Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#11
Ae'nin Gedhilfe hükümetine dair şüphelerini gündeme getirmesi iyi olmuştu. Bu konuda Bok'un görüşlerini fazlasıyla merak ediyordu. Bok oldukça üstü kapalı bir şekilde hükümetin güvenilmez olduğunun altını çizmişti ancak bildiği bir şey olup olmadığını da açığa vurmamıştı. Akıllıca bir hamleydi. Livei hükümetlerinin acımasız olduğunu biliyordu ancak amaçları konusunda net bir fikir sahibi değildi. Gedhilfe kendini sağlama alacak bir şeyler planlıyor olmalıydı, Ingenium'u öylece gözden çıkaracak bir ülke değildi. Ae de bunun farkındaydı. Kendisine gücenmesini anlayışla karşılamıştı. Max'in onlara Mavi Yıldız'dan uzak durmalarını tembih ettiğini hatırlamıyordu ancak şu durumda bu sözü hatırlasa bile yapabileceği pek bir şey yoktu. Üç maymunu oynamanın kimseye faydası olmayacaktı. Malumu ilan etmekte bir zarar yoktu. Tabi bu durumda Ae aptal durumuna düşmüştü, bu da onun hatasıydı. Tekrar karşılaşırlarsa telafi etmeye çalışırdı.

Bok her soruya oldukça politik ve kaçınan cevaplar vermişti. Max onun yüzüne karşı Mavi Yıldız'ı desteklemediğini söylediğine göre epey dürüst bir muhabbet yaşamışlardı. Mavi Yıldız ve Max'in anlaşamadıkları noktanın ne olduğunu merak ediyordu. Muhtemelen Max Dünyalı olduğu için oraya daha sempatik bir gözle bakıyordu. Bok ise Dünyalılara karşı daha soğuk bir tavır içindeydi. Hareketleri Livei'nin hoşuna gitmemişti. Max ile çalışması çok daha kolay olurdu, keşke onları yanına almayı kabul etmiş olsaydı. Bok, Ae'yi yolcu edip onlara otel deneyimlerini sorduğunda omuzlarını silkti. Friks'e döndü göz ucuyla. Ağzından çıt çıkmamıştı. Keyfi kaçmış gibi görünüyordu. Tabi duydukları her şeye o çok daha yeniydi. Şoku da yeni atlatıyor olmalıydı. Yine de Livei onun göründüğünden daha zeki bir adam olduğunu çok iyi biliyordu. Temkinli ve mesafeli davranması herkes için daha iyi olurdu. Bu ilişkide bir taraf aşırı duygusal davranacaksa Friks mantığını daha fazla konuşturan kişi olmak zorundaydı. Livei zor kararlar verebilen birisi olmamıştı hiçbir zaman.

Bok onları oryantasyon için eğitim alacakları bir odaya götürmüştü. Gedhilfe'den çaldıkları teknolojik bir alet de vardı. Üzerinde anlamadığı simgeler, renkler ve kelimeler vardı. Keşke çeviri cihazlarının yazılı versiyonu da olsaydı ellerinde. Böylece okuduklarını da kolayca anlayabilirdi. Bok gittikten sonra üniversite sınıfı gibi görünen odada sandalyelere geçmişlerdi. Bok son bir kez Friks'in ağzından laf almaya çalıştıysa da başarısız olmuştu. Sonrasında Friks onu kolundan tutup kimseye güvenmediğini ve Bok'un onları test ediyor olduğunu söylemişti. Livei çaresizce başını salladı. Bok'un güvenilmez olduğu bir gerçekti ancak şu anda yapabilecekleri başka ne vardı? Yılana sarılmazlarsa denize düşeceklerdi. Bir tercih yapmak zorundaydılar. "Biliyorum." dedi sessizce. Acaba Bok onlara dokunurken üzerlerine bir cihaz yerleştirmiş miydi? Konuştuklarını dinliyor muydu? Belki de bu oturdukları sandalyelerin her birinde vardı. Livei bazen aklını kaçıracak gibi oluyordu. Bu savaşın bittiğini görecek kadar ömrü olursa kesinlikle psikolojik bir tedavi görmesi gerekecekti. "Ae'yi bilmiyorum ama Bok'a ben de güvenmiyorum. Zaten en başında onlara katılmam için beni, seni öldürmekle tehdit etti." Alışmıştı gerçi tehdit edilmeye. "Böyle hayata ve kadere sokayım ya. Gedhilfe hükümeti tehdit eder, deney yapar, Kot'u öldürür. Son çare Kızıl Kan'a gideriz liderleri Reisil tehdit eder, Mavi Yıldız'a bizi satar. Sevgilimi kaçırırlar. Mavi'yi kaçırırlar. Kimseye ulaşamam, çaresiz kalırım. Öldüğünü sandığım eski sevgilim aniden ortaya çıkar Mavi Yıldız'ın lideri olduğunu söyler. Bize katılmazsan sevdiklerini öldürürüz der. Sevgilimi de bu boka sokarım. Ülkemi ve ailemi terk edip buraya gelirim. Burada kim bilir ne boklar gelecek başımıza. Mavi nerede Frum ve Ser bilir zaten. Hayatıma sokayım. Olmayan pipim girsin böyle yaşama." Öfkeyle kendi kendine mırıldanarak içindeki tüm birikmiş kini ve nefreti döktü. Friks onu duymuş muydu bilmiyordu bile ancak duyuyorsa Livei'nin çok nadir ortaya çıkan bir tarafına şahit oluyordu.

O esnada yanlarına bir kadının yaklaştığını fark etti. Koyu teninden Dushalı olduğu belliydi. Kocaman, devasa, ultra mega büyüklükte memeleri vardı. Bu Dushalı kadınlar hep bir taş oluyordu herhalde. Taşı toprağı bol olan memleketin havasından mıydı? Fera da böyle güzeldi. "Memnun oldum, ben Livei." diye isteksiz bir şekilde tokalaştı kadınla yüzünde sahte bir gülümsemeyle. Gözü yavaşça kendi memelerine kaydı. Ne olurdu annesinin genlerinden biraz da ona geçseydi sanki. Bu hiç adil değildi. "Hayatıma sokayım." diye geçirdi içinden tekrar. Sonra Friks'e döndü. Kızın memelerine bakacak mıydı? Elini nasıl sıkacaktı? Gülümseyecek miydi? Yakın mı davranacaktı? Artık o kadar sınırına gelmişti ki herhangi bir yavşaklığını görürse uykusunda pipisini keserdi onun. Tehditkar bakışlarını Friks'in üzerinde tutarak tepkisini izlemeye başladı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#12
Senin rantına az da olsa kıkırdayan Friks "Sorun değil, alıştık artık sürekli sikilmeye." diyor. O sırada Dushalı kızın gelmesiyle ikiniz de onunla tokalaşıyorsunuz ve gözlerini Friks'e çeviriyorsun. Friks'in tokalaşma sırasında gözlerini kızın gözlerinden ayırmadığını görüyorsun ve için biraz da olsa rahatlıyor. Adının Fengoe olduğunu öğrendiğin kız Friks'in tarafındaki sandalyeye oturuyor ve onun oturmasıyla birlikte odaya başka insanlar da giriyor. Her biri sizlere gerek sözlü gerek başıyla selam veriyor ve eninde sonunda üniformasından yetkili olduğunu tahmin ettiğin kişi odaya giriyor. Sarışın, kısa saçlı, yeşil gözlü ve Mavi Yıldız armasına sahip bir üniforma giyiyor. Dijital tahtanın yanına geçiyor ve "Hoş geldiniz, hooooş geldiniz. Ben Yupi Modmitga. Mavi Yıldız'ın kuruluşundan beri içinde olan bir adamım, o yüzden artık eğitim veriyorum. Bugün oryantasyonun bir parçası olacaksınız. Öncelikle size örgütümüzün amacından bahsedeceğim." diyor. Etrafına bakıyor ve yanında oturanları teker teker inceliyorsun. İçlerinde kırmızı saçlarından senin gibi Gedhilfeli olduğunu belli eden, kumral olup da mavi gözleriyle Tihamili olduğu anlaşılan ve bembeyaz teniyle Himotalı veya Djuratlı olma ihtimali olan gençler var. Dushalı olduğu belli olan tek kişi ise Fengoe. Yupi eliyle dijital tahtayı işaret ediyor. "Bu gördüğünüz ekran hakkında şu an hiçbir bilgimiz yok. Sıfır. Yazan hiçbir şeyi de anlamıyoruz, gördüğümüz hiçbir şeye de anlam veremiyoruz. Tahmin yürütürken bile zorlanıyoruz."

Eğitmen Yupi tahtanın önüne bir sandalye çekip oturuyor. "Peki neden? Neden bu durumdayız acaba? Çünkü yalnız değiliz ve bu ekran daha önce hiç tanışmadığımız bir topluluktan geliyor." Bir anda etrafındaki insanların gözlerinin faltaşı gibi açıldığını görüyorsun. Friks de etrafına bakıyor ve şaşırıyor. Sana dönüp "Oha, burada gerçeği bilen bir tek biz miyiz?" diye soruyor. Hemen ardından Dünya'yı size Max'in ilk anlattığı gibi anlatmaya başlamasıyla gerçekten de içinde bulunduğunuz grupta özel olduğunuzu görmüş oluyorsun. Gerçeği kabullenmekte zorlananlardan tut öfke ile etrafına bakanlara kadar kimsenin tepkisi normal olmuyor. Ki zaten hiçbir insan böyle anormal bir bilgiye normal bir tepki veremez. Yupi her şeyi anlattıktan sonra "Peki sırada ne var? Gedhilfe hükümeti hakkında bilgi edinmek var. Gedhilfe hükümeti doğrudan Dünya ile bağlantılı tek hükümet diyebiliriz. İletişim içerisinde olduğumuz tek hükümet şu an Djurat hükümeti olduğu için Djurat hükümetinin de Dünya'nın varlığından haberdar olduğunu biliyoruz. Diğer ülkeler için ise henüz diyebileceğimiz bir şey yok. Yine de liderimiz sayesinde Güney Tihami'de de hükümetin tamamı bu bilgiye sahip olmasa da yüksek rütbelilerin haberi olduğunu öğrendik. Arkadaşlar, bir konuya açıklık getirelim." diyor ve sandalyesinden kalkıyor. "Gedhilfe hükümeti Dünya'dan yararlanıyor çünkü kıtayı ele geçirmek istiyor. Gedhilfe'de yaptığımız araştırmalar sonucu sürekli Dünya teknolojileri buluyoruz. Gedhilfe bunları alıyor ki kıta üzerinde hakimiyet kurabilsin. Bir düşünün, başka ne amaçla Dünya'nın gelişmiş teçhizatlarıyla orduyu donatıyor olabilirler? Ordu kelimesini kullandım, fark ettiniz mi? Düzenli bir ordu sistemi hiçbir ülkede Pakt döneminde bulunmuyor dense de Gedhilfe'nin bir ordusu var arkadaşlar. Himota'nın bile bir ordusu yok bakın, bu ileride büyük bir dengesizliğe yol açacak. Beş, hatta altı ülkenin olduğu bir kıtada sadece bir ülkenin düzenli ordusu olması, bu ordunun da kıtada kimsenin hayal bile edemeyeceği seviyede teknolojik silahlara sahip olması demek kıtanın geleceği güvensiz demektir." Sizlere doğru yaklaşıyor. "Bu bağlamda şu an Gedhilfe'yi derinlemesine araştırıyor ve Gedhilfe'den çıkacak olan tüm delilleri toplayıp hükümete karşı kullanmak için hazırlanıyoruz. Sizler birbirinden farklı ülkelerden iyi bir amaç uğruna buraya geldiniz. Aranızda Gedhilfeli olanlarınız da var. Lütfen şunu unutmayın. Bizler hiçbir hükümete bağlı değiliz. Hükümetler yararımıza çalışırlarsa biz de onların yararına çalışabiliriz. Bu sonsuza kadar o hükümetlere bağlı olacağımız anlamına gelmiyor. Bizler sadece kıtanın insanlarına bağlıyız. Hükümetler ve ülkeler değiştirilebilir ama insanlarımız ebedidir."

İlk oryantasyon dersinden sonra bir saatlik bir ara verileceği söyleniyor. Az önce tanıştığınız Fengoe yanınıza geliyor ve "Ay şok oldum, inanamıyorum. Resmen koskoca bir evrende gezen bir topun üstündeyiz yani. Aklım almıyor ya." diyor. "Bir işiniz yoksa bir şeyler içelim mi? Hem bunu idrak etmem biraz kolaylaşıyor." diye soruyor ve gülüyor. Friks ise "Olur olmasına da biz çoktan biliyorduk bunu." diyor ve ayağa kalkıyor. Yaptığını fark edip hemen gözlerini sana çeviriyor ve "Olur mu?" diye soruyor.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#13
Friks'in kızın gözlerinden başka bir yere bakmamasıyla Livei derin bir oh çekti. Livei'nin güvenini kazanma yolunda hanesine artı bir puan daha eklenmişti. Gerçi kendisi de daha önce aldatılmış ve bundan zarar görmüş birisi olarak aynısını ona yapmayacağı aşikardı, ondan şüphe etmekte hata ediyordu her seferinde. Oryantasyonun başlama saati yaklaşırken odanın içerisi de yeni yüzlerle dolmaya başlamıştı. Neredeyse her milletten insanı seçebiliyordu. Polis memurlarının uluslararası buluşmaları dışında bu kadar farklı milletten insanı bir arada görmeye alışkın değildi. Kısa süre sonra "öğretmenleri" olduğu belli olan Djuratlı sarışın bir adam içeri girdi. Onlara yapılacak eğitim hakkında kısa bir giriş yaptıktan sonra Dünya gezegeninden bahsetmeye başlamıştı. Etrafındakilerin tepkilerine bakılırsa burada onlar dışında kimse gerçeği bilmiyordu. Bu insanları örgüte katılmaya nasıl ve neden ikna etmişlerdi ki? Bir potansiyel görüyor olmalıydılar. Bu kadar insanı buraya toplayıp böyle gizli bilgileri vermek doğru muydu? Bunları herkes kaldıramazdı. Üstelik Max de herkese duyurulmasını istememişti. Friks'in şaşırma tepkisine başını sallayarak karşılık verdi. Kesinlikle tuhaf bir durumdu.

Herkesin şaşırması, öfkelenmesi, hüsranı bittiğinde sıra Gedhilfe hükümetinin konusuna gelmişti. Livei burayı can kulağı ile dinlemeye başladı. Hükümetinin neyin peşinde olduğunu merak ediyordu. Elbette yaptıkları gizli kapaklı şeyler yüzünden şüpheli duruma düşüyorlardı ancak Ae'nin de ima ettiği gibi gerçek amaçlarının ne olduğunu bilmeden onları direkt düşman konumuna sokmak doğru değildi. Livei böyle düşüneceği günün geleceğini hiç hayal etmezdi ancak bu hassas dönemde bir yanlış anlaşılma çorap söküğü gibi başka yanlışları doğuruyordu. Adamın Gedhilfe'nin düzenli bir ordusu olduğunu ifade etmesine üzerine şaşkınlıkla donakaldı. Üstelik sıradan bir ordu da değildi, Dünya teknolojisi ile silahlandırılmış bir orduydu. Büyük ihtimalle de hepsi Friks gibi denek bireylerden meydana geliyordu. Livei istemsizce kasılarak yumruklarını sıktı. Bunu neden yapıyorlardı? Neden Dünya ile alışveriş yapıp herkesten gizli bir ordu kuruyorlardı? Amaçları gerçekten kıtada hüküm sürmek miydi? Kendileri de bu deneyin bir parçasıydılar, bunu kendi insanlarına nasıl yapabilirlerdi ki? Ozæf ailesinin acımasız bir aile olduğunu biliyordu ancak o adamın bu kadar ileri gidecek bir sosyopat olduğunu hiç düşünmemişti. Çok daha mantıklı bir insan olarak gözlemlemişti onu. Anlam veremiyordu.

Dersleri bittikten sonra bir saatlik araya girdiklerinde yavaşça kollarını açarak esnedi. Bir saat Friks ile baş başa takılıp sohbet edebilir ve etrafı gezebilirlerdi. Hayatlarının meçhule doğru gittiği şu günlerde birlikte geçirdikleri her dakikaya ayrı bir önem veriyordu. Tabi bu hayalleri biraz evvelki Dushalı kızın yanlarına gelip bir şeyler içmeyi teklif etmesi ve Friks'in ona sormadan kabul etmesi üzerine suya düştü. Üstelik o kadar dikkatli davranan adam bir anda kıza bütün bu bilgileri çoktan biliyor olduklarını dökülmüştü. Erkek milletinin sağı solu belli olmuyordu gerçekten. Yok yok, tedbiri elden bırakmamak lazımdı. Ne zaman akıllı ne zaman salak davranacaklarını kestirmeye imkan yoktu. "Cidden mi?" diyen bakışlarla Friks'i kısa bir süre süzdükten sonra monoton bir sesle teklifi kabul etti. "Olur." Romantizm = sıfır. Empati = sıfır. Kibarlık = sıfır. Centilmenlik = sıfır. Gedhilfe erkekleri = adam olmaz.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#14
Friks kızdığını anlamış olacak ki gergin bir yüz ifadesiyle gülüyor ve "O halde gidelim oturalım bir yere." deyip ayağa kalkıyor. Fengoe ise hiçbir şeyden habersiz bir şekilde vurdumduymaz bir ses tonuyla "Oluur!" diyor ve alt kata inmek için koridora doğru yürümeye başlıyor. Sen de onların arkasından gidiyorsun ve aşağıya inip binadan çıkıyorsunuz. Etrafa bakınıyor ve otelin etrafında birbirinden farklı dükkanlar olduğunu görüyorsunuz. İlgini çekebilecek bir sürü farklı yer mevcut. İçlerinden biri sade, minimal bir tasarıma sahip bir kafe. Djuratça yazıldığı için okuyamıyorsun fakat tabelanın hemen yanındaki kahve tabelasından bir kafe olduğunu anlayabiliyorsun. Hemen yanında lüks olduğunu belli eden bir restoran var. E polis maaşı da birikti sonuçta, arada harcama yapmak lazım. Bir yanında diğerlerine nazaran daha büyük bir bina var. Dikkatli baktığında bir müze olduğunu anlayabiliyorsun. Pakt dilinde yazıldığı için tabelasını okuyabiliyorsun. İsmi "Djurat Tarih Öncesi Müzesi" olan müze de ilgini çekmiyor değil. Onların da yanında daha salaş, daha sesli bir kafe var. "Delidolu Kafe" isimli kafe de başını ağrıtacak olsa bile değişik bir seçim gibi görünüyor. Tabii sen daha nereye gitmek istediğine bile karar veremeden Fengoe "Ay şu Delidolu Kafe çok güzel görünüyor, girelim hadi!" diyor ve oraya doğru koşmaya başlıyor. Friks ise "Şey... Tamam." diyor ve peşinden gidiyor. Tabii yürümeye başladığı anda sana dönüp "Olur di' mi?" diye soruyor. Peşlerinden gidiyorsun ve Delidolu Kafe'ye giriş yapıyorsunuz.

Sen ve Friks yan yana, Fengoe de Friks'in karşısına oturuyor. Garsonu beklerken başlıyor Fengoe konuşmaya. "Ben Dusha'dan kaçtım geldim Djurat'a. Bıktım ya Dusha'nın o iğrenç ikliminden, iğrenç insanından. Ayrıca Mavi Yıldız ideallerimle uyuşuyordu. Ben sevmiyorum hükümetleri ya! İstemiyorum hiçbirinin var olmasını. Hele Dusha hükümetini göreceksiniz. Hiçbir işi doğru yapamıyorlar." Friks söze giriyor. "Bilmez miyim. Gedhilfe hükümeti de çok farklı değil, özellikle azınlıklarla büyük problemleri var." Fengoe bunu duyunca şaşırıyor ve "Aaa, ben Gedhilfe'nin daha iyi niyetli olmasını beklerdim bu konuda. Dusha'daki azınlıklar pek sorun yaşamıyor sanırım ama Djurat'ta baya bir problem olduğunu duymuştum. Geçen yıl iç savaşa gidiyormuş ülke yahu, duyunca inanamadım." diyor. Friks ise "Duydum ya ne yazık ki öyleymiş. Ama sanırım ona sebep olan adamı öldürmüşler." diyor. Fengoe ise "Yine de Dusha'dan iyi ya. Dusha çöplük anasını." diyor. O sırada garson sizlere menüyü getiriyor. Menüde neler olduğuna teker teker bakıyorsun.


► Show Spoiler


Herkes ne alacağını seçiyor ve garson gittiğinde Fengoe sana dönüp "Eee, söyle bakalım. Birlikte misiniz?" diye soruyor. Friks'e dönüyorsun ve onun da sana baktığını fark ediyorsun. Biraz utanmış gibi görünüyor. "Çok yakışıyorsunuz ve birbirinizin yanından ayrılmıyorsunuz. Kesin var bir şeyler." Friks ise utanarak "Evet, kendisi sevgilim olur." diyor ve senin elini tutuyor. Fengoe ise "Yaaa, çok tatlısınız! Ben de sapım işte, klasik Dusha kızı. 30'una kadar kimseye bakmaz, ya bir anda evlenir ya da evde kalır." diyor.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#15
Kaldıkları otel Djurat'ın epey merkezi bir noktasındaydı. Etrafta çeşit çeşit dükkanlar, restoranlar, mağazalar ve kafeler mevcuttu. Bazılarının tabelası Djurat dilinde yazılmıştı ancak üç aşağı beş yukarı ne olduklarını tahmin edebiliyordu. Mütevazi bir kafe, yanında şık bir restoran, onun yanında da Djurat Tarihi Müzesi binası vardı. Madem artık hayatları burada geçecekti, etraftaki her şeyi keşfetmek eğlenceli olurdu. Livei zihninde hemen "Gezegenin sonu gelmeden Friks ile yapılacaklar" listesine müze gezintisi seçeneğini ekledi. Eğer hayatlarının son dönemine girdilerse veya bugüne dek bildikleri gezegenleri yok olacaksa her anının tadını çıkarmak önemliydi. Bu harika görünen yerler arasında Fengoe denen kızın ilgisini tabi ki de Delidolu Kafe olarak geçen gürültülü mekan çekmişti. Onların fikrini hiç almadan kafeye doğru ilerlemesi neticesinde biraz evvelki sahne kendini tekrar etmişti. Friks'in ne yapacağını şaşırmış vaziyette ona dönüp yine onayını alması Livei'ye bu sefer fazlasıyla komik gelmişti. Kendini tutamayarak güldü. "Olur olur." Durduk yere ortamı germeye gerek yoktu.

Kafeye girdiklerinde Fengoe denen kızın gidip de sevgilisinin karşısına oturması sinirlerini bir tık zıplatmış olsa da yan yana olmalarından iyi olduğunu düşünerek kendini rahatlatmaya çalıştı. Üçüncü teker olarak aralarına girmesi yetmezmiş gibi ne yapacaklarına da o karar vermiş, ne konuşacaklarını da o belirlemişti. Daha garson bile gelmeden kız kendi hayat hikayesini anlatmaya başlamıştı. Neyse ki Livei dinliyormuş gibi yapmakta çok iyiydi. Bu kızın hayatı da yaşadıkları da umurunda değildi. Friks sağ olsun kızın anlattıklarına yorum yaptığı için onun muhabbete katılmasına gerek kalmamıştı. Zavallı Friks buna mecbur mu kalmıştı yoksa isteyerek mi konuşuyordu bilmiyordu. Yeni arkadaşlar edinmeye kapalı bir insan değildi aslında Livei, sadece kızın tavırlarından hoşlanmamıştı. Yeni tanıştığı insanlara böyle muamele etmesi rahatsız ediciydi.

Neyse ki garson gelerek muhteşem muhabbetlerini kesmişti. Karnı deli gibi zil çaldığı için güzel bir şeyler yemek istediğine karar verdi. Djurat mantısı ilgisini çekmişti. Menüde bildiği Gedhilfe yemeklerinden de vardı ancak o yeni şeyler tatmak istiyordu. Djurat mantısı ve Gengzjots birası sipariş etti kendisine. Sipariş işlemi bittikten sonra kız bir an için soluklanmadan tekrar konuşmaya başlamıştı. Frum ve Ser aşkına önlerindeki bir saat boyunca bu kıza mı katlanacaklardı? Üstelik işin en kötü tarafı aynı otelde kalıyorlardı, ondan kurtuluş yoktu. Birlikte olup olmadıklarını sorması üzerine Friks utanarak elini tutmuş ve sevgili olduklarını ilan etmişti. Demek Friks bu konularda utangaç olabiliyordu! Onun bu yönünü hiç görmemişti. Ne kadar da tatlıydı! Nasıl da hemen affetmişti az önceki öküzlüğünü. "Teşekkürler." dedi kıza hafif bir gülümsemeyle. "Evet çok yakışıyoruz, masamızdan siktir olup gitsen daha çok yakışacağız." demek için nelerini vermezdi. Kız, tabi ki de, kendi özelini açarak sap olduğunu duyurmuştu. Livei gözlerini devirdi. Umurunda değildi. Ama madem böyle alakalı alakasız şeylerden konu açacak ve tat kaçıracaktı, o halde ona kendi ilacından tattırmak gerekiyordu. Hodri meydan dercesine saçlarını geriye doğru savurduktan sonra kıza doğru döndü. "Yanlış birisiyle bir ömür çürüteceğine evde kal aman." dedi omuz silkerek. "Bak benim Dushalı tanıdığım bir kız var. O da güzel senin gibi, Dusha'nın taşı toprağı yarıyor size herhalde. Neyse. Djurat'ın başkan yardımcısı var Ae Libjetütcha ismi. Tanıyorsun belki şu aralar çok popüler. Biz bunlarla bir şekilde tanışığız ve bir gezideyiz. Bu Ae Bey bizim kıza bir tavırlar, bir mavi boncuk dağıtmalar, göreceksin yani. Çektim bunu kenara. Bak dedim, duyduğuma göre Djurat erkeklerinden adam çıkmazmış. Kadınlarına taktıkları boynuzları diğer ülkelerden dürbünle seyrediyormuşsun. Gedhilfe var, Himota var, hadi Dusha'yı sevmedin diyelim en kötü Tihami erkekleri var. Sen buna umut verme, varsın gitsin işine. Rahat durmaz. Siyasetçi bir de, yalanları meşhurdur onların. Kim bilir kaç kadının kalbini kırdı. Uzak dur canım dedim. Sonra bu Ae sen dizlerinin üzerine çök buna bir ilanı aşk et. Dinlemedi beni, yelkenleri suya indirdi. Yazık yani." Yavaşça doğrulup umursamaz bir tavra büründü. "O yüzden bu işler hep kısmet anacım, sıkma canını." dedikten sonra kötü kadın kahkahasını zorlukla bastırarak ne tepki vereceğini izlemeye başladı. Prenses Fengoe muhabbeti manipüle edebileceğini ve sadece kendisini anlatıp duracağını sanıyorduysa fena halde yanılıyordu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#16
Senin siparişinle birlikte Friks ne olduğunu bilmese de Gadrap Chüleg ve Gengzjots birası, Fengoe ise Kızılağaç Soslu Biftek ve bir şişe Kejo sipariş ediyor. Fengoe'nin siparişini görünce Friks'e dönüyorsun ve şaşırmış olduğunu fark ediyorsun. Ondan sonra Fengoe söze giriyor. Friks bir anda açtığın muhabbeti duyunca şaşkınlık içinde sana doğru bakıyor ve sen de kafanı ona çevirdiğinde ne kadar şaşırdığını görebiliyorsun. Fengoe ise hiç bozuntuya vermiyor ve seni heyecanla dinlemeye devam ediyor. Sözlerin bittiği anda Fengoe söze atlıyor. "Ay çok haklısın gerçekten de kısmet canım. Ayrıca o ne işmiş öyle, Djurat erkeklerinin böyle olduğunu bilmezdim, bir de dediğin adam devlet yetkilisi mazallah, bu ne yahu? Ama bir şey diyeyim mi, geçen gün burada bir okul gezisine katıldım, kafeteryasında oturuyorum okulun. Bir tane de tipinden öğretmen olduğu belli bir Djuratlı var, nasıl taş. Nasıl taş anlatamam sana. Ben buna bir süre baktım böyle sürekli tamam mı. Bununla bir ara göz göze geldik, bir kere baktı sonra kafasını çevirdi durdu şöyle. Ben de sürekli bakmaya devam ediyorum bu da çaktırmadan birkaç kere bakıyor tamam mı. Ay çok komikti!" Kafedeki herkesin duyacağı kadar yüksek sesle kahkaha atıyor. O sırada sipariş ettiğin Djurat mantısı ve Gengzjots birası geliyor. Fengoe yemeği gelse de hiç dokunmuyor ve konuşmaya devam ediyor. "Neyse biz bununla bir ara tekrar göz göze geldik ben de o sırada göz kırptım buna. Bir baktım domates pancar! Dedim aha kaptım ben bu beyefendiyi. Sonra gittim yanına konuştuk falan filan, randevuya çıktık bir baktım ki iğrenç herifin tekiymiş, bastım tekmeyi. Yani haklısın canım benim, Djurat erkeklerini uzaktan seyredeceksin. Yaklaşınca ısırıyorlar." Fengoe bıçağıyla bifteğinden küçük bir parça kesip ağzına atıyor. "Offf, orta pişmiş çok güzel oluyor. Siz de sos konusunda baya iyisiniz ha!" Friks hızlıca konuyu değiştirmek için söze atlıyor. "Kızılağaç sosu baya iyi ya, omletle falan da güzel gidiyor. Bir de-" Fengoe Friks'in ilk cümlesi bittiği anda "Ay ben de çok severim omletle, çok haklısın!" diyor yüksek bir sesle. Anlayacağın odak yine Fengoe'ye dönmüş oluyor.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#17
Fengoe kendi yöresel yemeklerinden birisini sipariş ettiğinde Friks'in yüzündeki şaşkınlığı net bir şekilde okuyabiliyordu Livei. Ancak şaşkınlığın en büyüğünü biraz önceki muhabbette yaşamıştı. Ona dönen Friks'e göz kırparak bunun bir strateji olduğunu ifade etmeye çalıştı ancak Friks bu mesajın ne kadarını almıştı emin değildi. Ne yazık ki işler hiç de onun istediği gibi gitmemişti. Fengoe demotive olmaktan ziyade daha da aşka gelmiş gibiydi. Tüm o iğrenç basmakalıp muhabbetten sonra kendi deneyimine dönmüş ve bunu anlatmaya başlamıştı. Livei u mur sa mı yor du! Eliyle kızın boğazına yapışmak ve cayır cayır ateşe vermemek için zor tutuyordu kendisini. Ne kadar güzel olurdu çığlıklar içerisinde yanışını seyretmek. Başını iki yana sallayarak bu şiddet dolu fantezisini bir kenara bıraktı. Kız anısını anlatınca o kadar yüksek sesli bir kahkaha atmıştı ki etraftaki insanlar dönüp rahatsız olmuş bir ifadeyle onlara bakmıştı. Livei iç çekip Friks'e döndü ve gözlerini devirdi. Pes edip boyun mu eğeceklerdi yoksa mücadeleye devam mı edeceklerdi? "Çattık ya!" dedi yalnızca Friks'in duyabileceği bir ses tonuyla.

Friks mesajı almış olacaktı ki konuyu değiştirme çabasıyla muhabbeti etin sosuna getirmişti. Fengoe tabi ki tüm lafı onun ağzına tıkayarak kendisinin bu sosu omletle ne kadar sevdiğinden söze girmişti. Livei ya sabır çekerek mantısından bir kaşık ağzına attı. Çok lezzetliydi. Bulunduğu ortamı katlanabilir kılan tek şey deli gibi açken çok lezzetli bir yemek yiyor oluşuydu. Belki birayı biraz hızlı içerse hafif çakırkeyif olurdu, o da iş görebilirdi. Gerçi kendisine söz vermişti. Artık problemlerini alkolle çözmeye çalışmayacaktı. Yalnızca kendisine zarar veren bir davranıştı bu. Taktik değiştirmeye karar verdi. "Kendini anlatmayı epey seviyorsun anlaşılan." dedi iğneleyici bir tonda. Birasından hafifçe yudumladı. Hızla konuyu değiştirdi. "Djurat'a daha önce gelmiş miydin? Biz ilk kez geliyoruz. O yüzden hazır vaktimiz varken Friks ile baş başa biraz gezelim diyoruz. Sen ne yapmayı planlıyorsun yemekten sonra?" Oldukça masum bir ses tonu ve bakışla söylemiş olsa da "baş başa" kelimesinin altını vurgulayarak söylemişti. Ne istediği gayet açıktı, dangalak değilse anlardı. İmalı bakışlarla Friks'e döndü. "Öyle değil mi?"

Hadi kızım, uza.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#18
"Ya yok canım kendimden bahsetmeyi o kadar sevmem aslında, yeni tanıştığım insanlara uzun uzadıya anlatırım ki sevmeyeceklerse baştan anlasınlar." Bu cümleyi kurduktan sonra yine herkesin duyabileceği seviyede bir kahkaha atıyor ve dediklerini dinliyor. Friks dediklerini başıyla onaylarken Fengoe de "Aaa, takılacaksınız tabii hayatım, baş başa romantik bir gün geçirin. Sonrasında çok işimiz olacak zaten örgütte. Ben de herhalde çıkar gezerim biraz ne bileyim. Bolcheb baya bol yapılacak şey olan bir şehir. Bulurum kendime bir şeyler. Belki otele dönüp birkaç kişiyle tanışırım. Belki bir Djuratlı bey." diyor ve gülüyor. Bunun üstüne hepiniz yemeklerinizi yiyorsunuz ve eninde sonunda iş ödemeye geliyor. Hesap istendiğinde Fengoe "Ay ben davet ettim ben ödeyeceğim." diyor, Friks ise "Yok hayır, olur mu öyle. Lütfen." diyor ve cüzdanını çıkarıyor. Fengoe ısrar ediyor, Friks ısrar ediyor. Fengoe sonunda "Ay kendiminkini ödeyeyim bari." diyor ve parayı hızla garsona uzatıyor. Parayı uzatırken kızın cüzdanının ne kadar geniş olduğunu ve içinin çok fazla parayla dolu olduğunu fark ediyorsunuz. Friks ise Fengoe parayı uzatınca durumu kabulleniyor ve hem kendisinin hem de senin yemeğinin ücretini uzatıyor. Kafeden çıkıyorsunuz ve kapıda Fengoe ikinize de teker teker sıkıca sarılıyor ve "Ya tanıştığıma çok memnun olduuum. Bu son görüşmemiz olmasın, takılalım. Daha burada hiç arkadaşım yok ama iyi ki siz ilk oldunuz. Öptüm sizi hadi!" diyor ve elini sallayarak uzaklaşıyor.

Sonunda Friks ile yalnız kalıyorsun. Friks elini omzuna atıyor ve "Bizi kafeden sonunda atacaklar sandım amına koyayım. Neyse, sonunda yalnız kalabildik." diyor. Etrafına bakınıyor ve "Şu müzeye mi gitsek ya? Güzel olur gibi geldi bana." diyor. Eliyle kafeye girmeden önce gördüğünüz müzeyi gösteriyor. "Djurat Tarih Öncesi Müzesi'ymiş. Konu Djurat olunca o kadar cahilim ki en azından bir şeyler öğrenmiş olurum. Gidelim mi?" Friks'in teklifini kabul ediyorsun ve müzeye giriyorsunuz. Müzede kişi başı 20 PBF'lik bir giriş ücreti olduğunu öğreniyorsunuz. Friks yine senin yerine ödüyor ve içeri giriyorsunuz. Müzeden girdiğiniz anda tüm eski Djurat başkanlarının heykelleriyle karşılaşıyorsunuz. En ortada ise geçen yıl olan olaylarda suikaste uğramış olan Lüke Jekot'un heykeli duruyor. Heykelin önüne bir sürü çiçek bırakılmış. Heykeli yakından incelemeye geldiğinizde arkanızdan "Aaa, siz de mi buraya geldiniz?" diye yüksek bir ses duyuyorsunuz. Arkanıza dönüyor ve karşınızda Fengoe'yi buluyorsunuz. "Ay yine yalnız kalamadınız ya, ben de buraya geldim. Neyse, hadi gezelim!" diyor ve önden ilerliyor. Friks tepkini ölçmek için sessizce sana bakıyor.

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#19
Sevmeyeceklerini baştan anlasınlar mı? Sevmediğini belli etmek için daha ne yapması gerekiyordu acaba? Bu kafayla nasıl hayatta kalmayı başarmıştı acaba? Neyse ki baş başa romantik bir gün geçirmelerini onaylamıştı ve onları rahat bırakacağının sinyallerini vermişti. Livei derin bir oh çekerek yemeğinin geri kalanını huzurlu bir şekilde bitirmeye çalıştı. Kalkacakları zaman kız kendisi ödemeye yeltenmişti. Friks de doğal olarak karşı çıkmıştı. Açıkçası Livei onlara çektirdiklerinin manevi olamayacaksa maddi bir karşılığının olmasına hayır demezdi ancak Friks erkekti işte, imaj meselesiydi erkek milleti için. En sonunda kendisininkini ödemeyi kabul etmişti. Kızın cüzdanının şişkinliğinden içinden para aktığı belli oluyordu. Demek ki zengin kızıydı. Şımarıklığı buradan geliyor olmalıydı. Livei'nin parasını Friks ödemişti. O da Friks'e tatlı veya içki ısmarlardı artık. Kimin neyi ödediğinin çok bir önemi yoktu gerçi.

Kafeden çıktıklarında Fengoe'nin sarılmasına karşılık vermedi. Yapmacık bir gülümsemeyle el sallamakla yetindi. Kız gidince ise derin bir soluk verdi. Friks'e döndü. "Kafayı kıracaktım resmen. İğrensin gitsin diye saçmasapan bir muhabbet açtım bana mısın demedi ya!" dedi gözlerini devirerek. Friks'in müzeye gitmelerini teklif etmesi üzerine sevinçle kabul etti. Geldiklerinden beri aklı oradaydı, merak ediyordu nasıl bir yer olduğunu. "Ben de pek bilmiyorum Djurat'ı açıkçası, güzel olur." Müzenin ücreti kişi başı 20 PBF'ydi. Fazla bir ücret değildi. Onu da Friks ödemişti. Bugün beyefendinin cömertliği üzerindeydi. Müzenin en ortasında Djurat başkanlarının heykelleri tarihi sıraya göre dizilmişlerdi. En sonda suikaste kurban giden adamı görmek Livei'nin tüylerini ürpertti. Bu adamı canlıyken televizyonlarda izlemişti. Şimdi hayatta olmadığını bilmek çok garip bir duyguydu.

Tam kendini heykele kaptırmış bir şekilde inceliyordu ki arkadan çok tanıdık bir sesi duymasıyla lanet okudu. Yine gelmiş onları bulmuştu. Bilerek yapıyordu. Kesin bilerek yapıyordu, bu kadar tesadüf olmasının başka yolu yoktu. Belli ki onları takip etmişti. Üstelik bu çok şirin bir tesadüfmüş gibi yalnız kalamadıklarından dem vurmuştu. Livei öfkeyle ellerini yumruk şeklinde sıkarak dudaklarını ısırdı. "Frum ve Ser aklıma mukayyet ol." dedi dişlerinin arasından. Friks'e döndü. Ona bakıyordu. Hayır burada geçirdiği kalan günleri bu kızla harcamayacaktı. Hayır öğle arasını da bu kızla geçirmeyecekti. Hayır müze gezisinin ve gittiği her yerin zehir zıkkım olmasına da izin vermeyecekti. Aralarına girdiği için pişman olup gidecek olan o olacaktı. Tekrar Friks'e döndü. Arkalarındaki duvara baktı. Tekrar Friks'e baktı. Sonra hızlı bir hareketle Friks'i duvara doğru iterek kucağına çıktı ve kollarını boynuna sararak dudaklarından öpmeye başladı. O deliyse Livei daha deliydi. Şimdi iki ihtimal vardı. Ya kız üçüncü teker olduğunu anlayıp giderdi ya da müzeden atılırlardı. Her ikisiyle de bir problemi yoktu. İlk seksini Bok'la kamuya açık bir parkta yapmıştı, bu konularda utanma yoktu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Oryantasyon

#20
Friks'i deli gibi öpmeye başlıyorsun. Bir anda müzede bulunan herkesin gözü ikinizin üstünde oluyor. Fengoe ise şaşkınlık içinde sizleri izliyor. İşin garip yanı tek bir insanın bile ağzından bir cümle çıkmıyor. Herkes sessizce sizi izliyor. Eninde sonunda Friks de utanmış olacak ki öpüşmeyi durduruyor ve böylece sen de duruyorsun. Teker teker sana bakan insanlarla göz göze geliyorsun fakat fark ediyorsun ki öpüşmeyi durdurduğunuz anda herkes kendi işine devam etmeye başlıyor. Fengoe ise hala şaşkınlıkla size bakmaya devam ediyor. "Nasıl bir anda geldim yanınıza ayol? Ay resmen inanamadım gördüğüme. Neyse siz devam edin, bana aldırmayın." diyor ve müzede sizin yanınızdan uzaklaşıyor. Müzeden atılamamış da olsanız en azından Fengoe müzede gezecek olsa bile bundan sonra size rahatsızlık vermeyecek gibi görünüyor. Siz de az önce yaşadığınız utanç verici olayın ardından kimse tarafından aktif olarak yargılanmamış olsanız bile müzedeki herkesin olayı bilmesinden ötürü utanarak yolunuza devam ediyorsunuz. Eski devlet başkanlarının kullandığı kişisel eşyaların sergilendiği bir bölüme geçiyorsunuz. Burada şiir kitapları, tarih kitapları, mürekkepli kalemler ve üstüne yazı yazılmış kağıtlar, günlükler, takvimler ve benzeri eşyalarla karşılaşıyorsunuz. Özellikle en eski gözüken ve Pakt dönemi öncesinde çıkmış bir takvim ilginizi çekiyor. Arkanızdan göz bandı olan sarışın uzun saçlı bir adam geliyor. "Beğendiniz mi? Bu takvim modern Djurat Cumhuriyeti'nin ilk başkanı Lechütcho Jülchaz'dan kalmadır. Bundan neredeyse 650 yıl öncesine dayanan bir takvim. Bugüne kadar korunmuş olması baya ilginç. Bu arada ben Jüme, Jüme Ulchig. Djurat'ta komiserim." Jüme önce sana sonra da Friks'e elini uzatıyor ve nereli olduğunuzu soruyor. Gedhilfeli olduğunuzu öğrenince "Saçlardan tahmin etmeliydim. Çok iyi, çok iyi." diyor. Hemen ardından "Benimle bir dakika dışarıya gelebilir misiniz?" diye soruyor. Siz de isteğinin üstüne dışarı çıkıyorsunuz. Kapıda bir sigara yakıyor ve birkaç kez tüttürdükten sonra Friks'in gözlerine bakarak "Mavi Yıldız üyesi misiniz siz?" diye soruyor. Oldukça sert bir bakış atarken sözlerine devam ediyor. "Sizi Mavi Yıldız'ın otelinden çıkarken gördüm ve buraya kadar takip ettim. Mavi Yıldız şu an hükümetle işbirliği içinde ama onlara yurtdışından, özellikle de bir Pakt ülkesinden üye getirme izni vermedik. Öyle bir durum varsa sizi tutuklamam gerekiyor yani." Bir anda gülümsüyor ve "Öyle bir şey yoksa da haberiniz olsun, o otel Mavi Yıldız'a ait. Kalmayın orada." diyor. Gözlerini arada bir sana, arada bir Friks'e çeviriyor.
Locked

Return to “Bolture”

cron