Aynı şey galiba gerçi. İzniniz olursa size biraz daha içten teşekkür edebilmek adına kraliçemize eşlik eden ekibe katılmak isterim. İsmimi biliyorsunuz. Çalıştığım diğer polis memurlarına ve komiserime işimi ne kadar ciddiye aldığımı sorabilirsiniz. Bir yerde ben varsam orası çok daha güvenli olacaktır."

Yine umursamazca yalan sıkıyordu. Battı balık yan gider hesabı bir yola sokmaya çalışıyordu kendini.
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: Şatoda Bir Avare

#4
Babanla ilgili sözlerini dinleyen Kral, hiç beklemeden sözünü yarıda kesip babanı tebrik ediyor. "Babana sevgilerimi ve saygılarımı iletiyor ve bugüne kadar ülkemize sağladığı hizmet için ona teşekkürlerimi sunuyorum. Lütfen kendisine ilet." Kral sen uzun uzun konuşurken niyetini anladığında tekrar sözünü yarıda kesiyor ve "Özür dilerim, sözünü bölüp duruyorum ama eğer polis ekibine dahil olmak istiyorsan vakit harcama, çoktan arabaya binmişlerdir. Hemen aşağıya in ve katıl onlara. Sonrasında bir gün beni babanla ziyaret etmeni isteyeceğim." Kralın dediklerinin üstüne hızlıca odadan çıkıyor ve aşağıya iniyorsun. Şatonun kapısından dışarı baktığında arabanın çoktan harekete geçtiğini görüyorsun. Harekete geçmiş olan arabanın arkasından süratle koşmaya başlıyor ve güvenliğin yanında kontrol için duran arabaya yetişiyorsun.

Arabadakiler senin koştuğunu görünce şaşırıyorlar ve senden bir açıklama bekliyorlar. Bunun üstüne onlara ekibe dahil edildiğini ve kral tarafından onaylandığını açıklıyorsun. Arabadakiler durumu anlayınca seni de arabaya davet ediyorlar. Ön koltuk boş olduğu için ön koltuğa, sürücünün yanına geçiyorsun ve böylelikle yola çıkıyorsunuz. Arkaya baktığında ortada Kraliçe Ashe'yi, solunda esmer bir genci ve sağında soluk tenli, siyah saçlı bir adamı görüyorsun. Herkesten önce kraliçe sana sesleniyor. "Sen eşimi görmeye gelen genç değil misin? Ne konuştunuz da seni buraya atadı?" Senin cevap vermeni beklerken soluk tenli adam söze giriyor. "Neyse, önemli olan şu an burada olması. Ben Damuri Dasenodan. Soyadımdan da anlamış olabileceğin gibi aslen Himotalıyım. Üç yıldır komiserlik yapıyorum." Damuri'nin sözlerinin üstüne esmer genç de heyecanla söze giriyor. "Ben Duga Nomua, bir yıldır memurluk yapıyorum, memnun oldum! Poshota ve Tumi size hangi adı bahşetti acaba?"


Damuri Dasenodan
► Show Spoiler

Duga Nomua
► Show Spoiler


Aranızda bir süre muhabbet döndürdükten sonra kutlamanın olacağı yere varıyorsunuz. Sürücü arabayı park ettikten sonra hep birlikte arabadan iniyorsunuz. Geldiğiniz yeri gördüğünde gözlerini önündeki binanın üstünden alamıyorsun. Bina daire şeklinde bir çatıya sahip ama oldukça büyük bir alanı kapsıyor. Çatısı tamamen saydam olan bir camdan yapılmış ve duvarları yarı saydam camlarla inşa edilmiş. Oldukça görkemli, altın kaplamalı bir kapısı var ve kapı açıldığında içeride gösteriler düzenlenmesi için inşa edildiğini düşündüğün büyük, kahve zeminli bir sahnenin olduğunu görüyorsun. Kraliçe, hepinizin önüne geçiyor ve size ne yapmanız gerektiği konusunda bilgi veriyor. "Aranızdan biri yanımdan ayrılmayacak ve sürekli olarak benimle kalacak. Diğer ikisi de biri içeriyi, biri dışarıyı gözlemlemek üzere ayrılacak ve sürekli olarak bölgenin asayişini sağlayacak. Kim hangi görevi üstlenecek aranızda karar verin." Damuri ve Duga önce birbirlerine, sonra da sana bakıyorlar.

Re: Şatoda Bir Avare

#5
Bu bir...etti iki. Sözünün bölünmesi sinir olduğu davranışlar listesinde üst sıralarda yer alıyordu. Yüzüne bir tebessüm kondurdu bu anlarda. yanlış anlaşılmasın. Shisha'nın sinirini bozacak davranışlarda bulunmanın kimseye bir zararı dokunmazdı. Kin beslemezdi. Beslese de bir gün bu kini kusmayı beklemezdi. İntikam ateşiyle yanıp tutuştuğu bir durum yaşamamıştı daha önce. Kendince inandığı ilkelere aykırı olurdu zaten böyle bir yaklaşım. Sadece siniri bozuluyordu ve Shisha'nın siniri bozulduğunda dili kendi başına hareket etmeye başlardı. İnce bir ayar verirdi başta. Mevzu devam ederse artık daha açık sataşmalarda bulunurdu. Karşısında bir kral vardı. Kendine hakim olmaya çalıştı. Krala beslediği saygıdan değildi bu. Eşine beslediği küçük çaplı aşk yüzündendi. Evet, küçük çaplı bir aşktı. Bir tohum ekip büyümesini izlemek istemiyordu. Yeterince olgunlaşmış bir çiçeği sökmek istiyordu sadece. Zaten kralın eşiyle ciddi bir ilişkiyi aklından geçirmek için oldukça büyük bir hayal gücüne sahip olması gerekirdi. Gerçi Shisha'nın hayal gücü normal bir insanın potansiyeline kıyasla bir hayli göklerdeydi.

Basamakları üçer üçer indi uzun bacaklarıyla. Bir gün babasıyla kralı ziyarete gelmek konusunda da söz verdi. Günde yaklaşık milyon adet söz verip hepsinden döndüğü için bunu yapmak onu zorlamamıştı. Neden gelecekti ki babasıyla buraya? Babasıyla bir yere gidecek olsa annesinin mezarına giderdi. Babası evden çıkmaz olmuştu. Eşini kaybetmişti ne de olsa. Shisha da yıkılmıştı tabi. Ancak babasının aksine duygularını insanlara açan bir insan değildi. Mutlu gözükmeyi seviyordu. Böylece mutlu hissediyordu. Sonsuz depresyonların içinde kaybolacak kadar uzun yaşamayacaktı.

Bir koşuşturmanın ardından kendini arabanın ön koltuğuna atmayı başarmıştı. Nefes nefese bir vaziyette arabayı inceledi ve sürücüye döndü. "Bize de çekselerdi şundan bir tane. Vaka çözeceğiz diye yürüye yürüye şehri turluyoruz." tebessüm etti ve arkasını döndü. Kraliçenin yanındaki iki adama bir saniye bile bakmamıştı. Gözlerine engel olamıyordu. Beyin hücreleri Shisha'yı engellemeye çalışıyordu. "Lan hödük ! Yavaş kes ! Biraz da yatağa kalsın ! Yok oldu kadın!" Öbürü de bağırıyordu. "Bu kadar belli etme. Sağa sola da bak. Ne bileyim. Bakın yani etrafına." Kraliçenin kendisiyle konuşması üzerine irkilip kendine gelmişti. Tam cevap verecekti ki yanındaki adamlardan biri söze girmişti. Doğru duydunuz. Shisha'nın kraliçeyle bir diyalog aracılığıyla etkileşime geçeceği anda araya girmişti. "Bu dingili not ettim." dedi beyin. Shisha gergin bir şekilde burnunu kaşıdı. Artık muhatabı yanındaki adamlar olmuştu. Shisha tam kendini tanıtacaktı ki bu sefer de Dusha'lı olduğu belli olan adam araya girmişti. Hepsini dinledikten sonra gözler kendisine dönmüştü. Poshota ve Tumi isimlerinin geçtiği cümleler sebepsiz bir şekilde komik geliyordu. Güldü ve konuşmaya başladı.

"Poshota ve Tumi ne bahşetti bilmiyorum da annem Shisha demiş. Gerçi ismim bu şekilde kaldığına göre Poshota ve Tumi de onaylamıştır bence."


Salak salak laflarla buzları eritip kraliçeyi güldürmeye çalışıyordu haliyle. Orada olsaydınız anlardınız. Bu kadının yanına en güzel Shisha giderdi. Kral da fena adam değildi şimdi. Eli ayağı düzgündü doğrusu. Ancak böyle vahşi imaj sahibi kadınlar yönetici kesiminin yanına yakışmazdı. Yakışmazdı değil, hala da yakışmaz. Hepsi Shisha'ya yakışır. Şansını zorlayıp gereksiz bir anda kraliçeyle konuşmak istemiyordu. Her şeyin yeri ve zamanı vardı. Himota vatandaşı olan memura baktı. "Nasıl sizin oralar? Güzel mi? Bahset bir ara." dedi. Merak ediyordu gerçekten de. Hep imrenirdi dışarıya.

Arabadan indiklerinde bir yol ayrımı çıkmıştı karşısına. Kendisini göstermesi gereken alan tam da buydu. Kraliçe 3 memurdan birinin kendisiyle geleceğini ve bu kişiyi aralarında belirlemeleri gerektiğini söylemişti. Kraliçe biraz uzaklaşınca yanındaki iki memura döndü Shisha.

"Kraliçenin arabada dediğini duydunuz değil mi? Kral ile görüşmeye gelmiştim. Kendisi beni özel olarak eşine eşlik etmem için tuttu." Bir süre yüzlerine baktı ve devam etti. Yalanına kendi de inanıyordu. "Birer memur olabilirsiniz. Ben özel bir koruma olmak için eğitildim." Bu konu hakkında soru soramasınlar diye hızla devam etti. "Kralımız özellikle bu iş beni tuttu. Şimdi siz iki saygıdeğer memur olarak işinizi yaparken ben de kraliçemize eşlik edeceğim." Tebessüm edip omuzlarına vuracaktı adamların. Ardından hızlı adımlarla kraliçenin yanına gidecekti.

Kraliçenin yanına yaklaştı ve hafif bir tebessümle konuşmaya başladı. "Güvenliğiniz için benim eşlik etmemin daha doğru olacağı kararına vardık. Hazırsanız geçelim." Kraliçe önden yürürken bir de arkadan kesecekti tabi. Sonra hızlı adımlarla yanına yetişecekti. Katılacakları bu davet de neyin nesiydi peki? Sorma gereksinimi duymadı. Zaten birazdan öğrenecekti. Kraliçeye bir açıklama yapması gerekmemişti henüz şatoya gelme sebebi hakkında. Böylesi daha iyiydi. İşler oldukça iyi ilerliyordu. Bu toplantıdan sonra belki de odasına davet edebilirdi kraliçeyi. Buna imkan vermiyor olabilirsiniz. Yaslanın ve Shisha'yı izleyin.
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: Şatoda Bir Avare

#6
İkna etme yöntemlerin şu ana kadar işe yaramış olsa da Himota kökenli olduğunu söyleyen Komiser Damuri, sen kraliçeyle konuşurken arkandan geliyor ve omzuna dokunuyor. "Evlat, amacın ne bilmiyorum ama etrafındaki insanların statüsünü göz önünde bulundurmadan emir yağdırır gibi yılışık yılışık hareketlerinin sonucu gelip bir gün sonunu getirebilir, aklında bulunsun." Adamın bu sözleri söylerken omzunu rahatsız edici derecede sıktığını fark ediyorsun, ancak kraliçenin önünde olduğunuz için sesini çıkarman durumunda sorunların büyüme ihtimalini değerlendirerek sessiz kalmayı seçiyorsun. Adam omzunu bırakıyor ve bıraktığı gibi omzuna babacan bir şaplağı yapıştırıp gözlerini kraliçeye çevirip gülümseyerek sesleniyor. "Sayın Kraliçe'm, bu arkadaşımız sizinle kalmak istiyormuş. Sizden çok hoşlandı galiba. Eğer yakınlık mesafesini abartır ve canınızı sıkarsa kemiklerini bizzat kırmamı emredebilirsiniz. Ben içeriyi gözlüyor olacağım." Yediğin şaplağın oluşturduğu sızının omzunu yaktığını hissederken adamın uğraşmadan kemiklerini kırabilecek kadar güçlü olduğuna rahatlıkla emin olabiliyorsun. Kraliçe, 'sizinle mi uğraşacağım' dermişçesine bir yüz takınıp cevap vermeden, oflayarak arkasına dönüyor ve binaya doğru ilerliyor. Görevin artık kraliçeye eşlik etmek olduğu için sen de beklemiyor ve hızlıca kraliçenin arkasından ilerliyorsun.

Binaya girdiğinde sadece dışarıdan değil, içeriden de büyüleyici ve görkemli olduğunu anlıyorsun. İnsanlar kendilerine en çok yakışan elbiseleri ve takımları giymiş, herkesin burnu havada ve her taraftan gülüşme sesleri geliyor. Binanın içindeki sahneye siyah takım elbiseli, kısa boylu ve kilolu bir adam çıkıyor ve bir anda herkes onu alkışlamaya başlıyor. Adam mütevazi mimikleri ve jestleriyle alkışları susturuyor ve konuşmaya başlıyor. "Bugün buraya gelen tüm davetlilerimize teşekkür ederim! Poshota ve Tumi sizlerle olsun, sizlere yol göstersin!" Adamın ilk cümlesinden sonra tekrar alkışlar kopup gidiyor ve tekrar duruluyor. "Bugün buraya birbirinden önemli insanlar geldi, binamızın açılışının sizlerin huzurunda yapılması ben, binayı yaptıran kişi için de bir onurdur!" Tekrardan alkışlar başlıyor ve tekrardan duruluyor. "Ama en önemlisi, burada bugün ülkemiz için çok önemli bir kişi bulunuyor. Kraliçemiz, Ashe Hafuru burada!" Bir anda öyle bir alkış seli başlıyor ki kendini duyamayacak hale geliyorsun. Adamın ağzını okuyarak "Kendisini sahneye davet ediyorum!" deyişini duyabiliyor, ancak kimse dikkatini adama vermiyor. Kraliçe hızlıca binada bulunan korumalar eşliğinde sahneye doğru ilerliyor ve seni arkada bırakıyor. Sahneye vardığında mikrofonun başına geçiyor ve konuşmaya başlıyor.

"Sizin de bildiğiniz gibi Dusha Krallığı olarak müziğe, tiyatroya, her türlü sanata büyük önem veririz ve tüm bunların sergilenmesi için her türlü uğraşı sergileriz. Bu binanın yaptırılmasında yardımımızın dokunmuş olması beni ve kralımızı gururlandırıyor ve mutlu ediyor. Açılışa gelen herkese teşekkür eder ve saygılarımı sunarım." Tekrar alkışlar patlıyor ve alkışlar eşliğinde Kraliçe Ashe sahneden iniyor. Uzaktan sana eliyle işaret ediyor ve sen de kraliçeyle ortada buluşup ona özel olarak ayırtılmış ortadaki büyük bir masaya doğru onunla birlikte ilerliyorsun. Masa, Dusha bayrağının renkleriyle, Dusha halılarının görüntüsüne benzetilmiş bir örtüye sahip. Sandalyeler ise siyah ve diğer masaların sandalyelerine göre daha sağlam bir görünüme sahip. Sağlamlığı bir yana, diğer sandalyeler ve masalar tahtadan yapılmışken sizin oturduğunuz sandalyeler ve masa metalden yapılmış. Kraliçe, hızlıca yanınıza gelen garsondan iki şişe şarap istiyor ve sana dönüyor. "Ne istersen alabilirsin, çekinme. Ben ödüyorum." Kraliçe, üstündeki ceketi yavaşça çıkarıyor ve oturduğu sandalyenin üstüne asıyor. Gözlerini sana çeviriyor ve "Anlat bakalım hikayeni. Ne diye göreve dahil oldun?" diye soruyor.

Re: Şatoda Bir Avare

#7
Himota'lı adam arkadan gelince neye uğradığını şaşırmıştı. Kraliçeye o kadar odaklanmıştı ki biraz önceki cümleleri kurarken adamın bir komiser olduğu aklından çıkıp gitmişti. Karşılaştığı muameleyi hak etmediğini söylemek yalan olurdu ama bir kadının karşısında bu aşağılamayla karşılaşması şart mıydı? Kendince hayır. Bunu bir kenara yazdı. Ağzını kapattı ve komiserin uzaklaşmasını bekledi. Keyfini bozmak istemedi. Çünkü ne olursa olsun sonuçta kraliçenin yanında olacaktı. Komiser omzunu sıktığında acıyla tebessüm etmişti. "Eh, mesaj alındı." demişti dalgaya vurarak. Yapabileceği başka bir şey yoktu zaten. Kraliçenin hızlı adımlarına bilerek yetişemedi ve arkasından kum saati figürünü inceleyerek ilerledi.

İçeri girdiklerinde Dusha'nın burjuva dünyasına resmi olarak giriş yaptığını anladı. Üzerindeki tozlu takım elbise, etrafındaki güzel takımları gördükçe Dusha'yı "Burada bize yer yok!" dercesine kapıya doğru geri çekiyordu. İnsanları teker teker inceledi. Kelleşen ve göbek büyüten insanları izledi. Onun gözünde bir insanın giyim kuşamına bu kadar özen göstermesinin büyük bir sebebi zayıflıklarını örtmekti. Aslında birçok kişiye oldukça çocukça bir düşünce gibi gelirdi bu herhalde.

Bir açılış için toplanmışlardı burada. Ne açılışıydı bu? Anlamak için etrafına bakındı biraz daha. Bu sırada kraliçe kürsüye çıkmış ve konuşmasını yapmıştı. Tam olarak kürsü için doğmuştu. En azından Shisha böyle geçirdi aklından. Hep ön planda olmak istiyor olmalıydı. Aksi halde neden kralla birlikte olacaktı ki? Shisha ile birlikte olurdu. Gerçi zaten Shisha ile birlikte olacaktı. Kraliçenin anlattığı saçmalıkları dinlemeden ona bakmaya devam etti ve ardından salondaki en büyük alkışı patlattı. Kendisine garip bakışlar atan katılımcılara döndü ve "Ne? Kraliçe bu sonuçta." Kraliçe masasına geçene kadar alkışlamaya devam etti. Çağrıldığında ise ağır adımlarla insanların arasından geçerek masaya gitti.

2 şişe şarap geldi. Tam da istendiği gibi gidiyordu işler. Her istediğini alabileceğini de söylemişti kraliçe. Tıkınmak büyük bir hobisi de olsa o sırada aç hissetmiyordu. Kraliçenin sorusunu yanıtladı.

"Son katıldığım vaka tamamlandığında daha büyük bir suç teşkilatı hakkında bir teorim oluştu. Bunu garantilemeden, size danışmadan krala götürmek istemedim doğrusu. Burası da oldukça gürültülü aslında." etrafına bakındı. "Şimdi teorim size mantıklı gelirse çok büyük bir şey yakalayabiliriz bence. Şey yapalım, işiniz yoksa buradan sonra eğer...benim kaldığım yer çok uzak değil zaten. Bir ziyarette bulunursanız beni onurlandırırsınız." yaklaştı ve kısık sesle konuştu. "Her ülkede din adamlarında ufak tefek sapkınlıklar çıkar. Bunu biliyoruz ama...Dusha'da bunun teşkilatlı olarak yapıldığına dair bir fikrim var."
Last edited by Shisha Shøge on Sat Jul 11, 2020 10:15 am, edited 1 time in total.
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: [Shisha Shøge] Şatoda Bir Avare

#8
Kraliçe Ashe, sağ bacağını sol bacağının üstüne attı ve sözlerini dinleyip cevap veriyor. "Tamam, öyle olsun. Burada yarım saat boyunca formalite olarak kalmamız gerekecek. Bir polis memuru olduğun için sana güveniyorum." Kraliçe, şarap bardaklarına şarapları dolduruyor, birini sana uzatıyor ve sana doğru uzanıp fısıldıyor. "Eğer saçmalıyorsan rütben elinden gider haberin olsun." Kraliçenin tehdidinden hemen sonra kısa boylu, kilolu adam tekrar çıktığı sahneden tüm davetlilere seslenmeye devam ediyor. "Güzel davetlilerimiz, hepinizi Poshota ve Tumi adına bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum. Ayağa kalkalım ve sesimizi çıkarmayalım lütfen!" Kraliçe dahil etrafında bulunan herkes ayağa kalktığı için sen de ayağa kalkıyor ve saygı duruşunda yer alıyorsun. Bir dakikalık saygı duruşunun ardından tekrar alkışlar kopuyor ve kilolu amcamız konuşmasına devam ediyor. "Sırada, sizin için Gedhilfe'den getirttiğimiz harikulade sanatçılarımız var! Yüksek sesli bir alkış alalım efenim!" Tekrar, ve tekrar, ve tekrar alkışlar kopup gidiyor. Kulak zarların pes etme seviyesine gelecekken Kraliçe Ashe, şarabını yudumlamayı bırakıyor, şarap şişelerinden birini eline alıyor ve "Boşversene, gidelim buradan." diyor. Diğer şarap şişesini de alıp sana paslıyor. Sandalyesine astığı ceketi tekrardan üstüne giyiyor ve sana ifadesiz bir bakış atıyor.

Binanın görkemli kapısına doğru yürümeye başlayan görkemli kraliçeyi hızlıca takip ediyorsun ve onunla birlikte binadan çıkıyorsun. Kraliçe'nin çıktığını gören Damuri de sizinle birlikte dışarı çıkıyor. Kraliçe, Damuri ve Duga'ya bir işi olduğunu söylüyor ve şatoya tek başlarına dönmelerini, durumu krala bildirmelerini emrediyor. Her ne kadar emirlerine uymak zorunda oldukları için başlarıyla kraliçeyi onaylasalar da Damuri'nin sana olabildiğince sert bir bakış attığını görebiliyorsun. Kraliçe, sana dönüyor ve "Senin yer nerede? Gidelim ve şu meseleyi konuşup şatoya geri dönelim." diyor. Kraliçe'nin seni evine götürmesini emretmesiyle birlikte evine doğru yola çıkıyorsunuz.

Dateremi sokaklarının kavurucu havasına maruz kalmış olsanız da yolunuzu kısa bir sürede katediyorsunuz ve evine varıyorsunuz. Eve girdiğinizde, Kraliçe Ashe oturabileceği ilk koltuğa oturuyor, elindeki şarap şişesini yanındaki bir masaya koyuyor, üstündeki ceketi çıkarıyor, ceketin içinden bir mendil alıp alnındaki ve boynundaki teri siliyor ve seninle konuşmaya başlıyor. "Bize varsa iki şarap kadehi getirebilir misin? Sonra da derdin her ne ise anlatmanı istiyorum." Tekrar sağ bacağını sol bacağının üstüne atıyor ve seni beklemeye başlıyor.

Re: [Shisha Shøge] Şatoda Bir Avare

#9
Yarım saatten daha kısa süren bekleme süresinde rütbesini kaybetme ihtimalini düşündü. İçinde zerre korku yoktu. Çünkü bu olayın yaşanması çok da olası değildi. Tutarlı bir şeyler anlatması gerekiyordu sadece ve düşünmek için hala vakti vardı. Ne anlatacaktı bir önceki vakasıyla ilgili? Aklına bir iki fikir geliyordu aslında ama altını doldurmak lazımdı bunların. Hikaye anlatır gibi değil, bir şeylere dayandırması gerekiyordu anlatacağı şeyleri. Saygı duruşundayken aklındaki belirli saçmalıkları bir araya getirdi ve daha mantıklı bir saçmalık haline sokmaya çalıştı. Bir yandan dudaklarıyla söyleyeceği şeyleri hafiften mırıldanır gibiydi. Kraliçe de Shisha kadar sıkılmış olmalıydı ki bir şarap şişesini alıp ortamdan ayrılmaya karar vermişti.

Çıktıklarında kraliçe yolu tarif etmesini istemişti. Otel yakındı. Yine de bir iki sokak boyunca kraliçenin koruması gibi dolaşması gerekecek ve kraliçeyi seven insan kalabalığına katlanması gerekecekti. Bu bir problem olmasa da kısa zaman önce sinirlendirdiği komiser onu biraz tedirgin etmişti. Krala kendisi hakkında kötü yorumlar yapmasını istemiyordu. Hemen yanına gitti ve konuşmaya başladı.

"Az önceki olay konusunda kusura bakmayın." Tebessüm etti. "Bir anlık komiser olduğunuzu unuttum doğrusu." El sıkışmak için elini uzattı. Sonrasında kraliçenin peşine takıldı ve en kısa yoldan otelin yolunu tuttu. Otelin güzel yanı ise o kadar küçük ve arada köşedeydi ki genelde içinde kimse olmuyordu. Lüks yerlerdense böyle "yalnız" yerleri tercih ederdi. Otele girdiklerinde ceketini çıkarıp astı ve hızlıca kraliçenin istediği gibi şarabı açtı. İki kadehe doldurdu ve karşısına oturdu. Bu ana gelmek için sıktığı yalanları bir araya topladı kafasında. Şimdi daha da iyisini yapması gerekecekti. Taktik şöyleydi ki ne zaman kraliçenin kadehi boşalsa Shisha dolduracaktı. Böylece bir süre sonra kraliçe zar zor dinler bir hal alacaktı.

"Şöyle ki..." Kraliçeye bir dal alması için sigara paketini uzattı. Kendisi de aldı. "Son görevimde dini yetkilerini kötüye kullanan bir tür...nasıl denir...tam olarak tecavüz çetesi çökerttik. Ancak, tabi şu konuyu bir anlamanız lazım ki bu çetenin başında şehrin, yani Pudaerø'nun en büyük din adamı vardı. Zamanında insanların güvenini kazanmış biri. Ancak kurbanlardan aldığım bilgiler doğrultusunda söyleyebilirim ki bu çete 20 yıldan uzun bir süredir bu rezilliğe devam etmekte. Tam 20 mi bilmiyorum da o civardı galiba." Lafı uzattı bilerek. Boşaldıysa kadehi doldurdu. "Biliyorsunuz ki din kadar önemli bir şey yok Dusha halkı için. Bunu onaylayıp onaylamadığım konusunda bir şey söyleyemem ama gerçekler bu." gülümsedi. Ellerini iki yana açtı hafifçe ve ekledi. "Bir diğer gerçekse bahsettiğim şehrin, bildiğiniz gibi, oldukça ufak bir şehir olması. Yani her sokağında çocuklar rahatlıkla koşturuyor ve insanlar kısmen birbirini tanıyor. Şöyle de..." Kadehi doldurdu. "Tazeleyeyim ben. Heh, nerede kalmıştım? Şehir küçük falan...evet. O sırada aklıma şu geldi.Kurbanlardan aldığım bilgiye göre bu kadar uzun zaman boyunca bu rezillik halktan gizlenmiş. Özellikle tecavüze uğrayan kadınların eşlerinden, haliyle. Yani, varmak istediğim noktaya geleyim. Bu devletin belediyeleri hiç mi çalışmıyor cidden? Bu ihtimali olası bulmuyorum. 20 yıldır bu rezillik bu kadar ustaca nasıl yürütülebilir? Hem de insanların içli dışlı olduğu küçük bir şehirde? Nasıl kimsenin haberi olmaz, kimse duymaz? Sizce mantıklı mı bu? Bu bir teori tabi ama bence...galiba daha üsttekilerin de bu işle bir bağlantısı olabilir. Çünkü din adamları, özellikle bu kadar tanınan din adamları, üst mevkilerde insanları tanır. Bence birilerinin izni dahilinde gerçekleşiyordu bu olaylar. Tabi sizin de fikrinizi almak isterim ama bence incelemeye değer."

Dedi ve derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Gelecek her soruyu cevaplamaya hazırdı.
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: [Shisha Shøge] Şatoda Bir Avare

#10
Sigara teklifini kullanmadığını belirterek reddeden kraliçe, üç kadeh içtikten sonra senin sorunu cevaplamaya koyuluyor. "Ülkemizde bu tarz olayları sık sık görüntülüyor ve başa çıkmak için elimizden geleni yapıyoruz. Genellikle teşkilat görevini yerine getiriyor ve bizim müdahale etmemize gerek kalmıyor ancak bazı hususlarda, mesela sizin yaşadığınız olaydaki gibi hususlarda fazla örgütlenmiş olabiliyorlar ve polis müdahalesi zorlaşıyor. Bu gibi durumlarda işin kraliyet polislerine ve Dusha hükümetine bırakılması en iyi karar olur diye düşünüyorum." Söylediklerinin hiç de üç kadeh şarap içmiş birinin söyleyeceği şeylere benzemediğini fark edince gülümsüyor ve sesleniyor. "Bu arada, ben ne kadar içersem içeyim sarhoş olmayan tiplerdenim." Hafif bir tebessümle birlikte sözlerine devam ediyor. "Öncelikle sana hiçbir hükümet personelinin bu işlerle bağlantılı olmadığıyla ilgili güvence sağlayabilirim. Birincisi, kralımızın üstünde bir mevki yok ve haliyle altında da fazla mevki yok. Bu ülke bir krallık yönetimi olduğu için aslen kralımız ve ben karar verici roldeyiz. Bunun anlamı, bu tarz örgütlenmelerin üst mevkilere duyurulmadan yapılıyor olması oluyor. Senin de tahmin edebileceğin gibi kralımız üst mevkide bulunan insanlar tarafından destekleniyor. Bunun yegane sebebi ise üst mevkilerde bulunan insanların kralımız tarafından o mevkilere getiriliyor olması." Bir bacağını diğer bacağının üstüne atıyor ve biraz daha arkasına yaslanıp, gerinip rahatlıyor. "Ülkemizde yaygın olan, halkımıza ait olan Dushuma dininin getirdiği batıl inançlar ne yazık ki daha az gelişmiş, daha az yatırım yapılmış yerlerde insanların yeterli bir eğitim-öğretim işleyişine sahip olamaması ve muhafazakar sayılabilecek bir kültürde yetişmiş olmaları sebepleriyle çok daha farklı yerlere gidebiliyor ve taciz, tecavüz, işkence gibi kabul edilemez unsurlara başvurulabiliyor. Bunu çözmenin tek yolunun eğitim olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki yılın bütçe planında eğitim büyük rol oynayacak ve çeşitli köylere eğitim konusunda yardım yapacağız. Benim de sana sormak istediğim şeyler var elbet." Kraliçe, tekrar bir bacağını diğer bacağının üstüne atıyor, arka cebinden bir yelpaze çıkarıyor ve kendine doğru sallamaya başlıyor.

"Sizin vaka raporunuzu okudum, tüm vaka raporlarını tek tek okurum. İsmini oradan hatırlıyorum. İşkence, taciz, tecavüz... Bunlara karşı bir insan olarak neden ateşe ateşle karşılık vermeyi, onları öldürmeyi seçtin? Burası kanunsuz bir ülke değil. İyi niyetli bir teşkilat amiriniz olmasaydı Polis Teşkilatı'ndan atılabilirdin bile. Neden böyle bir risk aldın? Onların yaptıkları zaten ömür boyu hapis cezasına çarptırılmalarına sebep olacaktı. Sen var olan kanunları yürütmekle hükümlü bir insansın, kendi kanunlarını koyup ona göre hüküm sağlamak gibi bir lüksün yok. Böyle bir lüksün olduğuna nasıl inandın? Cesaret diyeceğim ama cesur bir insan seninki gibi korkak bir yola girişmezdi. Kısacası senden bana o an aklından neler geçtiğini anlatmanı istiyorum."

Kraliçe, üstündeki gömleğin düğmelerinin bir kısmını açıyor ve odanın fazla sıcak olduğunu belirtiyor. Cevabını beklerken kendi omuzlarını ovalıyor ve acıdığını belli ediyor. "Masaj yapmayı biliyor musun? Rica etsem omuzlarıma masaj yapman mümkün mü? Üç gündür etrafımdaki işlerle uğraşmaktan çok yıprandım. Cevabını verirken hafifçe omuzlarıma masaj yapabilirsin, senin için de uygun ise tabii ki."


Off Topic
Shady's back, tell a friend.
Locked

Return to “Poshotatumi Şatosu”

cron