Re: [Wændz Neidthad - Ana Kurgu] Yangın

#21
"Tanıştığıma memnun oldum Wændz." Gam, gülümsüyor ve gökyüzüne bakmaya başlıyor. "Biliyor musun, Djurat'ta polisim. Element kullanıcısıyım, Neon elementine sahibim." dedikten sonra eliyle küçük bir yeşil neon ışını oluşturuyor ve sana bakıp tepkini ölçüyor. Hemen ardından oluşturduğu ışını yok edip ayağa kalkıyor. "Neyse, ben artık gideyim. Tanıştığıma memnun oldum." Yolun sağ tarafına doğru yürümeye başlıyor. Ona çaktırmadan bakıyorsun ve birkaç kere arkasına döndüğünü fark ediyorsun. Çok geçmeden geri dönüyor ve "Şey, yakınlarda bir karaoke bar varmış, gitmek istiyordum. Belki sen biliyorsundur, bana gösterir misin?" diye soruyor. Bahsettiği karaoke barı çok iyi biliyorsun ve az da olsa vakit öldürmen gerektiği için teklifini kabul ediyorsun. Gam ile birlikte parktan ayrılarak birkaç sokak ötesindeki popüler karaoke bara doğru yola çıkıyorsun. Etrafta yoğun bir şehir trafiği ve cıvıl cıvıl bir kalabalık var. İnsan selinin arasından sıyrılarak barın önüne varıyorsunuz. Dışarıdan bakıldığında, barın neon tabelası parlak bir şekilde "Reithen Karaoke" yazısını yansıtıyor. İçeri girdiğinizde hafif karartılmış bir salon ve arkadan yükselen hafif müzik sesleri sizi karşılıyor. Karşılama masasına yöneliyorsunuz. Genç ve enerjik bir çalışan size gülümseyerek yaklaşıyor. "Hoş geldiniz! Bugün için özel bir oda mı arıyordunuz yoksa genel alanda mı kalmak istersiniz?" diye soruyor. Gam, daha özel bir deneyim için özel bir oda talep ediyor. Çalışan, size bir oda anahtarı veriyor ve içeriye doğru yönlendiriyor.

Odaya giriyor ve kapıyı arkanızdan kapatıyorsunuz. Oda, yumuşak led ışıkları ve rahat koltuklarla donatılmış durumda. Duvarlarda çeşitli müzik ikonlarının posterleri asılı, en önemlisi ise Gedhilfeli hiperstar Molchut Serthad. Her ikiniz de bir an olsun rahatlayıp etrafa bakındıktan sonra, şarkı seçimine geçiyorsunuz. Gam, şarkı seçim ekranına yaklaşırken, enerjik bir şekilde parmaklarını şıngırdatıyor. "İşte, şimdi eğlenceli kısma geldik." diye gülümseyerek başlıyor ve ekranı dikkatle inceliyor. Kısa bir süre sonra "Ah, bu harika olacak." diyerek bir şarkı seçiyor. Ekranın parlak ışığı altında, 'Sokaklarda Sen' yazısını işaret ediyor. "Meydancılar dinler misin hiç? Bu şarkıyı seçtim çünkü herkesin bir şekilde bu şarkıya katılması gerek, değil mi?" diyor ve mikrofonu eline alırken sana bakıyor. Müziğin başlamasıyla birlikte Gam, Meydancılar grubunun solistinin ikonik tonunu taklit ederek şarkıya giriş yapıyor. Şarkının operatik bölümüne gelindiğinde, Gam, dramatik bir şekilde el hareketleriyle şarkıya eşlik ediyor ve bir yıldız edasıyla odayı dolduran melodiyi sahipleniyor. Şarkının sonlarına doğru, Gam, mikrofonu havaya kaldırıyor ve son nakaratı güçlü bir şekilde söylüyor. Müzik durduğunda, yüzünde büyük bir memnuniyet ifadesiyle, mikrofonu masanın üzerine bırakıyor ve sana dönerek "Sıra sende. Senin seçimin ne olacak?" diye soruyor. Sonra da utangaç bir yüz ifadesiyle "Ben normalde Gedhilfçe dilini bu kadar iyi bilmiyorum, bu şarkıyı çok dinledim de, ezberledim sanırım." diyor.


Şarkı seçme sırası sende olduğu için listeye bakıyorsun.
► Show Spoiler

Re: [Wændz Neidthad - Ana Kurgu] Yangın

#22
Oh, hayır... o bir polismiş... Ne yapmalıydım bilemiyordum ama dışarı karmaşık duygularımı yansıtmamaya çalışıyordum. Neon elementine sahip olduğunu yaptığı ufak gösteriyle de göstermişti. Yüzümde kuşkulu ve biraz da köşeye sıkışmışlık dolu ifadeyle gösterisini izleyebilmiştim. İçimden lanet etmek istemiştim ancak yalnızca biraz düşününce o yalnızca bir polisti. Bu imkansız bir durum değildi. Farklı figürlerden biri de olabilirdi. Bu nedenle biraz daha kendimi akışa bırakmak istiyordum.

Yakınlarda karaoke bar olduğunu söylediğinde söylediği yeri anımsamıştım. Evet, orası iyi bildiğim bir yerdi. E madem böyle eğlenceli bir yere götürmek istiyor, gideyim bari ne olacak ki?

Parktan ayrılıp şehrin yoğunluğuna dönüyorduk. Kafamda düşünceleri toparlamak yerine düşünceleri dağıtmak istiyor ve farklı düşüncelere dalmadan, bildiğim çevrede emin adımlarla ilerlemeyi tercih ediyordum. Bara girdiğimizde genç ve enerjik bir çalışan özel bir oda mı yoksa genel alanda mı kalmak istediğimizi sormuştu. Gam durduk yere özel bir oda talep ettiğinde bir anda işler değişmeye başlamıştı. Ne oluyor Gam, daha tanışalı yarım saat olmadı beni odaya kapatıyorsun?! Genel duruş ve tavrından tehlikeli biri olmadığını düşünüyor olsam da bana danışmadan böyle bir hamle yapması pek hoşuma gitmemişti. Ne kızlar var böyle götürülüp sonra başlarına neler geliyor! Ne yapıyorsun Gam sen bir polissin!

Yeterince güçlü olduğum için tereddütlerimden arınıp bu tercihin karşı olumsuz bir tepki vermiyordum. Odaya gidip kapıyı arkamıza kapattığımızda ise bilindik rahat ortamla iyice kendimi salıyordum. Şarkı seçeneklerine bakınıyorken Gam aradığını bulmuş gibiydi. İlk gösteriyi o yapacak olması enerjisini biraz daha tanımam için bir fırsata dönmüştü. Meydancılar'ı seçmişti. Açıkçası bilmiyordum. O yüzden iki elimi hafifçe yana açıp "Merakla dinlemek istiyorum" dedikten sonra performansını izlemiştim bir an olsun gözümü ayırmadan. Bitirdikten sonra ayağa kalkıp alkışlayorken "Harikaydı! Bugünlük böyle bir enerji beklemiyordum, harika! Dile bu kadar hakim olmasan bile şarkıdan anlıyormuşsun ne olacak canım" diyordum. Ardından listeye bakıyor ve şöyle bir kurcaladıktan sonra hafif bir kararsızlığa düşüyor ve zaten burnum boka batmış bari enerjiyi yükselteyim diyerek Molchut Serthad - Aya Benzer'i seçiyordum. Ayakta kendime rahatça hareket edebilecek bir konuma geldikten sonra "Gülmek ve eğlenmek serbest!" demenin ardından müziği başlatacak ve şarkının bütün enerjisi ve şarkıcının o manyak danslarını da taklit ederek şarkımı Gam'a söyleyecektim. Çok eğlenceli olacak!
► Show Spoiler

Re: [Wændz Neidthad - Ana Kurgu] Yangın

#23
Seçtiğin şarkıyı söylemene az kaldı. Tamam, başlıyoruz. Odaklan. Hız. Ben hızım. Bir kazanan, kırk iki kaybeden. Ben kaybedenleri kahvaltı niyetine yerim. Kahvaltı? Belki de kahvaltı yapmam gerekirdi. Kahvaltı bana iyi gelebilirdi. Hayır, hayır, hayır, odaklan. Hız. Hızlıdan daha hızlı, çabuktan daha çabuk. Benim adım Wændz. Hız. Ben Wændz Neidthad'ım. Kendini deli gibi motive ettikten sonra mikrofonu eline alıyorsun ve şarkıyı söylemeye başlıyorsun. Molchut Serthad'ın ikonik danslarını da yapmaktan çekinmiyorsun. Sen adeta bir starsın. Sen stardan da ötesin, sen manyaksın. Ve inan bana, sahip olduğun sıradan şeylerin değerini bilmelisin.




Şarkı bittikten sonra Gam ayağa kalkıyor ve seni alkışlıyor. "İnanmıyorum ya, bu kadar iyi söylemeni beklemiyordum! Molchut Serthad kıskansın, bu ne böyle? Mükemmeldi." Birkaç kere bu etkinliğin tekrarını yapıyor ve eninde sonunda kalkmaya karar veriyorsunuz. Binadan çıkıyor ve etrafa bakınıyorsunuz. Gam iyice gerinip "Bugün için çok teşekkür ederim Wændz, çok güzel vakit geçirdim. Tanıştığıma da çok memnun oldum." diyor. Hemen ardından kızarıyor ve "Şey, ev telefonunuzun numarasını alabilir miyim? Ben de eve gittiğimde ararım, belki konuşuruz diye. Yani istersen." diye soruyor utangaç bir tavırla. Siz aranızda gülüşürken gür sakallı, kısa saçlı ama yapılı bir adam size doğru yaklaşıyor. "Gençler, selam. İki dakikanızı alabilir miyim?" Gam şaşırıyor ve "Tabii, buyrun?" diye soruyor. Adam gülümsüyor ve sizi yakınlarda bulunan bir binaya davet ediyor. Adamla birlikte ayak uydurup yürümeye başlıyorsunuz ve binayı görüyorsunuz. Bina, diğer binalardan farkı olmayan klasik bir Gedhilfe apartmanı. Gam'ın şüphelendiğini görebiliyorsun ama yine de eninde sonunda binaya girmeye karar veriyorsunuz. Binaya adım attığınız anda ortam değişiyor, bir anda teknolojik aletlerle karşılaşıyorsunuz ve ne olduğunu bilmediğin bir sürü farklı cihazla iç içesiniz. Adam size doğru elini uzatıyor ve "Sonunda ikinizle de tanışabildim. Ben Maxwell Fahrner, tanıştığmıza memnun oldum. Siz de Wændz Neidthad ve Gam Pütchaküma olmalısınız, değil mi?" diye soruyor. Gam şaşırıyor ve "Maxwell mi? Daha önce böyle bir isim duymamıştım. Pardon ama biz neredeyiz şu an?" diye soruyor. Maxwell ise "Size doğduğunuzdan beri yaşadığınız bu topraklarla ilgili bir sırrı anlatmaya geldim. Dünya gezegenini duymuş muydunuz?" diye soruyor. Sen, neyden bahsettiğini biliyorsun ancak Gam'ın hiç haberi olmadığı halinden belli oluyor. Max, Dünya gezegeninin Ingenium adlı gezegeni bir proje olarak oluşturduğunu, bu proje kapsamında herkesin birer deney olduğunu ve zamanı gelince tükenmekte olan Dünya'dan çıkıp buraya geleceklerini anlatıyor. Dünya gezegeninin sizleri sadece kullandığını, Observer adında bir insan grubunun var olduğunu ve bu insanların bu proje kapsamında Ingeniumlu insanları kaçırdığını anlatıyor. Kendisinin de eski bir Observer olduğunu söylüyor ve artık Ingeniumlulara yardım ettiğini belirtiyor. Her şeyin sonunda ise size bir teklif yapıyor. "Sizi İkinci Kıta'da bulunan karargahımıza götürmek isterim. Şu anda Mutlak Son adlı bir ekip ile birlikte çalışıyoruz. Wændz, bu ekibin içinde senin gibi Gedhilfeli olan üç kişi daha var. Livei, Thrao ve Friks. İsterseniz karargahımıza gidebiliriz ve size her şeyi daha net bir şekilde anlatıp sizden ne istediğimi açıklayabilirim." İşte bu senin için de yeni bir durum. Malum, ikinci bir kıtanın varlığından senin de haberin yoktu. "İkinizi de uzun zamandır takip ediyoruz. Ne kadar güçlü olduğunuzu, potansiyelinizi biliyoruz. Bunu gerçekten kendi iyiliğiniz için kullanmanız gerektiğini düşünüyoruz. O yüzden size ulaşmaya karar verdik." Gam'ın dili tutulmuş gibi görünüyor, hiçbir şey söylemiyor.

Re: [Wændz Neidthad - Ana Kurgu] Yangın

#24
Şarkımın ardından karşılaştığım tepkiyle eğlencemin birkaç kat daha arttığını hissediyordum. Birkaç parça daha birlikte söyledikten sonra bardan ayrıldığımızda yüzümden düşmeyen neşe ile dönüp bakmıştım Gam'a. Gam bir şeyler söyleyeme öncesi hareketini sergiledikten sonra güzel vakit geçirdiğini söylediğinle hemen başımla aynı hissi paylaştığıma dair onu onaylıyordum. Ardından yüzündeki kızarıklığı fark ettiğimde telefon numaramı istediğinde sonunda düzgün biriyle bağlantım olacağı için olumlu karşılıyordum elbette.

Aramızda gülüşüyorken gür sakallı, kısa saçlı ve yapılı bir adam bize doğru yaklaşmış ve iki dakikamızı rica etmişti. Durduk yere oraya çıkan birisine karşı olumlu hisler beslemediğim için tüm yaşanan güzel şeyler sanki birer reklammış gibi geçiyor ve kendimi yeniden tüm olayların içerisinde olduğumu hatırlıyordum. Daha uzun sürseydi keşke ancak zaten Mavi Yıldız'a gidecektim buradan sonrasında. Kuşkuyla bizi götürmesine izin veriyordum. Gam'ın da polis olması içimde korku oluşmasına mani oluyor ve binaya davetini kabul ediyordum. Gam'ın şüpheli duruşu da bir şeylerin yolunda olmadığı konusunda hislerimi güçlendiriyordu.

Her şey dışarıdan normal görünse de binaya adım attığımız an burasının bambaşka bir yer olduğunu görebiliyordum. Bir sürü değişik teknolojiye ait cihazlar ve aletlerle karşılaşmıştım. Adam elini uzatıp adının Maxwell Fahrner olduğunu söylüyor ve isimlerimizi söylüyordu. İşte normal olan buydu. Kim olduğumu bilip benim onu asla bilemediğim birisi. Dünya gezegenindeki bu korkunç dereceli istihbarat olayı gizliliğimi kısa süreli koruyabiliyor olsam da sonunda bulunmamla sonuçlanıyordu hep. Gam neyle karşılaştığına anlam veremeyip burasının ne olduğunu sormuştu. Maxwell ise cevaben burada dönen sırları anlatmaya geldiğini söylemişti. Dünya gezegenini söylediğinde tepkisizce karşılarken Gam'ın dünyadan haberi olmadığı her haliyle görünüyordu. Fakat benim hala bilmediğim pek çok şey vardı. Maxwell anlattıkça hayret ediyordum. Gezegenimizin bir deney amaçlı oluşturulmuş olmasına karşı ne tepki vereceğimi bilemiyordum. Dahası kaçırılan insanların neden kaçırıldığını da kısmen öğrenmiş olmuştum. İkinci Kıta derken orasının neresi olduğunu bilmediğime emindim. Ancak orada başka Gedhilfeliler vardı. Bu da gerçekten yaşadıklarımı anlayabilecek insanlar olabileceğini gösteriyordu. Her şeyi daha detaylıca orada öğrenebilirmişim. İkinci kıta tam olarak nerede fikrim bile yoktu. Dünya'nın İngenium'u deney amaçlı kurmuş olabileceği pek imkansız görünmüyordu. Ülkelere baktığımda birbirinden farklı teknolojik düzeylerde ve yönetimlerle vardık ancak Gedhilfe'nin neden diğerlerinden bu kadar ayrı olduğunu anlayamıyordum. Açıkçası ülkemin konumu, yaptıkları ve yapacaklarıyla o kadar ilgili de olmamıştım hiçbir zaman çünkü buna pek de gerek duyulacak bir ülkede yaşamıyordum.

Potansiyelimi bildiğini söylemişti. Gam'sa kilitlenip kalmıştı. İki elimle hafifçe kolundan tutup dikkatini bana vermesini sağlamayı deneyerek buruk bir gülümsemeyle "Başta ben de böyleydim ama zamanla alışırsın ama merak etme ben yanındayım, bu yolda yalnız olmayacaksın" diyordum. Ardından Maxwell'e dönüp "Adın Dünya'lı ismi olmalı. Bu da Observer denilen şey neyse, bu dediğin konusunda doğruyu söylediğine işaret ediyor. Hakkımda bu kadar çok şeyi biliyorsan Mavi Yıldız üyesi olduğumu da biliyor olmalısın değil mi? Beni buraya getirerek nasıl bir risk aldığının farkında mısın? Üstelik Gam'ı da bu riske dahil ettin" dedikten sonra yüzümde daha ciddi bir ifade yerleşiyordu. "Mavi Yıldız'daki manyaklardan kurtulmak istesem de bana gücümle neler yapabileceğimi öğretecek olanlar da yine onlardı. O yüzden İkinci Kıta dediğin yer neresi ise orada istediğini açıklamadan önce benim isteğime ne cevap vereceksin merak ediyordum. Duruma göre gelmeyebilirim çünkü" diyor ardından bir nefes alıp verdikten sonra "Beni bütün bu olayların başlangıcına dahil uyaran fötr şapkalı silüet, daha sonradan çocukları kaçırma davasında birbirine silahlı insanlara karşı bana vakit kazandıran figür ve sonrasında yine bana karşı duran figürler... Tüm bu garip yaratıklar neyin nesiydi? Bunca zamandır gözetlenip duruyordum ve bunun neyin nesi olduğunu, hangi koşullarda yerimin açığa çıktığını bilmek istiyorum. İkinci olarak ise kontrol edemediğim şu tehlikeli güç neyin neyi çözmek istiyorum. Bu konuda bana yardım edebilecek misiniz? Eğer beni oyalayıp başka amaçlara hizmet edeceksen zaten kontrolsüz olan bu gücü kullanmaktan çekinmeyeceğim" diyordum.

Ardından Gam'a mahçup bir şekilde döndükten sonra bir şey diyemeden bakışlarımı kaçırıp Maxwell'den cevap bekliyordum.
► Show Spoiler

Re: [Wændz Neidthad - Ana Kurgu] Yangın

#25
Gam'ın şaşkınlığı henüz geçmemişken Maxwell senin sorularını dikkatlice dinliyor. Gözlerinde kararlı bir ifade var ve ne söyleyeceğini biliyor gibi görünüyor. "Wændz." diye başlıyor, sesi sakin ama kararlı. "Mavi Yıldız hakkında her şeyi biliyoruz. Onların sana sağladığı bilginin farkındayız ama aynı zamanda bu gücün kontrolsüz ve tehlikeli olduğunu da biliyoruz. Biz, yani Mutlak Son, bu gücü kontrol altına almana ve doğru kullanmana yardımcı olabiliriz. Amacımız senin gibi yetenekli insanları bir araya getirip bu gezegenin gerçeklerini açığa çıkarmak ve özgürlüğümüzü kazanmak." Maxwell'in konuşması sırasında Gam hala sessiz ve şaşkın, ama gözlerinden senin dediklerini düşündüğü belli. Maxwell, senin söylediklerine karşılık olarak bir adım daha yaklaşıyor. "Mavi Yıldız'ı geride bırakmak zor olabilir ama İkinci Kıta'da size sunacağımız imkanlar ve bilgiler bu güçleri daha iyi anlamana yardımcı olacak. Fötr şapkalı figürler ve diğer garip yaratıklar hakkında da sana daha fazla bilgi verebiliriz. Bu figürlerin çoğu, Observer'lardan ibaret ve sizin gibi yetenekli insanları izlemek için kullanılıyorlar." Maxwell, söylediklerinin seni etkilediğini fark ederek devam ediyor. "Bu gücü kontrol altına almak ve Ingenium'un gerçeklerini açığa çıkarmak için sizin gibi insanlara ihtiyacımız var. Size İkinci Kıta'da nasıl bir eğitimin ve desteğin sunulacağını göstermek istiyoruz. Orada, size hem fiziksel hem de zihinsel olarak güçlenmenizi sağlayacak eğitimler vereceğiz. Gücünüzü kontrol edebilmeniz için gerekli olan her şeyi öğreteceğiz. Bu, sizin için de bizim için de büyük bir fırsat." Gam'a dönerek, onun güvenini kazanmaya çalışıyor. "Gam, sen de bu yolculukta Wændz'e destek olabilirsin. Birlikte çalışarak hem kendi yeteneklerinizi geliştirebilir hem de bu gezegenin gerçeklerini öğrenebilirsiniz. Bu teklif, sadece Wændz için değil, senin için de büyük bir fırsat."

Gam, Maxwell'in söylediklerini sindirmeye çalışırken sonunda derin bir nefes alıyor ve konuşmaya başlıyor. "Bütün bunlar... çok fazla." diyor, sesi hala biraz titrek ama kararlı. "Bu kadar şeyin bir anda üzerime yığılması beni şok etti. Wændz'e destek olmayı elbette isterim ama bu kadar büyük bir adımı atmak gerçekten zor." Gam, senin gözlerine bakarak devam ediyor. "Wændz, biz sadece normal bir hayat yaşamak isterken kendimizi böyle bir karmaşanın içinde bulduk. Bilmiyorum... Bu fırsat mı yoksa daha büyük bir tehlike mi? Kararsızım." Maxwell, Gam'ın bu kararsızlığına anlayışla yaklaşarak biraz daha açıklama yapıyor. "Gam, endişelerini anlıyorum. Ancak, bu karargaha geldiğinizde neyle karşı karşıya olduğunuzu ve neler yapabileceğinizi daha iyi anlayacaksınız. Bu sadece sizin için değil, Ingenium'un geleceği için de önemli. Size güvenli bir yer, eğitim ve destek sunacağız. Ayrıca, Mavi Yıldız'ın gerçek yüzünü ve onların asıl planlarını öğrenmenize yardımcı olacağız." Maxwell, sakin ve ikna edici bir ses tonuyla devam ediyor. "İkinci Kıta'da sizi bekleyen şeyler sadece eğitim ve bilgi değil. Orada, sizden önce bu yolu seçmiş diğerleriyle de tanışacaksınız. Onlar da başlangıçta sizin gibi tereddüt ettiler ama şimdi, gezegenimizin geleceği için birlikte çalışıyorlar. Bu, sizin gibi güçlü ve yetenekli insanlarla birlikte çalışmak ve onların deneyimlerinden faydalanmak için büyük bir fırsat." Maxwell, size biraz zaman tanımak için geri çekilip sessizce bekliyor. Gam, gözlerinde hala biraz belirsizlik olsa da senin desteğinle bu zorlu kararın üstesinden gelebileceğine inanıyor gibi görünüyor. Bu noktada, ikinizin de geleceğe dair büyük bir adım atma kararı vermeniz gerekiyor. Gam, son bir kez sana bakarak "Ne yapmamız gerektiğini biliyor musun, Wændz? Bu yolculuğa mı çıkmalıyız, yoksa burada kalıp bildiğimiz yolda mı devam etmeliyiz?" diye soruyor.

Karar senin ellerinde. Bu yeni bilgi ve teklif karşısında ne yapacağını seçmek zorundasın.

Re: [Wændz Neidthad - Ana Kurgu] Yangın

#26
İlginç olmayacak şekilde Maxwell tarafı da yönetemediğim yeteneğimin farkındaydı. Yeteneğimi kontrol altına alırsam onun dediği gibi özgürlüğüm konusunda daha fazla seçim şansım olabilirdi. Konuşması sırasında fötr şapkalıdan bahsettiğinde ciddiyetimle dinlesem de hemen ardından 'diğer garip yaratıklar' dediğinde komik gelmiş ve istemsizce gülümsemiştim. Ardından söylediği teklifler de hiç reddedilecek türden değildi. Balık gibi oltaya takılmak istemesem de iki seçenek arasında kalmış olmaktan dolayı ehvenişeri seçecektim sanırım. Hiçbir yolu takip etmeden devam edersem ve yeteneklerimi kendi kendime öğrenmeye çalışırsam Meinsu gibi birilerinin canını yakabilir hatta öldürebilirdim. Bu kötülüğü sırf kendi çıkarlarım için göz önüne alamazdım. Ayrıca yalnız yol aldığımı düşünsem de Observer dediği kişilikler her daim beni gözlemleyecek ve birilerine uygun anda beni gafil avlaması için haber vereceğine emindim.

Maxwell benden sonra Gam ile konuşup onu da ikna etmeye çalışıyordu. İlgi dolu bakışlarımı Gam'a yönlendiriyor ve cevabını dinliyordum. Hissettiği korkusuna karşı üzülmeme rağmen yaşananların kolay olmadığından dolayı hala cevap verebilecek halde olması güçlü biri olduğunu gösteriyordu. Bana ettiği sözlere karşı cevap veremeden Maxwell anlayışla cevaplıyordu onu. Gam ise tekrardan kararsızlık içinde bana ne yapmamız gerektiğini soruyordu. Sakin bir nefes ve hüzünlü bakışlarla gözlerinin içine bakıp içindeki bu duruma karşı en azından yön vermem gerektiğini biliyordum. Açıkça benim kararıma göre hareket edecek olsa da bu aslında benim için de büyük bir sorumluluktu. O yüzden ona karşı açık olmam gerekiyordu. Elimi koluna sakince uzatıp hafifçe tutunduktan sonra "Bildiğimiz yol diye bir şey olmadığını anlaman için birkaç kere daha benzer olayı yaşaman gerekiyor malesef Gam. Maxwell ne kadar güvenli yer dese de güvenli bir yer olmadığının farkındayım. Ancak en azından yaşananları kontrol alabileceğimiz açık bir ortamda olursak ona göre de önlem alabiliriz. Aksi halde büyük bir savrulma ve birilerinin oyuncağı olmaktan öteye gidemiyorsun..." dedikten sonra dediklerim kendime ağır gelmişti. Onca yaşadığım karmaşa içinde onlarca insan gözümün önünde gelip geçmiş ve onlara hiçbir yardımım olamamıştı. Bu hiçlikten oluşan varlıklara karşı duran grubun dışında Mavi Yıldız manyakları benim için yeni bir tehdit olacaktı. Gücümü mutlaka istiyor olmaları gerekiyordu. Aksi halde hiç bilmediklerini birisini doğrudan kendilerinde bir yetkili yapacak kadar ileri gidemezlerdi. Meinsu ile yaşadığım kaçamak güzel gelmiş olsa da görüş olarak bu kadar uzak olmamız üzücüydü. Sanki Gam ile Meinsu arasında kalmış gibiydim. Ancak Gam'ım masumiyeti Meinsu'ya göre çoktan öne çıkarmıştı. Ayrıca Gam bir erkekti.

Daha kararlı bir duruş almaya zorladım kendimi. "O yüzden öngörülebilirlik için bu teklifi kabul edip en azından benzer hikayeler yaşayan insanların neler yaşadığını öğrenmeliyiz. Bu hem kendimiz, hem de gezegenimiz için çok önemli" diyordum.
► Show Spoiler

Re: [Wændz Neidthad - Ana Kurgu] Yangın

#27
Maxwell, senin kararlı duruşunu ve Gam'a verdiğin cevabı dikkatlice dinledikten sonra yüzünde memnuniyet ifadesi beliriyor. Gam, gözlerini sana dikmiş, senin söylediklerini sindirmeye çalışıyor. Maxwell, araya girerek Gam'a doğru yaklaşıyor. "Gam, Wændz'in söyledikleri tamamen doğru. Bu yolculuk belki de hayatınızdaki en önemli adım olacak. İkinci Kıta'ya vardığınızda, orada karşılaşacağınız bilgiler ve eğitimler sayesinde yeteneklerinizi kontrol altına alabileceksiniz. Sizi bu kaostan kurtaracak olan şey, bizim size sunacağımız fırsatlar." Gam, Maxwell'in sözlerinden cesaret alarak derin bir nefes alıyor ve senin elini sıkıca tutarak "Tamam, Wændz. Sana güveniyorum. Bu yolculuğu birlikte yapacağız." diyor. Maxwell, bu kararı duyunca memnuniyetle gülümsüyor. "Harika. Sizi temin ederim ki, İkinci Kıta'da sizin için her şey hazır. Şimdi, bu yolculuğa çıkmanız için son hazırlıkları yapmalıyız. Sizi güvende ve hazırlıklı hale getireceğiz." Maxwell, kolundaki saate benzer bir cihazı etkinleştirerek birkaç tuşa basıyor. Bir anda, odanın içinde parlak bir ışık yayılıyor ve siz ikiniz Maxwell'le birlikte ışınlanıyorsunuz.

Gözlerinizi açtığınızda, kendinizi tamamen farklı bir yerde buluyorsunuz. Çevrenize baktığınızda, teknolojiden uzak, doğal bir yaşam süren bir toplumun topraklarındasınız. Ağaç evler, açık hava mutfakları ve geniş yeşil alanlar, kabilenin huzurlu yaşamını yansıtıyor. İnsanlar, geleneksel kıyafetleri içinde, günlük işlerini yapıyorlar. Birkaç çocuk, neşeyle koşuştururken sizi fark ediyor ve merakla izlemeye başlıyorlar. Maxwell, kabilenin liderine yaklaşarak selam veriyor. "Bu, Prui Kabilesi. İkinci Kıta'da ilk olarak burayı görmek istedim çünkü burası, insanların doğayla uyum içinde nasıl yaşayabildiklerini göstermesi açısından önemli. Modern teknolojiden uzak ama bir o kadar da zengin bir kültüre sahipler." Kabilenin lideri, size dostça bir gülümsemeyle bakıyor ve başını selamlarcasına eğiyor. Kısa bir süre sonra, Maxwell kolundaki cihazı yeniden etkinleştiriyor. "Şimdi, sizi İkinci Kıta'nın diğer kısmına götüreceğim. Orada, size sunacağımız eğitim ve imkanları göreceksiniz." Maxwell, bir tuşa basıyor ve bir kez daha parlak bir ışık etrafınızı sarıyor. Gözlerinizi açtığınızda, kendinizi tamamen farklı bir ortamda buluyorsunuz. Bu sefer, yüksek teknolojiyle donatılmış bir laboratuvardasınız. Cam duvarlar, modern ekipmanlar ve parlak ışıklar her yeri aydınlatıyor. İleri teknoloji cihazlar, araştırma merkezleri ve eğitim alanları göz alıcı bir düzen içinde. Sizi karşılamak üzere bekleyen bir grup insan var. Ekibin lideri, uzun boylu ve atletik yapılı bir kadın, size doğru ilerleyerek gülümseyerek elini uzatıyor. "Hoş geldiniz, Wændz ve Gam. Ben Elara, bu kıtada size rehberlik edecek kişi. İkinci Kıta'da geçireceğiniz süre boyunca, burada ihtiyaç duyacağınız her türlü bilgi ve desteği sağlayacağız." Elara, sizi laboratuvarın içinde gezdirirken, etrafınızdaki manzarayı ve yapıları tanıtarak konuşmaya devam ediyor. "Burada, yeteneklerinizi geliştirmek ve kontrol altına almak için gerekli olan tüm imkanlara sahibiz. Eğitim programlarımız, fiziksel ve zihinsel olarak sizi güçlendirmek üzere tasarlandı. Ayrıca, burada sizin gibi farklı yeteneklere sahip birçok insanla tanışacaksınız. Bu, birbirinizden öğrenmenizi ve destek almanızı sağlayacak."

Yürüdüğünüz yol boyunca, çeşitli eğitim alanları, laboratuvarlar ve araştırma merkezleri görüyorsunuz. Her yer, ileri teknolojiyle donatılmış ve insanların ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş. Elara, size çeşitli binaları ve onların işlevlerini açıklarken, Maxwell'in sözlerinin ne kadar gerçekçi olduğunu anlıyorsunuz. Sonunda, geniş bir alana ulaşıyorsunuz. Burada, bir grup insan toplanmış ve çeşitli eğitim faaliyetleriyle meşguller. Elara, size dönerek "Burası, yeni gelenlerin ilk eğitimlerini aldığı merkez. Bugün, ilk tanışma ve oryantasyon programınız olacak. Daha sonra, yeteneklerinize ve ilgi alanlarınıza göre özel eğitim programlarına katılacaksınız." Elara, size cesaret verici bir gülümsemeyle bakarak "Bu yolculuk, sizin için büyük bir değişim ve gelişim fırsatı olacak. Burada geçireceğiniz süre boyunca, hem kendinizi hem de yeteneklerinizi daha iyi tanıyacak ve geliştireceksiniz. Her adımda yanınızda olacağız ve sizi destekleyeceğiz." Sen ve Gam, Elara'nın rehberliğinde yeni bir hayatın başlangıcına adım atarken, İkinci Kıta'nın sunduğu imkanlar ve eğitimlerle yeteneklerinizi en iyi şekilde kullanabileceğinizi hissediyorsunuz. Bu, hem kendi geleceğiniz hem de Ingenium'un geleceği için büyük bir adım olacak. Elara son olarak size dönüyor ve "Başlamadan önce herhangi bir sorunuz var mı?" diye soruyor.

Re: [Wændz Neidthad - Ana Kurgu] Yangın

#28
Maxwell verdiğim cevaptan memnun görünüyordu. Gam ise ne kadar sağlam durmaya çalışsa da içinde büyük bir baskı olduğunu tahmin edebilirdim. Maxwell'in Gam'a yaklaşmasıyla ikisini aynı anda görebilecek şekilde konumlanıyordum. Ona olan sözlerini dinlerken hala içimde kuşkular uyandırsa da yapabilecek en belirli adım bu olacak gibi geldiği için olumlu düşünmeye çalışıyordum. Gam onun sözlerini dinledikten sonra bana güvendiğini belirtmesiyle içimde minik bir kımıltı olmuştu. Maxwell'in sözleri değil bana olan güveninden dolayı bu adımı attığını seçmesi belki de buna sebep olan şeydi. Sözlerini memnuniyetle başımla onaylıyor ve ona olan gülümsememi büyütüyordum. Maxwell'in son iyi niyet dileklerinin ardından kolundaki saat benzeri cihaz ile bir şeyler yapmaya başlamıştı. Sanırım bu saatin benzeri Elion denen manyakta da vardı ancak neler olup bittiğini çok da inceleyemeden bir anda saçılan ışınlarla beraber gözüm ortama alıştığında bambaşka bir yere ışınlandığımızı anlamıştım.

Bir şekilde saat ile yapılan manipulasyonlar sonucu ışınlanmıştık. Etrafa bakınıp nerede olduğumuzu anlamaya çalışıyorduk. Teknolojiden bir alaka bu yerde insanlar bulunuyordu. Ancak ben böyle yaşayan insanlar olduğunu bilmiyordum bile. Maxwell'in ise buraya aşına olduğu kabile liderine yaklaşıp verdiği selamla ortaya çıkıyordu. Buraya gelme sebebimizi açıklamasının ardından kabile reisinin verdiği selamın benzerini yaparak onu selamlıyordum. Aynı gezegende böyle bir topluluğun olduğunu bilmek çok garipti. Kendi gezegenim hakkında bile bu kadar az bilgiye sahip olmanın verdiği his hoş değildi. Ancak bunu belki de yaşadığım yerdeki neredeyse hiçkimse bilmediği için kendimi çok da suçlayamazdım.

Maxwell saatini yeniden kullandıktan sonra bu sefer teknolojik bir merkezde buluyorduk kendimizi. Birileri buraya geleceğimiz veya gelebileceğimiz umuduyla çoktan beri bekliyordu belli ki. Bekleyen grubun lideri olan uzun boylu kadın yanımıza geliyor ve gülümsemesini kesmeden elini uzatıyordu. Karşılığında ben de elimi uzatıyordum. Kendini Elara olarak tanıtan kadın, rehberimiz olduğunu söylüyordu. Giriş maiyetinde kurduğu cümleleri dinlerken Maxwell'in yalan söylememiş olma ihtimali yüksek görünüyor olmasına karşı Dünya gezegeninde de sıcak karşılanmış olmamın ardından yaşadıklarımı hatırlıyor olmam tedbiri elden bırakmamam için yeterli sebep oluyordu.

İçeride dolaştırılırken tanıtılan yerlerin sebeplerinin de açıklanması en azından gizli saklı bir şeyler olmadığı konusunda beni ikna etmiş gibiydi. Bu nedenle daha rahat hissediyor ve bu rahatlama hissini Gam'a da yansıtmaya çalışıyordum. Yürüyüşün sonunda vardığımız eğitim alanını görmek şaşırtıcıydı. İlgi alanımız ve yeteneğimize göre eğitim alacak olmamız sonunda bu kullanamadığım yetenek üzerine kontrollü bir uzmanlaşma alanı sunuyor gibiydi. Elara'nın bakışlarındaki cesaret bana da eminlik katıyor ve bakışlarımı çalışan gruba çevirip şimdiden orada çalıştığım hayalini kurabiliyordum. Elara son olarak sorumuz olup olmadığını sorduğunda bir an bakışlarım Gam'a kayıyordu. Açıkçası Gam ile eğlenebilmiş olsam da onun hakkında bir şey bilmiyordum. Sezyum elementi kullanıcısı bir polis memuru olması dışında izlenmeye sebep olabilecek başka ne tür bir olaya karışmıştı bilemiyordum. Daha uygun bir zamanda konuşurduk belki. Ancak şu an sorulabilecek soru olarak kendi yeteneğimi sormam gerekiyordu. O yüzden başarısızlığımın da getirdiği utanç ile yüzüm kızarırken "Şey... Kalsiyum elementinde çok daha rahat olsam da diğer yeteneğim olan o şey neyse... Benim yeteneğim kontrol dışında biraz... Biraz ölümcül. O yüzden kimsenin bundan zarar görmeyeceğine dair nasıl bir önlem alınacak? Bu yeteneği kontrol altına almak zorundayım, çünkü sırf bu yeteneğimden dolayı pek çok varlık peşimdeydi..." diyordum.
► Show Spoiler

Re: [Wændz Neidthad - Ana Kurgu] Yangın

#29
Elara, senin sorunu dikkatle dinlerken yüzünde anlayışlı bir ifade beliriyor. Gözlerinin içine bakarak güven verici bir tonda konuşmaya başlıyor. "Wændz, yeteneklerini kontrol altına almak ve bu süreçte kimseye zarar vermemek bizim en büyük önceliğimiz. Burada, senin gibi özel yeteneklere sahip kişilerin ihtiyaçlarına göre tasarlanmış eğitim programlarımız var. Kalsiyum elementinde kendini rahat hissediyor olman harika, bu yeteneğini daha da geliştireceğiz. Ancak diğer yeteneğin konusunda da endişelerini anlıyorum." Elara, seni ve Gam'ı geniş bir odaya yönlendiriyor. Odada, çeşitli teknolojik cihazlar ve eğitim ekipmanları bulunuyor. "Bu odada, yeteneklerini güvenli bir şekilde test edebilir ve kontrol altına alabilirsin. Güvenlik önlemlerimiz oldukça sıkı, bu nedenle endişelenmene gerek yok. Herhangi bir tehlike anında, burada bulunan acil durum protokollerini devreye sokarak hem seni hem de etrafındakileri koruyacağız." Elara, odanın içindeki cihazları tanıtarak devam ediyor. "Bu cihazlar, yeteneklerinin sınırlarını ve potansiyelini anlamamıza yardımcı olacak. Ayrıca, gücünü kontrol altına almanı sağlayacak eğitimler de vereceğiz. Bu süreçte, her adımda yanında olacağız ve seni destekleyeceğiz."

Elara'nın açıklamalarını dinlerken Gam'ın da rahatladığını hissediyorsun. Yüzünde hala biraz belirsizlik olsa da sana güvenle bakıyor. Elara, bir yandan odadaki ekipmanları tanıtmaya devam ederken, diğer yandan sana dönerek cesaret verici bir şekilde konuşuyor. "Wændz, burada geçireceğin süre boyunca, yeteneklerinin kontrolünü ele alabileceksin. Bu sadece senin için değil, etrafındaki insanlar için de büyük bir adım olacak. Kendine güven ve bu sürecin sonunda daha güçlü ve kontrollü olacağına inan." Elara, odanın sonunda bulunan geniş bir pencereye doğru ilerliyor ve dışarıyı işaret ediyor. "Dışarıda, diğer öğrencilerin eğitimlerini izleyebilirsin. Onların nasıl ilerlediğini görmek, sana da ilham verebilir. Burada herkes birbirine destek olur ve birlikte güçleniriz." Pencereden dışarı bakarken, çeşitli yeteneklere sahip insanların eğitim aldığını görüyorsun. Kimileri fiziksel eğitimler yaparken, kimileri zihinsel odaklanma ve kontrol çalışmaları yapıyor. Bu manzara, senin de bu sürece katılman için motive edici bir etki yaratıyor. Elara, senin bu motivasyonunu fark ederek gülümsüyor ve "Hazır olduğunda, eğitime başlayabiliriz. Her adımda senin yanında olacağız." diyor.

Max, yüzünde ciddi ama dostane bir ifadeyle size doğru ilerliyor. "Wændz, Gam, size bu yeteneklerin arka planını ve neden burada olduğunuzu açıklamam gerekiyor." diye başlıyor konuşmasına. "Wændz, senin ve diğerlerinin sahip olduğu güçler, Dünyalıların Ingenium ve diğer gezegenlerde bulduğu doğal kaynakların sonucunda ortaya çıktı. Ancak, bu güçler sadece Ingenium gezegeninde ve burada yaşayan insanların vücut yapısında ortaya çıkabiliyor." Max, odadaki bir holografik ekranı açarak, çeşitli gezegenlerde yapılan deneylerin görüntülerini gösteriyor. "Dünyalılar, bu güçlerin kendi gezegenlerinde de ortaya çıkmasını umuyorlardı. Ancak, Dünya'nın doğal yapısı ve insan biyolojisi bu güçleri barındırmak için uygun değil. Ingenium'da bulunan elementler ve burada yaşayan insanların vücut yapısı, bu güçlerin ortaya çıkmasını ve kontrol edilmesini sağlıyor." Elara, Max'in yanında durarak sözlerine ekliyor. "Wændz, senin gibi özel yeteneklere sahip insanlar, Dünyalıların burada yaptığı deneylerin sonucunda ortaya çıktı. Dünyalılar, kendi gezegenlerinde bu güçleri yaratamayınca, Ingenium'daki insanları kullanarak bu deneyleri gerçekleştirdiler. Bu süreçte birçok zorlukla karşılaştılar, ancak sonunda senin gibi yetenekli bireyler ortaya çıktı." Max, holografik ekranda bir dizi grafik ve veri göstererek devam ediyor. "Ingenium'daki insanların vücut yapısı, Dünya'daki insanlardan farklı. Bu farklılık, burada doğal kaynaklarla etkileşime girerek özel yeteneklerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Dünya'da ne element gücü ne de başka bir güç belirebiliyor, çünkü oradaki insanlar bu güçleri barındırabilecek biyolojik yapıya sahip değiller." Max gözlerini kısıyor ve ekrana bakarken sana sesleniyor. "Benim hala anlamlandıramadığım bir şey var bu konuyla ilgili. Ingenium gezegeni kodlama yöntemiyle oluşturulmuş bir gezegen. Önce Dünya gezegeni kodlama ile oluşturulsaydı nasıl bir veri ortaya çıkardı, bu hesaplandı. Sonrasında bu verinin aynısı kullanılarak Ingenium gezegeni oluşturuldu. Ama Ingenium gezegeninde doğan insanların biyolojik yapısı farklı. Bunu sağlayacak hiçbir kod yoktu. Yani kodda bir fazla yoksa aklıma gelen tek ihtimal eksik olduğu."

Re: [Wændz Neidthad - Ana Kurgu] Yangın

#30
Elara'nın sözlerini öğretmenimi dinler gibi can kulağıyla dinliyordum. Sözlerindeki yatıştırıcı içerikleri duydukça içimdeki korku ve kuşkular azalıyor ve ortama ısınmaya başlıyordum. Kendimi buraya alıştırmalı ve en yüksek seviyede fayda sağlamalıydım.

İçerisinde çeşitli teknolojik aletlerin olduğu bir odaya götürmüştü bizi Elara. Yeteneklerimiz burada güvenle test edilebilip kontrol altına alınabilirmiş. Birer birer aletlerin nasıl kullanıldığını bilemiyordum ancak daha sonradan hepsini test edecektim. Sanki spor salonundaki çeşitli aletleri denemek gibi eğlenceli olacağını düşünüyordum. Elara her adımda yanımızda olacağını öylediğinde inandığımı umut dolu bakışlarımla belli ederek başımla onaylıyordum onu.

Bakışlarımı Gam'a çevirdiğimde onun da bu tanıtımla beraber rahatlamaya başladığını görebiliyordum. Belki geleceğin belirsizliğinden belki de başka sebeplerden yüzünde hala belirsizlik emareleri bulunsa da bana olan güven dolu bakışına aynı karşılığı veriyordum.

Elara'nın doğrudan beni hedef alan konuşmasıyla ona dönüyor ve dinlerken ne derece inançla söylediğine dikkat ediyordum. İşaret ettiği geniş pencereye bakarken kulağım hala ondaydı. Dediği gibi dışarıda insanlar eğitim alıyordu. Yalnız olmadığımı bilmek güzel hissettirse de asıl iyi gelecek olan Mavi Yıldız'daki manyaklar gibi olmayan insanlarla tanışabileceğim umudu daha iyi hissettiriyordu.

Bu tanıtım safhasının ardından Max'ın bize doğru ilerlediğini görmüştüm. Girişinde kurduğu ciddiyete binaen ben de ciddiyete bürünüyordum bir anda. Güçlerimizin çıkış sebebi gezegenimizin doğal yapısından dolayıymış. Ancak özel yeteneklerin sebebi Dünya'lıların yaptığı deneyler sonucu ortaya çıkmış. İşte bu garipti. Ardından daha garip bir şey söylemişti o da gezegenimizin kodlama ile oluşturulmuş olmasıydı. Bunu nasıl başardıkları hakkında hiçbir fikrim olmadığı gibi beklenmedik farklılıklar söz konusuydu. Oldukça az şey bildiğim için üzerine uzun süre düşünebilecek kapasitede değildim. O yüzden "Artık neye şaşıracağımı bile bilemiyorum o yüzden duygusuna kapılamadan soracağım. Ingenium bir insan ürünüyse... Birileri bu gezegen tasarlanırken, bazı kısımlarla gizlice oynamış olamaz mı?" diye soruyordum.
► Show Spoiler
Locked

Return to “Diğer Bölgeler”

cron