Re: Üç Birlik Festivali

#11
Shisha elimdeki sigarayı bir kibrit ile yaktı. Ancak bu işlerde pek bilgili olmadığım için sigaranın ateşi tahmin ettiğim gibi öylece yanmıyormuş. Ağzımdan sigara dalını aldı ve ağzına götürüp içine çekerek yanmasını sağladı. Bana tekrar uzattığında aldım ve onu dinlemeye başladım. Olmamış gibi davranmadığını, zaten bir çok kere yaptığı için hepsine kafa yoramayacağını söyledi. Olmuş ve bitmişti. Hala yüzümdeki endişeyi yok edemiyordum. Kimse görmediyse olmuştu ve bitmişti. Shisha benden çok farklı bir kişiliğe sahipti. Bunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktu. Acı acı baktım yüzüne. Sonra da kafamı çevirip önümdeki masaya bakmaya başladım. Benim için oldu bitti diye bir şey olmadığını ona söylemek istememiştim. Fazla takıntılıydım. O kadar çabuk unutamazdım. Shisha gibi olmak için neler vermezdim. Kafası çok rahattır kesin. Hiçbir şeyi takmamak, kendi fikirlerine güvenip onlara göre yaşamak... Ben ise kendimi çekmek zorundaydım. Her yaptığım harekette kendimi 2 kere sorgulamam gerekiyordu. Asıl düşüncelerimi söylemek yerine sürekli saklanıyordum. Tecavüzcü adamları düşündüm. Gerçekten umrumdalar mıydı? Shisha gelmese o kadına tecavüz edip beni de dövmeyecekler miydi?

Shisha konuştukça sorguluyordum düşüncelerimi. Evet, Shisha beni orada bırakıp gidebilirdi. Kimseye onun hakkında bir şey söylemezdim. Kendim yaptığımı söyleyip teslim olurdum çok büyük ihtimalle. Polisleri bir kalıba yerleştiriyor muydum? Evet. Abu gibi hayal ediyordum hepsini. Öyle olmalı diye düşünmüştüm hepsini. Shisha ise tüm ezberleri bozuyordu yanımda. Abu benimle ilk konuştuğunda fazla rol gibi gelmişti bana. İnanmamıştım. Hatta inanmak için çok uzun zaman geçmişti. Shisha'ya neden bu kadar olumluydum? İkisi de ayrı kutup gibiydi ve ben aralarındaki düzlemde bile olmadığımı düşünüyordum. Shisha yaptığım hareketlere ikiyüzlülük dediğinde rahatsız olmuş bir şekilde dönüp baktım ona. Gözlerimi kısıp ağzından çıkanları dinledim. Zayıf bir kişilik olmayı kendimin seçtiğini söylüyordu. Kafamı hafiften salladım. Kendim seçmemiştim. Ben hep zayıf bir kişiliktim. Kurtulmak istediğim de kendimdim bu yüzden.

Buranın Djurat olmadığını söyledi. Sürekli tecavüzlerin yaşandığını... Pakt yasaları Dusha için fazla itopik kalıyordu. Shisha da bu yüzden Pakt'ı umursamıyordu. Bana sorarsanız, Pakt'ı sikeyim. Djurat'ta doğduğumdan beri yüksek bir şiddet vardı. İnsanlar ırkçılık yüzünden sürekli kavga ediyor ve birbirlerini öldürüyorlardı. Pakt yasaları ne getirmişti bize? Hiçbir şey. Jekot ve diğer başkanlar sürekli Pakt'a azınlıklar bizim kardeşimiz diyordu. Pakt ise "Aaa Djurat yönetimi ne iyi!" diyip sallıyordu bizi. Sokakta dayak yiyenler, öldürülenler kimdi o zaman? Başım ağrımaya başlamıştı. Shisha dışarı çıkmak istediğinde kafamı olumlu anlamda sallayıp kalktım yerimden. Shisha aldığı iki şişeden birini bana verince alıp bir yudum aldım. Dusha sokaklarında yürümeye başladık.

Shisha bana o adamları yakalayıp teslim etsem ne olacağını söyledi. En fazla bir plaket alacağımı söyleyince "Yanlış düşünüyorsun." dedim sakince. Shisha'nın bana karşı kırıcı olmaya çalıştığını düşünmemiştim. Sonunda derin bir sohbet yaptığımız için memnundum hatta. Shisha sözlerinin sonuna gelirken elimde yanmakta olan sigarayı ağzıma götürdüm ve içime çektim. Ağzıma doldu duman. Ardından sigarayı ağzımdan çıkardım ve ağzımda dolmuş olan dumanı ciğerlerime çektim. Çekmem ile ciğerlerimde dumanı hissetmem bir oldu. İlk defa böyle bir şey yaşadığım için beklemiyordum. Bir anda öksürmeye başladım. Ağzımı elimin tersi ile kapatıp iki büklüm öksürdüm bir süre. Her öksürdüğümde ağzımdan duman çıkıyordu. Öksürmem azalınca doğruldum. İçki şişesini tutan sağ elimle dumanı uzaklaştırmak için yellerken diğer elimle de ıslanmış gözlerimi sildim. "Bu neymiş amık?" diye söylendim. Sesim kısık çıkmıştı. Garip de bir tat bırakmıştı ağzımda.

Konuşabilir duruma gelince "Bak," dedim. "Kesinlikle bir ödül düşünmedim kendime. Düşünmem de." Sadece bir plaket, bir övgü için bu tarz işleri yapacak bir adam değildim. Övülürsem utanırdım hatta. "Bencil bir niyetim olmadığını anlamalısın. Sana hakaret ettiysem, işini öğretmeye çalıştıysam da.... " Shisha'ya baktım ve içtenlikle "Özür dilerim. Alışık olmadığım şeyler yaşandı tamam mı?" Tekrar önüme dönüp derin bir nefes aldım. Ardından da verdim. Sakinleşmiş hissediyordum ama baş ağrım daha da artmıştı. Devam ettim konuşmaya. "O kadının hakları olduğu gibi, o üç adamın da hakları var. Ceza verirken bunu göz önüne almamız gerektiğini düşünüyorum sadece. Şimdi diyeceksin ki, onlar kadının hakkını ihlal ediyorlardı. Evet ama o insanlar halk. Sen ise polissin. Daha profesyonel düşünmemiz gerekiyor. Orada adamlara müdahale edemememin sebebi Pakt yasalarının beni engellemesi değildi. Evet, bir etkisi vardı. Dusha'da birisine zarar vermem gerçekten kötü olurdu ama asıl sorun..." Biraz rahatsız edici bir şey söyleyeceğim için durdum. Sol elimdeki sigarayı tekrar ağzıma götürüp içime çektim. Ciğerlerime çekmekten korktuğum için geri üfledim sadece. Bu beni öksürtmemişti. "Asıl sorun korkmamdı... Cesaret edemedim."
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Üç Birlik Festivali

#12
Bok kendini açıklamaya başlayınca duvara konuşuyor gibi hissetmişti Shisha. Yolun ortasında durmuş ve polisleri, genel olarak insanları kalıplara sığdırmaması gerektiğini söylemişti Bok'a. Adam hala polislerin ne kadar profesyonel olması gerektiği ve nasıl davranması gerektiği hakkında konuşuyordu. Halbuki Shisha polislik dışında da bir kimliğe sahip olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Belki kulağa saçma gelecekti ama basit bir şekilde açıklamayı deneyecekti Shisha.

Bok'un sigara ile cebelleşmesini izledi bir süre. Sonra konuşmasını bitirmesini bekledi. Bir element kullanıcısıydı bu adam. Neyden korkuyor olabilirdi ki? Korkacak bir şeyler vardır elbet, galiba. Ancak 3 tane sarhoştan korkan bir adama nasıl oldu rozet vermişlerdi? Anlaşılan Dusha gerçekten de sert elemanların ülkesiydi. Polise en çok iş düşen ülke Dusha sonuçta. Şaşkın bir yüz ifadesiyle karşıladı son cümlesini.

"Hayır, anlamadığım kısım...yani bu yasaları senden benden farklı...ne bileyim...insanlar yazmadı mı bunları? Bizden farklı yaşam formları falan mı yazdı? Benim onaylamadığım bir kurala- ayrıca benim gibi bir İNSAN tarafından yazılmış bir kurala neden uymam gerektiğini bana anlatır mısın? Ayrıca, hala kalıplara sokuyorsun. Polis olmaktan bahsediyorsun- polislik dışında da bir kişiliğin var Bok. Seni-" parmağıyla Bok'u işaret etti. "Seni tanımlayan şey mesleğin değil. Ülkendeki, ülkemdeki her polis seri üretim gibi zaten. Hepsi birbirinin aynısı. Sırf polislik dışında bir kişiliğin olduğunu kendine kanıtlamak için bile karşı gelmen gerekmiyor mu tüm bu şeye- düzene yani."

"Ayrıca sen bir element kullanıcısısın. Önünü göremeyen 3 adamdan nasıl korkabilirsin-" korkusu bakışlarına yansımıştı Bok'un. Üzgün, çekingen. Karışık bir şeydi. Sözünü kestiği gibi iç çekti Shisha. "Yüzündeki şu gerzek ifadeyi ortadan kaldırmazsan yemin ederim ben kaldıracam. Ciddiyim. Deneme beni. Biraz kendine güvenin olsun 'mına koyim."
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: Üç Birlik Festivali

#13
Shisha bu yasaları insanların koyduğunu ve neden insan yapımı bir şeye uyması gerektiğini anlamadığını dile getirdi. Elimdeki şişeden bir yudum aldım sigaranın tadını yok etmesi için. İçki bol baharatlı, tam bir ağız şöleniydi. Dusha'nın yemek kültürü çok iyiydi gerçekten. Ağzımda gezdirdim sıvıyı ve sakince yuttum. Shisha kalıplardan kurtulmam gerektiğini söylüyordu. Onun ve benim polis olmaktan daha farklı bir kişiliğimiz olduğunu söylediğinde omzumu silkip kafamı iki yana salladım. Bundan emin değildim. Polisliğimi kaldırınca geriye kronik depresyon, yıkıklık ve zayıflık kalıyordu. Polislik dışındaki kişiliğimi sevdiğimi düşünmüyordum. Bir yudum daha aldım şişeden.

Diğer polislerin hepsinin seri üretim gibi olduğunu söylediğinde teşkilattakileri düşündüm. Yani, evet çoğunluk gibi olmadığım çok belliydi. Shisha'nın dediğini anlamaya başlıyordum sanırım. Benim her zaman korktuğum ve görünmez olarak yaşadığım şeyi kabullenmemi istiyordu. Çoğunluktan farklı olmamızın saklanılacak bir şey olmadığını, hatta genel geçer şeylere bile karşı çıkıp kendimizi göstermemiz gerektiğine inanıyordu. Kaşlarımı çatmış bana bir şeyler anlatan Shisha'ya bakmadan yürüyordum. Söyledikleri şeyler hakkında düşünüyordum ve baş ağrım alkol sayesinde biraz artmıştı. Düzene karşı olma düşüncesi çok garip gelmişti. Çünkü kendi hayatımda tamamen düzen hastasıydım. Hatta düzenim, planlarım bozulduğunda kendimi aşırı kötü hissederdim. Fakat Shisha konuştukça aslında kendi siyasi fikirlerimin şu anki düzenin dışında olduğunu farketmeye başlamıştım. Çoğunluğun düşüncesi yüzünden kendi düşüncelerimi bastırıyordum. Yine de bu düşünceler Shisha'nın adamları öldürmesini onayladığım anlamına gelmiyordu. Sadece Dusha'daki olayları onun daha iyi bileceğine, Pakt kurallarının buna karışmaması gerektiğine katılıyordum.

Bir element kullanıcısının 3 sarhoş adamdan neden korktuğunu söylediğinde "Öyle bir korkma değil..." diye kendimi savundum. Fakat devam edemedim çünkü Shisha biraz sinirli bir şekilde yüzümdeki ifadeye uyuz olduğunu söyledi. Şöyle bir durdum ve yüzümdeki endişeli ifadenin ne kadar yıkık gözüktüğünü hayal ettim. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Şişeyi tuttuğum elimin tersiyle gözlerimi ovuşturdum. Yüzümdeki rahatsız ifadeyi yok edip sakin bir ifade takındım. İfadesiz de denilebilirdi. Yürüye yürüye bir inanın önüne gelmiştik. Onu çevreleyen diz boyundaki duvara yaklaşıp "Oturalım mı?" dedim. Kibarlıktan sormuştum. Cevap almadan gidip oturdum. Şişeyi yanıma bırakıp sorduğu soruyu en az yıkık görünecek şekilde cevaplamak için derin bir nefes aldım. Duygularımı bastırmalıydım. Gerçekten leş gibi davranıyordum ve kimse böyle bir insanla konuşmak istemezdi. "Adamlardan korkmadım." dedim sessizce. "Onları seven, birlikte mutlu oldukları kişiler vardır diye düşünüyorum. Bir insanın canını almak büyük bir sorumluluk." Ben ölsem arkamdan üzülen olacağını sanmıyordum ama başka insanların sevdiği kişiler olabilirdi. Buna neden olmak beni ölesiye korkutuyordu. "Element kullanıcısıyız diye polisiz zaten." Boşta olan elimle saçımı arkaya attım sonra da dönüp Shisha'ya baktım. "İyiliklerini düşünmeliyiz. Öldürmek çok kesin bir çözüm ve geri dönüşü yok. İnsanlar değişebilir. Oradaki adam da beni korudu hatırlıyorsan. Keşke sonra sana saldırmasaydı." Shisha'nın bazılarını korumak için çürükleri elimine edebileceğimizi savunacağını biliyordum. Fakat nasıl seçecektik ki? Birinin ölümüne karar vermek tanrıcılık oynamak değil miydi? Tuplo yazıtları geldi aklıma. Onlar da çok bilge ve zekiler diye kendilerine tanrı diye sesleniyorlardı.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Üç Birlik Festivali

#14
Bok'un anlattıklarını bir tamamen anlıyor ve tüm düşüncelerinin boş olduğuna inanıyordu. Biraz önce onun üzerine gittiğinde ondan bir karşılık beklemişti. Kendisine vurmasını, en azından kendisini tehdit edemeyeceğini söylemesini beklemişti ama Bok daha da tedirgin olmuştu. Kelimenin tam anlamıyla korkmuştu. Yumuşak bir topun tekiydi galiba. Shisha'nın kendisine bir zarar vereceğinden mi korkmuştu? Belki de karşılık verirse Shisha'yı üzeceğini düşünmüştü. Bu seçeneklerin ikisi de birbirinden rezildi.

Djurat'lı adam oturunca Shisha da arkasından takip etti ve yanına oturdu. Şişeyi kafasına dikti ve büyük bir yudum aldı. Bok'u köşeye sıkıştırdığı hissetti. Adamhızla kendini açıklamaya çalışıyordu. Böyle bir gereksinim içine girmişti. Shisha'ya göre tamamen saçmalıyordu. Tecavüzcüleri ve katilleri temizlerken onların bir aile sahibi olduğunu, onları seven insanların olduğunu düşündüğünü söyledi. Gereksiz derecede masum bir düşünceydi bu.

"Ne? Saçmalama. Olaylara bu şekilde bakamazsın. Yani, bu böyle- her karakterin ayrı bir hikayesi olduğu, sonunda kötü adamın üzücü bir geçmişle sempati kazandığı bir film ya da bir roman değil. İnsanlar doğar. Sonra insanlar ölür. Ölenler iz bırakacak bir iş yapmadıysa unutulur. Sevenleri acı çeker. Sonra geçer. Bunu bilmeyen biri olarak söylemiyorum. Ben de kayıplar verdim." Çok normal bir şey anlatıyormuş gibi devam etti. "Annemi kaybettim mesela." İçkisini bitirdi ve bir sigara daha yaktı. Yeniden uzattı Bok'a. "Bugün öldürdüğün adamların dünyaya hiçbir yararı dokunmayacaktı. Onların yakınlarının iyiliğini düşünerek sokaktaki sayısız masum çocuğun ve kadının hayatını tehlikeye atmış olmuyor musun? Kendin diyorsun zaten öldürmek çok kesin bir çözüm diye. kesin olmayan çözümlerle ne işin var?"

Bir fırt çekti ve gülmeye başladı. Arkasına yaslanıp kollarını yaydı. Bir kolunu da Bok'un arkasına atmış oldu. "Yalnız bayağı saçmalarım ha ben. Yani dikkate alma dediklerimi. Aynı insanlar değiliz. Ben bir şeyler değiştirmek için her şeyi göze alırım. Bence bir şeyi yapmış olduğum için pişman olmak, denemediğim için pişman olmaktan çok daha iyi. Bu yüzden de bu orospu çocuklarını öldürüyorum. Bir şeylerin değişeceğine inanıyorum. Neden diye sorarsan...bu pakt denen oluşumun yasalarının bir boka yaradığını görmedim. Ondan biraz. Neyse..." Bir fırt daha. "Boş boş dolanan avarenin biriyim. Dediklerimi siktir etmezsen kafan fazla karışır."

Sessizce bekledi bir süre. "Lisede ve üniversitede ben de uzatıyordum. Topluyordum da ama açınca bok gibi duruyordu. Elektrik çarpmış gibi duruyordu yani. Seninki iyiymiş...saçlar yani."
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: Üç Birlik Festivali

#15
Roman gibi mi düşünüyordum gerçekten? Bana göre herkesin bir hikayesi ve yaptıkları her şeyin bir açıklaması vardı. Shisha'ya göre ise bir kaos... Eğer iz bırakacak bir şey yapmadıysan unutulursun. Acı ise... Zamanla unutulacak bir şeydir? Dudak büktüm acıların unutulacağını söylediğinde. Bileklerimdeki yaraları saklayan bilekliklerimi çekiştirdim. Sigara kendi kendine yanıp kocaman bir küle sahip olduğu için parmağımla yanmayan ucuna vurarak külünün düşmesini sağladım yere. Shisha annesini kaybettiğini söylediğinde kaşlarımı kaldırdım. Dönüp baktım yüzüne. Alışmış gibiydi gerçekten bu kayıba. O içkisini yudumlarken ben de sigarayı içime çekmeyi denedim tekrardan. Sigaranın sonu olduğu için o kadar yoğun geldi ki tıksırarak burnumdan çıkarttım dumanları. Gözlerim yine yaşarmıştı. Canımı acıtması hoşuma gitmişti ama. Öksürerek yere attım sigarayı ve ayağımla üstüne bastım. Shisha'ya kayıbı için üzgün olduğumu söyleyecek kadar sahte bir insan değildim. Bana tekrar sigara uzattığında aldım. İyice yaşarmıştı gözlerim. Avcumun içi ile sildim gözlerimi.

Tecavüzcü adamların dünyaya katkısı olmayacaktı lafına karşı söyleyeceklerim vardı ama sözlerini bitirmesini bekleyecektim. Onların iyiliğini düşünerek başka masumları tehlikeye attığımı söyledi. Çok garipti bu. İlk defa Shisha'nın olumlu bir şeyi savunduğunu görmüştüm. Komik tarafı, bu sefer de ben tam tersi bir düşünce içindeydim. Çoğunluğun iyiliği sikimde değildi. Kesin çözümlerin daha iyi olduğunu söyledikten sonra gülmeye başladı. Kolunu arkamdaki duvarın üstüne atıp düşüncelerini ciddiye almamam gerektiğini söyleyince yüzümü buruşturdum. Saçmaladığını düşünmüyordum. Fikirlerine gerçekten saygı duymuştum. Bu akşam oturup benimle sohbet etmesi, zaman ayırması bile yeterdi benim için. Daha deminki sinirim, korkum yok olmuştu sayesinde. Sigarayı ağzıma götürüp içime çektim. Öksürerek de geri bıraktım dumanı. Sonra da sol tarafımdaki şişeyi alıp kafama diktim. Bir şeylerin değişmesi için böyle insanları öldürüyordu. Teşkilattan gizli olduğu kesindi tabi ki. Shisha boş boş dolaşan avarenin biri olduğunu söylediğinde omuzlarımı oynatarak güldüm hafiften. İndirdim şişeyi. Hafifçe gülümsedim dediklerine karşı.

Bir kaç saniye sessizlikten sonra Shisha saçları hakkında konuşup benimkini övdüğünde biraz utandım. Övgülere alışık biri değildim. "Baya bakım gerektiriyor. Leş kişiliğimi böyle kapatmaya çalışıyorum işte." dedim omzumu silkerek. Biri beni övdüğünde, dengelemek için böyle kötülerdim kendimi. Tekrar önceki konuya döndürdüm sohbeti. "Dünyaya yarar olup olmaması pek sikimde değil aslında." dedim düşünceli bir biçimde. Biraz durup kelimelerimi seçtim. "Zararlı olsa da bir iz bırakılmış olur değil mi?" Hafifçe döndürdüm kafamı Shisha'ya. "Amacının iyilik olduğunu söyleyebilir misin? Belki sadece güçlü hissetmeyi seviyorsun." dedikten sonra gözlerimi çekmeden sigaradan bir nefes çektim. Bu sefer ciddi ciddi bir sorun yaşamamıştım. Nefesi burnumdan verdim ve o an başımdaki ağrı deli gibi arttı ve biraz da başım döndü. Yüzümü buruşturup tekrar önüme döndüm. Kafamı arkaya doğru yatırıp arkama yaslandım. Shisha'nın koluna koydum kafamı ve gökyüzüne baktım. Işıklar yüzünden yıldızlar gözükmüyordu.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler

Re: Üç Birlik Festivali

#16
Bok'un dediklerini düşündü bir süre. Haksız değildi. Shisha'nın söylediği şeyler, dışarıdan dinleyen birine sadece güç peşinde koşan bir adam olduğu imajını çizebilirdi. Bu muydu Shisha? Tek arzusu güç müydü cidden? Neden ikisi birden olamazdı? Evet, buydu olay. Düşünmeye devam etti bir süre. Bok'a bakmadan cevap verdi kafasını iki yana salladıktan sonra.

"Ne önemi var?" Bok'un anlamasını bekledi birkaç saniye. Her ihtimale karşı açıklama gereği duydu sonrasında. "Güçlü hissetmek için güçlü olman lazım zaten. Güçlü değilsen, iyi ya da kötü olmanın ne anlamı var? Bu kıtada herhangi bir düşünceyi geçerli kılmak için güçlü olman şart."

Bok'un kafasını omzunda hissettiğinde onun güvenini kazandığını anlamıştı. Belki de bahsettiği şeyi bir örnekle güçlendirmeliydi. "Küçük, saçma da olsa bir örnek. Bizim kralı biliyorsun, dimi? Yani orda burda duymuşsundur en azından. Kendisiyle bir süre içli dışlı olmuşluğum var. Fikirlerini de beğenmem ama kralımız sonuçta. Yapacak bir şey yok. O adam yüzünden bu ülkede rahatlıkla eşek sikiliyor, rahatlıkla insan öldürülüyor. Çünkü onun sözü geçiyor. Basit zaten bu bayağı. Ben boş adamın teki olarak görüldüğüm için ciddiye alınmıyorum." güldü.

"İyi ya da kötü olmanın zerre önemi yok. Önce güce ulaşman lazım. Güce ulaştıktan sonra taraf seçebilirsin. Yoksa sen mesela. Sen iyi olsan ne olur kötü olsan ne olur? Kimin sikindesin ki sen? Ya da ben? Diyelim kendi çapında fikir adamısın. Düşüncelerin var. İşte ne bileyim...ülkeni güçlendirmek için planların var ama yeterli gücün yok. Yani yeterli takipçin de yok. Eh, tek kişiysen fikirlerinin de önemi yok. Djurat...kim var Djurat'ta- heh, Jülaj Mitga bile senden daha değerli şuan. Çünkü sadece basit bir polissin. Neyse lafı uzattık da diyeceğim o ki, iyi ya da kötü bunlar da hikaye. Dediğim gibi hep film, roman ağzı bunlar. Bana niyetimi sorarsan sana mutlak barışı sağlamak istediğimi söyleyebilirim. Ancak yine dediğim gibi, benim tarafım ve fikirlerim önemsiz. Şimdilik."

"...çok geveledim. Jülaj Mitga'yı da sevmem değil ha. Yani pek tanımam. Sizin müziklere pek ısınamadım ben direkt."
"I know your anger, I know your dreams
I've been everything you want to be"
Image
► Show Spoiler

Re: Üç Birlik Festivali

#17
Güçlü hissetmek için güçlü olmak gerek. Basit bir mantıktı ve doğru gözüküyordu. Yıldızlar, kendilerinden güçlü olan şehir ışıkları yüzünden saklanmışlardı. Aslında içlerinde en büyük ışık kaynaklarını taşıyorlardı. Yapay, siktiriboktan ışıklar ile neden yarışmıyorlardı? Tüm olay yıldızların alçakgönüllü olması mıydı? Yoksa içlerindeki ışığı keşfetmemişler miydi? Shisha'nın sorduğu soruya sakince kafamı salladım ona bakmayarak. "Hafuru." dedim. Krallarını tanıyordum. Bir kralı kim tanımazdı ki? Shisha ise, yüzyüze tanıyordu onu belli ki. Bu ilgimi çekmişti. Kaşlarımı kaldırıp kafamı çevirdim ona. Kralının fikirlerini beğenmediğini ve onun yüzünden Dusha'da eşek sikildiğini söylediğinde daha da kaldırdım kaşlarımı. "Dusha'da eşek sikildiği olayını şehir efsanesi sanıyordum ben. Gerçek miymiş?" diye sordum şaşkınlıkla. Konumuz bu değildi tabi ki ama ilginçti yani. Shisha boş adamın teki miydi peki? Boş bir adam daha demin 3 kişinin hayatını sonlandırmazdı.

Konu Jülaj Mitga'ya geldi. Sabah programları pek izlediğim şeyler sayılmazdı ama tanıyordum tabi ki. Shisha'nın dediğine göre, biz ikimiz aslında hiçbir şeydik. Jülaj Mitga bile tanınıyordu, biz ise sıfırdık. Kimsenin sikinde olmadığımı biliyordum. Hiçbir zaman da olmamıştım. Ailemin bile. Peki umursanmak istiyor muydum ki? İyi ya da kötü olmak önemli değildi öyle mi? Önemli olan dikkate alınmaktı. Şimdi anlıyordum Shisha'nın olayını. Kralın düşünceleri çok dandik de olsa, adam kraldı yani. Shisha ise bu yüzden dertliydi. Eğer sıradan bir polis olmak yerine kral olsaydı... Şu an Dusha'da kendi düşünceleri hüküm sürüyor olurdu. Ben hiç bir zaman kendi düşüncelerimi genel geçer yapma isteği duymamıştım. Ancak Shisha'yı anlayabiliyordum.

"Bizim müzikler mi?" dedim Shisha lafını bitirince. Hafiften dalga geçer gibi çıktı sesim. "Bizim müzikler diye bir şey yok Shisha. Djurat'ın kültürü tamamen Gedhilfe kültürü. Ondan sevmemişsindir. Dusha ile biraz tersler. Milliyetçi olmalarını anlamıyorum. Kültürleri bile kendilerinin değil. Hala Djurat milliyetçiliği yapıyorlar. Ben çıkıp Tuplo milliyetçiliği yapıyor muyum? Saçmalık!" Bir anda düşüncelerimi kelimelere dökmek pek yapmadığım bir şeydi. Yine de rahatlatıcıydı. Aniden demişken... Kaldırdım kafamı Shisha'nın omzundan. Saati unutmuştum. Şu an nerede olduğumu bile bilmiyordum ve yarın iş başıydı. "Shisha benim gitmem gerekiyor." dedikten sonra ayağa kalktım. "Nereye geldik bilmiyorum bile ama Djurat'a giden otobüslere yetişmeliyim." Elimi uzattım ona kalkarken yardım edebilmek için.

Shisha yolu gösterirken "Bolcheb'te, Yadrop Caddesinde bir apartmanda yalnız oturuyorum. Eğer yolun düşerse kapım açık. Soyadım Jemipech. Girişlerine bakarsan bulursun. Aklında bulunsun." dedim içten bir şekilde.

Bitiriyorum bu rp'yi.
Yan Çar/Podosḧi Øfinuafeme


Buraya kısa saçlı bok imzası gelecek
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Uluslararası Free RP Bölgesi”

cron