Re: [Livei Nyawodz] Kızıl Kan Cemiyeti

#21
Image


"Livei'nin biricik sevgilisi neredeydi?"


Bir süre sonra beklediğin sesleri duymaya başlıyorsun. Sesler gittikçe daha da bulanıklaşıyor, uzaklaşıyor ve bir süre sonra yok oluyor. Gözlerini kapatıyor ve hemen ardından açıyorsun. Az önce içinde bulunduğun odadan eser yok. Kız? Ortalarda yok. Dış sesler? Sanki hiç olmamış gibi. Tamamen beyaz bir alandasın ve karşında tek bir nesne var. Bir vazo.

Çok geçmeden gözlerini açıyorsun ve yanındaki kızın ağlayarak yatağa kapandığını görüyorsun. Shira ise bulunduğun odaya geliyor ve "Adamı bırakacağız. Bize-" derken kendi sözünü kesiyor ve yataktaki kıza hüzünlü bir ifadeyle bakıyor. Kızın yanına gidiyor ve "Çektiklerin için çok özür dilerim. Biliyorum, bir özür yeterli değil. Hadi seni evine götürelim." diyor. Kız ise ağlayarak ayağa kalkıp Shira'nın elini tutuyor ve Shira sana başıyla selam verip odadan çıkıyor. Kız ise sinirli bir şekilde sana bakıyor ve odadan Shira ile birlikte ağlayarak çıkıyor. Friks ise hızlıca yanına geliyor ve dizlerinin üstüne çöküp yere bakıyor. Bir süre sonra titremeye başlıyor ve yüzünü sana doğrultuyor. Gözyaşlarını tutamadığını görebiliyorsun. Sana tek bir cümle sarf ettikten sonra yere kapanıyor. "Mavi yaşıyor."

Friks, kendine geldikten sonra bir güzel dayak yemiş olan adamı kucaklıyor ve çıkmaya hazırlanıyor. Sana dönüyor ve "Bu adamı evine bırakıp yola çıkıyoruz. Mavi'nin nerede olduğunu biliyoruz. Neden ölü sandığımızı da sana açıklamam gerekiyor sanırım. Yolda bir güzel açıklarım." diyor ve hemen ardından yarı baygın adam "Buğ yağınınıza kağılmayacak." diyor. Friks, adama tokat atıp "Kes sikerim belanı yavşak." diyor. Kısa süre sonra yola çıkıyorsunuz ve adamı bıraktıktan sonra bir başka yere doğru ilerliyorsunuz. O sırada Friks, konuşmaya başlıyor. "Şimdiden söyleyeyim, önce benim eve uğrayacağız ve arabamı alacağız. Biraz uzak. Shira da bize katılacak. Asıl konuya gelecek olursak... Mavi yolda uzun süredir kavgalı olduğu birini gördü ve görev yerinden ayrıldı. Onu durdurmaya çalıştık fakat o adam ile arasında olanlar çok basit şeyler değil. Durduramadık ve Mavi'nin bağırma sesini duyduk. Bağırma sesinin hemen ardından bir kurşun sesi geldi. Mavi'nin acı çığlıklarını duyduk ancak oraya gidemedik. Mavi'nin emrinden çıkmak istemedik. Buraya gelmeden önce bize bir olay olursa karışmamamızı söylemişti. Ne olursa olsun." Friks'in evinin olduğu sokağa geldiğinizde araba ile karşılaşıyorsunuz. Yeni çıkan modellerden kırmızı bir araba olduğunu görüyorsun. Friks, bir tepki göstereceğini düşünerek "Ne var amına koyayım? Biraz para biriktirdim aldım." diyor. Arabaya biniyorsunuz ve ilerlemeye başlıyorsunuz. Friks arabayı sürerken torpidodan çakmağı uzatmanı istiyor ve bir sigara yakıyor. "Adamı sorguladık, kimseyi öldürmeme emri aldıklarını söylediler. Mavi'nin tanıdığı bu herif rütbeli bi' tip. Mavi'yi özellikle öldürmemelerini söylemiş. Yani ölmüş olması imkansız. Şu an Mavi'yi nerede tuttuklarının bilgisini de aldık. Gerisinin bir önemi yok zaten." Kısa bir sessizliğin ardından Friks, kendi kişiliğini yansıtmayan bir soruyla geliyor. "Bu arada... Nasıl hissediyorsun?"

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl Kan Cemiyeti

#22
İşkence seslerinin artmaya başlaması ile birlikte Livei başını dizlerine yaslamış ve içinden Molchut Serthad'ın ona sevdiğini hatırlatan Aya Benzer şarkısını mırıldanmaya başlamıştı. Bu şarkı onu, sevdiğiyle ilk tanıştığı günlere geri götürüyordu. Nostaljik, sıcacık, hala hayat ve sevgi dolu olduğu günlere... Sevgilisiyle ilk gecesini, otel banyosundaki konuşmalarını hatırlatıyordu. Her şey ne kadar da kısa sürede yok olup gitmişti. Sanki Bok'un uzun saçlarına yüzünü daha dün gömmüş gibiydi. Teninin tanıdık kokusunu, kemikli bedeninin üzerindeki etkisini, ruhunun en derin parçasına işleyen keskin bakışlarını, ona dair her şeyi çok net hatırlıyordu. Bok... Bok...

Seslerin ve karanlığın yok olduğu bir yerdeydi. Etraftaki her şey, genç kızın iç dünyasının aksine bembeyazdı. Karşısında bir vazo duruyordu. Oldukça tanıdık bir vazo. Nerede görmüştü bu vazoyu daha önce? Hatırlayamıyordu. Ancak daha önce gördüğünden emindi.

Yataktaki hıçkırık ve iç çekiş sesleri ile yerinden sıçradı Livei. Etrafa baktığında hala Friks'in yatak odasında olduğunu fark etti. Rüya görmüştü. Kendi iç dünyasına kapandığında hatırladığı şeyler ne kadar da güzel ve sıcacıktı halbuki. Yeniden gerçekliğin soğuk karanlığına dönmek onu sarsmıştı. Kısa süre sonra odaya Shira girmiş ve işlerinin bittiğini belirtmişti. Küçük kızı teselli etmiş ve onu evine götüreceğini söylemişti. Livei onun kadar olgun bir insan değildi. Küçücük bir kızı bile oyalayıp acısını dindiremiyordu. Ona atılan öfkeli bakışlar karşısında başını çevirerek cevap verdi. Küçük bir çocuğun öfkesi, şu anda umurunda olan son şeydi.

Onların odadan çıkmasının hemen ardından içeriye hızla Friks girmişti. Livei onu daha önce hiç böyle görmediğine emindi. Titriyordu ve ayakta duramıyordu. Sinir krizi mi geçiriyordu? Genç kız, Friks'in gözlerinden akan yaşları görünce panikleyerek oturduğu yerden kalktı. Sonrasında Friks'in ağzından çıkan tek bir cümleyle gözyaşları eşliğinde o da olduğu yere çöktü. Demek Mavi yaşıyordu. Demek aldıkları bilgi yanlıştı. Karargah yanmıştı ancak Mavi yaşıyordu. Yaşıyordu işte. Nefes alıyordu. Onu göreceklerdi. Yeniden konuşacaklardı. Hala umut vardı.

Livei, Mavi'ye olan sevgi ve bağlılığının derecesinin farkına ilk kez varıyordu. Demek ki gerçekten ait olduğu yeri bulmuştu.

Friks adamı eve bırakacaklarını ve Mavi için yola çıkacaklarını söylediğinde Livei hayretle itiraz etti. "Onları öylece bırakmamız sorun değil mi? Yüzümüzü biliyorlar. Polise gidebilirler." Sonrasında Friks'in her zamanki serseri modunda adamı azarlayıp küfür etmesi karşısında kahkahasını tutamadı. Keyfi fazlasıyla yerine gelmişti. Hatta belki de bir anda dibi ve zirveyi bu kadar hızlı yaşaması onun hayrına değildi. Baba ve kızı evlerine bıraktıktan sonra Shira gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuştu. Livei'ye bir süre Friks eşlik edecek gibiydi. Yolda onun evine doğru ilerlerken Mavi'yi neden ölü zannettiklerini de kıza açıklamıştı. Livei, duydukları karşısında sinirlenmekten kendisini alamadı. Ne demek sadece duydukları bir ses üzerine koskoca adamın ölümünü ilan etmişlerdi? Friks genç kız ile kafa mı buluyordu? "Sana inanamıyorum! Mövö öldö demek yerine Mavi SANIRIM öldü veya Mavi ölmüş OLABİLİR diyebilirdin Friks! Ne kadar yıkıldığımın farkında-" sözünü bitirmedi. Muhtemelen Friks de en az onun kadar korkmuş, endişelenmiş ve yıkılmıştı. Onun gibi fevri davranıp kızmasının bu saatten sonra kimseye yararı olmayacaktı. Her ne kadar çabuk sinirlenen Gedhilfeli erkeklerinden haz etmese de, aynı kanı kendisi de damarlarında taşıyordu. "Özür dilerim. Öyle demek istemedim." dedi daha sakin bir tonda.

Friks'in arabasının yanına vardıklarında Livei dalga geçer bir tonda ıslık çaldı. "Vaay fiyakalı çocuk. Yollar gidişine kızlar duruşuna hastaaaa koçum benim." dedikten sonra kıkır kıkır gülmekten kendisini alamadı. Arabaya bindikten sonra torpidodan çakmağı alıp Friks Bey'in sigarasını yakmıştı. Normal şartlarda bir arabada sigara içen birisi ile asla yolculuk edemezdi ancak şu anda hiçbir şey umurunda değildi. Her şeyi görmezden gelecekti. Yaşıyorlardı ya! Mavi de yaşıyordu ya! Ne güzeldi hala yaşıyor olmak. Friks'in Mavi'nin neden ölmediğine dair açıklamalarının ardından yüzündeki gülümseme yayılmış ve kocaman olmuştu. Friks'in ona nasıl hissettiğini sorması üzerine afalladı. Kulakları doğru mu işitiyordu? Bir süre neler oluyor dercesine Friks'in bunu sormasındaki sebebi anlamaya çalıştı ancak sonrasında yeniden kocaman gülümseyerek cevap verdi. "Nasıl mı hissediyorum? Yaşıyor gibi! Hepimiz yaşıyor gibi hissediyorum Friks!" Arabanın camını açıp başını uzattı ve savrulan kızıl saçlarının eşliğinde yüzüne çarpan rüzgarı hissetti. Temiz havayı ciğerlerine derin derin çekti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl Kan Cemiyeti

#23
Friks, teker teker sorularına cevap veriyor. Her şeyden önce sorguladığınız adamı bırakma konusuna değiniyor. "O işleri bırakacak. Onunla bir güzel konuştuk. Evet, 'konuştuk'. Küçücük kızı olan bir adam böyle işlere bulaşmamalı amına koyayım. Özellikle de ülkenin en tatlı maaşı olan işinde ise." Sonrasında ona olan çıkışmana cevap veriyor. "Özür dilenecek bir şey yok. Panikledim, ne diyeceğimi bilemedim. Mavi'yi... Thrao'yu ilk kez kaybetme tehlikesi yaşamıyoruz. Çok şey oldu ve anlaşılan bir gün oturup her şeyi detaylı bir şekilde anlatmamız gerekiyor. Sonuçta artık bizdensin." Kendisine yaptığın yorumlara güldükten sonra son olarak sorusuna karşılık olarak verdiğin cevaba tepki gösteriyor. "Yaşamak güzel şey. Hatta en iyi şey, tam anlamıyla. Değil mi? Düşününce."

Uzun bir araba yolculuğunun ardından çiftliğe benzer bir alana geliyorsunuz ancak diğer çiftlik alanlarına göre farklı olan belirli şeyler var. Bunlardan en göz önünde olanı altı-yedi katlı binaların etrafı sarmış olması. Bir diğeri ise tarlaların fazla büyük olması. Friks, gittiğiniz yerin bir sanayi bölgesi olduğunu ve düşmanların burada saklandığını belirtiyor. Bir süre sonra aynaya bakmanı söylüyor ve arabanın aynasına baktığında arkanızda yaklaşık üç tane araba olduğunu görüyorsun. Friks ise "Hepsi bizden." demekle yetiniyor. Beş katlı bir binanın önünde duruyorsunuz. Bina inşaatı tamamlanmış ancak boyanmamış, içi tamamen boş görünen, penceresiz bir bina. Arkandaki arabadan inenlere bakıyorsun ve içlerinden sadece ilk başta karargahlarına gittiğinde gördüğün birkaç kişiyi tanıyorsun. Arabaların birinden Eidhæn çıkıyor ve seni görünce hızlıca yanına geliyor. "Burada karşılaşmamız pek iyi değil ama Mavi'yi geri aldıktan sonra çay içmeye gider miyiz?" diyor ve gülümsüyor.

Kapının önünde toplanıyorsunuz. Friks, kapı hizasına geçiyor ve diğer herkese dönüyor. "Kas gücüne güvenenler ve element kullanıcıları benimle geliyor. Eidhæn dışarıda bekleyecek ve yanına üç koruma bırakacağız. Toplam on beş kişiyiz. Binanın içine eşit dağılmamız gerekiyor. İki merdiven var, çoğunuz daha önce gelmemiş değilsiniz. İlk gelenler ise gelmiş olanları takip etsin. Sorusu olan var mı?"

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl Kan Cemiyeti

#24
Friks'in tatlı maaştan bahsetmesi üzerine "Offf bu laf bana mıydı?" dedi alaycı bir şekilde gülümserken. "Bazen tatlı bir maaş insanın mutlu olması için yetmiyor." dedi sessizce ciddileşirken. Livei neden polis olmuştu? Element kullanabildiği için mi? Ailesi öyle olmasını istediği için mi? Birilerinin gerçekleştiremediği ideallerini gerçekleştirme sorumluluğu omuzlarına verildiği için mi? Başkalarının ideallerini kendi idealleriymiş gibi benimsemeye zorlandığı için mi? Hayatta kendine bir amaç edinip kendini adayacak bir güce ihtiyaç duyduğu için mi? Bunların hiçbirisi mi? Yoksa hepsi mi?

Friks'in onun öfke gösterisine tepkisi karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. "Bu kadarcık mı?" Bir süre soru işaretleriyle dolu bakışlarla Friks'i inceledikten sonra başını yeniden cama çevirdi ve etrafı izlerken şakayla karışık sitem etti. "Senin içine ne kaçtı bugün?" Sonrasında eski gülümsemesine geri döndü. "Bizimle ilgili neyi seviyorum biliyor musun? Aramızda hiyerarşi olmamasını! Polis karargahı gibi değil, kraliyet gibi değil." Bok'un ülkesi hakkında anlattıklarını düşündü. "Demokrasi gibi..." Bu kavramın tam olarak neyi ifade ettiğini idrak edemiyor olsa da böyle bir his olduğunu düşünüyordu.

Friks'in sanayi bölgesi olarak tanımladığı bir alana gelmişlerdi. Boş ve kocaman bir tarla gibi dursa da etrafı yüksek binalarla çevriliydi. Artık Mavi'ye çok yakındılar. Friks'in ona aynaya bakmasını söylemesi üzerine arkadaki arabalarla şaşkına döndü. Hepsinin onların ekibinden olması içini rahatlatmıştı. Yanında bu insanlarla birlikte kendini o kadar havalı hissediyordu ki iyice gaza gelmişti. "Livei Nyawodz 007." diye düşünüp sessizce kıkırdamaktan kendini alamadı. Sonrasında hemen toparlanıp daha ciddi bir havaya girdi yoksa Friks onun delirmiş olduğunu düşünecekti.

Beş katlı bir binanın önünde durup arabalardan inmişlerdi. Yüzlerin hepsini tanımıyordu ancak sorun değildi. Tanıyacaktı. Zamanla. Eidhæn'i görünce sevinçten ağzı kulaklarına varırcasına sarıldı çocuğa sımsıkı. "Çay senin köpeğin olsun." Küçücük bir çocuğun burada olmasını riskli bulmuş olsa da bir planları olduğunu düşünüyordu. Neticede Eidhæn de sıradan bir çocuk değildi. Onun ve burada görev için toplanmış herkesin yeteneklerine sonsuz güven duyuyordu.

Friks'in planını dinledikten sonra başıyla onayladı. Onu takip edecekti. Bu binaya ilk kez geliyordu, tecrübesi yoktu ancak gerekli tecrübeyi kazanmasına dakikalar vardı. Her şeyi hazırdı. Silahları, iğneleri, ekipmanları... Çıkabilecek her türlü aksiliğe karşı kendisini fiziksel olarak hazırlamıştı. Bundan böyle ölmek vardı dönmek yoktu. Tihami savaşında olduğundan çok daha farklıydı burada olmak. Kanın damarlarında pompalandığını ve onu güçlendirdiğini hissediyordu. Mavi'yi geri alacaklardı. Buna kesindi. Şüphesi yoktu. Şimdiye dek pek çok insanı kaybetmişti ancak sahip olduğu bu kıymetli aileden kimseyi kaybetmeyecekti. Kızıl gözleri arzu ateşiyle kıvılcım gibi yanıyordu. "Hadi bakalım."
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl Kan Cemiyeti

#25
Aranızdan kimse soru sormuyor ve hızlıca binaya giriyorsunuz. Binanın sağ tarafından bulunan merdivenlere Friks'in olduğu takım ile koşmaya başlıyorsun. Yukarı çıkarken maskeli bir adam ile karşılaşıyorsunuz. Adamın maskesini bir anlığına süzüyorsun ve maskenin hiçbir uzantısı ve tasarımı olmadığını görüyorsun. Sadece gözlerde küçük delikler açılmış durumda. Adam, elinden Sezyum ateşi çıkarmaya başlıyor. Bunun üstüne Friks, arkasında bulunan bir adamına sesleniyor ve kurşun kullanıcısı olduğu ortaya çıkan adam maskeli elemanı boynundan vuruyor. Maskeli adam yere düşüyor ve ilerlemeye devam ediyorsunuz. Merdivenden çıktıktan sonra Friks, üç kişinin birinci katta kalmasını istediğini belirtiyor ve kalan elemanlarla birlikte yukarı çıkıyor. Sen de Friks ile birlikte ilerliyorsun. İkinci kata geldiğinizde katta üç farklı odanın bulunduğunu fark ediyorsunuz. Friks iki adamını ikinci katta bırakıp ilerlemeye devam ediyor. Üçüncü kata geldiğinizde iki maskeli adamın size doğru ilerlediğini fark ediyorsunuz. Friks, seni ve bir başka elemanı üçüncü katta bırakıyor ve yukarı çıkıyor.

En öndeki maskeli adam ile aranda yaklaşık 3 metre var. Friks'in senin yanında bıraktığı eleman hızlıca Kalsiyum kullanıcısı olduğunu söylüyor ve kaslarını geliştiriyor. Karşındaki adama bakıyorsun ve elinde küçük bir hançer olduğunu fark ediyorsun. Arkasındaki adam ise cebinden bir bıçak çıkarıyor ve hızlıca sana doğru koşuyorlar. Yanındaki adam öndeki maskeli adama atılmaya hazırlanıyor. Arkadaki adam ise sana doğru hızlıca ilerliyor.

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl Kan Cemiyeti

#26
Friks ve adamları ile birlikte hızlıca üst kata doğru ilerlemeye başlamışlardı. Katlar maskeli adamlarla kuşatılmıştı. Maskelerinde herhangi bir sembol bulunmuyordu. "Zevksiz." diye düşündü Livei, arkasındaki kurşun kullanıcısı ekip arkadaşı maskeliyi boynundan vururken. Adam kanlar içinde yere yığılırken bedenini donuk gözlerle izlemişti. İsmi neydi acaba? Hikayesi neydi? Neden buradaydı? Neyi savunuyordu? Ne uğruna ölmüştü? Onun da bir ailesi var mıydı? Ya da küçük bir kızı?

Yukarı katlara doğru ilerlerken Friks her katta belirli adamlarını bırakıyordu. Güzel bir stratejiydi. Böylece her katın güvenliği sağlanıyordu ve üst katlara çıkıp müdahale etmeleri engelleniyordu. Onunla birlikte üçüncü kata kadar çıkmışlardı. Livei hangi katta bırakılacağını merak ediyordu ki çok da merakta kalmasına gerek kalmadan emir gelmişti. Yanında kalsiyum kullanıcısı olduğunu öğrendiği bir adamla birlikte üçüncü katta kalmasına karar verilmişti.

Livei etrafını kolaçan etti. İki maskeli adam üstlerine doğru gelmekteydi. Yanındaki eleman kaslarını güçlendirmişti ve en öndeki hançerli adama doğru atlamak üzereydi. Genç kız bu adamın işini onun bitirmesine karar verdi ve kendisini arkadaki maskeli adama saldırmaya odakladı. Cebinden küçük bir bıçak çıkartmış üzerine doğru koşmak üzereydi. Livei hafifçe sırıttı. Yeni öğrendiği numarasını kullanmak için güzel bir fırsat doğmuştu. Sezyum - Ateş stilini aktifleştirecekti. Her iki elinden ve ağzından çıkan alevleri adama doğru püskürtecekti. Bunun onu haklamaya yeteceğini umuyordu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl Kan Cemiyeti

#27
Adam, çıkardığın ateşleri gördüğü anda sana doğru gelmeyi bırakıyor ve ters yöne doğru kaçmaya başlıyor. O sırada dikkatin yanıdaki adamın çığlığıyla dağılıyor. Adama bakıyorsun ve hançerli düşmanın adama hançerini sapladığını görüyorsun. Ekip arkadaşın bir anda yere yığılıyor ve yavaşça kaslarının erimeye başladığını görüyorsun. Ağır yaralanmış olan arkadaşını bıçaklayan eleman ise kaçmakta olan adamına bağırıyor. Adamın arkasından ilerliyor ve yanınızdan uzaklaşıyorlar. Henüz hala görülebilir uzaklıktalar. O sırada yerdeki ekip arkadaşın ağzından kan tükürüyor ve "Bu kadar çevik olmasını beklemiyordum. O da bir element kullanıcısı." diyor. Sana dönüyor ve "Ben onları halledebilirim. Halledemezsem de ölmeye hazırım. Yukarı çık ve Mavi'yi geri almalarına yardım et." diyor. İki düşman ise koridorun diğer tarafındaki merdivenlerden üst kata çıkmaya çalışıyor gibi görünüyor. Yanındaki adam "Diğer taraftan çık, ben onların peşinden gidip üst kata çıkarım." diyor.

Katta başka bir düşman kalmadığı için adamın dediği gibi bir üst kata çıkıyorsun ve seninle neredeyse aynı zamanda diğer adamlar da çıkıyor ancak Sezyum kullandığını anladıklarından beri sana yanaşmamak için ellerinden geleni yapıyorlar ve hemen katta bulunan bir odaya giriyorlar. O sırada bir üst kattan "Mavi!" diye bağırıldığını duyuyorsun. Kat sayısını kontrol ediyorsun ve üst katın en üst kat olduğunu fark ediyorsun. Bulunduğun katta gördüğün kadarıyla sadece bir alt kattan çıkmış olan iki eleman var. Katta bulunan tek odaya girmiş ve kapıyı kapatmış durumdalar. Üst katta ise ne döndüğünü şu an anlayamıyorsun. Üst kata çıkan merdivenin hemen yanında duruyorsun.
Off Topic
Livei Nyawodz, atom enerjin %100'den %75'e düştü.

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl Kan Cemiyeti

#28
Maskeli adam, Livei'nin çıkardığı alevleri gördüğü anda ters yöne doğru kaçmaya başlamıştı. Genç kız tam büyük bir öfkeyle onu takip etmek için arkasından koşacaktı ki takım arkadaşının çığlıkları ile irkildi. Adam kanlar içerisinde yere yığılmıştı. Demek bir Kalsiyum kullanıcısına hançer saplayabilecek kadar yeteneklilerdi. Livei arkadaşına doğru yöneldi ancak adam onun Mavi'nin yanına çıkmasını istiyor, ölmeye hazır olduğunu söylüyordu. Adamların üst kata çıkması ile birlikte Livei, kendisine söylenen taraftan yukarı çıkmaya başladı. Ekip arkadaşını yaralı bir halde bırakmak içine sinmese de adam oldukça inatçı görünüyordu.

Maskeli adamlar yukarı çıktığı anda genç kızın karşısına çıkmışlardı. Livei'nin Sezyum kullanıcısı olduğunu anladıkları için ona yanaşmıyorlardı. Kaçarak bir odaya saklandılar. Arkadaşı onların element kullanıcısı olduğunu söylemişti ancak hangi elementi kullandıklarını belirtmemişti. Üst kattan Mavi'nin isminin haykırıldığını işitti. Friks ve diğerleri orada olmalılardı. Bu katta yalnızca bu iki eleman vardı. Genç kız üst kata çıkan merdivenlerin hemen yanındaydı. İsterse yukarı çıkıp durumu kolaçan edebilirdi.

Ama bunu yapmamaya karar verdi. Kalsiyum kullanıcısı olan arkadaşını yaralı bir halde bu iki elemanın eline teslim edemezdi. Üstelik Friks ona bu katta kalmasını ve bu adamları haklamasını emretmişti. Yukarı çıkarsa hem ekip arkadaşının ölümüne sebep olacaktı hem de bu iki adamın üst kata çıkarak Mavi'nin kurtarılmasını engellemelerine kolaylık sağlayacaktı. Kendisine verilen işi bitirmeye karar verdi. İki kişiyi öldürecekti sadece.

Kendini kapıyı zor kullanarak açmaya hazırladı. Kapıyı açtığı anda Ateş stilini yeniden aktifleştirip ellerinden ve ağzından çıkan ateşle her ikisini de cayır cayır yakacaktı. Onlardan kurtulduğu anda yukarıya, Mavi'nin yanına çıkmak istiyordu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl Kan Cemiyeti

#29
İki adamın girdiği odaya doğru ilerliyorsun ve kapıya ulaştıktan sonra planladığın gibi Ateş stilini kullanarak odayı ateşe veriyorsun. Bir süre ateşlerden dolayı ne dönüp bittiğini göremesen de stilini durdurduktan sonra çığlıklar içinde yanan bir adamı görüyorsun ancak diğer adam odada değil gibi görünüyor. Odada bulunan pencereye bakıyorsun ve camın açık olduğunu fark ediyorsun. Yanıp tutuşan adam bir süre sonra yere yığılıyor ve orada can veriyor. Üst kata çıkmaya karar veriyorsun ve odadan çıkıp merdivenlere doğru ilerliyorsun. Merdivenden yukarı çıkmaya başladığın anda "BABAMI GERİ VER!" cümlesini duyuyorsun ve bu sesin Mavi'ye ait olduğunu hemen anlıyorsun. Hızlıca merdivenlerden çıkıyorsun ve manzarayı görüyorsun.

Mavi, dizlerinin üstüne çökmüş bir şekilde duruyor. Bandanası üstünde değil. Arkasında ise siyah takım elbise giymiş bir adam var ve uzun bir hançeri Mavi'nin boğazında tutuyor. Mavi'nin hemen karşısında çelikten bir maske takmış bir adam var. Daha önce görmediğin tarzda bir güneş gözlüğü takıyor ve giydiği geniş şapkanın altından kırmızı saçları gözüküyor. Odadaki herkesten daha uzun boylu olduğu belli oluyor. Adam, Mavi'ye doğru adım atıyor ve o anda Friks'in sesini duyuyorsun. "TEK BİR ADIM DAHA ATARSAN SİKERİM BELANI!" Odanın sağ tarafına bakıyorsun ve Friks ile Shira'yı görüyorsun. Friks'in yüzüne baktığında oldukça endişeli olduğunu görebiliyorsun. Maskeli adam ise bir adım daha atıyor ve Friks üzerine atlayacakken Shira, Friks'i tutuyor. Friks küfürler ederek Shira'ya kendisini bırakması gerektiğini söylüyor ancak Shira bırakmamak için uğraşıyor. Adam, Mavi'nin önüne geliyor ve cebinden küçük bir jilet çıkarıyor. Konuşmaya başlıyor.

"Aah, ah. Eiduf'un oğlu neden böyle oldu? Tıpatıp aynısı." Adam, jileti Mavi'nin yüzüne yaklaştırıyor. Mavi'nin ağlamaya başladığını görüyorsun. Hem ağlıyor, hem de dişlerini sıkıyor. "Thrao. Babanı öldüren şey sistemdi. Yaptığı hatayı biliyordu ve başına gelecekleri kabullenerek yaptı. Sen de çok farklı değilsin." Jilet ile Mavi'nin yanağını kesmeye başlıyor. Kanlar aktığını görebiliyorsun. "Yaptığın hatayı biliyorsun ve başına gelecekleri kabullenerek yapıyorsun." Mavi, dişlerini sıkarak inlemeye başlıyor. Gözyaşları hızlıca akıyor ve yanağından akan kan ile birleşip yerlere dökülüyor. "Sisteme karşı nasıl oynamanız gerektiğini öğrenene kadar yaptığınız şeyler boşa gidecek. Ama cezanı veren kişi ben olmayacağım." Adam, jileti yere atıyor. "Baban gibi yargılanacaksın." Mavi, sadece sinir ile inlemek ve ağlamakla yetiniyor. Friks ise bağırmayı kesiyor ve yere yığılıyor. Adam, Mavi'yi tutan elemana bakıyor. "Herkesi toplayın ve çıkarın." Adam, kapıya yöneliyor ve sana bir kez bile bakmadan odadan çıkıyor. Mavi'yi tutan eleman ise "Hadi len, kalk." diyor ve Mavi'ye arkadan tekme atıyor.

Herkes toplanıyor ve dışarı çıkıyorsunuz. Mavi ve Friks yol boyunca hiç konuşmuyorlar. Sen, Shira, Eidhæn, Mavi ve Friks arabaya biniyorsunuz. Arabayı Friks kullanıyor. Ortam sessizliğe bürünmüş durumda.


Maskeli Adam
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl Kan Cemiyeti

#30
Kapıyı açtığı anda bütün odayı alevleri ile doldurmuştu. Kapı, pencere, perde, her yer yanıyordu. Alevlerin yeterli olduğuna karar verdikten sonra stilini kapattı. Çığlık çığlığa yanmakta olan bir adam vardı odada. Diğeri ortadan kaybolmuştu. Gözüyle odayı taradığında açık bir pencere olduğunu fark etti. Camdan mı atlamıştı? Hem de dördüncü kattan. Yanarak ölmek yerine düşerek ölmeyi seçmişti demek. Yanmakta olan adam son çırpınışlarının ardından yere düşerken kalbinde ona karşı hiçbir şey hissetmemişti. Umuyordu ki bu herif, arkadaşına hançer saplayan şerefsizdi ve cezasını bulmuştu.

Adamlardan kurtulduğu anda Mavi'nin güvenliğine dair endişeleri tüm zihnine yeniden üşüşmüştü. Hızla en üst kat olan beşinci kata doğru çıkan merdivenlere doğru koşturdu. Çıkarken Mavi'nin daha önce hiç duymadığı dehşet dolu haykırışını işitmişti ve adımlarını daha da hızlandırmıştı. Üst kata vardığında karşılaştığı manzara karşısında dehşete düştü. Mavi dizlerinin üstüne çökmüştü. Onu tutan bir adam ve karşısında yüzünü asla görünmeyecek şekilde maske ve gözlükle gizlemiş, şapkalı bir başka adam vardı. Oldukça uzun boyluydu. Adam Mavi'ye doğru ilerlerken Friks'in öfke dolu bağırışlarını duymuş ve gözlerini onlara çevirmişti. Shira ile birlikte odanın diğer köşesindeydiler. Friks'in yüzünde Mavi'nin öldüğünü düşündüğü andakine benzer bir endişe vardı. Neler oluyordu?

Friks adamın üzerine atlamak istiyordu ancak bu hamlesi Shira tarafından engelleniyordu. Livei kendisi bir hamle yapıp yapmamak arasında kalmıştı. Bu kadar kişiydiler sonuçta, iki tane adamın üstesinden gelebilirlerdi. Bir şeyler yapıp yapmamaya karar vermek için Shira'ya döndü. Onunla göz göze gelip buna göre karar vermek istiyordu. Ancak ne yazık ki Shira'nın gözlerini yakalayamadı. Onların davranışlarından ve ortamın havasından ötürü bir şey yapmayıp izlemeye karar verdi. Adam elindeki jilet ile Mavi'ye doğru yaklaşmış ve jileti yüzüne doğru dayamıştı. Genç kız yumruklarını sıktı. Anlamadığı bir şeyler konuşuluyordu. Mavi'nin babası ve ülkenin sistemi hakkındaydı. Mavi'nin hata yapıyor olduğu ve sistem tarafından yargılanacağı hakkındaydı. Genç kız ne anlama geldiklerini bilmiyordu. Ona anlatılmayan geçmiş ile ilgisi olmalıydı. Mavi, daha önce hiç şahit olmadığı bir şekilde ağlıyor ve inliyordu. Öfke, hüsran, çaresizlik... Yüzü bu ifadelerle kaplıydı. Adam jiletle Mavi'nin yanağını çizerken ve akan kan, Mavi'nin gözyaşlarına karışırken Livei de gözlerinden birkaç damla yaşın düştüğünü fark etti. Bu sahneyi izlemeye daha fazla dayanamayacaktı. Hiçbir şey yapmadan sevdiği insanların incinmesini seyretmek yüreğini dağlıyordu. Yumruklarını öyle derin sıkmıştı ki tırnakları avucuna batıp elini kanatmıştı.

Adam jileti attığı anda Friks de yere çökmüştü. Neden böyle olmuştu? Daha birkaç dakika önce çok güçlü değiller miydi? Kendilerini çok güçlü hissetmiyorlar mıydı? Bu plana, başarılı olacağını inanarak başlamamışlar mıydı? Şimdi neden herkes böyle çaresiz, böyle zavallıydı. Livei gözünden akan yaşları koluna sildi. Şu anda emindi ki, hikayeyi ondan daha iyi bilen Friks, Shira ve diğerleri Mavi için ondan daha çok üzülüyorlardı. Genç kız bile saygı duyduğu ve kendinden daha üstün gördüğü arkadaşının acizliği karşısında böyle acı çektiyse, onların acısı kim bilir nasıldı.

Adam odadan çıkmıştı. Livei ona dönüp bakmamıştı. Ona bakmak midesini bulandıracaktı. Arkasındaki adamın Mavi'ye tekme attığını görünce "Hey!" diye bağırdı istemsizce. Öfkeden tüm vücudu zangır zangır titriyordu. Ağlamasını da bir türlü durduramıyordu. Sinir krizi filan mı geçiriyordu acaba? Serbest bırakılmış olacaklardı ki toplanıp arabaya bindiler. Sürücü koltuğunda Friks, onun yanında önde Shira vardı. Arka koltuklarda sırasıyla Eidhæn, Mavi ve kendisi bulunuyordu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Arabada duyulan tek ses, Livei'nin hıçkırık ve iç çekme sesleriydi. Genç kız zaten bu gergin ortamda ağlayarak onların daha çok canını sıkmaktan ve üzerine tepki çekmekten endişeliydi ancak kendisini gerçekten durduramıyordu. Duygusal olarak çok da güçlü bir insan olduğu söylenemezdi sonuçta. Yan tarafında oturan Mavi'ye döndüğünde yanağından boynuna akmakta olan kanı fark etti. Hıçkırıklar ve iç çekişler eşliğinde üzerindeki kıyafetin sağ kolundan bir parça kumaş koparttı ve matarasındaki temiz sudan biraz dökerek ıslattı. Sonra da kumaşı Mavi'nin yanağına götürerek yarasını ve yüzüne akmış kan lekelerini silmeye başladı. Söylemek ve sormak istediği çok şey vardı ancak her şey zihninde bulanıklaşıp püre haline geliyordu. Ağzından hiçbir sözcük çıkmıyordu.

En azından herkes tek parçaydı ve herkes hayattaydı. Hala umut edebilirlerdi, değil mi?
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Trablo Meydanı”

cron