Re: [Livei Nyawodz] Kaçış

#11
Friks, Molchut Serthad'dan bahsettiğini duyduğu anda sözünü kesiyor ve "Yarı Gedhilfeli yarı Djuratlı, Gedhilfe popüler müziğinin prensi Molchut Serthad'dan mı bahsediyorsun? O adamı bilmeyen var mı amına koyayım?" diyor ve gülüyor. Hikayeni sessizce dinliyor ve bittikten sonra kendi ilişkisini anlatmaya başlıyor. "Hayatımda sadece bir kere romantik bir ilişkim oldu, onun da son olacağına kanaat getirdim. Yanlış anlama, kadınları hala seviyorum ama romantik anlamda sevebileceğimden şüpheliyim. Bu pis işlerin içindeyken tanıştık, farklı bir aileden olduğu için aramız bir süre mesafeliydi. Ailelerimiz birlikte çalışmaya başladığında ise mesafe kalktı ve bir anda çok fazla takılmaya başladık. Ne yazık ki insanları tamamen tanımadan fazla ileri gitmemek gerektiğini o zaman anladım. Evlenmeyi bile düşünüyordum ama kendisi beni iki farklı erkekle aldatıyormuş ve diğer iki erkek de aldatılıyormuş. Bunu öğrendiğimde babama söylemek gibi bir hata yaptım ve o gün ailelerimizin arası bozuldu. Çatışmaya bile gidildi. Sonrasında da onu hiç görmedim. Kısacası benim lügatımda aşk yok artık. Boynuzlandık amına koyayım."

Önceki muhabbetiniz yüzünden hafifçe gülümsüyor. Maskeli adamın kim olduğunu sorduğunda ise takındığı ifade tamamen değişiyor. "Adını bilmiyorum." Bir süre boyunca duraklıyor ve sonrasında "Çünkü adını bilmem durumunda başıma kötü şeyler gelebileceğini söylediler. Beni korumak için adını söylemediler. Diyebileceğim tek şey şu, adam Kızıl Kan Cemiyeti'nin en cani, en şerefsiz herifi. Adamın annesi ideallerine karşı gelse annesini boğarak öldürür eminim. Çok büyük yerlerde bağlantıları var ve adam seni rahatlıkla öldürtebilir. Adını öğrenmek gibi bir isteğin lütfen olmasın. Olan sana olur." diyor ve iç çekip ters tarafa dönüyor. "Ben artık uyuyayım da yarın ayık kafayla araba sürebileyim. Haydi iyi geceler sana." diyor ve yastığını düzeltip uyuma pozisyonuna geçiyor. Tam uykuya dalacakken ortamı tamamen bambaşka bir hale getirecek, yine kendisinden beklenilmez bir cümle kuruyor. "O kızdan sonra ilk defa bir kadınla aynı yatakta yatıyorum."
Off Topic
Karakterin uyuyacaksa uykuya daldığına dair kısa bir tur yazman kabul edilecektir. Alternatif olarak uyumak dışında herhangi farklı bir şey de yapabilirsin.

Re: [Livei Nyawodz] Kaçış

#12
Friks aşk hikayesini anlattıktan sonra hayretle yattığı yerden doğrulup ona şaşkınlıkla bakmaya başladı Livei. Ne cevap verse bilememişti. Bir değil, iki kişiyle aldatılmak... Birini neden aldatırdı ki bir insan? Aşıkken zaten gözün kimseyi romantik ve cinsel anlamda görmüyordu. Aşık değilken de birlikteliği sürdürmenin manası neydi? Aynı anda birden fazla kişiye aşık olmak mümkün müydü? Kot'u düşündü genç kız. Mavi'den hoşlandığı halde kendisi ile de cinsellik yaşamak istemişti. Belki de bazı insanlar böyleydiler. Kimileri tek eşli geliyordu bu dünyaya, kimilerine yetmiyordu bir kişi. Belki de yeterince iyi sevemiyorlardı, sevmemek için başkalarına yöneliyorlardı. Belki kapatmaya çalıştıkları bir boşluk, saklamaya çalıştıkları bir kırılgan noktaları vardı. Ne olursa olsun, başkasına acı çektirmeleri için haklı bir sebep değildi bu. Yatağa tekrar yatıp yüzünü Friks'e doğru döndü. "Sevdiğin insanın seni, senin onu sevdiğin kadar sevmemesi çok acı veriyor gerçekten." dedi hüzünle. "Keşke bu konuda senin kadar güçlü olabilseydim. Ben de bir daha aşık olmak istemiyorum. Aşık değilken çok mutluydum. Benim için sadece bir meraktan ibaretti. Ama şu an yaşadığım şey her ne ise, çok acı verici. Keşke gitse ve bir daha geri gelmese. Ancak içimde bir taraf var ki, aynı şeyleri yeniden yaşamak istiyor. O duyguyu tekrar tatmak istiyor. Onu susturamıyorum." Yeniden sırtüstü döndü ve tavanı izlemeye başladı. Duyguları hakkında ilk kez bu kadar cesur konuşuyor ve kendisini açıyordu. Belki de konuşabilmeye başlaması atlatıyor olduğunun bir göstergesiydi. Yine de bu konuda biraz daha yorum yaparsa ağlayabilirdi.

Maskeli adamdan bahsetmeye başladıkları anda tepeden tırnağa bütün vücudunu bir ürpertinin kapladığını hissetti. Friks'in anlattıklarını sessizce dinlerken başını salladı ve bir daha bu konuyu kurcalamama konusunda kendisine bir söz verdi. Alakası olmadığı sürece didiklememesi gereken şeyler dönüyordu. Kızıl Kan Cemiyeti dedikleri örgüt, o kadar da hafife alınacak bir örgüt değildi anlaşılan. Patronun ve Mavi'nin yüzünde beliren ifadeyi hatırlayınca kalbini bir korku kapladı. Tam olarak ne ile mücadele ediyorlardı? Mavi'nin kaçırıldığı güne geri gitti zihninde. Mavi'nin babasını öldüren adam da o olmalıydı, yoksa Mavi babasını ondan geri istemezdi. Friks'in adamı tehdit etmesi ve Shira'nın onu durdurmaya çalışmasını hatırladı. Epey duygusal ama cesurca bir davranıştı. Livei o gün aptalca bir şey yapmadığı için sevindi. Kendisine bir şey olması umurunda değildi ancak ailesine, arkadaşlarına veya örgütten birilerine bir şey olması durumunda buna dayanamazdı.

Friks'in diğer tarafa dönmesi ile birlikte başını ona doğru çevirdi. Uyuyacaktı. "İyi geceler." dedi Livei sevecen bir tonda. Kısa bir sessizliğin ardından Friks, ilişkisinden beridir ilk kez bir kadınla aynı yatakta yattığını söylemişti. Sahi, düşününce... Livei de en son Bok ile birlikte uyumuştu. Bu durumu onunla kıyaslamak mümkün değildi elbette. Genç kız Friks'in bu söylediğini duyunca kıkırdadı. "Bir kadın dediğin kişi benim gerçi. Ama anlıyorum, ben de aynı durumdayım." dedikten sonra sırtını Friks'e döndü. Friks uykuya dalana kadar onun nefes seslerini dinledi. Bu hissi özlemişti. Yanında bir sıcaklık olması, nefes olması hissini... Odada tik tak eden saatten başka bir şey duymayı... Genç adamın derin uykuya daldığından emin olduktan sonra yüzünü ona doğru çevirdi ve kendini hafifçe ona doğru yaklaştırdı. Gözlerini kapattı ve yanında uyuyan kişinin Bok olduğunu hayal etmeye çalıştı. Onun nefes sesini, sıcaklığını, kokusunu, kemikli sırtını düşündü. Uzun zaman sonra ilk kez, kabus görmediği bebek gibi bir uykuya daldı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kaçış

#13
Güneş ışıklarının perdeden gözlerine yansımasıyla uyanıyorsun. Uyandığında Friks'in yatakta olmadığını fark ediyorsun. Kalkıyor ve odanın içine bakınıyorsun ancak Friks odada da değil gibi görünüyor. Camdan bakıyorsun ve Friks'in dışarıda sigara içtiğini fark ediyorsun. Gerekli hazırlıkları yapıyor ve Friks'in yanına iniyorsun. Friks, seni görünce "Günaydın diyeceğim de saat 11 oldu." diyor ve gülümsüyor. Otelin sahibi yanınıza geliyor ve sizi uğurluyor. Friks sürücü koltuğuna biniyor, sen de yanına biniyorsun. Gengzjots istikametinde ilerlemeye devam ediyorsunuz. Yolculuğun ne kadar kaldığını anlamaya çalışırken Friks kafasında bir hesaplama yapıyor ve "Bir kere daha durmamız gerekebilir, sonra da ulaşırız sanırım." diyor. İki saat boyunca ilerledikten sonra dükkanların olduğu küçük bir kasabaya rastlıyorsunuz. Kasabada duruyorsunuz ve Friks yiyecek bir şeyler alıyor. Hemen ardından bir market buluyorsunuz ve Friks atıştırmalık bir şeyler alıyor. Arabaya dönüyor ve sana elindeki atıştırmalıkları gösterip "Çikolata ve kuruyemiş aldım, yiyecekler bitince tıkınırız." diyor.

Üç saat daha yolculuk yaptıktan sonra bir başka kasabada duruyorsunuz ve Friks bu kasabada kalmanız gerektiğini söylüyor. Kasabayı uzaktan inceleme şansın oluyor ve genellikle tek katlı dükkanlar olduğunu, şehirden baya uzak kaldığını ve insan sayısının da pek fazla olmadığını görüyorsun. Kasaba girişinde bir yetkili ile karşılaşıyorsunuz. Yetkili ise yaşlı, tombul, gür sakallı bir adam. Yaşlı adam ile konuşuyorsunuz ve kasabada sadece bir pansiyon olduğunu, onun da şu anda boş olduğunu söylüyor. Günlük ücretini soruyorsunuz ve sadece 50 PBF olduğunu söylüyor. Kasaba yakınlarında başka bir yer olmadığı için kabul ediyorsunuz. Friks, sana dönüyor ve "İstersen bunu ben ödeyebilirim." diyor. Aranızda kimin ödeyeceğini kararlaştırıyorsunuz ve ödemeyi yaptıktan sonra kasabaya giriyorsunuz. Pansiyon dün gece kaldığınız otel odasından pek farklı değil, sadece bej rengi duvarlarıyla ve halıyla kaplanmış zeminiyle daha cansız ve yavan duruyor. Akşam olduğunda aklınıza yetkili adamın söylediği bir söz geliyor. "Akşamları tavernada hep eğlence olur, siz de gelin!" Friks, günün yorgunluğuyla pansiyon içinde bulunan koltuklardan birine yayılmış bir haldeyken gözlerini sana dikiyor ve "Eee, tavernaya geçelim mi?" diye soruyor.

Re: [Livei Nyawodz] Kaçış

#14
Sanki yüzyıllardır uyuduğu bir uykudan uyanıyormuş gibi zar zor gözlerini açtı Livei. Mışıl mışıl uyumuş ve öyle tatlı rüyalar görmüştü ki hiç uyanmak istememişti. Yumuşacık yatağın içinde direnerek bir sağa bir sola dönerken yatağın boş olduğunu fark etti. Hızla yerinden sıçrayıp etrafa bakındı. Friks yoktu. Yine onu uyandırmadan kaçıp gitmişti demek. Bu çocuğun birilerini uykudan uyandırmak gibi bir huyu yoktu anlaşılan. Ya çok geç kalsaydı? Livei oflayarak camdan baktı ve genç adamın sigara içmekte olduğunu gördü. Elini saçlarına götürerek burnuna yaklaştırdı ve Friks'in sigara dumanının kokusunun saçlarına sinmiş olduğunu fark etti. Normalde bu, hayatta en nefret ettiği şeydi ancak nedense bu sefer onu hiç de rahatsız etmemişti. Saçlarını geriye savurup yukarıdan topladı. Üzerini giyinip hazırlanıp hızla aşağıya indi. "Günaydııın~" dedi Friks'e neşeyle. Uykusunu tamamen almıştı ve güne hazırdı. Kendini oldukça zinde hissediyordu.

Kısa bir süre sonra toparlandılar ve arabaya yerleşip yeniden yola çıktılar. Yolculuğu neredeyse yarılamışlardı. Friks bir gece daha mola verdikten sonra Gengzjots'a ulaşacaklarını söylemişti. Livei keyiflenerek kendini arkaya yasladı. Hiç de acelesi yoktu aslında, yolculuk yaparken fazlasıyla eğleniyordu. Hatta sonsuza dek böyle arabayla dolaşıp bir yere bağlı kalmamayı tercih ederdi. Belki de yeterince para biriktirdikten sonra bir karavan almalı ve bunu yapmalıydı. Her şeyden ve herkesten uzakta, arabayla ülkeyi hatta dünyayı gezmek... Tek başına sıkıcı olurdu tabi. Bir yol arkadaşı da bulması gerekliydi. Bir süre sonra Friks bir kasabada durmuş ve yiyecek bir şeyler almıştı. Livei de acıktıkları anda her şoför muavinin yapması gerekeni yaparak Friks'in aldığı atıştırmalıkları ona eliyle yedirdi. Ailecek uzun yolculuğa çıktıkları zaman şoför koltuğunun yanına annesi otururdu ve arabayı kullanmakta olan babasına hep böyle yedirirdi. O da hep bunu yapmak istemişti ancak küçük olduğu için ön koltuğa geçmesi yasaktı. Livei artık bunu yapabilecek yaşa gelmiş olduğunu fark edince duygulandı, içi sıcacık hislerle dolmuştu. Avucuna aldığı kuru üzümleri Friks'in ağzına tıkıştırırken kıkırdadı. Bu kadar eğlenmesi normal miydi? Bunun acısı ona ileride pahalıya patlayacakmış gibi kötü bir his vardı içinde.

Epey keyifli geçen birkaç saatin daha ardından ıssız ve küçük bir kasabaya varmışlardı. Friks bu gecelik burada mola vermek istiyordu. Kasabadan ziyade köy gibi bir yerdi burası aslında. Tek katlı şirin binaların olduğu, şehirden epey uzak ve az nüfuslu bir beldeydi. Hemen girişte karşılaştıkları yaşlı tombul adam bir pansiyonun boş olduğunu söylemişti. Şans yine yüzlerine gülmüştü, kalacak bir yer bulmuşlardı. Ücretinin 50 PBF olduğunu duyunca genç kız daha da keyiflendi. Friks ödemeyi teklif ettiğinde ise keyfine değecek yoktu. Yine de kabul etmedi. "Sen de bana içki ısmarlarsın." dedi göz kırparak ve 50 PBF ücreti görevliye uzattı. Arabadan indikten sonra iyice gerinleşti. Oturmaktan bacakları tutulmuştu resmen. Kalacakları pansiyon şirindi. Büyüklüğü hemen hemen önceki gece kaldıkları otel odası kadardı ancak mobilyaları daha eskiydi. Livei için pek önemli değildi bunlar. Ucuz olması ve yatak olması yeterliydi. Üstelik akşam da tavernada eğlence olacaktı. Aslında Livei gitmeyi çok istiyordu ancak Friks'e teklif etmeye çekiniyordu. Hem araba kullanacaktı hem de yorulmuştu, pek ilgisini çekmeyebilirdi. Gelir gelmez de koltuğa yığıldığı için fazlasıyla yorulmuş olduğu belliydi. Livei çekingen gözlerle Friks'e bakarken teklifin ondan gelmesi karşısında gözlerinin ışıl ışıl olmasına engelleyemedi. "Gidelim!" dedi çok büyük bir heves ve heyecanla. Sonra çok istediğini aşırı belli ettiği için bencil gibi görünmekten çekindi. "Yani, yorgun hissetmiyorsan gidelim. Yorgunsan gitmesek de olur." dedi utanmış bakışlarla.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kaçış

#15
Friks, tepkine karşılık olarak gülümsüyor ve birlikte tavernaya doğru yola çıkıyorsunuz. Pansiyondan çıktığınız anda tavernadan gelen müzik sesini duyabiliyorsunuz. Biraz daha ilerlediğinizde insanların sokakta ellerinde içkilerle eğlendiğini, bazı insanların öpüştüğünü ve küçük bir kısmının da ara sokaklarda seviştiğini görebiliyorsunuz. Friks, gülüyor ve "Bu kadar küçük bir kasabanın gece hayatının bu kadar canlı olacağını düşünmemiştim. Ne güzel memleket." diyor. Tavernanın kapısına varıyorsunuz ve canlı müzik olduğunu fark ediyorsunuz. Küçük bir orkestra dans etmelik hareketli müzikler çalıyor ve insanlar ayağa kalkıp dans ediyorlar. Masaların neredeyse tamamen dolu olduğunu görüyorsunuz ve etrafı gözlediğinizde içki içmeyen tek kişi bile olmadığını fark ediyorsunuz. Kapıda sizi bir çalışan karşılıyor ve "Hoş geldiniz efendim, sizi üst kata alacağım." diyor. Adamı takip ediyorsunuz ve üst kata çıkıyorsunuz. Üst kat aşağı kata bakan bir balkon şeklinde olduğu için canlı müziği rahatlıkla duyabiliyorsunuz. Üst katta ise sizden başka sadece bir çift oturuyor ve onlar da köşede bir masaya geçmiş öpüşüyorlar.

Friks, oturacağınız yeri seçmeyi sana bırakıyor ve oturduğunuzda garson çağırıp "İki Gengzjots, bir de şarap alalım." diyor. Adam "Şişe olarak getiriyorum." diyor ve Friks kafasını sallayarak adamı onaylıyor. İçkiler gelene kadar Friks ile sohbet etmeye vaktin oluyor ancak çok sesli bir ortam olduğu için müziğe odaklanıyorsun. Bir süre sonra içkiler geliyor ve Friks'in birasını direkt kafaya dikip aynı bardağa şarap doldurduğunu görüyorsun. Friks, gözlerine bakıyor ve "Bir şey olmaz bir şey olmaz ben çok içiyorum." diyor. Yaklaşık yarım saat geçiyor ve Friks'in yavaş yavaş dengesini kaybettiğini fark edebiliyorsun. Masaya yaslanıyor ve bir süre gözlerini kapatıyor. Bir süre sonra bir anda senin de masada olan elini tutuyor ve "Çok güzel olduğunu söylemek istiyorum." diyor. Yavaşça elini ovuyor ve uykuya dalmamak için sürekli kendini yokluyor. O sırada yanına bir adamın yaklaştığını fark ediyorsun. Yakışıklı ve genç adam "Sizi aşağıdan gördüm, çok beğendim. Dans etmek ister misiniz?" diye soruyor. Hemen ardından Friks'i görüyor ve "Çok özür dilerim, erkek arkadaşınız ise sormadım varsayın." diyor. Friks ise kafasını kaldırıyor ve "Bu kim, garson mu?" diye sorup tekrar kafasını indiriyor.

Re: [Livei Nyawodz] Kaçış

#16
Adeta zemini titreten, böyle yüksek bir müzik sesi duymayalı çok uzun zaman geçmişti. Livei resmen işten güçten ve stresten gençliğini yaşayamıyordu. Böyle giderse saçları erkenden beyazlayacaktı. Gerçi... Zaten beyazdılar. Tavernaya yaklaştıkça ortamın manzarası epey değişmeye başlamıştı. Kusan, sıçan, öpüşen, sevişen... Her yer ipini kaçırmış gençlerle doluydu. Friks'in yorumu karşısında kahkahayı bastı. Böyle küçük bir kasabadan bu kadar canlı bir gece hayatı beklemezdi gerçekten. Gedhilfe böyleydi işte. İnsanlar kıçı başı dağıtmadan hayatı anlamlandıramıyorlardı. Livei böyle kaygısız ve özgür olmaya fazlasıyla özeniyordu. Her daim ne yaparsa yapsın onu izleyen ve yargılayan gözlerden bıkmıştı. Bu gece o bir polis memuru değildi, Nyawodz ailesinin küçük kızı değildi, 22 yaşında koca bir yetişkin değildi. Friks dışında burada kimse onu bir daha görmeyecekti. Kendini biraz daha serbest bırakıp gecenin tadını çıkarabilirdi.

Tavernada canlı müzik vardı. Herkes coşkuyla dans ediyor ve içki içiyordu. Bütün taverna ağzına kadar tıklım tıkış dolmuştu. Buram buram alkol ve sigara kokuyordu. Daha içeriye girer girmez bu keskin koku çarpmıştı genç kızı. Dusha'ya gittiği zaman Shisha ile gittiği mekana benziyordu. Tavernanın girişinde onları karşılayan görevli üst kata çıkmalarını söylemişti. Neyse ki orası bomboştu. Sadece tek bir çift daha vardı ve onlar da kendi işleri ile epey meşgullerdi. Livei o çifti görmeyecekleri bir köşeye geçmeye karar verdi. Hem de balkonu rahatça görüyordu ve canlı müziğin tadını çıkarabiliyordu. Livei dans eden çiftleri görünce kıkırdadı. Bu kadar çılgınca dans etmesi için sağlam sarhoş olması gerekiyordu. Aslında olmak istiyordu ancak yarın yola çıkacaklardı. İçerse asla uyanamazdı, uyansa da baş ağrısından duramazdı. Üstelik Bok'un üzerine kustuğu gibi Friks'in üzerine kusmak filan da istemiyordu. Bunu herkes romantik bulmazdı sonuçta. Gerçi Bok bulmuş muydu? Livei o gün bu detayı hatırlayamayacak kadar sarhoştu.

Friks garson çağırıp iki bira ve şarap sipariş etmişti. Ortam bir tık daha az gürültülü olsa sohbet ederek keyifle içkilerini yudumlarlardı ancak şu an birbirlerinin ne söylediğini duymalarına imkan yoktu. Bunun için dip dibe oturmaları gerekiyordu. Friks'den de sohbet etmeye dair bir hamle gelmediği için müziğin tadını çıkarıp dans edenleri izlemeye karar verdi. İçkiler geldikten sonra büyük bir iştahla birasına uzanırken Friks'in birayı tek hamlede başına dikip şaraba geçtiğini fark etti. "F-Friks... Yarın araba kullanacaksın..." Gözleri fal taşı gibi açılmış şekilde onu izlerken genç adam bir sorun olmayacağını, alışkın olduğunu belirtmişti. Buna ne kadar alışkın olabilirdi ki? Bu ortamda üstünden sorumluluk duygusunu hala atamamış bir kendisi vardı herhalde. Omuz silkip birasını içmeye devam etti. En kötü bir gün daha kalırlardı burada, ne aceleleri vardı ki? Hem Livei uzun zamandır ilk kez kendisini gerçekten mutlu hissediyordu. Dertlerinden uzaklaşmış, uyurken kabus bile görmemeye başlamıştı. Bunu bitirmek için acele etmesine gerek yoktu. Friks'in de ağzından şikayet eden bir cümle çıkmadığına göre o da keyifli olmalıydı.

Kısa süre sonra Friks'in dengesini kurmakta zorlanmaya başladığını fark etti. Masaya yaslandığını görünce neşeli bir kahkaha patlattı. Kendisi de çakırkeyf hissetmeye başlamıştı. Vücudunu sıcak basmış, her şeye aptal aptal gülesi gelmeye başlamıştı. Friks bir anda genç kızın masada durmakta olan elini kapmış ve çok güzel olduğunu söylemişti. Bu cümleyi Friks'in ağzından duyacağını kırk yıl düşünse hayal edemezdi. Şu ana dek tanıdığı Friks ile o kadar zıt bir cümleydi ki... Gerçi son bir gündür filan daha sevecen davranıyordu Livei'ye. Belki birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı buldukları içindi. Ya da bir erkeğin ve bir kadının baş başa kalmasından doğan hormon yükselmeleriydi. Genç kız boşta olan diğer eliyle, Friks'in onun elini tutan elini okşadı gülümseyerek. Friks sarhoşken daha doğal ve tatlı davranan tiplerdendi demek. Bu yaşananların hiçbirini ertesi sabah hatırlamayacak olması üzücüydü. Friks ondan gerçekten hoşlanacak olsa bunu kabul edebilirdi. Arada Kot ya da bir başka kadın yoktu, drama yoktu. Üstelik Friks, Mavi gibi "mükemmel" değildi. Bu durum bir süredir canını sıkıyordu ve Mavi olayıyla nasıl başa çıkacağını düşünüyordu. Basitçe Friks'e aşık olduğunu söyleyebilirdi. Böylece kimseyi üzmeden Mavi konusunu kapatırdı. Hatta evet böyle yapmalıydı. Şimdi daha iyi oturmuştu kafasına. Bunu yapması için Friks'in ondan hoşlanmasına da gerek yoktu, bilmesine dahi gerek yoktu. En kötü reddedilirdi ve platonik davranırdı. Gidebileceği en güvenli yol buydu.

Livei yanına yaklaşan oldukça yakışıklı bir adamın sesiyle irkildi. Adam onu çok beğendiğini söylemiş ve dans etmek isteyip istemediğini sormuştu. Sonrasında Friks'i görünce erkek arkadaşı zannetmiş ve lafını geri almıştı. Livei mahcup bir sesle "Şey evet erkek arkadaşımla birlikteyim, kusura bakmayın." dedi. Friks başını kaldırıp gelenin garson olup olmadığını sormuştu. Ahhh, neden bu kadar tatlıydı! Genç kız gülümsedi ve oynadığı bu küçük rolü bozmamaya karar verdi. Friks'in yanına geçerek uykuya yenilmek üzere olan başını kaldırıp kendine doğru çekti ve saçlarını okşadı. "Çok uykun geldiyse odaya geçelim mi?" dedi kulağına yumuşak bir ses tonuyla. O kadar yol Friks'i taşıyabilecek miydi acaba? Burada uyuyakalırsa asla taşıyamayacağı kesindi. "Hadi gel." Zil zurna sarhoş olmuş genç adamın tek koluna girip ayağa kalkmasına destek olmaya çalıştı. Hem temiz havaya çıkabilirlerse biraz daha açılırdı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kaçış

#17
Friks'in koluna giriyor ve kendisini dışarı çıkarıyorsun. Dışarı çıktığında bir şeyler sayıkladığını duyabiliyorsun. Başının döndüğünü ve midesinin bulandığını söyleyip duruyor. Birkaç sokak ötede olan pansiyonunuza vardığınızda içeri girmeden önce kapının önündeki merdivene oturuyor ve bir süre yaslanıp yukarı bakıyor. "Göğe bak..." diyor ve kafasını sana döndürüyor. "Aynı senin gibi..." diyor ve garip bir yüz ifadesiyle gülüyor. Kafasını tekrar yukarı kaldırıyor ve yaklaşık beş dakika boyunca gökyüzünü izliyor. Sonrasında da "Üzgünüm Livei, içeri girelim." diyor ve ayağa kalkmaya çalışıyor ancak yere düşüyor. Kendisini destekleyerek kalkmasına yardım ediyorsun ve kapıyı açıp içeri giriyorsunuz. İçeri girdikten sonra Friks hemen üstündekileri çıkarıp yatağa oturuyor ve başını eğiyor. Hemen ardından üstündeki tişörtü de çıkardığını fark ediyorsun. Sıra altındaki pantolona gelince de bir an ne yaptığını fark ediyor ve "N'apıyorum lan ben?" diyor. Biraz güldükten sonra yanına geliyor ve sana sarılıyor. "Bugün bana bu kadar destek olduğun için teşekkürler, bundan sonra patron sensin ha." diyor. Bir süre sımsıkı sarıldıktan sonra hiç sinyal vermeden dudaklarına yapışıyor.

Re: [Livei Nyawodz] Kaçış

#18
Neyse ki bilincini henüz tamamen kaybetmediği için Friks'i kaldırıp yürütmek tahmin ettiği kadar zor olmamıştı. Friks yol boyunca ne kadar midesinin bulandığını ve başının döndüğünü sayıklayıp dururken Livei de onun sürekli sırtını sıvazlamış ve "Az kaldı, dayan hadi." diye de destek vermişti. Genç kız her zaman sarhoş olup başkalarına problem çıkarırdı ancak kendisi ilk kez kör kütük sarhoş birisiyle ilgileniyordu. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak ona yardımcı olabileceğini umuyordu sadece.

Pansiyona vardıkları zaman Friks bir süre merdivenlerde oturmak istemişti. Livei de derin bir nefes almıştı. Bu kadar iri yarı bir insanı çekiştirmek genç kız için bile yorucuydu. Açık havaya çıkmak ve temiz havayı ciğerlerine çekmek ona çok iyi gelmişti. Zaten pek sarhoş değildi ancak alkolün tüm etkisini de üzerinden atmıştı. Bilinci berraktı ve en azından mantıklı düşünme yetisine sahipti. Friks'in ona göğe bakmasını söylemesi ile irkildi. Başını kaldırıp gökyüzünü izlemeye başladı. Bulutsuz, yıldızlarla kaplı, sakin bir geceydi. Neredeyse bir tepsi gibi kocaman açılmış olan ay, ışıl ışıl parıldıyordu. Livei gülümsedi. Friks tam olarak neyi kast etmişti, kendisi hangi açıdan bu gökyüzüne benziyordu asla anlamamış olsa da göğü izlemek huzur vericiydi. Saat ilerlediği için hava serinlemeye başlamıştı. Livei ürpererek kollarını bedenine sardı. İçeri geçmek istiyordu ancak Friks'in keyfini de bozmak istemiyordu.

Livei iyiden iyiye titremeye başlamıştı ki Friks tuhaf bir şekilde özür dileyip içeri geçmek istediğini belirtmişti. Bu sarhoş haliyle onun üşüdüğünü fark etmesine imkan yoktu. Ne için özür dilemişti ki? Genç kız tam onun yeniden koluna girecekti ki Friks kendi başına kalkmak isteyip yere kapaklanmıştı. Livei koşturarak koluna girdi ve endişeyle iyi olup olmadığını kontrol etti. "İyi misin? Bir şey oldu mu?" Olduysa da bu kafayla fark edemezdi herhalde. Görünürde bir şey yok gibiydi. Genç kız iç çekerek Friks'in gövdesini kendine yasladı ve kapıyı açarak onu pansiyonun içine çekti. İçeri girdikleri anda Livei ellerine hohlayarak kendini ısıtmaya çalışırken Friks'in yatağa oturduğunu fark etti. Uyuyacaktı herhalde. "Ayılmak için bir şey getirmemi ister misin? Kahve, su filan?" Etrafta kahve yapmasına yarayacak bir şeyler olup olmadığını kontrol ederken sorusuna cevap almadığı için yüzünü Friks'e çevirdi ve onu üstünü çıkartmış bir vaziyette buldu. Pantolonunu da çıkarmak üzereydi ki Livei onu uyarmadan yaptığı saçmalığın farkına varmıştı. Genç kız bu gece ne yapacaktı? Tamam gülmüştü eğlenmişti ancak bu kadar yeterdi. Sarhoş insanların bu kadar sinir bozucu olabildiklerini bilmiyordu. Üstelik çocuk gibi davrandığı için onu sevimli buluyor ve kızamıyordu da.

Bunları düşünürken yataktan kalkan Friks'in üzerine gelmekte olduğunu fark etti. "Friks-" Tam gardını almış onu azarlamaya hazırlanıyordu ki sözünü bitiremeden bütün vücudunun genç adamın sıcaklığı ile kaplandığını fark etti. Sarılmıştı. Hem de sımsıkı. Livei kalp atışlarının istemsizce hızlandığını fark etti. Friks'in kokusu tüm ciğerlerini kaplamış ve üşümekte olan bedenini ısıtmaya başlamıştı. Genç kız ilk başta tereddüt etse de bir süre sonra kollarını kaldırıp onun sarılmasına karşılık verdi. Endişelenmeye başlamıştı. Bu kadar yakın olmaları iyi miydi? Friks söylediklerinin ve yaptıklarının farkında değildi. Genç kızın asla anlamlandıramadığı bir şeyler saçmalıyordu. "Fri-" Dudaklarında hissettiği yumuşaklık ile zihninde şimşeklerin çakması bir oldu.

Friks'in dudakları kendi dudakları ile birleşmişti. Onun nefesini hissediyor, dudaklarının alkolle karışık sigara tadını kendi dudaklarında alıyordu. Fazlasıyla çekiciydi. Tahrik ediciydi. Özellikle de aylardır dokunulmamış, Tihami savaşından beridir mastürbasyon bile yapmamış uyarılmaya açık bir insan için fazlasıyla tahrik ediciydi. Livei zihninin bulanıklaştığını, her şeyin anlamını kaybettiğini ve bir çamur yığınına döndüğünü hissetti. Kollarını Friks'in boynunda birleştirdi ve sağ elini genç adamın saçlarının arasında gezdirmeye başlarken onu kendine daha çok çekti. Soluk alıp verişi hızlanmaya başlamış, tüm vücudunu bir sıcaklık dalgası kaplamıştı. Neredeydi? Ne yapıyordu? Neden buradaydı? Tüm kaygılar, kuruntular, korkular puf olup uçmuştu. Friks'in tadına daha çok, daha çok bakmak isterken bütün bedeni adeta onu bir sonraki aşamada olacaklara hazırlıyordu. Bir daha asla hissetmeyeceğini düşündüğü bu duyguyu en son Bok ile birlikte olduğu gece yaşamıştı. Ne kadar da özlemişti. Ne kadar da istiyordu devam etmesini. Kendini kaybedip bu duyguya teslim olmayı ve zaten yarın hiçbir şey hatırlamayacak olan Friks ile sevişmeyi ne kadar çok arzuluyordu.

Ancak bu doğru olmazdı. Ne yani? Alçaklık edip karşısında kimi gördüğünden dahi emin olamadığı sarhoş bir insandan mı yararlanacaktı? Livei bu kadar düşmemişti. Friks'in aklı yerindeyken nasıl bir insan olduğunu biliyordu. Bu Friks değildi. Kendini zorlukla genç adamın dudaklarından ayırdıktan sonra onu nazikçe yatağa doğru itti. Sonrasında üstüne çıkıp onu iyice yatağa bastırdı. Bir süre soluk alış verişini düzenlemeye ve kendini sakinleştirmeye çalıştı. Pencereden yansıyan ay ışığının altında yemyeşil gözlerini ona dikmiş olan genç adamı izledi. O kadar sarhoştu ki... Neden bu kadar içmişti? "Uyumalısın." dedi Friks'e yalvaran bir ses tonuyla. Ona bu yaşattıklarından ötürü ceza olarak yarın pansiyonunun parasını ondan alacaktı. Eğilip Friks'in dudaklarına son bir minik öpücük daha kondurdu ve yatakta yavaşça onun yanına doğru kaydı. Kollarını ona sımsıkı sardı ve başını da genç adamın boynuna gömdü. "Uyuyalım." dedi fısıldayarak. "Kendime not: Bir daha Friks ile içmeye gitme. Özellikle de gecenin sonunda yalnız kalacaksan."
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kaçış

#19
Sabaha karşı gözlerini açıyorsun ve Friks'in yatakta olmadığını fark ediyorsun. Etrafa bakıyorsun ve koltukta otururken camdan bakarak sigara içtiğini fark ediyorsun. Friks, uyandığını fark edince sana başıyla selam veriyor ve ayağa kalkıp odadan çıkıyor. Ayılıp kendini toparladığın zaman Friks'in peşinden diğer odaya geçiyorsun ve Friks'in bir sandalyede oturduğunu görüyorsun. Friks, gözlerine bakmadan konuşmaya başlıyor. "Dün gece yaşananları ne yazık ki hatırlıyorum. Yanlış anlama, kötü değildi ancak hiç sevmediğim bir adama benzediğimi hissettim. Bu asla ama asla istemeyeceğim bir şey. Senden özür diliyorum. Özür dilemek bir sike yaramayacak elbette ama..." Friks, ayağa kalkıyor ve eşyalarını toplamaya başlıyor. Sen de eşyalarını toplamaya başlıyorsun ve kapıya geçiyorsun. Friks, dışarı çıkıyor ve arabayı bulup çalıştırıyor. Friks'in peşinden gidiyor ve arabaya biniyorsun. Arabaya bindiğinde Friks sana dönüyor ve ciddi bir tavırla konuşuyor. "Şimdi sana iki seçenek sunacağım. İster eve dönelim ve başka biriyle bu yolculuğa devam et, ister hiçbir şey olmamış gibi yola devam edelim. Sen nasıl huzurlu hissedeceksen öyle yapalım." Friks, sözlerini söyledikten sonra ters yöne bakıyor ve yanağından gözyaşları aktığını görebiliyorsun.
Off Topic
Verilecek karar bir dönüm noktası oluşturabileceği için kısa bir tur da olsa kabul edilecektir.

Re: [Livei Nyawodz] Kaçış

#20
Yatakta hissettiği boşluk ve soğukluk ile gözlerini zorlukla araladı. Saat kaç olmuştu, kaç saattir uyuyordu emin değildi. Friks yatakta değildi ancak burnuna gelen tanıdık sigara dumanı kokusundan odada olduğunu tahmin edebiliyordu. "Friks?" Mırıldanarak yatakta doğruldu. Henüz gün tam olarak ışımamıştı bile. Friks kendine gelmiş miydi? İyi miydi? Başı ağrıyor muydu? Mahmur gözleri ile onu ararken camın önünde sigara içtiğini fark etti. "Günaydın." dedi gülümseyerek. Ancak genç adam herhangi bir yanıt vermeden başı ile onu selamlayıp odadan çıkmıştı. Hani hayatta bazı anlar vardır. Oturur düşünürsünüz ve "Ov bu ciddi." dersiniz. İşte bu da Livei için tam olarak böyle bir andı. Yani Livei kocaman bir gülümseme ve bir öpücük ile uyandırılmayacağını tahmin etmişti ancak... Böyle olması da pek hoşuna gitmemişti. Canı sıkılmış bir şekilde gerinleşip kendini toparladı ve üzerini değiştirip Friks'i bulmak için diğer odaya geçti. Bir sandalyede oturuyordu ve genç kızın yüzüne bakmıyordu. Yaşananları ne yazık ki unutmadığını söylemişti. Sonra da istemediği biri gibi davrandığını söylemiş ve özür dilemişti. "Önemli değil. Zaten bir şey olmadı. Sarhoştun sonuçta senin suçun değil." diye mırıldandı genç kız iç sıkıntısıyla. Sonrasında onu neşelendirmek istedi. "İşe iyi yanından bak, üzerime kusmadın!" Kendi şakasına gülerken Friks'in modunun pek yüksek olmadığını fark ederek sustu ve onun yanında sessizce bavulu toparlamaya başladı. Pek fazla eşyası olmadığı için bu iş uzun sürmemişti.

Eşyalar toplandıktan sonra Friks direkt arabaya yönelmiş ve sürücü koltuğuna geçmişti. Livei de çekingen tavırlarla her zamanki yerine, onun yanına geçti. Ortamın ciddiyeti sinirlerini bozmaya başlamıştı. Gerginlikten sağ elinin baş parmağını kemirmeye başladı. Kısa bir süre sonra Friks ona dönmüş ve bir seçim yapmasını istemişti. Ya eve döneceklerdi ve yanına başkasını alacaktı ya da hiçbir şey olmamış gibi yola devam edeceklerdi. Bunu söyledikten sonra başını diğer yöne çevirmişti. "Hiçbir şey olmamış gibi mi?" Livei hayretle Friks'in sözcüklerini tekrarladı. Hiçbir şey olmamış gibi... Livei hiçbir şey olmamış gibi davranmak istemiyordu ki. Nasıl yapabilirdi bunu? Yani, unutabileceksen unutalım mı demek istiyordu ona? Red mi edilmişti? Neden? Sorun neydi? Kişiliği mi? Dış görünüşü mü? Friks ile mi ilgiliydi yoksa? Sarhoş olup saçma şeyler yapması mıydı? Yoksa yıllar önce kaltağın teki tarafından boynuzlanması mı? Livei de kötü deneyimler geçirmişti ancak bir korkak gibi bunların arkasına sığınmıyordu. Bakışlarını ona çevirdi. Gözünden akan yaşları fark etti. Neden ağlıyordu? Pişman olduğu için mi? Ok yaydan çıkmıştı bir kere. Pişman olması için çok geçti. Bunu birayı ve şarabı kayıtsızca kafasına dikmeden önce düşünmesi gerekiyordu. Duygularıyla oynayıp uyuyan devi uyandırdıktan sonra böyle karşısına geçip ağlayamazdı.

Gözlerini dikip Friks'in duruşunu incelemeye başladı. Sırtı ona dönük, başı diğer tarafa çevriliydi. Konuşmuyordu. Aklından geçenleri söylemiyordu. Bu sahne ona fazlasıyla tanıdık gelmişti. Yine mi geride bırakılacaktı? Tıpkı... Tıpkı Bok'un yaptığı gibi. "Gidelim." Livei gitmek üzere olan birini tutmaya çalışırmış gibi ona yakın duran koluna yapıştı genç adamın. Sağ elini uzattı ve Friks'in ona dönük olmayan yanağına uzanıp genç adamın yüzünü kendine çevirdi. Parmak uçlarıyla yanağını okşarken akan göz yaşlarını sildi. Kaygı ve korku dolu kan kırmızısı gözlerini, onun çiftliğin çimenlerinin rengini andıran yemyeşil gözlerine dikti. Aklından ne geçiyordu? Ne hissediyordu? Bu gözlerin arkasında ne vardı? "Friks ben seni istiyorum." dedi kararlı, inatçı ve ağlamaklı bir ses tonuyla. Aslında Friks ona yolculuğa devam etmeyi isteyip istemediğini sormuştu ancak Livei'nin seçtiği sözcükler çok daha imalıydı, çok daha fazla şey anlatıyordu. "Ya sen?" dedi gittikçe cesaretini kaybeden bir ses tonuyla. Gözlerini ondan kaçırmamaya özen gösteriyordu ancak bu konuşmayı yapmak tahmin ettiğinden çok daha zor olmuştu.
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Teşkilat Merkezi”

cron