[Ak Kümamod] Vitamin D

#1
Yeni yılın heyecanı iyiden iyiye bütün kıtaya yayılıyordu. İç savaşlar, siyasi oyunlar, boynuzlanmalar, terk edilmeler ve nice negatif basan bu çağrışımlar birkaç dakikalığına da olsa anlamsızlaşacak ve insanlar dünün yarından farklı olacağı inancıyla kendisini kandıracaktı. Bu coşku seli içinde bir sinirli genç adam ise Molcheb'deki yeni dairesinde, üstünde bir radyo, bir defterin olduğu masada oturuyordu. Daha önce gördüğü fakat hiç kullanmadığı şu radyonun düğmesini bir sağa bir sola çevirip cızırtıların azalmasını ve anlaşılabilir kelimeleri duymaya niyetleniyordu. Herhangi birisini bulsa yeterdi zira inanıyordu ki birkaç dakika sonra hepsi aynı şeyi yayınlar olacaktı. Kanalı bulduktan sonra bir derin nefes aldı ve kalemini alıp defterinin ilk yaprağını açtı. Bıkkınlıka bağırdı: "Hay 'Fark etmez' diyen dilimi sikeyim ya"
Kümamod wrote:
S▄▄▄▄i Günlük
01 SALI
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki sana hiçbir zaman "Sevgili" diye hitap etmeyeceğim. Bu çok gey. Hele şu yakıştırdıkları fonta bak. Karı mıyım ben? Okulda ancak karılar böyle güzel ve özenli yazmaya gayret ederdi. Ben kötü yazardım. Ee, sonuç ne? Yazdığımız kelimeler arasında anlam farkı mı var? Hayır, iş sadece gösterişte.

Teknik olarak halen daha PS 46 yılındayız. Zira daha yeni yıla sanıyorum ki 10 dakika var. Ama senin üreticin olacak bu orospu çocukları o kadar dayatmacı ki kendimiz tarih dahi atamıyoruz. Bu bilgiyi senden saklayıp yanlış bir bilgi aktarmak istemem.

Şu an yaptığım şeyden öylesine utanıyorum ki anlatamam lakin buranın lavuklarında bir söz var söylenip duruyor: "Yeni yıl kararları". Hahaha. (Bunu yazarken de çok utandım lakin güldüğümü belirtmem gerekiyor.) İnsanlar yeni yıla girerken yeni kararlar alarak yenileneceğine inanıyor. Kilo vermek isteyen "Daha düzenli besleneceğim", kültürlenmek isteyen "Günde 50 sayfa okuyacağım" ve-saire (bu kelimeye yeni yeni alışmaya başladım, hayatımın tamamlayıcı bir parçası olacağı çok açık) diyerek yeni kararlar alıyorlar ve bunları "yeni" yıl ile uygulamaya koyuyorlar. Tabii ki motivasyon tek başına yetersiz olabileceği için bir de batıl inançları var. "Yeni yıla nasıl girersen öyle gider."

Kulağa komik geliyor zira sanıyorum düzenli nefes almayı sağlayacak kadar zekası olan herhangi bir insan bunun bir uydurma olduğunu görebilir. Fakat işte baharat da buralarda bir yerde. "Ya doğruysa?" Hay ben bu cümlenin anasını sikeyim. Bunun bir de ikiz dingili "Ya yanlışsa?" versiyonu vardır ki ete kemiğe bürünse de anasını siksem. Bu sözün karşısında direnebilecek hiçbir fikir, idea veya sistem yok. Bir adam çıkıp dese ki "Ben mor ten renkli insanlar gördüm" açıkça akla yatan bir kısmı yok fakat şunu sorduğunda: "Ya doğruysa?" Bu cümleden sonra aklın, mantığın, bilimin verebileceği tek bir yanıt dahi yok.

Şu an niye mi senin üzerinde tepiniyor, karalamalar yapıyorum. Bu yüzden. Zira yeni yılda aydınlanmış birisi olmak istiyorum. En basitinden niye yaşıyorum, bunun bir yanıtı var mı? Ya da beni yaşatan ne? Yemek yemek mi? Saçmalama. Bunun eş değeri motora yakıt katmak gibi. Motorlar canlı mı? Değil. -Peki ya öylelerse gibi bir soru sormayı çok istiyorum lakin bir güne 2 sayfa yazı yazabiliyorum. Niye? Çünkü senin orospu çocuğu dayatmacı üreticilerin yüzünden.- Ben düşünüyorum, düşündüklerimi senin üzerine yazıyorum. Bunun büyüsünün farkında olan tek lavuk ben miyim? Eğer bensem ne gibi bir korkunçluğun içindeyim, farkında mısın?

Yazı yazmak, kitap okumak, topluluklara katılmak, radyo dinleyerek gündemden haberdar olmak ve-saire (muhteşem, gerçekten muhteşem bir kelime) yeni yılda başarmak istediğim şeyler. Aynı anda hepsini yapamayacağıma göre en kolay ikisini şu an gerçekleştiriyorum. Radyo başında günlük yazıyorum. Birazdan Deith Ozæf konuşacakmış. Bu ▄▄▄▄ sadece adını duydum. Ne anlatır hiç bilmem. Benim için de ilk olacak -Hayır, neyi karaladığımı söylemeyeceğim.-

Aha konuşuyor... Orada olmayanlar orospu çocuğu mu biz de burayı koruyoruz? Evet, evet geçirdik. Bu yıl kaldırırım ama gelecek senenin "Yeni Yıl Kararları" paketimde alkolu bırakmak olabilir. Bu sağlığa zararlı bir şey ▄▄▄▄ ▄▄▄. Her düşündüğü---. amanın anı.

İşte geri sayım başladı, yalan yok; bu işe kendimi biraz kaptıracak gibiyim. Muhtemelen arkadaş bulunca da bu alışkanlıktan vazgeçeceğim ama en azından bugün için teşekkür ederim. Amına koydumun günlüğü. (Bu iyi bir şey, alınmaman lazım.)

Masasından kalktı genç adam. Günlüğü -nedendir bilinmez- açık ve kalemi içinde bıraktı. Günlüğe yeniden dönüp 1-2 saniye baktı "Her neyse." diye söylendi. Kapısının arkasından mavi, üzerinde dalga desenli gömleğini giydi. Rozetini, anahtarını gömleğinin yan cebine koydu. Aynada saçını önce taradı sonra da ıslattığı eliyle bozdu. Ortaya doğru büküp şekil verdikten sonra anahtarını aldı ve apartmanından çıkarak aşağı indi. Molcheb'e geleli 10 gün, evine tam anlamıyla oturup keyif çatacak kadar yerleşmesi ise yaklaşık 2 saat kadar olmuştu. Üzerinde bir yorgunluk vardı lakin yeni yılın büyüsü onu da sarmıştı. Bu gecenin sabahı olmamalıydı.

Yadrop Caddesi'nin diğer ahaliye göre kalburüstü olduğunun farkındaydı ve Kümamod, asla hedefi küçük tutmazdı. Ligini göz ardı eder, zirveyi hedefler ve eğer tavizler verilecekse zirveye yapılan taarruzlar nihayetinde verirdi. Caddenin insanları ne yöne gidiyor, neler söylüyor öğrenmek istiyordu. İnsanları takip edecek nihayetinde gittikleri gece kulüplerinin tahlilini yapacaktı. Damsız alıyorlar mıydı, korumalar rüşvet kabul ediyor muydu? Arka kapısı var mıydı? İçeriye girme seçenekleri nelerdi; gibi bir çok detayın yanıtını arıyordu. Önce fizibiliteyi tartacak ardından planlama yapacaktı.

Bas git, güzelim... Bu caddeler artık eskisi gibi değil

Re: [Ak Kümamod] Vitamin D

#2
"Bu gece içkinin amına koyuyor muyuz aga?"
"Koyuyoruz aga!"
"Bu gece karıların amına koyuyor muyuz aga?"
"Koyuyoruz aga!"
"Adrud, ver oğlum müziği!"

Yanından geçen gençlerle dolu bu grup, konuşmanın ardından son ses patlayan müzik ile coşku içinde bağıra bağıra ilerliyor. Gençlik işte. Kanı kaynıyor götten bacakların! Tabii, bu zırtapozlar olmasa her mekandan aynı anda gelen eğlence sesleri aynı etkiyi yapacaktı. Caddede yürürken envayi çeşit insan görüyorsun. Kahkaha atanlar, sohbet edenler, el ele ve kol kola yürüyenler, yiyişenler ve daha niceleri. O kadar canlı, o kadar yaşam dolu bir caddedesin. Geçerken mekanların içine doğru bakıyorsun. Hepsi süslemiş püslemiş iç mekanı. Bir yerde herkes yiyip içiyor, bir yerde sadece alkol alınıyor, bir yerde dansözler var, bir yerde ise yeni yıl heyecanını daha fiziksel yollardan göstermek isteyenler var. Anlarsın ya? Hehehehe!

Caddenin yol ayrımına geldiğinde bir nevi merkezinde olduğunu anlıyorsun. Her yol caddenin başka bir tarafına çıkıyor. Her eğlence yeri salmış elemanlarını dışarı; broşür dağıtıp müşteri çekme peşinde. "Yılbaşını gecesini aleve vermeye hazır mısınız?" "Açık büfenin dibini görmeyen anasının amını görsün!" "Vahşilerin arasından sıyrılın ve seçkinlerin arasında yer alın." Işıklar, sesler ve insanlar seni alttan bir panik havasına sokuyor. Her şeyin çok hızlı geliştiğini kimsenin bir saniye bile durmadığı bu şehir yaşamında hayatta kalmak istiyorsan, nehrin akışına ters yüzmeyeceksin saf şey. Yoksa boğulursun.
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Hiperyus ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 96 saattir. (4 gün)

Re: [Ak Kümamod] Vitamin D

#3
"Piyasalar fazlaaaaasıyla güven veriyor ve yatırımcıları kendine çekiyor. Peki ya sence ben kimim tahmin et güzelim! Vergi toplayıcısı. Yani babanın en büyük korkulu rüyası.'"

Kümamod elleriyle bir ritim tutturmuş caddede ilerliyordu. Götelekler daha içmeden uçmaya başlamışa benziyordu. "Ehehe sizi gidi lavuklar!" diye söylendi Kümamod. Çoğunun alkollü olmaktan ziyade alkollüymüş gibi davranıp moda girdiğini düşünüyordu. Yoksa bunların -başkent bebeleri bile olsa- bir iki yudumda uçuşa geçeceğine inanmıyordu. Bugün pandanın panı, yılın başıydı. Her türlü lavukluk serbestti.

Sikişenler, sokuşanlar ve sıçanlar arasında ilerlemeye devam etti Kümamod. Mekanların hepsine tek tek göz gezdiriyor fakat hiçbirinin üzerinde genel detayları inceleyecek kadar durmuyordu. Elinde kadeh olan karı mı var. Burada şarapçılar var! İki erkek yanlarında karı olmadan dans mı ediyor. Burada Birliktelik Partisi Genel Toplantısı var! Bu analizleri sürdüre sürdüre nihayetinde meydana vardı genç adam. Fırtınanın gözüne. Her şeyin somurulup hiç edildiği yere. Derin bir nefes aldı genç adam. İyice gerinip, kabardı. Boynunu kıtlattı. Ardından durup garip bir surat ifadesi yaptı: "Sakız almayı unuttum amına koyim." Zira ne zaman havalı bir duruş yapacak olsa ağzında geviş getirir gibi 2 tur sakız çiğnerdi.

Hanutçuların hepsi tuttuğuna yapışıyor. Kendilerince bir yöntem ve söylem ile laflar sıralıyorlardı. Hepsine pek aldırış etmiyordu ama lavuğun teki "Vahşilerin arasından sıyrılın!" dedi miydi "Zınk!" diye durdu. Adama doğru döndü: "Be amına koyduğum bugün vahşi olmayacaksak ne gün olaca'z?" Bu sırada diğer yandan bağıran "...anasının amını görsün!" adamın sesi yükselince kaşlarını kaldırdı ve işaret parmağıyla sesin yönünü gösterdi. "Vatan bizden görev bekler." adamın yanıtı var idiyse de dinlemeden yürüdü. Düşüncesine göre zaten o mekan seçkin olamazdı zira seçkin olan bir yer zaten bu tür bir söyleme ihtiyaç duymazdı.

Hanutçuyu bulacak ve sırtına iki kere "pıt pıt" sıvazlaması yaptıktan sonra içeri dalacaktı. İçeriye pek göz atmadan çalan müziğe göre ritim tuta tuta içeri girecek ve hafiften dans hareketlerine başlayacaktı. Sahnenin ortasına doğru ilerleyecek ve dansını zirveye doğru taşıyacaktı.
► Show Spoiler
Dansı bittikten sonra -başına bir iş gelmezse- barmenin önündeki taburelerden birine oturacak ve barmene "Ayarla bir şeyler" diyecekti. Ardından etrafa göz gezdirmeye başlayacaktı. Utangaç kız grupları, buluşmaya erken gelen veya sevdiceği yalnızca lavaboya çıkmış kızlar asıl hedefti. Lakin bu süreç içerisinde diğer lavukların ne yaptığına göz gezdirmek de lazım olabilirdi.

Re: [Ak Kümamod] Vitamin D

#4
Seçkin mekan elemanı beklemediği karşılık karşısında ne diyeceğini şaşırıyor ve öyle bakakalıyor. Sırtını sıvazladığın eleman ise diğerine kol hareketi çekerek gülüyor. İçeri girip "ilginç" dansını yaparken herkes sana yeni bir canlı keşfetmiş bilim insanı gibi bakmaya başlıyor. Bazıları verecek tepki bulamıyor, bazıları "Ne oluyor amına koyayım?" bakışı atıyor, bazıları ise aklında anlamlandırmaya çalışıyor. Sanatını icra ettikten sonra ünlü Djurat siparişini veriyorsun. Barmen sana sıcağından bir kap karışık kuruyemiş getiriyor. Yanında ise bilmediğin bir içecek. "Götüne kurt girmiş de can çekişiyormuş gibi hareketler yapan birisine alkol verip kendisini daha da rezil etmesine müsaade edemem. Önce şunu iç, sonra alkole geçersin. Gece uzun." İçecekten bir yudum alıyorsun. Sert bir içecek ama kesinlikle zihin açıyor. Tam bir avuç kuruyemişi ağzına atıp tadına varırken içeriye paldır küldür biri giriyor. Kör kütük sarhoş. Sallana sallana gelip sana tosluyor. "Sen kimsin laaan? Ne işin var burada? Ne diye önüme çıkıp bana engel oluyorsun kaarşim? Bıktım artık engellenmekten! Ustaaaa, kızını bana ver!" O sırada arka odadan palabıyıklı bir amca geliyor. "Sikti git lan buradan!" diye çıkışıyor. Sarhoş, amcanın yanına parmağını kaldırarak gidiyor. "Usta, sikecek olan ben." dediği gibi palabıyıklı amcadan tokadı yiyor. Sarhoş uçarak sana çarpıyor ve ayakta durabilmek için seni itiyor. Sen de bir anda yere kapaklanıyorsun. "Ben adamı, işte böyle sikerim. Senin kızı da böyle sikecem he!"

Şehir hayatına hoş geldin, Ak Kümamod! Alarmda olamasan başına her şey gelebilir. Asla bilemezsin. Sen kendini toparlamaya çalışırken sarhoşun "Aaah, boş yer var!" deyip yerine oturduğunu ve kuruyemişini yemeye başladın görüyorsun. "Ne acıkmışım beeeeee!" demeyi de ihmal etmiyor, mal. Hatta, içeceğinden içip öğürerek "Bu ne biçim alkol be!" diye sitem edip fındırıveriyor bardağını.

Re: [Ak Kümamod] Vitamin D

#5
Kimse Kümamod'un dansındaki -köylülükten gelen- nüansları anlamamıştı. Oysa ne mükemmel ve ne çağın ötesinde bir dans idi, kimse anlamamıştı lakin Kümamod bunu pek de dert etmedi. Barmenin verdiği içkiye ve sözlerine pek mırın kırın etmedi zira aynen barmenin dediği gibi, gece uzundu. Her şeyi denemeye vakit vardı.

Genç adam içkisini gömdü ve tam ağızda kalan sertliği alsın diye leblebiyi ağzına atacaktı ki bir lavuktur geldi, Kümamod'u ittirdi. Lavuk, apaçık sarhoştu. Ağzından ne çıktığının da pek farkında değildi. Belki de farkındaydı, bu başkentlilerin meşrebi nerelere uzanırdı; Kümamod onu bilemezdi. Genç adam yüzünde hafif ama aşağılayıcı bir gülümseme ile sarhoşa baktı ardından da üzerini silkmeye başladı. O üzerini silkerken yaşlı adamın teki nihayetinde adama bir tokat yapıştırdı ki ne sarhoş bekliyordu ne Kümamod. Tokat sarhoşa, sarhoş da Kümamod'a indi.

Kümamod yerden toparlanırken sarhoş halen daha yaşlı adamın kızını sikmeye yönelik önermelerde bulunuyordu. Kümamod sinirliydi sinirli olmasına da daha gecenin başında olduğunun da farkındaydı. Daha çakırkeyif dahi olmadan birisini döverek başlamak büyük sıkıntıydı ki, işin bir başka boyutu: Kümamod da artık bir polisti. Artık Obebkeb'de istediğini dövüp tanıdık polise arada bir şişe ateşleyerek çözebilecek durumda değildi. Polisin sivil dövmesi kulağına büyük bir eğlenceymiş gibi gelse de şu sıralar kendini tutsa iyi edeceğinin farkındaydı.

Sarhoşun yanına agresif fakat güler bir yüzle yanaştı. Yaşlı dayıya "Dur" işareti yapıp gitmesi için elini salladı. Hafif bir ses tonuyla "Ben ilgilenirim dayı." Sarhoşun yanına oturdu. "Doğru diyorsun, ben de beğenmedim zaten. Ne versin barmen sana, korkma bendensin." Ardından söylediğinde ciddi olduğunu ima eden bakışlarla barmene baktı. Boş bulduğu bir arada da soracaktı. " Yönetenlerin anası mı lan bu kız da ulu orta sikece'm diyesin. Kimsin necisin sen de hele bakayım."

Re: [Ak Kümamod] Vitamin D

#6
Hey, sonuçta hepimiz insanız. Hepimiz sarhoş olup ortalığı birbirine katabiliriz, değil mi? Gösterdiğin sakinlik dansının garipliğini unutturuyor. Dayının sinirleri yatışıyor ve "Bunlarla uğraşamayacak kadar yaşlandım." edasıyla arka odaya dönüyor. Sarhoş ise sen konuşurken duraksıyor ve bir anda depresifleşiyor. Gözleri yaşarıyor ve sesi titriyor. "Ben...onun için her şeyi yaptım! Daha rahat yaşayabilelim diye nefret ettiğim siyasete atıldım. Yıllarım...yıllarım işkenceyle geçti. Sonunda! Sonunda milletvekili oldum. Diğerlerinin yarısında yerimi aldım. Peki, ne uğruna? Ha! Ne uğruna?" Sarhoş masayı dağıtıyor ve masaya kafa atarak alnı masada öyle durup hüngür hüngür ağlamaya başlıyor. Hıçkırıkları arasında zar zor seçtiğin sözcüklerle öyküyü kafanda toparlamaya çalışıyorsun.

Anlaşılan, arkadaş sevdiği kızla sorunsuz ve paralı bir yaşam için en çok para getiren mesleklerden biri olan milletvekilliğine atılmış. Hiç sevmemesine karşın ve ruhu sıkılmasına karşın yıllarca katlanıp okumuş ve mezun olmuş. Mecliste de yerini alabilmiş. Sorun şu ki, katıldığı parti kızın ailesinin desteklemediği bir parti çıkmış. Aile kendi içinde olayı büyütmüş de büyütmüş. Olay almış başını bambaşka gereksiz ciddi konulara gitmiş. Kız da ailesini terk edip çocukla kaçmaya kendini getiremeyince bizim oğlan almış kederini vurmuş içkiye. Djurat'ta siyaset herkesin yaşamında büyük bir rol oynar. Djurat'ın başına ne gelirse, iyi ya da kötü, politikadan kaynaklıdır. Sarhoşluğu geçmeye başlamış delikanlı salya sümük sana dönüyor ve "Sen hiç bütün yaşamını adadığın birisi tarafından terk edildin mi?" diye soruyor.

Şehir yaşamını tanıyayım diye geldin. Ne ile karşılaştın? İnsan olmak bu olsa gerek. Yaşamak bir hiç uğruna olmasını göze almak demektir belki de.

Re: [Ak Kümamod] Vitamin D

#7
Kümamod lavuğu sakinleştirmeyi başarmıştı. En azından artık mal mal hareketler yapmayı kesmişti. Bu, kısa vadeli bir zaferdi. Bu vadeyi uzatıp geleceğe yaymak da onun elindeydi. Dayıyı yolcu ettikten sonra oturduğunda herif ayrı bir moda girmiş, içini dökmeye başlamıştı. Söylenen her bir söz, Kümamod'u peyderbey kabartıyordu. Onun zavallılığı ile içten içe eğleniyor, acısıyla alay ediyordu. Hani derler ya "Başa gelmeden bilinmez". Doğruydu. Kümamod değil elin kızına, kendi kanındakine dahi ağlayacak kadar bağlılık hissiyatına sahip değildi. Onun için bu görüntü kağıt kesiğinden sızlanan koca koca adamlarla eş değerdi. İkisi de içten içe gülünecek, egonun ihtişamına sığınmaya itecek hadiselerdi.

Kümamod, kendi aklında olayları tahayyül ederken mebus efendi ağlayıp sızlıyordu. Nihayetinde yeniden dile geldi ve onun da böyle bir olayın başına gelip gelmediğini sordu. Yanıt aslında çok basitti, tek kelimeyle münhasırdı. Lakin Kümamod onu biraz uzatıp süslemeye, belki de içeriğini bir miktar değiştirmeye karar verdi. "Ahh." diyerek bir iç çekti. Oturuşunu düzeltti ve kıçını taburenin üstüne iyice yaydı. "Erkeğin kaderi bu değil midir? Hiçbir zaman asla yeterli olmaz. Avucuyla kırıp koysan dünyayı önlerine. 'Güneş nerede?' diye sorarlar." Biraz durduktan sonra devam etti. "Ben de sevdim elbet. Ben de rahat yaşamamız için bazı şeylere kalkıştım." İki eli ve yüzüyle "Ne uğruna" dercesine jest-mimik yaptı ve sustu. "Yine de garip ama. Senin gibi bir adam bu hallere düşmemeli." Sarhoşa doğru hafifçe yaklaştı. Sesinde bir sertlik, bir uyarıcılık vardı. "İstediğini elde edebilmeli." Yeniden rahat ve hafiften güler yüzüne geri dönerek postürünü düzeltti. "En azından milletvekili denince benim aklıma istediğini elde eden bir tip geliyor."

Söylediklerinin bir tanesi bile mi doğru olmazdı? Bir tanesine bile mi yürekten inanarak söylemezdi? Ne birini gönlüyle sevmişti ne de milletvekili, başbakan, imparator ve hatta Frum ve Ser denince sikine elektrik giderdi. Eşref saati tutsa lavuğun göz yaşlarıyla ısladığı masayı bir de herifin kanıyla ıslatırdı lakin dedik ya Kümamod bir arayıştadır. Bu avuç avuç, şarıl şarıl akan haşere lavuklar ne yapar ederdi de Kümamod'un kanını emerdi görmek istiyordu. %50'nin arkasından geldiği bu hayatta, perdenin ötesini de görmek istiyordu.

Rahat bir tavırla solunda oturan sarhoşa sağ elini avuç hafif çapraz yukarı bakar biçimde milletvekiline doğru götürdü. "Ben Kümamod. Memnun oldum."

Re: [Ak Kümamod] Vitamin D

#8
Sarhoşluğunu neredeyse yenmiş olan milletvekili, seni dinledikten sonra gözleri çakmak çakmak alev alıyor. "Haklısın, başkalarının saçma salak görüşleri yüzünden sefil bir hayat süremeyeceğim! Teşekkür ederim dostum!" Elini sıkıyor ve kendini tanıtıyor. "Adım Timu Yuiküma, dara düşersen beni bul." Ardından kalkıyor ve hızlı adımlarla dışarı çıkıyor. Ak Kümamod, sen sonu hiç hoş bitmeyecek bir olaylar zinciri başlatmış olabilirsin. Milletvekili gittikten sonra mekanın küçük sahnesine kıpkırmızı bir elbise giymiş, beyaz eldivenler takmış olgun bir hanımefendi çıkıyor. "Hepinize hoş geldiniz diyorum. Açık büfe ile karnınızı doyurduysanız, ruhunuzu doyurmaya başlayacağım." Arkasındaki ekibe işaretini veriyor ve canlı müzik başlıyor. Kadının sesi pürüsüz ve kuvvetli. Arada bir mikrofunu oturanlara uzatıyor ve hep beraber eşlik ediyorsunuz. Müzik de hareketli he! Canlandırıyor ama baş ağrıtmıyor. Eğlence devam ederken gözün bir an dışarıda hızla hareket eden birkaç silüete takılıyor. Dikkatlice baktığında dışarıda kavga olduğunu görüyorsun. Bir grup insan birbirine girmekte. İçeride bir eğlence, dışarıda ayrı bir eğlence dönüyor. Djuratta insanlar bol bol kavga eder. Bazıları izlerken eğlenir, bazıları katılırken. Kim bilir, belki de buranın insanları bu dille anlaşıyor. Belki de sadece fazla dışa dönükler. Dışarıda neler döndüğünü merak edebilirsin. Merak etme, zaten olay ayağına geliyor. Mekanın iki taraftaki camları da patlıyor ve iki taraftan içeri adamlar uçarak giriyor. Ardından ana kapıdan biri içeri giriyor. Suratında pençeye benzer bir dövme var. Üzerinde ise palto. Paltonun içinde takım elbiseye benzer bir kıyafet var. Arkasından içeriye sağdan ve soldan olmak üzere toplamda altı eleman kolları öne doğru uzanmış, elleri de açık şekilde giriyor. "Seni almaya geldim bülbülüm!" diye bağırıyor paltolu. Sahnedeki kadın şarkıyı kesiyor ve boğazını temizliyor. "Git ve kendini becer, lağım faresi!" Paltolu kahkaha atıyor. "Hırçın olman beni azdırıyor, biliyor musun?" Onların atışması sırasında sen dahil herkes öksürmeye başlıyor. Bazıları başını tutuyor, bazıları nefes almakta zorlanıyor, bazılarının ise eli ayağı titriyor. Görüşünün gidip geldiği bariz olanlar bile oluyor. Paltolu, işaret ve orta parmağını birleştirip havaya kaldırıyor ve iki el mermi sıkıyor. "Sizinle işim yok. Dağılın lan, haşereler!" Bunun üzerine herkes panik hâlinde mekanı terk etmeye başlıyor. Elemanlar ise dışarı çıkartman önce haraç kesiyorlar. Önce milletvekili, sonra mafya. Ne kadar aksiyonlu bir gece, değil mi?

Re: [Ak Kümamod] Vitamin D

#9
Kümamod sözlerinin bu denli bir gaz etkisi vereceğini pek düşünmemişti. Nihayetinde bu sözler, "öylesine" söylenen sözler idi. Kimse de öylesine yaptığı bir işten "en iyi" sonucu beklemezdi. Milletvekili herif Kümamod'un sözleri ile bir kalktı, pir kalktı. Kümamod şaşkın fakat bir o kadar da eğlenmiş bir ifade ile herifçioğluna baktı. Adını verip masadan bir hışımla kalkıp mekanı terk etti. O gidince tuttuğu gülümseme ve kahkahalarını ardı sıra patlattı gitti. Mekandan çıktığında da "Timu Yuiküma demek. Am uğruna geberip gitmezsen, evet, bulacağım seni. Borcumu da alacağım." diye söylendi.

Sarhoş mebus vakasından sonra Kümamod'un tabiriyle "SKT'si daha geçmemiş, geçtiyse de öldürmez bir hatun" sahneye çıktı. Kümamod birkaç mekan solisti ile ilişki yaşamıştı lakin hiçbiri elbette başkent standartlarında değildi. Fakat dedik ya "başkent standartı" diye. Kümamod, kendini bu standarda uygun hissetmiyordu. Bu gece onun oryantasyon gecesiydi. Büyük oynayası vardı var olmasına lakin boşuna efor harcayası da yoktu.

Kadının sesi öylesine güzel, öylesine zarif idi ki Kümamod'un ilgisini hemen çekti. Hatunu ve şarkılarını arka planda çalan tıngır-mıngır muamelesi yapacağı var idiyse de bunu yapamadı. Bolcheb'in taşı toprağı altın idi, tanrı şahit. Her şey Kümamod'un narenciye köyündekinden katlarca daha güzeldi. Bolcheb kargasının boku muhtemelen Obebkeb'de Tolt Dakvøpli diye satılabilirdi. Önündeki masaya yumruğunun kenarıyla hafif fakat tok bir ses ile vurdu. "Vaaayt amına koyim sese bak sese!" diye bağırdı. "Hocam peçete ver, acil." diye barmene seslendi. Peçeteyi alır almaz "Bir de kalem." diye devam etti. Kalem eline gelir gelmez üzerine bir şarkı adı yazıp yoldan geçen bir garsona seslendi. "Koçero bak hele! Al sana on kağıt. Şunu klavyeciye bi' ittiriver be sana zahmet." Peçetenin üstüne on, içine de 30 kağıt sıkıştırmıştı. Otuz PBF'yi orkestraya şarkıyı çalsın diye, on PBF'yi ise garson peçetenin içindeki bütün parayı çalmasın diye vermişti.

Velhasılıkelam geçti zaman, şarkılar çığırıldı ardı ardına geldi sonunda o an. Bizimkinin de şarkısı çalınır oldu. Dışarıda bir patırtıdır kopuyordu lakin Kümamod istediği şarkının melodisi klavyede çalınmaya başlar başlamaz heyecanlanmış ve kendini çevreden soyutlamıştı. "Şu şarkı bitene kadar ne sikim yenirse yensin" istiyordu. Şarkı başlar başlamaz bar masasından kalktı ve öndeki sıradan müşteri sandalyelerinden birini kaptı.

"Deyiptin baharda görüşelim
Bahar geldi geçti, sen gelmez oldun... ♪ ♪
"

Kümamod şarkının her sözüne eşlik ediyordu. Kadın da şarkıyı öylesine güzel söylüyordu ki Kümamod içten içe ona sıkıca sarılıp bağıra bağıra beraber söylemek istiyordu. Kadın onun bu atılgan ve heyecanını görünce yaklaşıp mikrofonu uzatmak zorunda dahi kalmıştı. Bi' Kümamod okudu, bi' solist:

Boş yere mi yemin ettik ikimiz
Kuşlar yuva kurdu, sen gelmez oldun
Sen gelmez oldun, sen gelmez oldun, sen gelmez olduuun yârim!
Gözlerim yolda, beklerim amma sen gelmez oldun!


Şarkıyı noktaladılar ve Kümamod "Yaşa, çok yaşa be güzelim!" diye bağırıp selam verdi. Ardından da yavaşça yeni şarkıya geçilirken o da bar masasındaki yerine yöneldi. O yerine yöneledursun, dışarıdaki olaylar meyvesini vermeye başlamıştı. Kümamod yerine oturur oturmaz cam çerçeve şarıl şarıl yere döküldü. "N'oluyo'z amına koyim." diye refleksif bir küfür saldı. Lavuklar pencerelerin içinden atlamış ve mekanın kapısından da başlavuk içeri girmişti. Her başlavuk gibi bu başlavuk da diğerlerinden ayrı ve fiyakalı giyiniyordu. Altı adam da arkasından garip garip hareketlerle giriş yapmıştı. Kümamod bunları bir çeşit tarikat ayini yapıyor sanmıştı ki iş sandığından daha basit ve doğrusu daha korkunç idi.

Başlavuk buraya şov yapmaya gelmemişti. Sahnenin incisi sesi bülbülden yeğ solisti kaçırmaya gelmişti. Başlavuk ile solist arasında olumsuz atışmalar sürerken işin korkunçluğu gün yüzüne çıkmıştı. Elini önde tutan lavuklar gösteri değil iş yapıyordu. Hepsi -sanıyordu ki- karbondioksit gazı salarak odanın içini dolduruyordu. Bunun bir rastlantı olmadığını da başlavuğun eliyle iki el havaya ateş etmesiyle anlayabiliyordu. Kümamod sol koluyla ağzını siper edip nefesini tutmaya, karbondioksitin dibe çökmesini beklemeye başladı. Kümamod'un kendisi Neon elementine sahip olsa da daha bunu pratikte kullandığı yoktu. Bu element yeteneğinin ele ayağa düşmüş olması onu şaşkınlığa uğrattı.

Öfkesi gittikçe artıyordu. Orospunun evlatları ceza-i işlem tombalasında adam kaçırma, taciz, mülke tecavüz, haraç, gasp ve nice ayrı suç ile beraber şimdiden 2. çinkoyu vurmuşlardı. İnsanların önüne ekmekten başka bir şey atılmayan beyni falafoş olmuş köpekler gibi denilene harfiyen uyması ve "haşereler" gibi gerçekten kaçışması onu deliye çevirmişti. Sinirden dişlerini sıkar oldu. Bar masasının üstünden bir tane şişeyi sağ eline aldı. Ardından gömleğinin üstünden görece filtrelenmiş havayı doluca çekip avazı çıktığınca, boğazı acıyana kadar öfkeyle bağırdı. Herkesin ilgisini çekmek ve bu kaosun bir kaç saniyeliğine durup kendisine odaklanılmasını istedi.

"Dışarı çıkanın anasını bulur dışarıda ben sikerim!" diye hiddetle bağırdı. Elindeki şişeyi paltolu başlavuğa doğru hızla fırlattı. "Savaşın ulan!" diye bağırarak paltolu herife doğru koşmaya başladı. Yolda koşarken bir sandalyeyi kapacak ve onunla başlavuğa doğru hücum edecekti.

Re: [Ak Kümamod] Vitamin D

#10
Şehrin gece yaşamına sağlam bir damga vurmuş, şehirli olarak ilk adamını atmıştın. Öyle her babayiğit solistlerle falan düet yapamaz he! Tipin yok ama insanların dilinden anlıyorsun. Aferin lan sana!

Muhteşem denilebilecek gece tam gaz devam ederken sen de gaza gelip insanların Djurat kanını kaynatıyorsun. Başlavuk attığın şişeyi kurşunla patlatsa da hemen arkasından gelen seni durduramıyor. Üzerine atlıyor ve onu yere düşürüyorsun. Üzerinden inmeden suratını yumruklamaya başlıyorsun. Bu sırada mekan sakinleri senden kuvvet alıyor ve kulağına şu bağırış geliyor "AMINA KODUMUN OĞLU!" Bir anda büyük çaplı bir bar kavgası çıkıyor. Yumruklar, tekmeler, dizler, sandalyeler ve şişeler havada uçuşuyor. Üzerine atlayıp iki yapıştırdığın eleman hançer çekip böbreğine saplıyor. Acı içinde o yöne doğru bükülünce de kafanı tutup sana kafa atıyor. Ardından karnına tekme atıp aranıza uzaklık koyuyor. Hançer sana saplı kalıyor. Sen diz üstünde kendine gelmeye çalışırken o ayağı kalkıp üzerindeki tozu silkeliyor. "Aldın mı yarrağımın başını?" diye sinirle bağırıp alnına doğru eliyle nişan alıyor. Parmağının ucunda oluşmakta olan mermiyi görebiliyorsun. İşte şimdi boku yedin! Bakalım, mermiden hızlı mısın? Belki de mermiden daha akıllı çıkarsın, kim bilir?

Gez, göz, arpacuk. Şimdi ne yapacük?
Post Reply

Return to “Yadrop Caddesi”

cron