[Dufo Slitshut] Gedhilfe Eğitim Kampı'na Hoşgeldin, Aydınlık Yarınların Gölgesi!

#1
Çılgın Bilim Adamı Yolt, kıvanç ve heyecan ile yaptığı girişi hepinizi odadan çıkarıp ortak bir alana götürerek devam ettiriyor. Bir sürü sandalye ile donatılmış burası. Hepsi metalden ve ahşaptan. Hepiniz oturduktan sonra fark ediyorsunuz ki, duvarda dikdörtgen şeklinde büyük ve geniş bir şey var. Ekran? Televizyon ekranı gibi ama nasıl bu kadar yer kaplayabilir ki? Televizyon dediğin ortalama boyda bir kutudur. Arkası büyüktür ki kablolar ile tüp falan sığsın. E, bu dümdüz ve ince! Neyse, bakalım! Siz böyle düşünürken, Yolt elemanlarından birinin getirdiği kumandayı teşekkür ederek alıyor ve "Lütfen ekranı seyredin. Bilmeniz gereken her şeyi anlatacak size." Kumandadaki tuşlara tıklıyor ve sizinle beraber seyre koyuluyor. Televizyonda anlatılan ve gösterilenler ise, inanması çok güç ve algılamak için çok büyük.

"Geleceğimize sahip çıkacak yeni nesiller, hepinize merhaba! Sizler seçilmiş kişilersiniz. Barındırdığınız potansiyel usta eller altında olgunlaşıp insanlığın bir üst evreye geçmesini sağlayacak. Sizler insanlığın yarınısınız ve yine sizler her şeyi bilmelisiniz. Bunu kesinlikle hak ediyorsunuz. Adım adım gidelim, adım adım kavrayalım. Öncelikle bulunduğumuz toprak parçası bir kıta. Kendimizi bildik bileli burada yaşıyoruz fakat başka kıtalar da var. Kendilerini Bildiler bileli orada yaşayan insanlar var." Ekranda bir anda haberci ekibi gibi bir ekip gösteriliyor. Kameralar falan var üzerlerinde. Ortadaki manzara çok garip. Lüks tren içi gibi ama camdan dışarısı mavi ve beyaz. Sonradan anlıyorsunuz ki, taşıt havada ilerliyor. Frum ve Ser aşkına, bu nasıl olabilir? Uçan bir taşıt mı var? O kadar ağır demir nasıl havada ilerliyor? Bu olanaksız? (Dufo'ya işlemiyor tabii.) Gerçekten de farklı bir kara parçasına iniyorlar. Farklı kıyafetli, Farklı suratlı ve saçlı insanlar var. Farklı, abuk subuk, garip dillerde konuşuyorlar. Farklı farklı evleri var. (Siz daha yeni öğrenin. Dufo gitti bile. Heyt be!) Heykelleri bile var. Sanatta da ileriler yani. Hayranlığınızı gizleyemiyorsunuz. Bambaşka bir teknoloji, bambaşka toplumlar. bir yandan da anlamıyorsunuz. Başka kıtalar nasıl var? Tek siz yok muydunuz? İlk insanların soyu değil misiniz? "Başka kıtalar nasıl var, biliyor musunuz? Çünkü gezegen adı verilen yuvarlak bir şey üzerinde yaşıyoruz aslında. Uçsuz bucaksız gibi gözüken suların üzerinde birçok toprak parçasının bulunduğu bir şey. Siz bunu kavramayı bitiremeden ikinci bomba patlıyor! "Ve yine, tek gezegen biz değiliz. Başka gezegenler de var. Ne kadar ilgi çekici, değil mi?" Herkes ağzı açık, bakışları değişik şekilde bakakalıyorlar öyle. (Dufo yaladı yuttu bunları koçum!) Ardından bir fotoğraf. Mavi ve yeşil ile dolu, üstten basık bir küre. Simsiyah arkaplanda bembeyaz noktalarla kaplı. "Bu da diğer gezegen. Adı Dünya. Etraftaki beyazlıklar da yıldızlar. Peki bunların hepsini nasıl biliyoruz? Dünya bizimle iletişim hâlinde de oradan! Hatta, en büyük destekçimizi yanıma davet ediyorum." O sırada bir adam gözüküyor. Havalı bir takım elbisesi var. Gömleği beyaz, geriye kalan her şey siyah. Kafasında ise yuvarlak ve büyük bir şapka var. Şapkada da beyaz bir şerit var. "Esenlikler diliyorum, sevgili dostlarım! Nasılsınız? Hehehehe!" İlerleyen dakikalarda Dünya'dan görüntüler görüyorsunuz. Sayısız doğal güzellik, tarım alanı, hayvanlar, binalar, toplumlar, zerre kadar anlam veremeyeceğiniz teknolojiler. En son ise en büyük destekçi olarak tanıtılan adam şunları söylüyor. "Sizin ne kadar büyük ve güçlü olabileceğinizi biliyoruz. Bu yüzden sizinle müttefik olmak istiyoruz. Size bir ütopya olma fırsatı veriyoruz. Kabul edin ve yükselin!" Yolt ekranı kapatıp tekrar teşekkür ederek yardımcısına veriyor ve bir el işareti yapıyor. El işareti ile beraber yetkililer sizi ayrı ayrı odalara koyuyorlar.

Dufo'nun girdiği odaya bir kadın giriyor. Sarışın, mavi gözlü, ince belli, uzun boylu bir kadın. Güleç bir şekilde Dufo'nun karşısına oturuyor ve kağıt kalem alıp soruyor. "Dufo'cuğum, umuyorum son yaşadıkların sana ağır gelmemiştir. Sen çok özel birisisin. Sana bir şey olsun istemeyiz. Lütfen bana aklından ve kalbinden geçenleri anlat. Merak ediyorum seni." Kadın çıplak bacaklarını üst üste atıp gözlerinin içine bakıyor. Tabii, sen o sırada bacaklara mı yoksa dekolteye mi bakıyorsun, ben bilmem!
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Hiperyus ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 3 gündür.

Re: [Dufo Slitshut] Gedhilfe Eğitim Kampı'na Hoşgeldin, Aydınlık Yarınların Gölgesi!

#2
Genç Dufo gözlerini açtığı andan itibaren acı ve belirsizlikle boğuşuyordu. Belki de sadece tüm hayatı bundan ibaretti bilinmez. Fakat bu sefer belirsizliğin içerisinden hızlıca gelindiği bir durumdu. Doktor, herkesi odadan çıkartıyor ve yeni bir ortama götürüyordu. Etraftaki sandalyelerden birini seçip usulca oturmuştu. Duvardaki büyük, dikdörtgen şeye bakıyordu. Televizyonu andıran bu nesne daha önce gördüğü hiçbir nesneye benzemiyordu. Bir televizyona kıyasla oldukça büyük ihtişamlı olan bu şey, daha iyiydi. Bu muhakeme yaşanırken Volt bir kumanda yardımı ile ekranı açıyordu ve söylediği şeye bakılırsa burada bulunma amacımızı birazdan öğrenecektik.

Televizyonu izlemeye başladığı vakit anlatılanlar özel bir klik oluşturmak üzerine oluşturulmuş belgesel gibiydi. İçerisinde söylediği şeyler bu odada bulunan kişilerin hayatının bundan sonra ne kadar değersiz olduğuna dair bilgiler içeriyordu. Bu odadaki insanlar artık insan değillerdi. Onlar, üstün güçler ve görünmez tehlikelerin oluşturduğu birer silaha dönüşmüşlerdi. Dufo'nun düşüncesi ise böyle bir olay sonrası birinin ona yardım etmeye çalışması tamamen absürttü. Fakat sonuna kadar beklemenin her şeyi netleştirmek adına iyi olacağını düşünüyordu.

Ekranda gördükleri ise Max ile tanıştığında şahit olduğu şeylerdi. Gördüğü şeyleri izlerken oldukça şaşırmıştı çünkü bunu bilen, onları görmüş olabilen çok fazla insanın olabileceği ihtimali aklına geldi. Üstelik, Max ile yaptığı antlaşma tamamen çıkar üzerine kurulu iken şimdi ona daha çok ihtiyacı olduğunu bu kadar erkenden fark etmesi, kartlarını oynaması için çok sabırlı olması gerektiğini hatırlatan bir olaydı. Üstelik Max'in bahsettiği "Gezegen" gerçekliğine kadar hakimlerdi. Bu durumdan korktuğunu ve önemsediğini belli edecek şekilde hafif dikelmiş ve kolların bağlamıştı ekranı izlerken.

Dünya ismini zikrettikleri vakit asıl dostları olduğunu söyledikleri kişi ekrana gelmişti. Çok şık giyinen, simsiyah ve içinde beyaz gömleği olan şapkalı bir kişiydi bu. Bir takım vaatlerde bulunuyordu. Bu kişi kimdi? Neden bizlerle birlikte anlaşmak yapmak istiyor diye söylemesini beklerken televizyon kapanıyor, Volt'un işareti ile herkesi ayrı odalara alıyorlardı. Dufo'nun düşünceli tavırlar eşliğinde odaya girmesi dikkat çekmemesi için bir kılıftı.

Dufo odaya girdikten sonra ona eşlik etmesi için aşırı çekici bir kadın içeriye giriyordu. Kadın girdiği andan itibaren dikkat dağıtacak bir çok yönü varken karşısına oturup, sorusunu sorduğu anda genç delikanlı kadının gözlerinin içine bakıyordu. Bakışları çok boştu çünkü hala iç muhakemesi devam ediyordu. Şimdilik bu gördüklerini bir kenara atıp gerçek rolüne uyması gerektiğinin farkındaydı. Bu yüzden konuşmak, sorular sormak ve anlamaya çalışmak gibi durumlarda bulunacaktı.

Kadının gözlerinin içine bakmaya devam ederken konuşmaya başlamıştı:
"Gerçekten ne düşündüğümü merak mı ediyorsunuz? Neden öldürülmediği, neden ikinci bir şans verildiğini ve neden hiçbir şey hatırlamadığımla başlayabiliriz. Gördüklerim ve duyduklarımı anlamam için kendi benliğime geri dönmem gerekiyor. Bana ne yaptınız? Sizin için özel olmamın sebebi ne? Şu ekranda olan şapkalı, o kim? Bize neden yardım ediyor? " dedikten sonra kambur halinden çıkıp geriye doğru iyice yaslanmıştı. Hemen ardından erin bir nefes verip tavana doğru bakmaya başlamıştı. Sonrasında cevap almayı beklemeden tekrardan konuşmaya başladı:

"Bilmiyorum... Ben sadece evimi korumak istiyorum... Sizler de bunu isteyen insanlarsınız diye umut ediyorum. Ve beni öldürmediğiniz için size borçlandım." toparlanıp kadının gözlerine tekrar odaklandığı vakit oldukça ciddi bir şekilde şunu sormuştu:

"Tam olarak sizin için ne yapmam gerekiyor?"
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] Gedhilfe Eğitim Kampı'na Hoşgeldin, Aydınlık Yarınların Gölgesi!

#3
Çekici kadın yaşadığın iç muhakemeyi dinlerken bir yandan da bacak bacak üstüne atmaya devam ediyor ve elindeki kağıda kalemle yazı yazıyor. Neden öldürülmedin? Neden sana deney yaptılar? Neden seni seçtiler? Kırmızı mıydı lan o? Seni özel kılan şey ne? Birçok soru, çok az yanıt. Diğerlerinden daha iyi tepki verdiğin kesin. Hani, arada bir senin gibi birkaç kişinin bağırarak şikayet edip gitmek istediklerini, hatta burayı buldurup yıktıracağını ya da dava edeceğini duyuyorsun. Çok doğal bir tepki tabii fakat edep diye bir şey var, değil mi? Böyle kaba saba bağırıp emir vermek ne kadar yanlış ve yakışmayan davranışlar. Birilerinin terbiye edilmesi gerekiyor. Kalıcı olarak...

Kadın seni dinledikten sonra kafasını kağıttan kaldırıp sana bakıyor. Bakışları yoğun bakışların ile kesişince tatlı bir şekilde gülüyor. "Lütfen bu kadar karamsar olma. Evet, ilk başta acımasız gözüküyor fakat bu, dürüst olmak gerekirse, durumun öneminden ve gizliliğinden dolayı. Güzel kıtamızda sayısız çirkin insan var. Kendi çıkarlarını ve idealarını her şeyin önünde ve üstünde tutanlar çok. Kıtanın yükselişine dair her olanağı sadece kendilerini zirveye çıkarıp orada tutmak için istiyorlar. Bunun için savaş çıkarmaktan da çekinmeyecekleri belli. Masum ve saf duygularla başlattığımız Pakt kırılmaya ve parçalanmaya devam ediyor. Ülkeler birbirlerinin arkasından iş çeviriyorlar ve birbirleri ile diğerlerinin zararına antlaşma yapıyorlar. Biz Gedhilfe olarak ne kadar çabalasak da, onlar karanlığa düşmekte ısrarcı. Çok yakında İkinci Kıtasal Savaş'ın çıkacağından endişe ediyoruz. Bu yüzden burayı kurduk. Seni ve senin gibileri kaçırırmış gibi getirmemiz bu yüzden. Saklı olmak zorundayız Dufo. Kıtamızı korumak ve hatta gezegenimizi korumak adına gereken neyse onu yapmak zorundayız. Senin seçilmenin birden fazla nedeni var. Bunlardan birisi bilgiye olan açlığın. Bir diğeri ise idealist olman. Bilgi İşlem Birimi'miz kıtadaki perde arkası gelişmeleri takip ettiği gibi, bu kıtayı ve gezegeni kurtarabilecek kişiler de arıyor. Sen de onlardan birisin işte." Uzun konuşması bittikten sonra ayağı kalkıyor. "Her şeyi sindirmen için ilk günler serbest olacaksın. İstersen odanda dinlen, istersen etrafı gez. Başta sıkıcı gelebilir ama işin içine girince eğlenceli oluyor." Yanında geçerek giderken başını okşayıp kulağına eğiliyor ve anlamadığın bir dilde konuşuyor. "Good boy."

Serbest kaldıktan sonra alındığın odadan çıkıp etrafa bakıyorsun. Ekranı izlediğin geniş yer burası. Birkaç kişi hâlâ burada oturuyor. Buraya bağlı kapılar da görüyorsun. Bazı kapılar açık olduğundan koridora veya ofis benzeri yerlere çıktığını görebiliyorsun. Ofis diye varsayıyorsun çünkü içeride masalarda oturmuş, resmî kıyafetli kişiler var ve aralıksız bir şekilde çalışıyorlar. Bulunduğun geniş alan herhalde her yeri birbirine bağlayan merkez noktası. Sağına baktığın zaman ileride odanı görüyorsun. Biraz daha ilerleyip odanın içini görecek bir açı yakaladığında içeride iki kişi sayıyorsun. Baya düşünceli ve endişeliler. Anlaşılan, hâlâ oturanlar gibi, yaşananları hazmetme sürecindeler. Kolay değil tabii. Sen nasıl akıl sağlığını korudun? Helâl olsun vallahi! Frum ve Ser korumuş seni, belli! Merkez noktasına doğru açılıyorsun. Koridorlar, ofisler, az önce sana ve diğerlerine soru sorulmuş odalar ve yatak odaları. Bir daha bu kadar serbest olamayacaksın. O yüzden, araştırmanı öneririm.

Re: [Dufo Slitshut] Gedhilfe Eğitim Kampı'na Hoşgeldin, Aydınlık Yarınların Gölgesi!

#4
Genç Dufo yaşadığı iç muhakemeden sağ çıkmak, kendini kaybetmemek için sesli düşünmeye başlamıştı. Kulakları ne işittiğini net duyabilsin diye tavana doğru sessiz bir şekilde haykırmıştı. Fakat kulağına gelen bu çığlıklar kendisine ait değil, bir başka odalara yönelen gördüğü o kişilere aitti. Bunu fark ettiği vakit gözünün önüne gelmiş o buğulu perde kalkmıştı. Sahi, bu perdenin bu kadar kolay kalkmasının sebebi Dufo'nun olağanüstü birisi olması mıydı? Hayır... Savaşın içine doğmuş bir çocuğun ilk defa duyduğu bir şey değildi bu çığlıklar. İlk acı çekişi, ilk kaderine başkalarının beşeri çıkarları için alet edilişi değildi. Bu yüzden belki de duyulabilecek en sessiz çığlığı o atıyordu ama korkmasına rağmen gerçeklerle yüzleşmek, cesurların işidir. Korkacak ve kaçınacak neyi vardı ki bunların hepsini önemsemeliydi?

Çevresinde daha önce kaosu yaşamıştı. Belki de içinde barındırdığı kaos çevresine yansımıştı bu bilinmez, kaderin cilvesi. Bildiğimiz tek bir şey var ki şu an şu konumda; yapılacak en iyi şey şansına gelen el ile en iyi hamleyi yapabilmek. Dufo'nun kaderinde ona yazılan bu rolde çekilen kartlar, sakin bir şekilde hamle yapma vaktinin gelmesi gerektiğine işaretti. O çoktan ölmüştü. Heves ettiği, merak ettiği ve mücadele vermek istediği ne varsa onun peşine düşüp yenilmişti. Daha fazla çırpınmanın anlamı var mıydı? Akıntıya karşı yüzülmeyeceğini öğrendiği vakit denizlerden uzak duran genç adam, kaderine karşı da aynı beyhude çabayı göstermekten kaçınmıştı. Bu sefer, çocukluğunda babasının sıkı sıkı tembih ettiği kaçınması gereken akıntıya bırakacaktı kendini...

Kendi söylediklerini bitirince kadını pür dikkat dinledi. Kadını hiç kesmeden dinleyen genç adam kadının ona garip bir cümle sarf etmesiyle artık serbest olduğunun kanaatine varmıştı. Kadın giderken arkasından bakıp o sırada bakamadığı vücut hatlarına bakmaya çalışmıştı. Bir daha bu kadını görürse onunla başka şekilde konuşmayı deneyecek ve belki de derinlerde arzuladığı, her zaman dilediği o karanlığı salmayı deneyecekti. Kadının ardından odayı terk ettiğinde bulunduğu yerin konumunu anlıyordu biraz daha. Merkez olarak kullanılacağını düşündüğü bu yerin etrafını iyice incelediği zaman bolca çalışan insan, kendi yatak odası derken genç adam yalnız kalabileceği bir yer olmadığının farkındaydı.

Bir süre genel alanda kalıp etrafı inceleyecekti genç delikanlı. Ne sıklıkla insanların girip çıktığı, insanların ne işle meşgul olduğu, ne konuştuğu gibi eylemlere dikkat edecekti. Bu sırada ise bulduğu ilk sandalyeye oturacaktı. İki elini birleştirmiş ve sol elinin içine sağ elini koymuş, baş parmağını inceleyen bir bakış atacaktı. Derin düşüncelere dalmış gibi davranacak ve bu sırada vücudundaki değişikliklere göz atmaya başlayacaktı. Televizyonda gördüğü şeyleri derinine düşünürken aklına Max gelmişti. Kıyaslama yaptığı vakit kıtanın aslında ne kadar sıkıntıda olduğunu, kendisinin normalde tahmin ettiğinden daha değersiz olduğunun farkındaydı. Max'in anlattıklarını düşündükçe, içten içe geriliyordu. Şimdi gördüğü şeyler ise onu bir nebze Max ile olan anlaşmasına itiyordu pek tabii ama hangi taraf, hangi tarafa daha çok zarar verebilirdi bunu anlamak imkansızdı şu an için.

Bu düşünceleri bir kenara bırakıp baş parmağını kullanarak normalde yaptığı hamle ile vücuduna kesik atabilecek şiddette ufak bir kesik atmayı denedi kendine. Aynada hayal olarak hatırladığı o garip kristal parlamayı görmek istiyordu. Volt'un anlattıklarından sonra ne derecede güçlü olduğunu bilmek, neler yapabildiğini denemek istiyordu ama bunun için yalnız olmalıydı. Bunu denedikten sonra kendi odasına doğru yol alacaktı. Sonucun ne olduğu ile pek ilgilenmiyordu. İlgilendiği şey hala aynı kuvvette mi yoksa daha mı kötü bir noktada bunu denemek istiyordu.

Odasının eşiğine yaklaştığı vakit kapının girişinden destek alırken bir eliyle ağzını kapatacak, dizlerinin üstüne çökecekti. Sanki gördüklerinden ve yaşadıklarından midesi bulanıyormuş gibi davranacaktı. Böylece diğerlerinin de ne tepkiler vereceğini, ne durumda olduğunu gözlemleyebilecekti. Onların buraya nasıl geldiği ile ilgileniyordu çünkü etrafta bir sürü insan, hepsinin başka bir söylemi olması işleri karıştırıyordu. Kendisine yakın ve onları kullanabileceği bir kaç kişiye rastlamak genç adamın isteğiydi diğerlerinden. Bunun olması için kendisini acındırmak, kendi hikayesini masum bir şekilde anlatmak istiyordu. En azından yaşından ve gençliğinden ötürü diğerlerinin ona acıyacağını düşünerek yapacaktı bunu. İlk izlenimleri aldıktan sonra ise bir şey gerçekleşmezse kafasında başka bir şeyi daha denemek vardı...
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] Gedhilfe Eğitim Kampı'na Hoşgeldin, Aydınlık Yarınların Gölgesi!

#5
Başparmağınla attığın kesik sana sadece yaşıyor olduğunu kanıtlayan kırmızı ve koyu sıvıyı gösteriyor. Bir, bilemedin iki damla kan çıkıyor bedeninden. Ardından yara kapanıyor. Bunu umursamadan odana yöneliyorsun. Oyun bir, perde bir, aksiyon!

(Genç Dufo yaşadıkları ve gördükleri karşısında daha fazla dayanamayıp midesinden kalkıp ağzına gelenleri eliyle tutar ancak. Dizlerinin bağı çözülür ve yere çöker. Elini kapının eşiğine sürte sürte yerle birleşen Dufo'nun imdadına ise iki oda arkadaşı yetişir.)
Oda Arkadaşı #1: (Panik ile) Dostum, iyi misin? Neler oluyor sana? Doktor! Doktor yok mu?
Oda Arkadaşı #2: (Endişe ve bilmişlikle) Böyle bir şey olacağı belliydi zaten. Hepimizi kaçırıp üzerimizde fare gibi deney yapıyorlar. Sonra bizi sözde büyük amaç uğruna yetiştireceklerini söylüyorlar. Poshota ve Tumi bizi kurtar buradan!
(Oda Arkadaşı #1'in imdat çığlığı üzerine içeri iki tane ofis çalışanı gelir.)
Ofis Çalışanı #1: Neler oluyor burada?!
Oda Arkadaşı #2: Ne olacak? İşlediğiniz suçların ceremesini biz çekiyoruz! Çocuk olanları kaldıramadı ve şimdi ya panik atak yaşıyor ya da kusacak!
Ofis Çalışanı #2: Bunu konuşmanın zamanı değil!
Oda Arkadaşı #2: Oh, tam da zamanı! Hepiniz teker teker yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz!
Oda Arkadaşı #1: Frum ve Ser aşkına, didişmeyi bırakın da yardım edin!
(Ofis Çalışanı #1 ve Ofis Çalışanı #2 Dufo'yu omuzlanıp götürürken Oda Arkadaşı #1 ve Oda Arkadaşı #2 peşlerine takılırlar. Hep beraber koridora girerler. Dufo sağ da ve solda birkaç oda olduğunu görüyor fakat süratten ötürü içlerinde neler olduğunu göremiyor. Keskin bir sol yapıp bir odaya giriyorlar ve Dufo'ya bir kapı açıyorlar. temizlikten parlayan bir klozetin önüne getiriliyor. Ardından herkes tuvaletten çıkıp kapıyı kapatıyorlar. Dışarı da tartışmaya devam etseler de Dufo'nun dikkati bulunduğu yeri incelemekte olduğundan onları anlamıyor. Klozet, lavabo, ayna ne görüyorsa sakız gibi. Ya defalarca kez temizlenmiş ya da temizlikten sorumlu kişi bu işin üstadı. Göze çarpan farklı bir şey yok. Dufo öğürüyor birkaç kere. Ardından öksüre öksüre nefes alıp veriyor. Derinden derinden. Biraz daha bekleyip sendeleyerek çıkıyor kapıdan. O çıktığı gibi kollarına girip yandaki sedyeye oturtuyorlar ve yine bir tartışma başlıyor.)
Ofis Çalışanı #2: İyi misin evlat?
Oda Arkadaşı #2: Sanki önemsiyorsunuz da nasıl olduğumuzu. Çekil kenara! Dostum, bana bak, kaç parmak gösteriyorum?
Ofis Çalışanı #2: Tanrı aşkına, kes şunu artık! Biz düşman değiliz. Bunu kafana sok artık!
Ofis Çalışanı #1: Gençlerin alışmak ve anlamak için zamana ihtiyacı var, Isiah.
Oda Arkadaşı #1: Biraz açılın da rahat rahat nefes alsın. Hepimiz başının dibindeyken nasıl kendine gelecek?
(Dufo bunca zaman eğik tuttuğu kafasını kaldırıyor. Dört kişi hâlâ tartışmaya devam ediyorlar. Bu sefer çok bağırmadan ve arada seni yoklayarak. Etrafa göz atıyorsun. Sedyeler, perdeler, ahşap masa, sandalye, kalorifer, duvarda tablolar derken buranın revir olduğu her hâlinden belli oluyor. Etrafa bakınmaya devam ederken gözlerin revir girişine takılıyor. Sarışın hanımefendi girişte eşiğe dayanmış sana bakıyor. Yüzünde üzüntü ve endişe var. Ağzı rahatlıkla okunacak bir şekilde sana iyi olup olmadığını soruyor.)

Oyun bir, perde bir, son! Aradan sonra birinci oyunumuzun ikinci perdesi başlayacaktır. Lütfen ikinci perde başlayana kadar gereksinimlerinizi karşılayınız.

Re: [Dufo Slitshut] Gedhilfe Eğitim Kampı'na Hoşgeldin, Aydınlık Yarınların Gölgesi!

#6
İnsanın çevresinde oluşan faktörlerden etkilendiği gibi kendisinin de çevresini etkileyebileceği aşikar olan bir durumdur. İnsan hayatı boyunca toplum, bireylerin üzerinde ciddi yönelimlere zorlar ve onları kendi çıkarları doğrultusunda evrimleştirmekten çekince duymaz. Ancak bazen, bu kuramın dışında var olanlar, rollerini o kadar iyi oynarlar ki toplumun kurucuları tarafından takdir alırlar. Üstelik bu takdir etme eylemi tamamen kişinin toplum çıkarları üzerine hareket ettiği varsayımı üzerinde ilerlerken aksine kişi, toplumun sonunu getirecek, onu bireysel çıkarları ve beşeri zevkleri için kontrol altına almak uğruna zamanını bekler. Şu an bahsettiğimiz şey ise genç Dufo'nun bu bilmediği, anlamsız bulduğu ve gerçekten güç adına ciddi varlık gösteren yeri kontrol altına almak uğruna yaptığı ilk hareketin tümevarımıydı. Çaktığı kıvılcım ile belki uzun süre keşfedemeyeceği şeyleri kısa süre içerisinde keşfetmeyi, kendine bazı cevapları çok fazla soru sorarak dikkat çekmek yerine aksiyon alarak o cevapları bulmayı tercih ettiği noktadaydı.

Dufo'nun aksiyonunun ardından yaşadıklarını düşünmek için kısa bir vakti olmuştu. Bu düşünce sırasında duydukları ile içinde şeytani bir sırıtma başlamıştı. Bir yılan gibi derisini değiştirip, hayatına yeniden başlamalıydı burada. Ancak hala bir yılan olarak, içindeki ona bu nefreti veren her şeye sımsıkı sarılmaya devam etmeliydi. Etrafındaki kişilerin konuşmaları üzerine kafasında belirli bir plan vardı. Bu plan onun, diğerlerinin gözünde birazcık da olsa iyi bir noktaya getirmeye yönelikti. İlk adımında zayıf düştüğünü göstererek insanların nasıl üstüne üşüştüğünü anladıktan sonra kıymetli olduğunun farkına vardı. Sadece olduğu kişi olduğundan ötürü böyle bir kıymete sahip olduğunu düşününce Dufo, eylemleriyle bunu pekiştirmenin kendi yararına olacağını düşündü kısa bir süreliğine.

İkinci hareketine geçmesi için sırayla incelediği çevresine cevap vermek adına bir düzen oturtmalıydı kafasına. Karşısındaki dört kişi ara ara onu yokluyor olsa da asıl tehlike kapıda bulunan kadındı. Kadına bakarak hafif gülümsemeyle birlikte başını salladı ve diğerleri kendi arasında konuşurken, elini havaya kaldırıp onlardan söz istermiş gibi davranarak konuşmasına başlamak için müsaade istedi. Konuşmayı yaparken iki tarafı da kazanmayı istiyordu bu yüzden cümlelerini çok iyi seçecekti. Kendini hafif toparlayıp yüzündeki gülümsemeyi eksik etmeden konuşmaya başlamıştı:

"E-evet... Biliyorum biraz garip olacak ama hepinize teşekkür ederim. Böyle bir yerde bir başkası için insanlık namına hareket etmeyi elden bırakmadınız. Gerçekten çok kötü başım döndü ve sonucunda ciddi şekilde midem bulandı. Sanırım, etrafa bakarken renklerin hep aynı ton olması ve çok bölümlü olması bir an için beni kötü etkiledi. Hayatımda, hiç bu kadar temiz bir yer görmemiştim." dedikten sonra ofis çalışanlarını hedef alacaktı.

Konuşmasının bu kısmında ofis çalışanlarını, oda arkadaşları olduğunu düşündüğü kişilerden önce hedef alacaktı ki onların burada alttan alan taraf olduğu konusunda hem fikirdi. Bu yüzden önce onlarla ufak bir konuşma yapmak istiyordu diğerlerinin önünde:

"Sizleri işinizden alı koyduğum için özür dilerim. Buralarda biraz özgür olabileceğim söylenmişti etrafı incelemek için ancak nereden başlayacağımı pek bilemedim... Hazır burada bir etkileşim içerisindeyken neden hep birlikte bize bu yeri anlatırken, neden alışmak için zamanımız olduğu ve burada neler yaşayacağımız konusunda bizi bilgilendirmiyorsunuz? Ne de olsa bizler, düşman değiliz değil mi?" diyordu. Cevaplarını beklemeden kapının eşiğine doğru ilerleyecek ve oda arkadaşlarına yönelik konuşmaya başlayacaktı bu sefer:

"Hem biraz da olsa bizler yaşadıklarımızı atlatmaya çalışırız böylece değil mi? Eğer bizi öldürmek isteseler, kötü davranmak isteselerdi sizce bana böyle yardımcı olmak için işlerini bırakırlar mıydı? Ben, hayatım boyunca benim için endişelenen insanlara hiç sahip olamadım biliyor musunuz? Eğer bugün sokakta yaşanmış olsaydı bu durum, belki de bir köşe başında bayılmış ve orada pisliğin içinde yatacaktım. Fakat siz iyi insanlar, beni bulunduğunuz duruma rağmen kurtarmak için hemen harekete geçtiniz. En azından sizlerle tanışmak ve bu serbest vaktimizi iyi değerlendirmek isterim." diyecekti. Daha sonrasında kapıdaki sarışın kadına doğru ilerleyerek elini uzatacaktı. Ona eşlik etmesini ister gibi. Onun da Dufo'yu umursadığından emindi bu yüzden onun da orada olmasını istiyordu.

Bulunduğu yer ile ilgili bütün soruları tek tek sormak, kendi araştırıp vakit kaybetmek yerine etrafında koz olarak bulundurabileceği bir kaç insanı da barındırması Dufo'nun hayatta kalması için yapmayı arzuladığı bir şeydi. Üstelik, etrafında buranın bilgisine sahip olan insanların olması herhangi bir sıkıntıya uğramadan gerçek ile yüzleşene kadar sağlam kalmasını sağlayacaktı. Fakat gerisini halletmek, onun için çok zor olacaktı zira Max'in anlattığı şeyler ve kendisinin gördüğü şeyler aklına geldikçe buranın potansiyeli, korkutucuydu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] Gedhilfe Eğitim Kampı'na Hoşgeldin, Aydınlık Yarınların Gölgesi!

#7
Tiyatro oyunu girişi yapıp senaryoya devam etmek isterdim fakat sergilediğin performans tiyatro oyunundan öteye gidiyor. Etrafındakilerin verdiği tepkiler de doğal. O yüzden, "sıradan" anlatımla devam edeceğim.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Bu birçok kültürde var olan bir sözdür. Farklı sözcüklerle ve farklı vurgularla ama anlatmak istediği her zaman aynıdır. Sen ise burada tatlı dili olan bir yılansın. Arkası ve içi bomboş sözcükler fısıldıyorsun savunmasız yüreklere. Onlar da görünen ötesini merak etmiyorlar. Hatta, sergilediğin oyun sayesinde merak edemiyorlar. Her ne kadar çarpık olsa da, bulunduğun konumu kavrama ve kendi bir yol çizme şeklin işe yarıyor. İki taraf da manipülasyonuna kurban gidiyorlar ve birbirlerine bakıp tartışmayı orada sonlandırıyorlar. Beden dilleri anlaşmaya vardıklarını gösteriyor. Kadın da etkilenmiş olacak ki uzattığın ellere doğru gülümseyip koluna giriyor ve diğerlerine işaret ediyor. Hep beraber merkez noktaya dönüyorsunuz. Ardından kadın kolundan çıkıp şunları söylüyor. "Yarın eğitiminizin ilk günü. Yarınla beraber her gün kafanızdaki soru işaretleri yanıtlanacak. İyi niyetini çok iyi anlıyorum fakat ortada bir plan var. Kapsamlı ve basamaklı bir plan. Hepiniz buraya getirilmeden önce polis memuruydunuz. Eminim, planlı hareket etmenin ve plana sadık olmanın önemini biliyorsunuzdur. Hem, eğitiminizi tamamladıktan sonra istediğiniz yaşama dönebilirsiniz. Biz tarikat falan değiliz. Sadece teker teker hepinize ihtiyacımız var. Bu kıta ve bu gezegen için. Zamanımız ise pek yok." Konuşmasından sonra kol saatine bakıyor. "Uyku saati gelmiş! Hadi odanıza. Yatıp dinlenin. Bugünün ağırlığını üzerinizden atın. Yarın işe başlıyoruz." Böylelikle herkes odalarına götürülüyor. Her odada iki tane ranza var. Yani dört kişi uyuyor. Bu ranzalar odanın köşelerine dayanmış durumda. Ranzaların ortasında ve baş hizasında bir şifonyer var. Üzerinde ise silindire benzer şekli olan bir eşya. Gövdesi saydam. İçinde tortu gibi şeyler hareket ediyor. Gözü yormayan loş bir ışık. Rengi de rahatsız etmiyor. Bu bir lav lambası! Evet, reklamlarda gördüğünü anımsıyorsun. Piyasaya çıktığı gibi güzel satış yapmıştı. Gazetelerde de görmüştün. Yatakların ayak ucunda ise duvara dayalı iki tane dolap var. İçinde ise kıyafetler. Üzerinizdeki kıyafetlerle aynı. Hepsi beyaza yakın bir mavi renginde. Bu kıyafetlerin fermuarı veya düğmesi yok. Giydikten sonra iki yanından tutup önce birini, sonra diğerini bedeninize sarıp bel kısmında bulunan pile bağlıyorsunuz. Bir düğüm ve hazır! Altınıza giydiğiniz de biraz bol ve rahat. Onu da iple bağlıyorsunuz. Hastaların hastane giydiği kıyafeti anımsatıyor size fakat kesinlikle ondan farklı olduğunu da biliyorsunuz. İp sayesinde rahatlığın yanında sıkılık hissiyatı da var. Herkes yatağına yattıktan sonra çok hoş bir müzik duymaya başlıyorsunuz. İyice mayışıyor ve uykuya dalıyorsunuz. Okul çağındaki zil sesine benzer bir ses ile uyandığınızda ise, yaşamınızın yeni bir dönemine adım atıyorsunuz.

Herkes merkez noktasında toplandıktan sonra karşınızda yaşlı bir erkek buluyorsunuz. Yaşına karşın kaslı ve dik duruşlu. Sımsıkı taş gibi! Üzerinde ise üniforma tarzı bir kıyafet var. "İkişerli gruplara ayrılın!" diye emir veriyor size. Şaşkınlıktan dolayı eş seçmeniz biraz sürüyor elbet ama gruplara ayrılıyorsunuz. Ardından yeni bir emir geliyor. "Önce fiziksel durumunuz ölçülecek. Karşınızdaki ile dostane bir yakın dövüş maçı yapacaksınız. Eğer içinizde hınç varsa, burada bugün çıkartın. Maçın ardından muayene edileceksiniz. Maç sırasındaki duygu ve düşünceleriniz de alınacak. Karşısındakini iki omzu da yere değecek şekilde indiren kazanır. Başlayın!" Dufo'nun karşısında hiç kası olmayan sıradan bir kişi bulunmakta. Gülümseyerek Dufo'ya selam veriyor. Ardından dizlerini kırıyor ve kollarını kaldırıp avuçlarını açıyor. Sol kolu yukarıda, sap kolu biraz aşağıda. Bir anda Dufo'nun gövdesine doğru atılıyor. Yılan sıyrılganlığını kullanarak maçı kazanacak mı? Yoksa, istediğini elde edemedi diye zehir mi kusacak? Kim bilir? Ancak Frum ve Ser!

Re: [Dufo Slitshut] Gedhilfe Eğitim Kampı'na Hoşgeldin, Aydınlık Yarınların Gölgesi!

#8
Dufo, emellerini gerçekleştirmek üzere olduğu yolculukta sabrın önemini çok iyi bilenlerdendi. Bu yüzden fırsat ayağına geldiği zaman ona direkt atlayan değil, onu güzelce sahiplenen taraf olmak istiyordu her daim. Özellikle kaosun hakim olduğu çevrelerde kaynağın kendisi olmaktansa kaynağı sömüren, onu kendi emelleri için yönlendiren birisi olmalıydı. Kimse kaynağını bilmemeliydi kaosun. Öteki türlü herkes için olmasa bile bazıları için öne çıkan birisi olurdu. O, bunu istemeyecek kadar tehlikenin farkındaydı. Üstelik potansiyelinin böyle bir kimliği kaldıramayacağını da iyi biliyordu. Tabii bahsettiğimiz potansiyel insanın fiziksel potansiyeliydi. Şayet ki Dufo; ona yönetebilecekleri bir gezegen vermiş olsalardı her şeyi sömürebilmeyi başarabilen birisi olurdu. Belki de; gezegenleri bile!

Kadının koluna girdikten sonra bazı şeylerin doğru gittiğine emindi. Salona geldiklerinde kadının açıklamalarından sonra bazı şeyleri sormadan öğrenmeyi başarmıştı. Herkesin polis memuru olması bazı konuları açığa kavuşturuyordu. Gerçekten de bahsettikleri gibi herkesi değil, bazılarını kaçırmışlar. Kendisine söylenenleri de düşününce bu işi samanlıkta iğne ararmış gibi yapmışlar. Fakat bu kadar bilgili ve onun içini nasıl bilebiliyor olabilirler? Max'in anlattığı gizemli dünyanın sahip olduğu teknolojilerden ötürü mü? Max de kendi saati ile bir şeyler yapıyordu bunu hatırlamıştı. Kadının da saatine baktıktan sonra kendisine yarın ki olaylardan sonra bir hedef belirlemişti. Sanırım bir saat bulmanın ona çok fazla faydası olacaktı. Eğer ki bulduğu saat Max'in saatine benzer özellikler taşırsa, ne kadar farklı birisi olabileceğinin bilincindeydi.

Konuşmanın sonunda odasına doğru yol almıştı. Odasında gördüğü şeyler oldukça hoşuna gitmişti. Önce tuvalet, şimdi oda. Gerçekten oldukça özenilmiş oldukları bariz. Fakat bunca şeyin sebebi gerçekten bu kadar basit mi? Buraya harcanmış para ve emeği düşününce işlerin çirkinleşmeyeceğinin garantisinin olmadığını söyleyebilirdi. Üstelik o Ofis çalışanının ismi, kadının ona söylediği söz... Daha önce duymadığı ve hiç bir zaman duyamayacağın türden olan isim ve sözcüklerdi. Bu düşüncelerin içerisindeyken kendine ait eşyaları kurcalamaya başlamıştı. Üzerindekine benzeyen lakin farklı olduğu anlaşılan kıyafeti giymişti. Bu biraz daha sportif ve belki de özel yapım bir şeydi. Daha önce böyle bir şey ile karşılaşmamıştı. Acaba kendi eşyaları neredeydi? Maskesi, kılıçları ve Max'in ona verdiği cihaz. Bunları da acilen bulmalıydı...

Ertesi güne uyandığında gece uzun zamandır çekmediği kadar rahat bir uyku çekmişti. Uyandığında ise merkez noktasında toplanmışlardı. Karşısında yaşlı birisi vardı ancak vücudundan güçlü olduğu belliydi. Belirli emirleri verdikten sonra Dufo'nun dikkati üniformasına çarpmıştı. Acaba bu üniforma nasıl simgeler taşıyordu? Daha önce böyle bir şey görmüş müydü pek emin değildi o yüzden dikkatli bakmak istemişti kısa süreliğine. Grup arkadaşının rakibi olacağını öğrendikten sonra da adamın söylediklerini bir süreliğine kulak arkası edip, karşısındaki kişinin üstüne koştuğunu görmüştü. Şaşkınlıktan adamın ona saldıracağını düşündüğü için bir iki adım atmıştı.

"Bu kadar mı heveslisin beni benzetmeye?!" dedikten sonra üstüne doğru koşan adama bir iki adım gerilemenin avantajı ile ona yaklaşmasını bekleyip, sıçrama mesafesine girdiği vakit çenesine doğrudan bir yumruk atmayı hedeflemişti. Böylece onu etkisiz hale getirecekti. Adamın gülümsemesinin manası olmalıydı bu yüzden çok da rakibini öldürmeye çalışan bir hamlede bulunmamalıydı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut] Gedhilfe Eğitim Kampı'na Hoşgeldin, Aydınlık Yarınların Gölgesi!

#9
Dışa telaşlı ve yanlış anlamış biri gibi vuran cümlen sonrasında aranıza uzaklık koyup çeneye doğru bir yumruk sallıyorsun fakat rakibinin hızına yetişemiyorsun. Yumruğun rakibinin kafasının arkasındaki hava boşluğuna denk geliyor. Midene bütün bedeniyle bir darbede bulunduktan sonra beklenenin tam tersi oluyor. Seni yere indirmek yerine havaya kaldırıp omzuna alıyor ve geriye doğru fırlatıyor. Yere sırtüstü düşüyorsun. Canın yanıyor ve sırtın ağrıyor fakat rakibin omuzlarını yere değdirmeyi bırak yanında bile değil. Etrafına bakarak ayağı kalkıyorsun ve senle en başta aranızda ne kadar uzaklık varsa, aynı uzaklığın yine olduğunu görüyorsun. Gülümseyerek sana sesleniyor rakibin. "Yaşlı komutan haklı. Fırsatımız varken hıncımızı çıkaralım ve rahatlayalım. Gel! Bütün olumsuz duygu ve düşüncelerinle gel! Saldır bana!" Rakibinin niyetini böylelikle anlamış oluyorsun. Yine en baştaki duruşunu ve beden şeklini alıyor ve seni bekliyor. Yılana zehrini kusup rahatlamasını, ancak o zaman zihnini açabileceğini ima ediyor gibi.

Re: [Dufo Slitshut] Gedhilfe Eğitim Kampı'na Hoşgeldin, Aydınlık Yarınların Gölgesi!

#10
Genç Delikanlı çok olağan şekilde tepki vermesinin ardından doğrudan bir yumruk savurarak rakibini en azından savuşturmayı diliyordu. Fakat rakibi, o sıçrama saldırısından sıyrılarak onu tutup adeta fırlatmıştı. Bedeninin üst kısmını bu kadar hızlı ve seri kullanabilen birine karşı mücadele etmek oldukça zor olacağını bildiği için yerden kalktığında iç çekerek kalkmıştı. Aslında bitirebileceği bu dövüşü bitirmemeyi tercih etmişti ve bu durum Dufo'yu, ciddi şekilde sinirlendirmişti. Üstelik ayağa kalktığı vakit rakibinin söylediği o saçma cümlelere kulak asmak zorunda kaldığı için de pek kötü hissetmişti kendini.

Ayağa kalkıp rakibinin onu beklediğini görünce sitemini dile getirecek şekilde bir ses çıkarmıştı. Daha sonrasında ise şu cümleleri söylerken üstüne doğru adımlamak için pozisyon almıştı:

"Duygu ve düşüncelerim ile mi saldırayım? Bayım, siz birinin duygu ve düşünceleri nedir anlayabilir misiniz? " dedikten sonra sol kolu ileride, sağ kolu da beline doğru çekilmiş şekilde üstüne doğru koşacaktı. Sanki sağ yumruğu ile saldıracağını belli edermiş gibi yaparak rakibin onu gafil avlamasını istiyordu. Ancak bedeninin üst kısmı önünde olacağı için rakibi ona doğru hareketlenirse, atacağı bir tekme ile onun tüm düzenini bozabilirdi. Evet, amacı dengesini bozup rakibinde var olan bu avantajı almaktı.
Image
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Diğer Bölgeler”

cron