Dışarı çıktıkları anda Livei derin bir nefes almıştı. O tuhaf ortamın dışına çıkmak huzurlu hissettiriyordu. Bok karargaha ışınlanmadan evvel ona Yotslarla aynı anda girmelerine rağmen onlarla neden hiç karşılaşmadıklarını sorgulamıştı. Sahi... Olaylar silsilesi yüzünden Komiser Yots hiç aklına bile gelmemişti. Bu durum onu biraz düşündürdü. Livei bir süredir duygularının manipüle ediliyor olabileceğinden endişe etmişti ve Yots gibi güvenebileceği birisini tam da onlar dağın etrafında dolaşırlarken onlara göstermek... Ve böylece dağa gelmelerini sağlamak... Fazlasıyla planlanmış olurdu ancak Şapkalı gibi bir adamın bunu yapması onu şaşırtmazdı.
Karargaha vardıklarında ilk olarak Max ile karşılaşmışlardı. Zaten herkes çıktıkları kısa görevlerden dönmüştü. Frip ve Friks de son dakika içeri girmişlerdi. Böylece herkesi toplayıp konuşabilme fırsatına erişebilmişlerdi. Livei kendini sevdiği ve saydığı ekip üyelerinin içinde çok daha güvende hissediyordu. Onların fikirlerini alıp olayları tartışmak bulanıklaşan zihninin de rahatlamasını sağlıyordu. Olayları anlattıklarında herkes şok geçirmişti. İlk ayaklanan kişi Shisha olmuştu ve hızlıca Hera'ya haber vermesi gerektiğini söylemişti. Hae de onunla gideceğini söylemişti. Max de Elion, Faell ve Garo'ya haber verilmesi gerektiğini belirtmişti. Friks ve Mavi bunca zamandır peşlerinde olan adamın Şapkalı olmamasının şokunu yaşıyorlardı. Thrao ise babasının kiminle konuştuğunu ve kiminle iş birliği yaptığını merak ediyordu. Bunca zamandır Şapkalı pek çok işin içindeydi. Livei'ye bakan yönünde çok fazla iletişimleri olmamıştı ancak o iletişimlerde bile Şapkalı'nın sahte olduğuna inanası gelmiyordu. Max ise onun gibi güçlü birisinin onlara neden ihtiyacı olduğunu sorgulamıştı. Haklıydı da. Bunu Livei de sorgulamıştı ancak yanıt alacak zamanı olmamıştı. Bunca zamandır bunca mücadele ve savaş verilirken Şapkalı neden sadece izlemişti de hiçbir müdahalede bulunmamıştı? Planını gerçekleştirmek için neden onlara ihtiyacı vardı? Elion burada olsaydı ona daha çok şey sorabilirdi. Dünyadayken geçirdiği zamana dair bir şeyler hatırlıyor olabilirdi o.
Bok sonrasında onlara Thomas olayını baştan sona anlatmıştı. Max'in bu konudaki tavrı netti. Thomas kesinlikle ajan değildi. Şapkalı'nın dediği şeyleri yalanlamış, onun öyle üst düzey bir rütbesi olmadığını ve Bay Zengin ile yakın bir ilişkisi de olmadığını söylemişti. Üstelik sürekli bir arada bulundukları için de bunu kendisinden saklayabileceğine inanmıyordu. Bu çok ciddi bir bilgiydi. Şapkalı'nın lafındansa Max'e çok daha fazla güveniyordu. Ajan kelimesini duyunca da Thomas'ın bakışlarında dürüstlük okunuyordu. Üstelik oradayken çok tedirgindi. Şapkalı ve Ulaş'tan korkuyordu. "Açıkçası Şapkalı'ya güvenmiyorum o yüzden şu sahte Şapkalı meselesine de hemen inanmayalım. Söylediği her şey gözümde şaibeli. Şu zamana kadar tek bir Dünya taraftarı observerın giremediği, girip de sağ çıkmadığı bu belirsiz dağa ajan olsaydı Thomas'ın elini kolunu sallayarak girebileceğini de düşünmüyorum. Bu durumda Şapkalı bizi kandırıyor veya tüm gerçekleri açıklamıyor olabilir. Buluşmaya gardımızı almış şekilde gidelim çünkü gerekirse onu da karşımıza almamız gerekebilir. Tatmin olacağımız cevapları almadan bu işin peşini bırakmayalım. Planının ne olduğunu da bilmiyoruz ve ilkelerimizle ters düşecek şeyler olabilir. Her şeye hazırlıklı olalım." Max'e döndü cevap vermek için. "Tamam, onları takip edelim. Bok sen Mabi'ye mesaj gönderebilir misin? Ortak bir nokta belirleyip orada buluşalım. Thomas'ın başına bir şey gelmese iyi olur."
Karargaha vardıklarında ilk olarak Max ile karşılaşmışlardı. Zaten herkes çıktıkları kısa görevlerden dönmüştü. Frip ve Friks de son dakika içeri girmişlerdi. Böylece herkesi toplayıp konuşabilme fırsatına erişebilmişlerdi. Livei kendini sevdiği ve saydığı ekip üyelerinin içinde çok daha güvende hissediyordu. Onların fikirlerini alıp olayları tartışmak bulanıklaşan zihninin de rahatlamasını sağlıyordu. Olayları anlattıklarında herkes şok geçirmişti. İlk ayaklanan kişi Shisha olmuştu ve hızlıca Hera'ya haber vermesi gerektiğini söylemişti. Hae de onunla gideceğini söylemişti. Max de Elion, Faell ve Garo'ya haber verilmesi gerektiğini belirtmişti. Friks ve Mavi bunca zamandır peşlerinde olan adamın Şapkalı olmamasının şokunu yaşıyorlardı. Thrao ise babasının kiminle konuştuğunu ve kiminle iş birliği yaptığını merak ediyordu. Bunca zamandır Şapkalı pek çok işin içindeydi. Livei'ye bakan yönünde çok fazla iletişimleri olmamıştı ancak o iletişimlerde bile Şapkalı'nın sahte olduğuna inanası gelmiyordu. Max ise onun gibi güçlü birisinin onlara neden ihtiyacı olduğunu sorgulamıştı. Haklıydı da. Bunu Livei de sorgulamıştı ancak yanıt alacak zamanı olmamıştı. Bunca zamandır bunca mücadele ve savaş verilirken Şapkalı neden sadece izlemişti de hiçbir müdahalede bulunmamıştı? Planını gerçekleştirmek için neden onlara ihtiyacı vardı? Elion burada olsaydı ona daha çok şey sorabilirdi. Dünyadayken geçirdiği zamana dair bir şeyler hatırlıyor olabilirdi o.
Bok sonrasında onlara Thomas olayını baştan sona anlatmıştı. Max'in bu konudaki tavrı netti. Thomas kesinlikle ajan değildi. Şapkalı'nın dediği şeyleri yalanlamış, onun öyle üst düzey bir rütbesi olmadığını ve Bay Zengin ile yakın bir ilişkisi de olmadığını söylemişti. Üstelik sürekli bir arada bulundukları için de bunu kendisinden saklayabileceğine inanmıyordu. Bu çok ciddi bir bilgiydi. Şapkalı'nın lafındansa Max'e çok daha fazla güveniyordu. Ajan kelimesini duyunca da Thomas'ın bakışlarında dürüstlük okunuyordu. Üstelik oradayken çok tedirgindi. Şapkalı ve Ulaş'tan korkuyordu. "Açıkçası Şapkalı'ya güvenmiyorum o yüzden şu sahte Şapkalı meselesine de hemen inanmayalım. Söylediği her şey gözümde şaibeli. Şu zamana kadar tek bir Dünya taraftarı observerın giremediği, girip de sağ çıkmadığı bu belirsiz dağa ajan olsaydı Thomas'ın elini kolunu sallayarak girebileceğini de düşünmüyorum. Bu durumda Şapkalı bizi kandırıyor veya tüm gerçekleri açıklamıyor olabilir. Buluşmaya gardımızı almış şekilde gidelim çünkü gerekirse onu da karşımıza almamız gerekebilir. Tatmin olacağımız cevapları almadan bu işin peşini bırakmayalım. Planının ne olduğunu da bilmiyoruz ve ilkelerimizle ters düşecek şeyler olabilir. Her şeye hazırlıklı olalım." Max'e döndü cevap vermek için. "Tamam, onları takip edelim. Bok sen Mabi'ye mesaj gönderebilir misin? Ortak bir nokta belirleyip orada buluşalım. Thomas'ın başına bir şey gelmese iyi olur."